—ıî h. Yi (71 y B © - - © a © © n * w Ttaya, zaman, Takım meseleler çıkar ve burnlar, dühim zaman — bir O bazan günün en dedikoduları halini alır; eselesi, su me- Yol meselesi, ayakkabı me- ti ilap, Deselesi, ekmek mesele- Bi Bibi m“n ardan ekmek yine günün BN bir maselesi oldu. Bi *& de bu mesele Üüzerinde 4Tacağım VOt âlâ yaşı » de- , bi bir yaşamanın, Bek y yaş ş ’:crhad birşey olacağı söyle- X.uîJ;_:;*fk sekmek, mevzuu, kü- nem_mN> yaşlı, genç, herkesi irir hn. canü gönülden ilgilen- İ İT Mevzu, bir meseledir. d ben de, bu alâkayı kendim- hesapaArak, hem okuyucularım, l Mma, hem de, kendi payıma Aeşü fırıncı ile şöyle bir konuş- ka Yuıımıık isteğine kapıldım. Ba- ef mlarla neler konuştum ve SET dinledim. Ü ele bir fırına gindim. Etrafa ka yadam. Tezgühdarlardan baş- m.,mm'“ benzer kimseyi göre- çe sordum: < Ustanız nerede? Yok mu? Ti 5 ,.':;Ühurludın birisi — cevab , / #| di l H B İ E * # ; H w B ” * ü v |/ # ©| " if # E V 4Mlk'rop Ta Tean, tümle talıj İ bi ti nadiren tabil bir ö- ölür, Hayat ekseriya bir has- İr kaza eseri olarak vak - n önüç V nihayet bulur. Bu - “ne geçebilmek güçtür. tiyı da Ir!'""—lı Olmanın tesiri — varsa 'wıfğ kübser ve verem gibi Tüygngeç' dan kendilerini koru- Yarlar V Söneler göçtikçe ihti - Biringi ÇVvetten düşer, günün İklüm Bözlerini hayata kapar. in ,__)__" Yaşayış tarzı, yaş, ilâha dir. © 4 Üzerinde çok tesiri var- det yayı ı 'Cede ki asırlarca müd- YS hayat 29 yılı geçme - Ca ni -ırı'.: Mikrobların keşfinden bi ;*dın Mmuhafaza aBa UNMaşındanberi 3 © çıktı. Ekmek Yapı Fayda Temin Edebilir mi ? — Burada bayım, dedi. Karşıki kahvede... Gelin sizi götüreyim. Önüme düştü, götündü ve pat- ronla tanıştırdı. Patronla bir ma- sada karşı karşıya oturduk. Kah- velerimizi içerken sordum: — İkinci nevi ekmek tecrübesi iyi netice verdi mi? Sigarasının külünü silkerken, ümidsiz bir baş sallayışla dudak büktü ve; — Şimdilik bu tecrübeden faj dalı ve müsbet bir netice alınmış değildir. Bu ilk tecrübeyi beledi- yenin emrile Beyazıdda bir fırın yaptı. Denemek için biz de bir ekmek aldık; taze iken, eh, şöyle böyle... Fakat ertesi güne kalıb biraz bayatlayınca her dişin ko- -« lay kolay — haklıyamıyacağı — bli 'Ayıların En Büyük Zevkler Güzel Kadınları Seyretmek Ve y ların hribatı Hq—_)'atınızı İyi Müdafaa İçin ikroplarla Mücadele Etmeli Halihazırda yalnız - eskisinden .daha fazla yaşamak değil, hayatı mümkün olduğu kadar uzatınak çareleri de vardır. Asırlarca müddet hastalık, ha- yatın icabatından addolunarak al- dırış bile edilmedi. Hıfzıssıhha nedir bilinmezdi. Bununla beraber, faydalı tet- kikler yapıldı. Bu arada, bazı has- talıkların ayni adamda iki defa görülmediği anlaşıldı. Şurası muhakkaktır ki bir mik- rob âleminde yaşamaktayız, ağ - zımızda, burun deliklerimizde, hançeremizde, — barsaklarımızda ilâh.. milyonlarca mikrob vardır. Bu küçük hayvancıkları bulmak için âlimler asırlarca uğraştılar. (Devamı 6 ıncı sahifede) labilir mi Ve serltlik peyda eyliyor... Meğer ki bir tas etsuyu içine doğranıp, iyice aslatılsın!, — Niçin bu kadar sert oluyor? — Neden olacak unundan... İçi- zde otuz miktarında mısır- unu katılıyor. Bundan maada bir de sert un... Hem de, bu mısır « ununun iyi değirmende çekilmiş olmamasının da çok tesiri doku- nur. Kullanılan mısırunu, Adapa- zarında yeldeğirmenlerinde çe - kilmiş undur. Ekmeği kestiğiniz zaman, içinde iyi öğütülmemiş iri parçalara tesadüf odiliyor. — Bu nevi ekmeğin halk tara- | fınan rağbet göreceğini ümid e- diyor musunuz? HAYIRLI KOCA! SAFİYET NÜMUN! —— — Hiç zannetmiyorum. Bu cıns | (Devamı 7 inci sahifede) | 1si biraz zalim ve son derece geveze olan adamın biri doktora telefon ediyor — Bay doktor... Karımın çene kemiği yerinden”bynadı. Yolunuz düşerse lütfen gelip muayene e- COĞRAFYA DERSİNDE: 'erid, bir'ayda — devriğlem yapabilir misin?.. — Hayıri... — Sebeb?... — Yeni kunduralarım ayak - larımı sıkıyor da ondan... Genç bir kız, kâğıder dül na girer, kalem ucu ister. Kâğı sorar: — Sert mi, yumuşak mı olsun | mMatmazel?.. Genç kız, kızararak cevab verir: — Çok yumuşak... — Zira aşk mektubu yazacağım... BÜYÜK BİR ENDİŞE: —CX Feridin, daima düşünceli, endi- şeli olduğunu gören dostları me- rak ederler, sebebini sorarlar; — Niçin böyle düşünceli ve en- dişelisin? Bir derdin mi var? Bir düşüncen bir endişen mi var?.. — Sormayın derdim büyük, İşimden henüz emin aeğilim. Pat- Tonum, beni yanına aldığı zaman: «*Sizi bir müddet tecrübe ede - ceğim. Sonra vazifent dip edemiyeceği ğim...> dedi. O zamandanberi kat'i cevabını bekliyorum. Henüz bir şey söylemedi. — Doğru hakkın var, Fakat ne kadar oldu?, — Kırk seni RAF—Lİ9 ? inci Rünun 1939 AAA0 Oğlunuzun İstikbali İl Alâkadar mısınız ? Onun Yaradılışına Göre İnkişafı İçin İstidadına Dikkat Ecjiniz! ngiliz doktoru ühtelif çocuk ederek buaları tiplerine dalr verdiği pek şayanı dikkat Bir kaç zar çocuk tiplerinden birkaçını Ti düğünüz tipten bahis ve ne hususiyetleri» olduğunu görere istidad ve kal & göre'mes- lek intihabında yetişmesine çalış- manız iktizi etmektedir. Bu ço- cuk vücudca sağlamdır. İyi neşvü nema bulur, Çünkü ciğerleri iyi iş görür, yediğini iyi hazmeder, Fakat şişmanlamağa çok istida- dı vandır. Gerek boğazdaki güd- dei derekiye denilen thyroid ve gerek hazim için pankreas vazi- felerini çok iyi gördükleri için ço- cuk gitgide serpilir. Elleri kısadır. Çelire yuvarlak- tır. Fakat adalelerin kuvvetinden ziyade semirmek netlcesi —böyle yuvarlaktır, Çene katmerli, göz- ler büyük, bakışları zeki, dudak- lar dolgundur. Burun ile üst du- dak yakın görünür, Bunlar zayıf çocukların tâbi ol-. duğu kaidelere, bakıma pek muh- taç değillerdir. Çok kuvvetli g- dalar istemezler. Çok uykuya da ihtiyaçları olmaz. Yedi saat uyku punlara kâfidir. Çok uyuyacak 0- Perny'nin rı ik belli başlı hükümler imektedir. Bi ndır. gaze . Bugün de şu resmini gör- bi lurlarsa daha ağırlaşırlar, o za- Sıhhatli, gürbüz, fakat man vücudce kuvvet ve çeviklik- 'ten kaybederler. Bu tipteki çocukların büyü - dükçe arzü edecekleri şeyler şun- lardır: Rahat, iyi yemek, iyi iç- mek. üğer oğlunuz bu kabil çocuklar- dan ise dikkat ediniz: Bunlar çok nikbin olmak istidadındadırlar. Herşeyi gözle görmek isterler. Her kesi iyi bilerek çabuk itimad e- derler. Bu yüzden hayatta birçok üzüntülere uğrıyabilirler. Onlara dünyada herşeyin güzel olmadığı- ni ve herkesin sözüne ve sevgl: | Çıplak Vücudlarını Koklamak Bir Çingene Kızı Diyor ki: Doğruyu söylemek sebatsız — çocuklar itimad etmek de caiz olamıyaca ğını anlatmak lâzımdır. Bu ço cuklar daha ziyade hislerile dü gşünürler. Birşeyi düşünürken mu hakemeden ziyade hislerine tâb olurlar. Bir de bunların merakı diğer ar kadaşlarından üstün görünmek- tir. Söz söylerken, birşey anlı ken dinliyenleri meraklandır mak, kendilerinin büyük bir & hemmiyeti olduğunu — göstermel isterler. Onun için çok kalabalık arkadaşlar arasında bulunmay (Devamı 7 inci sahifede sız gazetecisi mühim Lâzımsa Bu Ayı Bana Adeta Sevdalı İdi (Di nn ların yaşayış tarzlarını merak | etmiş. Bunün için bir röportaj yapmışlır. Çeok garib olan bu röportajı a- şağıya yazıyoruz: Mösyö Turkof ve Lukfa gibi | mühim şehsiyetlerle (') kahve - çebilmek şerefine nail olmak fır- satı her gün ele geçen bir şey de- dığını anlamak istiyordu. Mösyö Löroye, bir kupanın içe- risine sütlü kahve verdi. Kahveyi eline aldı, şüpheli bir tavırla kok- ladı. Kulağını kabarttı dinliyor- du. Alt kattan hiddetli homurdan- malar geliyordu. Lutka, başını çe-| virdi, serzineşle efendisine bak - mıya başladı. — Lutka memnun değil. Çünkü| memleketten, ayni cisten olma - malarına rağmen araisrında çok sağlam bir dostluk — vardır. Biri Kanadalı, ötekisi Kafkasyalıdır, Bunları bir arada bulundurmak, terbiye etmekle büyük bir hata ettiğimi anlıyorum. Zira, yalnız çalıştırmakta güçlük çekiyorum. Biribirlerinden hiç ayrılmak istes miyorlar. Ayrıldılar mı homur - danıyorlar, asabileşiyorlar, iste- nilen şeyleri yapmıyorlar. Lutka » Haydudlar yollarda gelip geçenleri böyle çeviriyorlardı arkadaşı aşağıda bırakıldı. Ayni I (Devamı 7 inci sahifede) ildir.!... z Doğrusu, Pek istasyonunda tren- den inince biraz heyecan ve çok merak içinde bulunuyordum. Hof- manın meşhur hikâyelerindeki talebenin halini düşuanüyordum. Bü talebe, dostlarından birini zi- yarete gittiği zaman bir deve ku- Şunun kapıcı — vazifesini yap - tığını görünce şaşırmış kalmıştı. Acaba ben de ayni vaziyette mi Âyı, Kızın — Vücudünü İşte Otomobilli Haydutlar Jandarmalarla, Yol Üstünde Ormanlıkta Yapılan Muharebe aris - Ruen yolu üzerinde Böyle Kokluyordu kalacaktım. — Terbiye ettiğim hayvanları mı görmiye geldiniz?.. Sanra hizmetçisine dönerek ilâ- ve etti — Mösyö Lutka'yı getiriniz... Göreceksiniz, çok terbiyeli ve çok temiz bir ayıdır.. Bu sırada kapı açıldı, içeriye adeta kocaman bir dolab gibi yük- gek ve geniş bir ayı girdi. Döşe- me tahtaları, ağırlığına dayana - miyor, gıcırdıyordu. Küçük ve çe- kingen gözlerile etrafına, odada bulunanlara baktı. Sonra terbiye- 1i bir köpek gibi efendisinin ya- nına yaklaştı. Burnu ile cebini kok- lamıya başladı. Şekec veya buna benzer bir şey bulunup bulunma- P tıpkı bir gangster filmine benziyen kanlı bir hâdise olmuştur. Paris çapkınlarından üç deli - kanlı. bir otomobil çalmışlar, Ru- en yolunu kesmişler, gelip geçen otomobilleri durdurmuşlar, taban- calarla tehdid etmişler ve üzer - lerinde bulunan paraları, saat, yü-| zük gibi kıymetli şeyleri almışlar- dir. Soyulanlardan, Parsili bir sigor- fta memuru, zabıtaya müracaatla: - Vilnörden geliyordum. Yo- lun kenarında duran bir otomobil geçmeme mani oldu. Bilmecbu - riye durdum. Bu sırada üç deli - kanlı üzerime hücum ettiler, Ta- bancaları, burnuma dayadılar: — Poraları!.. Çabuk!... Dediler. Müdafaa edecek vaz yette değildim. Cüzdanımı çıkar dim, içerisinde bulunan 2,500 fran- gı verdim. Paraları alınca oto - mobillerine atlayıp kayboldular.. Zabıta derhal faaliyete geçm . 'Telefonla civar köylere otomobilin şeklini içindekilerin kifafetlerini bildirmiştir. Geceyarısına doğru haydudia - rın, Versay yakınında da bir baş. kasını soydukları, 3,000 frank ka- dar parasını aldıklar ihaber veril: miştir. Versay zabıtası takibe başlamış Sabahın saat üçüne doğru hay - dudların izini bulmuştur. Haydudlar, jandarmaların üze- (Devamı 7 inci sahifede)