—e ——— eee —.. — —S | GENÇLİK MESELELERİ.. Topluluğun ve Toplu Çalışmanın Faydaları Gençliği Kahve Köşelerinden Çekmek İçin Ne Gibi Tedbirler Almalıyız? | Yazan: Recal Sanay I çelışmal pimiz bilir ve tak riz. Bu itibarla gençlerimizin top- lu bir halde çalı 1 birbir- lerile elele vererek terakki ve in- kiçaf hamlel apmalarını te- min eden, muvatfakiyetlerin: ko- tıran «Halkevleri» nin mev- ları i ve gitgide çoğalması gö- gevinç ve'kıvanç vermek- Gençler Halkevlerinde, kendi « iştirmek ve olgunlaş'ır- çin her istediklerini. her ih- lerini mak tiyaçlarını bulabiliyorlar: Spor, okuma, lisan, musiki, temsi! ve salre... , Ancak, ben, Hâlkevlerimizin yadederken, bu meyanda, yur - dumuzun her tarafında ve şehri- mizin muhtelif semtlerinde, bü - yük küçük bir takım gençlik ve spor kulüblerini de hatırladım, vet, meselâ şahrimizin birçok öşesinde, böyle birçok spor ve gençilk teşekküil teşekküller dalma C. H. Partisinia himaye ve mürakabesinde ola - | rak #aaliyette bulunurlar. Muhi- göre ve kulütün azaları i: * bütçesinin darlığına veya iğine göre bu gibi kulüble- W faaliyetleri, Çok veya az branş- ayrılır. Bi h pir Halkevi kadar muh | Şlırda faaliyete gegvn- ( bu faydalı faaliyetlerini takdirle ı | ın he- yahud geçmek - istiyenle: vardır, Meselâ bu cümleden ol - mak üzere bazılarının «musiki kolu>, «tiyatro kolu» ve gençler- den müteşekkil birer temsil he- yetleri bulunur. Kendi kulüb bi- nalarında veya yakın bir mahal- de tedarik ettikleri derme çatma bir sahnede, böyle amatör temsil | heyetleri müsamereler verir. | Ben bunların birkaçile yakın « dan temas ettiğim için nasıl ve | ne şartlar dahilinde çalıştıklarını, | böyle ufak tefek kulüblere men- | sub gençlerin, bir vazlık göstere- | bilmek için, nasıl büyük bir fera- l | leri, gatinefsle didinip çırpındıklarını y bilirim. «Didinip çırpındıklarını diyo- Tum. Evet, küçük kulüblere men- sub gençler, her teşebbüslerinde birçok yokluklar, yoksulluklar ve çetin bir çehre ile larına di- kilen bir takım ihtiyaçlarla çar- pışmak, mücadele etmek zorun - | da kalırlar. Bırçok şeyier yapr isterler: Esaslı bir musiki kolu tesis etmek... Kulüblerinin - bir bir halde du- canlandırarak, dekoru, kostümü, aksesüarı tam, şöyle dörtbaşı mamur bir temsil heyeti vücude getirmek ve tem- sile kakiliyeti olan gençleri, ye - tiştirmek, olgunlaştırmak, bu ve- sile ile ayni zamanda muhitin ti- yatro ihtiyacını, bir nebze olsun, temin edebilmek... Buplar, bu ku- Tüblerden çoklarının yapmak, tat- bik sahasına koymak istedikleri, fakat yapamadıkları, bir kısmı - nin da yapmak teş lundukları halde y ğa mecbur kaldıki lar, arzular, emeller ve gay dir. Ve bu güzel, f: lerin, isteklerin netie nin edilen varida- (Devamas 7 inci ıııylcıh) Çapkun $©1F©ır Anahtarı Bulmak İçin Sadece Müşterisine Yardım Edıyormuş y üphesiz, taksi şoförlerini, otomobillerine binen genç ve güzel kadınlarla konuş- ktan, derdleşmekten meneden yok. Fakat terbiye ha« nak, âdaba ve ah « arekette bulunma « kanun ricine çıkma lâka aykırı tile. lerde, Paris'de sabahın dördüne doğru şoför Tirlo lle müş- terisi Antonlati arasındaki mu - havere bu hududu aşmış.. Zabıtai mülettişi — raporundu yor ve şoförü de, müş- i madamı da mahkemeye ve- me soruyor: «Vaziyetleri T Şoför, iri yarı, güçlü kırk beşlik bir adam. a nisbetle çok genç mi beşinde ya var, ya yok. Şık, yüzü makyajlı... Maz « , pudra kutusunu, dudak boyasını çıkarıyor, yanaklarını pudralıyor, dudaklarını boyuyor, “ubaşlı. zabitaj ahlâkiye mü » yor, Taksinin tenha ve karanlık bir yerde duruşu dikkat nazarı - Mi çekti. Şoför, yerinde değildi. Yavaşça yaklaştım. Otomobilin i» gerisinde ve madamın yanında duğunu gördüm. Biribirlerine kadar sokulmuşlardı ki... Reiş— Yani şarılmışlardı değil Mmi?, (Şofüre) ne diyeceksiniz? Doğru mu bu? l » Bay relis... Va - içerisinde ve ma- &4 — oturuyordum... Fakat... Yalnız bay müfettiş, yan- lış görmüşler. Biribirimize sarıl « ——— mamıştık. Reis— Otomobilin içeirsinde 1- şiniz neydi?, Şoför— bay reis... Madam çantasını açtı- ği zaman küçük bir anal Şürdüğünü söyledi. Bunu bulmak #çin otomobili durdurdum. Ken - disine yardım etmek istedim. Res— Fakat, zabıtal ahlâkiye müfettişinin raporunda madamın fazla dekolte bir halde bulunduğu yazılı. Henüz yaz gelmedi... Şoför— Evet amma o gece çok | sıcak vardı. Reis— Peki... Oturunuz... (Ma- dama) Siz de mi bu iddiadasınız?. Madam— Evet, bütün söyledik- leri doğru... Anahtarı bulmak i- çin yanıma geldi... Reiş— Hava sıcak olduğu için eteklikleri çıkardınız, bülozunu - çözdünüz öyle Madam— Evet, bay reis... Cid- | den sıcak idi.., | Reis— Peki, bunu kabul edelim. Fakat zabıta yaptığı tahkikatta, sizin bu suretle şofözlerin cüz - danlarını aşırdığınızı, iki defa da mahküm olduğunuzu söylüyor, | Doğru mu?. Şoför— (Kendisini zapteden yerek) Nasıl?, Tevekkeli o kadar iltifat göstermiyordu. Reis— Bu sözünüz bir it mektir. af de- Jüri heyeti, kısa bir müzake - reden senra kadını iki ay hapse, şoförü de 200 frank para cezasına mahküm ediyor. Gece tarifesine göre pahalı bir kurs!... Bir milletin siyasi erginlik imtihan — zamanları — intihab ŞAKA KADINLA ARASIND, — Hayat o kadar pahalılaştı ki. Kocam ayda yüz elli kâğıd alı - yor, Bir türlü rahat geçinemiyo- ruz. İstediğimizi alıp yiyemiyo - ruz. — Doğru hemşire... Yüz elli kâğıdla Lir ay geçinmek güç. Bi- zimki bir makine aldı, kömürlüğe yerleştirdi. Günde yüz elli kâ - ğid imal ediyor. Öyle iken yine ipin iki ucunu bir araya getire- miyoruz. ' GAİB PANTALON; Adamın biri hamama gider. So- r yunur, yıkanır, çıkar, | Az sonra giyinmek ister, “Pantolonunu a- 'ar, bulamaz. Hamamcıya sesle - nir: — Pantalonumu bulamıyorum. Nereye koydunuz ise veriniz. Hamamcı, rar: tabil bir tavırla so- — Geldiğiniz zaman ayağınızda panta! PAHALI DEĞİL! n var m Ferdi, tramvay kondoktörlerin: | den Lirin! (Kaz!) diye Lahkir e- | der, cürmümeşhud mahkemesine verilir. Bir lira para mahküm olur. Mahkemeden — çıktıktan sonra cezasına yanında arkadaşına: h — Birşey değil, der. Her harfi 33 kuruş 13 para!. Vagram'da kayıb bacak iade orum-) İmadıkça bu kaleden bir yere çık- mam! » diyen Generml Dümenil on gelen Fransız gazetele - rinden birinde enteresan bir röportaj gördük. Bu yazıyı karilerimiz için meraklı buldu- ğumuzdan tanınmış — bir Fransız muharririnin bu yazısını olduğu gibi naklediyoruz: Şanzelize'nin büyük otellerin - den birinde çay içiyor, —seyahat maksadile Parise geles ve petrol ile alâkadar olan zengin bir Ame- rikalıyı bekliyordum. Boş dakika sonra ineceğini henüz gelmemişti. Bu sırada salona geldi. Çehresi pek bozuktu. Sanki bir hayalete tesadüf etmiş gibi... Elimi sıktı. Etrafını bakımıyor- du, Endişesinin bir kadından ilert geldiğine hükmettim. Paris sosy- tesinde — kendisine (Yeni jersey çapkını) ünvanını — vermişlerdi. Şen, hovarda bir adamdı. günleridir. Doğruyü Söyliyeyim, *| yamaamamaaun.ma” — Rica ederim, dedi. Çayınızı bitiriniz ve benimle beraber ge » | | do ve İspi 5—SON TELGRA —21 MART 1938 Herkes Sabırsızlıkla Neticeyi Bekliyor! Yı'dızlar Yıldızı Esrarengiz Güzel Artistin Macerası General Dümenil | N 'On devrinin en meş- ve. en cesur kuman - danlarından birisi olan Ge- Dümenil'den kel, Per, Venson'da sade bir mezardan baş- ka bi? hatıra kalmamıştır. Düm ken görüllü asker Misir seferine, Osterli nil, on sekiz yaşında i « mış, ve anya muh ebelerine iş- da yara - Vagram harb meytla - bir ayağını kaybetti. Meşhur cer sol aya- ğını dizkapağının üzerinden ke - serken ızlırab çekip çekmediğini sormuştu. Ameliyat yapılırken piposunu çeken ve dumanlarını üfliyen General cevab verdi: İşinize bakınız... Zaten bu a- yak çoktan sızlıyordu. Bu suretle kurtulmüş oluyorum!., h Laray, n — kendisini ehi Dedindü bizmel ğine teessüf ettiğini söy General: ziyarete dan, fakat demir gibi var. Merak etmeyiniz... General Dümenil, Akâda, Ya- fada ve Arkolda üç defa Napol - iki kolum W yon'un hayatını kurtar 1814 Rus seferinde, Venson ka- lesini müdafaa ettiği zaman şu tarihi sözü söyledi: «Ruslar ba - Ya bunu lez, ya gelip ötekin! de al- sınlar!?, | | Ve Rusya Prusya murahhas - | Jarını koğdu. 1815 de, üçüncü defa Venson'a geldiği zaman halk: «Yaşasın Dü- menili, Tahta bacak!.» Giye ba:- Bırarak alkışladı. General Dümenil 1832 de öldü. | Jen sevimli ve en o1 Yıldızlar yıldızı, Sfenks gibi esrarengiz güzel Karol Lombar, Klar! Gabel ile evlenecek mi?, İşte Amerikayı bir sabırsızlıkla bekleniyor. Ortada sabık Alman İmparatoru — Kiyvom'un Parisde dö Lüpe sokağında liniz. Yolda DüT .e konuşuruz. Olmaz | hemşirezi Otelin kapısından çıktığımzı sı- | rada bir kadınla karşılaştık. Ya- erak içinde bırakan bu... a) iki yıldırının maceralarının - neticesi büyül Holivudun en güzel Yersiz, Yurdsuz, Vatansız ve Aşksız Bir Kadın Otelden Otele Gezen, Bir Yerde Oluramıyan Dikiş Tutamıyan Garıb Bir Mahlük!.. Bardaki Bir Muhavere. Acaba Prenses mi ? mımızdan geçtikten sonra döndü. kayıdsız nazarlarla — arkadaşıma baktı. Pek genç değildi. Yorgun fakat çok sevimli bir siması vardı. Arkadaşım, kapıcıyı çağırdı, ya vaşça: —Bu kadının kim olduğunu söy liyebilir misini-?... Kendisini ev velce bir yerde gördüm sanıyo - Tum. Fakat hatırlıyamıyorum. Dedi. Kapıcı şu cevabı verdi: — İsmi Madam Simun'dur. Ote: lin eski müşterilerindendir. Amecikalı dostum teşekkür et- ti, koluma girdi: — Çıkalım, dedi. Kendisini takil edelim. Sonra anlatırım.. Madam Simon'un Peşinde Madam Simon önümüzde, hafi ve muntazam adımlarla yürüyor- du. Acele bir işi olmadığı belli id Amerikalı dostum: (Devamt 7 inci sayfada)