S—SO0ON 'ı-ııı.q'ıAr-ıs 1 ci Teşrin 1938 1500 lira halâ 1 bulunamadı İtriyatçı Necibin yanında çal- şan Romanyalı Osman Çakırın | dükkâündan 1500 lira parayı çala- ün yazmıştık. Os- ün araştırmalara Tağmen henüz bulunamamıştır. Osmanın aranmasına — şiddetle devam edilmektedir. İncirağacından düştü Üzküdarda mekteb sokağında | oturan Necib isminde bir çocuk | bahçesindeki incir ağacından dü- | şerek başından yaralanmıştır. — | Hayvan Dispanseri (& inel sahifeden devam) | — Zannedersem, serbest hay - vanların dişleri, kafestekiler gibi çabuk çürümez. Fakat bunların da | dişleri ağrıdığı muhakkaktır. Diş- | leri ağrıdı mı kediler gibi yapar- lar. Dişlerinden muztarip bir ke- di gördünüz mi hiç?.. Bunlar ka- 'ti şeyleri ararlar, dişlerinin ara- sına alırlar, sıkarlar. Yada çene- lerine bastırırlar. Bu suretle ağ- rıyı geçirirler, nihayet, ağrıyan dişi çıkarırlar. Aslan da böyle ya- | par, Anlaşılan vahşi hayvanların da | bizim gibi dişleri ağrıyor. Bundan kurtulmak için her türlü çareye baş vuruyorlar. TİMSAHLAR VE MAYMUN- LAR. — Timsahlar hilkaten ah- maktırlar. Ağzını açmakta müş- külât göstermezler ve bazan saat. lerce ağzı açık dururlar. Yalnız dikkat etmeli, eli veya kolu ağız- larına sokmamalı, Zira dalginli- a biç gelmez. Ağızlarını kapadı- lar mı elin veya kolun gittiği gündür. Timsahların dişleri çıkarılacağı zaman ağızları kalın bir odun par- çası konularak açılır. Bu hayvan- ların dişlerinin ağrıması pek en - | derdir. Timsahlar, dişleri ağrıyın- ca gözlerinden yaşlar — akıtarak ağlarlar. Maymunlara gelince: Bunların dişlerini tedavi etmek, çıkarmak çok kolaydır. Orangotanlar, Go- Tiller müstesna... Küçük maymunlar, insan gibi basküllü sandalyeye otururlar, ağızlarım kendiliklerinden açar- lar, ve ellerile ağrıyan - dişlerini gösterirler. | Pariste iken bir Şempanze yav- Tuus görmüştüm. Dişlerinden muz- tarip olduğu halinden belli idi. Kafesinin bir köşesine çekilmiş, küçük siyah elini, ağrıyan dişizin üzerine koymuş, sessizce inliyor- | du. , Kalesinin önünden bir gardiyan veya bir ziyaretçi geçtiği (dü mü ağzını açıyor, ağrıyan di- şini gösteriyordu. Dişçiye haber verildi. Şempan- ,ze dişçinin geldiğini görünce se- wincinden sıçramıya, bağırmıya, dişini göstermiye başladı. - — Göster bakalım, yine hangi dişin ağrıyor Şempanze, ağzırı açtı dişçi eli- ni soktu, müayene etti KOLTUK ÜZERİNDE. — Sem- pünze, dişçinin muayenehanesine götürüldü, koltuğa oturdu. Dişçi- nün hareketlerini büyük bir dik- katle takip ediyordu. Ağzını da açmıştı — Sana evvelâ bir pikür yapa- cağım, dişini donra çıkaracağın. Bana dönerek il: — Zavallı hayva: ta faide no?. ve ett n canın! yak- Canı yanınca Baş,Diş, Nezle,Grip Romatizma nevralji,kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser WE Ellicabınde günde üç kaşe alınabilir.EE EE Elini makineye kaptırdı Basırcılarda Viklorun makar- na fabrikasında çalışan Koço is - minde biri hamur makinesi silin- diri arasına sol elini kaptırmış, dört parmağı ezilmiştir. Beş paket sigara çalmış İsmail isminde biri Divanyo - lunda Sabirenin dükkânından beş paket . sigara çalarak savuşur - ken tutulmuştur. ne yaptığını bilmez. Meslekdaş - larımdan biri bir gün bunu ihmal etmişti, maymun, midesinin üze- rine başını vurdu. Tamam bir çey- rek saat nefes alamadı. Öldüğüne hükmettik. Ağrıyan diş çıkarıldı. Şempan- ze memnuniyetle koltuktar kalk- tı, dişçinin ayaklarını yaladı, ay- nanın karşısımna gitti, çenesine baktı. Bayramdan evvel Maaş verilesek (1 inci sahifeden devam) uncu yıldönümü gibi 15 inci yıldönümünün de taşıdığı hu- susiyet nazarı itibare alınarak © vakit yapıldığı gibi aylıkla- rın erken verileceği huberi her kesi sevindirmektedir. BÜTÜN VESAİT UCUZLATI. LACAK Diğer taraftan Cumhuriyet bayramında «Akay, idaresi va- purlarında yarı yarıya tenzilât yapılacağı En büyük bayramımızın 15 nda diğer nakliye şir- ketleri de *© 50 tenzilât yapa- caklardır. Bu tenzilât bilhassa - Devlet Demiryollarında da yapılaca - | hığın hükümet merkezimize gi- derek Ankaradaki büyük res migeçid ve tezahüratta hazır bulunacağı anlaşılmaktadır ——— Türkiye, Suriye ve Fransa Paris 16 (Hususi) — Fransız si- | yasi mehafilinde beyan edildiğine göre Fransa hükümeti, burada bu- Tunan Suriye Başvekili Cemil Mar- dam ile yarından itibaren başlı - yacağı müzakerelerin neticesin - den Türkiye hükümetini haberdâr edecektir. Fransa ile Suriye arasında baş-| liyacak müzakereler, — Süriye - Fransız muahedesinin bazı nok - u imin tadil ve teklifine dair- dir. H iRkk Balkanlarda Bir seyahat Londra 16 — İvining Standard gazetesine göre ecnebi memleket- lerle münasebat şubesi umumi kü- önümüzdeki hafta zarfında Balkan memleket- ! lerinde seyahate çıkacı | dakârhk yaptıkları takdirde bir | den devletlerin vaki ihsasları ü- P BEYAZ (5 inci sahifeden devam) Sultan bunalır gibi oluyor. Ke- nardaki kadife kanapeye kendini bırakıyor. Gazeteciler, lar mi kiyorlar. Prens az söylüyor ve söyleme den evvel çok düşünüyor. Siyasi meseleler bakkında mütalea be- yan etmekten çekiniyar. Dediko- duya meydan vermek, şu veya bu tarafı gücendirmek istemiyor Memleketini, devriâlem seya- hati yapmak, dünyayı görmek için terketmiş... İşte bu kadar. Seya- hatinin esbabı bu... | İki gazete muhabiri yanına yak- laşıyor, bunlardan biri soruyar: — Amerika kadınlarını nasıl buldunuz?.. Prens, kanapenin — arkalığına Var yatuyor, gözlerini süzüyor, Süküt ediyor. Kimse bu sükütu ihlâle cesaret edemiyor. sinemacı- temadiyen fotoğrafını çe » Biraz sonra başını kaldırıyor. Muhabirler, not defterleri, el- | lerinde, söyliyeceği sözleri not etmeğe hazır bulunuyorlar, Prens hafif bir tebessümle ve tatlı bir sesle: Sualinize cevap vermek pek Müşkül!.. Mazur görünüz beni... Diyor. Gazeteciler bununla ik- tifa ederler mi hiç?. biri — Hangi memleket daha çok | hoşunuza gitti, prens?... — Bütün gördüğüm memleket- | ler güzel — Sinema yıldızlarından han- gisini seversiniz?... Cevap yok. — Radyodan prens?.. Prent gülümsüyor, ve: » İçlerinden | hoşlanır mısınız, | Kur'an vardı. SARAY — Evet, bilhassa — Ameri n röportajlarından.. Diyor. Sonra memleketinde si- nema bulunmadığını, pek az da radyo olduğunu söylüyor. Ve artık sorulan süallere cevap veriyar. Vaktile tenis oynadığını, son zamanlarda vaz geçtiğini an- latıyor. Gazeteciler soruyorlar: - Niçin?... Prens biraz düşünüyor, ve: — Buna cevap veremiyeceğim.. Diyor. Belindeki gümüş hançer gazetecilerin dikkat nazarını çek- tiğini görünce: — Ne altın sırma, ne de ipek iş- lemeli kumaştan yapılmış elbise giyebilir, ve ne de altından ma- | mül ve kiymetli taşlarla süslü müzeyyenat taşıyabilirir. Bu di- nen haramdır. Hançerimin gümüş- ten olmasının sebebi bu. Dedi. Bunu söylerken yanakla- rı kozarmıştı. Artık yorulduğu ha-| linden belli idi. Yerinden kalktı. Gazeteciler eğilerek selâm verdi- | ler, çekildiler. Prens Said bin Talmur bin Faysal hususi odasına çekildi. Bu küçük oda, son Amerikan mode- line göre tefriş edilmişti. Küçük bir rahlenin üzerinde el yazması, Beri tarafla, ceviz | işlemeli etajerin üstüne güzel ko- kulu Türk sigaraları konulmuştu. Pencerelerden, sokaktan geçen otomobillerin Klaksonlarından çı- kan sedler aksediyordu. Prens o gece, beyaz sarayda ve- rilecek ziyafette bulunacaktı. Sır- mah elbisesini giydi, pırlantalı sorgucunu başına koydu. Şimdi bin bir gece masalların- daki şehzadelere benziyordu. Macarlarle Lehler birleşemiyorlar ( inci sahifeden devam) melerinden ve Avrupadaki bu iki pürüz Münih anlaşmasına — göre | hallolunduktan sonra toplanabile- ceği kanaatindedirler. Çünkü bu | takdirde Almanya ve İtalyanın | yeni anlaşmalara karşı hüsnüni- | yetlerinin derecesi filen görülmüş | ve İngiltere ile Fransanın bu dev- letlerle anlaşabilmelerine — engel olan noktalar ortadan kalkmış o- lacaktır. O zaman toplanacak bir konferansda ancak toplu olarak bütün dünya meselelerini gözden geçirebilecektir. Macar - Çek ihtilâfına gelince, siyasi mahfeller bu işin iki dev- let arasında bir kere daha müza- kere edilebileceği ve her iki tara- fın noktai nazarlarından biraz fe- anlaşmanın elde edilebileceği ka- ) naatindedirler. Slovakyanın Macarlarla mes - kün kısımlarının Macaristana ia- de edilmesi zaruri görülmekte - dür. Bütün Slovakyanın federal bir halde Peşte ile birleşmesi ise bütün orta Avrupa devletlerini ve orta Avrupada iktısadi men- faatleri bulunan diğer devletleri dahi alâkadar eyler. | Rutenyanın vaziyeti de - böyle telâkki edilmektedir. Dörtler konferansına iştirak e- zerine Macarlar Çeklerle — yarın tekrar müzakerelere girişecektir. Lehistan, Almanya ve İtalya - nn vaziyetleri de tamamile taay- yün etmiş olduğuna göre gerek Macarlar, gerek Çekler bu defaki müzakerelerde daha kat'i ve cid- | di esaslar üzerinde yürüyecekler- dir. ALMANYA VE İTALYA aris 16 (Hususi)— Macar- larla Çekler arasında çıkan ihtilâf Berlinle Roma ara- gındaki münasebatın ilelebed şim diki şekilde ve samimi ve müte- sanid olarak devam edemiyeceği hakikatini bütün çıplaklığile bir kere daha ortaya atmıştır. Almanlar Tunaya ve Orta Av- rupaya tamamile hâkim olmuya karar vermişlerdir. Bu itibarla yeni Çek devletile tamamile an- laşmaktadırlar. Prag da mevcudiyetini koru - mak için Berline sımsıkı bağlan- maktan başka çöre - olmadığımı görmüş ve tamamile Almnayaya | teveccüh etmiştir. Hattâ yeni Çek devleti Alman- yadaki Nazizm esasına göre tan- zim ve tensik edilmektedir. İtalya, orta Avrupadaki men - faatini büsbütün hiçe indirme - mek ve büyük Almanyaya karşı bir cephe kurmak üzere bir Leh - Macar blokuna müzaheret eyle - mektedir. lileri birleştirmek, — Almmanyanın 'Tunaya ve Balkanlara doğru sark masına mümaneat etmektir. Bu iki zıd noktai nazardan han- Bisinin galebe çalacağı yakında belli olacaktır. | bu yüksek Atatürk'den Türk milietine i sahifeden devam) nel Sekreterinden | aldığım 14 birinciteşrin tarihli ye- kanuni sebeblere müştenid birkaç belediyenin b zıda, tehir olunan öntihabları müstesna | olmak üzere, bütün Türkiye be- lediyelerinin intihablarının bitti- ğini ve her yerde rey sahibi va- tandaşların büyük bir tehalük ve , gevkle intihaba iştirak — ederek reylerini Cumhuriyet Halk Pa: tisi namzedlerine verdiklerini Dil. diriyor ve Türkiye halkının istis- nariz Ulu Şefimiz Atatürkün rinde ve izinde nekadar derin bir | imanle yürüdüklerinin ve Ata - türk inkılâb ve vejimine bağlılık- larınım ve Cumhuriyet Halk madlarının bu yeni — tezahürünü ilâve ediyor. Yüksek Türk mille- in her zaman ve her yerde Ulu Şefimize ve onun yarattığı rejime sorsuz bağlılıklarımın bu en ye ve kiymetli tezahürünü — sonsuz lerii istirham ederim. Başvekil ve C. H. P. Umuz Reis vekili Celâl Bayar Atatürk Başvekil Celâl Bayara aşağıdaki cevabı vermişlerdir Celâl Bayar C. H. P. Umumi Reis vekili ve Başvekil ANKARA Belediye intihablarının biti dair olan telgrafınızı - aldım. sahibi vatandaşlarımızın — büyük bir tehâlük ve şevkle — intihaba iştirak ettiklerine ve reylerini C. H. Partisi nemzedlerine verdikle- rine bü; oldum. İstiklâl Savaşı ve Türk inkilâ - bı, her hamlesile ve her safha - sında, milletimizin yüksek siyasi ve medeni karekterile memleket işlerindeki şuurlu birliğine daya- narak muvaffak olmüştur. C. R. Partirinin ideali ve pro - gramı ve Cumhuriyet hükümeti- 'nin içraatı da ancak milletimizin alâka ve hasletinde mesned bularak her gün feyizli ve Dugün olduğu gibi yarın dahi memleket ve millet için yegâne kudret, ikbal ve rejah kayna; | lan inkılâb prensiplerinin ve Cum- İtalyanın gayesi Macarlarla Leh | huriyet rejiminin tatbikatı üze - tezahüründen dolayı aziz vatan - daşlarımıza ve başta siz olduğu- miz halde Parti ve hükümet teş - kilâtına tebrik, teşekkür ve mu - habbetlerimin iblâğını rica ede - rim. —————H—— -— MANİDAR BİR TEHİR Homa 16 (A.A.) ilkteşrinde 'Forino'ya gitmek ta - savvurunda idi. Fakat resmi bir tebliğ beynelmilel vaziyet dola - yısile bu seyahatin başka bir ta- rihe tehir edilmiş olduğunu bil- dirmiştir. TEMASLARIN NETİCELERİ Budapeşte 16 (A A.) — İmredi, dün akşam Daranyi ile Kont B - saki'yi kabul etmiştir. Bu iki zat, kendisine Hitler ve Mussolini ile yapmış oldukları görüşme hak - kında malümat vermişlerdir. Bratislava şehri, Çekoslovak - yyada kalacak, fakat Koşiçe şehri ihtimal Macaristana terkedile - cektir. Plebisitten vazgeçilecek ve bu itilâf, Macar - Çek ihtilüfına ni- hayet verecektir. öPREiütama Dominyonlar nazırı öldü Londra 16 (AA)— dar nazırı Lord Stanley, dan avdetindenberi geçen ay nak- ledilmiş olduğu Londranın — bir sıhbat yurdunda saat 230 da ves fat etmiştir. Müteveffa 44 vasında inyon- üliş ir hafta için | tisine ve hükümetimize sağlam iti- saygılarımla arzetmeme müscade | e Rey ük memnuniyetle muttali| bir eşerini gösterebilmektedir. Dün | rinde fikir ve elbirliğinin bu yeni| K. ATATÜRK —. — Mussolini 18 nada- | HİT (5 inci sahifeden devam) | inız kaldığı zaman hiçi tu. < m kalan Adolf için| hükümetçe bağlanan para'da kâfi | değildi. Tahsile —devam etmek, | kenkendini barındırmak lâzımdı. Pakat bu yetim aylığı ile bunları | yapmak m: değildi. Çok geçmeden babadan kalma €ev satıldı. Bir zaman Adolf bu suretle — kendini — geçindirmiş ise de on sekiz yaşına geldiği zaman artık hayatını kazanmak için çalışmağa mecbur — kalmış, çünkü hiçbir yerde eline para na- mana birşey — geçemez — olmuştu. Hayatını kazanmak için uğraş - | mak türlü müşkülâtla karşılaş - mak İzim geliyordu. | Adolf o zansan ne düşündise dü- şünmüş, doğruca Viyanaya gide- rek san'at öğrenmeğe karar ver- miştir. İşte bu karar ile payıtahta | gelerek kendisine müşkül, fakat başka başka safhalarla ders olan bir hayat yaşamağa haşlamıştır. Adolf Hitler o zaman ne düşünü- yordu? Avusturya İmparatar huğunn bir san'at üstadı olmak is- tiyordu. Bu emeli ile koşuyordu. Fakat!. <fakat» geliyor. Anası, babası öldükten ve on - lardan kalan ufacık ev de satıldığı gibi hükümetten verilen yetim ay- lığı da nihayet kesildikten sonra Adolf Hitler hayat mücadelesin- de yalnızca kendisi girmek üzere | uğraşmağa mecbur olmuştu. Pa- yitaht olan Viyanaya giderek san- at için çalışmağa karar verdi ve bu emeli ile payıtahta koştu. Gü- | zel san'atlar akademisine girmek en büyük emeli idi. Eşya olarak nesi varsa hepsini toplamış, kendi taşıyordu. Çünkü çok birşey yok- | tu. Cepteki birkaç para ile trene binerek Viyananın garb istasyo- | nuna indiği zaman muhteşem pa- yıtahta pek fakir bir delikanlı o- larak giriyordu. Lâkin kalbindeki ümid, istikbale karşı beslediği em- | niyet hiç sarsılmamıştı. Hitler res me çok çalışmıştı. Annesi ölme- den evwvel resimle çok meşgul ol- . Yaplığı birçok — resin | vardı. naya gelince bunları | güzel san'atlar akademisine gön- | dererek © zamanın — Üstadlarına gösterdi. Fakat bu üstadlar genç Adolfun yaptığı resimleri gözlük- lerini takarak tetkik ettikten son- Ta ona şu cevabi verdiler: — Oğlum.. Sen kendine başka bir iş bul. Sen ressam olamıya - caksın!.. Genç Adolf buraya ne ümidlerle| gelmişti. Neler işitiyordu!.. Onun için bir müddet kulaklarına ina- | mamadı. Pakat güzel san'atlar a - kademisinin üstadı zavallı gencin şevkini kırmakta çok ileri gittik- lerini snlamış olacak ki bunu ta- mic için daba tatlı bir #ade ile şumları ilâve etti: (Almanya yeni ereller peşinde imiş (1 imel sahifeden devam) | kalle takib edilmektedir. Bu arada Madam Tabui'nin Al- manyanın bundan sonra ilk he- defini Belçika teşkil edeceği ve Umumi Harbi müteakib bu dev- lete ilhak edilmiş olan ve Alman- Tarla meskün bulunan Öjen ve Malmedi eyaletlerini geri istiye- ceğine dair yazdığı yazı bütün si- yasi mahfellerde derin bir heye- can ve aşabiyetle karşılanmıştır. Filhakika ortada mevcud bazı emareler de Hitlerin, bilhassa dörtler konferansından sonra, ırk | vahdetine göre Alman devletinin hududlarını tashih etmek hakkın- daki niyet ve kararlarını sür'atle ve birer birer tatbik mevkiine ko- yacağı fikrini takviye etmektedir. Bu arada yine umüumi harbi mü teakip Danimarkaya ilhak edilen Şelezvig Almanları arasında da bariz bir kumıldama başgöstermiş- tir. Şelezvig Almanları şimdilik a- na vatanla kültür birliği tesiz ey- lemek teşebbüsüne girişmişlerdir. Fakat bu teşebbüsün idari vah- dete doğru bir adım teşkil edeceği | aşikârdır. Ayni zamanda Memelde de ay- | ni şekilde sistematik dakat gizli ni Viyanaya Burada bir LER Oğlum, Senin istidad değil Fakat retimden ziyâğ marlığa kabiliyetin var buna çalış İnşaat mektebi' Git, oraya gir. Haydi, kapı€l Oorasını tarif etsin Adolf Hitler bu darbenlil da ne bilemez gösterdi. F; verilen cevab menfi oldu? — Sen başka bir iş bul, © lardı. İstidadın olmadığı içİ zel san'atlarla kendini b yorma Fakat bu menfi cevabdali | genç Adolf Hitler'in mua) zaman sonra tekrar kebul Çi racaat etmek hakkı varöı temez onu bekledi. Tekrar aat etti. O müddet zarfınci çalışıyor, plânlar vord bu seder gösterdiği — resi birer birer tetkik edilirken lardan birt söylenmeğe — Fena değil, tena değil daha az fena Uzun uzadıya tetki içeriye giren daha genç Adol(fun heyetil sararmış çehresine dikkatle rak: — Sen din?. diy Adolf Hitler doğrusunu & yerek dedi ki: ttalk kendi kendime meti yoktu. Dedi Çok teessüf ederim, & çok. Senin için etimizden B şey gelmez. Çünkü — burasli daha başlangıçta olanlar if çılmamıştır. Burası yüksek sil yeridir. Git de buna bif ara. Hitler bu suretle müşkül ziyette kalmıştı. Bunun alt yarın anlaşılacaktır. (Dış politikadan deVi benimsememekte ve bur teler tarafından ileri ; temenniden ibaret olduzunu etmektedir. Hakikat şudur ki Sovyet yaya, Fransaya ve demokrât letlere tâbi olan eski Ç yanın tarihe intikali ve on! rine Alman ekalliyetinden rüd etmiş Almanyaya tâbi li | kaslovakyanın meydana gelit | orta Avrapa vaziyeti ten değişmiştir. Almanya böylü Çekoslovakyayı —imha birşey kazanamaz. Bilâkis 0 dame etmek ister. Folanyı çaristanla hudud komşusu harı hakkındaki iddialarına ceş hu iki devlet, hangi sel mülâbaza ile böyle bir vaziğ min etmek isliyorsa, Almı ayni sebeb ve mülâhaza ile tahakkukunu istememekti Bununla beraber ortada * ristana Münihte verilmiş vardır. Ve mübalâğalı şartile bu vâdin yerine getif) si noklasında gerek Almâ ve gerek Münih beyannll imza eden diğer üç devleti :ınıııııı yardım eimeleri ” . Macaristan bu meseli çııiu.buı çok dürüst dav tır. Polonya gihi, Çekoslevi ültümatom tevdi edeceği hakkımı müzakere yolu il€ etmiye çalıyuıştır. Şimdi derle anlaşamayınca, ihtili devletin hakemliğine bı: Bu dürüstlüğü yüzünden dan — mahrum birakılmas başına bir haksızlık olur. » A.Ş. B Franko'dâ 'Mussolini! Burgos 16 (AA) — Franko, Mussoliniye bir İj gekerek «İtalyan — gönüH bir kısmının milli İspanyf j sına kahramanlıklarile, büyük yardımda — bul sonra İspanyol toprağım möekte oldukları şu sıradA İspanyanın İtalyaya d tarlığını iblâğ etmekte o*