'BİR YANKESİCİNİN HAYATI 'TAKDİRE DEĞER Mİ? ir gazetede, dün şu serlev- hayı gördüm: «Beynelmilel yankesici Ali Riza hayatı- ni anlatıyore. Bir yankesicinin hayatı takdir we taklid edilecek birşey midir ki yazıyorlar?. Büyük ve iyi hız » metler yapmış, nice insanlar var- dır ki, adlarını anmayız, hayat- larını değil, isimlerini yazmayız. Acaba, neden bir yankesiciye bu kadar ehemmiyet vermişler?. Birçok Amerikan filimleri, ço- cuklara, nasıl haydudluk yapıldı- ğını pekâlâ öğretiyorlar. Ayrıca Bgazetelere yazmağa ne — lüzum vart. YENİ PAPANIN BAŞINA öi ça GELEN BİR KAZA Yeni seçilen Papa, geçen gün, bir nutuk söylemek için bilmem hangi kiliseye giderken, ayağı kay- . anış, düşmüş, kolu incinmiş... Hayırdır, inşallah... Acaba, bu neye alâmet olsa gerek?. Yeni Papa, makamında az mı kalacak?. Çabuk mu düşecek?. Yeni Papa- ya, bizden geçmiş olsun... bundan sonra, bastığı yere — iyi dikkat etsin... İngilterenin bir eyaletinde, ga- tib bir ödet varmış... Evlenmek istiyen bir genç kız, o civarda bu- lunan tahtadan bir heykele, bir Ağne batırarak, adak adarmış... Bu suretle, o genç kız, derhal ko- €a bulüyor mu?. Bilmem... Fakat, öyle tahtaya iğne batırmakla, ko- kolay koca bulunamıyacağını zan ediyorum. Eskiden, bizde de şöyle bir âdet vardı; Evlenmek istiyen delikanlılar, pilâva kaşık batırır- Fakat | | içinde bir kaşığın dikilmiş durdu- Bunu gören baba, hemen oğlunu evlendirmek teşebbüslerine şirdi. Bu eski âdetten bahseder - ken, bir arkadaş şöyle söyledi: — Şimdi böyle ima, telmih yo- lle evlenmek istiyen nerede?... Hem de kaşığı dik tutacak, o eski yağlı pilâvlar nerede? Şimdiki pi- lâvlar, kum gibi... Kaşığı koy da bak, dik duruyor mu?, HALK İÇİN BEDAVA : HAMAMLAR AÇILIYOR Temizlik bahsi aldı, yürüdü.. Belediye şehrin bazı yerlerinde, bu arada Kasımpaşada, bedava halk hamamları açıyor. Yazın da Küçükçekmece civarında bedava halk plâjları açılacakmış.. Doğdu doğalı hamam yüzü görmiyenler yıkanacak... Bedava halk hamam- ları iyi... Faka, bodava halk plâjı Barib... Küçükçekmeceye kadâr, mesclâ Üsküdarda oturan fakir bir aile nasıl gidip gelecek? Ve- saiti nakliye de bedava mı?. Dört kişilik bir aflenin Küçükçekme - ceye gidip gelmesi için sarfedi - lecek parayı, o aile, bir aylık ev kirası olarak ödüyor. bedava deniz hamamları yapsak.. İKİ DEFA BATAN AMERİKAN KRUVAZÖRÜ Amerika donanmasının son yap- tığı büyük manevralarda Cum - hur Reisi Ruzvelt de bulundu. Ruzvelt, kendi bindiği kruva - zörün manevrada, düşman tah - telbahirleri tarafından iki defa batırılmış olduğunu söyledi. Bu, Avrupa ve Amerika matbuatında geniş neşriyata vesile oldu. Bir manevra olmakla beraber, büyük demokrat Cumhur Reisine Bgeçmiş olsun deriz. lardı. Yemek esnasında, pilâvın KÜÇÜK HABERLER ** Ankarada şiddetli fırtına yü- | zünden Ali isminde bir vatandaş Adana valisi Tevfik Hadinin uçan bacasının taşları altında kalarak can vermiştir. * İtalyan binicilik sporları fe- değEydâdü 30 nisanda başlıyacak 've 7 mayısta bitecek olan 14 üneü beynelmilel atlı müsabakaların Programını tesbit etmiştir. *& İtalyasarazi hakkındaki ta - leblerinden vaz geçmektedir. Ma- reşal Göring Romayı ziyarzet et - tikten sonra bir İtalyan devlet a- damile Pransaya gidecek. vk Milletler Cemiyetl içtimat Yardım şubesi müdürü yarın sa« bah şehrimize gelecektir. * İktisad Vekâleti yeni husust kalem müdürlüğüne müfettiş mu-| avinlerinden Adnan Somer tayin edilmiştir. * Yumurta ihracatçıları haricel AHMED RAUF * Odun ve kömürcülerin geri kalan kongreleri tekrar yapıla - caktır. * Üniversitenin münasib bir | yerine Atatürkün büyük bir büs- tü konacaktır. * Vilâyet idare heyeti yolsuz musmelâttan sonra Beled kine şubesi müdürü N kında Jüzumu muhakeme kararı | vermişti. Devlet Şürası bu kararı tasdik etmiştir. * Vali ve Belediye reisi Lötfi Kırdar üç gündenberi hastadır. * İnhisarlar neşriyat mü Memduh Nevyork sergisi hazırlık-| larile meşgul olmak üzere Ame - rikaya gitmiştir. * Denizbank idare meclisi re- isliğine Hâmid tayin edilmiştir. * Beyoğlunda Yazıcı sokağın- da 6 numaralı evde oturan Yuna- yollanacak tavukların yumurtla- ma kabiliyetini kaybetmiş tavuk- larla piliç ve horozlardan — ibaret olmasını istemektedir. Halifenin ince, bütün ümidleri su- Sokaklarda söylenme- up tutmağa başladı. Haccac ,delikanlının kim ol - duğunu anlamıştı. - Amcan bize neden yardıma gelmedi?. Diye sordu. Delikanlı kaşlarını cevab verdi: — Siz başka yoldan geldiniz! O size yardıma koşamazdı. Yerin - den ayrılsaydı, — Havariçler - onu da, yanındaki askerleri de öldü- rürdü. kaldırarak | nidis adında biri İstiklâl cadde- sinden geçerken üzerine Tenalık gelip düşmüş hastaneye götürü- lürken ölmüştü. Sarayında Bir ispanyol Güzeli “ Tarihi Roman: No. 18 Yazan: CELAL CENGİZ kiinde gözü olduğunu anlamakta gecikmedi. — Halife Bağdada başka birini vali tayin etti. Hepiniz ona bo: yun eğmeğe mecbursunuz. Dedi ve yeni valiyi halka tanıt- | t Haccac, Elharisle yüzleşmek is- temiyordu. Kız kardeşi Fatmaya yaptıklarını hatırlıyarak, Elha - Tisle konuşmaktan — vazgeçmişti. Elharis de Haccacdan hoşlanma- makla beraber, Halifenin çok sa- dik kumandanlarından biri oldu- Bu için, Haccac hakkında fazla bir Şehrin yakınlarında halk için | Çiroz Akını Baslıyacak Balıkçılar İktisad İstiyecek Son günlerde balık istihsalinde yine bir durgunluk hâsil olmuş - tur. Bu'hal balıkçılara göre ha- vaların gayrimüsaid gitmesinden ileri gelmektedir. Çok ağ bâlık tutulması yüzünden bu son baf' mumi bir yükselme hasıl olmuş- tur, madığından, balık a in balık sının balık bulunmaması hem de fiat « ların yüksek olmasıdır. Balıkçı - dar bu balık azlığının bir ay kadar devam edeceğini tahmin etmek - tedirler, Yakında — Boğazda çiroz akımı başlıyacaktır. Boğaziçindeki balık- çılar her türlü hazırlıklarını ta - mamlamışlardır. İktisad Vekâleti Çirozun ihracını daha - esaslı bir şekle bağladığı takdirde balıkçı- ların yüzleri gülecektir. Denizbank Müdürü Ankara'da Denizbank umum müdürü Yu- suf Ziya Erzin, bankaya taallük eden mühüm bazı teşebbüslerin bit için temaslar yapmak üzere , Ankaraya gitmiştir. MEVLİD malmüdürü Bay enin mahdumu ve | I-ı nisarlar idaresi umum müdür- lüğü muhasebe — memurlarından merhum Bay Celâl Nedim Soy - menin ölümünün kırkıncı günü münasebetile 11 mart 1939 cu - martesi günü öğle — namazından gerifi mevlid okutulacaktır. Akraba ve tanıdıklarının teşrifleri rica olu- Palk Soysuz - imde Sabri adında kapın sokakta bıraktığı el nış birine satarkon yakalunmıştır. * Yani adında biri Cihangirde | Güneşli — sokağında 57 numaralı evde oturan İsmailin evinde öte- beri çalıp savuşurken suç üstün- de yakalanmıştır. * Kumkapıda oturan motörcü Remzi adında biri bir pura mese- lesinden çıkan kavga neticesinde Mustafa adında bir balıkçıyı sü- rahi ile başından yaralamıştır. ** Fatihde oturan Hayrinin 9 yaşındaki oğlu Erdoğan tramvaya atlamak isterken düşerek sol ko- lundan yaralanmıştır. linde daima ayaklanmak- istidi kale gibi- ordusile beraber yerin- de kaldı. Haccac, Bağadda varınca (Kı- sas) kanununu tatbik etmişti. Ha: beşistanda bu kanunla birçok hay- / lür, birçok kabileler birbirine gi- dudlar, serseriler ve asiler yola | geliyor. asayiş çok çabuk teessüs! | ediyordu. Haccac da bunu tatbik ederek yerlilerin gzünü yıldırmış-| lınmadı.. tı. Maam: Haccacdan sonra buna lüzum kalmadı. Halifenin kanunları tatbika başlanmıştı bundan sonra alacakı şekilleri tes-| Vekâletinin Yardımını | lar zarfında balık fiatlarında u- Piyasada xâfi derecede balık 3l—v şehrimteden dsims | kta olan Yunan ve İ'al- yan gemileri halen balığın boilan-| Ge- Harsızlardan — Yataklık edem, se- | bebi hem piyasada kâfi miktarda | dını gösteren kabilelere karşı -bir| yan kabile döğüşlerinin Bağdadda sükün ve asayiş o ka-| dar kısa zamanda teessüs etmişti Ki Dışarıdan gelen bir yabancı- nn bu memlekette bir ihtilâl çık- tığına ve kanlı harbler geçtiğine | menelmişti. Arablar bu yüzden inanmasına imkân yoktu. * Haccac, Dicle, Fırat kıyılarına kadar zabitler, memurlar, muha- fızlar göndermiş, buralara da Ha- | olduğunuz halde paraca — sikinti Mahkemeler / İmamın Evini Soyan Hırsızlar | Üç Hınıılı Bunlara Yataklık izamed din Bayram irkaç gün evvel Beyazıdda | E Kethüdazade caddesinde 16 numaralı evde oturan cami tmamlarından “Abdüşşükran adın- da birinin evine giren meçhul hır-, sızlar 250 lira para ile birçok eş- yaları çalıp kaçmışlardı. Zabıtaca, yapılan tahkikat neticesinde bu Nizameddin, Şükrü ve Celâl adında üç kişi ol- duğu tesbit edilmiş ve dün üç hır-| sız ile bunlara yataklık eden Bay- ram yakalanarak adliyeye teslim edilmişlerdir. KISA POLİS | HAEERLER' * Bir müddet evvel Beylerbe - yinde karısı Sadiye ile kaynanası 1 biçakla öldüren ve ka-| © nunun 450 inci meddesine göre idam talebile Ağırcaza mahkeme- sine sevkedilen İsanın munake - mesine dün başlanmıştır. * Fatihde Kadiçeşme sokağında bir kulübede oturan Ati ban adında bir lâstik |! cısi oturduğu kulübede 3!ü olarak bulunmuştur. Yapılan muayene neticesinde Şabanın — mangalda | yaktığı kömürden zehizlenerek öldüğü anlaşılmıştır. * Kurtuluşta birçok er ve w- | partımanların kavı takmaklı * Balkaya hanında Muslafa a- dında birinin yargan 'malâthane- sinden yangın çıkmış bir miktar hald: itfaiye ta « * İstinyede dok - fabrkiasında | çalışan Ali adında bir amele !3- vanç vapurunda çalışmakla iken Müvazenesini kaybedereki metre yüksekten havuz önüne düşerek | müuhtelif yerlerinden yaralanmış- tır. * Aksarayda oturan ve bir ay- danberi nüzül isabetile hasta bu- lunan Hüseyin oğlu Mustafa dün Aksarayda pazar yerinde Sabri- | nin kahvesinde oturmakta iken | âni olarak fenalaşmış Cerrahpaşa | hastanesine götürülürken ölmüş - tür, inci ticareti yüzünden eksik olmu-| önüne geçmek Haccacın en büyük emel-i lerinden biri idi Dicle boylarında bir tane inci için birçok Insanların kanı dö rerdi. Halifenin memurları - buralara varınca da bu kavgaların önü a Fakat, bir hakikat mey-| çıktı ki, bu yüzden Halifenin esi kısa zaman sonra zengin- dan h Jeşti | Haccac buralara asker göndere- rek, inel saydını Halife memurla- rının İnhisarına vermiş ve önüne geleni nehirden inci çıkarmaktan| çok zengin olmuşlardı. Halifeye de bunu anlatlılar: «— Dicle ve Pıratta muazzam defineler yatıyor. Siz, bir Halife | amzadan istinkâf etmiştir.» diye-| -M'—d!- Bağdadın şima » | lifenin nüfuzunu yaymıştı. D&lıdı çekiyorsunuz! Budvtınılıreelııı Hazır Zabit “Bunları İmzalamaya Mecbur. Kaldım ve Mahkemeye NÂf hakikat zabıt varakası tanzim etmekten suçlu, fanın mühakemesine, dün de A- ğircezada devam edildi. yi verdi: — Ben çobanım. Koyunlar, her yaparlardı. Bu sebeble mer'a ko- rucuları da zabıt kası tuta - Müracaat Ettim,, ı i livri korucularından Musta- Şahidlerden İskender şu 1fade- | gün boş üraziye girerek, zarar rak, bunları bize verirlerdi. Bizgün; daha koyunları ağıldan çıkarmamıştım. Korucu Mustafa geldi ve elindeki kâğıdı bana uza-, tarak: — Şunu imza et, dedi. Kendisi- ne: — Bu verdiğin ne? Sualini sorduğum zaman: — Zabıt varakası, Cevabını verdi. — Neye dair? — Zarara, — Kim yapmış bu zaraçı; — Sizin koyunlar. — Bizim koyunlar mı? diye ben| havretle sordum. O: — Tabit, dedi. — Fakat, ben onları dışarıya adım ki, zarar yapsınlar!, Güldü: — Canım biraz sonra çıkara - caksın yafı. — Evet. — Tabil hayvanlar mer'ada yi- me zarar yapacaklar!.. - Bunu nerden biliyorsun? — Nerden bilivorsun da söz mü? Hergün yapmıyorlar dı? — Yapıyorlar amma, belki ae bugün hayvanları ağıldan çıkar- hud kendi arazl. | mizde otlatacağım' mıyacağı Mustafa kaşlarını çattı ve: — Haydi, dedi, Artık- üzatma, İmıza ©t, yoksa sen bilirsiği Mustafa Bana adam akıllı kız- mıştı. Cebinden kalem kâğıd çe kardı. Üç zabıt varakası daha d, sonra sert sert yüzüme baka - | rak bağırdı: - Size iyilik yaramaz zaten.. er tane yazdık, verdik. az gelıil galibat Verdiği zabıt varakalarına dik-| kat ettim, bunlardan birine o gün- kü tarih atılmıştı. - Diğerlerinin günleri ise henüz gelmemişti On-| ları imza etmek mecburiyetinde idim, çünkü, aksi takdirde korucu, rek, zabit varakalarının birer nüs- hasını vermezdi ve biz de mah - kemeye müracsat ederek, hakkı- mıizi arayamazdık.. Ahmed Kemal, suçlu Mustafı zatsanız, hazineniz büyük servet-| le-dolar ve pata sıkıntısından kür-, tulursunuz!. Dediler, İşte bu tavsiye üzerine,| Halife Abdülmelik, Haccacın yar- dimile, Dicle - Fırattaki incileri her mevsimde toplatıp Şama cel- bederdi. Bu yüzden, az zaman içinde, Emevi devletinin hazinesi büyük | na hiç kimse inammazdı. servotlerle dolmuştu. * MEMLEKETTEKİ —SERVET, HARİCE NASIL KAÇIRIYORLAR Haccac, Irakda işini bitirdikten sonra, tekrar Hicaza döndü. Hac- cac, Mekkeye gelince, Halifeden göyle bir mektub almıştı: «Yaptığın hizmete ve gösterdi- gin Hyakat ve yararlıklara mü - kâfat olarak, seni Yemen, Yema- me ve Hicaz vilâyetlerine valti u-| Mmumi tayin ettim, Allah muvaf - fakı bilhayır isin... ne kalması kararlaşmıştı. Son ve- | melik de bir gün düşünecek, onu Zeytin Yağı İhracatı Bu Sene Mahsulür. Bol Olacağından Batse liliyor - Son zamanlarda zentinciliğimi- ze büyük bir ehemmiyet verilmek- te ve bu hususta muntazaman İ- cabeden tedbirler — alınmaktadır. Ziraat Vekâleti zeytincilik kanu- a müfassal 'a eden yeni bir ni - zamname hazırlamaktadır. Zeytincil mül ve inkişaf hamlelerimizi ko- laylaştıracak olan bu nizamname yakında Ikmal edilerek Devlet Şü- rasına sevkolunacaktır. Zeytinyağı ihracatı mühim mik- tarda azalmıştır. Vekâlet, ihra - catı yeniden normal şekle sokmak için tetkikat yapmaktadır. Bu sene zeytinyağı mahsulünün bolluğun- dan bahsedilmektediz. Tarihi Eserlerimiz Londra Yolunda Nevyork sergisinde teşhir edi- lecek tarihi eserlerimize nezaret | etmek üzere Amerikaya giden mü- zeler müdürü Azizin yanında kızı da bulunmaktadır. Maarif Vekâleti, bundan sonra müzelerden başka eser gönder - memeğe karar vermiştir. işlerimizde tekem - Eserlerimizin Nevyorkta iki se- rilen karara göre sergi kapanınca eserlerimiz geri döndürülecektir. Sisimi Kazalara Cönderiler. Tütünler Geçen sene Kanadaya — satılan tütünlerimiz bu hükümet tarafın- dan Amerika Birleşik Cumhüri - yeti topraklarına geçirilmişti. Bu. satış takasla yapıldığından ve Ka- nadaya da müstemleke takası tat- bik edildiğinden dolayı serbest dö- vizle satış yapılması imkânı A < aran takas priminin 'duğu farktan dolayı doksan bin liralık aleyhimize bir fark hi teşebbüsten memleketimize fazla malın ithali mecburiyeti doğmuştur. İnhisarlar umum müdürü bu işin düzeltil - mesi için Londrada bulunmakta- dır. olmuş ve bu ya acıyan nazarlarla baktı, sonra hâkime döndü: — Bu adam cahilin biridir. Ve bu suçu da sirf cahilliğinden do- layı işlemiştir. Dosyanın tetkiki iç'n iddia ma- kamına verilmesine ve bu sebeb- den duruşmanın 13 nisana bıra - kılmasına karar verild' MEHMED HİCRET Haccac, Hicazda kalmıştı. Hac- cacın mevkii çok yüksekti. O ce- sur ve liyakatli bir kumandan ol- duğu kadar, ayni zamanda da de- gerli ve uzağı görür bir devlet a- damıydı. Böyle olmakla beraber, Hacca- cın uzun müddet Mekkede kala- bileceğine, rahat rahat oturacağı- Haccae akınlara, döğüşlere, is- tilâlara alışmıştı. Böyle bir adamı Mekkede çürütmek nasıl olurdu? Elbette bu noktayı Halife Abdül- her zamanki gibi yanına çağıra- çaktı. Zaten Halifenin, Haccac gibi bir. vezire çok ihtiyacı vardı, Nitekim.| şimdi de, Emevi hazenesinin ve Şam halkının zenginleşmesi yü - zünden ortaya yeni bir derd çık- mıştı: Harice para ve servet ka- çırmak. "Abdülmelik bin Mervan | Mac Mahon - Şerif Hüseyin Mektupları Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Büyük harb içinde İngilterenin Mısırdaki fevkalâde komiseri Ma€ Mahon ile Mekke Şerifi Hüseyin arasındaki mektublar nihayet İn” giliz hükümeti tarafından neşre - dilmiştir. Esasen bu mektubların Bizli taratı kalmamığtı. hükümeti, son senelerde siyasi ta- rih eserleri yazan bazı müelliflere, bu meseleye aid dosyalardan istl- | fade etmek müsaadesini vermişti. Diğer taraftan mektubların Buretini muhufaza etmiş olan Şe- rif Hüseyin de İngiltere ile arası açıldıktan sonra bunları neşrettir” Fakat İngiltere hükür yuvarlak masa konferansi kadar bu mektub - Jarı neşretmekten kaçınmış! listin konleransında Arabla mektublarla İngilterenm Filis - tini, kurulacak olan Arab devle - tutları içine almayı va- dettiğini iddia ettiler. İngiliz mu rahhasları mektublardan — böyle bir vald manası çıkarılamıyacağınl ileri sürdü ve neticede Mac Ma « hon - Şerif Hüseyin muhaberele- ine karar verilmiştir. gazeteleri tarafından bif hulâsası neşredilen bu muhabere on mektubdan ibarettir. İlk mek- tub, 14 temmuz 1915 şenesinde Şe” rif Hüseyin tarafından Mısır fev- kalâde komiserine yazıjmıştır. Şes rif bu mektubunda Osmanlı im - Paratorluğuna karşı ayaklanması" nın şartı olarak 37 derecenin ce- nubuna düşen memleketin istiklâr lini ve bir Arab halifesinin tanın” masını istemektedir. Bu 37 derect göyle bir hat üzerindedir: Birecik, Urfa, Mardin, Midyat ve Cizre, Mısır fevkalâde komiserine verdiğİ cevabda Arab istiklâlini tanımayı prensip olarak kabul etmekle be- raber, hududların çizilmesine he nüz vakit gelmediğini bilniriyof Fakât Şerif iğbirarını Hade eden bir cevab yazınca, Mwe Mahon 24 birinciteşrin 1915 tarihinde İngit terenin Arab devleti — için hangi hududları kabul edebileceğini bil- diriyor. Ehemmiyetli olan mektub da budur. Bir defa Şerit Hüseynin Mersin ve İskenderun hakkındaki iddlasım kat'i olarak reddediyor. Bu mıntakalarla Haleb mıntakası” nin Arab olmadığını bildiriyor. VE şunları ilâve ediyor: «Suriyede Şam. Humus, Honts ve Halebin garbına düşen kısım” ları da Arab olmadığından hudut lar haricinde kalmalıdır.» Şerif şimal kısımlarının Arab ol madığını zimnen kabul ediyor. Fâ” kat Beyrutta ısrar ediyor. Nihas yet İnglilerenin Beyrut ve Suriyt sahilleri hakkında Fransaya kar$! teahhüde giriştiği anlaşıldığından bunların hesabını harbden sonrü ya bırakmak üzere, Beyrutu ve Suriye sahillerini de Arab hudut ları dışında birakıyor. Bu muhaberenin dikkate lâyık olan bir noktası. Hatayın — gerek İngiltere ve gerek Şerif Hüseyin tarafından Arab olmadığının ka- bul edilmesi ve hududlar dışınd$ bırakılmasıdır. Bu nokta sarihdir. Ve kimse münakaşa etmiyor. Far kat asıl münakaşalı olan nokta, Vaklile, hovarda, çapkın - bir dell varmış. Sinek açurmaz, gölçe kaçtr” mazmış.. Nihayet, babası, bakmış K olacak gibi değil.. Oğlan me eve siği- yor, ne barka.. Delikanlıyı, bu uçart çapkını evlendirmişler. Evlendikten biraz senra, delikanli gittikçe akırlaşmağa başlamış. Omut” Üdarı düşmüş, miskinleşmiş. Bir dü- şinceye dalmış, Burauma bir smek Kkonmaş.. Delikanlı artık » hale getmit ki, elini kaldırıp, burnundan sineği d& hi koğmağa takati kalmamış. Bir de eski günlerini hatırlamış.. Acı açı içini gekmiş. Kendi kendine ve sineğe hi- tabeni — Ulan sinek demiş.. Sen de uct- yorsun, oradan oraya konuyorsun am- ma, babama söylerim, sonra, senide ©Y