6 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

6 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eski'Yemeklen Gpi Şubesine Girecek Kadar N aç gündür, İstanbulluların derdlerini ve — dileklerini, evlâdlarına düşkün ve va- :Cın bir baba şefkatile dinlemek- | olan Cumhur Reisimize derd | Yananlar ve dilekle bulunanlar a- Tasından, eski bir lokantacı, artık| Yavaş yavaş ahçılığımızın sön - | Mekte olduğunu ve bunun — için | Memlekette bir ahçı mektebi açıl- Ması lâzim geldiğini söylüyordu. Bir zamanlar, cihana şan salmış Olduğu söylenilen o pek meşhur Türk mutfağının, ben biraz son- 'Tina yetişir gibi olmuştum. Va-| kua, 6 zamanlar bizim hakir e - l L okantacıların Dilekleri Mt: Eski Türk Mutfağı Yavaş Yavaş Sönüyor vimiz, öyle ahçılı, ocaklı gün tatlılı, tuzlulu, bal rekli, dört başı mamur başlıyan evlerden değildi. Fakat, ne de ol- sa rahmetli anacığımın, bu küçü- cük evde, özene bezene pişirdiği, kendine mahsus, bazı öyle ye - mekler vardı ki bunların tatları, tuzları hâlâ damağımdadır. Me - | selâ: Onun, ramazan akşamla - | rında, çorbadan sonra yenmek ü- zere, sahanda yaptığı maydanoz- lu bir kuşbaşı kebabı vardı ki o, | bu fani dünyadan göçüp gittikten| sonra ben o kebabin eşine bir da- ha hiçbir yerde — ratlayamadı! el Sanatlar nasebetile | fis İdi eris di | Yazan: Osman Cemal KAYGILI e Eginli , oObu kebak li ve varlıklı bir değildi. vaktile Egi; Sonradan, halla yıl kadar ön ayni kebabı, annemden gördüğüm ve aklımda kalabildiği tarzda ben yapayım! demiş ve den öğrenmişti. bundan beş, kendi elimle bir hayli uğraştığım halde onu, bir türlü becerememişti: onun yaptığı bir düğün çı bir keşkek, bir dömatesli pilâv, bir taze bakla, bir bumbar, bir müğver, bir patlıcan kızartması, bir hurma tatlısı, bir lalanga, bir gözleme, bir yoğurt, bir kuru pey-| nir vardı ki bunların hepsi 'de hani Lokman hekimin ye! dediği şeylerdi. Halbuki bugün İstanbulun pek' meşhur, pek gözde lokantaları is- tisna edilecek olursa öteki lokan- ta ve ahçıların pek çoğunda he- men, bu saydığım yemeklerin hiç birinde, ayni lezzeti değil, ayni tin yarısını bile bulamıyoruz. Ben şimdi burada uzun uzun | Bil, hafızanız da bozuk... (Devamı 7 inci sayfada) 'I_Ş_AKAI BİR TEŞHİS Doktor — Kanınız bozuk, ba- yan... Kaç yaşındasınız?... — Otuz beş, — Şu halde yalnız kanınız de « Ü ââlîhîik Tej [w—M ği İ y — Nasıl teyze, küçük Doğlası fanımıyor. musunuz? İ Bugünkü Vatikan sarayı bahçesi, —Sen Piyer kilisesi ve Papamın muhafızlarından biri, VATİKAN Saray, Senpyer Kilisesi, Müzeler, İdare Tarzı, Eski ve Yeni Devirler apaların ikametgâhı olan Uvaikan sarayı) Romada - — dür. Ve (Sen Piyer) gö « 'ııduf.gü yere, İmparator Kos - tinin emrile yapılmıştır. Dev- €n büyük kilisesi idi, ..15 ihci yüz yılda Kostantinin ha 'kası bir çok tadilâta uğra- * 9 inci Nikola binayı yıktırma- Ve yeniden yaptırmaya kerar Vei İnşaat uzun sürdü. Yap, *vvel, Yünatı salbi şeklinde hı:dmuı takarrür etmişti. Bilâ- doi Rafael, selefinin plânlarını Ülztirdi, _ı(Roı. Piyer) in meşhur kubbe- (Mikel Anj) tarafındar. — ya- * d]ı. Portik dahil olmak üzere u- Uğu 211 metredir. Yüksekli- _h:_l metre 50 santim. Kubbe, kadar 132 metre 50 santim ilamdadır. Kilisede 718 sütun *. Bunun 229 u mermer, 533ü ŞA a kireç taşından, 18 ı bronzdür. 44 mihrab, 398 heykel mevcuttur. Bunların 105 i mermer, 161 f kineç taşından, 90 1 mermer kaplı, 40 1 | bronzdur. Vatikana, kilisenin soluna ba » kan büyük kapıdan girilir. Vati- kan sarayı ve Sen Piyer kilisesi r 440.000 metre “—murabbar bir ara- ziyi işgal eder. 55.000 metre mu- rabbat üzerinde muhtelif binalar vardır. Papa, Vatikanın hâkimi mutla- kıdır. Valiyi bizzat kendi tayin eder. Bunun malyetinde bir çok memurlar bulunur. Sarayın ve ki- lisenin idaresine vali bakar, Vatikanda bir de mahkeme var- dr. Sarayın asayişi, asilzadeler- | den mürekkep muhafızlar tara - | fından temin olunur. | Papanın maiyetinde 70 kardi. nal, 6 piskopos, 50 kardinal nam- zedi bulunur. Papanın husüst dairesi 1450 de yapılmıştır. 18 inci yüz yılda bü- yütülmüştür. Vatikanda bir de müze vardır. Bu müze, dünyanın en zengin mü- zelerinden biridir. Ve birkaç kıs- ma ayrılmıştır. (Mısır müzesi), 1839 da 16 ıncı | Gregüvar tarafından tesis olun- muştur. Altı salondan mürekkep- tir. Birinci salonda beş lâhid var- dır. İsanın doğuşundan 11 asır ev- veline ait olan tahta üzerine ya- pılmiş bir resitn çok kiymetli bir san'at eseridir. İkinci salonda | beykeller teşhir olunmuştur. Bun- lardan, 2 inci Ramses'in anası - nin heykeli dikkat nazarı çeki Diğer salonlarda Mısıra, Mısır i- lâhlarına ait birçok eser vardır. (Pio Klemantino) müzesi: Yu- nan - Roma eserleri. Pidyâs'in Wüpiter) 4 (Minerva) nan yarım heykeli, ilh... (Şiromanti müzesi): Papa 7 in- ci Şiromanti tarafından tesis edil- miştir. 60 daireye ayrılmıştır. 300 metre uzunluğunda bir koridoru işgal eder Duvarlar suluboya re- simlerle süslüdür. 5,000 den faz- la çok kıiymetli bir yazı kolleksi. yonu vardır. (Etzüsk müzesi): 1836 da 16 ın- ci Greguvar tarafından açılmış- tır. Sekiz salondan mürekkeptir. Etrüsk devrine ait eserler teşhir edilmiştir. Şamdanlar galerisi, halı galeri- gi, harita galerisi, yemek san'at- ler galerisi baha biçilmez bir çok eserleri havidir. Vatikan sarayında meşhür res- sam Rafaele ait bir çok kıymet. li tablolar; hazinesinde kıymetli Par Bu Seneki Şıklık ve Zerafet Modası Çok Par'ak lacakmış! ünyanın en şık, en zarif D kadınları Paristedir. Denil- se hata edilmiş olmaz. Pariste, her mevsim birçok mü- sabakalar tertib olunur: Güzellik müsabakası, şıklık ve zarafet mü- satakası, otomobdl — müsabakası, ilâh... Bu seneki şıklık ve zarafet mü- zesinin çok parlak olacağı söyle- niyor. Bunun için mlari tahsis ed salı sabakasına dştirak için” Amerika- nin, İngilterenin birçok kibar ve Şık kadınları — Parise gel Bunların içinde San Fransisko - dan, Melburn'dan, hatta Şanghay- dan gelenler bile vardır. Parisin büyük otelleri, yer bulunmiyz - cak derecede ,dolmuştur. Geçenlerde müsabakasını Monya Goya kazal mıştır. çen pazar akşamı Fransa- | G da Monmarter'de merasim salonlarında bir balo veril- mişti. Fakat tamamen bir halk balosu olan bu eğlentide aileler arasındaki samimiyet göze çar - pıyor; cazın güzelliği, gülücükler, neş'e tezahürleri, birbirlerine sa- rılan çiftlerin - şarkılarile salon tam bir neş'e havası içinde çalka- niyordu. Salonun seyirci yerlerine otu - | ran yaşlı kadınlar, anneler, bab lar tebessüm bakışlarını — coşkun eğlenen gençliğin İmzendirici top- luluğunda boşnutlukla gezdiri - yorlardı. Gece yarısına doğru salonun bu neş'e hâvasını bozan ufak bir ha- dise oldu: Sahada zorlukla kımıl- danan çiftlerin arasında sert ha - | reketlerle dans eden ve apaşca el | tutuşu ile göze çarpan birisini | işaret ettiler: | — Nasıl oluyor da bu koca Mar- sel Dastük kızlarımızın arasında bulunuyor?.. Niçin bu adamı bu- raya soktular. Marsel Dastük, ebeveyninin ga- yet mazbut seciyeli ve temiz ol- masına rağmen en fena itiyadlar- la müştehir olmuş bir çapkındı. Sarhoşluğu, kavgacılığı dillerde destandı. Para kazanmak için ça lışmaz, sefahet yuvalarından, ser- best kadınlardan aldığı haracla geçinirdi.. Henüz 29 yaşında iken Muhiitnin çapkınlar elebaşısı ke- silmişti. İşte, bu hüviyeti dolayı- sile Marsel Dastük'ün - balolarda bulunuşu ihtiyar anneleri endişe- ye düşürüyordu. Marsel Dastük çocukluğundan « beri haşarılıkla meşhurdu. Dastük'ün ilk hırsızlık ve ma « vcera — meseleleri — Monmarler'de kendtni gösterdi. sonra - sırasile Lriv'de, Pariste, Bordoda, Mar « silya hattâ Tuloz'da hikâye tar - zında söylenmeğe başladı. Saat bire doğru balodakilerin mücevherat vardır. hayecanı fazlalaştı. Çünkü salo « Monmar Balo Gecesi Patlıyan Tabanca.. Haydutlar Reisi Yere Serilivermiş is, Şık Kadınların Cennetidir! kıyatetinin güzelliği ile birinciliği kazanan Monya Goya ter C inayeti #a Dastük'ün arkadaşlarından üç kişi daha girmişti, Yeni gelenler Jatto diye anılan Jan Sero, Jan Batist Doposi ve Robi idi. Muhitin en acar çapkınlarından üçünün baloda birleşmeleri ora- dakilerin telâşını arttırmağa e- beb oluyordu. — Robiyi görmüyor musunuz? Çapkın yine sahnede.. Binbir a- paş macerası sıralarında Marsgil- yada yediği bir kurşunun kulak arkasındaki izi nasıl da belli olu- yor? Burada iki aylık bir de mah: kümiyeti vardı. Onu da ikmal et- miş demek! Duns sırasında bir ara Robinin yanına sokulan Astek sordu: — Daha acıkmadın galiba?,; Robi cevab verdi: — Joro ile beraber benden ay- rıldığınızdanberi ağzıma çöp koy- madım, Sizinle yediğim yemekle dürüyorum, Gar büfesinde bir şeyler bulacağımı umuyorum &- ma, balodan sonra hep beraber o- raya kadar gideriz... Hâüdiseyi müteakıb vak'a mahal maktul haydud. | — Balodan sonra 4 arkadaş büleye | gitmek için toplandılar. Fakat, | dışarı çıkarlarken Dastük'ün eski Mübareze şampiyonlarından Bel- vrer'e rastladı, onunla konuşa. rak ilerlemeğe koyuldu. Önden gl den üç arkadaş reislerinin bu ge ri kalışına kızdılar, Joro Dastük'e üç dört defa seslendi: — Bizimle - geleceksen — yürü, yoksa biz gidiyoruz!. Böyle kap lumbağa gibi yürüyeceksen ben iyanından ayrılıyorum, Joro'nun acole edişine hak ve» remiyen eski mübarese şampiyo- nu çete reisinden ayrıldı. Dastük neş'eli bir tavırla arkadaşlarına yaklaştı, söylendi: — Haydi çocuklar, hep birden bir şarkı söyliyelim! Gecenin sessizliği içinde Mar yo bulvarında dört apaşın şarkı- sı aksetti. Bir ağızdan söylenen şarkı: — eDünyanın en güzel tangosu, senin kollarında oynadığım tan- godür!. Bu mısralar nihayet bulurken neş'eye son veren bir patlama du- yuldu. Arkasından da Dastük tıp> (Devamı 7 inci sayfada) A linde yapılan lar reksl

Bu sayıdan diğer sayfalar: