Yazan: Rahmi YAĞIZ Enver Paşa Sesini Çıkarmadı, Tabancasını Cebine Koydu Tal'at Paşanın Tesadüfen Harbiye Nezaretine Gelişi Müdhiş Bir Facianın Önüne Geçmişti , Hnver Paşa, sesini çık fabancasını geri çekti, ceb du, Bahriye Nazırı da onu Stimekte gecikmedi... Talat Pa: Bin tesadüfen o sırada Harbiye 'zaretine gelişi mühim bir re - Zalete, müthiş bir faciaya set çek- iİş, bir felâketin önü İşin mayna olduğunu Tüzam devam etti: — Bize müjde vermeğe geliyor- düm... Sedarete verilmiş bir ra- Por var, Şu, hükümetlen müsa2- Ge alarak kendi başlarına denize Açılan Karadenizli takacılar Ode- fâ önlerinde bir Rus gambotunu atırmışlar... 14 kişiyi esir etmiş- , ayrıca Odesadan Sivastopola Etzak götüren iki motör de ele Beçirilmiş. Bir buçuk senedir e- İndeki donanma ile uğraşarak madan koy- lid ü almıştı.. gören Sad- Karadenizde bir sandal bile yaka- | lamağa muvaffak olamıyan do - Banma kumandanı bakalım bu bere ne diyecek? Cemal Paşa Sadrazama cevap verdi: — Şimdiye kadar aleyhimizde tecellilerle devamlı gerilemelere, her cephede muvaffakiyetsizlik- lere imkân veren harp talihi de- Rişmek üzeredir. Ben, yeni bir tedbirle, Suriyeyi bir meydan mu- harebesile düşman kuvvetlerin - den temizliyecek bir formülü or- taya koymak, müzakere, münaka- #a etmek üzere buraya, mes'ul ar- kadaşımız Enver Paşaya geldim. .. Ummadığım, beklemediğim bir karşılanmaya maruz kaldım. Bu &n felâketli günlerde kan gövde- Yi gölürürken aramızda ihtilâf - lar çıkması, ufacık anlaşamamaz- likların devamlı soğukluğa dö - küllmeşi bizim, ocağımızın ve şu | Zavallı milletin başına neler ge - Hirir! Bunu söylemek değil, düşün- Mek bile istemiyorum. Tulat Paşa dudak büktü: — Yaşlı başlı, kelli felli, akıllı Uslu, bir milletin mukadderı © koymuş, İki nazırın böyle ço - tükça sebeblerle birbirlerine gir- Meleri bangi manâ ile tefsir edilir bilmiyorum. Bildiğim bir şey v: Sa şurada, şu masanın başında toplanmak, her birimizin düşün- telerini memleket selâ Mına müştereken konuşm. Nakaşa etmektir. Haydi arkadaş - lar, memleketi şu harb felâketine Sürüklemekle yüklendiğimiz mes- 'üliyetin a anı — hatırlıyalım, imize bakalım. Talât Paşanın davetile karşı - lkli koltuklara oturan iki na - ına Zırla Sadrazam birkaç saat konuş- | tular, Comal Paşanın ortaya attı- — Beni affet Sermed, sana çok Iztırab çektirdim. — Gütahkârım, kabahatliyim! Sensiz yaşıyamıya- Sağımı anladım Beni tehdid eden büyük tehlikelerle karşı karşıya- Yam, Eğer beni kurtarmazsan.. Yüzünü ellerinin arkasına sak- Tamiştı. Bu sinir zelzelesile Sarsıltyor, içinde yuvarlana Tabların sesi hıçkarık ha Seresine takılıp kalıyordu. Sermed, kendisine iltica eden bu genç kadımı, bir lâhza içinde bütün günahlarından sıyırdı. Onu Zaten çoktan affetmişti. — Başını Göğsüne doğru çekti; kalbinin üs- omuzları ği büyük Suriye taarruzu etra - fında münakaşalar yaptılar. kallı nazır, bedeviden ö anlattı, | geç vakit ayrı- l lacakları sırada başkumandan ve- kili sıfatile 5 h: kendi noktai nazarını şöylece izah etti — Yarın, bu meseleyi umumi karargâh erkânıharbiyesinde mev- zuu bahsedelim. Siz de bulunun.. Yalnız, Arabların bu harekette mutlak surette orduya yardım &- deceğini, aykırı düşüncelerle ge- riden vurma hiyanetine kalkış - miyacağını tahtı temine almak lâ- zi Cemal