27 Kasım 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

27 Kasım 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N .TELG. 3 ci Bir zabıta meselesi YWYARNER OLANHFER GÜN BİR HİKÂ (ŞARLI Kapılar, pencereler sıkı sıkı kapalı idi Yerde bir ölü yatıyor. Fakat ortada silâh yok... vak'ayı an nda, ocağın sol tal lüstiği — vard üşt tarafı Önünde de yeni dökülmüş rumlar görülüyordu. ge, Mmerkez memuruna hi- Jan Bolet, merkez mem 'or — Ağabeyim vefat halli f bulumumızı yaz - dı. Fakat, tayin ettiği saatte eve Bgidince bütün kı pencere- palı Zili çakdıd, | veren olmadı. Çi- | uruna | gezdirince | Duv Jak, babamızın meselesinin | kemerinin sıyrılmıştı. ku - ar taben: — Jak Bol uldum, Dot ülmemiştir. P lingir busdum kapıyı açtırdım. | Salona girince bu müthiş ve kor- | konç bir manzara karşısında kal- dık. Hatırlarsınız. Bizzat keni Dedi. Sayın okuyucu hâfiyesinin Jak Boleti ini öldürdüğünü nasıl ve ne- den anladığını niz?. ini öldürmüş'ür i#ümün önünde, gö - | rüyorum. Kardeşiniz yerde ya - | tıyordu. Üstümü ve başı perişan. Boyunbağı kopmuş. Sağ şakağına giten bir k lmüş. Fakat, yanında filân k. Aynalı dolap açılmış, için - iler alt ve üst edilmiş. Cese - iyeti, öteye beriye yebilir. misi- W | | | ZABITA MESELESİNİN HALLİ Jak Bolet karde; eve geldi, ve kendisinde çtı, ulunan çeri gir- h servetini kar- , bir'de biliyordu. k edeceğini di. Babasının bi deşinin bırakt vasi Bu evvelâ dil kavgası ett sonra işi azıttınız, boğaz bo - a geldiniz. bu sırad arövel - rle kendisini öldürdün. Sonra âletini bir y , değil Dolapları deşinden de sı dı, bulamadı. de; Ki diyordu. Onunla karşılaşı temiyordu. Bu sebeble inti ti. Fakat, kardeş sokmak için intiharına bir cina - | yej süsü rmek istedi. ha Polis hafiye: duvarın | f se- | golunda ası! nastik âletlerin- ’ | ak nin Bergo, AMĞ n Üç, diğ ki lâs- | nu farket. biri Jak Bolet çı - bunlar mişti. Bunlardan neka- uzar, Jak, Polis hafiyesi, bir göz İ fım sıyırdı. Kurumları dü; YAZAN: NUÜSRET SAFA COSKUN kafasının telâfif sında dolaşan gece rüyaların iğü erkeğin ta kendisidir. 'Tanışalı pek az zaman oldu da- vak'ayı yüzüne çarpacak Genç kız: Arkadaşların hakkı var! di- ye mırıldanıyor. İnanılacak bir er kek değil.. kimseye bel bağlamaz. İşin alayı demişlerdi. De- mek doğru.. üçüncü randwvusuna yarım saat geciken Aşık.. hayı hayır.. genç ve güzelikız, birden- bire bu kudar insafsız hüküm ver- mok istemiyor.. insanlık hali bu! Kim bilir belki de bir işi çıkmış- tır, âni bir vaziyet yolundan ala- koymuştur. — Affet canım!.. Bu gece üçüncü defa olarak ko- nuşacaklar Randevul Lâkin saat 21 in üzerinden 30 dakikalık bir mesafe katetmiş bulunuyor. Delikanlı meydanlar- da yok.. Biraz kırgın da ona.. eğer riva- X yet hakikat işe, park kapısındaki rı saat 21 de. | gel . Büyü ŞAN) k bır san'atkârın hayatı ve son günleri disini bekledi Derin bir r e var, k l nda bir çı hata etmişim. gdağalı bir hayattan sonra iki hafta saadet a Garbo ile be- in tiyatrodaki kar anılan bu iyük san'atkârı fevkalâde mera- simle karşıladı. Min Stosh * kantasında C refine büy Gece de Dramaten bir müsamere.. Ertesi gün kral t susi sürette kabul olundu. Varner Olan, yatrosunda an hu- Stokholm'un say- birindeki — köşkünde pek garib bir