Sokağının Tarihi u şehirde doğup büyüyen- | p p burada yaşıyanlar arasında #rmeneciler İsmini — duymuyan, | Bungün bu cadde üzerinde kitabet bilmiyen yoktur. Fermeneciler bir, kırtasiyeci den.başka da, her türlü r. Bu sokak Kara - | esnaf yerleşmiş görülüyor, k'ııı.ı—ır Karaköydeki postane - hin ö Sokağın ismi ündeki saatin istikametin- de Halice muvazi bir sokak uza « Yıp gider, Bu sokağın ismi Fer - Menccilerdir. Sokaktan içeri giriniz, yürü - Yünüz.. İki tarafta, hırdavatçılar, bakkallar, kasablar Şirketihayriye bina- ın içindedir. demirciler, Börürsünüz. & d bu soka; Fakat, bu sokağa niçin ferme - Neciler Ferme- fermeneciler içi, çarşısı — denmiştir. u bilen İstanbullu çok fazla r. Fermene nedir?. Bunu ismi verilmiştir?. r sokağı, eneciler Beni 'stanbul'dan Sahneler Fermene ve Fermeneciler Eski İstanbul'un Hususiyetlerinden O'an Çarşılar Birer Birer Sönüyor Nedir ?, Şimd! burası koltukçular çarşısı olmuş.. O tarihi ve kubbeli çarşı | altında kübik koltuklar, masalar, | sandalyalar sıralanmış.. Çarşının tarihi dekoruna bu kübik eşya | hiç yakışmıyor. Size Fermeneciler sokağının eski hâlini bilen, yaşlı bir eski İ buli zından anlatacağım. eyiniz: an- Geçen gün Mısır çarşısına uğ - radım. Mısır çarşısının içi baha- rat ve buna benzer maddeler sa- tan kuçuk dükkânlarla dolu idi. Fermeneciler sokağında, es- kiden Fermenecilerin sıra ile dük- kânları vardı. Fermene bir nevi tİbiseye verilen isimdir. Bu elbise| —— Üenizeilerin, gemlcilerin, bir kı- sım ıı::.wzıım Biydikleri bir el- :H d Bunların — içinde türlü zN olanları vardı. Sırmalısı, u- Zun, kısa olanı. üsü, ÂAz süslüsü, çok Bu eibiseleri satan dük- içinde yıllarca| işlerdir. Bugün bu ir. Fermene de ta-| ştir. Bu sokağın için- | ermene satan dükkâncılar A-| t bizim Büyükada- Eskiden dalılar der- unanlılara adalar var ye yaşında... yorl ede, başı elleri arasında ör nelerine bakıyorlar «Kocası! | Mmüne sebeb olan bu meş'um kadı: n ağır yaralanması Bun İ ayrı ayrı İ İstanbulun um umi bir manzarası ç çocuk: Leon, on dört, Pol, on iki, Mari de U.. rakolda tahta bir sıranın üzerinde oturu - , âşıkının ölü- | n, çocuklarının yü- Bana kalırsa, eski İstanbuldan böyle klâsik olmuş çarşıları eski | hallerile muhafaza edip saklama- | (Devamı 7 inci sahifede) | —— ——— ——— —— eee Bir Aile Faciası Evvelâ Kocası, Ahbabının Kendi Karısına Kur Yapmasına Bile Göz Yumuyor! [ Birinin iki büyük yara nüne bakan an- W' KURNAZ BİR Kâdin ve çocuklar, bir köşede sarılmışlar, duruyorlar. Zabıta kadını sorguya çekiyor: — Abela saat sekizde geldi. Kapıyı kocam açtı. Kiracı - âşıkım demiye utanıyor - ŞAKA BİR HAFTA EVVELDEN NASIL BİLİYOR? ari — Madam, önümüzdeki pazar günü için izin ver - M menizi rica edeceğim. Madam — Bir işin mi var?.. Mari — Hayır!.. Amcamın ce - nazesi merasiminde bulunacağım. | Madam — Bu naslı şey, Marl..( Bugun pazrtesi... Ölü bir hafta — Fakat, henüz ölmedi, — Madam — Henüz ölmedi mi?.. Bunu hiç bir doktor kestiremez. Çıkmıyan canda ümid var derler. | Mari — Orası öyle... Fakat, am-| camın öleceğini doktor doğil, hâ-| kim söyledi. Pazar günü asıla - YANKESİCİ Köy papasının yanına girer. Ka lerine kapanir — Muhterem peder, bir hata et- tim. — Ne yaptın, yavrum?. — Hırsızlık... Bir kese çaldım. (Papasın kesesini aşırır, cebine a- tar) — Mademki nedamet ediyor - sun. Keseyi geri ver. — Pekâlâ ...Size vereyim. — Hayır! Bana değil, sahibine, yani çaldığın adama vermelisin. — Ya kabul etmek istemezi — O halde günah senden gider. Kese de senin olur. göğ sünde, — ötekinin şakağında var, Kanlar sızıyor. biribirlerine içeri girer girmez N . TELGR İZLONDELGRAF Iİ SUBDAT Na “Çırçıplak Dolaşmıya Razı Olursan 4 ŞUBAT 1808 ...5 Kocası Güzel Leydi Böyle Soyledı Ve: Bende Dediğni Yapıp, Vergileri İndireceğim Fakat, Fedakâr Süt Nine Bunun İçin Bir Çare Bulmuş Ve Tatbike Muvaffak Olmuştu Güzel Leydi fakirleri kurtarmak için işte beyaz ata binip Döyle çırçıplak sokakları dolaştı | züne bakmıya cesaret edemiy «Kocası, bir pastacı çırağı, aylardanberi işsiz. || Kadın, dört ay evvel jan Abela adlı birisine tesadüf ediyor, sevişiyorlar. Bir müddet hi de buluşuyorlar. Sonr£ koca- sına prezante ediyor. Koca ile âşık ahbab oluyor- lar. Bu ahbablığı o kadar ileri götürüyorlar ki... kocası, ahbabının karısına kur yapmasına göz bile ti â a, bu insanlar da fermeneciler- €helbise alırlardı. din Eski İstanbulun sokakları bir beraber k: giytlet müzesine benzetilebilirdi. a çıktığınız Wükit, çeşid çe- , kıyafette | insanlara rastlarsı - *.. Bunların hepsi, kendi âdetle- Tine alıştıkları tarza göre giyi - Birlerdi B M .| Yumuyor. bisetnn Daaaaaa a harbasin ae A L L a asrafım temin edecek. Ko: h sine bakarak, nereli olduk - ğ KA a ca da çocukların mekteb masraflarını.. laşılabilirdi. .'ıuı,. sokaklarda bu çeşidli kı-| fetler göze hiç de hoş bir man- AA arzetmezdi. Fermeneciler içi, aPiların önüne kadar — asılmış, Örle ebislerle dolu idi. Bürada hin en erken saatinden geç Bu suretle yaşayıp - gidiyorlar. Hepsi de memnun,.. Fakat, günün bi- rinde İşsiz koca, çocukların masrafını da zengin âşıkına yükletmek istiyor. Bu yüzden araları açılıyor. Arasıra dil kavgası ediyorlar. Yi Vaktı Bir gece, devriye gezen - polisler, ,::(ı* kadar - hararetli alış veriş | çi b olan ılılîlığ::i R pe bi 'uıiı tiyorlar, sesin — geldiği ızı Pakat, zamanla, fermeneler de | apartımana giri - Sdetten dü, modası — geçti. !y",_, Yerde iki n Mene giyen İnsanlar kalmadı. ! cesedin yattığını A;ıl #neciler, birer birer dük « larını kapattılar.. Tek tük bir | Cü " dükkân kalmıştı. Nihayet on- Takıi İSizlikten bu mesleği bı - m“" Çekilip gittiler. Onların '_m'"' bugün o sokağın - içinde k Üğünüz dükkânlar açıldı. __;“" İstanbulun, belki de güzel b bir hususiyeti — vardı. Her eklnu her san'attan olan iş İbleri, muayyen bir cadde veya| içinde toplu bir halde bu- 'ardı. Şehrin her — tara - dağılmiş — değillerdi. Şimdi . Bunun en bariz şek - K:'Pıh çarşıda — görürsünüz. Te ” Bu hal, kapalı çarşıda kıs- lerga MEVcuddur. Fakat son sene- quk Orası da karıştı.. Her çeşid İ birbiri yanında yer alı - dq la &le kapalı çarşının ana câd-. G ,, Mamen karıştı. Eski Babı- _. kuğünkü Ankara caddesi yal-| K, “bcilar caddesi idi. Eskiden Sok kitabeı dükkünı vardı. b | görüyorlar. Tünüy Şi W e Bekliyor ir övelver çıkardı, iki el ateş ar içinde yere yu | almak istedik. Nasıl oldu bilmem, yere düştü, pat. | Jadı, çıkan kurşun şakağına isabet etti. Diyor. Acaba doğru mu?. Ağır yarah sles koca, hastaneye naklonurken ölmüştür. Kocasını ve Âşıkını 1 Ko rlandı. Çocuklarımla üzerine atıldık. Rovelveri elinden in elli senesi ilkbaharın par- B lak bir günü, Varvik şatosu isesinin çanları çalıyor, pato sahibinin güzel kızı, Leydi Godivanın devrin en kuvvetli, nü- fuzlu derebeylerinden Kont dö Mersiye ile nişanlandığını ilân e- diyordu. Güzel Godivanın babası —çok asil bir alleye mensubdu. Fakat servetini kaybetmişti. Kont Mersiyenin teklifini bü - yük bir memnuniyetle kabul etti. — Pekit, Dedi. Kızının reyini sormadı bile. Fakat, o ne diyecekti. Kendi- sinden çak yaşlı, âdeta babası ye- rinde bir adamla evlenmiye Taxı olacak mıydı?. Güzel kız, babasını çok seviyor, vaziyetini de biliyordu. Bacasını kurtarmak için kendini fedadan çekinmedi. — Peki, babacığım, dedi, Ma- demki sen münasib gördün. Ben de kabul ediyorum. Kant Mersiyeye sadık vefakâr bir zevce olmıya çalışacağım... * Az sonra, Leydi Godiva sütni - nesi Eligta ile beraber Kontun şa- tosuna gitti. Sütninesi, kırk yaşlarında bir kadın idi. Kiliseden çıkınca sor- du: — Kızım, Kontu seviyor musun? — Mademki kocam oldu. Seymi- ye çalışacağım. Kont, genç ve güzel zevcesini koluna aldı. Şatoya getirdi. Zavallı güzel Leydi, bu uzun boylu, güçlü kuvvetli adamın ko- lunda küçük bir ceylân yavrusu- na benziyordu. (Devamı 7 inci sahifede) 'Dana Sövüşü ve Karakedi Dâvâsı Jüri Kedisini Zabtedemiyen Kadını Mahküm Etti ! aris ceza mahkemelerinde | — «Madam Amandın büyük bir bazan çok garib, çok gü - | kara kedisi var. Hemen her gün, lünçlü davalar görülür. İş- | bitişik eve giriyor, ne bulursa kar te bunlardan biriz (Devamı 7 inci sahifede KMMWMHu!MMMH&