PARAYA VE PARADAKİ KADINA AŞIK OLANLAR öyle hikâye hiç dinlediniz B mi?, Robert Duval isminde bir Amerikalı — geçenlerde bir iş için Budapeşteye — gidiyor, Fakat, Peştede bulunduğu gün - ler içinde eline geçen bir Macar parasının üzerindeki kız resmine adeta üşık oluyor. Bu para, Ma - carların $ pengülük parasıdır. Bu paranın üzerindeki kız resmine, Amerikalı, dehşetli vuruluyor. Bu rTesmin hakikf modelini mutlaka bulmak istiyor. Kızı arıyor, tarı- yor, nihayet buluyor. Paraların ü- Berine resmi yapılan bu kadın, Ro- zi Toth isminde 22 yaşında bir kızdır. Amerikalı derhal onunla evleniyor ve beraber Amerikaya gidiyorlar, Dünyada paraya üşik olan çok insan görülmüştür ki, paranın ü- zerindeki kadın resmine âşık olan her halde ilk defa görülüyor. ÖTELLERİN ISLAHI BİR ACAİB Ne yalan söyliyeyim, şu hava - dise veya meseleye bir türlü ak- lum ermiyor: Otellerin ıslahı.. Ga- zeteler vakit vakit yazarlar.. «İs- tanbul ötelleri islah edilecek..», «turizm cihetinden bu işe ehem - miyet verilecek... ve saire... Kendi kendime düşündüm: O - teller ıslah edilecek, ne demek?.. Otellerin ıslahı bence şöyle ola - bilir: Müyonlarca lira sarfedile - rek, her türlü konforu haiz, asri oteller inşa ettirmek.. Buna paramız var mı?.. Yok.. © halde, senelerdir, otellerin ısla- HÇU K HABERLER w Alman ve Polonya Yahudi- leri Filistine gitmek istemektedir. * İzmit belediye meclis inti - habatı fesholunmuştur. * Sofyada kısa dalgalarla neş- riyat yapan gizli bir radyo mer- kezi meydana çıkarılmıştır. * Lehistan ve Avrupa işleri hakkında Leh Hariciye Nazırı mü- him beyanatta bulunmuştur. * Türkiye sigorta prodöktöcle- Ti bugün Halkevi salonunda bir toplantı yapacaklardır. & Bulgar Kralı Bocis, dün Ve- nedik sarayında Musolini ile gö- rüşmüştür. * Yugoslav bandıralı ve 6000 tonluk şilep Karadeniz boğazı ha- ricinde karaya oturmuştur. * Mekteblerin fizik ve kimya Iâboratuarları için alınan aletle- Tin bir kısmı mekteblere tevzi o- Tunmuşlardır. a& İstanbul defterdar vekili Şev: ket Maliye Vekâleti muhasobe u- mum müdürlüğüne tayin olun - muştur. * Abdülhamidin Beylerbeyi sa- Tayındaki ikameti esnasında cere- yan eden muhaberata ait bir san- 'TATBİK EDEN EYALET Amerikanın Kaliforniya mınta- kasında yaşıyan yerli bir kavim arasında, yarım nikâh usulü cari imiş.. Yarım nikâhta ne keramet var, acaba?. Tam nikâhta bulu - nan muhassenatın yarısı mı?.. Bu usulü pek anlıyamadık.. Sultanahmedde Utangaç suka - fında Kibarzade “apartımanında oturan bir kadın bir buçuk sene- denberi ayrı yaşadığı — kocasile kavga etmiş, kocası, kadının ko- lunu testere ile kesmiş.. Testere ile insan yaralanmasını ilk defa duyuyoruz. Acaba, adam, daha evvel: — Seni kör testere ile keserim, diye yemin mi etmişti?. ESKİLERİ KULLANMAK İSTANBULUN ADETİ Mi? Geçen gün İzmirden biz dostu- muz gelmişti. Beraber köprü ü - zerinden yürüyüp gidiyorduk. İz- mirli dostum, arka arkaya geçen iki Üç otobüsü görünce: — Yahu, dedi, bunlar eskiden İzmirde işliyordu. Biz beğenme - dik, eski, hurda diye kaldırdik.. Siz İstanbullular bizim cakileri - mizi mi kullanıyorsunuz?. Bizim memlekette şimdi yepyeni oto - büsler işliyor..» Verilecek cevab bulamadım.. AHMET RAUF Et Toptancıları Ziraat Kurumuna Karşı Vaziyet mi Klıyorlar ? Bazı toptancı kasabların şeh - rimizde et satışını tanzim için biz- zat perakendeci kasab dükkân - ları açacak olan zirast kurumu - nun bu teşebbüsünü önlemek ü- zere propaganda yaptıkları an - laşılmaktadır. Bunlar peşin para ite kurumdan alış veriş yapan kasablara müra- esat ederek kurumdan alış veriş yapmazlarsa kendilerine yüzde 60 noksan fiatla mal vörecekleri- ni de söylemişlerdir. Bunlardan birinin Küçükçek - meceden bile et parçaları getirip perakendeci kasablara ve lokan- talara verdiği haber alınmıştır. Belediye butun üzerine kasab- lar şirketi reisi Ahmed Karayı merkeze davet ederek bu vazi - yetlerden dolayı izahat istemiş ve hem de hemen tedbir almayı ka- rarlaştırmıştır. * Almanyada yapılan Batıray şehrimize gelmesi beklenmektedir. v Ekmek fiatları aynen ipka o- GÖKYÜZÜNDE AŞK YARIŞLARI Yazan: İskender F. SERTELLİ “Ne. 100 — Evet.. Hakkınız var. Eğer Su- | Ba annesinin yanında kalırsa, bu iş tamamile suya düşebilir. Fakat, bizim reis, Sunanın babasına çok düşkün olduğunu söyledi. — Bu düşkünlük hiçbir mana ifade etmez.. — Sebebi?. — Söylemek istemezdim. Fa - kat seni tenvir için kısaca anla- tayım: Bunlar zengin bir ailedir. Ve bütün servet Sunanın annesi- Bindir. Bay Tahirin memuriyet maaşından başka bir geliri yok - tur, Eğer ayrılık tahakkuk eder- se, umarım ki, Suna annesile bir- likte hemen İzmirden İstanbula gider. — Hiçbir şeyden haberin olma- dığını söylediğin halde çok şeyler bildiğin anlaşılıyor, azizimi Ben buna ihtimal verememekle berare, inanmağa da mecburum. Zira, ka- dının pek müsrif olduğunu söy- lüyorlar. Bu israf, Tahirin aldığı maaşla yapılamaz. — Dedim ya. Bu ailede hâkim olan kadındır. Yani servet ve nü- fuz Bayan Meleğin elindedir. Ay- rılırlarsa, Bay Tahir kaybedet. — Evet, Kadın çok genç.. Ser- veti olduktan sonra, her istediğile| erlenebilir. Çok fena bır haber bu işte. Keşke bizim mesele hallol - Mecralar Hazırlanan Son Listede Neler Var ? Belediyi reisliği İstenbulun muh- telif semtlerindeki bozuk yolların ve caddelerin süratle tamir olun- ması faaliyetine devam etmek - tedir. Bu hususta hazırlanan son |İMahkemeyeGelmediğim liste mucibince Fatih kazası da - hilnde; Yeşiltulumba, Lonca, Tat- hıkanyak, Mütesellim, Marmara, Sarayağası, Mevlânekapı, Tepe - bağı ve Sofular caddezi derhal ta- mir olunacaklardır. Diğer taraftan Haydarpaşa rıh- tımında denize akan mecraların kısmen tahdidile daire binası ya- mında ve kumluktaki öçık mec - raların tamirleri ve üstlerinin ka-| panması da kararlaştırılmıştır. Ayni faaliyet cümlesinden ola- rak Rumelihisarındaki — büyük meydana ve Sariyerdeki Fıstığlı- bağla ryollarına hemen kaldırım döşenecektir. Sarıyerin meşhur Örtaçeşme — caddesi de parkeye çevrilecektir. KISA POLİS HABERLERİ * Bursalı Mustafa oğlu Hilmi adında bir genç Beyoğlunda he - müz anlaşılamıyan bir sebebden çıkan kavga neticesinae Kocamus- tafapaşada kolacı sokağında otu- ran 18 yaşındaki Semihayı bıçak- la sağ bacağından yaralamıştır. Semiha tedavi altına alınmış, Hil-| mi tevkif edilmiştir. * Bakırköy bez fabrikası ame-, lesinden Selim henüz anlaşılamı- yan bir sebebden çıkan kavga ne-| ticesinde ayni yerde çalışan Os - manı bir demir parçasile başın- dan yaralamıştır. Yaralı tedavi al- fınu almmış Selim — yakâlamarak tahkikata başlanmıştı. a& Tarlabaşında otran Hadiye ve misafiri Fatma adında iki Ba- yan bir seyyar balıkçıdan aldıkla-| Fi balıktan zehirlenmişler, hasta- neyt kaldırılarak tedavi altına a- lınmışlardır. * Şoför Yaşarın idaresindeki 2189 numaralı otomobil Köprüde İsmail adında — birine çarparak muhntelif yeclerinden yaralamış - tır. Yaralı tedavi altına alınmış olör Yaşar yakalanarak tahki - kata başlanmıştır. * Bebek yolu inşastında çalı- şan Ali oğlu Ali adında bir amele) taş kırarken yerinden fırlıyan bir taş parçası başına isabet ederek ağır surette yaralanmış hastaneye kaldırılarak tedavi altına alın - mıştır. * Sultanahmedde oturan mo - tosikletçi Kâzım, motosikletin ar- kasına aldığı Horonyan adında bir kızla Büyükdeyeye gitmek üzere Şişliden geçerken âni olarak mo- tosikleti bozulmuş bu sırada ar - kalarından gelmekte olan vatman İsmailin idaresindeki tramvaya çar| parak Koronyanı sağ bacağından yaralamıştır. ——— — ——— — ——— —- — ——— ——— — ——— — — duktan sonra darılsalardı. — Buna şans derler, azizim! Mal şanıs.. Odaya giren iş sahibleri Iki ar- kadaşın konuşmasını kesti. İşe daldılar.. Paydos zamanına kadar gelen gidenlerle uğraştılar. Birbirlerile konuşmadılar. İkisi de endişe içinde, Cemil, — Sunayı kaybedersem, mah - yolurum.. Diye söyleniyor.. Reşad: — Meleğin yolda söyledikleri doğru imiş. Fakat kocasile ayrı - lacağını nasıl oldu da bizimkile' den duymadım. Melek acaba be- nimle evlenmek için mi kocasından aytılıyor? Eğer böyle ise, benim yüzümden bir aile ocağı yıkılıyor. demektir, Ben, böyle bir facianın kahramanı olmak istemem. | olmuş. Dairede duydum. Ve.. Mah Utangaç Şahidin Dedikleri “Şimdiye Kadar İçin, Sıkılıyorum..,, D ördüncü ceza hâkimi dirsek-| lerini masaya koydu, yum-| ruk yaptığı ellerini şakak- larına dayadı. Bir iki dakika ö - nündeki evraka göz gezdirdikten sonra âğır ağır başını kaldırdı ve demindenberi masamıu yanıba - gında bekliyen genç kıza: — Anlat bakayım, Evereksiyo, dedi. Sen bu hâdise hakkında ne biliyorsun?. Genç kız uzun kirpikli güzel Bgözlerini reise dikti. Yavaş. fakat| tatlı bir sesle söze buşladı: — Ben dava ile alükadar Ev - le niyos'u tanırım. Hâdiseden son- Ya, müşteki Yani ile bize gelmişti. Fakat sened hakkında kaf'iyyen bir şey konuşmadılar. Müddei avukat Yaninin talebi üzerine, reis şahide şu suali sor- du: — Evleniyos ve Yani evinize geldikleri zaman — İstefan sizde miydi? — Hayır. O gün İst-fan bize gel- medi.. Evereksiyodan sonra — sorguya çekilen Niko: — Ben bu mesele hakkında hiç bir şey bilmiyorum, diyince, reis: — Fakat seni şahid göstermiş - ler, dedi. Medem birşey bilmiyor- dun, neden şahid yazdılar?.. — Orasını ben de bilmiyorum. Bir gün tanımadığım bir zat, se- 'olmadığını söyledim... Madam Kleo dedi ki: — Bir gün, İstefan, Leonora, Mudam Sofya ve bir de ben, bin- dik, İngiliz sefarethancsi önünde otomobile; gitmek için Osmanlı bankasına.: Ne zaman geldik Köp-) TÜ üstüne... Şahid, suçluyu işaret etti: — Bu İstefan indi otodan, ben gideceğim d , notere.. ve ban- kanın önünde durunca taksi, ben ayrıldım onlardan, girdim şeker almak için Yaninin dükkânına... — Demek onlarla bunkaya gir- medin? — Hayır.. Kleo, yerini Leonora'ya terketti. geriye çekildi.. Reis, genç kızın hüviyetini öğ- rendikten sonra, ayağı kalktı ve yüksek sesle: — Hâdise hakkında bildiklerini, artıksız ve eksiksiz olarak, doğru söyliyeceğine şeref ve namusun üzerine yemin eder misin? dedi. Leonera gayet yavaş: — Evet, dedi. — Yemin ederim de.. — Tabil ederim. Hâkim kaşlarını hafif çattı: — Kızım, yemin ederim, desene,' Diyordu: Reşad, öğle zili çalar çalmaz pal- tosunu koluna alarak — daireden çıktı. Doğruca eve gitti. Roşadır. babası o gün öğle yemeğin> gel- miyecekti. Reşad eve gider gitmez: — Anne, karnım çok aç. Diyerek hemen sofraya oturdu. Reşad sofrada, kafasının için: deki düğümleri birer birer çöz- mek istiyordu. Evvelâ kızkarde - şinin yüzüne baktı — Ne var, ne yok Nosrin? — Güzellik, ağabeyeciğim! Bir şeyler yok. — Nasıl birşey yok canım? Bi- | zim sokakta birçok dedikodular — Evet. Hem de kapımızın kar-| şısındaki evlere ald dedikodular.. Reşadın annesi atıldı: — A yavrum, bu her evde olur. kemeler Bir Tek Kurabiye de Çalınır mı? Zonguldakt'an Dönüşünde Kendisini Memurlar Tanıdı ve Yakaladı Ahmed — isminde ve henüz 16 yaşında bulunan bir genç, bun - dan iki sene evvel işlediği küçük bir hırsızlığın hesabını " vermek üzere ancak dün yakalanarak mahkemeye teslim olunmuştur. Ahmedin çaldığı 100 paralık bir tek kurabiyedir!.. Sokakta gördü- ğü Vir seyyar satıcının camekâ - nından bir tek kurabiye aşıran Ahmed, o vakit şehrimizden Zon- :ldclı gitmiş, aşçılığa başlamış- Kendisi, iki sene sonra dün tek-| rar İstanbula gelmiş fakat vapur- dan çıktıktan biraz sonra kendi- sini tanıyan ve o vakittenberi a - rıyan memurlar tarafından yaka- lanmıştır. Kanun nazarında 100 paralık bir harsızlık ile 10 paralık veya yüz bin liralık bir sirkat, yine cürüm ve takibatı mucib olduğundan memurlar hemen kendisini Sul- tanahmed 1 inci sulh ceza mah - kemesine vermişlerdir. Ahmed muhakemede ağlıyaraki cürmünü inkâr etmiş ve serbest bırakılmıştır. Muhakemesi serbest olarak gö- rülecektir. —— dedi. Genç kız gülümsedi ve nihayet: — Peki, dedi. Yemin ederim. Ve reisin: — Bir sened meselesi var, sen bunun hakkında ne biliyorsun? Sorusuna: — Hiç bir şey bilmiyorum, ce- vabını verdi. — Fakat madam Sofya ile ban- kaya gittiğini iddia ediyorlar. Bu- na ne dersin? Genç kız, saf saf hükime baktı: — Ha, onu mu soruyoisunuz? Bakın bunu biliyorum, dedi. Hâkim biraz sinirlenmişti. — Peki — biliyorsun da neden söylemiyorsun, kızım, dedi, Leonora önüne baktı ve yine ayni yavaş sösle anlatmağa baş - ladı — O gün Osmanlı Bankasına yalnız Sofya ile ikimiz getmişlik. | İstefan bizden Köprüde ayrıl - Muştı. Hâkim şahide: — Biraz sesini — yükselt, dedi duymuyoruz. Şimdi genç kızın o hafif sesini de işitmiyorduk.. Leonora suz - muştu. Reis: — Haydi, dedi. Devam etsene, neden sustun? — Ne bileyim ben?.. Şaşırdım! — Neden şaşırdın, canım? Lecnora sesinin tonumu biraz — Bay Tahirle karısı biraz atış- mışlar.. Elbette yarın öbür gün | yine barışırlar, Aile kavgaları en| çokyirmi dört saat sürer.. Babanı bilmez misin? Kızınca ağzına ge- len lâfı esirgemez, söyler. Ben su- sarım.. Onun da hiddeti geçer. Ertesi gün söylediklerine pişman olur. Barışır gideriz, Reşad yemek yerken yavaş ya- vaş mırıldandı: — Bu, öyle değilmiş, anne! Ay- | rılıyorlarmış diyorlar.. Reşadın annesi hayretle çatalı elinden bıraktı: — Ne diyorsun oğlum.. Ayrılı- yorlar mıymış?! — Fvet. Bu sabah duydum.. — Yalandır.. — Yalan olamaz. Mühim bir a- dam söyledi. — Vallahi uydurmuşlar.. Billâhi uydurmuşlar.. Buna inanmak için Basit bir karı koca kavgası, — Kimdir onlar bekalım? deli olmalı insan. — Deli olmağa lüzüm yok. Ay- |Otobüsçülerin Dileği de | çeceği yollar yeniden tesbit olu - ! | nacaktır. Vali ve emniyet müdürü | gılmaktadır. Diğer Taraftan Kabul Edileceğe Benziyor Şehir dahilinde işleyen otoblls- lerin muayyen durak yerleri hari-| cinde durmamaları mükerreren tenbih olunduğu halde yine bazı otobüslerin bilhassa sabah ve ge- ce vakitleri istedikleri yerlende ducarak müşteri aldıkları görül- müştür. Bu hususta otobüs sahiblerine #ön bir ihtar yapılmışlır. Diğer taraftan otobüs ve oto « mobillerin Beyoğlu ve Eminönü Sirkeci, Ankara caddesinden ge- bu işle bizzat meşgul olmakta ve mahallen tetkikler icra etmekte- dirler. Bu meyanda; yakında oto-. büslerin İstanbuldan dönüşlerin- de İstiklâl caddesinde geçmele - rine müsaade olunacağı ve bu su-| retle şimdiki Tarlabaşı yolunun yalnız gidişe hasrolunacağı anla- Bir Şey Bulamamış Yakub isminde bir adam Sul - tanahmedde oturan Moizin evine harsızlık için girmiş; takat çala - cak birşey bulamadığından birkaç parça eski bez parçası alıp kaç - mıştır. Dün polisler kendisini tam ev- den çıkarken — yakalımışlar ve Sultanahmed | inci sulh ceza mah- kemesine vermişlerdir. Yakub dün muhakemede tevkif olunmuştur. yükseltti: — Şimdiye kadar hiç mahke- meye gelmediğim için sıkılıyorum. — Haydi, utanma anlat! — Madam Sofya, bankada, ken- disine aid olan kasayı açtırdı ve kasanın müuhteviyatırı aldı. — Kasadan neler , çıkardığını görmedin mi? — Hayır. Nihayet Madam Sofya sorguya çekildi: — Yani benim kocamdı. Geçim- sizlik yüzünden kendisinden ay - rildim.. Leonoranın dediği gibi, © gün beraber Osmanlı bankasına gittik ve bankada kendi namıma yazılı olan kasayı bizzat açtım. İçinde bulunan 8000 lirayı #e ziy- net oşyamı aldım. Kasada Yani - nin Evleniyos'dan aldığını iddia ettiği alacak senedi yoktu. Biz onu imha etmedik.. İstefan — bizimle bankaya da gitmemişti. Yani ya- lan söylüyor. İstefan akrabam ol- duğu için, onu ezmek istiyor.. Dava ile alâkalı diğer şahitle - rin de dinlenmeleri için, duruşma| Üç marta bırakıldı.. MEHMED HİCRET rılanların hepsi akılaız değil ya, — Öyle amma, oğlum! Bunlar o kadar iyi geçiniyorlar ki.. — Davulun sesi uzaktan iyi ge- lür, anne! İç yüzlerini biliyor mu- sun? — Bilmiyorum amma.. Görünen | köye kılavuz ister mi? | Nesrin susuyordu. Reşad gülerek — kızkardeşine döndü: — Sen ne dersin, Nesrin? Ku- lağın deliktir senin.. Her taşın al-) tından çıkarsın! Duymadın mi bul faclayı?.. Nesrin önüne bakarak verdi: — Bir şey duymâdım. Fakat se- ziyorum. Nesrinin annesi gözlerini açtı: — Haydi, sen sus. Böyle şey - cevab lere genç kızlar karışmaz. Biz a- | ğebeyinle konuşuyoruz. Ribentrop Varşovada Yazan: Ahmed Şükrü ESMEB Almanyada Hitler ara gö tikten sonra, politikada — yaptığ ilk işlerden biri, Polonya ile an* laşmak olmuştu. Hitler, bu hart ketile, Nazi rejiminden evval bür tün Alman hükümetleri tarafın * /dan takib edilen siyaseti tersitt gevirmiş oluyordu. Büyük harb” den sonra bu misakın imzalandi güne kadar Almanya ile Polonyf arasındaki münasebetler — daimif | gergindi. Çünkü harb sonrası AF manyasının siyaseti, pek aykifl olarak çizilen şark hududlariüi 'tashih noktasında toplanmıştı. Polonyanın dış potitikasında ehemmiyetli bir dönüm demek olan bu hâdisenin !ıd ve ehemmiyeti o zaman' anlaşi * lamamıştı. Bu, Hitler Almanya * sının, Avrupa hartasını yeni bai”| tan çizmek için giriştiği teş sün başlangıcı oldu .Yarın 199l ikincikânun misakının imzalanı * dığı tarihin beşinci yıldönümü * dür. Alman Hariciye Vekili Rid” bentrop, bu hâdise münasebetlif Polonyayı ziyaret edecek ve P9 lonya cumhusiyeti- tarafından rilecek olan bir ziyafette bulunacaktır. 1934 misakından evvel, Polonff Fransanın orta ve şarki Avrup kurduğu ittifak zincirinin en © hemmiyetli halkası idi. Bu misi' kın imzasından sonradır ki Fit sız ittifak yebekesi — zayıflamı$? başiıyor. Gerçi Polonya, Franst nn ittifakından resmen ayrılmif dı. Her iki tarafı da idare et siyasetini takib etti. Bu poi'ük! cambazlığı Münih — anlaşn asıff kadar devam etmiştir. Eğer Po* lonya Almanyaya karşı böyle Bİ! siyaset takib etmemiş olsaydı. Avusturya ilhak edilebilirdi. W? de Çekoslovakya parçalanırdı. f lonya Avusturya mesetesinde İ kayt kalmış, Çekoslovekya mest lesinde ise, Almanyaya yardım' | bir vaziyet almıştır. Pakat Mü * nih'ten sonra meydsna gelea VE ziyet, Polonyanın şne elvermif” meğe başladı. Fransa ortu Avff padan çekildikten sorıra Polonf” Almanya ile karş ikatşıya kali Ve Münih'ten evvel, Fransa Almanya arasında bir muvaz€f temin etmeğe çalışırken, bu ayni muvazeneyi Almanya ile yet Rusya arasında temin etmi' teşebbüs etti. Polonya ile Sov! ler arasında imzalanan ceki D pakt ihya edildi. İki devlet arf sındaki ticaretin genişlemesi bir mukavele yapılmasına verildi. Hatta Sovyet Hariciye miseri Litvinof'un Varşovayi yaretinden bahsedild. Fakat bu ziyaretin — yapılmıf beklenirken, Polonya — Hari Vekil iBek, cenubi Frunsaya rek bir müddet istirshat etti. kin Fransız devlet adamlarile mas etmiye çalıştığı anlaşılıyo Ancak İspanya ve Akdeniz sile meşgul olan Yremız ÖÜ adamlarından — yüz i Berlini boyladı. Ve Hitler ile * suoca bir mülâkat yaptı. şm Polonya ile Almanya .ıııı'; münasebetlerin gerginleştiğini Üyenler olduğu gibi, Pohl','/’ antikomintern pakta girmeğ€ Bd DA Allahı Kandınyormi!. Banerti İstanbula para kazanmağa L DA Nesrin aanesine; (Devamı var)