lü ), N İş, Vet İN İ kq&“un her yerde, onun K * b N N'ı Azam S ğt N e: Sü NŞ Mnghiyeti N, ı.hbmu k“b ATATURK iz kurtarıcı hastalığa mağ- b olacağına İnanmıyordu bütün dünya zekâlarının en son buluşlarından istifade edilerek tedavi olunuyordu Ebedi Kilik'ün hastalığının de- VA ettiği aylarda, bütün “Andaşlar sakin, fakat va '4b içinde idi, Herkes, Tahatsızlığı ile alâ - islerde, iki vatan - $et Meol n bahsediliyor, yü - kı qî,q"”îhlıı olduğu en ufak vilemından en büyük luyordu. N rahatsızlığı geçen kuy'llırındıı başlar, İlk Doktör t İrdelp'dir. Neşet Ö- p v'u teşhis edince, has- in GÜĞ bütün tedbirler Miplı. Atatürk'e rahat- bildirtlmişti. inin babası Aziz Kur- Miyçi? dünya zekdlarının Hlarından istifade edi- İadavi tatbik edilmeğe Önun mukaddes haya- itina — göste: de bu dikkat ve i- Olacağına kat'iyen Mütemadiyen has- '*le ediyordu. hayata — gözlerini İnciteşrin tarihi rlesi günü Londrada K—F&%T*’Wnph gazetesi, eçi tedavi eden dok- Üti ÜN verdiği izahatla Tiğar etmişti. Ü Büyük Şef küçük Ülküsile Şef hemşireleri ve Bayan Afetle birlikte Röporlajı yapan ve yazan: REŞAD FEYZİ ——— Dünyanın bu en çok satılan ga- zetesinin İstanbul muhabiri olan Maranz, Ulu Önderi tedavi eden doktorlardan birile derhal konuş- mıya imkân bulmuştü. Bu muhte- rem doktorun ricasi üzerine ismi- ni yazmıyan ingiliz gazetecisine, Atatürk'ün rahatsızlığı hakkında ilk mühim izahatı Bu doktorun sözl tercümesi şu- dur: vermişti. — Son buhranın — başlangıı kadar, Atatürk, vaziyetinin ve- hametinden haberdar değildi. Bu, karakterinin, ölümün karşısında bile zâfı kabul etmiyecek derece- de kudretli oluşundandı Hattâ protestolarımıza rağmen, Cumhuriyetin On Beşin- €i yıl bayramında okunan pre dansyel mesajı bizzat dikte Gülümsiyerek *Türkün — misafir- leri sıhhatından kıymetlidir.. di- yor ve misafirler kabul ediyor - du. Hastalıkla uzun müddet müca- dele etmek, vücudünü çok zayıf düşürmüştü. Fakat - yorganının altında hiç kimse bulunmadığı zannını verecek derecede düşmüş olmasına rağmen - şuu- runu ancak salı günü, yani ölü- münden bir gün evvel kaybetti. Koma va bizim iyeti de çarşamba gü zayıf | yolası yanı nü başladı. Ve çok uzun sürmedi. O sırada, yanında yalnız doktor- ı. Sekiz doktor, bu güneşi sönmekten kurtaramamanın izli- rabı içindeydik. Vekiller ve diğer hükümet erkânı, yanımızdaki dada, bizim bekliyorlardı. vereceğimiz haberi Alatürkün zaten yumulu bulu- nan gözlerini artık bir daha hiç cağını anladığımız — anda ceyi bildirmek taka uştı. Fakat, bütün mil- klediği haberi - bu kadar de olsa - geciktirmemek v zifemizdi | Kapıyı açıp, haş mize eğdiğimiz z ğimız manzara eşsiz « Bütün bekliyenler, bi içeriye Atatürkün da yere yıkılan, türkün soğumıya başlıyan yapıcı | ellerini hıçkıra hiçkira - öpen bu | büyük adamla ömrüm oldukçı Doktorun bu izahatı büyük Şe- fin son dakikala T nun ölümüne hâlâ inanamadığı - mız bugünlerde bile, ölürken baş ucunda bulunarak şahid olan bu sekiz doktor, muazzam 'bir güne- | şin nasıl söndüğünü seyredebil - miş, tarihi simalardır Hiçbir güneşin batışı, bu ka- ? bözünlü, bu kadar içler par- ici olmamıştır ürk son nefesini verdiği bu âlemşümul elim hâdi- seyi ilk haber verer işaret, Dol « mabahçe sarayı üzerinde — çekili | bulunan Riyaseticümhur bayra « | ğıran, yarıya kadar indirilmesi ol muştur, ziçi, Dolmabahçe sara erindeki o güzel renkli bay- rağa ne kadar alışıktı. onu he kas | dar çok benimsemişti. İstanbul, | Ata'sının sık sık yaptığı ziyaret- | lere ne kadar çok gönül veriyor- , aramızda, içimiz: ımızda görerek, bir kat da- | Loyd Goreda | orsayı tenkld edenler arasında.. nasıl yapıldığına aid ifşaatına devam ediyer ski İngiliz Başvekili Loyâ Core umum! harbden son- ra yeni Avrupa harttasını yapan Versay sulh konferansın- da Avrupanın mukadderatını te- yin etmiş olanlardan biridir. Loyd Core şimdi eski hatıra - larını tazeliyerek 919 da Versi konferansında neler cereyan et - tiğini anlatmaya devam ediyor. Beki İngiliz başvekili Lebistan için de şöyle diyor Lehistanda — Çeklerden makül hareket etmiş dej Lehler de uzun müddet es altında kalmışlardı. Fakat kur - tulduktan sonra Lehistan birçok Alm çyalıları ve Rut - ların idaresi altına almak istiy du. O zaman Lehistanın bi devlet relai olarak meşhur piy nist Paderevski v Loyd Core Lehistanın' böyle Leh olmıyan h takım milletlere v ekalliyetleri kendi İdares almak istemesi üzerine P: ki e ı İle msub bir L miş: — Biz müftefikler harbı kazan- altın | dik, Şimdiye kadar esaret |? da kalarak artık hürriyetlerine kavuşmaktan ümidlerini olan birçok milletleri kurtarmak istedik. Halbuki şimdi . ler başkalarını da ken altına alrmak mizi zorla; Bununla beraber orta Avrupa- da yeni tesis edilen veyahud mev- cud iken büyütülen devletlerin idaresine birçok yabancı unsur- lar geçirilmiş ve ekalliyetler m selesi yüzünden birçok ihtilâfla - rın tohumu daha o zaman atıl - mıştır. (Devamı 7 inci sahifede) görmüş veya Hindistana gidip len bir dostunuzdan işitmiş- ginizdir. Ve şübhesiz bunun bir ıp oyununu - belki - sinemada K tan ibaret olduğuna hükmetmişsi- nizdir. İp oyunu cidden hayrete de - ğer bir şeydir. Buna, hokkabazlık, h, sevinç du uk. Sa- z artıyordu. Atanın İstanbula gelişi bir bay- ramdı., gidiği de o kadar hüzünlü bir ayrılık.. onun tekrar gelişini | dört gözle bekliyora Atatürk yor, Atatürk gelis | yor artık - sevinemiyeceğiz, bayram yapamıyacağız.. onu bir | daha göremiyeceğiz. doğru değildir. Bunu nasıl ya - pıldiğini araştırmak, öğrenmek lâ | zimdır. İp oyun yenlere, işitmiyenlere kısaca an- | latmak bir çavuşun (Deyl Meyl) gazetesinde çıkan bir yazı- | sını aynen alıyoruz: «Hindistanda, Freparda gözbağıcılık — deyip ııçivvmek! | | ve olduğunu bilme « idik. kesmiş | bokkabazlıktan, bir göz bağıcılık. | N TELGRAF Kadınlar Hamamı AYOL HANIM, BABASINI DA GETİREYDIİN? Eskiden hamamlara nasil giâîlir, nasıl yıkanılır ve göbek taşında nasıl yemek yenilirdi Halbuki Havva ve Adem yuvasında kıskanç kesilmiş acuzeler yok ! Yazan: M. Sami Karayel ı Ai | Yenileri bilmiyorum.. — Çı hanıma yok. namdan — doğduğumda: kanmadım 24 meyir ia » | iyorum kendir | on yaşına kadar hamamlarına gi: | — Bilmem, şimdi hamama gitme merasime tâbi mi?. Eskiden ka - dınlar hamama giderken adelâ, gider gibi hazırlanırlar- lâ; mesire | a k dolması helva tahan helvası, portakal, elma türürler, bohça, bohça üzeri daha bir gün evvelinden h | ma taşınır ve yer tutarlardı. l Sonra, evvelden hamama “b aile yalnız başı: | tün mahalle a gitmezdi. Bü - araya gelir, ço- H göç ederlerd Sabah erkenden hamı lar, ipekli havlularını yapıp üzerine sererlerdi. Lâf değil, bir aylık yık, faslı vardı. Otuz günlük kaşar - lanmış kirli tabaka, tabaka çıka! lacaktı, Hamam, natı karılardı. Adeta, tavuktan ziyade horoza benzerlerdi. Rastıklı en- N kaşları, düzgünlü yüzleri, Kâ- luk çocuk hama: dolar - sedirler | | | Bulunduğumuz kışlaya yaşlı bir Hindli geldi. Elinde küçük bir ha- sır sepet vardı. Belinde de kalın | bir ip sarılı idi. Yanında iki kü- çük bulunuyordu. Hindlinin, fa- kir bir adam okluğu halinden bel- | H idi Biraz para verdik. Teşek - kür etti. Ve — Müsaade ederseniz, sizi bi - raz eğlendireyim.. *Dedi. Belindeki ipi çözdü. Hiç- bir şey söyleme n şiddetle hava- ya doğru «İp, sanı en bir el ile tutuluyormuş — gibi dimdik ordu. Havada ucunu görü - «Çocuklardan birisi, tıbkı bir ırları zebellâ gihi Artık eski hamamlar tarthe karışıyor. Şemdi evindeki banyosundan çıkanlar böyle hemen karyolalarına çekilerek istirahat ediyorlar be sürmesile sürmelenmiş gözle- | ri, dallı entariler, uzun ökçeli n- tirdi. Hünerli fakirlerin muhteliş ve korkunç vuma larından biri Gökten kafa, kol, bacak parça parça dökülüyordu İp havada dimdik duruyordu. Çocuğun biri, tıpkı bir direğe sarılır gibi tırmanıp çıktı direğe sarılır gibi sarıldı, tırma - narak tâ ucuna kadar çı nu ben ve benimle beraber ra aşağı doğ - 4, indi. İp, hâlâ bir direk rvuyordu. Hindli ihtiy şeyler mırıldandı. İp yümüş: Te düştü. Şaşıp kalmıştık. Bunu nasıl y madık... ptiğını bir türlü anlıya - Buns benzer şahidler tur, Fakat içi d pek çol nden en mühimmi, 0T ve filozof Edvin Godi - «Kral naibinin doğduğu gün şenlikler yapılıyordu. (Devamı 7 inci sahifede) ınlarile Insana korku verirlerdi. | Helo, boğuk ve çatallı konuş - | maları hamam kapısından geçen sokak külhanbeylerini bile titre. , bak taşına havlular se: | taşına Hamamcı kadın kelif felli bir natır kırmasıydı. Fakat, kendisi ne çeki düzen vermiş topuzu dü- zeltmiş bir yaban horozuna ben- zerdi. Kadınlar, hamama gider git - mes kaşlarını rastıklarlar.. Gö - Tek kese- lenip terlemeğe başlarlardı. Çocuklar, sabundan balon ya - parak uçururlar... Şarkı, dümba- lek gırla giderdi! Yani, sizin anlıyacağınız, türke çede darbı mesel haline gelen tar karılar hamamı işte budur. Bir kurganın başında on kişi vardır. Çüzikü, hepsi kurna hakkı diye yeniçeri kazanının — başına top - lanmış imaretçilere benzerlerdi. Bakarsınız, koca karıtın birisi: Maşallah! Maşallah!.. Diye, ispinoz kuşu gibi öterek kızını kırklıyor... Kırklamağı mı anlamak İsti « yorsunuz? Şudur: Hamama girdiği saatten tâ, ak- şam akadar başına kirk sa bun sürmek... Kırkıncı sabundar sonra, baş parmağile — saçlarınır üzerine sürterak — Gicir, gacir. Öttürüp ağdle de — Maşallah. maşallah!, Demektir.; sofralar — kazırlanır, Ak lah, ne verdi ise nildeye İndiri lir bilhassa, turşu elebası yemek lerden idi. Öğleden sanra, tok Karnınz tekrar yıkanmağa başlanır... An hyacağınız, akşam ezanında an - cak hamamdan çıkılabilirdi Bu çıkış, temizlenip plripâk o- larak hammamdan çıkış değil; bi araba odun yiyip işkencehane - den uğramağa benzerdi. Ayılan- ların, bayılanların haddi hessb: yoktu Eski kadınlar hamamında na- tırların bir vazifesi daha vardı Yanlarında erkok çocuk getli leri kentrol ederlerdi. okuz on yaşına girmiş erkek çocukları eğrr, gürbüz İseler ha- mama almazlardı. Böyle bir ço- cuk hamama girdi mi hep bir a- ğırdan bağırırlardı — A, ayol hanım! Babasını da getireydin?. m başı m- Bu ber, di. Bir gn em beni, bamma götür - müştü .On yaşında vardım. İçeri girdik, soyunduk — dökündük Göbek taşına geldik oturduk. (Devamı ? inci sahifede) n | ı