Silâhlanıyor —l4 ŞUBAT Son Buhranlar Karşısında Çemberlayn Ne_lliyur? Bir Taraftan Sulhu Korumak İçin Dolaşıyor Diğer Taraftan Memleketi Kuvvetlendiriyor 940 da Ingiltgı-'e— Muazzam Bir ; ingiltere Durmadan | ! Çelik Kale Oluyor i y ngiliz Başvekili sık sık nü- | tuklar söyler, muhtelif ve- f silelerden istifade ederek politikasını anlatır. Bununla be- raber Çemberlaynin siyaseti ne olduğunu anlamak için bu nu * Ğ ekrar tekrar okumak da kâfi değildir. Çemberlaynin politikası çok defa sabık hariciye nazırı Edenin siya- olarak görülür ve . Halbuki yakından ba- kılınca iki devlet adamının yol- | larında umumi surette hiçbir fark görülmüyor. Gayeye varmak için sulhu koru: mak; harb çıkmasına mâni olmak, |— bunun için de alâkadarlarla uzun wzadıya temas ederek, her tarafı ikna etmek suretile ihtilâfları hal. letmek yolu takib ediliyor. Fakat bu kadar söylemekle me- TARİHİ BİR ZİYARET : Kraliçe İçin Yapılacak El ilkbaharda Amerikaya gi- Tacekler, bu seyahat tarihi bir seyahat olacaktır. Bu seyahat Inı'ıllne Kral ve Kraliçesi Güney bunları işitince, hiç gülmedi, sevinme- di, sırıtmadı. Bir saniye daldı, siyah, katmerli göz- lerini yumdu, düşündü. Sonra, doktorun gözleri içine baka baka: — Ben bunların hiç birisini istemem. Desii. Doktor, geçti: — Beğenmedi mi. Az ma buldu?. İstememekle incelik mi yapıyört. Ve: — Bunlar hiçbir şey değil Güney. Benim her şeyim senin. Ancak küçük bir evlenme hatırası o- lacak. O kadar. Onun için kabul etmeni istiyo « “rum, Dedi. Güney deminki şenliğini, hoppalığını, baş döndüren sevgisini, sevincini hepsini bir ya- na bırakmış, çok önemli kararlar vermeğe hazır- lanan bir iş adamı tavrı almış, öyle konuşmağa başlamıştı. Doktorun sözlerini karşılarken: — Hatıra güzel şey. Fakat, bunun maddileş- tirilmesine ne lüzum var? Bu bizim özelliğimize giren bir hatıra olacak. Bu çeşid andaçlarda in- sanların gözlerinde, beyinlerinde, damarlarında yaşarlar. İtalya ile Ingilterenin anlaşmasında mühim bir rol oynuyan Roma sefiri Lord Pret - İngiliz Hükümdarları Ve Amerika Seyyahati scler ve Bu Elbiseler Biçimleri Mühim Eirer Mesele Oldu İlkbaharda Amerikaya gideçek olan İngılız Kraiiçesi (Sağda) için şimdiden hazırlıklara girişil- miştir. Kral ve Kraliçenin Kana- daya giderken taçlarını da bera - (Devamı 7 inci sahifede) şaşırdı. Bir -an için aklından sele izah edilmiş oluyor mu?, İn- giliz Başvekili ile sabık haritiye nazırının politikaları arasında ha- kikaten fark yok idiyse neden E- den iktidar mevkiinden ayrıl Herhalde esaslarda aykırılık ol - masa bile tatbikattaki fark gizle- nir gibi değildir. Çemberlayn diğer devlet ve hükümet reislerinin sözlerine, &)- hu muhafaza etmek yoluadaki vâüdlerine itimad göstermek ve on- [ ların sözlerini sened tutarak ken- Tini ikna etmeyi doğru bulu- yor. Eden de belki böyle düşün- müyordu. Çemberlaynin şahsi si- rette görüşerek, temasları actı.ra- rak karşısındakilerle anlaşmayı muvafık buluyor. Bu itibarla me- selâ Milletler Cemiyeti için israr etmiyebilir. Çünkü karşısındaki- ler Milletler Cemiyetini tanımı - yorlar. Eden Milletler Cemiyetine çok bağlı olan bir devlet adamı- dır. Bu itibarla Başvekil ile eski hariciye nazırı arasında esasda tilâf olmasa bile tatbikatta ay rılık vardı. Milletler Cemiyetinden ayrılan- lar çoğaldı. Cemiyetin kararlarını bu ayrılanlara kabul ettirmek zor- ve nihayet imkânsız oldu. - 4 laştı Çemberlayn bunu görünce M letler Cemiyetinden ayrılmış — o- lanlarla konuşmak yolunu tut - muştur. Milletler cemiyetine da- hil olan birçok devletin arasını müşterek bir sulh temin etmek i- çin sağlam esaslara bunları bağ- lamak kabil olmuyorsa Avrupada dört büyük devlet - İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya - ara- sında devamlı bir sulh vücude ge- tirmek imkânlarını arıyor. Çemberlaynin ortalığı yatışı mak için sarfettiği gayretin ve gösterdiği faaliyetin gayesi ne ol duğu bahsine gelince; İngiltere son derece kuvvetli olmak istiyor. Dünyanın diğer kuvvetli deviet- lerile karşı karşıya müzakereye Biriştiği zaman kendini sözünü i- şittirecek derecede kuvvetli ol - Mayı düşünüyor ve bunun için ağ- raşıyor. Başvekil bir taraftan ! hu kurtarmak için azami g. gösterir ve kâh Almanyaya, İtalyaya giderek görüşürke: ni zamanda İngilterenin silârlaı mak, kuvvetlenmek — yolundaki 1 — | Tampsan yüzde 44.63, Çin orduları baş- | Gendir ve meşhur müharrir - Sinkler KUŞPALAZI SEROMU (Devamı 7 inci sahifede) YOSMA —a V 7 gazgımamn Yaan ETEM İZZET BENİCE Oo xa Dedi ve sözünü sürdürdü: — İnsanlar yok olduğu gün kendileri için o lan bu hatıralar da yok olurlar. Onun için kıymet- leri de sadece manevi ve özeldir. Sonra, apartı - man, mağaza, para, bütün bunlar bana hiçbir var- lık vermezler, Benim için bu günümüzün tek de- yiml bizim birliğimiz ve beraberliğimzidir. Bu - nun daha açık anlatışı: Sen ve ben. İkimiz, biribi- rimiz için.. dir. Böyle olduğuna göre senin her şe- yin benim, benim de her şeyim senindir. Niçin biribirimize mal bağışlıyalım.. Doktor bu sözler karşısında ne yapacağını, ne diyeceğini şaşırıyordu: — Güney seni haklı buluyorum. Doğru düşü- nüyorsun, doğru söylüyorsun. Ben de bir saniye senden ayrı düşünmüş değilim. Sonra, senin nekadar maddi değerlere değer Meraklı Şeyler 1838 İN EN YÜRSEK RUHLU KADINI merika, müsabaka memleketi - dir. İkldebir bir müsabaka açılır. Halkın reyine müracaat olunur. Me- selk Holiyudun en meşhur yıldızları hangileridir?. Sonra, domates salçası masil yapılır?, Amerikasın ea yık ve '€n zarif kadını kimdir. Harb ve sulh hakkındaki fikirleri- miz, düşünceleriniz nedir?, Hâh gibi.. Nevyork radyosu geçenlerde dinle- yicilerinden soruyordu: «1938 yılının €n yüksek ruhlu ve mümtaz kadını kümte Ne bir rey varakası gönderiliyor, ne de bir namsed gösleriyor. Bir kâğıd parçanına, cevabinizi yazıp göndere- Ceksiniz. Bunlar tasaif çdilecek — ve 1938 yılının mümtaz kadını anlaşıla- cak. Amerikalı kadınların reyleri en çok birkaç kadın etrafında toplanıyor: Başla Madam Ruzvelt reliyor. Şim- diye kadar verilen reylerin yüzde 48 İnl kazanmış. Sonra — Madam — Doroli kumandamı Madam Şan-Kay-Şek de yüzde 401 rey almış.. Herhalde — müsabakada — birinciliği Madam Rürzveltin kazanacağı muhak- kak. Çünkü —Madam Rürveli, yalnız Cumburreisinin karısı değil, Amerika- mın Çen işi yürekli kadını) unvanını halıdir. Doroti Tompsona gelince: Amerl - kanın en maruf kadın muharrirlerin- Levisin karısıdır. Bu iki yüksek ruhlu kadın her haf- ta radyoda konleranslar verirler, alle hayalından, kadınların hak ve hürri- yetinden bahsederler. Vaktile Paris için kadınların cenneti, hayvanların cehennemi derlerdi. Bu- tün Pariste ancak 58 bin beygir var. Fakat kadınlar e kadar guk, 6 kadar gok kiu Sokaklar, ipeklere bürünmüş bin- Terce şüh ve sarif kadınla dolu, Tlakikalen Parle kadınların cente- tidir, Pariste bir milyon erkeğe mu- kabil iki erilyon kadın vardır. Bunların yaşlarımı allamak pek kolây değildir. | Çünkü hepsi, hepsi güzel... Nasıl güzelleşiyorlar? Bu kadar şık zörünmek icin ne yapıyorlar?. Sokakta | zürdüğünüz kadınların hemen hepsi- | nin çorabları ipekli ve yeni. | Saçları ndüle, robları da son mo- daya uyrun... Bir daktilonun, bir fam- 4Ö şambrın bir Kontesten, bir. Pren- seslen farkı yok. Buna nasıl muvaf « fak oluyorlar?. Bu, ancak onların bü- diği bir sır... 1854 de Dokter Ku tarafından keş- Kolunmuştar, Binlerce yavrumun ha- yatını kurlaran fevkalâde müessir bir Hâçtır, Fakat şunü iyi bilmetidir ki bu se- Tomun tesemmüme karşı tesiri yoktur. Bunu bizzat Doktor Ru söylemiş, ver «Serom, zehirlenmenin önünü alır. Şu halde, hınnaktan müztarib olan çocuklara çok Gikkat etmek lâzımdır. Hemen doktora müracaal etmelidir. Çocuklara, Kuşpalasi aşısı yaplır. - mayı ihmal etmek doğru değildir. Son- ra, aşılıdır, diye ehemmiyet verme - mezlik etmemelidir. Zira bazan aşılı yavrularda da hınnak hastalığı yavru- darda da hirmak hastalığı zuhür ettiği çok görülmüştür. yaşı dö) ejad doğup — büyüdüğü bu şehirden bu çok sevgili İs- tanbuludan tam beş senedir N uzak yaşıyordu. Annesi, babası, kardeşleri, dostları, ahbabları, ha- tıraları hepsi ve her şey İstanbul- da, kendisi uzakta, uzaklarda İdi. Nihayet bugün, yıllardır hasretini! çektiği bu güzel beldeye dönüyor- du; birkaç saat sonra, onun topra- fına ayağını basacak ve © anda kimbilir, belki sevincinden ağlıya- caktı. Evet, duyguları © kadar yumu- şak, kalbi büyük bir sevincin a- vucunda bir kuş gibi çırpınacak ve bu halde belki gülüşle karışık birkaç damla göz Çünkü o bu beş 1 yalnız İstanbuldan değil, sevgili yurdundan, memleketin - den de uzakta, uzaklarda geçir - bancı memleketlerde, ay- zi ayıı iklimlerde... Buna sebeb ne İdi? ece seni Doğduğu yeri, memleketini niç mişti? görmek arzı Güzel ve kibar bir aileye men- sub bir genç kızla, evlenmek hul- yalarile gıdalanarak iki sene se- viştikten, hatıra ve şiir dolu gün- ler yaşadıktan sonra, nihayet bu güzel kızın aşkından inhirafı kar- şısında, büsbütün terkedilmekten çekinmenin verdiği korku ve in- kisarla memleketinden uzaklaş - mış... Şimdi artık, içinde yaşıyan tek duygu memleketine, güzel İs- tanbuluna kavuşmanın - kıvancı idi. Nejad iki gündür İstanbulda.. hemen her gün yeni bir arkadaşına' Annesine, kardeşlerine kavuşmuz, bir ahbabına rastlıyor. Bir gün de) Köprü üzerinde mekteb arkadaşı Nihadla karşılaştı. Bu, tanıştığı, seviştiği kimseler içinde en çok sevdiği ve en samimi arkadaşı idi. Bu iki eski arkadaş - birbirlerini görünce, iki seven, çocuk sevin - cine pek benziyen taşkın bir neş'e bağlanma duymuştum. Ancak bu bir sezgi idi. tün bunları? Dedi. da, bir yarım | Günler, görüşler, aylar bu sezgiyi berkitti ve en sonunda seni benim karım etti. Güney doktorun bu sözlerini keyifle dinliyor- du.. Güldü, güldü, sonra: — Peki amma niçin ilk önden söylemedin bü- ile kucaklaştılar. Birbirlerine ha- tır sorup, kısaca konuştuktan son- ra Nihad hemen bir teklifte bu - lundu: — Bu gece bize gel.. Mutlaka, mutlaka.., Bunca senedir birbiri- mizi görmedik. Biraz şöyle baş - başa verip dertleşiriz. — Peki amma, başka gece olsun. — Hayır, hayır. Bu gece.. — Peki akşama gelirim; adresinl ver. Nihad Maçkadaki oturduğu a- partımanın adreşini verdi. Nejad, Nihadın oturduğu apar- tımanı bulmakta güçlük çekmedl.| Üçüncü kata çıktı. Karşısına ge- len kapının ziline bastı. Kapıyı bir genç kadın açtı. Nejad Nejad bu genç kadının yüzüne bakınca birden durakladı, şaşırdı. Bu. beş | sene evvel seviştiği genç kızdı. | Gözgöze geldiler. Kadın da onu | tanıdığını anlatmak için hüfifçe gülümsedi ve: — Buyurun bay Nejad.. Nejad mütereddiddi. istemiyor gibi bir h: nun çök fena bir hareket olaca- ğını düşünerek kendini toparladı: akitsiz mi rahatsız ettim acaba!.. — Rica ederim. Bilâkis biraz geç bile kaldınız. Genç kadın Nejadi iyi tet dilen bir odaya aldı. Oturdular. Nejad hemen sordu: — Nihad nerede? — Henüz gelmedi. — Bu saatte bulunacağını söy- le — Evet amma bir saat evvel te- lefon etti. Mühim bir işi çıkmış, birkaç saat gecikecek.. Nejad ge- lince, otursun beni beklesin.. Sa- kın bir yere bırakma!» dedi. — O halde, benim de bir işim vardı Bir iki saat kadar, gidip tek- rara geleyim olmaz mı?. Genç kadın aşk ve ihtiras parıl- tılarile yanan gözlerini Nejadın gözlerine dikerek manidar bir gü- Tüşle: — Olmaz, bırakmam... Kocam, arkadaşınız Nihadın sözünü din- lemeliyiz. «Sakın bırakma!» de « di. Ben de bırakmıyacağım. Sonra, Nihadın tereddüdünü i- sevda — yaptı, | mek istiyordu. Ona vermediğini biliyorum. Biribirimizin ilk- saniye » denberi senin hislerin. görgülerin, isteklerin üzek rinde nekadar denemeler yaptım. Hepsinde de se- nin maddi bir ilgiye bağlı olmadığını gördüm. Benim bu isteğimde de hiçbir maddi gütgü yok, amma bir kere aklıma yerleştirdim. Hani ya, se- ninle yurdun bahçesinde bir gün dolaşıyorduk, sonra yemeğe gittik. O gün seninle evlenmek ka- rarını vermiştim ve o gün bunu aklıma yerleştir- mi Güney ışıl ışıl yanan sevdalı gözlerini Fazılın gözleri içinde dolaştırarak sordu: — Benimle evlenmeğe o gün mü karar verdin? Fanıl büyük iş başaranların gururu ile: — O gün yaana... Dedi, devam etti: — Bana İlk geldiğin gün sana karşı içimde bir — Nasıl duyurabilirdim? Seni tartıp kendim- de güven buluncuaya kadar zaten aylar geçti. On- dan sonra da birden söylemeğe çekindim. Belki, beni istemez. benimle evlenmez, diyordum. Ara- mızda çok yaş ayırdımı vardı. Ben clli bir, sen yirmi üç. Heni evlenmek seni görünciye kadar bir kerecik olsun aklımdan geçmemişti. Genç kadın: — Tuhaf şey.. Dedi, devam etti: — Ben de sizi görür görmez kendimde bir baş- kalık hissettim. Sizi seviyordum., Geliyordum, gi- diyordum, baş ağrılarımı bahane ediyordum, dur- madan hastalık çıkarıyordum. Bütün bunlar sizi görmek, çok görmek. sık görmek içindi. Amma bir türlü size sevgimi anlatamıyor, anlatmak iste- miyordum. (Devamı var) u zale etmek için, daha yakındaki koltuklardan birine oturarak ilâvt? ettiz - Evet, bırakmıyacağım... Am* Ma, siz beni yıllarca önce, hiç um” Madığım bir zamanda bırakıp git” miştiniz.. Ne ziyanı — var... Yine geldiniz ya, şimdi benim için ya pılacak şey tekrar gitmenize, u * zaklaşmanıza mâni olmaktan bit ret... Bu sözleri söyleyip çıktı. Bef dakika sonra Nejada kahve getil” di. O kahvesini içerken, genç ka” dın da yanına oturdu. Biraz şun* dan bundan bahsettiler. Nihayet yine kadın sözü kendilerine ge * tirdi: — Beni, aileni, memleketini nit çin bırakıp gittin Nihad bunu bİf türlü anlıyamadım. Maamafih 4” tık-anlamak istemekte ısrar ede” cek değilim.. Mazi ile meşgul ol* mak niye yarar?.. Şimdi, seni tek” rar kafşıma çıkaran talihe müte * şekkirim... O kadar... Nejad mütemadiyen sözü de * Biştirmek, başka mecraya dök * Nihadı çok sevdiğinden, iyi bir genç oldu * ğüundan söz açıyordu. Fakat geni kadın oralarda değildi. Açıktan ” çığa alâka gösteriyordu. (Devamı 7 tnci sahifede) —— Programı Ankara Radyosu BUGÜN 1825 Müzik (Çizan, serenadlar V galre - Pir. 19 Konuşma (Türkiye poslası). 1915 Türk Müriği Çİncesaz fasli * Karşık fasılh, 20 Ağans, metearoloji haberleri, * Taat borsası (fiat). 2015 Türk müziği. Çalanları Vecihe, Reşat Eror, Cevdt' Kozan, Rüşen Kam, Mes'ul Cemll Osuyanları Muzaffer İlkar, Bi Tokgöz. — Ali Ağa - Şehnaz peşrevi. *— İbrahim Ağa - Hikcaz semai: (0 der kızarır şermile). ö— Lem'i - Hicaz şarkı: (Severif ber güzeli senden eserdir). &— Yusuf Efendi - Hicaz şarkı: ($7 dayi ruhun aşk eline) 5— Rauf Bey - Hicas şarkır (Sstf” di hava tarfı çemen), 6— Dede Efendi - Tüces şarkar (© karyıki dağda bir yeşil). T— Şehaar saz semalsi. #— Artaki - Kürdlli Hicazkâr (e7 (Artık ne siyah gözlerinin gölgesi)- #— Artaki - Kürdili hicazkâr (Cismin gibi ruhun da güzel), ü— Kuşea Ferli Kam - taksimi, il— Övrik Efendi - Micazkâr e (Mestim bu gece), Zi Memleket saat ayarı. 21 Konuşma (hukuk ilmi yayına W rumu). Ş ZL15 Kaham, tahvtlât, kambir? Bukut borsası (flat). 1130 Müzik (raâye orkestrası - 7 P. Astorlus.) 21.30 Müzik (operek küpleleri - T 2145 Mürik (Casband, Çlgan) deş orkesirası. # 2LAS - M Son ajans haberleri yarınki procram. YARIN 1235 Türk müziği - PL 12 Memleket xaat ayarı, ajantı 13.10 - 14 Müzik (Riyaseti Bandesa - Şefi İhsan Künçer). - 1354 Rutt İkincikânıf 1 1939, Ay 2, Gün 45, Kasım # 14 Şubat SALI 1357 Hicrt ZİLHİCCE