, MNN ç gey de onun için yazsana. Dikkatli dikkatli yüzüne bak- tum, güldüm: — © bizde yok, dedim. Bizden paso,, kendisine an- 9—.-. gu fıkrayı İki yolcu bir handa arkadaş ol- muşlar. Biri sormuş: — Adın ne?. Beriki cevab vermiş. — Musaaaa... Öteki gülerek: — Benim adım de Musa amma, demiş, © kadar uzun boylu değil. KAÇ KÖYDEN KOVARLAR?, nnn Geçen gün bu sütunlarda bir ya- zı yazmıştım. Doğru sözden kim- #e hoşlanmaz, demiştirm.. Bir oku- yucum bana gönderdiği mektubda HANGİ İŞLE UĞRAŞILACAK elediye — kooperatifinde de B yolsuzluk yapıldığına dair Vali Lütfi Kırdara bir ih - bar vaki olmuş. Kooperatif mü - dürü işten uzaklaştırılmış ve tah- kikata başlanmış.. Ne de çok yol- suzluk ihbarı oluyor. Bir türlü aklım ermedi, giti.. Bu muhbiri sadıklar şimdiye — kadar nerede imişier araba?. Sayın Valimiz işe | başladı başlıyalı, hergün bir yeni üzlü iş çıkıyor.. Bütün bunlar. birer meşgale.. Belediye reisimiz gehrin yolsuzlukları ile mi uğra- şacak, yoksa yolları ile mi © KADAR UZUN ,BOYLU DEĞİL Ben bu sütunalrda hâdiseleri e- Time alıp, yarı lâtife, yarı eiddi, o- kuyucularımla başbaşa derdleşi - yorum.. Dün, bi rarkadaş.: — Yahu, dedi. Şu tayyare ka - gçakçılığı işine ne dersin?, Bir iki diyor ki: «O yazınızı büyük bir Tezzetle okudum. Bu vesile ile ak- ha bir darbı mesel geldi. Türk- * Macar hududunda dün yeni çarpışmalar olmuştur. 200 Ök - ranyalı da Macar hudud muha - fızlarının üzerine hücum etmiş - lerdir. * Bir Alman vapuru Çin sola- Tında taarruza uğramış ve Çin korsanları gemiye aleş açmışlar- dir. v Fransız Başvekili Daladiye- mın son Tunus seyahati esnasında| yırtılan İtalyan bayrağı için tah- kikat yapılmaktadır. * Filistinde kargaşalıklar bü- yümüştür. Bütün Suriye ve Lüb- nan hududları kapatılmıştır. e Amerika yeni ve muazram harb gemileri inşa ettirecektir. Bunların her biri Panamma kana - Imı geçebilecek şekilde buluna - cak ve 100 milyon dolara mal o- İmcaktır. * Eminönü meydanından Bı - i Dkpazarına doğru yapılan parke No BAA — Evet. Foma bir teklif değildi bu: Tahrirat mümeyyizi de hüs- nüniyetle söylemişti bana. Peki, dedim, hele bir kere kızı görelim. Ve nihayet bir gün mümeyyizle- rin evinde kızı gördüm.. Beğen - dim.. Şöylece bir nişan yaptık. Düğün hazırlığı görülüyordu. Ben de bekârlıktan, — derbederlikten kurtulacağım diye seviniyordum. Neriman.. Bu, alacağım kızın is- Mmiydi. Bir akşam tıpkı böyle si- zin gibi yeni tanıştığım bir ârka- .| daş'a - burada değil - fakat bura- ya benzer münzevi bir meyhane- de konuşüyorduk.. Arkadaşımı çok| kederli gördüm. O, benim teşeb - büslerimden — haberdar değildi. HÂDİSELER KARŞISINDA ! Son Telgraf KÜÇÜK HABERLER GÖKYÜZÜNDE AŞK YARIŞLARI cede: Doğru söyleyeni dokuz köy- den kovarlar, derler.. Bunun manası - nodir?. Neden dokuz köyden kovuyorlar da on köyden kovmuyorlar..» Bu zayın okuyucuma cevabım şudur: Çünkü, 6 adam öhuncu kö- ye geldiği zaman, artık aklını va- şına toplamış ve yalana alışmıştır.| PELİKANLI NE CEVAB VERMİŞ?. Geçen gün bir arkadaş sinemaya gitmiş.. Karanlıkta güç hal bir yer bulup oturduktsu sonra, şöyle bir sağına, soluna bakmış.. bir de ne | görsün, Yanıbaşında bir delikanlı yavuklusuna sarılmış, öpüyor. — | Hiç sesini çıkarmamış. — Filim bitmiş.. Fakat, arkadaş bu apaçık vevda sahncsine müthiş içerlemi — Beyelendi, bu işleriniz için başka bir yer intihab etseydiniz daha iyi yapardınız demiş.. Biraz ı ayıb kaçmıyor mu?. Gözünü sevda bürümüş deli - kanlı pişkin bir şeymiş, şu cevabı vermiş: — Perde de onu seyretmiyor musunuz efendi ağabey?. Biz üz- telik bilet parası da almıyoruz. MÜNAKAŞAYA —H KARIŞAN BAYAN ——— *Kişi noksanını bilmek gibi ir- fan olamaz. diye bir söz vardır. Geçen gün bir mecliste, bu atalar sözünün manası münakaşa edili- yordu. Genç bir bayan da müna- kaşaya karıştı.. Sordu: — İrfan kelimesinin manası ne- dir?. Saatlerdenberi, bu darbi meseli izaha çalışan bir genç avukat, he- yecanla atıldı: — Bir türlü izah edemediğim bu atalar sözünü şimdi canlı bir misalle arzediyorum. İşte bu ba- yanın vaziyeti bu darbı meselin izahıdır. AHMET RAUF angaalı süratle bitirilecektir, * İrakın Ankara elçiliğine İs- tonbul konsolosu Kâmil Ceylâni fayin olunmuştur. * Maarif umum mültettişleri pek yakında Anadoluda teftiş e- yahatine başlıyacaklardır. * İlk mekteblerin kuruluşu - 'Hun 100 üncü yıldönümü müna - sebetile memleketin her taralın- da sergiler açılacaktır. * Maarif müdürü, — İstanhul maarif işleri hakkında Vekâlete irahat vermek üzere” Ankaraya Bilmiştir. * Deniz ticaret mektebi talebe- sinin staj görmeleri kararlaştı - * Seyrüseferi ” kolaylaştırmak için nakil vasıtalarının -inerken Meyit yokuşu yolunu takib etme- leri hakkındaki karar, bu yolur 'Çok dar olması yüzünden geri bı- rakılmıştır. Vazan: İskender F. SERTELLİ Birdenbire rakı içerken: «Ah Ne- Biman, sen beni öldüreceksin!» di- yerek derdini yanmağa başladı bana. Olabilir ya. İsim isime ben - zemez mi?, — Evet, İslm isime, resim resme, hatta insan insana benzer amma.. O açıkça söyledi.. Nerimanın ba - basından bahsetti: «Beni üç aydır aldatıyor. Kaç gece başbaşa, du- dak dudağa kaldık. Hâlâ benimle| evlenmeğe söz vermiyor!» diye - Tek ağlamağa başladı. O zaman bilsen ne oldum? Meyhanenin ta- vanı başımda dönüyor, beynimin içi oyuluyor gibiydi.. Şaşırıp kal- miştim. Dükkânlar | P © L i S Ve.. Mahkemeler Konftrol Edi ecek Sıhhi îarl.ara Riayet ranıyor Belediye; şehrin bütün semt - serinde bulunan her sınıf küçük, vüyük dükkânları sıkı bir teftişe töbi tutacaktır. Bu yeni teftişten maksad, dük- Xânların vaziyetini tesbitlir. Yani; bazı yerlerde bodrum gibi evlerin alt katlarının dükkân şek- Lne sokulduğu veya daracık, ha- vasız yererde alış veriş yapıldığı görüldüğünden buralarda çal an-| darın sıhhi bakımdan — vaziyoteeri gözden geçirilecektir, < Bu süretle bilhassa mahalle a» larında ve hücra semilerle, ke- sif iş mıntakalarında tesadüf olu- Tan bu kabil dükkânların faali - yetine müsaade edilmiyeceği tah- Tain olunmaktadır. Hü Ear ? Sarhoşlukla Arkadaşını Bıçakladı Tophanede dün bir hâdise nl - muş kendini bilmiyecek derecede sarhoş olan bir genç iki arkada- şını tehlikeli surette yaralamıştır. Hâdise şöyle olmuştur: Topanede Mescid sokağında Ha-| fıza adında birinin kahvesinin üs- *ündeki bir odada oturan ve fazla- ca içkiye düşkün bir adam olan İsmail oğlu İbrahim isminde bi hervakitki gibi dün de körl #arhoş bir halde nağraları atarak odasına çıkmıştır. O sırada uyku-! Ga bulunan ve ayni odada yatan ve İbrahimin bu hallerinden bizar| olan Mehmed Emin oğlu Necdet Kemal ile Yervant oğlu Ropen ya- taklarından kalkarak İbrahime bu hallerinden vaz — geçmesini söy- lemişlerdir. İbrahim arkadaşları- Kin söylediklerine öfkelenmiş ve üzerlerine hücum ederek ikix.ni de tekmelemeğe başlamıştır. Öf- Fesi büsbütün artan brahjra bu kadari yetmiyormuş gibi eline Beçirdiği kunduracı bıçağile her iki arkadaşını muhtelif yerlocin- den tehlikeli surette yaralamıştır.| Needet ile Ropen cankurtaran otomobilile Beyoğlu Belediye has-| tanesine kaldırılarak tedavi a'lına alınmışlar İbrahim yakalanarık tahkikata başlanmıştır. Zd Otomobil Çarptı Kadın hastalıkları doktoru Mah- mud Atanın idaresindeki 748 nu- maralı hususi otomobil — Kan - hcaya gitmekte iken, âni olarak karşısına çıkan, Kabataş liscsi talebesinden Feridin idaresindeki motosiklet ile çarpışmıştır. Oto - mobilin ön tarafı motosikletin de bazı yerleri hafif surette hasara uğramıştır. Ferid ellerinden ya - | ralanmıştır. — Arkadaşına bir şey söyleme-| din mi? — Hayır, söylemedim. Söyliye- mezdim.: Çünkü © benden teselli bekliyordu. Ve ona ne diyebilir- dim ki, hiç bir suçu yoktu, Bütün kabahat, kahbelik Nerimanda idi. Sonra itiraf edeyim ki, o bendifi çok yakışıklı, ve güzel bir gençti. Benden çok da meziyetleri vardı. Onu aldatan bir kız bana ne oyun- lar oynamaz diyerek derhal bu işlen vaz geçtim. Vaz geçtim am- ma.. Kahırla, ntü ile kendimi büsbütün içkiye verdim.. Onu arm-| cak bir senede unutabilmiştim. Birdenbire içini çekerek tekrar elini cebine soktu: — Bak şu fotoğrafa azizim: Ben şimdi de bu kızın divanesiyim. Ö- nu çılgınca seviyorum... İzmire geleli on beş gün oldu. Ne şeker, ne piliç, ne sevimli şey... Reııd fotoğrafı eline ıl.ıncı tit. Delikanlı | Nışanlısım Vuracaktı İÇingene İle Evlenirim| Seninle Evlenmem Dün öğleden sonra, Ağırcecıdı Üç ay evvel, nişanlısı Remziycyi öidürmek teşebdüsünde bulur - maksan suçiü Ümer oğlu berier Salâhaddin Uğurcunun muhake- ©e kendisine isnad edilen suçu in- kâr ederek, demiştir ki: — Remziye ile bir buçük sene- denberi sevişiyoruz.. 9 aydanherı de kendisile nişanlıyım. Ancık kızın yaşı nüfusta -küçük yazılı olduğu için, yaşına büyültm de çalışıyorduk.. Remziye e nişan- landıktan gonra bir ev tuttum ve orada onunla beraber yaşamada başladık. Fakat bilâhare, ansesı beraber oturmamızı — teklif elti, biz de onun bu dileğini yerine ge- mrdik.. Fakat aradan çok zaman geçmeden onlardan tekrar ayrıl- Gun... Bir akşam, Yedikuledeki düykâ- mımda bulunduğum sırada, Rem- ziyenin arkadaşiarından, tanına- dığım ve ismini bilmediğim *ir kız dükkâna geldi; Remziyenin be ni eve çağırdığını söyledi.. Ben de © gece saat 11,5 da Remziyelerin evine gittim... Fakat her zaman beni güler yüzle karşılayan ni - şanlım, bu sefer — somurtgan bir çehre ile: Bu ak$şam seni buraya çağır - maktaki maksadım, — nişanımızı bozduğumu sana bildirmek içindi.| Ve lâkayid bir tavırla: — Çünkü, seninle'artık anlaşa- mayacağımızı anladım, dedi. Ben: — Sana bugüne kadar 800 lira sarlettim; bu hareketin doğru mu? dedim. O sert sert yüzüme baktı v — Ben bir Çingene İle evleni- zim de, seninle hayalımı birleş - tiremem, dedi. Tam bu sırada odaya kendisini evvelden tanıdığım Hilmi girdi: — Ulan, sen burada ne arıyar- sun?.. Diyerek üzerime hücum etti ve, ceketimin düğmesini kopardı.. Ben bu vaziyet karşısında, istimaad maksadile; cebimden çıkardığım tobanca ile havaya bir el ateş et- Vm. Bunun üzerine Hilmi beni biraktı.. Ben de pencereden atlı- yarak, evden çıktım... Yokaa öl- dürmek kasdile ateş etmedim! . Bundan sonra bazı cihetler da- ha soruldu ve sonra dava ile alâ- Yalı, Remziye, Fahri, Süreyya, Şaban, polis memuru Hüseyin ve Hilminin de şahid sıfatile sorgu- ya çekilmeleri için, duruşmanın € marta bırakılmasına karar 70- rildi!. Arkadaşının sevdiği kız Suna- dan başka biri değildi. Reşadın birdenbire dili dolan- mıştı. Önünde duran kadehi bir yudumda susuz olarak midesine boşalttı. — Nerede tanıdın bu kızı sen? — Beyler sokağındaki —bozuk kaldırımın tamirine nezaret edi- yordum. Pencerede gördüm.. O ev beş on gün evvel boştu. Yeni taşınmışlar. Bir memurun kızı imiş, — Ya bu fotoğraf?. — Görüyorsun ki, yolda çekil- miştir. Fotoğraf makinesi yanım- da idi. Sokağa çıktığı zaman ona sezdirmeden çekiverdim. — Büyük bir meharet doğrusu. Görmedi demek? — Hayır. Ruhu bile duymadı. — Konuşmadın mı kendisile?. — Hayır. Ben zaten tanımadı- ğim bir kadınla kolay kolay dost olamam. Huyum kurusun., Keş- Atinanın Davası Görüldü Bir Kaç Genç Kız Dinle d Randevuculük ve genç kızları fuhşa teşvik etmek suçlarile mev-i Yufen muhakeme edilmekte olan Madam Atina ile muavini Madam Katinanın ve Atinanın kızı Zizi namı diğer Aleksandra ve Mari- kanın muhakeemlerine dün birinci cezada devam olunmuştur. Dünkü muhakeme de gizli ola- vuk cereyan etmiştir. Dün Şükran, Harikliya, Bedla ile Bayan Ha- yat ismindeki genç kızlar şahidi o- lsrak dinlenmişlerdir. Şahidlerden Yolandanın Misıra) firar etitği anlaşılmıştır. Diğer taraftan müddelumumü -| lik geçen celsede şehadetini sak- dayan iki şahid hakkında takibatta, bulunmağı kârarlaştırmıştır. Bu şahidler; sorgu hâkimi önün- de her şeyi söyledikleri halde; mahkeme huzurunda hiçbir şey bilmiyormuş gibi bir tavır takın- mıişlar ve reisin müteaddid sor - gularına ademi malümatla mu - kabele etmişlerdir. di Hakaret Etmiş Beyazıdda Bakırcılarda 30-32 numarada bakırcılık eden Ali Oş- man kendisinden evinin bekçi ay-| lığını istemeğe gelen Çemberlitaş-| ta Tavukpazarı mahallesi bekçisi Babiti tahkir etmek ve dövmek suçile dün asliye 4 üncü ceza mah- kemesin everilmiştir. Şahidler dünkü celsede vak'ayı #nlatmışlar ve müddeiumumi suç-) lunun bir ay müddetle hapse ko- nulmasını istemiştir. Muhakeme karar için kalmıştır. «Amiral Kolçak destroyer Kağol'un kumanda köprüsünde hı garesizlik içinde bocalatan bu bir oldu: — 18 kerte dönüş. Tam yolla tılar!.. ke biraz sırnaşık bir adam olsay- dim.. Reşad hâlâ titriyordu. Sunayı elinden kaybedivermiş Bibi, içinde bir sızı vardı. Gözleri âdeta dolmuştu. — Haydi içelim. Diye mırıldandı. Garson kadehleri doldurdu. Reşad, biraz önce dudağını bü- zerek ve yüzünü buruşturarak iç- tiği rakıyı şimdi tatlı bir şurup iştihasile içiyordu. Sunanın bu işte suça yoktu. Derbeder mühendis onu uzak- tan görmüş, sevmiş ve kendisine sezdirmeden resmini çekmiş.. — Olabilir ya, dedi, çocuğun kalbindeki sevgiyi zorla söküp tabilir miyim? Ona: Bu kızı san sevime.. Ben seviyorum! diyebk lir miyim?. Reşad muhakeme ve itidalini kaybetmeden içiyordu. İşte., İnsan içkiye kendini böy« le veriyonrdu. Ortada bir sebeb Ü KAT et YENİ CENİZ TEFRİKAMIZ Yarından İtibaren Başlıyoruz 1 NUMARALI HALK FİLOSU Bu son derece meraklı tefrikamızdan bir parça: takalarla hücuma geçen Dursun Ali kaptan filosunun yaraladığı Nebogatof kruvazörünün batışına aklırmadan — kaçmağı tasarlı- yordu. Amiral gemisinin işaret cundasında kaldırılan işaret şu Rus zırhlıları Türk takalarının önünden son hrılırlle kaç- 15 Yaşında Bir Çocuk Yakalandı Sorgusunda Hemen Ağlamağa Başladı 15 yaşında bulunan Ahmed Ya- vuz isminde bir çocuk dün hırsız- Lk suçile 2 inci sorgu hâkim'iğine verilmiştir. İddaya göre Ahmed — Yavuz, Şükrü isminde bir arkadaşile be- raber Bakırköyünde ahçı Hasanın| dükkânının klildini kırmak su - retile içeriye girmiş ve 70 lira pa- 1z çalmıştır. Fakat küçük hırsız dünkü is- tievabında hüngür hüngür ağlı- yarak bu cürmünü inkâr etmiş ve — Kabahat hep Şükrüde, Ben hiç bir şey çalmadım... Sade göz- cülük ettim!.. Demiştir. Sorgu hâkimi kendisini tevkif eğmiştir. —o— Çamurlukları Parçalandı Nişantaşında oturan ve ken tini, bilmiyecek derecede — sarhoş bir halde bulunan Muhiddin adında birinin idaresindeki 807 numaralı bususl otomobil vatman Cemalin idaresindeki 172 numaralı tram- yaya çarpaarc tramvayı hasıra uğratmıştır. Kendi - otomobilinin ön çamurlukları da parçalannış- tur, Kadın Yüzünden Şişlide bir mensucat fabrikasın- Ga çalışın Afyonkarahisarlı A med isminde bir genç Kurtuluşta Akın sinemasında bir kadın yü- zünden çıkan kavga neticesinde Maçkada kasab Abdullahın çırağıı Kasım oğlu Ahmed Bucalı bıçak- la gol böğründen ağır surette ya- ralamıştır. Bi ge Denize Düşmü Evvelki gece saat 3 sularında dördüncü vakıf hanı önünde bir #damın üstü başı ıslak bir ha'de dolaştığı görülmüş vaziyetinden şüphelenerek karakola götürü! - müştür. Heybelladada şöpçü onbaşısı ol- duğu anlaşılan bu adam Galata zıhtımında dolaşırken kazaen de- nize düştüğünü söylemiştir. Polis tahltikata başlamıştır., filotillâsının - komodor - gemisi ! BZ arsından köpürüyor, kendisini avuç Türk denizcisinin, tahta Sıvastopola!.. yökken, Reşad ne meyhaneye debilir, ne de içki içebilirdi. İlk önce bir yudumunu bile ze- hir içer gibi tksinerek içen Reşad şimdi duble kadehleri ardısıra bo- şaltıyor.. Arkadaşını geride bıra- kıyordu. O gece kendini güç tuttu. Arkadaşına birşey söylemedi. — Ben gideyim artık.. Evde bek- lerler, Diyerek kalkmak istedi. Sunanın âşığı, Reşadın kolun- dan tuttu: — Vallahi bırakmam, azizim! Ben bu gece senden yardım isti. yorum. — Na yardımı? — No yardımı olacak?! Siz de © sokağa taşındınız. Eğer ailece onlarla tanıştınızsa., Reşad, arkadaşının sözünü kesti: YN Garl Almanya Ve Or Avrupa Yazan: Ahmed Şükrü BS Ne dörtt büyük devlet araf) ki Müaih anlaşması, ne de ya ile Almanya arasında Vi da yapılan itilâf, beklenilen sükün v tirmiş değildir. Münih anlaş) Fransanın orta Avrupadaki kalarını likide etmiştir. ! bundan sonra Almanya, ort şarki Avrupadı. ümid ettiği yalnız kalmış değildir. Maci| tanla Çekoslovakya arasındâ) vanın halline sıra gelince; Al| ya ile iki dostu, İtaiya ve P ya arasındaki ihtilâf rülmüştü. Almanya, ehemmiyet vermedi. Bu mes İtalya ile Viyanada müzaket| tiği zamanda Almanya Rut| hakkındaki kendi görüşünü yaya empoze etti. Halbuki Ratenya mesclesi, nız bu mıntakanın mükaddet alâkadar bir mesele değil, P yanın hayatile de alâkadar budaklı bir iştir. Bu sebebled Polonya, Viyana kararına £ meh Rutenyanın ortadan kall sın: istemekte ısrar etmiştiri manyanın Rutenya politikasıf| memnun olmadığını anlatmal de Sovyet Rusya ile kur yapf| başlamıştır. İtalyaya gelince: Orta AVİ vaziyetinden hiç de memnufl| mamakla beraber, İspanyı Akdenizde meşgül olduğu il mesele ile ciddi gurette uğrıö bir vaziyette değildir. Bu beraber Almanyayı kuşkı mamak şartile, bir takım işlei mıya çalışmaktadır. İtalya Hariciye Vekili Kot ano, geçenlerde Budapeşteyi ti Bu ay sonunda Belgrada ceği bildiriliyor. Varşova 5i hatinden de bahsedilmel Dikkate lâyıktır ki Ciano, &i bu işleri, Roma - Berlin mil nam ve hesabına yapar gibi rünmektedir, Halbuki hakil de öyle değildir. Almanya orta Avrupa işlerine kendis başka bir devletin - karışm istemylor. Fransayı (| ünihte Avrupadan söküp atıktan, İl tereden bu mıntakaya karışfi cağına dair söz aldıktan ve yan politikasını cenuba, Akd Afrika ve İspanyaya doğru dırdıktan sonra, -Almanya, mıntakadaki Polonya, Ma tan, Çekoslovakya gibi devi le yalnız başına meşgul olab ğine kanidir. Binaenaleyh İ! Hariciye Vekilinin Berlin - mihveri namına sarfettiği yeti, fuzuli gayretkeşlik adö mektedir. Birkaç gün evvel, Macaf ile Çekoslovakya arasında gelen hudud hâdisesini, Almf | ya, Viyana kararına karşı b Teket telâkki ettiğinden tarafı da tevbih etmiştir. ya bu hâdisenin mes'ullerini! mak ihtiyacını bile duyit Çünkü Macaristana da, Çi vakyaya da ayrı ayrı g bağlanmıştır. Her ikisini de etmek ister, Versay si yerine kaim olan Münih iyana sisteminin iyi işlemes Almanya kendisini mes'ul diyor ve bu işi yalnız ba; (Devamı 6 ıncı sahife! e FIKR/ Sureti Istimali Ko Pariste, Kurnaz ve hilekâr bİrİ Bir gün parasız kalınca g ufak boş kutulara sart bir dürmüş, kalabalık bir yerde dalye üzerine çıkarak bağırıı Tar, Kotusu 8 Frank.... Pireyl neği derhal öldürür. Taplanatt ye kirk elli kutu sattıktan bunun süreti istimalini sorar. evvelce düşünmemiş olan Kaçacak yolünü — kestirdikten / süreti Btimnli mi? Gayet Gayet kolay. Evvel ılı—n larmızla ; 1 Pire derhal ölür demiş ve İstanbul, JAK HLA