23 Nisan 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

23 Nisan 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nüfusumuzu Çoğaltmak İçin İnek Südile Beslenen Yavrular Neden ölüyorlar Analar, Doğurdukları Çocuklara Mutlaka Kendi Sütlerini Vermelidir I Yazan: REŞAD FEYZİ l Ürkiye, nüfusu cok ve sür- atle arlan memleketlerin ba- başında geliyer. Son neşre- bir istatistik, nüf süzün ona yaklaştığımı gö T hüfuş propagandası için yaptır - Gağı bir afişi gördüm. Bunun üze- Tine ıs bir doktorla bu m anda görüşmeği fay - buldum. Kendisini ziyaret ettiğim doktor bana şunları anlattı: — Çocuk bakımı bizde, maalesef liyık olduğu ehemmiyet ve mev- henüz kazanamam Sumuzun artış nisbeti şayanı şük- Tan bir vaziyettedir. Yakın sene - lerde 23 milyon olacağız. Doğum Mmiktarı ve nisbeti bizde çok yük- sek olmakla beraber, çocuklarda ölüm nisbeti de çok fazladır. Bile haşsa köylerimizde doğum çoktur. ikat, doğan çocuk tamamen ya- yor. Sıhhiye Vekâlet ikleri de gösteriyor ki, ara daha iyi bakmasını öğ- rsek, nüfusumuz daha sür'atle aktır Çocukların vefiyatında en mi him sebeb emziktir. Ana sütile beslenen çocuklar arasında vefi- yat gayet azdır. Buna normal dl- ye biliriz. Bir yaşına kadar, ana sütile beslenen çocuklarda' vefiyat| Yüzde yirmi nisbetindedir. Fakat, emzikle beslenen, yani inek sütile büyütüler çocuklar a üt yüzde seksendir. | ların birinci vazifesi, doğur- 1 çocukları kendileri emzir- Tmek olmalıdır. Bu güç bir şey de-| Bildir. Ana hasta ise, mesele yok.. Fakat, hasta olmuyan ve sütü olan bir ana, çocuğunu mutlaka ken - disi emzirmelidir. Büyük şehirle- rimizde bazı kadınlar, doğurduk- latı çocukları emzirmek taraftatı değillerdir. Bunu, bir yük olarak telâkki ediyorlar. Halbuki, bu. hem- insani hem Müukaddes bir vazifedir. Hayvan- lar da yavrularını kendileri em- | Zirmezler mi?. Bereket ver bizde çocuğunu em analar hemeni siledir. tutmak da fenadır. Çünkü, bir yaşına kadar Çocuğa nekadar iyi bakarsanız, o Çocuklara sütnine Çocuk o kadar sıhhi olur. Bütün mesele, çocuğa bir yaşına kadar iyi bakmaktadır. Bu devredeki büitün ihtimamlar, Ççocuğun hayatını kurturır. Çocu- Ba en iyi yarıyıı anasının sülü- dür, Çünkü çocuk, anasının malı- diz. Anasının bütün fıjiyolojik ka- Tekterini taşır. Bünye ananın ay- dir. Binaenaleyh en iyi. en Tayan süt, ana sütüdür. Çocuk, bu Süte çabuk intıbak eder. Halbuki, tütnine bir başka nesicden yapıl- Mıştır. Çoctiğun fiziyolojik karak- feri le uygunluk göstermiyebilir. Bu ahenksizlik, çocuğun sihhatine | Mal olur. Nihayet çocuk ölebilir. Emziğe gelince: İnek süüt veri- lir. Fakat, inek sütü nihayet ta- Mamen, başka şartlar altında hu- Sule gelen bir gidadır. — Çocuğun bünyesi bu sütü kaldırmaz. Düşü- hünüz ki, çocuk, gözlerini henüz | dünyaya açmıştır. Ve midesine | ine | Birecek madde, vereceğiniz bu #üttür. Sonra, her hayvanın teşek-| külâtı bir olmaz. Hayvan hasta o- | labllir. Çocukları bırakınız. Bü- Ana sütile beslenen yavrı böyle gürbüz oluyor tü, bit yaşıni bitirmemiş çocuğa uygun düşmiyebilir. İnek sütile beslenmiş, ileride, fena hastalıklara sahib olmuş, hat-| ta durgun, apkal yetişmiş çocuk - lar vardır. Her ineğin s kibi malüm değildir. Her hayva- ünün ter-| nın sütünü her sabah tahlil edip, ondan sonra çocuğa — vermek de | | | bittabi mümkün değildir. Esasen | böyle bile olsa inek, sütü, ana sü- tünün 'asla yerini tutamaz. (Denamı 6 encı sahifede) ŞAKA MEYHANEDE: 'T zeşih başında içki içen sere- riden biri. diğerine: —Yanında durap adam gidi - yor, Yakala... — Niçın?, — Sastini çaldı.. —Zararı yok! — Zazarı yok mut. — Evet, ben de onun cüzdanını çarptım. KARAKOLDA Komiser.— Dev misin; be a dam! Meyhanenin camlarını kır- dığın kâfi değilmiş gibi bekçinin yarmış, polislerin elle - rini ısırmışsın.. Ne yaptığımı bilmiyor» dum. Sarhoştı Sokağa mı çı- , he var.. — Çok sıcak, de 40 derece Ben de güneşte gezerim, Göl gede 40 derece... de güneşde ölgede giteceksin diy decek yök a! KÖYLÜ! . Hararet gölge- gezerim, içbar e- ver, tatilden istifade için kö- ye gitmişti. Kırda dolaşırken bir ünde durdu. Köylü bir ; fakat yerinde kâh çöküyor, kâh kal- kıyor, kâh bir tarafa yamılıyordu. Köylüye yaklaşır, sorar: Niçin böyle eğilip kalkıyor- sun? — Ne yapayım, bilmiyorum ki.. Elindek yeyi vererek: — Al şunu... Zahmetten kurtu- h Enver, birkaç gün sonra yine çiftliğe uğrar, Köylüyü görür, so- — Ne yaptın iskemleyi?. Köylü omuzunu silker: — Evde bitaktım .İnek bir türlü oturmak istemedi. Yük insanlar bile inek sütünden hnşıınn:ynr:ır Zehirleni, ek sütü, alelâmum hayvan sü- | rlar. | _.__ 'Amerikalı Kadın Olmak Ne Güzel Şey! merikalılar hıfzıssihha şart- larına çok riayet ederler. O derecede ki kari koca biri- | birinin bardağından su içemez, çatal Ve kaşığı ile yemek yemez. Bazı ötellerde, banyo muslukları bile Sellofonla sarılıdır. Amerikalı kadınların sevme - dikleri şeyle... Hele mendil yı - kamak. için kâğıd mez- dil kullanırlar. Yemeklerini mu- kavva tabaklarda yerler, Kirle - nince fırlatır, atarlar. Bu suretle çamaşır, bulaşık yıkamak derdin- | den kurtulurlar. Yemekleri gayet sadedir. Orta halli aileler içinde evde yemek pişiren pek azdır. Çocuğu, pata - tes ve sebze haşlaması, yumurta, meyva ile kacınlarını doyurur. Erkek, 4 1 eve gelirken su - İ kaçtı, pek kombinezonunun dantelâsi yırtıklı mı hemen çı - karıp atarlar. | Amerikalı erkekler ve kadınlar | Avrupalılardan dört defa - dal fazla elbise ve çamaşır satın lar. Çok para kazanırlar. Kazan - dıklarını da sarfederler. 'Tasarruf nedir bilmezler, Ehem- miyet verdikleri birleik şey: Ka- rılarının namına hayatlarını si- gortaya koymak.. Amerikalı kadınlar, dikişten, işlemeden ve reçel gibi şeyler yap- mal da hoşlanmazlar, — Bevhude zahmı t çekmekte | Kocalar En Çok Neden Sinirlenir ? Karılarının İtirazlarından... Mes'ud Olmak İstiyen Kadınlar Kocanın Huyuna Suyuna G .derlerse; Onları Kısazamanda Yola Getirirler ier yakında evlenmeğe ka- E Tenledi lli kızın ne tipde olması sizin istikbaliniz, saadı mühim bir mesel, Vaç sizce yalnız sade ve mes'ud geçmesi lâzım gelen bir hayattan ibaret ise alacağınız kızın tipl o- nun ahlâk ve mizacı itibarile bir kat dahı ehemmiyet kazanır, Fakat izdivaç sizce böyle değil de yalnız şiddetle sevdi; almak gayesile oluyorsa artık ©- n&? Mağazalardan ucuz bir tedarik mümkün olduktan sonra... Derler. Hakikaten mağazalar - da bu gibi şeyler pek ucuz satıl- maktadıc. nun hangi tipde olduğu başkala- rını alâkadar etmez. Çünkü gö - nül kimı severse güzel odur. Bir Londra gözetesi genç kız - ları birkaç tipe ayırarak onların lâk ve mizacını anlatmakta ve onlara göre koca olacak erkekle - rin de nasıl olmaları lâzım geldi- ğini yazmaktadır. İşte meselâ şu resmini gördüğü- nüz kızın fevkalâde bir güzelliği var mı?. Fakat alacağınız kız da buna ben- ziyorsa memnun olunuz. Çünkü bu kız ıyi bir ev kadını olacaktır. Kocas'nın sükün — ve istirahatini düşünecektir. Kızın gözleri dur- gun, bakışları ağırdır. Besbelli ki (Devamı 6 wcı sahifede) kapanır sandal- | S—SON TELGRAF —ZSNIIAI ç skiler Vereyım. İk’rısad , Yüzlerini Gü Buhran Kimlerin - | dürüyor? Eskici Dükkânlarının İşleri Yolunda... Şimdi Bunlar Evlere de Memurlar Gönderiyorlar er memle - H kette oldu- ğu gibi Pa- risde de kullanıl- mış cibiseler, rob- lar satan mağaza- lar vardır. Faki bunlar, bizim (Bit pazarı) ndal kânlara hiç ben - zemez. Beyoğlu - nun şık mağaza - sarından daha bü- yük, daha mun - tazamdır. Camekânları binlerce kat el - bise, rob, bluz ve manto ile sü dür. En ağır robdan eh bir sade bir tayyöre kadar e isterseniz bu « labllirsiniz> Hem ucuz bir fiat « Parisde, moda - yı takib eden ba- yanlar, — senede kırk elli rob, tay- yör ve saire yap- tırmak mecburi - yetindedirler. Bir robu, bir tayyörü ya bir, ya da iki defa giyerler. Son- ra hizmetçilerine verirler, bunlar dâ eskicilere sa- tarlar, Orta halli, - fakat şıklığa | düşkün kadınlar, büyük terzi- lere binlerce frank verip elbise yaptıramazlar. Bu dükkânlara gi- derler, uz bir para ile şık Toblar alırlar. Nasıl Zengin Oluyorlar ? merikalı bir köylü kadın, satmak için pazara götürdü- ğü yumurtaların kırıldı « Bını görür, canı sıkılır. Hakikaten arâba sallandıkça sepetde bulu - nanlar biribirine çarpıyor, kırili- yor. Köylü kadın, her pazara gi- dişinde kâr yerlme zarar ediyor. üyor, Yumurtalar buluyo: , küçük göze dere ayrılmış mükavva kutulara koymak .. Köylü kadın, kurnaz... Kutu- ların ihtira beratını alıyor. Bu sa- yede zengin ol Kunduraların altına yaj fan demir parçaların icadı da böy- le. Bir köylünün beş çocuğu var. Sabahtan akşama kadar koşuyor- lar, oynuyorlar, Ayaklarını sürte- rek. kayıyorlar. Tabil kundurala- n altı, burunları eskiyor. Köylü, buna bir çare düşünü « yor. Teseke parçalarını kesiyor, kunduraların altına mıhlıyor. Son- ra, bunun ihtira beratını alıyor. bir fabrikaya yarım milyon do » lara satiyor. Bildiğimiz âdi agraf şemsiye tellerini icad edenlerin de iğneleri, milyaner oldukların! söylemeğe lüzum görmüyoruz. Edison'un, etrafınıza dikkatle bakınız, demekte hakkı var. Bu- gün hepimizin işine yarıyan e - hemmiyetsiz şeyler bu suretle keş- folunmuştur. Pairade bir eskici mağazasının prova dairesi v #iyaret etmiş, sahibi ile görüş - müş: — (Devamı 6 ıncı sahifede | İyi Tenis Oynıyan Sinema Artistleri | Rocers Parisl! meslekdaşlarımızdan bi- ri eski elbise salan bir mağazayı Hiç Şüphesiz Cinger nis oynar. Köşklerinin bahçesinde büyük bir yüzme havur havuzun yanında da mutlaka bir tenis yeri vardır Yıldızların içinde en iyi tenis oynuyan, yukarıda resmini gördüğ nüz Ginger Royers'dir. Teniı çok kibar bir spordur. Sinema yıldızlarının hemen hepsi |

Bu sayıdan diğer sayfalar: