HÂDİSELER KARŞISINDA ROMANCI HÜSEYİN RAHMİ'NİN HASTALIĞI tıyetad romancı Hüseyin Rah- Umı. bir müddettenberi ra - hatsızdır. Heybeliadadaki e vinde yatıyor. Yaşı yetmişi aşmış? bulunan Hüseyin Rahmi, cski İs- tanbul hayatımı; içtima! bünyesini, tiplerini, an'ane ve ahiâkını en iyi Börmüş ve eserlerinde — yaşatmış bir muharrirdir. Hüseyin Rahmi kadar, kendi branşında muvaffak olmuş, pek az san'atkârımız vardır. | Dün, bir gazetede, Üstadın bir | mülâkatını okudum. Hasta döşe » #inde, aklma gelen bazi 1ztirab - larını hatırlamış, — süylüyor. Bir Mmüuharrir, beş sene kadar — evvel son on yıllık edebiyatımızdan bah- sederken, Hüseyin Rahminin bir san'atkâr değil, bir yazı tüccerı olduğunu söylemiş. Ve bundan on! beş yıl evveline kadar bizde ede- | biyat olmadığını ifade etmiş.. Hüseyin Rahmi, bu inkâra, çok müteessirdir. Güneşi inkâr ka - dar, zavallıca bir fikir. Üstadın şöhreti ve kıymeti bütün memle- ket okur yazalrarı tarafından tas- dik ve kabul edilmiştir. Yalnız. meyhane köşelerinde münakaşa, | kavga yapan sözde münevverler | ve edebiyatçı geçinenler tarafın- dan değil.. Üstadın Türk edebiyatına yap- tığı hizmeti inkâr etmek, onu san- at tarihimizden haric bırakmak, akıl doktorlarının — müdahajesini | Kcabettiren bir hareket- olur. | BELEDİYE AZASINA AÇIK MEKTUB AÂziz ve sayın şehir meclisi azası! Bilirsiniz ki, sizler, bizleri temsil edersiniz. Yani şehir meclisinin sıcak kalöriferli salonunda otu - Turken, 700 bin İstanbullu hem - şehrinin mümessili olduğunuzu da- ima hatırlayınız. Eski şehir mec- Tisi azaları nedense, ekseriya sü - kütü tercih ederlerdi. Hiçbir şe- ye karışmazlar, makamın bütün arzu ve tekliflerine kavuk sallı lardı. Çoğu, «ruznamel mü: rat» daki meseleleri bile bilmezdi. Reye kanan bir mesele oldu mu, hatta, neyin reye konduğunu bile ÇÜK HABERLER | 4 Gülhane hastanasi için yeni | Ve modern bir bina inşa edilecek- tİr”Mİlt Müdafaa Vekâleti bunun| çh Bütçesine bir milyon lira tah- sisat koymuştu. Hastenenin inşa edileceği yer henüz tesbit edil - memiştir. x Ticaret mektebi eski mual- limlerinden Kirkor Küömürciyan vücude getirdiği bankalar takvimi mamındaki eseri için vilâyetten Yhtira beratı istemiştir. *& Eski Kastamonu meb'usu Şük- rü Şenuzan Sıhhat ve İçtimal Mu- | #venet Vekâleti sıhhi - enstitüler lâboratuarı şefliğine, eski Burdur meb'usu Halid Onaran kömür şir- keti meclici idare azalığına tayin edilmişlerdir. Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli Fatma omuzverdi. — Haydi çık üstüme:; Selim, Fatmanın omuzuna at- ladı ve taşlara tutunarak, küçük pencereye şöyle bir göz attı. Selim daha pencereden bakar ' bakmaz irkilmiş ve titremeğe baş- | Tamıştı. — Bu müslümanlara Allahım! Dişlerini sıkarak, kendisini güç tultu. Baktı. Zindandakij işkence bütün deh- * şet ve şiddetile devam ediyordu. Kamcı datbeleri altında can ve- sen acı, | BİR MUHASİB ARANİYOR | mediği takdirde, on beş se Son Telgraf farketmeden el kaldırırlar, «kabul» derlerdi.. Sizlerden ricamız çalış- manız, belde işlerine alâka ve sa- mimiyet göstermenizdir. Filvaki, bizleri temsil