Sıhhatimizi Alâkadar Eden Bir Mesele Baş Açık Gezmek Zararlı Değil mi ? Bu Hususda Tanınmış Doktorlarımız. Ne Diyorlar ? Henüz Dünyada Sıhhi Bir Serpuş Yuktur Yazan: — RECAİ SANAY ransız. gazetelerinden birin- de okuduk: Şapkasız, başı açık gezmenin hıfmasıhha Bakımından muhtelif zararları var- Müş. Bu yazının tercümesi dün- Kü nüshamızda çıktı. başla gezmek, dimağa fesir eder, insanı hasta eder, kon İtestion yapar, hatta yüz konserine Scbebi bunu <nu or #iyetle iddia &denler öyle olur olmaz kimseler değil, tıb âleminde, büyük isim Yapmuş. Paris tıp fakültesi pro - İtsörlerinden ve diğer bazt sılıhat Mücsseseleri — alâkadarlarından belli başlı ilim adamları.. Onların neler söylediğile uzun | Uzadıya meşgul olacak, bahis mev- Tuu yapacak değilim; çünkü, dün- Ü nüshamızda, sarahatle yazdı - Bimiz kat'i iddialarını okumuş - Sünuzdur. Ben, şapkesız gezmeği Pok itiyad edinmemişimdir amma, U yazıyı okuyunca, ne yalan söy- Yeyim, gerek okuyucularım na- Tuna, gerek kendi hesabıma, bir Slâka duydum, hatta telâşa düş - Te — Gazetelerin Kaç Türlü Faydası Vardır.? Kadınların Bir Çok İşlerin Yarar' Soğuktan Ve Hastalıktan korur âzetelerin hâdiseleri - günü Bgününe öğretmekten baş - ka daha birçok faydaları Vardır. Bu arada çöp tenekelerinin kir- 'Memesi için altına birçak ga - koyar, etrafına da sararsanız| h M tenekeleri paslanmaktan, 'SM fena kokudan muhafaza ot- me Olursunuz. Çöpleri, sebze ve me) a kabuklarını tenekeye atar- Müz. Sonra kâğıdla beraber çöp- Ve verirsiniz. Bo dalarınızın camları mı kirli?.. u:m kuru bir gazete kâğıdile hak , kirlerini alınız. Sonra 18- l Küğüdln iyice — siliniz. Daha ü Ta kuru bir kâğıdla kurulayı- &. Parlatınız. Camlar, alkole ba- Bi Mş kâğıdla silinirse ayna gi- Olur. Gazete kâğıdı; bakır tencereleri, "f:“ın da temizler, — parlatır. | Eün kâğıdla silinen, temizle- ı,:qffncereıu çok dayanır. Ten- i erin dipleri ateşle kirlendi | _;_lîiıme kâğıdı ile temizlenir, —| M*h— Tâvabo gibi emaye şeyler | Sabuk yağlanır. Kâğıddan bir| ı__tmr“w. terebentin ruhuna * Bilerseniz bunlardan eser Paz. Balık, yumurta tavaları üm. Acaba doğru mu?.. Şapka - gezmek hakikaten konjestion yahud yüz kanserl filün yapar mı? Bu sorgu zihnimi kurcaladıkça kurcaladı, nihayet, birkaç müte - hassıs doktorumuzla görüşerek bu husustaki fikirlerin! almak me- rak ve isteğine mukavemet ede- medim ve okayucularımın da bu- nu benim kadar, merak edecek - lerini ümid ederek dört mütehas- sıs bekimimizle konuştum; bakı- nız ne diyorlar: da kâğıdla silinir. Ne koku kalır, nede kir. Tavaları kullandıktan yed bunlarda ufak biz pas görür- | sonra kâğıda sarıp kaldırınız. Şa- | seniz. gazete küğıdımı zeytin ya » ğana batırıp uğuştura uğuştura si- liniz. Paslar zail olur. Tavaları kat'iyyen su <le yıkamayınız. Ate- şin üstünde tutarak küğrdla temiz- leyiniz, Temislerken biraz tuz a- tar, uğuşturu.sanız daha iyidir. Gazete kâğıdları soğuğa karşı da kullanılır. Soğuk havalarda dı-| şarı çıkarken bir gazeteyi dörde katlar göğsünüze, bir tanesini de arkanıza koyarsanız hiç üşümez- siniz. Tabif banları gömlekle ye- lek arasına koymayı ve sıcak bir odayagirinci çıkarmayı unutmaz- sınız. İnsan ekseriyetle ayaklarından | soğuk ulır, nezle nezle ve boron - | şit olur. Bunun için eu ziyade 2- yakların üşümemesne dikkat ot- meoli, Eğer lâstik kullanmıyorsanız, ıslak havalarda, çorabınıza bir ga-. zete sarınız, kunduralarınızı öyle giyiniz. Ayaklarınız rutübet al - mâz ve üşümez... Gazete kâğıdları kömür yerine de kullanılır. Herkesin evinde ka- lörifer yoktur. Kişın soba yakılır. Elinizegeçen gazete kâğıdlarını bir tenekenin içine atınız. Üzeri- ne kâfi derecede su dükünüz. Is- lattıktan sonra sonran çıkarınız, iyize gıkınız. Sonra ince talaş ka- rıştırarak büyük yumurta şek - linde topaklar yapınız. Bir yere istif ediniz, kurutunuz. Soba ya- kacağınız zaman kömür, çıra ye- rine kullanırsınız. Kunduralarınız ıslük veya ça - murlu ise bunları da gazete kü- ğidı ile siliniz. Bu suretle kundu- ralarınız temizlenmiş ve birâ: ku-| Tumuş olur. Sonra içerisine ga-- zete kâğıdı. dahlurunuz n uzak bir altları üna gel - mek üzere bırakınız. Sabaha kadar tamamile kurur... Âkil Muhtar Profesör Akil Muhtar, yepyeni bir mevzua aid, belki biraz garib ve tuhaf bulduğu sualimi tebesüm- | le karşıladı ve kisa - bir tered - düdden sonra: (Devamı 7 inci sahifede * ŞAKA ALAÂYCI VE GÖZLÜKÇÜ: Alayenını biri, Tünelin önünde güneş gözlüğü satan bir satıcıya yaklaşır. Gözlükçü: — Alınız, der. Çok ucuz ve çok iyi gösteriyor. — Ver bakayım ne gösteriyor? — Herşey, buyurunuz, bakınız.. Alaycı gözlüğü alır, gözüne ta- kar. Satıcıya bakarak. — Acayib, der. “Karşımda bir serseri görüyorum. Satıcı, gözlüğü alır, kendi gö- | züne takar, alaycıya bakar ve ha- | fifçe gülerek | — Doğru, der. Hakkınız var. Ben de bir serseri görüyorum. |KRAHVEDE: Te Adamın biri atıp tutuyor, öyle lüyor ki inanmak ka - bil değil. Nihayet hazır bulunan- lardan birisi dayanamıyor: bi — Olmaz şe, Diyor, — Nasıl inanmiyor musunuz?. Bunu isbat etmekten kolay bir şey yok. n sene haziranın 31 in- de.. Umumi bir kahkaha — Haziran 31 gün değildir. — Geçen sene 31 idi... DİŞÇİDE: işlerimi nasıl buluyorsu - — Fevkalâde. — Doğru mu' — Evet, bir düzinesini çıkarmak, | geri kalanları da doldurmak ll - Aleyhinde Açılan Davadan Kurtulabilir mı? ak Kormik Amerikanın en en garib simalarından biri- dir. Bilhassa şuna, buna izdivaç vâdinde bulunmakla maruftur. Üç defa evlenmiş olmasına rağ- men yine, gördüğü güzel kızlara ve kadınlara izdivaç vüdetmekten kendini alamaz. Halihazırda hakkında üç «İzdi- vaç vâdinden nükül» davesi açıl- mışti: Maznun ilk evvel, john D. Rok- tellerin kızile evlenmişti. Bir kaç sene sonra ayrıldı. Ganna Valska adlı bir artistle evlendi. Bu rabı- $a da pek az sürdü. Uzun süren bir davadan sonra ayrıklılar. yici on beş sene a olarak Misis Vilsonla evlendi. Bu genç ve gü- zel kız, pek uzün süren hastalığı da kendisine büyük bir şef- katle bakmışti. Mak Kormik, bundan da ayrıl- mıştır. Bu kız da davacılar ara- sındadır. Bunlardan başka, Şikagolu elli beşlik güzel bir dul kadın da 1938 senesinde iki defa izdivaç vâdin- de bulunduğu halde sözünü ye- rine getirmediğinden dolayı bir zım! milyon dolar tazminat istiyor. ZO 2 inci Kânun 1939 — Güzel Kızları İzdivaç Vâdile Aldatan Adam Amerikalı sanayicinin davacılarından bir kız Ölıi_m Emareleri Öldü Diye Gömülen Bir UÜniversiteli lüml... İnsanların en çok korktuğu şey.. Ölümden — bahsolundu mu vücudü” ürpermiyen. yüreği titre- | miyen bir ferd yoktur. Tesadüfen gördüğümüz bir Ölü-| nün hayalihafızamızdan bir türlü| sillemez, daima hayaümizde ya- şar. Arasıra gözlerimizin önünde canlarır. Birçok kimseler, yalnız ölümden değil, ölmeden dirl diri gömül - mekten korkarlar. Bu korkunç | ihtimal akıllarına gelince uyku - ları, rahatları kaçar. Hakları da var. İşte bir misal: Son gelen Avrüpa — gezeteleri, Sofyada bir üniversite talebesinin tifüs hastalığına tutulduğunu ve birk-, gün sonra Katalepsi - Do - nukluk halin? geldiğini yazıyor, Hastay itedavi eden öoktor, vefat ettiğini söyleyince cesedi morga nakletmişler, mermer bir masanın üzerine yatırmışlar, ertesi gün, cesedi yerde bulmuşlar. Bir tabu- ta koymuşlar, defnetmişler. Akşam Üzeri tarlalarından dö- nen köylü kadınlar mezarlığın yı | nından geçerlerken derinden bir inilti geldiğini işitmişler. Zabıta - ya haber vermişler. Mezar kuzıl - maş, tabut Çıkarılmış. Zavallı ta- «Diri gömülen adam!» ressam WVtertz'in Brüksel —müzesinde tulunan meşhur tablosu | debenin, gömüldükten az sonra kendine geldiği, tabutun içinden çıkmıya çalıştığı, muvaffak ola - mayınca göğsünü ve yüzünü tır- malıyarak - bu sefer hakikaten - öldüğünü anlamışlar, Bu korkt: "ledir ki birçok kim- seler, diri diri gömülmemek için vasiyetnamelerine, naışlarının yir- mi Gört sâatten evvol gömülme - mesini, birçokları da yakılma - sını yazarlar. Ölüm, uzuvların harekâtına hayet verir. Kalb durur, teneffüs kesilir, vücud katılaşır ve alt çene düşer. Fakat, Tetanos hastalığın- dan ve Striknın ile zehirlenip ö- lenlerin çenelerinin düşmediğini, ağızlarının da kapalı kaldığını u- nutmamalı... | Ölüm emarelerinden biri de his kabiliyetinin kaybolmasıdır. Doktar Jase, #ransa tıb akademi- sinin takdirini — kazanan bir âlet icad etmişt.. — Küçük bir pens... Bununla, ölünün memesinin tepe- sini tutup — sıkıyor, bir hareket görmeyince öldüğüne hüküm ve - riyordu. Bilâhare bunun, İsterik ölüler üzerinde bir tesir yapına - dığı görüldü. | — Eski devirlerde, cenazelerin baş (Devamı 7 incı sahifede) İçek ler Evinize Nasl Ve Ne Renkte Çiçel İntihabEtmelisiniz Ve OnlarıNe Şekilde Yerleştireceğ inizi Biliyor musunuz ? Çiçekleri Sevmek, Büyütm;ak Ve Hediyelik Çiçek Seçmek de Ayrı Bir Hünerdir ediye getirilen çiçekleri memnuniyetle kabul etmek lâzımdır. Velevki hiç sev- mediklerinizden bile olsa... Kendiniz alırsanız, o zaman iş değişir. Cinslerine, kokularına, güzelliklerine dikkat etmeniz lâ- zımdır. İlkevvel, renklerinin salonunu- zun döşemelerinin rengile hem ahenk olmasına dikkal ediniz. Bun- lar, perdelerin, koltukların ku - maşlarının rengine uygun olursa Kgöze daha hoş görünür. Meselâ turuncu renkli çiçeklerden yapı- lan bir demet, yeşil, koyu mavi çiçeklerin kül rengi bir perde ö- nünde çok güzel durur. Kışın, sarı ve turuncu renkli çi- çekleri tercih ediniz. Demetleri Güzel epiniz Salonlarda, odalarda çok değil, güzel ve az çiçek bulundurmalıdır. Bunları lmanluğa — çevirmekte mana yoktür. Çiçekleri vazolara yerleştirmek bir iştir. Daha doğrusu bir iş de- ğil, bir hünerdir. Kaba saksılara çoban püskülü ve benzer kır çi - çekleri konulur. Gül, leylâk, ka- ranfil gibi zarif çiçekler de kristal ee Sonra saksıların, va- lerine dikkat etmeli. Şayed vazo yuvarlak ise çiçekleri de yuvarlak bir demet halinde koymalı. Şayed dar ise uzun saplı çiçeklerle süslemeli, Çiçeklerin sapları kısaca ise bunları büyütmeli, yoksa vazonun içinde çok çirkin görünür. Büyük çiçekler pek 'az olmalıdır. Bunla- rın aralarını yeşilliklerle, yaprak- larla açmalıdır. Muhtelif cina çiçeklerden “bir demet yapmak — istiyonsanız, ilk evvel büyüklerini sonra aralarına küçüklerini ko- yunuz. Yalnız renklerinin imti- zacına dikkat ediniz: Çok yaptaklı çiçekler — vazolarda iyi durmaz. Yapraklarin fazlalarını — koparıp atınız. Çiçeklerin Sevdikleri, Sevmedikleri Şeyler Sevdikleri: Taze su, saf birhava bilhassa her gün değiştirilen su... Sonra, buz, şeker, asprin, zamkı arabi ilâh... Sevmedikleri; Hava cereyanı, birdenbire hararet derecesinin de- ğişmesi (sıcak bir yerden soğuk bir yere çıkarmak veya soğuk bir yerden sıcak bir yere getirmek. adyatöre yakın bulunmak, ikide bir sallanmak, ilâh., Şu halde her sabah sularını de- ğiştiriniz. Saf havalı bir yerde bu- lundurünüz. - Çiçeklerinizi uzun müddet muhafaza için birkaç tav- siyede daha bulunalım: yerleştiriniz, | Büyük bir çiçekçiye göre, çiçel saplarının dörtte Üçü su — içindi bulundurulmalıdır. - Binaenaleyi çiçek saplarının uzun kesilmesi vazoların da o nisbette derin ol ması lâzımdır. Eğer gündüzleri, bu dedikleri - mizi yapamıyorsanız geceleri su- dan çıkarınız, taze bir suya batı: yınız. Ertesi gün yine vazoların koyunuz, Eğer saplar çürümiy. başlamış ise, çüriyen yerleri kır siniz. Sabahları, suyu değiştirir ken sapların uçlarını birer parç kesmek - iyidir. Krizantemlerii sapları kesilmez, kırılır. Saplar keserken, kesik yerlerin hava al maması için eli, vazoya batırmal ve suyun içinde kesmeli, kırmalı Yaprakların suya girmemesine dr çok dikkat etmeli, Zira, pek ça- buk bozulurlar, Çiçekleri de bo - zarlar. Çiçekle süslen miş bir salon