hayat geçiriyordu. Öğlene kadar uyuyor. Yemeği: rar. Sonra gene uykü- erinin biribiri arkası n dum: şünüyordu. esi.. genç kız ye olda —a 'dunuz mosu) ndaki etişmek için ko misafir tulamadın Birdabire — kı Çok bekledin mi?. Genç kızın lan bırakmadan, sür'atle g: zinoyu dolaşan gözleri onun y zünde duruyor: cevab 'ok burada.. rahat eğil mi?.. ona kadar., evden çı- arkadaşıma — gidi akdım. Merak ederler. ele dip taraftaki masalardan birine yürüdül Burada olup bitecek şeyleri kimse göremezdi. Burada — konuşulacak kimse işitemezdi. —» şeyleri vermesine | ı | | İsveçli san'atkâr Varner Olan, i polis hafiyesi Şarli Şan rolünde Bu bahçede, kendisile görüşen bir gazeteciy — Geçel z pek garib bir şey " ES LND Ve AT ! erkeklere hiç mi hiç benzemiyor- başıma geldi.. demişti. Stüdye çıkınışlım. Yaya gidiyordun net caddesine gelince birisi yı ma yaklaştı. avallı figüranlardan birisi sandım. Holivutta o kadar çok vardı ki.. Üüstü ve başı peri- şandı. Halinden kaznı aç olduğu belli idi. Bir söz söylemesine mey- dan vermeden elimi cebime Bel para v sıkıştırdım. Bunu nasıl kaptı, ce- bine attı, bir gölmeli idiniz. Bu sırada karzıdan gelen bir otomo- bilin #enerlerinin ziyası aydınlattı, Kendisini derhal Bir katil.., tüç kişiyi öldürmüştü. nın Londrada ç gördünüz m. et versin üzerimde biraz nidim Bu filmde n katilini mey r. Çehresini, bakışları ör musur İşte katil! Olan'a, hükâyesinden anlamadığımı itiraf etmek kaldım. Varner eburiyetinde mütehayyir gör ceyi - be li Şan Lond: oğraflarını leyiniz, — de filminin fo- | liy (Devamı 7 inci sahifede) sızlıkla bekli gör- | nuz Randevunuza yarım saat geç ler yaptınız?. uz. Aklınızdan bir an | $ aklınızda h park ediyorsunuz, | halde | Kapısında Merali kucaklı - | gibi olmuştu: | duydunuz?.. | Tuhaf ç gyan kalmadı ki.. beni aşkı- çalışırken bu ğrusu çok - çirkin.. bu gelip sizi beklemem bile | ız.. fakat ne bileyim, bu ha- tin esbabı mucibesini sizden | ek istedim. Bakalım neler | söyliyeceksini: üşündünüz mü hiç?. 1 onun karanlıkta bile istih- za ışıkları seçilen gözlerine bak- inandırmıya İci n — Ya, sizt, | — Oo.. bir an aklımdan çıkma- ’ dınız İclâl hanım! Bu akşamı na- sıl sabırsızlanarak - beklediğimi | bilemezsiniz!.. I — İnanayım — Tabil değil mi —F'akat hâdiseler sizi tekzib e- diyor Sermed beyt.. — Ne gibi felâl hanım?. — Buluşacağımız geceyi sabir- — Hayır, bilâkis.. çunku bo)!e bir hâdise olmuş ir ki.. — Yagi. — Yani. yalandır. , Avucuma birkaç dolar | Buna | yüzünü | | rakarak boş kalan ellerine çene- AYE Vah! Zavallı!.. Yazan : Bedi Gündüz — Ey, nasıl adam bu?. ti arın biri- ıkları var, | öyledima! Beuyz saçları, bir de sivrice sakalı. sağlam vü- halde altmışı n çıkmca öyle zan-| kadar geldi. mra birdenbire kayboldu. Çoktanberi mi seni takib e- | ederim, Macid farazi - a itimad et. Be- bir şey dediği yok. Yalnız » kadar. te bırakıyor, oluyor. tan ba bu hi merakımı mucbi sadüfümüz, hatırıı göre, 1 oldu. in sekiz trenini al işte i hayr kte- uğına Teyzeme lmaştım. ru- ir ay evv hpartima yord şti. Yahud da miş gibi dav- ranıyordu. Kurnaz çapkınlar dal Klâsik usul ' a karşımda | ma böyle yaparlar. okuyordu. Bir ara- aşını kaldıre görünce bir hayret alâimi ardim. doğrusu... Ba- ye meçbur kaldım. O içinde idi ki... 'Ta- nde öyle ji ki şımı çev kadar heyeca: rif olunmaz. Şüphesiz, buna da sebeb sen- | den çıkardın. Bu dik tuvalet | hangi erkeğin dikkat nazarını çek- mez, Ben bile olsam ayni hale uğ- | rardım. — Alay etme Macid!... Bu a - damda başka, büsbütün başka bir hal vardı. 1 bir kadın gö - kendini kaybeden — sırıtan GĞi Tün du. Öyle olmuş olsaydı sana ba- his bile etmezdim. — Peki, o halde sana dikkatle bakması, sonra peşinden getmesi- nin sebebi ne?... Hem bir defa değil, her zaman. — Bilmem... Fakat o günden - beri ne vakit sokağa çıksam, n reye gitsem mutlaka ona tesadüf ediyorum. Ya giderken veya ge- lirken mutlaka karşımda veya &ı kamda görüyorüm. Daima cid - diyetini muhafaza ediyor, ne bir | söz söylüyor, ne de bir harekette bulunuyor. Bazan trende, Vveya Ulu Şetimiz ve Ebedi Önderi n Istanbul ve Ankarâ ATATÜRK” ettim, gazete oku; ımı:l'“; rünüyor, fakat gözleri dakika bile ayırmıyor. '”d' bakıyor... Bir gün nasılsa yere düştü. Hemen eğildi. büyük bir nezaketle banâ Ellerinin Mr—dık ni h eldi: ı virir geçersin. Şayed Vâki lân atmaya kalkarsa bafâ rirsin. Haddini bildiririm yesizin... — Yok Terbiy yak... — Ey senin Artık bahsett — Bilme göremiyorum.. İ S — Ve canın sıkılıyor, değil g —Amma tuhaf söylüf” Macld... Son tesadüfümüzü ğ yan Nuriye ile beraberdik- | o kendisini tanıyormuş. kaid bir bahriye miralâ) ça da zengin. Kimsesi yol ründe evlenmemiş. Emektâf "ip le beraber sade, sakin b yat geçiriyormuş. — Nuriye mi söyledi buf — Evet... Köşkleri Y# imiş de! — Demek macerayı onk — Hayır! O kendiliğindei T dedi. " ... ilacak şey bül.. Düşünüyorum, Şünüyorum, bütün servi bırakmasının sebebini bi ? anlıyomuyorum. — Ben bunu n.n'nd'”' merakdan kurtarmak M yeyim: Bu bahriye mü' on doküz yaşında ikel ’A (desti izdivacı) nı taleb | | Red cevabı almış. Büyük se kapılmış, İstanbulu ı-rk'pf Bir İngiliz kumpanyasınıf lerinden birine kapdan yit Tamam kırk sene dünya d»dl rini dolaşmış. Nihayet teki öyi muş. İstanbula g!lml& Ağ ! anneni bir türlü unutamanif, ııf” ni görünce o sevgisi tazel bilâhare, onun kızı oıdubn'v; ladı. Ölünce servetini sank tı. Anladın mi şimdi?.. Macidenin gözleri y-F“”' mi? Te Muazzam Cenaze Merasimi, Tariht fılrnl“cı veten Fransızca sözlü mükemmel bir film oli (AŞK BAHÇELER Baş rollerde VIVIANE ROMANC İki ökkalı kahve yapt.. aştıktan — sonra Sermedin avuçların- dargın bir eda ile çekmek is- de iyi şeyler zın ellerini bı- sini, dirseklerini de masaya daya- di: — Yaa. ne diyorlar İclâl ha - ci imiş- nür, gizli gizli siniz. Gönül işleri- iyen alâkanız yokmuş, aş- ka inanmazmışsınız. İelâl bunları söylerken, ra yum lâmbasının donuk ışığında delikanlının yüzünde sözlerinin E ud hasıl edeceği tesiri arıyOlliy medde hiçbir değişt mamıştı. Yalnız gınıımx"fwv’ — Bütün bunlar doğru İ? nem! * t ını—;/ - İnkâr etmiyorsunuz” — Bu başlıca meziyet — Söyledikleri gibi * mu7. ı’,( — Hayır, kusurlarım! *'d,x diğim, yahud yalan 8ö! şim! — Şu halde. — Evet.. yalii — Sizden korkacağım- gı/ mıya mecbur kalacağım beyi. i — Niçin?. Ben bü Kad” kulacak bir insan mıyım"- — İtiraf da eviğinizt '"'v' vet.. çünkü ben size hlb;x; lanmak üzere idim- / kalbe aid her şeye ı“ — Ağlamam mı lâzım?- İ (Do"'

Bu sayıdan diğer sayfalar: