15 Nisan 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

15 Nisan 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ha bundan birkaç gün evvel Viliye koridorlarında tesa- , GÜL ettim. Bir kanepeye 0- y Z biraz evvel - dinlediğim Va Ahakemeyi not ediyordum. M yaklaştı: M:L!lenm ağabey, gazeteci gar Başımı kaldırdım. — Krodisine ©. Bu 25-26 yaşlarında ancak - İri elâ gözlü, uzun yüzlü. ©mer bir delikanlı idi. Sır- © €ki ve yıpranmış bir palto Nünuyordu. Yırtık kunduralar N Parmaki görünüyordu. Evet, dedim. ;ıdl. oturduğum kanepeye o inyllrdu. Bir müddet, yazımı bi- ttiye kadar hiç konuşmadı. " defteri kalemi cebime koyun- 3520 başladı: k Bu yazdığın şeyleri gazeteye “Seksin, değil mi? ” Tabil... Üe>ini erblerine sokarak kısa Müddet düşündü, — sonra elâ Tini gözlerime dikti. '_; Mademki gazetecisin, benim atimı yazsana, dedi. Ütcessis nazarlarla yüzüne Sktım, . © Senin hayatını mı? “hhmbım':y h;ul:veı. dedi. Her halde şu yaz« hç #eylerden daha enteresan - .© Senih adın net S Beli oğlan! aç Pirak şimdi alayı canım, asıl söyle! Sülümsedi: — Asiladımın bedri olduğunu seee, sövlemem. Kim ismimi '&rsa, Deli oğlan derim. “ Böna da söylemivecek misin? ';ıxlvu. Yica ederim ısrar da a Söylemem, Söyliyemem. Sa- Byalımı anlatayım, tımarha- tıralarımdan — bahsodeyim, B a | l Peki, dedim. Vaz geçtim ismi- 'nmekten. Tımarhanedeki u tt ve hatıralarını anlat, Na- delirdin? ».; Bit gün bir hâdisidden dolayı Müteessir olmuştum. Büyük T dir !m"*:rııı içinde idim. Hararetim h Ce arıyor ağzım köpürüvor- ,:_“ Beynime sanki birisi çekiçle üyür gibi İdi. Böyük bir azab ı.,_':""”' içinda kıvronıyordum. Hayet kandimden geçerek, ba- N İmışım. Gözlerimi tımarhanede n 'm; Bakırköyünde ne kadar kal- — Tam bir sene. <— Nasıl, bari rahat mi orası? & Fter vslu durursan. evet... Güldüm: ;: Uslu adamın tumarhanede işi ,—.“î?îkl de duymuşsundur; Nağ- Hocanın meşhüur fıkraların- ,_k::i de şudur: Hoca bir gün ÜnŞ ktan ölüyor: Mozara götü- a ddT Hoca ölmeden evvel me- ğ ı:.. hava alması için bir delik liyoş. FTasını karısına tenbih e- '"ld. Gece, hocanın mezarı ya- 'an bir kervan geçiyor, ker - Muz n Katırları fincan yüklüdür. b7 hoca, mezarın deliğinden ot ppp datarak katırları ürkütü- eri, hneıv-ıl:m kırılan mal sahib- %I.:eı.u adamakıllı dayak a- e Ertesi günü boca evine Ümaş vi Ve Ahiret hakkında ma- ü xa:mık için gelen eşe dosta: ettar “atları ürkütmezseniz, ahi a Tahatı yok, diyor. " Ümarhanede de uslu du- Sacmalamazsan Yer bulaı oradan e. yat Bir Tabut İçinde Uyuyan Adam Deli Oğlan: “Ben Ölülerden Değil — Dirilerden Korkarım., Diyor Bu, delioğlanın lem sili bir fotoğrafıdır. |ayağı... Fakat yirmi bir numa - | ralı koğuşa düştün mü, halin ha- rabdır, yandığın gündür. Orada adamın ayaklarına pranga vuru- yorlar, .boynuna zincirler geçiri- yorlar. Artık — kımıldayabilirsen aşkolsun sanal, — Evet, yalnız bir defa.. — Kimleri sokuyorlar bu ko- Buşa? — Zır deltleri. Şuna buna saldı- ranları, Allah, Peygamber, Hızır (Devamı 7 inci sayfada) l — Sen hiç o koğuşa girdin mi? Hayatın Acı Tarag Barlardaki Çirkin Kızlar Ne Yapar ? Beğenilen bir bar kızı numara yapıyor Teselli Bulmak - İçin En Büyük Kuvvet Başkalarının Kusurunu Bulmak abil bu neviden vak'alara | Tve yeniliklere olsa olsa A- merikada tosadüf edilir. İş- te Amerikan gazetelerine — göre iki misal: İki sahne vazıı, şik bir kaba - rede oturmuş, şampanya içiyor- lar. Fakat, neş'esiz görünüyorlar. Yanlarında otüran, önlerinden ge- lip geçen kadınlara, kızlara ba * | kıyorlar. Danseden çiftlerin ha- rekâtını dikkatle takib ediyor - lar. Hallerinden hiçbir şeyi be - ğgenmedikleri beli Birincisi, önünden geçen bir ka- zi işaretle: — Vücudü çok dolgun. — Çehresi Tatara benziyor... — Memeleri de çok kabarık... — Kalçaları da... — Omuzları da pek düşük... Bunu işiteh genç kız şüh bir eda ile yanlarına yaklaşıyor, müs- tehzi bir gülüşle: — Müsaade ederseniz ben de fikrimi söyliyöyim. İkiniz de ho- şuma gitmiyorsunuz. Burunlarınız kocaman. Çeneleriniz sivri, dişle- riniz kazma gibi... Sonra man - da gibi gözleriniz, maymun gibi elleriniz. var... Diyerek uzaklaşmış... x» Nevyorkun en şık kabarelerin- | den birinin sahibi duvarlara ya- | pıştındiğı levhaların üzerine şöy- | le yazmış: «Geldiğiniz zaman — garsonlara | kat'iyyen bahşiş vermeyiniz. E - | Bğer hizmetlerinden memnun ka »- lırsanız - giderken ufuk bir şey verirsiniz... *Sigara satan kızların ellerini sıkmak kat'iyyen doğru olmadığı gibi çok da tehlikelidir. Sakın bun- lara beraber gitmeyi teklif ede - yim demeyiniz. Çünkü hepsnin kocalatı vardır. «Vestiyerdeki madama böyle bir! teklifte bulunursanız felâkettir. İLSAKA | | Beygir hakikaten topallıyormuş!. KUR'A ÇEKİNİZ!. sca bir adam, dostuna derdini yanıyor: Sorma azizim, ailemizin şe- refi, namusu mahvoldu. — Neden?, — Noden olacak?. Bizim kızı | baştan çıkarmışlar, Dün gece bir | çocuğu oldu. — Büyük felâket... Ne yapa - | gaksın şimdi?. — Çocuğun babasını arıyorum. — Barı bulabildin mi?. — Buldum... Fakat üç tane. Bun- ların içinden asıl babayı ayirdet- mek müşkül... — O halde kur'a çekiveriniz, işi kaptınız gitsin... TOPAL BEYGİR Ahmeri dayı, beygirini panayı- ra götürür. Veli dayı hayvanı be- ğenir, satın almak ister. Pazarlığı r. Fakat, tam parayı ver ceği zaman hayvanın biraz topal- ladığını farkeder, cayar, ve: — , On liradan faz- Der. Ahmnod Dayı razı olur. Ve- | li dayı Leygiri yedeğine alır, pâ- yırdan uzaklaşır. Yolda, tanı - dıklarından birine tesadüf eder. ne diyo aldın? Topallıyor bet. Veli dayı gülerek: — Biliyorum ...Topallasın di « ye nalının kenarına küçük çivi- yi batıran benim. Âz sönra ayrılırlar. Pek müf - sid bir adam olan, şunu ve bunu birbirine tutuşturmaktan zevk a- lan ahbab, bir türlü rahat ede - mez: Geri döner, panayıra gelir, Ahmed dayıyı bulr ve Veli da- yının söylediklerini anlatır. Öteki, bir kahkaha salıverir, ve: — Biliyorum, der, Çiviyi ba - tırirken gördüm. Fakat, ses çıkar- dım yürüdü mü zaten to ya başlıyordu. Ahbab, akşam kahyvede Veli da- Yayı görür, hemen yanına gider: Ahmed dayı, seni aldatmış. Veli dayı'da şu cevabi verli — Cidden yaman hırsızmış!.. Ben ise hem beygiri ucuz aldım, hem de bedelini kalp bir on lira- lıkla ödedim diye üzülüyondum. İÇKİ ALEMİNDE az- Te Hafif kırarak ağlamıya başlar), | Dinleyleller arasında bulunan | yufka yürekli kadınların da göz- leri sulanır. Müddelumümi, genç üşikin' ce- zalandırılmasını istedi. Müdafaa vekili aftını... Jüri heyeti bir ay hapsine, fa- meşreb kadın derhal belli olmuyor mu?. kat cezasının teciline karar verdi Fransuva sevinçle Öjeniye bak- tı. O da ayni suretle mukabele et tL Mahkemeden çıkınca biribir - lerine sarıldılar. Hazır bulunan - lardan yaşlı bir avukat mırıldan di — Gençlik bul. Herşeyi affeder Romanyadaki Dobrice Nasıl Bir Memlekettir ? , Çok Hafifmeşreb Bir Şey imiş.. Pans gazeteleri şöyle gülünç kate değer bir davadan bâh- sediyorlar: delikanlı oturuyor. On sekizinde ya var, ya yok. İsmi Fransu; san- Suçu: Sevgilisi Öjeni karnına bir bıçak saplamış, Sebeb? Kıskançlık... Matmazel Öjğeni, davacı mevkiinde. (Anası Reis — (Davacıya) sizin için oynak, hafif megreb bir kızdır, Öjeni başını önüne eğiyor. Reiş, — (Devamla) — maznun, alnız kendisini sev- den başkasına il- hayet yanıldığını anlamış! Vak'a günü sokağa çıkmışsı « SİNİZ. .. Öjeni— Annemle beraberdimi. ediyormuş. Birdenbire önü çıkmış, Kısa bir mücadeleden son- Öjeni— Davamdan vazgeçiyo- rum. Öjeni.— Evet.. Reis.— Affı kabil değil. Niçin Öjeni.— Hata ettim. Cahillik ettim. Mazur görünüz. nuna) niçin yaptın bu işi? ölüverseydi'. yorüm. — Kıskançlıkla — gözlerim dönmüştü. Öjeninin bir başkasını anladım. Kan başımâ çıktı. Ak - Himi Kaybettim. Ne yapayım onu TELGRAF — İÇNİSAN 1308 Onu Kendime Sadık Zannediyordum . Halbuki, gülünç olduğu kadar da dik- Suçlu mevklinde, sarışın bir atı, makinlst. hastahanede yatırmıı da beraber... diyorlar. sevdalınız imiş, Tecrübesiz bir de- tifat etmediğinizi sanıyormuş. Nie nız. Sabaha karşı dörtte gelmş « Reis.— Genç Fransuva sizi takil ra bıçağını karnınıza saplamış... Reis. — Affını mı istiyorsunuz? Bebebiyet verdiniz buna?, Reis.— Elimde olsa pek! Mazaun.— Nasıl oldu, bilmi - sevdiğini, ökün &vinden geldiğini çok, pok çok seviyordum. (Hıç - Dobrice, bilâhare — Seyiherler tarafından zapt ve istilâ olundu. Bunlar, göçebe oldukları için mem- leketin ırki vaziyeti değişmedi. Dobrice, İsa'dan yüz sene evvel | Romalılar eline geçti ve Mesie e- yaletine bağlandı. Orta çağın ip- tirmişlerdi. En mühimmi de Si listredeki idi. On dördüncü yü: yılın sonlarına doğru Ulah Pren si Mircea cel Batran bu Roma hü | kümetlerini idaresi altına aldı v hâkimiyetini — Karadenize kada: yaydı. 1413 de Türk istilâsı baş dım. Fakat on sene geçmeden fab-| koylaylık vardı. Defter ıuşmık, Nüfusun En sz Kralının Kızına Kaldı İç!nlerıle öldü. Sir Bazil Za- zeteleri birçok neşriyat yapmak- terding'e İngiliz «Sir» unvanını | gelenler arasına geçmişti. Fakat ğan dört yaşında bir kızı vardır. cak orta tahsilini btirmiş olan bu mez, diğer petrol kumpanyaları i- volmayı hiç görmezdi. Petrol - Ben, bir fabrikada kasadar rikaya sahib oldum. hesab vermek âdet değili Bulgardır Milyonları ngilterenin Petrol Kralı sa- harof gibi Kiç yoktan milyoner o- tadırlar. Aslen Holandalı olmak- da veemişlerdi, milyoner İngilte- Deterding'in karısı Almandır. Ve | Deterding Royal — Doç denilen adam, dJünya politkası hakkında de ortklığı muvafrk görürdü. Çün- | kralının serveti 65,000,000 İngiliz Tira kocası boks şampiyonudur.» olarak 15 frank aylıkla işe başla- — O zamanlar öyle idi, Her işde Buıwaki Petrol — Dört Yaşındaki Biricik yılan meşhur Deterding ge- lan bu adam hakkında İngiliz ga- la beraber, İngilizleşmiş olan De- cenin rütbe ve mevki sahibi ileri üçüncü karısıydı. Bu kadından do- | petrol şirketinin başında idi. An- da fikirler yürütürdü. Rekabet sev- kü kuvvetli rakiblerin elinde mah- lirası tahmin edilmektedir ulgaristanın Dobrice ve Dedeağaç üzerindeki emel- lerinden sık sık bahsedildiği şu sırada Dobrice hakkında bazı malümat vermeyi faydasız bulma- dik: Dobrice, Tunanın beri tarafında bir Rumen vilâyetidir. Mesahal sat- hiyesi 23262 kilometro mu - rabbandır. Üç taraftan su ile çev- rilmiştir: (Garb ve şimal diheti 'Tuna nehri, şark ve cenub ciheti kıs- men. Karadenzile). Dobrice ce - nubu garbide bir takım tepelerle Balkan yarımadasından ayrılırlar. (Deltorman dağları). Bu suretle, Tunanın sol sahilinde bulunan büyük vadiye hâkimdir. Dobrice arazisi münbittir. Çok güzel buğday yetişir. Madenleri de zengindir. Taş ve mermer o- cakları vardır. Göllerinde mebzul balık bulunur. Dobrice, çoök eski zamanlardan beri meskündür. Yapılan araştır- malarda palealitik, olitik ve ba- kır devirlerine aid birçok eserler bulunmuştur. Dobticede, İsa'dan iki bin sene evvel şimall Trakyalılar vardı. Bilâhare, Yunan kolonileri geldi ler. Ve İsa'dan sekiz yüz sene ev. vel Histra şehrini bina ettiler. Bu- nu birçokları takib etti. Meselâ Tomis (bugünkü Kös « tence), Duyonozopolis - (Balçık), Mangalia (Kalas) ilâh.. tidasına kadar — Romalıların ve Bizanslıların hâkimiyeti altında kaldı. Dobricede Romalılardan, Bizanslılardan kalma birçok ha- rabeler vardır. İsa'nın doğuşundan 7 yüz se- ne sonra başlıyan Bulgar istilâs: Dobricade bulunan bütün mede- niyet eserlerini mahvetti. Bul - 1 garlar, bu havalide yerleşmedi - ler, daha ileriye, Balkanlara döğ- Tu yayıldılar. Romalılar, Dobricede küçük küçük bükümetler vücude ge - | ladı. Dobrice, on dokuzuncu yü yıla kadat bir Türk vilâyeti ols rak' kaldı. 1877 de Türk - Rus v Romanya muharebesi ve 1878 Be lin muahedesi le Romanyanın is tİklâli tanıldi. Dobrice Romanyı ya verildi. 'On altıncı yüz yılda Dobricey birçok Tatar mühacirleri gelmi ve yerleşmiştir. Şimal cihetine d Basarâbyadan, “Rüsyüdlay gel Bulgürlar mesken kurmuşlardı: “fdevemı 7 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: