'YÜCUD AĞRILARININ — — /— ,SEBEBLERİ NELERMİŞ? Â Jimin biri uzun yıllar tet- lamış ki, vücudümüzün her hangi bir yerinde duyduğumuz aztırablar kimyevi bir maddeden ibaretmiş.. Meselâ karnımız ağ - Tıdı, değil mi?. Bu bir kimyevi madde imiş.. Pekâlâ, bunun ne faydası var?. Siz ıztırabın kendisini giderebi - lüyor musunuz?, İster kimyevl ol- Sun, ister fiziki olsun.. Bu doktor- lar âlimler de garib mahlüklar.. Ağrıyı kesmez, bir takım isimler takarlar.. Sebebler icad ederler.. _ml ŞAİRİN KALBİ NEREDE?, Şair Orhan Seyfi, edebiyat a- kademisi anketine verdiği cevab- da, yeni şairlere şiddetle hücum ediyor. «Yeni şairler bize kalbi yerine nasırını gösteriyor.» Diyor. Orhan Seyfi de tuhaf konuşu - yor. Bizim bildiğimiz Nasır, ayak-) ta olur. Yeni şairler ayaklarını mı kaldırıyorlar?, Kalblerini güs- termiyorlarmış. Kalbde gözü'e - cek ne var ki?. Ciğerci dükkân « larında asılı kalbler var., Oraya baksanıza.. BATTAL GAZİ TEFRİKASINA DAİR Bir gazete, yeni bır tefrika !lân| ediyor. «Battal Gazi. bu ismi bil- miyen, duymiyan var midir' Seksen defa kitabı çıkmış, dok - san defa tefrikası yazılmıştır. Ne) yaman Battal Gazi imiş ki, hâlâ yazılacak tarafları var. Acaba, di- HÂDİSELER KARŞISINDA Son Telgraf yorum, şu «Battal Gazi» tefrikası yyazmak ne vakit battal olacak?. MUAŞERET KAİDESİ HUAŞEENA KA kikler yapmış, nihayet an- | DERS KONACAKMIŞ. Mekteblerde talebeye âdabı mu- aşeret kaideleri öğretileceğini ga- zetelerde okuduk.. Böyle bir der- se lüzum var mı, bilmiyoruz.. Es- kiden, belki lüzumdı.. Fakat, şim- diki çocuklar, bugünkü —modern hayatın bütün muaşeret kaide - lerini hepimizden iyi biliyorlar. Çünkü, sinemalar, maşallah, şam- panya içmekten tutunuz da, su- vare, resmi kabul, dans, misafir kabulü, konuşma, muaşıka, hep- sini, bütün tafsilâtile öğreniyor- lar.. Yalnız, ben bu havadise se- vindim.. Anlıyorum ki talebenin sinemaya gitmesi arlık yasak e - dilecek.. O zaman, doğrudur.. Mu- aşeret kaideleri talebeye ders o- larak öğretilmelidir. ALTIN ELBİSE KEŞFİ NASILMIŞ?. İngiliz gazetelerinin yazdığına göre, Londralı bir âlim, mensucat| sanayiinde mühim bir keşif yap- mak üzere imiş. Altın * madenl istenilen mensucat maddesine ko- laylıkla tatbik — edilebilecekmiş.. O zaman,kadınlarımız, altından yapılmış, çok ucuz elbiseler giye- bileceklermiş.. Bu havadis Larşışında doğrusu, korktuk.. Şimdiki tuvaletler bile ateş pahasına.. Altın elbiseler kim bilir, kaç liraya çıkacak.. Neka - dar ucuz olursa olsun, — nihayet, bugünkü kumaş elbiselerden de ucuz olmaz ya.. Bu işle de yine kocalar yandı.. AHMED RAUF 4 Bek'le, Gafengo, Grenguvar “Polonya — Hariciye Nazırı ta - rafından Romen Hariciye Nazırı gerefine verilen ziyafette teati et- | miş oldukları nutuklarında Po - fonya - Romanya ittifakı ve dost- lu ş tu son derece medhüsena et- Mişlerdir. v Bazı Yunan firmaları hükü- metimize müracaat ederek yaban domüzü almak istediklerini bil - dirmişlerdir. * Yüksek ticaret mektebi ce - miyetinin yeni idare heyeti se - çilmiştir. * Etrüskte bozuklukları tetkik eden komisyonda ihtilâf çıkmış- tır. & Hükümet mülhak bütçeyi Büyük Millet Meclisine vermiştir. *& Salıpazarında bir süt fabri- kası inşası takarrür etmiştir. 4x Bütçenin tatbikine haziran- da başlanması, bazı yeni iddialara yol açmaktadır. * Yugoslavya ile aramızdaki afyon müzakerelerinde bulunacak heyetimiz Belgrada mütevecci - hen yola çıkmıştır. * Çinde vaziyet jJaponlar aley- hine dönmüştür. * Londradan bildirildiğine gö- ve Yahudi murahhaslarının bu- gün Filistin konleransını terke - Gdecekleri haber verilmektedir. * Alman iktısadiyatının bu - günkü halini te) «üz ettiren Göb- bels Alman miületinin tenkidle - rine cevab vermekte ve kabahati eski idareye yüklemektedir. * Amerika bu yaz seyahat maksadile dört harb gemisini Av- rnpay> gönderecektir. * izede düğün hazırlıkları devam elmektedir. Halk sevinç içindedir. * Londrada yeniden tethir ha- reketleri olmuş, bir yangın Üa bası keşfedilmiştir. * Uzunçarşıbaşında 61 numa- rah Agobun marangözhanesinden | sığaha karşı yangın çıkmış, ma- rangozhane kismen yandığı hal- de itfaiye tarafından söndürül - müştür. * Şoför Halidin idaresindeki 2200 numaralı otomobil Fatihde Mahmud kızı Muallâya çarparak mühtelif yarlerinden yaralamış- tır. Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli Tariht Roman: No. 14 Haccacın tahammülü kalma - Yazan: CELAL CENGİZ Delikanlıları bitap bir halde gnıştı. Hakikatten başka bir şey | sürükliyerek meydana çıkardılar.. söylemiyen bu zavallıları yere ya- tırarak: — Şimdi size adaleti gösterece- ğim! Dedi.. Elindeki meşhur kamçı- nt sallayıp, delikanlılara elli - şer kamçı vurdu. Bundan sonra muhafızlarına şu emri verdi: — Bu asileri şuradaki meydan- da teşhir ediniz ve niçin dayak yediler diye soran olursa (halife- “nin işine karıştıkları için, Hac - cxe kendilerini z Halk üşüşmeğe ve soruşturmağa başlayınca, başucundaki muha - fızlar, aynen Haccacın sözlerini tekrarladılar. Zaten Haccacın Medineye ge - lişinden ürken Medineliler, elleri- le yüzlerini kapayıp: — Allah bu felâketten bizi ko- Tüsün. Diyerek meydandan kaçışmağa başladılar, dövdü.) deyiniz. 'hıışııııılo—uı_—- Köy Okulu | Şİ Metruk Tekkelerden İstifade Edilecek İstanbul Maarif — Müdürlüğü köyleri mektepsizlikten kurtar - mak için her semite Evkaf: metruk binaların tamir edilerek kullanılmasını İstemektedir. Mü- dürlük keyfiyeti Maarif Vekâle- tine bildirmiştir. Maarif Vekâle- ti Vakıflar Umum Müdürlüğü ile , temas edecek , her kaza ve köyde' bulunan metruk tekkelerin İstan- bul Maarif Müdürlüğü emrine ve-| rilmesini istiyecektir. İştanbulun köylerinde bir çok tekkeler mev- cuttur. Vakıflar Umum Müdürlü- Kü bu teklife muvafakat ettiği | takdirde İstanbul Nafta Müdür - | lüğü mevcut tekkeleri tesbit ede- cek plânlı tamirine geçecektir. — | Şair Mehmet Âkifin Eniştesi Öldü Merhum Şalir Mehmed Akifin eniştesi, Halet Arslangilin babası | ve Feyzi Arslangilin kaynatası A- rit Hikmet Çobanoğlu dün irtihal etmiştir. Cenazesi bugün Koska caddesindeki evinden kaldırıla - | rak cenaze namazı öğle namazını müteakıb Fatih camü şerifinde | kılımacak ve Edirnekapıdı mer | hum şair Akilin kabrinin yanında makberesinede Allahın rahme - tine tevdi edilecektir. Merhum hu-| kuktan ve Darülmüallimini âliye-| den mezun idi. Birçok muallimlik-| lerde bulunmuş, birçok güzide ta-i lebe yetiştirmiştir. Mevlâ rahmet eyliye. KISA PCL!S HABERLERİ & Ali oğlu Mehmed adında biri Çarşıkapıda Saidin dükkânından yumurta dolu bir sepeti çalmış, savuşurken yakalanmıştır. * Beşiktaşta — Yenimahallede Ceyizlik sokağında 12 numaralı evde oturan 20 yaşlarında Aznif kızı Refia sokak kapısının önünü süpürmekte iken kapının üstün- de bulunan taş üzerine düşmüş her iki ayağından ağır surette ya- ralanmış Beyoğlu Belediye has - tanesine kaldırılarak tedavi altı- na alınmıştır. * Kâmlil oğlu Salih adında tir hirsiz Sariyerde meyva islah istas- yonuna girerek öteberi çalarken suç üstünde yakalanarak adliyeye | verlmiştir. * Ortaköyde Simon apartıma- nında oturan Eminin hizmetçisi Ayşe çamaşır yıkamak için yak- tığı maltızdaki kömürden zehir- lenmiş, baygin bir halde hasta - neye kaldırılmıştır. * Üsküdarda Pazar sokağında oturan Abdullah kızı Zehra oda- sında yaklığı mangaldan zehir « lenmiş, hastahaneye kaldırılmış- tır. dındı. Oğlunun dayak — yediğin: ı duyunca valinin evine koştu. Hac- cac evin taraçasında oluruyordu. | Kapıda ağltıyan bir kadın görün-| ce, nöbetçilere: — Bırakin, gelsin.. Diye bağırdı. Osmanın annesi Haccacın huzuruna çıkınca: — BSenin hiç insafın yok mu? dedi. Benim oğlum dayak yiye - cek bir insan mıdır? Sahabenin evlâdlarını tecavüzden koruya - cağın yerde, onları dayakla mı karşılıyorsun? k Haccac itiraz ve hakarete hiç tahammül edemerdi. bu sözler o- nu çıldırtmağa kâfi gelmişti. Der- hal kamçısına sarıldı: — Sen, Halifenin en yüksek sa- lâhiyeti halz olan bir kumanda - nina ders vermeğe mi geldin? Diyerek kadıncağızın üzerine yürüdü ve yüzüne, daha sonra da omuzlarına üstüste üc kamçı in- dirdi. — | tara, içeriye tıkıldım, fakat orada “ senin sebebi nedir? POLİ sl Mimar Mahkemeler Ve Allah Düşmanımı MaslakdaYineBir Düşürmesin ! Bu Uğursuz Yeri Ölünciye |Hendeğe Yuvarlanan Arabada Kadar Hiç Unutamıyacağım B irinci Sulh Ceza Reisi maz- nun Hasana: — Soyadın ne? Sualini sorduğu zaman, genç a- dam yüksek sesle cevap verdi: — Unutmaz. — Hapishaneyi mi? Hasan acı acı gülümsedi: — Evet bay hâkim. O uğursuz yerl hakikaten hiçbir vakit, ölün-) ceye kadar unutmıyacağım, unu- tamıyacağım. Bir acemilik yap - neler çektiğimi ben bilirim. Allah düşmanımı hapishaneye düşür - mesin! — Neden mahkümsun? — Hiç canım, ehemmiyetsiz bir. sirkat meselesinden. On bir ay hü- küm yedim. Dokuz aydanberi ya- tiyorum. Yakında çıkacağım.. Receple, hapishanede bir-; | birinizi bıçaklamışsınız. Bu hâdi- — Hapishanede eroin satan Ab- dullah isminde bir herif — vardır. Hani şu veznedarın katili. —Ben keyfiyeti müdüre haber verdim ve- onun mahpuslara eroin — sattığını söyledim. Abdullah bu meseleden dolayı bana muğber oldu ve beni | öldürmesi için, Recebi teşvik etli. O gün ziyaret günümüzdü. Ben beşinci koğuşun kapısı önünde bu-| lunuyordum. Busırada Recep ko- | Buştan çıkarak, üzertme hücum ct- H. Ve elindeki mangal ayağından yapılmış bıçağı sol omuzuma sap-i ladı. Yere yuvarlandım. Recep tekrar üzerime doğru yürüdü. Fa-| kat bereket versin , İhsan ismin- de bir zat yetişti ve beni bu mer- hametsiz adamın elinden kurtar- di. — Fakat sen de onu öldürmek kasdi ile yaralamışsın! | — Yok canım, iftira ediyor. Bi- Gağı elinden almak İsterken, — © | kendi kendini yaraladı. — Recep bıçağı kendisi mi yap- miş. yoksa başkasından mi almış? — Tabü kendisi yapmıştır. Çün-| kü hapishanede kirbilir iş görmi- ye karar verirse, o gizlice bir man-' gal ayağı tedarik eder ve onu bı- Çak şekline sokar, Ne yaparsın, o- rası hapishanel, — Dışarıda olsan, bıçakçılara gider ve oradan iste- diğin, beğendiğin bıçağı — alırsın. Hapishaneye bıçak sokmak imkâ- nını bulamadığzımız için, biz de onu kendimiz imal ediyoruz. M. HİCRET — Kadın olmasaydın, şimdi se- ni de o serseriler gibi yere serer- dim. Haydi, çeneni tut ve bir da: ha halkı valinin aleyhine kış - kırtmağa yeltenme! Yoksa canı- ni cehenneme gönderirim... Dedi. Osmanın annesi karaçı darbesinden yılmamıştı. Yum - Tuğunu sıkarak Haccacın üzerine yürüdü: tullahı tahrib ettiğin yet- miyormuş gibi, şimdi de Medi - nelilerin başına belâ olarak mı geldin, hain! Beni öldürebilirsin.. Fakat, hakikati örtemezsin! Se- simizi ve ıztırabımızı sen duymu- yaorsan, Allah elbette görüyor ve duyuyor. Medineliler mazlum in- sanlardır.. Her ıztıraba tahammül edecekler. Lükin, senin tahakkü- mün altında yaşamak — zilletine katlanmaktansa, ölmeyi tercih e- derler, Haydi, muktedirsen, bü- tün şehir halkinı kılıçtan geçir. Çünkü, Medinede validen mem- | m çekerek kadının kalbinden can- Karadenizdeki Fırtına | alardan ürken gemiciler, gen mııhüillgvrildi 18 Yolcu Vardı Taksimle Yenimahalle arasında işliyen 3006 numaralı otobüs on sekiz yolcu ile Yenimahalleye doğru giderken Mecidiye köyü civarında Mahmud adına birine çarpmış, bu esnada — otobüs Wle Hendeğe yuvarlanmıştır. Yolcu - lar arasında yaralanan yoktur. Mahmud vücudünün — muhtelif yerlerinden yara almıştır. — Sevdiği Kadını öldürdü İzmirden bildiriliyor: Deniz - banktan Osman isminde bir genç kendisinden yüz çeviren Mürüv- vetin zorla evine girmiş, kadının | yanında bir erkek bulunduğunu görmüştür. Sarhoş genç. bıçağı- sız olarak yere sermiştir. Mürüv- vetin imdadına koyan Necmiye, Hidayet, Şükran ve Ayten is - mindeki kadınları da yaralıyan katil bir müddet sonra yakalan- mıştir. —— Ateşte Yanan Kadın | Şehremininde Saraymeydanın- da oturan Fatma adında genç bir kadın odasında başını yıkamak- ta iken mallızdan sıçrayan — kıvıl- cımdan etekleri tutuşarah müh « telif yerlerinden fena ha!de yan- | mistir. Fatma Haseki hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmış- Ur. FN Arkadaşını Yaraladı Beşiktaşta Şenlikdedede oturan Ahmet ile kardeşi Cemil öteden- beri arası açık bulunan ayni semt- te oturan Kemal adında - birini müktelif yerlerinden yaralamış- lardır. Dinmedi Karadenizdeki — müthiş fırtına el'an devam etmektedir. Seneler- denberi sık sık vukua gelen faci- rini Büyükdereden öteye gi memektedirler, Fırtına tamamen hafifleyinciye kadar gemiler Bü- yükderede demirli kalacaktır. Her türlü faciaların önüne ge - çilmesi için denizbank icab eden tedbirleri almıştır. Tahlisiye is- tasyonlarına yeniden ihtiyat kuv- vetler gönderilmiştir. Hava rasad istasyonları günün muayyen saatlerinde hava raporu neşretmektedir. nun olan senden başka kimse yok-| cacı birdenbire korkulmuştu. tur! Diye haykırdı. Haccac özrün- de ilk defa bir kadın tarafından tahkir ediliyordu. Osmanın an - Akşamüstü nesinin o kadar gür sesi vardı ki,| y oe Vi lalar. Valinin katilini evin taraçasında bağırırken, s0 - kakta kalabalıktan geçilmez ol - muştu. Herkes: — Var « vun Ümmü Osman.. Diye bağrışıyordu. Haccac bu sesleri — duyunca — dayanamadı.. Kamçısını alarak sokağa — fırladı ve muhafızlarile beraber, halkı kamçılarşağa başladı. -Osmanın annesi bu arada taraçadan atlı « yarak kaçmağa muvaffak ol - muştu. Medineliler o gün sokklarda e- peyce taşkınlıklar yaparak, Hac- caca ve onun adamlarına küfür ve lânetler — yağdırdılar.. O gün şehirde güneş batıncıya kadar sü-| fethinden sonra - Medineye kaç- Sinan'ın Eserleri Tarihi âbidelerimiz. bundan sonra müzelerle vakıflar idaresi- nin müştereken göstereceği faa- liyet sayesinde tamir edilecektir. Büyük Türk mimarı Mimar Si- nanın Fatihde yaptığı meşhur ca- mi ile bu camiin müştemilâtın - dan bulunan mezarlıktaki - bazı kıymetli mezar taşları ve lâhid - lerin tamiri için faaliyet başla « mıştır. Şehremininde Saraylos- tanı denilen Mevlânekapı üzerin- deki Acem camiinin tamirine baş- lanacaktır. Camiler tamir edilirken etra - fında birer meydan vücude ge- Üürilmesine de çalışılmaktadır. Vakıflar mimarlığı, etrafında meydan açılabilecek camilerimizi tesbit etmektedir. ülürümlüm İşçiler İçin Nizamname Yakında Çıkıyor İş dairesi çalışmalarına devam etmektedir. Kendisine iş arıyan- lar vilâyet, parti ve Lelediyeye müracaat edenler doğruca iş da- iresine gönderilmektedir. İş dal- resi bu gibi müracaatlara meh- incemkalı çare < Bulmaliadk A5 İ kanununun kusursüz olarak tal- bik edilebilmesi için evvelce neşri icab eden iş ihtilâfı nizamname- sisinin bir an evvel Meclisten çı- karılması icab etmektedir. Alâ - kadarlar bu hususta lâzim gelen yerlere başvurmuştur. Nizamnamenin şu günlerde teb- liği beklenmektedir. Bu nizamna- meye göre iş verenlerle işçi ara- sında çıkacak herhangi bir ihti- lâfın ilk tetkik mercli, iş dalresi mantaka âmirliğidir. Eğer yine ih- tilâfın halline çare bulunamazsa © zaman mahallin en büyük mül- kiye âmirinin reisliği altında teş- kil edilecek heyet bu işe baka - caktır. —— Tavuk Fiatı Alabildiğine Yükseliyor Almanya — memleketimizden mühim miktarda tavuk çekmek- tedir. Bu yüzden tavuk fiatları a- labildiğine yükselmektedir. Di - ijer taraftan mühim ihrac madde- | lerimizden birini teşkil eden yu- murtalarımızın tavukların müte- madiyen harice gönderilmesi yü- zünden azalacağından korkul - maktadır. İspanya hâdiseleri yü- zünden yumurta — ihracatımız a- zalmıştı. Bunu tavuk ihracı ile telâfi etmek kabil olacağı ileri sü- rülmektedir. Köylü gittikçe fazla tavuk ye- tiştirmeğe çalışmaktadır. Yalnız bu arada yumurtacılığımızı da hi- maye etmek zaruri - olduğundan yumurtlıyan tavuklarımızın gön- derilmemesi imkânları aranmak - tadır. * MEDİNE VALİSİNİ KİM VURMUŞ? Haccacın adamları aramağa koyuldular. Vali göğ - sünden bir hançerle yaralanmıştı. Yarası ağırdı. Haccac, valinin ya-| mına sokuldu: — Seni kim yaraladı? diye sor-| dü. Vali can çekişiyordu.. Son bir gayretle gözlerini açarak: — Abdullah bin Zübeyr'in ye- ğeni vurdu... Diyebildi. Başı omuzlarının üs- tüne düştü.. Ve öldü. Demek ki, Mekke muhasara - sında ölen Hicaz valisi Abdullah bin Zübeyr'in yağeni - Mekkenin ,yeller arasında bir iş birliği terti ven bu kargaşalık arasında zalim | mıştı. valinin vurulduğu haberi Hac - ve Sovyetler “Ahmed Şükrü ESMER Avfupa, büyük harpten evvelli kuvvetler - muvazenesine — doğru yürüyor: Büyük harbden evvel, Almanya, Avusturya ve İtalyayı breaber alarak müselles — ittifakı kurmuştu. Buna karşı önce 1896 senesinde Fransız - Rus askeri itti" fakı imzalandı. On sene sonra dâ İngiltere «Splendid isolation> si- yasetinden ayrılarak — Fransa ile meşhür 1904 itâfıni akdetti. Ve İngiltere bu köprü üzerinden yüs rüyerek 1907 senesinde Rusya ile anlaştı. Bundan sonra da müsellef ittifaka karşı müselles itilâf ta - memlanmış oldu. pakt Bugün de antikomintern ismi altında eski müselles ittilak kurulmuştur. Hatta harbden ev * velki kombinezona nazaran dahâ mütesanid görünüyor. Sonra U* zakşarkta Japonya da bu kombi” bezona dahildir. Diğer taraftan Frahsa ile S0t yetler arasında 1935 senesinde ifif zalanmış bir misak vardı. Fakat İngilterenin bu Fransız - Sovyet misakına karşı vaziyeti müphem” di: İngilizler o zaman buna itiraf etmemişlerdi. Fakat bunu pek hf 'da görmediler, Anlaşılıyor ki AP| manyaya karşı takib edecekleri | eyatıştırma» siyasetinin muvafir kiyetinde bir engel teşkil edece * #ini düşündüklerinden buna K #oğuk davrandılar. Münih Çem * berlayn tarafından icat edilen VU yatıştırma siyasetinin tatbikind en ileri bir merale tehşkil edi * yor. İngiltere ve Fransa tedrictfi anlamaktadırlar ki bu yatıştırm! siyaseti Almanyayı ve İtalyayi yatıştıramamıştır. Şu halde tek * rar muvazene siyasetine doğru 1? mayül başlamıştır. — Sovyetlerif böyle bir muvazene sisteminde büyük ağırlığı teşkli edecekleri! şüphe yoktur. Bu sebebledir ki Biltere - Sovyet dostluğunu te©f| etmek için adım atmiş gibi görü” nüyor. Demokrat devletlerle SöY| ni, avam kamarasında gerek İŞ4 partisi meb'usları, gerek liberal ve hatta Çurçil gibi muhafazal lar tarafından wsrarla istenmekif idi. Fakat şimdiye kadar Çemi layn hükümetini bu noktada ©€ reddüde düşüzen iki âmil 1 — Yatıştırma siyasetinin mü” vaffak olacağı ümid cdiliyordi | Sovyetlerle İngiltere arasında iş birliği, Almanyayı yatşıtırse yerde kışkırtacaktı. | 2 — İkinci bir sebeb de ided meselesi idi. İngilteredeki kon * servatör parisinin — konservat zümresini teşkil eden Çemberlâf Halifaks ve arkadaşları, komü Rusya ile sıkı temasta mahzul görüyorlardı. Münih Çemberlayn için bir yal sukutu olmuştu. Almanyâ lamıştır ki yatıştırma siyaseti Tümiyecektir. İdeoloji meselet gelince ; gariptir ki 1907 sent de liberal İngiltere ile Çarlık F” yası arasındaki anlaşma imzi Herken de ayni mesele ayni böffİ retle ortaya çıkmıştı. İngiliz Hi ralleri çarlık Rusyası ile iş bif” yapmak istemediler. Fakat btf ları Sir Edvard Grey — kani Rus mürtecileri de İngiltere ” anlaşmakta mahzur gördüler. ları da İzvolski kandırdı. Ve sene yedinci " Edvard, Çar ile öpüştüğü —zaman hef |) memleketin — umumi efkârt dostluğu tabil buldu. Daha $? 1804 senesinde Fransa ile RUf| arasındaki askeri ittifak imzah, macağı sırada “bü iki'memleii belki de daha derin bir idet') farkı — ayırmakta idi. Bir iht” marşı telâkki edilen Marsi) (Devamı € mcı sahifed) F îğ!(*'RtA;i NEKALIR?