ş t F i | : f ) 'ı > " t k k E : % j : (G—SON TELGRAF —B İ inci Kümn i$os Hakiki Mes'ul Kim e müracaat edildiği gibi Beşiktaş emniyet âmlri Lütfinin Beşikt birinci komiserinin ifadeleri alır - zaştır. O gece orada bulunan 50 yi mü tecaviz emniyet memurunun « mini havi liste hazırlanmıştır. Diğer taraftan — adliye o gece hâdise tahkikatına saat 23 de yani) vak'adan yarım saat sonra el koy muştur. Ve bütün deliller olduğu Kibi muhafaza olunmuştur. İcabında bu deliller de tetkik olunacaklardır. Önce yaralanan ve ölenlerden maada — yüzlesce kimsenin çanta, şapka, iskaroin, şemsiye, lüstik, ceket gibi el ve üzerlerindeki eşyaları da yerlere düşmüştü, bunlar derhal toplatt:. rılmış olup sahibleri çıktıkça ken dilerine iade edilmeğe başlanınış- tır. Evvelce yapılan tahkikatta pc- lis müdür muavinile Beşiktaş em- niyet âmirinin idari ve inziboti işlerde mes'ul olduğu söylenmişti. Şimdi yapılan tahkikatta bu eihe- tin de doğru olup olmadığı araş- tırılacaktır. Bu sabah da erkenden tetkik - lerine başlıyan ve muhtelif kim- selerin fadelerine müracaat eden! mülkiye müfettişleri hâlen bil - bassa ölüm hâdisesinin — hak'ki mes'üllerini tesbit etmeğe uğraş - maktadır. Şelâîşleri (1 inci sahifeden devam) süratle bitirilmesi için amele ane dinin arttırılması yolunda verdiçi emirlerin tatbik olunup olunma - dığını araştırmak üzere dün bu- raları tekrar teftiş etmiş ve bilâ- hare Beyazıda geçmiştir. Beyazıdda «İnkılâb müzes, in! gezen Vali müze binası önündeki bazı çirkin binaların kaldırılması Bundan sonra Belediye heyeti fen- niyesinin bulunduğu binaya gi - derek mimar Prostun verdiği iza- hatı dinlemiştir. Lütfi Kırdar şehrin temizliği ile esaslı surette meşgül — olunniası için dün de bazı emirler vermiş ve sıhhat işleri daktorlarından Rem zi de ilâveten temizlik işine me- mur edilmiştir. Diğer taraflan şehrimizin bütün kazalarındaki kaymakamlar bu sabah da erkenden mıntakalarını teftişe çıkarak bilhassa esnafı sı- kı surette kontrol etmişlerdir. Bu kontrollarda müteaddid ba- yat ve noksan ekmek, simid ve sa- ire müsadere olunmuştur. ——— — ZAYİ Eminönü maliyesinden 1094 nu maralı maaş cüzdanımın — tatbik mühürümü zayi ettim. Hükmü olmadığını ilân ederim. Kamelya Gökçakan No 268 Bana karşı ağır ve çok — eiddi davrarıyordu. Bana içli, çok te - miz bir sevgiye muhtaç olduğun- dan bahsettiği için, hareketimi fena şekilde tefsir etmesinden çe- kinerek, elini bile tutmak teşeb- büsünde bulunmadım. Yalmz hakkında vereceğim bir hüküm var: Belki izdivac gibi hayatın ya- Tısını ifade eden bir köprüden geçtiği için olacak, bir parça ser- best ve ruhi yapılış itibarile de bir parça isterik buldum. Onu Suadiyede bıraktım. Ben Erenköyünde trenden indiğim za- man Meralı istasyanda buldum. Gözlerile birini araştırıyordu. Suratı azık, kaşları çatıkdı. Kala- |Mi|lî Şef Bugün Taşköprüye Gitti (1 inci sahifeden devam) arada da ayni şekilde tetkiklerde butunacaktar ve tekrar Kastamonuya döneceklerdir. Yarın Kastamonu Halk Partisi vilâyet umumi kongresi toplana- caktır. Bu toplanlıda vilâyetin düc1 tarafından gelen delegeler buluna- «ak ve halkın en hücre köylere vurucıya kadar bütün dertlerini anla- tacaklardır. Şefimiz bu toplantıda bulunarak bu dert ve dileklerle yakından alâkadar olacaklardır. Mütcakiben kendilerinin mühim bir hitabede bu- lunmaları beklenmektedi Almanya, Akdeniz meselesinde İtalyaya müzahir aris 8 (Hususi) — Alman | — Hükümete muhalif olan siyasi Nazırı buradaki temi mehafikdeki kanaate göre, Alman- ya Fransa ile dost olmasına rağ- men bu dostluğu ve taahhütleri yalnız kendi hudutlarile Fransa- ya münhasır telâkki eylemekte olup İtalyaya tamamile müzahir bulunmaktadır. Almanlar Berlin- Roma mihverinin çizdiği proğro man tahakkuku için evvelce İtal- yanın Çek ve Avusturya mesele- lerinde Almanyaya vaki yardım- larına mukabil Akdeniz meselc- sinde de Almanya Frantaya mü- zaheret edecektir. Fakat hükümet mehafili eksi kanaatte olup Münih konferan- sile başlıyan dört devlet anlaşma- âa - İtalya münasebatına ternas e- | sının bir sulh ve selâmet siyaseti dilmektedir. olduğu noktasında musırdır. « Romanyada Demir Muhatızlar Hükümeti Devirmek İstiyorlar (1 inci sahifeden devam) ve memleketin selâmeti ilibarile lüzümlü olan her değişikliğin yapılabilmesi için bütün çarelere başvurmıya karar vermişlerdir. Memleketin dört tarafı fovka- lâde günlere mahsus bir vaziyet- te bulunmaktadır. Alman sefiri vaziyet hakkında hükümetine izahat vermek üzere dün gece Bükreşi terketmiştir. Hükümet demir muhafızların birer birer tevkif edilmelerini he- nüz protesto etmiş değildir. Çün- kü bu dahili bir meseledir, Fakat vaziyet adım adım takip olun - makta, nihayet ideoloji itibarile Alman milletile beraber olan de- mir muhafızların işkence ve taz- yikten kurtarılmaları için diğer devletlerle birlikte bir teşebbüse na devam etmektedir. Bu * temaslar esnasında bir taraftan iki memleketi yakından alâkadar eden siyasi ve iktısadi işlere, di- ğer taraftan beynelmilel pürüzlü meseleler birer birer gözden ge- | çirilmektedir. Maamafih tereşşüh eden haber- Jere göre müzakereler esnasında bilhassa Balkanlarda ve Orta Av- rupada iktısadi nüfuz meselesi, Almanyanın şarka doğru yayılma iateğine karşı FPransanın garpta temin edeceği menfaatlerle İtal- yanın talepleri karşısında Fram girişilmesi ihtimalinden bahse - dümektedir. Salâhiyettar baz: mehafilde id- dia edi'diğine göre demir muha- fızlar, şimdiki hükümetin uzun müddi aşında kalmasını doğ- ru görmediklerinden Romanya - da dahili meselenin nihayet ikin- cikânunun on beşine kadar hal- letmiye karar vermişlerdir. Fakat bu kararlarını ne suretle tahak - kuk sahasına koyacakları henüz mektum tutulmaktadır. ŞÜPHELİ ALMANLAR TUTULDU Bükreş 8 (A.A.) — Alman ekab liyetine mensub Romen tab: tinde dört kişi şüpheli faaliyet!e- rinden dolayı Alba şehrinde tev - kif edilmiştir. Bunlardan biri ü- zerinde-neye yaradığı anlaşılarnı yan bir şifre bulunmuştur. ileSABAH ÖĞLE ve AKŞAM Her yemekten sonra muntazaman diş'erinizi fırçalayınız — Bir akrabal.. — Atmayın!.. Ben kim olduğu- nu biliyarum. — O halde niçin soruyorsunuz? — Ağzınızdan işitmek için. — İşitip de ne olacak ve neden soruyorsunuz bunu?.. — Siz cevap verin yalmız!.. (Z KILA KA Yazan: Nusret Safa COŞKUN balık arasında beni görünce, ara- dığını bulmuş gibi yanıma koştu. Tok bir sesle: — Allah Allah, hanımefendiye — Merhaba Sermedi! hesap vermek mecburiyetinde mi- Dedi. yiz?.. — Ve aleykümselâm Meral ha- | — — Bana belki hayır.. Fakat na- nim!.. mına hareket ettiğim insan için, evet.. Elleri arkasında ayni asabi çeh- iş Dayanamadım gülmeğe başla- dim: Te yanımsıra yürüyordu: — Dört trendir, sizi bekliyo - — Kimin nam ve hesabına ha- reket ettiğinizi lütfen söyler mi- Tum!.. — Yaaa.. Vah vah.. Beklettim sizi.. Niçin acaba, mühim bir şey | Siniz?.. mi var?.. — Söylerim.. İclâh unutmuş Yüzüme sert sert baktı: gözüküyorsunuz!.. — Hatırlattığınız için teşekkür ederim. Fakat husust - işlerime başkalarını karıştırmak âdetim değildir; Mâubalilikten biç hoş - — Evvelâ benimle ciddi konuş- manızı rica ederim!, — Başüstüne.. — Sabahleyin yanınızdaki ka- DIŞİka Ş ME AÇT “Korsika, Nis, Tunus,, Nümayişi Yazan: Ahmed Şükrü ESWER (2 jnci sayfadan devam) yerleşmişti. Bundan başka esasen tunus üzerindeki alâkası, 1860 se- nesinde Tunus maliyesinin mura- kabesinde Fransa ve İngiltere ile müsavat kabul edilmek - suretile tanınmıştı. Bundan sonra Tunus- daki vaziyetlerini takviye etmek için İngiltere, Fransa ve İtalya a- rasında şiddetli bir rekabet baş - Tadı. İngiltere bu Üç ortağın en kurnazı, Fransa Cezayirin yakın- hığı dolayısile, en elverişli mevkide bulunan, İtalya ise, zayıfı idi, Bu üç tarafh çekişmede Fransa ka - zandı. İngiltere 1878 — senesinde Kıbrıs adasını almıştı. Misiri da almak istiyordu. Binaenaleyh hem Kıbrısa karşı tazminat teşkil et - sin, hem de Mısırı almağa çığir açsın diye, Fransanın davasını ter- viç etti. Almanya, Fransayı Av - Tupa harici işlerle meşgul etmek için Fransayı çoktanberi — teşvik ediyordu. Bismark, Berlin kon - geeslade Fransız murahhasma 'de- mişti ki: — Tunus meyvası olmuştur. O- nu koparıp almeazsanız, başkala- yımı (İtalyayı ima ederek) hırsız- lığa teşvik etmiş olursunuz. Böyle müssit bir siyasi zemin içinde Fransa Tunus üzerindeki himayesini beye kabül ettirmek için teşebbüse girişti. Bazı Tunus kabilelerinin kendi idaresinde ©- lan Cezayire girdiklerini bahane edürek asker gönderdi ve 1830 se- zesinde Tunus beyi ile Pransa a- yasında memleket üzerinde hi- maye tesis eden Bordo mukave - Tesi âmasdlandı. O zamandanberi Tunus Fransanın himayesi altın- Ga bir memleket olmakla beraber hakikatte müstemleke vaziyotin- da idare edilmektedir. İtalya, bu emrivakin — iğbirarı tçindedir ki kendisini Almanya - Dın kolları arasına attı ve ittifakı müselles teşekkül etti İtalya on allı sene Fransanın - himevesin: tanımadı. 1896 senesindedir ki o- rada yaşıyan yüz bin kadar İlal- yan tebaasının bazı hakları ta - manmak şartile Fransız himaye sirl tanımışlır. Fakat 1896 mu - kavelesi de Tunus meselesini hal- letmemiştir. İtalya, ikide bir bu meseleyi ileri almış ve Tunus ye- ni yeni anlaşmalara mevzu teş- kil etmiştir. Sonuncu anlaşma da 1935 senesinde Laval ile Musolini arasında yapılmıştı. Bunurila be- raber, İtalya, kendini kuvvetli ve Fransayı zayıf gördüğü zamanlar bu demirbaş meseleyi ileri atmak fırsatını kaçırmaz. Ancak Fransi nın Korsika, Nis ve Tunus üze « rindeki himaye ve hakkının ma- hiyeti ne olursa olsur., şu muhak- kaktır ki Fransa, bu memleketle- Fin biçbini, harpte mağlüp olmak- sızın terketmiyecektir. Her üçü- nün de Fransa için ayrı ayrı se- beplerle hayati ehemmiyetleri vardır. Bunu İtalya da bilir. Bu- nun içindir ki İtalyan meclisinde yapılan nü: ve bubun mey- dana verdiği mukeabil nümayiş, ancak İtalyan - Pransız münase- betlerinin normal olmadığını gös- termeğe yarar. rolü yapan bir bar arlisti gibi meydan okuyan nazarlarla yüzü- me baktı. Karanlıkta, dudakları- nn titrediğini hissediyordum. — Pek kabasınız! Dedi. — Mecbur etmeyin karşınızda. kini.. — Fakât bunu yanınıza biraka- Cağımı sanmayın. — Düsllo mu edeceğiz. — Evet. Lâkin düello kılıçla, tabanca ile olmaz, Benden kar- kun... — Vayyy Birdenbire üzerime atıldı. Bir saniye içinde parmaklarını boğa- zıma geçmiş buldum. Allahtan sokakta kimseler yoktu. Yoksa bu tecavüzü ters bir şekilde tevit edenler bulunurdu. Bileklerinden yakaladım. Gül- mekten kendimi alamıyordum: l Üniversitede bir kaç saat I çembe['aynı Kızlarımız niçin Roma Seyyal okuyorlar?.. ı Yazan: Recai Sanay | emleketimizde - tahsillerini yüksek derecelere kadar Herletenlerin, her yıl biraz daha arttığı memnuniyet — verici bir hakikattir. Bu artış, şüphesiz, kızlarımız arasında büyük bir kemiyet arzetmek itibarfle daha şayânı dikkattir. Bu cümleden şunu : Tahsil ve yüksek tahsil, ştmdi, eskisi gibi yalnız, büyük bir ekseriyetle er- keklere inhisar etmeyip, onlar kadar kızlarımız da, tehsil ve bil- gi merdivenlerini ayni sür'at, ayni çeviklikle tırmanarak yükselebi - Hiyorlar. Bu, kemiyeti ve keyfiyeti itibarile, yurdumuz adına, göğsür müzü i#tiharla kabartan verimli bir yükseliştir. Kızlarımız niçin okurlar? Bu sualin cevabı az çok malü- mumuzdur: Yükseldikleri ve ol- gunlaştıkları kültürel branşta me- sailerile, faaliyetlerile cemiyete faydalı bir uzuv olmak için... Fa- kat, ben, neden bilmem, bu sor - gunun cevabini, bizzat, yüksek tahsil görmekte olan kızlarımız - den almak istedim; onlandan hiç olmazsa birkaçile konuşabilmek için Üniversitenin yolunu tuttum. Üniversite Edebiyat Fakültesin- deyim... Burada, ayni bina dahi - linde, tarih, coğrafya, felsefe, tür- koloji talebelerile konuşmak ka- bil... Korldarlarda geziyarum... Talebelerin bir kısmı derste, bir kasmı — korkdorlarda — dolaşıyor... Rasgele çevirip sormak gayet ga- rip olacak diye düşünürken, £v - velce bir vesile ile tanışmış ol - duğum, Üniversitede vazifedar bir ahbaba tesadüf ettim, Maksadımı anlattım ve tavassutunu diledim. Derhal beni salanlardan - birine aldı ve.. henüz dersten çıkan bir kaç bayanla tanıştırdı. Onlara k> saca sordum: — Niçin okuyorsunuz? Birbirlerine baktılar... Gülüş- tüler... Düşündüler... Nihayet iç- lerinden biri, coğrafyadan — Jale Bingöl, şu cevabı verdi: — Niçin mi okuyorum? dedi. Bilmem bu bir iki kelime ile an- latılabilir mi?. Yalnız şunu söy- liyeyim ki ben, bir mecburiyet hissederek okumuyorum. Yani ha yatımı kazanmak için değil. Hoca olmayı, yahut ameli hayatta her- bangi maddi istifade teminiri dü- şürmüyorum. Gayem, daha ziya- de kendi kendimi iyi hazırlamak, iyi yetiştirmek... İyi tahsilli bir Türk kadını olmak... Çalşmayı ancak müşkül vaziyette kalırsanı düşünehilirim. Önden sanra coğrafyadan Ne- bahat Tüzüm düşüncesini şöyle hulâsa etti: — Ben yalnız ilim için ilim ge- yesini güdüyorum ve cemiyele daha fazla faydah bir uzuv ola- bilmek için ameli hayata atılma- yı, muzllim olmayı müsbet bir hedef edinmiş bulunuyorum, Fa- kat insan daima hayalın icaba - tına uymak — mecburiyetindedir. Hayat... Hâdiseler... Ne şekilde — Bakın şu küçük afacana.. bo- ğacak mısın beni?.. Avazı çıktığı kadar bağırdı: — Evet, boğacağım seni. anlı- yor musun?.. Sen boğulmağa, öl- dürülmeğe lâyık bir insansım!.. Sonra ellerile yüzünü kapaya- rak koşmağa başladı. Arkasından bakakaldım. Bu kız deli değil ama, her hal- ge akıllı da denmez. * Kahredici bir kıskançlık hüm- masınan kıskaçları arasında kiv- ranıyorum. Kıskançlık ve dağur- duğu âsab bozukluğu, sinör tep- rentileri, hırçınlık yiyip, bitiriyor beni... Kalbim alev almış bir gaz- ocağı gibi... Damarlarımda kan yerine ispirto dolaşıyor ve her geçtiği yerde kibrit çakıp tutuş- turuluyor. er ” * AEARE NIN N GSERNEİNİ DU (Devamı 6 ci S7 Diğer bazı mahtelletif dildiğine göre bugün * tocelli eder, bülinmez ki,., Koridora çıktım; artık rasgtla konuşuyorum. Felsefeden Sevim Levend di- yor ki — Liseyi bitindikten sonra yük- sek tahsil için hiçbir mecburiyet karşısında bulunmuyordum, Sırf kendi kalbi duygularım beni bu- na sevketti. Tahsilimi ikmal et üildir. Bu paktın gi önce iki devlet arasında Bi zun müzakereler « deniz ve Şab denizinit bel vaziyetlerile her İkİ emniyeti meselesi mevai, mizini de İngiltere le P sını kabul etmiş ve ? pakt bugün mep'iyet konulmuştur. lardan yükseltmek, olgunlaştır - mak için okuyorum. Felsefeden Hikmet Ayman: — Hiç şüphesiz bir kadın her geyden evvel kadın olmalıdır. Bu- nu birinci plânda kabul etmekle beraber ev mühim olarak maddi endişeleri gözönünde bulunduru- rum. Ve bu cihetten kendimi ça- Binaenaleyhi Roma nin mutlak bir sükütun? ÜğAİN be Aira mak da lâzım... Maamafih gözüm çok yükseklerde değil... Muallim olmak benim için küfidir. Edebiyattan Ayşe Büyük sua - lime küçücük bir cevapla muka- bele etti: — Bazıları yüksek tahsil gö - ren, hayata atılan kadım, «ev ka dinlığır ni unulür derler... Bu birşey unutmuş değiliz. Kendi - mmiz diker, kendimiz biçer ve ica- bında ev işi görürüz. Yadırgama- yız. Niçin okuduğuma gelince ma- demki bu fakülteyi sı gayem muallim olmaktır. tâh - sil yapmak, içtimal yükseliş, kül- tür kazanmak gayemin — esasım teşkil eder. Okumaktan hususi ve nibayetsiz bir zevk alırım. Edebiyattan Necmiye Çelikbağı — Muallim olmak istiyorum. Sonra tetkik sahasında çalışmak. Bilgilerimizi, yeni doğan fikirleri yeni yetişen nesle aşılamak... Es- ki edebiyatı lâyıkile anlamak, ye- ni edebiyatı diğer milletlerin ede- biyatlarile beraber yürütmek, memlekete yeni yeni edebi nevi- ler kazandırmak ve safre gibi yur- da faydalı ve verimli çalışmalar okumaktaki gayemin esasını tep kil etmektedir. Sözün burasında aynl şubeden Bayan Nazik Erik de söze kar- şarak müştereken şu noktayı ileri sürdüler: Fakültede «edebiyat kısmır de mince Bazılarının aklına sadece dersleri basit, roman, şiir, piyes ve saire okunan bir yer geliyor. Bu çok yanlış; evveli şubemiz türkoloji şubesidir. Ve. Türklü- ğe ait bülün eski ilimler, eserler, diller tetkik ve etüd edilir, Bana.daha gördükleri dersleri bütün teferrüatile anlattılar. Fa- kat yazımı daha uzatmağa sütun- lar müsait almadığı için bende hasıl olan kanaati size bir, cümle ile hulisa edivereyim: Edebiyatçıların gördükleri ders lere «edam sendel» deyip geçme- Teli. Belçika'da Kabinenin Vaziyeti Brüksel 8 (AA)— Bötün ga- zeteler, hükümelin İstifa etmesi- nin muhakkak olduğunu bildir- mekte olduğu bakle siyasi meha- filde kabinenin vaziyeli, dün a- mele fırkası ekseriyeti tarafından verileri karar üzerine istifa etme- leri beklenilen sosyalist nazırla- rın hattı hareketleri hakkında muhtelif şayialar deveran etmek- tedir. olacağı Berlinden P dir. namesine &* 938 gönlü iza © bettik. Yenisiti n kaybolan: bali Ermis