ettiğiniz. birçok hiz-| Metlerimizi gördüğünüz için, si: lere takdim ettiğimiz tahsisat bel- ki de azdır. Üstüste, uyda 50 lira bile tutmuyor galibat. Fakat, ne yapalım?. Biliyorsunuz ki, biz İs-| tanbullular fakir insanlarız. Daha| fazla vermek gönlümüz isterse de takatimiz yok.. Az veren candan, çok veren maldan.. Şayed içiniz - de, bu parayı azımsayanlar varsa, kendisi bilir.. Vazifesinden affini istiyebilir. Hiç hatırımız kalmaz. Yalnız, unutmayınız ki, ceble - rinizde, bir deste halinde, bütün vesoiti nakliyenin pasoları da var, Sonra, dalma gözönündesiniz. İs- miniz, resminiz, birer vesile ile gazetelere geçer.. Mecliste birkaç parlak cümle söyliyerek İstan - bulluların hoşuna gider, kendinize reklâm yapabilirsiniz.. Belediyede Azasınız, diye, hemşehriler, otur- duğünüz, kalktığınız yerlerde size selâm ve saygıda kusur etmezler.. İşte, biz İstanbulluların, elimiz- den bu kadarı geliyor... Daha ne yapılım?. Hepinize hayırlı çalış- malar dilerim. Bu sözlerim kula - danızda küpe olsun, Unutmayın! Hoşca kalın! PİYESİ ÇOK TUTTU İstanbul şehir tiyatcosu yaz ta- iline giriyor. Artık kapılarını ka: pıyor. Fransız tiyatrosundaki ko- medi kısmında son oynanan «bir muhasib aranıyor» — isimli piyes, çok tuttu. Haftalarca oynandı ve her akşam salon hincehinç kala - balıktı. Bu. hakikaten güzel bir komedi idi, İnsan iki üç saat, hiç durmadan gülüyor. Halk, güzel piyes olunca, pekâlâ anlıyor ve seyretmeğe gidiyor. Bir muhasib aranıyor isimli piyesin çok fazla rağbet gördüğünü ifade etmek bir arkadaş şöyle de — Bu piyes o kadar çok tuttu ki, şehir tiyatrosu hakikaten yeni ve ilâveten bir muhasib arayıp ha- sılatın hesabını yapabilir. AHMED RAUF * Başvekâlet —Ankarada bir Devlet matbaası binası karar vermiştir. * Geçen ay vili linde altmış sekiz yaban domuzu | öldürülmüştür. * Halicin şimdiden t inşasına vapurlar işliyemiyecek bir balde dolacağı anlaşılmıştır. *& I nisanda Beyoğlu itfalyesine çirkin bir şaka yapılmıştır. Saat on bir buçukta itfaiyeye telefon | edilerek Kasımpaşada üçler soka- Hında yangın olduğu bildirilmiş, itfaiye yangın mahal'ine geldiği zaman yangın görmemiştir. İhbarı yapan kadın hakkında tahkikata başlanmıştır. | Yazan: CELAL CENGİZ tükliyerek bir kenara çekmiş - lerdi. Şimdi, Fernandenin zindanında yatan bütün müslüman esirleri iş- | | kence görüyor ve inliyorlardı. Otuza yakın esirin hepsinin sırt- laftaçılmış ve uzun sakallılar bir araya getirilerek saka!larından bir birine bağlanmıştı. Bir tarafta kaynaşmış sıcak su- lardan saplı kepçelerle alınıp esir- lerin yüzlerine vesırilarına dökü- lüyordu. Selim, Fatmanın onzunda duru- ken dizlerinin bağı çözülmüştü. Bul | toplanan bu kor Sinemalar Ve Ucuz Tarife 15 Nisanda Tatbik Edilecek oldi Her sene u gibi bu yaz mevsiminde de sinemalar ucuz | sine-| ni | tarifeler yapacaktır. Bu seni malar umümiyet itibarile 15 inden itibaren tenzilâtlı yaz matineleri ihdas edeceklerdir. Ö- nümüzdeki sinema mevsiminde si- nemalar arasında daha kuvvetli bir rekabet L buna se- beb olarak da yeniden bir iki kuv vetli sermayeli sinema — salonları açılmak üzere olduğu ileri sürül- mektedir. Filim şirketleri sahib - leri, yeni mevsimdeki — rekabeti kuvvetle karşılayabilmek için bir vizyon filimlerle - repertuarlarını takviyeye karar vermişlerdir. Ta- nınmış filimcilerimizden bazıları Avrupanın filim — sanayli yapan merkezlerine gideceklerdir. aö Kuyuya Düşen Gebe Kadın Kaza mı, Cinayet mi? Tahkik Ediliyor On beş gün kadar evvel Kadı- köyünde bir bostan kuyusunda Bgenç ve gebe bir kadımın - cesedi bulunmuştu. Cesedin o c rvarda bakkallık eden Ahmedin karısı 20 yaşında emine olduğu anlaşılmış- tı. Evvelki gün Üsküder müddel- umumiliğine bir. ihbar ulmış, kadının kuyuya kazacn düşmedi- Bi bilâkis öldürüldükten sonra tıldığı iddia edilmiştir. Bunun ü- zerine müddetumumilık cesedi me- zardan çıkartarak morga kaldırt- mış ve ihbarın doğru olup olmadı- Banı tahkike başlamıştır. rağlin Adapazarında Büyük Bir Yangın Evvelki gün Adapazarında Ba - kırcılar enddesinde — büyük bir yangın çıkmış, on dört dükkân yandıktan sonra söndürülmüştür. Noterlik dairesi de kıemen yan - miştır. K, Gümrük Umum Müdürü Dönüyor Beynelmilel hava turizmi kon- gresine iştirak etmek üzere ge - çen ay içinde Lomdraya gitmiş o- lan gümrükler umum mi TÜ Mahmud Nedim bu hafta içinde şehrimize dönecektir. Londrada rası yapılacak hava nakliyatında gümrük işlerine aid mühim ka - rarlar alınmıştır. —M————Td.———. * Yunanistana hayvanlar beş gün tâbi tutulacaklardır. * Denizbankın Heybelisdada yaptırmakta olduğu iskele binası bitirilmiştir sevkedilecek karantineye vicdan ve merhamet sahibi sükü- netle seyredebilirdi? Fatma: b — Artık dönelim... Diye' mırıldandı. dindaşlarımızın bi gözümüzle gör - dük. Dönelim.. Fakat, düşmanın askerini öğremedik. — Bunu burada öğrenmeğe im- kân yoktur. . İşbiliye tivarına kadar gitme - — Vaktimiz yok. Bu gece dön- meğe mecburuz. Kale civarına ka- dar gidemeyiz. Yol uzundur. — O halde tektar suya atlıya - hm, Selim bir aralık şatoya girme- yi ve rahibin yatak odasını ara- mayı düşündü. Fakat bu tehlikeli bir iş olacaktı. Esasen bütün oda- ların pencerelerinde demir ve ka- grede milletler a- O LNS Ve>. Mahkemeler | | mi verecek değilim yat, Emineyi Göreyim, Herifin Elinde! Abdullah, bir gün kızım Emine e evlenmeğe karar ver - annesi bana geldi ve Allahın em- — Akşam babası ge'sin, onunla | vab veririm, dedim. lenmek istediğini söyliverek, bu — Kızımı Abdullahtan iyisine açtım, kız: — Ben ölücüm de, o- | yakmayın!.. Diyerek ağlamağa ve| zaman mes'ud olmanı, rahat et - vereceğim, dedim. mıya göndermiştim. Akşam oğ « — Haydi, evlâdım; git, kom -« | mız olarak geldi ve ağlıyarak an- Abdullah ağam karşıma çıktı. âb- Derhal Abdullahların evine git- — Abdullah bizim Emineyi ka-| Kadin hayretle yüzüme baktı: | | oturdukları odanın , Pencereye Bakınca Ne' Bıçak.., ı ııhıc kadın anlatıyor: ineyi çeşme başında gör- | Mmüş, onu pek beyenmiş. Oğlan, Birkaç gün sonra Abdullahın | rile Eminemi oğlu için istedi. Ben de kadına: | konuşayım, sonra kızıma da danı-| şayım, birkaç gün sonra size ce- | Akşam, bizimki ile yalnız ka - lınca ona Abdullahın kızımla ev- | izdivaca muvafakat edip zımiyıı—W ceğini sordum. Kocam: | | dedi Ertesi günü meseley! Emineye nunla evlenme, onu istemiyorum, yazık olur bana anne; beni ateşe | yalvarmağa başladı. Emineye: — Ben senin annenim, tabil her| meni arzu ederim. Madem ki, onu, istemiyorsun, ben de 1ed cevabı Geçen sene, bir yaz günü idi. Emineyi bir komşuya bulama yap- lum Sabri mektebden — dönünce, çocuğa: şudan — ablanı — getir, dedim. Sabri gitti. Fakat biraz sonra yal- lattı: — Sokakta'ablamla gelirken, lamın kolundan tutarak sürükle- ye sürükleye götürdü. | tim, kapının önünde annesine te- | sadüf ettim. Ve ona! çırmış, nereye götürdüğünü bili- | yor musun? diye sordum. - Sahih mi söylüy ın? Val- lahi haberim yok kardeş! | inden — içeriye bakınca, | Abdullah ile Emineyi İçeride gör- Abdullah bir elile evlâdımın be- linden kavramış ve diğer elindeki bıçakla onu tehdid ediyordu. Bu manzarayı görünce, bağır - mağa başladım: — Evlâdımı öldürüyor, yetişin, esrarengiz şatoda bundan başka | »e yapabilirdi? | — Selim yavaşça taşın üstüne atla- di. Esirlerin sesleri gittikçe artıyor, işkence altında kıvranan müs - lümanların iniltisi gece karanlı- ğında göle kadar aksediyordu. Fatma: — Düşmandan bu façlanın he- sabını sormadan dönmiyelim, Se- lim!. Diye söylendi. Yavaşça.suya daldılar.. Yüzerek döndüler. İyi ki suya vaktinde atlamışlar: dı. Vakit o kadar gecikmişti ki... Gölün ortasına geldikleri zaman ortalık aydınlanmağa başlamıştı. .. ARAP ORDUSU «İŞBİLİVE» ÖNÜNDE BUKLKDŞ UNO ranuğ aLUNOS yaklaştıkları zaman, uzakta do- Ucuz Satılan Tarla Bir Şahidin İstinabe Suretile ifadesi Alındı E ir kaç ay evvel Giresunun Alucara köyünde bi dırıcılık hâdisesi olmuş ve ayni köyün ihtiyar heyeti azala - rından İbrahim; Şaban isminde ih- yar bir adamın bir miktar para- sını dolandırmıştır. Dün asliye ikinci ceza mahke- mesinde hâdise şahldlv'rind!n Hü- seyin oğlu Hasan sorguya çekildi: e— Karımın bir tarlası vardı. Ben İstanbulda bulunduğum bir sırada, bu tarlayı karım pek u - cuz bir fiatla Şabana satmış. Kö- ye gittiğim zaman-Şabanla gö - rüştüm ve kendisine; tarlanın hiç pahasına satıldığını, bu sebeble ©- nu geri alacağımı söyledim. Şa - ban: — Tarlayı benden alma, da- ha bir miktar para ile gönlünü ya: parım. dedi. Teklifini kabul ettim.| Birkaç gün sonra tekrar Şabanı görerek, para istedim: Ben tarlanı — almaktan vaz geçtim, git kendin sür, dedi. Bir gün, tarlayı sürerken Şa - banla İbrahim geldiler. Şaban İb- rahime hitaben: — Hani sen tarlayı sürdürmiye- cektin ve Hasamı tarlaya sokmıya-, caktın! dedi. İorahim şu mukabelede bulun-, du: — Ben ne karışırım bireder, ma-, h değil mi? Elbette sürer. Sonradan öğrendim ki; aza İb - rahim Şabana: — Sakın onlara para verme, ben tarlayı sürmelerine engel olaca - Bim, bu tarla senin olacak, demiş ve bu işi yapması için ondan bir miktar para almış. İstinabe evrakının — gahalline gönderilmesine karar verildi. *B | Binda 9 numaralı evde dullah oğlu Hayri, sarhoşlukla e- tamlarını kırarken kırlıan cam| | harçalirile sağ eli bilöğinden ya- ralanmüıştır. kızımı kurtarın! Feryadımı duyahlar kapının ö- | nüne geldi, Abdullah derhal kaç- t Emine dışarıya çıklı, beraber eve döndük.» Bu kız kaçırma hâdisesi geçen sene Tekirdağ köylerinden birin. de olmuştur. Hafizenin ifadesi, dün asliye i. kinel ceza mahkemesinde alındı ve istinabe evrakının mahalline gönderilmesine karar verildi. M. HİCRET şırdılar ve oklarına satıldılar: — Büu gelenler casus olmasın sakın.. Elhâris bu iki fedaiyi nöbetçi. lerden önce görmüştü. Selim sa- hile yaklaşırken, kumandan da nö- betçilerin yanına sokularak: —'Gelenler yabancı değil. Bi- “zim adamlarımızdır. Diye bağırmıştı. Askerler Selim'i ve onun arka- sından Fatma'yı görünce şaşır -« dılar: — Büunlar ne zaman gittilen.? Biz görmedik... Diye söylenirken, Selim sudan çıktı. Yüzü gülmüyordu Çok yor- Bgun ve çok muztaribdi. İhtiyaz bir nişancı, sahile çıkan Fatmanın sır- tına kalın bir örtü vermişti. Fat- manın çehresi de süzgündü. On- ların şatoda neler gördüğünü kim- se bilmiyordu. Fatma giyinir ve silinirken, Se- VZ elban MALBRDE dölan- başında Dölgiç soka - | turan Ab- Serseri köpeklerle Mücadele | Belediye Yeni Bir Şekil Arıyor ;Bilhassa geceleri sokaklarda ser- seri köpeklerin sürüler halinde dolaştığı görülmektedir. Belediye, zaman zaman bu köpekleri itHlâf cihetine gitmektedir. Son zaman- larda köpeklerin toplanarak Ha- yırsızadaya bırakılmaları fikrimr den vazgeçilmiş, lâkin köpeklerin zehirlenerek leşlerinin sokak or - tasında kokutulmaları da muva - | fık görülmemiştir. Belediye her iki fikri telif edecek bir kombine- zon bulduğu vakit serseri köpük- lerle de mücadeleye geçecektir. Dinamitle Balık Avlıyanlar Dinamitle balık avlama yasa - ğına rağmen el'an limenımızda ba-| z balıkçıların bu şekilde hareket ettikleri görülmüştür. Şehrimiz deniz Hcaret müdür- lüğü bu hususta Himar: zabıtasına sıkı emir vermiş ve bazı balıkçı- lar yakalanmıştır. Bunlar muhakeme ve tecziye e- dilmek üzere dün asliye birinci ce-, za mahkemesine verilmişlerdir. | Ölüme Sebeb Olan ; Şoför Denizbank istatistik dairesi me - murlarından Mahmud Celâl şoför Habibin otomobili altında kalmış ve hastanede ölmüştü Fenni tah- kikat neticesinde şoför Habibin Karar Mahmud. Celâlin ailesi | tarafından temyiz edilerek On bin lira maddi ve manevi tazminat is-| | tenmiştl Karar nakzedildiğinden yeniden keşif ve muhakeme ya - pılmış, şeför Habibin suçlu olduğu | görülerek 8 ay müddetle hapsine | ve 500 lira manevi zarar ödeme - tine karar verilmiştir. KISA POLİS HABERLERİ * Sabıkalı yankesleilerden Rı- za oğlu Muammer İstanbul Ba - bkpazarından geçmekte olan İlyas adında birinin paltosu - cebinden eldivenleri çalarak savuşurken ya- kalanmıştır. * Sabıkalı Ahmed oğlu Şevki Eminönünden geçmekte olan Hey> beliadada oturan Rasim adında bi- tebinden saatini çalarken suç üstünde yakalanmıştır. * Sofularda oturan Receb oğlu Osman adında biri kendini bilmi- yecek derecede sarhoş bir halde elinde büyük bir bıçakla sokakta dolaşırken yakalanmıştır. * Şüphe üzerine zabıta memur- zarda Otlukçu sokağında oturan Hasan oğlu Hamdinin üzerinde 20 gram esrar bulunmuştur. — Rahibin şatosu bir insan