Ulu matem Ağlayan milletime haykırıyo- rum — Öksüz kalan Türk mille- tine, içi ıztırab dolu milletime, e- saretten kurtulan kardeşlerime Jıyarak, boğazımda — düğümle- nen iztırah hıçkırıklarını boğarak haykırıyorum... Ölmedi o Yü- ce Başkan. laton o güneş. Genç Türkiyeyi 1 şıklarile boyayan, aydınlatan gü- meş batmadı; daha çok aydınla - narak uzaklaştı bizden... O üzak- laşmadı, ecel denilen, herkesi yok eden o zalim kuövvet onu öldür- medi, yalnız uzaklaştırdı bizden. Dünya oldukça o güneş içimizde yanacak, ışık saçlı kudretin ay - dınlattığı yoldan yürüyeceğiz, ge- no kalbimizde yanan o güneş yol- larımızı aydınlatarak bize rehber- Tik edecek... Atatürk göklerden renk alan zlerinde yanan ışıklar ” saçının her teline bağlanan güneş renkle- ri nasıl kara toprağın karanlık rengine boyanacak.... Nasıl o ka- ra zülmet rengine girecek o kud- ret sembolü vücud. Atatürk, öyle harab, öyle acı bir çırpınış içindeyiz ki senin kay- boluşun, aramızdan çekilişin, öy- le zannediyoruz ki başımızın üs- tünde parlayan güneş bile, içimi- zin rengine boyandı. — Karardı o- nun bile doğup battığından habe- | rimiz yok... Babamız, senin canından Koca Atatürk, kapanan kulakların, senin için hıçkıran sesleri duyuyor mu? — Göklerden renk alan gözlerin, bükülen baş- ları, sararan yüzleri - görmüyor... İstanbulun pembe sabahları siyah tüllere sarıldı.. Her yerde Ata'"- mızın yokluğu var, her şey onun yokluğunun acısına bürünmüş. bu acı kayboluşa bürünen Türk milleti her şeyde Ata'sının yok- | luğunu görüyor... liyor... MELİHA MADENCİOĞL Hıçkırıyor, in- AMERiİKA SEÇiMi Reis Ruzvelt'in mevkü gittikçe kuvvetlendi Bundan sonra hariei politikalarda Amerika’nm Japonlara karşı alacağı vaziyetin ne olacağı çok imerak ediliyor Amerikada yapılan — intihabat cuhmür — Rüzveltin demok - rat fırkası lehine neticeleneceği - ne dalr evveldenbri ileri sürülen tahminler doğru çıktı. Demokrat fırküs.cım karşısına çıkan en kuv- vetli cumhuriyet fırkası idi. Fakat nedense cumhuriyet fırkası son senelerde kendisine göre kuvvetli bir reis bulamıya - rak mücadelede lâzım geldiği ka- dar ileri gidemiyor. Halbuki de- Ruzvi memlekette kendisine pek çok ta- kâ rakib mokratların re olan Cinayetlerin çoğaldığı yerler İlk behar aylarında Hindistanda vukuatın aritığı tedkikatla anlaş Idı İngiliz gazeteleri cinayetlerin mevsime göre değiştiğini yaza - rak meselâ geçen İlkteşrin ayın- da - İngilterede böyle vukuatın arttığımı ileri sürüyordu. Buna dair yapılan tetkikat bu' sene ilk teşcin ayının İngilterede tam el- görülmemiş — bir | * sicak geçtiğini ve cina - | artmış olması geldiği cina- yetlere dair tedi olan âlimler tarafından ortaya a- tılıyordu. Yeni gelen İngiliz ga- zetesinde. yine bu mevzua dönül- trülüyor. Cenub Hindis - | Kombatör — mıntakasının uzun zaman bulunmuş olan bi - risinin tedkikatına göre netlce o- rada da şayanı dikkat - olmuştur. Bu mıntaka denizden, dağlarlâ ayrılmıştır. Senenin (lk bahar aylarında sıcak bir rüzgâr esetek burayı sanki, kavurmak - tadır. Bu rüzgâr Sırbistan sahil- YAZAN: NÜSRET SAFACOSKÜN | Uykunun sersemliği içinde va- ziyeti kavrayamayış: Ne oluyorsun Meral, hasta Omuzların kalkışı — Bilmiyorum! Varı yoğu dışarı uğramış göğ- se bir bakış: Üşüyeceksin! — Beni ısıt Sermed... — Yorganı omuzlarına yım mi?.. — Beni kollarının arasına al koya- Si at İle meşgul | sahilden | lerinden gelmektedir. üç ayı zarfında cinayetler şayanı dikkat derecede artmaktadır. Öy. le ki senenin diğer ayl rülen vuküat bunların ya ında gö anda İlkbaharın | pek az kalmaktadır. Vasati ola - ak ayda 6 cinayet olur. baharın üç ayında bu m ktadır. Öyle ki ilkbah, TiN dar art- cina- her ay 15 olduğı ir, Bu 15 rökamı ilkbah da her ayın 1 vasati Takarm at bazı bir bahar olduğu görülmüştür Bir Alman en doktoru, rü ziyade ikincite; olduğuna kendi iyordu. Her halde bugün- lere İngiliz matbuat cinayetl, n ilk- | | de matbuatının ve politika, raftar teminine muvaffak olmuş bir devlet adamıdır. Amerikadan Avrupa gazetelerine verilen lümattan, gönderilen — tafsilâttan anlaşılıyor ki relis Ru mühim kismı na- raftarı arasında en yeni yetişen gençliğin teşkil et - mektedir. Bunun neden böyle ol- duğuna gelince, dünyanın başka yerlerinde olup biten şeylere kat- gı Arnerikanın uzaktan - seyiret kalmasını istiyen eks te karşı başka türlü düşünenler de var - r. Bugün dünya milletleri ara - sında ister istemez birbirine bağ- h olmak zarüreti baş göstermiş - ak bir yerin- isenin neticeleri * de kendini gös » dir. Onün için Amerika- nın kendi kendine kalabilmesi, Asy olsun, yan eden vu- 'yirci olmaktan iba- aziyet alabilmesi bir gün imkânsız olacaktır. Avrupada olsun, Afrikada olsun cet Amerikanın şimdiki cumhur reisi bu hali nazarı dikkate alı ğini vesilelerle göster - mekten geri kalmamıştır. Onun reis Ruzveltin bügün millet- arası politikasında mühim et Iduğuna şüphe edil- | mektedir. Rei ka intihaba bu itibarla Ameri- an ne netice vere « dünyanın diğer- yerleri me- dikkatle takib ettiği bir olmaktadır. Yeni — intihabat meelisi denil mümessilli meb'usan meclisi- Si etrafında olu- çok meşgül olmaktadır. Londrada | İarını bazı cinayetlerin — fa bulunamamış olması de cinayetl, henüz gazeteler Sermed. Sen de, ben de bedbah- tız, bu gece birleşirsek, iki belki bir sandeti tamamlıyabili - riz. Gözlerin dışarı uğray Ne diyorsun, Meral? Seni istiyorum Sermed! Söylediğini kulakların iş yor mu? Kocan var. Nereden bilecek! — Sen ve ben biliyoruz yı Bir omuz silkiş: — Bu dört buçuk yıllık bir sev- ginin deşarje oluşu Sermed. Be- ni anla artık. Bir gece olsun ken- - —a yazılar yazmağa dini bana ver Kaşların — Ne imkânsız bir şey istiyor- sun, farkında mısın Meral? Biliyorum. Fakât değil bu!.. — Benim için imkânsız Moral, — Demek beni — istemiyorsun. Hiç olmazsa gözlerini kapa, onu kollarının arasına — alıyormuşsun gibi beni kucakla. — Bütün bunları sen mi söylü: yorsun Meral! Muhit seni bu kı dar mı değiştirdi, zâfa düşürdü? — Buna ben düştüm. İlk defa bu gece karşında Sermed, seni dört buçuk yıldır bir gün bi le unutmadım! Yalvarıyrum. Sen bu dört buçuk yıllık hasretin mü- 4 ı ver bana! Kocan var, — Olsun. Burada değil. Ve ben yalnızım. Unutma ki kadınım ben.) — Kadın olmak, kocasından imkânsız | ğildir. | ratların galebesini bir müddet uzak bulunmak ona dâha zi iştir. mokrat fırkasır de r verdiğini Tefe ata girişmeğe lüzum olmadan el- de edilen neticenin şu noktalarda toplandığı çok geçmeden di: 1 — Başdı halde ekse Bgösler anlaşıl- | cis Ruzvelt olduğu demokratlar -Amerikanın yeti tarafından müzaheret görmektedir 2 — Fakat bazı yerlerde cum- demokratlara görüln 'akat yeni habatta bazı yerlerde demokrat- lar, galib gelmesi göstermiştir. Cumhuriyet vetlenerek bund sahada rol oynamağa hazıı caktır. Cumhuriyet yerlerdeki muvaffakiyeti büyük | olmuştur. Bu ise az manalı | Amerikan — intihabatır: bir taraftan reis Ruzveltin m: küni kuyvetlendirdiği, demok - | temin ettiği lan sonra ınkasının halde diğer cihetten bazı yerlere münbhasır olmakla betaber- cum- huriyet fırkasının kuvvetlendiği- ni göstermesi şayanı dikkat ol - muştur. Bunun için sebebler a- ranmaktadır. vrupa - matbuatının - Amerika intihabatı — etrafındaki — tahlil ve mukayeselerinden — anlaşıldığına göre cumhuriyet fırkasının ye den küvvetlenmek süretile ile - ride Amerikanın politika hi tında bir rol oynamağa hazırlan- mâsı şutdan ileri geliyor* ihaneti itabettirmez -Siz çok İğ- mahlüklarsınız. — Fakat ben seviyorum. — Evlenince her şeyi unutmak | lâzım! — Kadınlar kolay kolay unu « tamazlar. — Bilâkis, bir kadın: aşk karşısında unutacağı ilk şey bir evvelki aşkı ve U - nutma ki biz seninle hiçbir za - man sevgili olmadık. — Yüzüme vurma bari, — Haydi Meral odana git. Sa- âşıkıdır, ne utana - zunün esi- ri olma. Siz kadınlar zaten şuuru- nuz olmadığı, bir dakikanin bir ömür süren fecaatini düşünem: diğiniz için düşüyorsunuz. Haydi Meral, Genç kadın omuzları sarsıla - rak odadan çıktı. Kendisini karyolaya attığı za- man, bitkindi. nüfuz kazanan, şimdidiye gün geçtikçe efkki kendisine celbetmeğe mu-| vaffak olan bir devlet adamıdır. Reis Ruzveltin muvaflakiyeti de- mokrat fırkasının muvaffakiyeti oluyor. Bu gidişle demokrat fir - kası memleket bütün idaresini büsbütün öle alırsa ne olacak?. diye cumhuriyet fırkasını bir dü- şünce almıştır. Bu düşüncede v- lanlar da cumhuriyet fırkasına met ediyorlar demektir. Diğer taraft ub olan s Ruzveli n zengin tabakaya n mühim bir kısş- a n bazı icraa - kendilerine dokunmuyor diye| artık beğenmiyorlar. Halbuki Amerikada birkaç sene &e buhi amhur | i | düzeltirken bunlar kendisine mü- mdi buh - tle zaheret ediyorlardı ran geçmiş olduğu ci reis Ruzveltin kat'i mahiyetteki ted - | nların hoşuna gitmi; bunların — cumhuriy müzah yorlar. birleri bu müuş, İşte fırkasına amış görün Bu s rmiştir ki Ameril y in kalabalık rek reyleri vatandı bir halde ge lar d at - | mışlar, bu sanki ni & ahürat şekli ki şimdiye ka - | intihabatta böyle tezahürat göslerilmemişti. 4 — Diğer tarafından reis Ruz- veltin fırkasına mensub olanları bazı demokratlar müstakil bir vaziyet almaktan geri kalma - mıştır. Bunlar fırkâya sadık ol - dar makla beraber takib ettiği siyaset lerine muhalif bulunuyorlar, bu- mayorlardı. Böyle olmak- ber bu muhalifler keza in- | inhab edilmişlerdir.- Reis Ruz - | veltin Amerika milletinin reislecumhuru n bazı cihet « başı olduğunu her tarafı kabul etmiş olmakla beraber kendi - fırkası dahilindeki bu mubhalifleri ileri- de parlâmentoda ona müşkülât çıkaracaklarından korkumakta - dır. Meb'usan meclisi demek siller meclisinde ak azanın nisbeti şöyle idi: 328 demokrat, 88 cumhuriyet fırkası, 7 terakkiperver, 5 çiftçi, 930 senesindenberi Amerikada 4 | defa intihabat yapılmış ve bun « | ları daimâ demokratlar daha faz- la meb'us çıkarmışlardır. Bu hal | Ritltikçe artmıştır. Ayan olan | son de- meclisine gelince, 76 de- | mokrat 15 de cumhuriyet | fırkasından âza, Halbuki - zami Beçtikçe cumhuriyet fırkası subları azalmıştır, Hülâsa Amerikadaki intihaba- tın neticesi reis Ruzveltin mev - küini bir kat: kuvvetlendirmiş ol du demektir. £Deyamı 7 inci sahifede) metçi kadar bile mes'ud değilim! Diye - hıçkırarak — yasdığı diş- | liyordu. Sabah. Kalktığı zdman ilk işi onun o- dasına koşmak ol Şece çıkarken yine kapıyı gay- ri ihtiyari kilitlemişti. Niçin! Bunu bir türlü akıl edemiyr. Kaçmasın diye mi? Kimbilir!.. Kapını| önünde Dinliyar. Ses yok. Anahtarı çeviriyor. Kapıyı aç- masile beraber suratını. hid - detli bir rüzgür, soğuk kar par - çaları tokatlıyor. Pencere açık. Pere havalanıyor., Oda bomboş. Sermed, balkondan diğer oda» ya geçerele'kimbilir nasıl, bir dü- #ünüşle kaçmıştı. ferki intihabat şunü | y | tibin gözler | nin iç | 1L zarflar içinde aşk mektubları Yazan: FİLE Cevaddan Murada giden mek- tub: Muradcığım, Hani bir gün bana yazıhaneye | gelmiştin de «Nerede buldun bu pis herifi?» diye bizim yeni kâti- bimizi beğenmemiştin. Hakikaten ayni tesiri ya- m de sinirime 'akat işii alâka ve işi ki dirayeti l icab etti: «Bırak şu vâki olan n onu yanımda et olmuş. herkesin üstünde pan bu adam, bi dokunmuyor değildi. karşı gösterdi kavramak hususun onu muhafaza etn riyordu. Arkadaşi erifi!» diye çi n suralsız h ısrarlacına r alıkıymuştum. Sana, o1 larımı di İsal hakkında anlatacak- onra bana , mi ede- n. Orasını bilmem. kinliğinde, sevim - ettiği bu adamın affaki « şaşma. adın muv: bana ik beğendiğin dak koyduğunu gün bir si- başbaşa tazı n de senin p tilo Zehrayı ka Bil nema locasında — onları bulduğum n ben de mıştım. Zira malına sahib olamı: yanların emv lad olunur. Kuvvet kimde ise hak on- dadır. Ama diyeceksin ki güzi ra bu yakışıksız herifin ner sini beğenmiş de ona hüsnünün cazibesini kaptırmış, burasını hal- ledebilseydim sana belki de hiç yazmazdım. Maamafih bugün bu adamın hakiki bir donjuan oldu- ğuna artık kanaat getirmiş bulu- nuyorum. Bir başka gün Beyoğlu pasta- hanelerinin birinde yanındâ bi- zim güzel daktilomuzdan bin kat zma. ve eşyası İsi İliğe sahib bir bi ka kadınla onu karşı karşıya çay içerken gördüm. Bu güzel kadın gözlerini bizim kerihülvecih kâ- dikmiş vecd Memnuniyetinden gözleri- gülüyordu. Gün geldi ki artık deta randevu mahalli olmıya baş- ladı. Telefonla sık sık arıyan ka- dın seslerinden başka türlü türlü itriyata bulanmış boyalı boyasız kadınlar yazıhanenin eşiğini â- şındırmıya başladılar. Zengin değildi. Güzel değildi. Onda bu güzel kadınları kendine cezboden gizli kuvvet ne - idi?, Bu istifham günden güne beni meşgul ediyor ve hemen hemen bütün yazıhano arkadaşlarını ay- ni muammanın izinde — buluyor- dum. Postacımız kokulu ve renk- de idi getirmeğe yetişemiyordu. . Ticari | muamelemiz n muhal HLi B — Başlangıç BEYAZ KÖŞKÜN OĞLU Çapkın bir delikanlı, afacan bir genç kız. ve. gençli Yıkdan yer camliin mihrabı yerinde kalmaz amrna. Ahmed Süha Bey, Güzin Ha - nimi köşkün kapısında on sene evvelki kadar genç ve dinç ayni | mamlıyan olgun bir güzellik için- de görünce: — Cami yıkılsa da mihrab ye- rinde kalır, derleç ne doğru söz maşallah kırkına yaklaştığı hal- de hâlâ genç, hâlâ güzel diye hay- retle takdiri birbirine karıştıra- rak izhar etmekten kendini ala - madı. Güzin Hanım, çok dar bir ro- bun kollarına bıraktığı, hatları bir ressam fırçasından — çıkmış yanında ödeta çocuk ÜÜ mesabesinde kalıyordu. güne artan hayrı muvaffakiyetin sırrini sorarak yüz göz olmaği aldırmıştım. olmanın e: m.k gizlenccek tarafı muvaffakiyetinin ve zaf€ sımını kendinden sordüfü Gülerek şu cevabı mdl — Kadınlar zayıf mıhlw,p duğu için esaretten, b hoşlanırlar. Bütün mıuiıl"' dınlara ayni muameleyi )ç, İçlerinde dövdüklerim Şöyle saçlarından — yakâ et kafalarını sokakta - dükkâf penklerine vurduğum İf d önünde dize gelmiş âşıklaf *Ü lar vardır. Ben lıışknllf'wvf runda gecelerini uykusuf diği mağrur kadınları VWÜ' Y içinde pastırmaya çevifi din tazyikten, zordan, V6 | harzoder. Kadın, önündt ezilen, büzülen, yalvarat ten zevk almaz. Tokat, kadına en büyük iltifattıf- Şaştım, kaldım. Ha! Sef sin bu işe?. Herif üsteli bu hasna, müstesna topuklarının — hizasına ve onlara birer hayvatı cir muamelesi yapıyor. — Korkunç adam, vesselifi o güfden sonra yavaş Yi de ondan korkmiya, $? .;I Bi kadar ölçülü, mütenasiP vücudü, cımhı:m başladım. Sanırım bulmazsın. mek - istediğini söyledilir r/ meşgul olduğumhalde Geldi. Harikulâde Ww bu. Tatlı gözleri, küçük Açık mavi gözleri nem” lıyordu. Bana titrek bİF mınızı esirgemeyinlz.. Mukaddemesile İ ,f şılık göremezse kendisi! ,H" meğe mecbur olacağın! wj ni dinledim. Kendisini "'J:/ tim. Aralarını bulacı ’. Aradan bir kaç güü eĞi > hiddet ve öfkeye münkâ müştu. Onun namına s";,/_ vecizelerini birer biref © /; başladım. Muvaftakiyetifi çaklığın derhal, ama sını gördüm. M çimdikle iri siyah rinde ipince bir çizgi "'”Jı/ veren kaşları, mehznl î/ kremden bir astarın Üt Ğ yanlarına kadar dal l""”ııİf miş kırmım ailesindtr !" zü, istakoz karnı rınl"’ * udüN jf' n dudakları, - vücdü” Apk yüksek ökçeli Jakal desinden yukarı Geçenlerde beni bir Katf kadının ziyaretini kabul f,:’ dudakları vardı. Kâtibinizi seviyoruf umduğunu ve şayed Alık alık bu kadının yö) tim. Gitti. tık bendeki hayret V€ ",J tub tomarını önüme aldifk nı öğrenmek için yı aı!”' (Devamı 7 inci 结“ / raktığı yüzüne çaplaın miş bol pudralı, göz 4’" bir kızıllık içindeki gel W mübalâğalıca sütun gibi yükseleri G caklarile hakikaten ı:ıı-*“ pek azı bırakılmış, #67 zelesile çok m*"““"';;/ bata maruz kalmış M7 güzellik mihrabı idi. ©