Madalyanın Ters Tarafı Barı Bir Eğlence Yeri Sanırsınız, Değil mi? İazan: MEHMED HİCRET *çen akşam matbaadan çık- Muş, evime gidiyordum. Çernberlitaşda bir arkada - ea ESadüf ettim. Onunla üç bep .n““- füradan buradan konüş - A sonra, sordum: — Neriye gidiyorsun kadaşım gülmsiyerek: S Bara, dedi. S Galiba paralısın?. Yar, “*k canım. Cebimde iki lira Tn Ben hayretle: S İki lira mı?!, Dedim. S Bvet, (, Ptki bu para ile bara nasıl Ülyorsun? | — Neden? Diye sordu, Ç, Gayet az da... dü: —Bilükis bu para çok bile... luma girdi. ,f,l:-im. hoş ve tatlı vakit geç “k'!_ıdnşımm teklifini kabul et- istemedim: b Evvelâ, bugüne kadar hiç n Bitmedim ve bu gibi yerler- « ” hoşlanacağımı da pek zan - tini Iyurum Saniyen, dansetme- aç lmeciğim için tabil eğlene- ıfx;’:; Salisen cebimde yarnız bir Var. Beni mazur gör, gele - Bceğim. AT etti ; Budalalık etme! Göreceksin, he kadar hoşuna gidecez, eğ- R::qksm" Sonra mutlaka dans *N İcab etmez yal, Mademki ı:w.rnx—um bilmiyorsun, san de ŞSedenleri seyredersin. Gide - 'imiz barda asgari konsomasi - —'* bir lira olduğu İçin cebimiz. İ Para kifayet eder. *Ni kandırmağa çalıştı: ,i; Sen gazetecisin, her yer- g- teş ikman lâzımdır. Bu dileğimi ttme,.. * sözlerine ilâve etti: ta Ç Eler bu akşam benimle ba- ime dersen, bir taşla iki kuş vüre Tolürsun: Hem eğlenirsin, hem Bazetene, barlardan bahseden Tesan bir yazı yazarsın. Yor Bi * Maha, OElundaki barlardan birinin Otunda bir masa işgal ederken, _[ğh tenhalığı nazarı dikkatımi ı““ıı:ı. Arkadaşıma bunun se - Si sordum, anlat! ç Artık yaz geldiği için, bar #lerilerinin her biri bir terafa _aî“u'ı Şimdi herkes eğlenmek, 'el Vakit geçirmek için barlara Ü, kırlara, sayfiye — yerlerine iYor.. ı%x Masaya oturur, — oturmaz. di ll smokinli bir garson geldi, “;:'lekı içki listesini bana uzaktı. Tü, listeyi tetkik etmeğe baş - Sanpanya — " 25 Türk lirası ökteyl € » » Şarab W ee e Bo SA BND c (Bir kadehi) Vizki g. « (Bir kadehi) Tmonata 1 , fek benim ve gerekse arka- fimin bu listeden hangı içkiyi mf'h ettiğimizi tabli söylemef2 M yok. “Taz sonra caz güzel bir valsi Tağa başladı. Arkadaşım, dan- ek için kalktı ve az ileride, h;,:"i“' iltifat dolu nazarlarlı ' gehç ve güzel kadına doğ- şl);u—u) erek, önünde saygı ile “di Sonradan bu dilber kadı- 'acar olduğunu ve birkaç 3) KN tl0tüla gelecek; bulmadur. “Buz bara, kendi hesabına gire YA arkadaşımdan öğrnedim. '.:n; arkadaşım ile Macar ka - tam bizim masanın yanına | Bir de, Orada Müşterileri Eğle_ndirmiye Çalışan | Bar Kızlarının İç Yüzlerini Bilseniz.. | Haydi gel, veni de götüreyim, | | Bar kadınları sahnedı gerek san'atları, bil « hassa — vücudları ile müşterileri eğlendir. mek vazifesile mükel- leftirler. Şen görünür- ler. Fakat içleri kan ağlar geldikleri zaman bitti. Arkâdaşım | kat ettim; genç kadın, ince zarif masaya yaklaşırken, genç kadın | hi ğını iki içki Üzerinde gez- da onu takib etti ve geldi, masa- iyordu: Şampanya, şarab. mıza oturdu. Onu masamızda gö- | — O sırada arkadaşımın yüzüne ren garson tabil derhal damladı. | baktım. Hazret, bukalemon gibi Kadına içki listesini verdi. Dik- (Devamı 7 irci sayfada) | | Velospitle Gezmek Yeniden Moda Oldu. elospltle gezmek yeniden moda oldu. En büyük yıldızlar bile bu- W nun, vücudün tenasübü muhafaza için çok faydalı bir spor ol-| duğunu söylüyorlar. Holivud sokaklarında dolaşonlar, Eleanor Povel gibi yıldızların welospitle gezdiğini görünce hayrette kalmıyorlar. Bir zamanlar bizde de