mez- bahasıdır, dedi. Müslümar. esir- lere her gece işkence yapıyorlar. Onları gidip kurtarmalıyız. Ve şatoda gördüğünü birer bi- ver anlattı. Elhâris, Selim'in sözlerine inan- mıiştı. Bu faciayı dinleyince tüy- leri ürperdi. — Hazırlanalım... İşbiliye ö - müne kadar gidelim. Bu kaleyi zaptetmeden, burada duruşumu- zun bir manası yoktur. Diye haykırdı. Elhâris, Arab ordusu içinde cesaret ve atılgan- lığı ile tanınmış bu kumandandı. Abdülmelik'in anâ çok - itimadı vardı. Hattâ Şamdan ayrılırken kendisine: «— İspanyada yalnız muzaffer olmanı değli, ehli islâmın işken - ceden kurtanmanı istiyorum, ya Hâris!» Demişti. Bundan bir müddet evvel Şişlide ları tarafından çevrileri Küçükpa-| İngiltere v& Av Yazan; Ahmed Şükrü İngiltere'nin dış politik tikçe tavazzüh etmektedi koslovakya darbesinden sı manya Romanya'yı tazyik bir tlenret mukavelesi im: tır. Bundan sonra da A Polonya'daki ekalliyetler Bgul olmıya başladı. Böyle ziyette İngiltere şarki Av yeni bir emrivaki karşısır TMmamak için harekete ge Oh gündenberi İngiliz hi Fransa, Sovyet Rusya ve : Ve sıkı temas halindedir. tek bir deklarasyondan dildi. dir. Fakat herşeyden evvi tere'nin Avrupa kıt'asına takib edeceği siyasetin, da rusu şarkta statükonun 1 zası için giriştiği taahi mahiyeti bilinmeliydi. Bı tavazzuh etmedikçe, hiçt let, bilhassa Polonya, A ya karşı husumet ifade cek harekette bulunmak de değildir. Yakın zamanlara kada: did isolation, yani siyasi hık siyaseti takib eden İ Almanya kuvvetlendikçe pa işlerile yakından alâk mıya başlamıştır. — İngil gittikçe genişliyen ve şün bu alâkası merhale meri kip edilebilir: İngiliz'ler ö nız Belçika'nın müdafsasi kadardılar, Sonra Fransa manya'ya karşı korumayı ettiler. Eski İngiliz Başvel vin «İngiltere'nin hudud! nehri üzerindedir. veciz alâkanın yeni bir merhal diğini anlattı. Geçen sen 1 nuna doğru İngiltere, AkI Fransa'yı İtalya'ya karşı dafan etmeği tünhhüd ett şarka doğru genişliyerek deniz'e çıkmıya teşebbüs manya karşısında şimdi i Polonya'ya mil etmiye karar vermi:; Avrupa'nın tarihinde eb bir dönüm noktası başvekili Çemberlayn, ge avaln kamarasında beyar lunarak demiştir ki: — Avam kamarası, bir #umuzdan haberdardır. B kerelerin netigelenmesi | ce İngiliz hükümetinin he | tasrih için şu cihetiravar rasına bildirmiye mecbuzi zamana kadar, eğer açıı Polonya'nın - istiklâlini t | den ve Polonya hükümet | tün milli kuvvetlerile met edecek derecede ha bâdise vukua gelirse, İni | kümeti, kendisinin elind. | küvvetlerile derhal P: | yardım etmek mocburiyı sedecektir. İngiliz hükü lonya hükümetine bu yı teminat vermiştir. İngildere hükümetin Avrupa siyasetini- tavzil vaziyetin göründüğünde wahim olduğuna delâlet hakika önce Avusturya" da Çekoslovakya'nın âktül gütere'yi teyakkuza manya, komşu memlekej tilâsı için yeni bir tekni miştir. Bü komşü memi yaşıyan Alman'lar h tü muamele edilditnde etmekle başlar. Radyolar yete geçer. Alman ekall yaklanırlar. Motörlü kıt dutlara sevkedilir. ve her gözüne kestirdiği mukadderatını idare adamlarından birini garır. Hiçbir taraftan miyeceğini gören devlet memleketini Almanya"