' | ŞİMAL DENiZi HARB FiLOLARİ | Baltık'ta en fazla kuvvete sahip olan iki devlet var. ALMANYA VE SOVYETLER. Baltık denizindeki deniz kuv - vetleri vaziyeti, açık bir deniz 9- lan Okyanusa göre ötedenberi baş ka kanunlara tâbi olmuştur. Bal- tık denizi herşeyden önce bir ka- palı deniz sayıldığı için, donan - Baltıkda faaliyet ve deniz kuvvetlerinin faali- büzi tahdidlere boyun eğ - mecburiyetindedir. Pek de- olmayışı ve nisbeten 'dar bir sahadan ibaret oluşu, küçük harb Bemilerinin ehemmiyetini dâha ziyade arttırmaktadır. Baltık denizinde en ziyade ağır basan iki devlet vardır: Biri Soy. yetler Birliği, öbürü Almany Bununla beraber bu denizin ki- yılarında bulunan diğer devlet . lerin deniz kuvvetleri, coğrafi va. ziyetleri dolayısile-büyük bir &. homi Bu Fin lerin gemi sayılarına gör. ma küvvefle li donan- TiDi tahmini olazak mukayese etmek faydasız değildir. yetlerin donunması: Bundan takriben on bir-yıl öne * Sövyetler, uzun müddet tehir etmiş oldukları donananma prog- ramlarını getçekleştirmeğe koyul (dlulark.İLl: beş yılı, Çarlık devrin- leri islah ve ı::'od:ır.:h:,:'b İ SOT tahsis ettiler fakbel Sovyet donanmasının te mellerini attılar. İsabetli hareket küçük ünitelerin yapılmasına baş- ladılar, Ve ondan sonra büyük harb gemilerinin modernleştiril. mesine giriştiler. Sovyetler Bir - liği, şimdi artık aded itibarile tek- Tar denizci büyük devlet Tasına geçtiler, / 1911 de yapılmış olan dört drit. Tolta da değişiklikler yapılarak tekrar faal bir hale sokulmuştur. Hattâ bu dört Dritnottan biri 6, *Marot> İngiliz Kralının taç Münase n deniz töreninde ederek, evvelâ tlerin sı- Sovyetler temsil etmiştir. rıca, 406 5: antimetreli Törla Çat D ünletreli tog ak olan iki Drit- inşası da programda var - VCut S kruvazörden, «Au- Toras slarak kullanılmaktadı Bu kru- ve en kud- ) lüğünde o- 18 santimetrelik llıplıı'l: g::zllı:l:l tane büyük kruvazörün inşası da keza Sovyetlerin deniz programı- na girmiştir. Bundan başka, ikisi hariç diğerleri Çarlık donanma - sından kalma 19 tane döstroyer 1932.35 yıllarında inşa edilmiş e 12 tane modern torpidobotları var | dır. Bu sönüncuların Şimal denizi ile zindedir. Denizaltı filoları: Sovyetler Birliğinin Şimal Buz deni- denizaltı filosu muazzam bir hal almıştır. Alman resmi Mmalümatına göre, €en az 150 denizaltı gemileri var- daır ki, bunun 70 den fazlası Şimal denizinde, geri kalanı kısmen Ka- Tadenizde, kısmen şarki Asyada bşılunnvukt.ıuır. Hemen hemen bü m :)u.denlu]_' gemileri son yıl- trlerd.ı:“' edilmiş modern üni- Yukarıda sayılan — ühit maada, Sovyetler mmgın;î.ıî;: ;pry büyük olan - birçok. küçük» ı_rh gemileri vardır ki, bunların .lcını!ıfhühıın 150 jane torpido- Motörbotu, kayda Şayandır. Bu şekle sokmağa ve bu suretle müs- hemen hepsi | tile Spithed'de | kruvazörü mekteb gemisi | motorbotların da yarısından faz- lası Şimal denizile şimaldeki Buz denizindedir. Bövyet donanmasının kuvveti yanında Şimal denizi kıyısındaki diğer devletlerin donanmaları i- kinci plânda kalmaktadır. Bunla- Tdan en kuvvetlisi, İsveç donan- Masıdır. - İsveçin 114,110 tonilâto hacıminde ve muhtelif büyüklükte 119 parça harb gemisi — vardır. Bunlar 10 parça sahil boyu zırhlı kruvazörü, 2 tayyare ana gemisi, 1 kruvazör, 14 destroyer, 14 deniz- <i gemisi ve bir sürü torpil ta- rama gemisi, karakol gemisi, tor- Pidomotörrbotu ve yardımcı kru- vazörden ibarettir. Bu deniz bo- Yundaki devletlerin, umumiyet i- tibarile, âritnotları yoktur. Ön - ların donanmalarırın belkemiği- | ni, bir nevi büyük muharebe zırh- l ölan ve sahil baylarını müda- faaya çok yarıyân sahll boyu zırh- | h kruvazörleri teşkil etmektedir. Bundan dolayi, Norveçin bu tipte (Devamı 6 ıncı sahifede) İ YİRMİ SENE EVVELKİ MÜTHİŞ BİR FACİA İngilizler umumi harbde çektikle- rini anlatmakla bitiremiyorlar .. Sırplar dağları aşarak soğukla, açlıkla uğraşmışlar, kendilerini kurtarmıya çalışmışlardır. İngiliz gazeteleri Avrupa su- hunun kurtarıldığından — bahisle bunun etrafında sütun sütün ya- zılar yazmakla moşgul. Umumi Harbi hatırlatıyorlar. Yeni yetişen gençler o zaman - ları bilmez: Bundan yirmi sene evvel 918 sonbaharında neler ol- duğunu hatırlıyanlar da o vakit- tenberi geçen zaman zarfında 0- lan şeylerin nasıl birbirini tikab eden fevkalâdelikler - olduğunu pekâlâ görmüştür. 914 ağustasun- da başlıyan Avrupa harbi 918 ey- lölünde artık nihayete ermek ü- zere ıdi, Döğüşen iki taraftan han gisinin galib geleceği, hangi tara- fın dağılacağı o zaman anlaşılı » yordu. Şimdi aradan yirmi sene geç- miş oldu. 918 eylâlü çok buhranlı günlerle geçti. Galibler için de, mağlüblar için de 938 senesi ey- Jülü de buhranlı günlerle - geçti. Bunu yirmi sene evvelki eylül ay- yını bilmiyenler de gördü. Avrupada yeniden bir harb çı- kacak diye çok korkulu geçen gün ler olduğundan bahisle İngiliz gazeteleri şimdi yirmi sene ev - velki vukuat ile bugünün vukuatı nı mukayese ediyorlar. İngilizler için 191418 Avrupa harbine karışmış olmak unutulur gibi değildir. İngiliz tarihi için bu pek büyük bir merhaledir. Bir da- ha Avrupada harb çıkarsa İngil- BİR ALMAN SİVİL POLİSİ Yahudi aleyhdarlığını göz önünde tutarak Hatıralarını anlatıyor Almanyada (Nürenberg Kanu- | nu) denilen yeni bir kanunla Y hudi erkeklerin Alman kâadınlar- görüşmeleri, Alman kadınları- | | | | man da Yahudi erkeklerie ter etmeleri katiyen yasak edilmiş - tir. Zabıtal ahlkiye memurları, po lisler, hattâ ahali bu kanünun ta- Mamını tatbika dikkat ederler. (Alman ırkının telvisine) meydan vermemeye çalışırlar. Bu kantın hilâfına harekete cesaret Pek ağır cezalara çarpılırlar. 1937 senesi içinde bu yüzden hapse gi- | renler arasında 527 de yabancı var dır. Bunlar, 3 aydan beş seneye kadar hapis cezası verilmi; Çoğu Amerikan tebaasıdır. Bir kaç ta Fransız vardır. Aşağıdaki satırları, bir zabıtai ahlâkiye me- murunun tesadüfen elimize geçen cep defterinden alıyoruz. : Bir Gece, Dantaig'de: <İsttaz- | « burglu zengin bü Yahudi ailesine mensup bir delikanlı Sonnenber- | ge gelmişti. (Oyuncak sanayii | merkezi). Noel yortuları için o- yuncak satın alacaktı. Yolda te- sadüf ettiği kadınlara dikkatle ba kan, gülen bu delikanlıyı gizlice | takip ediyordum. *Birçok fabrikaları, dükkânla- rı dolaştı. Alacaklarını aldı, Niha yet bir gece bir dansige girdi. Kız i masasına davet ctti. şampanya ısmarladı. İçi- | yorlar, gülüyürlar, dansediyorlar- | dı. Gece yarısmdan sönrâ kalktı- z B Ş diyorlardı. Nereye *... Buyu söy- lemeye lüzum var m?... - Fakat, ban arkalatında idim. Bir otele girdiler. Odalarına çıktılar, So) malarına, —yatağa — yatmalarına meydan vermeden her ikisini tev kif ettim, karakola götürdüm. Ge ceyi ot minder üzerinde geçirdi- ler. Ertesi gün hâkim huzuruna çktılar. Genç Alsaslı mühim bir ! para cezasına çarpıldı; Kadın da ÜNİ N. V. bir hafta hapse...> K t N | Mezkür Bankanın Umumi Heyeti Artık Aldaslı - delikanlının bir y V O a a TER. daha Sönnenberge gitmiyeceğine gitse de Alman kadınların yüzle rine bakmaya cesaret edemiyece- ine şüphe var mı?:.. Elçiye Zaval Olmaz Derler Am ma. — Bu vaka, geçen yaz Stut- gar'da geçmiştir. Aslen Polonya Yahudisi olan Ferdinan Rindsiçns kinin Ari dininden bir çocukluk arkadaş var. — Rica ederim, Ferdinan, diyor Çok müşkül vaziyetteyim. Bana ufak bir hizmette bulunmak ister misin?... Bana büyük bir iyilik etmiş, büyük bir dertten kurtar- mış olacaksın?... — Hay hay! Elimden gelecek birşey ise... — Yakında nişanlanıyorum. Fa kat nişanlanmazdan evvel metre simle dostça ayrılmak istiyorum. Bunu, doğrudan doğruya ben söy (Devamı 6 ıncı sehifedeğ | hazır değildi. Çünki KOLANTES BANK | tır. bulunduğu birçok — memleketlerde, | - Bilhassa FELEMENK ve Garbi Hindistanla Arjantin ve Venezüel- lâda - faiz nisbetinin tenezzül et -| mekte devam Bankanın bu yil istihsal ettiği kâr bundan evvelki muamelât sinde varılan neticenin hemen de aynidir. Bu memnuniyet bahş neti- ce ise, münasebatın daima inkişaf elmiş olmasından ileri gelmiştir. çosunu 5.000.000 Florinle geçmiş ve, 78000000 Florine baliğ olmuştur. Bu inkişaf nazarı itibara alınarak Bankanın Umum Direktörlüğü ge- çen sene gibi bu sene de 6 6 nisbe- tinde temet> edecektir. terenin ne olursa olsun buna işti- rak etmiyeceğini ileri âürenler de az değildir. Yeni gelen Londralı bir gazete bundan yirmi sene ev- velki eylülde, yani 918 eylülünde olan şeylerin İngiliz tarihi için dusunun - Rümelideki faaliyetini yazmakta ve hulâsa olarak şöyle demektedir. İngiliz kıtaatının Makedonya da o zamanlar ne halde olduğu- nu herkes bilemez. Fakat İngiliz | tarihi için bunu bilmek elzem * | dir. Makedonya cephesinde bulu- | nan askeri vaziyeti diğer yerlede- kinden büsbütün başka idi. Çün kü İngilizler orada pek başkaâ zor. kuklarla- mücadele etmek mec & buriyetinde bulunuyorlardı. Bun- ların en mühimmi de malarya idi. Hastalıkla mücadele bir taraftan, İngilizlerin karşılarıfa çıkanlarla uğraşması bir taraflan, harbin bu cephesini çok Zorlaştırmıştı. Fa » kat yine o günleri iyice anlamak için daha evvelki zamanlara göz atmak lâzım geliyor: 914 harbi na sıl çıkmıştı? Avusturya impara- torluğunun veliahdi olan Arşidük Ferdinand ile eşi 914 yazında Sa- ray - Bosnada iki Sırb genci ta- rafından öldürüldü. Bu da Sırb - lara karşı Avusturya imparator- luğunun yaptığı tazyike karşı bir cevab olarak irtikâb edilen bir suikasd diye karşılanıyordu. Bu- nun üzerine Avusturya ile Sırbis- | tanın arası açıldı. arb patla? - Sir- bistan © zaman böyle bir harbe iki Balkan yeni çıkmış, yorgun tedariksiz bulunuyordu. Sırb Kra- hi Petro — ihtiyar, alıklı Yerini genc oğlu Prens Aleksand- ra biraktı. Prens Aleksandır ki son ra Sırbistanın büyümesile Kral olmuş ve 934 de Marsilyada sul- kasde uğrı'-rak öldürülmüştür. İşte bu halde bulun manki Sırbistanın karşısında A - vusturya imparatorluğunu, onun arkasında da Alman imparatarlu- harbinden o za - DANDA toplanacağı haber alınmış. Geçen sene, —Bankanın - şübeleri| etmesine devre- Bilânço yekünu geçen sene Bilân- ehemmiyetinden bahisle İngiliz or| ğunu görüyordu. Harb çıktığı za- man Sırb köylüsü daha ekini top- lamakla meşguldü. Onun* için memleket müdafasasını elindeki orakla yapmak — mecsuriyetinde kalmış gibi bir halde idi. Sırblgr- la Avusturyalılar arasındaki mu- harebe çok çetin plmuştu. İki üç haflta sonra Avusturya orduları - nın geri çekildiği anlaşıldı. Avus- turyalıların zayiatır - 50,000 kişi olduğu söyleniyordu. Tekrar bir taarruza geçildi. Fakat yine Avus- turyalılar geri çekildiler. Auvusturyalılar yine bir taarruz yapmışlar, bu sefer yine geri çe- kilmişlerdir. Hulâsa dendiğine gö- (Devamı 6 ımcı sahifede) ROMA KAPLARI DA VE .. ANİBAL — İsanın doğuşundan 211 sene evvel, Romada, Porunun etrafını süsliyen saraylarda, en fakir mahallelerde bu cümle tek- rar olunuyordu: Dük 46 Ferdinan' »- Anibal ante Portas!... Kartacalı Anibal, Romanın <E- zeli «düşmanı», en müthiş rakibi, şehrin iki mil ilerisinde, Anio ya- kininde bulunuyor. Yani Roma - nın kapılarında,.. İbreya'yı, Gal havalisini, İtal - yayı yıkıp harap ettikten, virane- ye çevirdikten sonra yıldızının | söndüğü, Avrupadan çekilip gi - deceği zannolunmuştu. Fakat b uzan yanlıştı. O, şim - diye kadar yaklaşması, cesaret e- demediği Romaya hücuma hazır- lanıyordu. Buna, bilhassa Roma orduları tarafından kuşatılan Ca- poueyi kurtarmak için karar ver- mişti. Ve günün birinde ansızın muazzam bir ordu ile çıka gelmiş- ti. Roma ise, zayıf bir kuvvetin muhafazası altında bulunuyordu. Anibal kuvvetlerine mukavemet edebilmesi imkân “haricinde idi. Romayı ele geçirdiği takdirde vzi edilmesini teklif ki bu muhakkaktı. Yalnız Roma medeniyetini değil, bütün dünya 5—SON TELG RAF—9 1ci Toşrin 1988 EN YENİ SİNEMA HABERLERİ 'Büyük Fransız yıldızı Danyel Dargyö ve.. aşk telâkkileri SEVEN MUTLAKA KISKANIR Pariste — çıkan (Kadın) gazetesi Müharrirlerin - den Pol Horigo, sinema yıldızla - rınâ müracaatle saşk» hakkındaki fikirlerini soru - iyor. Geçen hafta Danyel Daryö ile görüşmüş. Ser H yıldızın — aşk hakkındaki fikir- Terini — enteresan bulduğumuz- için aynen” nakledi - yorüz: Danyel Daryö- nün son filminin ismi «Seher Vak- ti Dönüş, tür, Fa- kat ben kendisi - ni, Juanvil stüd- yosunda — ancak grup vakti göre- bildim : Henri Dökuan'la beraber stüd- yonun barında viski içerken, Lon-| dradan henüz avdet eden Mişlen Şeriel yanımıza geldi. Şeril, Dar- yönün çocuğunun vaftiz babası - dar, Hanri Dökuan bana : — Danyel film çevirmekle meş | gul, Fakat, iki sahne arasında is- | tediğin kadar konuşabilirsin.. Dedi. Bu sırada sevimli artist geldi. Kanuşmıya başladık: — Aşk, izdivaç, kıskançlik ve sadakat hakkındaki fikirlerinizi söyler misiniz?... Güözlerini açarak yüzüme dik- ANİBAL |TARiİHDEN PORTRELER. Avrupayı korku içinde bı- - rakanlar kimlerdir.. medeniyetini tehlikeye düşecek- ti, Ve tarihte yeni bir devir açıla- caktı. Hiç kimse, şan veşeref pe- şinde koşan mağrur Kartacalının 'ın katli (1634) dünyaya hâkim olmasına mâni 0- Tamıyacaktı. Fakat Roma düşmedi. Anibal, bütün kuvvetile üç defa şehre hü- cum etti. Şehrin büsbütün harap olmaması bir mucize eseridir, Üç defasında da müthiş bir fırtına, | yıldırımlar, taş ve kum yağmur- ları şehrin imdadına yetişti. Mu- hacimleri püskürttü. Anibal, evvelâ meyus oldu, son- ra kızdı, daha sonra cesareti kı « | rıldı. Tabiate karşı gelemiyeceği- ni anladı, çadırlarını topladı, gel- diği gibi ansızın çekildi, Capouya doğru gitti. Şehirde herkes ağlıyordu. Hiç Kimse Anibal'in muhasaranı kal- dırdığına inanmıyordu. Bunu bir hile sanıyorlardı. Halbuki o, çok uzaklarda idi, hattâ, bir daha a- yak basmamak şartile İtalyayı terketmişti. Roma, imparatorluk ve Ayru- pa kurtulmuştu. DANYEL DARYÖ katle baktı. Kocası Ranri Döku- an : — Danyel, dedi. Sözlerine dik. — kat et. Zira, gazeteye yazacak... — Ne beis var!... Ben, bunlar « dan bahsetmeyi çok severim, Her halde söyliyeceğim sözlerde yanıl — mıyacağıma eminim. İzdivaç mı?, Ben çokmes'udum. Şu halde izdi- vacın nasıl aleyhinde bulunabi- lirim?. Kıskançlık!.. Kıskançlık ol | mazsa aşk uzun müddet devam e- demez. Seven mutlaka kıskanır; — Sadakate gelince: Bunun karşılık li olması fikrindeyim. (Devamı 7 inci sayfamızda) ATLI HAN TT sene geçti. Yani milâdın 550 nci senesinde Attilâ, muaz 'zam bir ordu ile Avrupaya geldi. Cermaynayı istilâ etti. Ertesi se- ne Mayens üzerinden Ren nehri- ni geçti. Yolu üzerinde bulunan Meç, Rens, Şalon, Sens ve Trayes şehirlerini yaktı. Paris — Gol'in bu incisi, ni nasıl müdafaa edebilecekti? O- radan geçirerek denizlere kavuş- mak isteyen Fatihin istilâ nasıl kurtulabilecekti?, Doğruyu söylemek lâzım gelir se Paris halkı, müdafaa hususun da büyük bir cesaret göstereme- mişlerdi. Şehir, Jeneviyev 'adlı biz kızın sayesinde kurtuldu. Attilâ, bu saf kızın yalvarmalarına, ni- yazlarına dayanamadı. Yolunu değiştirdi, Orleana doğruldu. Şeh- re iki defa taarruz etti. İki defa- sında da geri dönmiye mecbur kaldı. Dünyayı fethetmek arzu- sundan vazgeçti. Tunayı geçti, âni ve esrarengiz ölümü imparatorlu- ğunu inkıraza uğrattı. (İsadan sonra 553). Mağlüp olmaz ARMADA'nın Skıbeti Orta çağın korkunç seneleri bitti mi? İtalya; teceddüt devrinin Fran- — sası ve İngilteresi buna şu ceva- — bı veriyorlardı: — Evet... Halbuki İspanya: j — Hayır! Henüz bitmedi!... di- yor ve dini taassubu, engizisyon cemiyetleri ile Avrupaya hâkim — olmak İstiyordu. İspanya, en ziyade Protestan İngiltereye düşmandı. Elizabet, Katolik olan Mari Stuari idam et- ü Â Bu, İkinci Filip'in gazabını u- yandırdı. İspanyanın 130 parça gemisi vardı. O devre göre bu. kuvvetli bir donanma İdi. Bu se-