vücudlarının tenasü'dünü gözeten spor merak- genç kızların velospitlerle dolaştıkları görülüyordu. Şimdi artık HUY CANIN ALTINDADIR &y Nuri; gaf yapmakla, ya- Bm pot kırmakla maruf bir | zattır. | Bir gece, kayın biraderile bir | ziyafete davet olunur. Kayın bi- — Rica ederim, der, Bu gece | biraz temkinli ol. Bilhassa, karı- ları taratından aldalılan erkek - lerden bahsedeyim deme... Zira, bizi davet eden zatın karısı oy - latıyor. Bunu kocası da... hatırı için bilmemezlikten geli sını deşmekte mana yok | Doğru... Fakat merak etme.. eriyorüm saha... yar, ellerini karnının - üzerine koyar, ve: Size, der. Kocasını aldatan bir kadının hikâyesini anlatayım da b 2 gülünüz. Bu sırada, masanın altından rinin ayağına bastığını hisseder. Kayın verdiği söz | hatırına gelir. Ev sahibine döner; — Ah? Affedersiniz... Der... | ikİ AYYAŞ ARASINDA — Ne 07. Doktoru selâmlamı - yorsun?, — Ne diye selâmlıyayım... Ba- na içkiyi menettiği için mi?, HASSASLIİ REKORU İki bayan konuşuyorlar. Bi - rincisi: — Kocamla tiyatroya gidemez oldum... — Neden?, — Daha birinci perdede ağla - mıya başlıyor. Son perde kapan- li cebine sokmuyor. 4 bayan gülüyor, ve: — Benimki daha çok hassas. Bilet almak için gişenin önüne gi- dip de cüzdanını çıkardı mı ağ- lamıya başlıyı BERBERİN TAVSİYESİ Saat sekiz... Küçük çırak dük- kânın kepenklerini açıyor, yerle ri süpürüyor Şişeleri, usturaları makasları siliyor. Az sonra ustası geliyor: — Çabuk suyu ısıt... Bay Te - | kin gelecek, tıraş olacak.., Çırak, yalvarıyor: Kuzum, usta... Bırak da Bay Tekin'i ben tıraş edeyim. Elim a- biraderine -— Şahâne Bir Hediye Bir Yakut Yüzük, Bir de Yat... (Mari Antuvanet) filminde Kra- içe rolünü yapan Norma Şerer'in bir yakut yüzüğü Bu yüzüğü parmağından çıkar - maz ve çok sever- Bu, ayni filimde çocuklarının rolünü yapan Marilyn Knvlen ve Seokty Beckett'in bir hediyesidir. | Bu iki küçük san'atkârın Norma karşı büyük bir muhab - | betleri var | Scotty Beckett, biz gün büyük | san'atkâra sormuş; — Sizi çok memnun edecek hes | diye n Norma ver -- Bir yakut yüzük, bir de yal Şerer'i er, gülerek cevab Marilyn. bir yakut yüzük satın almışlar ve filimde anneleri olacak büyük artiste he- diye etmişler. Norma er çok memnun ol- muş, teşekkür etmiş. Çocuklar: — Yatı da, bir başka defa hes diye edeceğiz.. Demişler. İki çocuk artist haf « tada biner dolar kazanıyorlar. Fa- | kat aileleri, şimdilik cep harclığı o- larak haftada bir buçuk dolar ve- | ldc-ılnr- riyorlar. 5— s0o TELGRAF — 22N1İSAN 1939 Model Kızlar izde de, güzel sın'atlar me- rakı irkişafa — başladıktan sonra, modellik yapmak su- hayatlarını kazanmağa baş- ir genç kız zütnresi de tü- ge başladı. Ressama modol- lik edecek kızın, bütün vücud hat- larının muntazam ve kusursuz ol- ması Jâzımdır. Fakat şimdiki züm- renin İçinden, ressamın asıl iste- model, galiba mevcud olmasa gerektir Bu moödellerin hayatı da başka bir âlemdir ve çoğu facialarla do- tkârla- in, ruh ve B Teti lıyan rerr Parisli bir model haya - alatıyor: hali ve vakti yerinde, fakat çok hovar damdı. Her gece smokinini g kulüblere, barlara. kabarelere gi- rda, çapkın bir a- iyer, derdi. Annemi beraber götürmez- di «Bu senelerce sürdü. Nihayet kilni, servetini kaybetti. An- nemin servetini de bitindi. Mah- kemeye düştüler, ayrıldılar, Ba- bam, Amerikaya, annem de Nise hemşiresinin — yanına gitti. Ben, Parisde kaldım. Elimde, Sorbon - dan alınmış bir. diplema ile bin fratık para vardı. «Küçük bir oda tuttum. Düşün- meğe başladım. Ne yapacaktım?.. Bir yere daktilo giremezdim. Ma- kine ile yazmasını pek iyi bilmi- yordum. Bir mağazada — satıcılık yapmak... Bu da tecrübeye müte- vakkıftı. Bir ay geçti. Hâlâ işsizim, Elim- de beş frank param kaldı. Niha - yet, bir gün, yaşlıca ve kibar bir kadın, bir kâ'tibeye ihtiyacı oldu- ğunu söyledi ve beni nına aldı. | İki ay çok rahat bir hayat geçir- dim. Fakat, bu sandetim çok sür- medi. Yaşlı kadın, bir gün ansızın kalb sektesinden di açıkta kaldım ve veniden iş ara- mıya başladım. Ayıar geçiyordu. Bir yere ka- (Devamı 7 inci sı “Favelâ Kendi -| Falına Bak! Londrada Mahkemeye Düşen Bir Falcı gelip ı in istikbalini haber veren ve nihayet mahkemeye sev- kedilen bir adamdan bahsediyor. lar. Elli yaşlarında kadar olan bu adam elindeki yuvarlak — bir ayna ile herkesin falına bakıyor- du. Altı peni mukabilinde iki kı» zın istikbaline bakıyormuş. Başka bir adam da yaklaşmış, merakla dinliyormuş. Falcı bu ye- ni müşteriden falına bakmak su- retile altı şilin almıştır. Billüra bakarak adama: — Parlak bir istikbal öli Tabil ondra gazeteleri şehrin bir durarak Mes'ud olacaksınız kesin talihi parlak olan vardır. uğurlu < salı ile cuma ir. O günler işe | atılmakta tereddüd etmeyiniz, Her kesin uğurlu ol; dür. Herkesin uğurlu birer rengi vardır. Sizinki de sa Bu fal işinde alâkadar olan şa- hidler & iş ve billürla | na bakıian adam da demiştir ki: | Ayın on üçüncü günü idi. l | 3 uğursuz sayılır diye bir söz v. 1 bana ticede b man sokakta herkes- ten para alarak islikbali koşfet- mek öddiasında bulunduğu şılmış ve falcı mahküm olmuştur. Başkalarının uğurlu ve uğursuz renklerini anladığını söyliyen fal- | cı kendisi i ür gelmiyecek o- lan rengi bir türlü arlıyamamıştır.! Bu renkte; kendisini yakalıyan po-| polisin giydiği elbisenin lâciverd rengidir. Bu rengi fale: — billüre l baktığı zaman görememiş.. oce Güzel San'atlar Hayatına Karışan Bu kızların Başın- dan ba- zan çok Garib Mace- ralar Geçiyor Rossam, seçeceği model kızın, evvelâ vücuddeki tenasübe bakar. Sonra da güzelliğine.. — Nasıl birçok banger ve tüc - carlar daktiloları ile evle- nirlerse, modellerin ço- Bunun da ressamlarla ev- lendikleri görülmüştür. Nevyork Sergisinde Neler Gösterilecek Eşya Arasında Kendi Kendine Satranç Oynıyan Makineli evyork sergisinda teşhir e- lunmak üzere gönderilen | N etli eserler arasında bir| çok da Otomat, yani kend: kendine hareket eden, iş gören makineler var. Bunların en dikkate değeri de «satranç oynuyan adam» dır. Ön sekizinci yüz yılın bidayetinde, kıyı Baron Kempelin tarafından yapı- lan bu makinenin hizâyesi nakle değer: Baran — Volfgan dö Kempelen, 1734 de Presburg'da doğmuştur. Viyans sarayı — müşavirlerinden Çok güzel satranç oynamakla maruftu. Bazan İmparatoriçe Ma- ri - Tezer'li Kendi kendine oyun oyaıyan biri Bir Adam da Var adam yapmayı düşündü ve mu- vaffak oldu. Bu; | metre 20 santim boyunda 70 santim eninde ve 80 santım | yüksekliğinde kutu gib! bir şeydi. Arka tarafında. binb.r gece ma - sallarındaki şehzadler gibi giyin- miş bir manken oturuyordu. Sol elinde tuttuğu uzun çubuğu sıra çekip üflüyor, csnlı bir adam gibi oynuyordu. Kutunun içerisi üçe ayrılmıştı. Altında iki göz vardı Birinde şat- ranç taşları, diğerinde küçük bir yastık vardı. Birçok da âletler. Kempelen'in bir İngiliz Torduns sattığı bu makine şimdi Nevyork sergisine gidiyor. TEROS pf di BegaglğğemgdR ÜD bi ğğ DÜ aa AMĞ l ieliri geelllünlerük ÜÜÜ ünitelree ÜŞ