Paşa gururla cevab ver- Onu şimdideri temin etmiş yortu: — Nasıl? — Arab aşiretlerinden gelen murahhaslar, yanımda — bulunan mümessiller buna en açık delil- dir. — Öyle ise mesele yok!. — Arab mümessillerinin - başı yanımda... Ber birlikte bu- İsterseniz yarın onu , bir defa da onunla ko- tkik edersiniz. — Pekâlâ biye hazır bulunalım. (Devamı var) Yarın, saat 11 de yeti içtimaında Küçük Kumarbazlar İle Nasıl Konuştum? (3 inci sayfadan Sevam) — | hale gelen kafalarımızı dinlen - | dirmek hakkımız değil midir? — | Bize kahve köşelerinden başka bunu temin edecek bir yer göste- rebilir misiniz?. MHalbuki, aramızda, her akşam değil, haftada bir kere bile kahve parası veremiyecek kadar fakir | tâl&beler vardır. Sonsuz mahru- miyetlere katlanacak tahsiline de- vam eden bu gençler, iftiharla söyliyebilirim ki; (kumar) n sas dece adını duymuşlardır. Küçük | kumarb, leri tarafından hesabsız ,daha doğ- rusu ihtiyacından çok razla pa- r, cebine her gün veli ra verilen zengin çocukları ara - Bında türemektedir. Ü me bakarak kararır derler. Şüp- he yok ki, bu arada, kurunun ya- nında Bence ilk genç, mekteblilere parâsız oyun oynatan m üzü- yaş da yanıyor yapılacak iş, paralı vey gazino sahiblerini cezalı idar. -Bu korkunç hastalığın önüne başka türlü geçilemez. nak olmı Türk Hava Kurumu 27 incl Tertip Büyük Piyangosu 1inci Keşide 11Mayıs 939 dadır Büyük İkramiye 40.000 — (iralı. Bundan başka: 15.000, 12.000 10.000 Liralık ikramiyelerle (20.009) ve 10.000 Liralık iki adet Mükâfat vardır.. Yeni tertipten bir bilet alarak iştirak etmeyi ihmal etmeyiniz. Siz de piyangu- nun mes'ud ve bahtiyarları arasına girmiş olursunuz... Yazan: Nusret Safa COŞKUN saçları üzerine koydu. Belma henüz zorlu bir buhran- la çekişmekteydi. Takallüs etmiş parmaklarile Sermed'in kollarını acıtırcasına sıkıyör, sayıklar gibi konuşuyordu: — Beni bırakma Sermed, beni bırakma!, Genç adam, onun saçlarını ok- şuyor, göğsünde sıkiyor, — teskin etmeğe çalışıyordu: — Kendine gel yavrum!. Üzme kendini... Ne var, ne oldu, birer birer anlat bakayım bana!. Belma sanki kendisin! Sermi d'in kollarından alacaklarmış gi- bi, gittikce soküluyor. basını göğ- Sermed yüzünü kavradı, başı- ni kaldırarak, nemli gözle, zun uzun baktı! Ne oldu Belma, böyle müt - hiş bir fırtınada, gece yarı işin var sokaklarda senin?, e u- Şimdi şiddetli bir titreme ârız olmuştu. Çeneleri titriyor, dişleri birbirine vuruyordu. Sermed bat- taniye ile onu kundaklarken o, kilidlenen çenelerile konuşamı « yor, minnetini, teşekkürünü, el- lerini öpmek suretile ödüyordu. Sermed sobaya yeniden bir kaç odun attı. Doğrulurken aya- h o gelmeden evvel okuduğu ha- tıra defterine takılmıştı. Dışarı çıkarken koltuğun üzerine bırak- tığı defteri yere düşmüş, sahife - leri açık duruyordu. Eğildi, defteri yerden aldı. A- çık kalan sahifesinde, Belma'nın yazdığı son mektubdan bir parça bulunuyordu. Gayrlihtiyari göz- leri satırlar üzerinde ilerleyiverdi:| yaşları.., Ne olurdu o anda seni ne | | | tam, bitkin bir halde eve sürük - | an devam) ın müstetih ve mes'ud| istiyen bir koca, öyleterek söyleme-| ekliyerek deği zlerinden | okumalı ve halinden anlamahdır.. | — Bu he göze deği Meselâ bit iş adamının © kadar inceden inceye meşgul olmağa vakit bulamı ğinı da karısile | raz işleri için ihmal eder, biraz da zevki için ihmal eder, sonra o ka- | dm bir takım şüpheler içinde kıv- | ranır da kocasından hesab sorar- Ba.. Karıcığım, niçin böyle düşü- nüyorsun? Niçin zevkin için beni ihmal ettin, diye bana ağir bir suç yükletiyorsun?. - Bilirsin ki ben #eni severim. Hem, çok severim.. Bununla beraber itiraf ederim, Seni çok zaman ihmal ettim.. Edi- yorum da.. Fakat bunun bir tek sebebi vardır: İşlerim... İşlerimin ieabı... Seni düşünüyorum, senin- le daha çok meşgul olmak istiyo- rum.. Fakat, istemekle olmuyor ki.. — İşlerim... İşlerim... İşte, ka- rılarını ihmal eden bütün erkek- lerin tek mazereti!. - Dillerinden düşmeyen tek bahane!. Doğru değil mi?, — Değil.. Hepsi y zinki yalan! Anlıyor tün erkekler, bütün erkeki Birbirinin ayni! an! Hepini- usun, bü- T hep | nak mecburiyetin- | Evet, fakat, ekseriya bü ba- | sbaşka işler!» le m n da onları kimse mı buradı, evimde kendi işlerimle uğraşırkön, senin | işinde mi, yoksa başka bir yerde nelerle veya kim - bulunduğunu nasıl 'or!. Ben, lerle meşgul bilirim?.. — Bunu bilmek değil, dü meğe ün- | ihtiyacın yök.. Bir er- kek, esas itibarile, iş saatinde, işi- | ne gider, işile meşgul kadın için bunu böyle düşi ve böyle Evet, körü körüne kabul et- | mek! — Başka türlü düşünmek cin- Ve bu hal korkarım seni harab edebilir. — Demek şüphelerm Hiç birgi nettir. şünmeyim. et Karıcığım, bana itimad | et. Bana inan.. Çünki: evli bir ka- dın için mes'ud olmanın 3lk şartı | her erkeğin vaziyeti az çok şüp vericidir. Ve müvesvis bir kadı- nn gözünde bu şüpbeler ne kadar büyüyebilir — İşinden bazı akşamlar lüzu- muadan fazla geç döndüğünü, z geceler büsbütün gereyarısı gel- diğini de düşünmeyim mi?. — Evli bir adamı — hürriyet'ni kaybetmiş sıyycak doğru mudur? İşimden çıktıkları son: 3 bir kah vede birkaç Saat oturu.sam, ya düşün gittim, seni bekliyorum. Gelme din! Uzakta bir hayal gördüm, ta- bizti sana benzettim. Bava doğ- ru geliyordu. Kalbim duracak gi- bi oldu. Yaklaştı. Baktım sen de- ğilsin!. Yine ümidle etrafıma ba: kıyordum, Tren geldi, yine yoksun!. Çayırda oturdum, oturdum... Dudaklarımda senin çok sevdiğin şarkı, bildiğim kadar mırıldanıyorum. Kalbim burku - lüyor, içim kan ağlıyordu. Kalk- tti sen lendim. Dizlerim tutmuyor, vü- | m tirtir titriyor, gözlerim gör- müyordu. Sanki senin hayalin bir ağacın yanından çıkacakmış gibi- | geliyor, ümidle yürüyordum. De- niz ne kadar karanlık, eğer sen olsaydın bu karanlık kimbilir ne kadar güzel gelecekti. Sen yoktun yoktun Sermed, bilsen ne hüzün- Vkil gön lendim burada... Gözlerim büs - bütün doldu. İçime akıttım bu hud rastladı; davetin; hangi bir arkadaşın bir | kabul edersem, veya her beble evime bazan geç dönersem, bütün bi ırı karıma hesab vermeden, onun müsaade- sini almadan yaptığım için suç mu işlemiş olurum?.. Bu da bili- yorsun her zi değü, bindi — Bilmem, bilmem ki ne söy- Hislerim bana zavallı h mevklinde olduğumu ha- Fakat, senin hakkında bir şey bilmiyorum, hiçbir şey n ki... - Bilinecek hiç, hiç bir şey ol- madığını temin ederim. Ne ken- dini harab et, en de beni azab için- de bırak.. Vaz geç bü boş, kuru en- a gidip, saçlarını şefkat- le okşıyarak) İnan ban eksilmiyen bir sevgi * O gün, bu genç kadın ve genç erkek arasında başlıyan bu mü- nakaşa, asabi bir çekişme halinde | sürüp gitti. Aylar ve aylarca de- vam etti. Koca karısını aldatmı- yordu. Fakat kadın al vehmediyor, şüphelen leniyordu Bu kupkuru şüpheler, bir gün, | bu iki gençi birbirinden ayırmak kudretini de gösterdi obul asliy mahkemerinden: | Davacı: Asabet: Gedikpaşa Mi- marhayreddin mah, Yahyapaşa | seviyorum seni.. Hiç | bi | k No, 10. Dava olunan: Ayni ta iken halen ikamet, Manok. Davacı Asabet taratından davalı Muanok ale; davası için davalının 11/4/939 salı günü saat 14 de mahkememizde hazır bulunması — lüsumu ilânen tebliğ edilmesi Üzerine m ley- hin o gün gelmemesi veya bir ve- ebni hak- z olun « nemesine ab kararı muş ve imlâ kılını ihbarnamenin bir nüshası da di- yanhaneye asılmış ve keyfiyetin on beş gün içinde ilânı için tahki- katın 27/5/939 cumarles! günü saat 10 a bırakılmış olduğu tebliğ ye- rine geçmek üzere ilân olunur. 39/197 kında giy ttih İK V y Y Ârs içer. Demir, yumurta akı, ve arsenikton yapılmış | bu şurup İştahıni açtı ve sıhhatli, dinç bulunmasını temin etti. Arsenoferratose Her ecranede reçete e ve veçetesiz bu karara aid | 7T—SON TELGRAF — İBNİSAN 1508 Soğuk algınlığı,' vezle ve yollarile L teneffüs geçen hastalıklardan korur, grip ve boğaz rahatsızlıklarında, ses kısıklığında pek faydalıdır. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu - İstanbul Gayrimenkul Satış İlânı İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden: Ölü Bayan Refikanın 14345 hesab No. sile Sandığımızdan aldığı (350) liraya karşı birinci derecede mediğinden 3202 No. lu kanunun 46 de borcunu ver- fu 40 cı maddesi- ipotek edip vüde: € maddesinin ma' ne göre satılması icab eden Eyüpte Alipaşayi cedit mahalelsinde Kuru- kavak caddesinde eski 65 yeni ikraz senedinde TI tapu kaydında 72 No. h ahşap bir evin tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya kon- muştur. Si istiyen (93) minat mektubu da kabul olun simleri ve aittir. Al hakkında herşeyi öğrenmiş ad ve * tapu sicil kaydına göre yapı lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin te- Birikmiş bütün vergilerle belediye re- Si 20/4/939 tarihinden itibaren tetkik aktadır. Artlırmay'a girmek rüsumu borçluya etmek bar olurur. P- rinci arttırma 6/6/939 tarihine müsadif Salı günü Cağaloğlunda kâin Sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihase ya- pil al mükelli tarihine pilacaki Jmesi için teklif edilecek bedelin tercihan alınmas. icao eden gayri iyeti ile Sandık alacağını tamamen geçmiş Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kal üsadif Cuma günü ayni mahalde ve ayni saat son arttırması Bu arttırşada gayrimenkul en çok arttıranın üstünde bi- k şar rakılacdAktır. Hakları tapu sicillerile sabit olmıyan alâkadarlar ve irtifak kkı sahibleri: larını ilân tarihinden itibaren bitelerile beraber dairemize bildirmeleri lâzımdır. Bu surı bildirmemiş olanlarla hakları tapu bu haklarını ve husu; faiz ve masarife dir iddia- yirmi gün içinde evrakı —müs - haklarını sicillerile sabit olmıyanlar satış be- delinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malümat aımak isti- yenlerin 938/1478 dosya numarasile Sandığımız Hukuk İşleri Servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. * DİKR istiyenlere muhar * KAT ; Sandıktan alınan gayrimenkulü ipotek göstermek lerimizin koymuş olduğu kıymı nısfın: tecsvüz etmemek üzere ihale bedelinin yarısına kadar borç vermek suretile ko- ektedir. (2621) Devlet Demiryolları ve Limanları işletme U. idaresi ilânları Muhammen bedeli 2000 lira olan 50 adet 50 kiloluk ve 100 adet de 100 kiloluk plombajin pota 8/5/1939 Pazartesi günü saat (1! inası dahilindeki komisyon taraf eksiltme usulile satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 15 racsadarı lâzımdır. Bu işe ait şartnamelı | YENİ ESERLER lî Yazı Dersleri İstanbul Erkek Öğretmen okulu öğretmenlerinden Fevzi Selen ile Şükrü Özaltan tarafından büyük ————— — bir itina ile hazırlanan süme dayamak istiyordum. Göz- lerimi yümdüm. — Seni yanımda sandım. Sevgilim diyorum, Belma seni seviyorum, diyordun. Sermed, Sermed, kalbime hiç kapanmıyacak bir yara açtın. O- m, sayıklıyorum Baliba... Bildiğim, duyduğum çok tatlı bir zevk var içinde. Sevgin.. | Sensin Sermed... Ocob ne tatlı | duygu.. Ağlıyorum, tablati senin Bibi... Yanaklarımdan yaşlar el- lerinin üzerine damlayorlar. Se- nin için bu yaşlar Sermed... Buna | inan,.. Seni deli gibi seviyorum. | Seni seviyorum Sermed!. » — Ne okuyursun Sermed?, — | Belma seslenmeseydi, daha o - kumakta devam edecekti. Silkindi, gözyaşlarını göstermemek için ar- kasırı dönmeden cevab verdi: Okullarda YAZI DERSLERİ adlı eser çıkmıştır. Bilhassa ilk- okul programına göre Temel y: zının el yazısının ve Dekoratif ya- zanın nasıl öğretileceğini izah eden bu eser, zengin yazı örneklerini ihtiva etmektedir. Gayet nefis bir surette tabedilmiştir. Her öğret- menin kütüphanesinde bulunması lâzımıdır. İstanbulda, Ankara cad- desinde İNKILAB kitapevinde satılmaktadır. Fiatı 75 kuruştur. Çingeneler Son günler içinde İstanbulda en çok satılan kitap (Çingene) ler- dir. Çünkü Çingeneler, Osman Ce- malin en güzel eserlerinden olup okuyanları cidden hayretler için- de birakan bir romandır. Şimdi- ye kadar hiçbir romanda — görül- memiş hususiyetler, manzaralar ve kâh kahkahalar, kâh göz yaş- ları arasında geçen aşk macerala- rı bu romanda bambaşka bir üs- lüp ve eda ile canlandırılmıştır. Poliklinik Genç doktorlarımızdan Sürey- | liralık muvakbat teminat ve kanunun tay'n ettiği vesalkle birlikte eksiltme günü saatine kada” k rona mü- iyondan parasız otacak dağı (2606) Çocuk He r. Ahmed Akkoyunlu Taksim - Talimhane Palas No. 4 Pazardan maada her gün saat 15 ten sonra İstanbul 1 dan Bir borcun temini istifası için mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen tekerlek keğar pey nirleri, toz şekeri, pirinç ve bir buz dolabı açık arttırma ile sa: tılacaktır. ) Birinci arttırma İsta: ı gar çarşısı, Abidei hür lera memurluğun Bul t caddi si 46 numaralı bakkal Şirinyan Hırantın dükkânında — 20/4/1881 tarihine müsadif perşembe güni saat 14 den 16 ya kadar yapıla : cak ve en çok artürana verile Şu kadar ki arttırma bede muhammen kiyme ni bul madığı takdirde ikinci —arttırmı | 24/4/1939 tarihine müzadif pazar tesi gün üsast 14 den 16 ya kada yine ayni yerde yapılacak ve e) çok arttırana ihale - edilecektli Taliblerin muayyen gün ve saat te mahallinde hazır — bulunaca memura müracaat elnceleri iâ olunur. — 938//2186 | Mmuntazaman neşredilmekte ola Poliklinik tibbi mecmuasının ni san nüshası çok kıymetli tibbi ma; Ce