Antantı vam edecek felâketlerin başlan - gici olan <93» harbi henüz niha- yetlenmiş, Berlin muahedesi imza- lanmıştı. Berlin muahedesi Bal - kanlara sulh getirmişti. Yedi se- kiz sene sonra Bulgaristan prens- liği Şarkf Rümeli'yi ilhak etti. Bu yüzden Bulgaristanla Sırbis- tan arasında harb çıktı. Dört beş sene Osmanlı imparatorluğu Yu- nanistanla harb yaptı. Makedon - yada çeteler harekete geçtil 1008 meşrutiyeti Balkan muha - vebeleri. Büyük harb. Atatürk gdevrine kadar Balkanlar anarşi içinde idi. Bu sebebledir ki Bal - kanlarda doğan ve bu felâketle- tin atmosferi içinde yetişen Ata - türk için Balkan sulhu yüreğine çok yakın bir mefküne olmuştu. Balkan birliği hakkında dört se- He evvel, Ankarada içtima eden konsey azalarına yolladığı mesaj, Balkan sulhunu temin için yap - fığı teşebbüslerin ilham kayna- Bını izah eder, Atatürk diyor ki: e— Balkan birliğini istiyenler ve onu kendilerine şiar edinen - Jer, harp ile sulhun ne olduğunu #ccrübe ile bildikten sonra sulh- perver olmayı tercih edenlerdir.» Atatürk, büyük bir devlet a - damı,*ve büyük bir psikolog sıfa- tiyle Balkan sulhunun kurulma- # için bunu hareket noktası ola- rak aldı: Mademki Balkanlılar harbin ne olduğunu tecrübe ile Aanlamışlardı; o halde sulhun ni- metlerini de en yi anlıyan insan- lar yine Balkanlılar olmalıydı. Vaziyetin takdirinde yanılmadı - h hâdiseler göstermiştir. Yugos- lavyanın kahzaman kralı Alek - #andr ile anlaştıktan sonra yapı- lan Balkan paktı Yakın Şark'ta #ulhun en büyük zamini olmuş - tur. Fakat Atatürk, için Balkan paktı da Balkanlılar arasında da- ha şümullü bir birliğin merhale- sinden ibaretti. Bunun içindir ki her fırsatta «Balkan Birliğinden» bahsediyor. Geçen sene memle - ketimizde içtima eden Balkan konseyi içtimaında hazır bulun - mak üzere Ankara'ya gelen ga - zetecilere dikkate lâyık şu beya- natta bulunmuştu: -— Dünyada şimdiye kadar baş- ka Başka milletlerin üniyon yap - tıkları Vö asırlarca beraber yaşı- , dıkları tarihte görülmüştür. Bizim kurmak istediğimiz üniyon tarihe geçmiş olan üniyonların çok fev- kinde olmasını isteriz. Tarihi bu kadar yüksek bir idealin esas te- mel taşı yalnız geçici politika e - saslarında kalmaz.. Her halde beklediğimiz parlak günler biz - lerden dahi uzak değildir. Biz - den sonra gelecekler ise, tabil o günlerin parlaklığını bahtiyar « lıklarla tes'id edeceklerdir. Atatürk Balkanları, tarihte mis- li görülmemiş bir sükün ve Perihan bunun farkında değil- di. Yılmaz, tayyareden atılan çi- çeği görmemiş olsaydı, Perihan gibi hiç kimse bunu görmiyecekti. Yılmaz, Reşada küçük bir pus- la uzattı: «Nihad, Çamlıcadaki eski ni- Şanlısına bir demet çiçek ati Gördün mü?. Reşad bu puslayı alınca gül « müştü. Delikanlının kafasında kıvrılıp kalan istifhamlar o kadar çoğalı» iyor ve muammalaşıyordu ki.. bu- 'nun içinden Yılmaz bile güç çika- bilecekti. K, Reşad, elindeki puslayı yavaşca Atatürk ve Balkan Yazan: Ahmet Şükrü Esmer Atatürk doğduğu zaman, Bal- | lılara terettüp eden müukaddes kanların tarihinde yarım asır de- | bir vazife halini almıştır. . —— Gökyüzünde Aşk yarışları — ve Asya ATATÜRK ve ASYA Atatürk'ün ölümü bütün As - ya milletlerini de matem içine at- mıştır. Bir Çin gazetesi, diyor ki: «Onu bütün Asya kıtasının mil- letleri de babaları addeylemekte idi.» Diğer bir Çin gazetesi de şun- ları yazıyor: «Bu acı biraz da bizim acımız - dir ve bu matem biraz da bizim matemimizdir... Onun sayesin- dedir ki Çinden Tuna havzasına kadar bütün miletler ayni idea- Bn etrafında kardeşçe birleşmiş- lerdir. Bu ideal şudur: Hürriyeti ve milli istiklâli emperyalistlere ve ecnebi müstevlilere karşı her | ne pahasına olursa oölsün, müda- faa etmek ve askeri bir devlet vücude getirmek! Milli mücadelemizin nasıl baş- ladığı malümdur. Osmanlı impa- ratorluğu büyük harpte mağlüp olmuş, memleket istilâya uğra - miş. Türkten hayat hakkı bile e- sirgenmişti. Atatürk, Türkün is - tiklâli ve yaşama hakkı için mü- cadeleye başladığı zaman, Asya kıtasının milletleri — kurtulmuş davamızı — benimsediler. Bizim kurtuluşumuzda kendi kurtuluş - larının da ümidini gördüler. Fil- hakika Lozan muahedesi, yalnız Türklerle garbi Avrupa dev-- letleri arasındaki münasebetle - rimiz tarihinde bir dönüm nok « tası teşkil etmekle kalmıyor. Şark ile garp arasındaki müna - sebetlerin tarihinde de bir dö - nüm noktasıdır. Lozanda- müsa- vatsızlık ve bir taraflı imtiyaz manasına delâlet eden kapitülüs- yon rejimi ilga edilip de bunun yerine devletler hukukunun kar- gılıklı müsavat prensipi kalm ol- duktan aonra, bu münasebetler, diğer şark devletleri ile garp ara- sındaki münasebetler için de bir örnek oldu. İran kapitülâsyonları ilga etti. Çin ve mısır arkadan takip ettiler. Binaenaleyh inkı - lâbımız, şark ile garp arasındaki münasebetlerin dayandığı pren - sipleri temelinden değiştirdi. Bi- naenaleyh Atatürk inkılâbı, yal- niz Cumhuriyet — Türkiyesinin hudutları içine münhasır kalma- mış, Asya kıtası üzerine yayıla - rak bu kıtada yaşıyan milletlerin gözleri önünde yeni bir ufuk aç- mıştır. Milli mücadeleyi takip eden büyük inkılâb hamleleri de As - ya kıtasında sempati ile karşılan- yeni müsavat istatüsünün tabif icapları idi. Eğer şark, enternas - yonal hayatta garp ile müsavat iddia edecekse, şarkın miskin ve mütevekkil ruhunu bırakıp da garbın dinamik ve terakkiperver espirisini almalı idi. İnkılâbımı - zın özü budur.Bu itiharla Atatürk, garp esprisinin, garp tekniğinin, garp kültürünün kurucusu idi, Fakat garplı olduğu için garplı - ların dostu ve şarklıların da kur- tarıcısı veyahud da Çin gazetesi- Cahideye gösterdi: — Yılmaz uyumuyor. görüyor- sun ya? — Uyusa ne yapacak? İş olaca- Bına varır. atı alan Üsküdarı geç- ti artık. İzmite dağru yol aldılar. Yolcular bir an için susmüş- lardı. * <Aldım...» «Vardım...» Gibi iki kelimeye münhasır ka- lan nikâhin gökyüzünde bundan daha parlak, bundan daha mânalı olmasına imkân yoktu. Dora dudaklarını şişirerek: b (Bayram münasebetile kapa- h kaldığımız iki gün zarfında ge- rek memleketimizde gerek haric- de cereyan eden hâdiselerden en mühimlerini aynen veya bülüsa- ten aşağıya yazıyoruz:) * Pazarlıksız satış yapmıyan 239 kişi cezaya çarptırılmıştır. * Şilede Ağva nahiyesinde 65 yaşında Hüseyin kendi oğlile ge- lini tarafından taşla başı ezilerek öldürülmüştür. Sebebi henüz bel- li değildir. *& Balıkpazarındu. bozek yağ satan Mihailidis bir ay hapse mah küm edilmiştir. * Cenaze münasebetile yolla- rın genişletilmesi için kaldırılmış olan seyrüsefer nokta memurları- na mahsus yerler tekrar yapılmı- ya başlanmıştır. * Orta tedrisat umum müdü- Tü Avni Ankaradan şehrimize gel- miştir. * Silivride üç çocuk koyun ot- latırken harbıumumi'den kalmış bir top mermisi görmüşler, taşla bunu patlatmıya koyulmuşlar ve üçü de yaralanmıştır. * Hariciye Vekilimiz Atina a- jansına vâki beyanatında Türk - Yunan ittifak paktı evvelce bir vesika idi; bugün iki millet hükü- metleri için bir vazife oldu, de « miştir. * İtalyan gazeteleri yahudile- Ti müdafaa edenler niçin onları kendi topraklarına almıyor, diye sormakta ve şiddetli neşriyatta bulunmaktadırlar, *& Almanya kendisine geçen a« raziden 30 komunu çeklere iade edecek, fakat Bohemya tarafında olup çeklerde kalan 110 komunu kendi hududlarına ilhak edecek ve bundan sonra Çek - Alman hududu kat't ve nihaf şeklini a- lacaktır. * Bir sene zarfında beş, on, elli ve yüz liralık yeni paralardan 92.585.925 adedi piyasaya çıkarıl mış, ayni mikdarda eski kâğıd pa- ralar mevkii tedavülden kaldırıl. mıştır. * Erzincan treni birincikânu- nun ilk haftasında Başvekil tara- fından merasimle açılacaktır. * Dahiliye Vekâleti tarafından vali ve idare âmirleri arasında yeni bir nakil ve tayin listesi ha- zırlanmaktadır. * Atatürk için yapılacak anid kabri için mütehassıs — Prost ile 'Yansen'in fikirleri alınacaktır. — ——— nin yazdığı gibi, atasıdır. Çünkü şarkın kurtuluş çaresi garplılaş - maktadır. Bunu Atatürk görmüş ve Türk milletine o hedefi işaret etmiştir. Bu şimdi Asya millet- leri için de bir hedef olmuştur. Binaenaleyh Çin gazetesi: — Bu acı biraz da bizim acı - mızdır. Bu matem biraz da bizim matemimizdir. Dediği zaman, bütün şark mil- detlerinin samimi hislerine ter - cüman olmaktadır. Atatürk'ün ölüm yası içinde şark ve garb birleşmiştir. A. Ş. ESMER — Bu ne saçma nikâh be..! Diye söyleniyor, Yılmaz: — Sus. Nene gerek senin! Diyerek, Doranın ağzını tutu- yordu. Perihan, gökyüzünde kıyıla - cak nikâhtan, daha çok heyecan duyacağını umuyordu. Halbuki, umduğu daha doğrusu korktuğu kadar heyecanlanmıştı. Bay Hurşid Abbas: — Tebrik ederim, kızım! İnşal- lah, ikiniz bir yastıkta ihtiyarlar, mes'ud ve bahtiyar yaşarsınız! Diyordu. Motör gürültüsü mâni olmasay- dı, arka koltuklarda oturanlar da Perihanı tebrikte gecikmiyecek- lerdi. Yılmaz bir aralık Doranın yüzü- ne baktı: — Gözlerin neden ıslak, Dora? Ağlıyor musun? — Hayır. Ağlamıyorum, Sadece içimde gittikçe derinleşen bir ho- yyecan var, Şimdi seni düşünüyo- Çıkmadığımız g ir bakış ı î | | * Sümerbank müdürü Kara- bük'e gitmiştir. * Bergamada elektrik ve içme suyu tesisatı yapılmıya başlan - mıştır. * Zeytinyağlarımızın standar- dize edilmesine 4id nizamname yapılmıya başlanmıştır. * Çek cumhurreisliği için gös- terilecek namzed huşusunda fır- kalar henüz anlaşamamışlardır. * Fransada yeniden grevler başlamış, birçok fabrikaları ame- le işgal etmiştir. Hükümet şiddet- li tedbirler almaktadır. & Almanların yahudilere karşı alkdığı tedbir ngilterede derin in- fial uyandırmıştır. * Cumhuriyet Halk Partisi Ge- nel Sekreterliği şu tebliği neşret- miştir: *Büyük Halâskâr, Milli Şef A- tatürk'ün fâni hayata gözlerini kapayıp istiratgâhına tevdii ân- na kadar geçen günlerde yurdun günler zarfında bütün vatan ço- cukları ölçüye sığmıyan derin te- essürlerini istisnasız ve farksız surette her tarafta muazzam tö- renler halinde ve inkıtasız suret- te Atatürk'ün manevi huzuruna arzeylemişlerdir. Değil sade Türkiye hududları içinde, bariçte de herkes Türki- yenin bu milli mateminden dola- yı duydukları derin ve jçten te- essürleri muhtelif vesilelerle gös- termişlerdir. Dahiliye Vekili ve Parti Genel rün izharında bile gösterilen va- kar ve sükündan dolayı hüküme- tin takdirlerini Parti ve Halkev- leri teşkilâtına teşekkürlerini bil- * İstanbul itfaiyesi takviye e- dilecektir. Bu arada eskimiş ma- kineler değiştirilecek, efrad ço - Baltılacaktır. * Erzurum tapu müdürlüğüne Büyükada tapu sici! muhafızı Fa- ruk tayin olundu. —— —————— 1354 Rümi | İkinci Teşrin | 1357 Hizei — | Şevval ı — Beni mi düşünüyorsun?! — Evet. Gökyüzüne çıkan çift- ler, ne olurdu, yeryüzüne indik- leri zaman da birbirinden aytık Yılmaz güldü: — Bu, hiç de fena bir temenni değil. Gökten yere inince de ay- rılmayız a gözüm.. Dora, Reşadla Cahideyi göster- di: — Şu çiftlere bir bak, Yılmaz- cığım! Birbirlerine ne kadar $0- kulmuşlar.. — Onlar çoök yeni. haklarıdır. — Ya biz..? — A canım, biz şimdi tanışmı- yoruz ya?! Maamafih, benim se- ni ne kadar sevdiğimi de bilirsin, Dora! Sen hiçbir zaman talihsiz bir kadın değilsin! Eğer böyle maceraperest bir adamda hâlâ gö- zün varsa, ona diyeceğim yok. Fa- kat, böyle seksen tezgâhta bezi o- Sokulmak Sakseka eia iğela UN Dahilde ve haricde olup bitenler * Reisicumhurumuz İsmet İnö- nü farife günü Ankarada bulu - nan ecnebi matbuat mümessille- rini kabul ederek aşağıdaki mü- him beyanatta bulunmuştur: <— Son günlerde, bütün bir milletin Ebedi Şefinin cenazesi önündeki müheyyiç kederine şa- hid oldunuz. Atatürk aşkındaki bu birlik Büyük Ölünün kurdu « gu rejimin remzidir. Kemalizmin hususi vasfı devamlılığında mün- demiçtir. Türkiye, dahili siyasetinde ol- duğu gibi harici siyasetinde de, hattı hareketini olgun düşünce - lerden ve bunun, milletin menfa- atlerine en uygun olduğu kanaa- #ini getirdikter sonra tanzim ey- lemiştir. İşte bunun için, dünya - main en salâhiyettar mümessilleri önünde hiç tereddüd etmeksizin diyebilirim ki, Türkiyenin harici siyasetinde sulh davamna sadı - kane bağlılık, Kemalist rejimin birbirini takib eden hükümetleri tarafından şimdiye kadar tatbik olunageldiği şekilde anlaşma ve beraber çalışma zihniyeti, dost - luklarına ve üttifaklarına hulür ve sadakat, ve sulhun muhafaza- n emrinde gösterilen itinanın en büyük muvaffakiyet — şanzlarile ihatasını mümkün kılanr kuvvet devam edecektir. Nizam ve terakki âmili olan Türkiye, gayretlerini size bildir. diğim bu prensipler yolunda sar- fetmeğe devam eyliyecek ve dün- “yada sulhu muhafaza maksadile kendisine her müracaat vukutn- da (mevcud) cevabını vermekte bu asil davaya hiçbir. zâf sebebi olmaksızın samimiyetle bağlılık gibi hakikt manasında tezahür eylemesine itina edecektir. Hâdiseleri naklederken, Türki- yenin hakiki manzarasını tam surette akdettirmeniz için sizler- den temsil eylemekte olduğunuz memleketler efkârı umumiyeri - ne, büyük yasımıza bu derece dostane bir surette iştirak eden bütün dünya milletlerine karşı burada gördüğünüz kuvvetli min- nettarlık tezahürünü — bildirme - nizi ve bu ağır kederinde son de- rece tesellibahş bir dostlukla iha- te edilmiş olan Türk milletinin duygulu teşekkürlerine ayrı ay- tı herkes nezdine tercüman ol - manın bilhassa rica ederim.» * Rüşvet almaktan suçlu Ye- niköy nahiye müdürü Alâeddinin cürmü sabit olamamış, mahkeme- ce beraet kararı almıştır. * Eski İngiliz hariciye nazırı | Eden Almanya ile itilâf etmenin aleyhindebulunmuştur. * Amerika hariciye nazırı Al- manyaya Yahudi meselesini pro- testo eden bir nota vermiştir. lan bir adamın içyüzünü sen de öğrendin artık. Nihad, bir kadın için, her zaman tohlikeli bir er- kektir. — Mes'ud olurlar mı Yılmazcığım? — Saadet mi?! Nihad bunu rü- yada bile göremez. Muhakeme günü yaklaştı. — Ne muhakemesi? — Ay, haberin yok mu? Mühim bir dâvası var onun. * — Ne çıkar davadan. Aranılan saadetle dâvanın ne münasebeti var? — Kazın ayağı öyle değil. Nihad mühim bir sahtekârlik yapmıştır. Mesele mahkemeye aksetti. En aşağı beş ay hapis yatacak. — Ne diyorsun? Beş ay hapls mi? — Belki de daha fazla, — Adam sen de. Benim kulağı- ma bile girmiyor bu lâflar. Niha- da viz gelir bunlar. | — Üç gün sonra mahkeme tev- dersin, ZĞ Li el İ SA Ü Dt Te ünlere — Onun yarattığı Memleket: Kemalist Türkiye ( «Taymis» in şayanı dikkat bir yazısını neşrediyoruz:) Kararları, cesareti, bitmiyen e- nerjisi le Türkiyeyi düşmanların- dan kurtaran ve daha sonra mil - letin üzerinde ancak büyük Petro| ve Lenin'nin yapabildiği siyasi ve) sosyal değişiklikler — vücude ge - tirmiş olan bu hayretengiz adami artık hayata gözlerini kapamış bulunuyor. O, asker olarak, orga-| nizatör olarak, idareci olarak, eş - siz bir insandı, Yaptığı işler Tür - kiyeyi bir Avrupa memleketi ha-| line sokmuş, yakın şarkın tarihi- ni değiştirmiş ve Müslilmanlar ü- zerinde büyük bir tesir iera etmiş- tir. Atatürk'ün karakteri çok muğ - laktı. Santimantalitesi yoktu. Çok; derin ve ince görüşlü idi. Sözleri| dalma yerinde olmuş ve bir dedi-| #ini bir daha geri aldığı görülme- Mmiştir, Ayni zamanda çok ta nazik| bir insandı. Fakat bir çok vaziyet- lerde birdenbire sert asabi bir in- san olduğu da görülmüştür. Nef- ret ettiği şeyleri unutmasına im - kân yoktu. Yorulmıyan bir harp! ve siyaset adamı olan Atatürk hu- gust hayatında da çok faaldi — ve yorulmak bilmez çelik gibi bir vü- Cude malikti. Bir çok siyasi me seleler hal edip en ağır ve yorucu işlerle uğraştıktan sonra yine is - tirahat etmeyi düşünmezdi. Bazan kâğıt oyunu oynamak is- terdi. Kaybetmiş ise derhal bor -| cunu öder, kazanırsa da çok nazi- kâne karşısındakini kırmıyarak| kazandığını iade ederdi. Oyun ma- sazını alacaksız, ve borçsuz ter - ketmek için oyunu sabahlara ka -| dar uzattığı çok vâki olmuştur. Hülâsa Atatürk, kahraman bir. Maç isimli bir Fransız mecmuası| «Onun yarattığı memeleket» adı i-| le yazdığı ve eski Türkiye ile yeni| Türkiyeyi mukayese edici resim-| ler koyduğu bir sayfasında Ata - türk'ün ölümü münasebetile diyor ki: Kemal Atatürk'ün yarattığı re-| jimlerini ayni plân üzerinde mü- talaa etmek yanlıştır. Atatürk re- jiminin diğerlerine benzer. Bazı| noktaları varsa da bu rejim asılda diğerlerinden ayrılır. Atatürk, yabancı memleketler| üzerinde ihtiras taşımazdı. Hattâ denebilir ki Osmanlı imparator -| luğunu tecavüze kabiliyetli bir| yaziyete koyan şeylerden kurtul- maktan memnundu. — Türkiyede Reisicümhur En Büyük Şef'ti. Fa- kat iki dereceli intihapla ve dört senelik bir müddet için — seçileni Büyük Millet Meclisinin muva - fakat ve tasvibi alınmaksızın hiç bir şey yapılmazdı. Türkiyede ka- din erkek herkes 18 yaşında inti -| hap hakkı, 30 yaşında intihap edil- mek hakkı kazanırlar ve bunlar| Türkçe okuma yazma bilirler... Bu suretle teşekkül eden Millet Meclisi her devre için Cümhurre-| isini intihap eder ve Cümhurreisi| kifine karar verirse, o zaman an- Tarsın işin ehemmiyetini.. — Kulağıma girmiyor. dedim ya. Ben Nihadı çok iyi tanırım. Kılıfını hazırlamadan, minareyi çalmaz o. İzmit üzerinde uçuyorlar, Nihad soruyor: — Biraz daha uzanalım mı..? Başta nikâh memuru Bay Nuri olmak üzere, Gdavetlilerin birço- u hep bir ağızdan bağırıyorlar: — Dönelim.. dönelim.. başları- mız fena dönüyor. — Pekâlâ. Dönüyoruz. Motör sesleri.. Sarsıntılar.. Ve tek kelime halinde yükselen ve birbirini tutmıyan İtirazlar; Dönmiyelim.. — Yükselelim. — İzmite inalim deki geniş sahada sağt * lyarak dörtte bitmiştir ve hazin merasime bÜY b lar iştirâk etmiş VE Ü büstüne mütcaddit ÇEİ#E p muştur. Büstün yt gl bir Parti, bir Hatay PT gel nulmuştur. Merasimde ÖĞ | tuk söylemiş ve merssif kün büstü etrafında St nin yanmasile ni Bütün resmi ve husüf ü seler ve çarşılar kapat v.. Antakya, 22 (AA) ' 1 gün Hatay erkek lisesi türkün ölmez hatırasıni tebcil için merasim YÜÇ Lise Direktörü Zekeriri Yj taç maücesir bir hitaBil muş, bunu bir kısım ÖRÜ lerin nutukları takip © Üni yük yas dolayısiyle list # kadar tatil edilmiştir. Filistin Dediğini — Yaptırıyor W Lhmn ı:5 g kat'i surette —3 y hükümet bu işte bâdemi sızıltıya imkân bırakmi) İğy her tarafı memnun bir#T Va idare kurmıya karaf Bu maksadla - İngiltef? meti Londrada bir lamıya ve Filistin m tarzı hakkında bu konf tirak edecek devletleri larını almıya karar yW Konferansa müstem İ v Konferans öni lanacak ve yeni yıldaf kararlarını - verecektir. Londra Filistin di kadar halleylemek nİYf | — * Londra Büyük BİF öi e— Türkiye ile İngi sında mevcud mün bir tebeddülât olmuyat? J # terek menfaatlere İStİP Türk « İngiliz münasebik ) rece sağlam ve dostanf mahiyetini daima müt” cektir.> lekoti Sovyetlerle oSt 7 ; Birincikânun 1925 18 yi Pakt'la Türkiyeyi Nihad, ilk soru! tİin yükselme tat anlayınca, tayy' yukarıya kaldırmı$i Birdenbire herkef de arkaya doğru — A, işte yük — Aman Allahit deyse midem 287 çD6