Şehir meseleleri Güzel bir teklif Taksimde, her türlü konforu haiz bir birinci sınıf otel yapılması için hükümete bir proje verildi Proje alâkadar ma- * kamlarca kabul i edilecek mi? Otelciler Cemiyeti, otel sahi gerek — mesleğimizin — inkişafına lerini, otel müstahdemlerini, ve | yardım olmak üzere rica ederiz. Her şeyin yavaş yavaş tekâmü- | Te sevk ve modernize edildiği za- Z| tekâmül seyri vermek için bir ay 1 li izabatta bulu- | evvel bir proje hazırladık. 19 say- 4 K fahk bu projeyi hazırladıktan 49 — Cemiyetimiz on beş on altı sonra belediye iktısat müdürri - a dik bir tarihe maliktir. Bu yetine verdik. Neticeyi beklemek T ü zarfında müntazaman fa- İ (80) han odabaşısı. z #icemiyet otel sahiplerinin cemi - # olan âzamız şunlardır: (300) otel imüstahdemini, (30) otel sahibi), (80) han odabaşısı " diyorum; * takriben (400) han vardır.. mukabil sadece (80) kişi ikayıtlı bulunuyor... 145 otel var- (dir, yalnız. (90) otel sahibi mu- yyet üzamızdır! Ekseriya şöyle Bir sual hatıra gelir: Otelcilerle hancılar ne se- beple bir cemiyet aluyor?. Otelcilikle hancıdığın — sıkr bir Münasebet ve alâkası var mıdır?, |Hayır.. hiçbir alâka ve münase, beti yöktür. Acak, bir sebebi var. idır: Senevi 1500 lira masrafı olan ete alâka Böstermemelerinden İve yalnız mukayyet bulunan otel Müstahdemininin temin ettiği ai dat ile masrafı koruyamadığından hanerlarla birleşmeğe mecbur kal tştar. Başta müşterek hastanemiz ol- teyiz. Bu projede, oteleiliğin 1 - Tahı hakkında bir çok esaslar var- dir, Bu esasların en mühim kı- sımları şu şekilde hülâsa edilebi- İir: Otelleri, Avrupada olduğu gi- Bi, sınıflara ayırmak. Yanı altı sı- Tf üzerine tasnif yapmak. Ve Şehrimizde mevcut - olmadığına kani bulunduğumuz, beynelmilel Manasile birinci sınıf - hiç ol - Mazsa bir tane otel yaptırmak. Bi- TİNCİ sınıf sayılabilecek otel biz- de halen olmadığı için çok mü hasip bir mahal de göster Taksim bahçesi ve Taksim kışla- swıın bulunduğu saha., bu sahaya 950 odalı bir bina yapılacak ve bu bina her türlü modern konforu | kaiz bulunacak. iyi tanzim edil- miş bir bahçenin ortasında bu mu azzam Bina, düşününüz ne kadar Büzel, ne kadar mühteşem bir manzara arzedecektir. Hatlâ ora- dan indirilecek asfalt bir yolla birbirine bağlıyarak, Çırağan sa- Tayının bulunduğu — yere otelin yazlık k i Bi yaz asmını inşa etmek,, Bu k Üzere, cemiyetimiz mensup- | projenin tatbikinin — şimdilik Hzamni yardıunda” bulün < | mümkün olup Bile- fmaktadır. Esnafımız, mesleki te. İğanüt ve tükişaf hususunda, fay- 'Tina kani bulunması icap e - miyorum. Pakât öteller tasnif Ca dildiği vakit bizde birinci sınıf diye köbul - edebileceğii - n y l ileceğimiz — otel İ v lmdı::nmız(' beden tek fer. | mevcut değildir. Otelef iğe Avru- hai ı_ıqyuı. bulunmamn? Ü pat tekâmül teyri verebilmek £ Fseti #öylüyebilirim ki, yakın $in tasnif beynelmilel manasile bir müziye kadar, otel sahiplerin- bir tek kayıtlı âzamız yöktu. Yapılmalıdır. Bu mananın ifade Her gördüğünü Yapmanın acı Neticesi Sinemadaki gibi rel yaparlarken yaralanan Karnik öldü Üç gün evvel, Tarlabaşında e- turan Jozef ve Karnik isminde i- Ki çocuğun sinemalarda olduğu gibi polis ve hırsız oyunu oynar- larken Jozefin elinde bulunan ta- bancanın kazaen ateş aldığım ve çıkan kurşumun Karniğin gözüne | isabet ederek yaraladığını evvel- ce, uzun uzadıya yazmıştık.Kar - nik tedavi için kaldırıldığı Bey - oğlu hastaharesinde ölmüştür. Ad Tiyeye teslim edilen Jozef dün Sultanahmet ikinci sulh cera mah kemesinde sorgusu yapıldıktan sonra tevkif edilmiştir. Karısını döğdüğü İçin 29 liraya Mahküm oldu Küçükpazarda oturan ve karısı Ferideyi dövmekten suçlu olarak mahkemeye verilmiş olan Şemset tin isminde birt dün Sultanahmet ikinci sulh ceza mahkemesiride 29 ira para cezasna mahküm edil- 46 gün hapse | — mahküm oldu Çakmakçılarda Mehmet isminde birinin saatini çalarken yakalana- | rak Adliyeye verilen sabıkalı Sab ri ikinci sulh ceza mahkemesin- | de 46 gün hapse mahküm edilmiş | tir. Arsada kumar eynıyorlarmış Mehmet, Kemal, Niyazi, Hay- ri, Hüseyin, Ömer, Osman ve Mus tafa isminde dokuz kumarbaz Tah takalede Rızgpaşa arsasında ku- mar oynarlarken suç üstünde ya- kalanarak - Adliyeye teslim edil- , mişlerdir. ettiği tarzdı d il İ vi ea 4 e |eti a, birinci, ikinci ve ü- - hydr:;mumnnı.m.. (80) kişi V çüncü sınıf otellerde en yüksek | anı ım?m':;lmıyrlr kar- Ş ve en modern konfor ihtiyacı tes ea ünüyorTar, | min edilmiş olur. Bizde bugün bu #inunlar par ta daha var; bütün ka> | nsiyonları ötellerden &- urMaz; şüphesiz doğrusu da bu- Buna rağmen pansiyoncülar tarzda techiz edilmiş bir . otel var midır?. İşte bu işlerin incelenmesi ve Gtelciliğe ait bütün hususatın ya emiyelimi l öyle dwî_,:"' S daği )*e"“:rvn&z kinen tetkik olunması, ve ıslah şöyle vi öll yti lan gÜD çok münasip'buluyoruz. — | öliyetine müsbet bir istikamet Tsasen. öleleilerden - ayrı — bir #ey olmuyan pansiyoncular otelej, €t cemiyetide dahil olma İkendilerinin Srmtli ei verilmesi için bir teklifte daha Bulutduk: 3 kişi cemiyetimiz he- Yeti idaresinden, 2 kişi de biri doktor, diğeri mühendis olmak stedi ğ Ka e _y'"kîıklrü vechile | üzere belediyeden bir heyet te - Tremiyet vmı-ı:smm bör | şekkül ettirilsin.. dedik. Yalnız K a h_:"M_ » Su suretle | döktor. ve mühendisin, kendi “yele sahip olurlar, 7 ler cemiyeti bü hara de ölekci. şümüllü ve fay- dalı olarak devam eder. Bu husi, iBun alâkadarlarca nazarı dikkate alınmasını gerek - cemiyetimiz: mesleki ihtisaslarile kalmayıp bi- zim mesleğimizi de az çok — bilir kimseler olmasını temenni ettik. Eğer bu talebimiz kabul olunur- Sa, bu heyetin, uzun ve etraflı bir Surette icra edeceği tetkikat netik tesinde vereceği kararlar çok &- sabetli ve yerinde ol, Sağ ayağını havuzun kenarına dayıe 4yan Dilşad, ağırlığını aşağı verdiğin- den Sultan Azizle biğrlikto e e havuza Yuvarlanmışlardı raniyaz, ve dilberler ne Oldu-| dini havuza atı: - n Vuza- atıyardu. ikulı:'hılı;ı.yuı ıınııv..—mh—, Dilşad,| — Sultan Aziz coşmuştu. Gözleri, T e telli mi oynıyacaktı?. | gösdesinin üzerinde İdi. Ç dwîâl;&:hle İşaret edorek sa- Bir aralık; Dilşadı daha yakın- Poğa dan görmek üzere ayağa kalktı. Ka creddüd etmeden havuza| — Padizahan ayağn kalktığını gö- B ıh;'&kw.d vücudünü, tüyler ür«| ren Arzaniyaz ve dilberler, hemen soğuk suya sa oldukları yerlerden fırlayarak a- mıgly;:ıyut tıhziı Şakla - yağa kalktılar... L Banli görülmemiş |. Sultan Aziz; hayuzün Tevkif edilen bir sabıkalı Melek isminde bir kadının çan- tasımı ve İrfan isminde birinin dükkânından da birkaç çuval çal maktan suçlu olarak Adliyeye ve rilmiş olan sabıkalı Mehmet, dün Sultanahmet birinci sulh ceza mahkemesinde sorgusu yapıldık- tan sonra tevkif edilmiştir. Pansiyoncuları da otelciler ka- dar alâkadar eden, hazırladığımız ızlah projesinin resmi makamda uyandırdığı alâkanın derecesini henüz bilmiyoruz. Çünkü henüz bir nelice almadık; gerek bu te- şebbüsümüzün neticesini, gerek, her esnaf zümresine oduğu gibi bizim mesleğimiz erbabına da bü- yük faydalar temin edeceğine kuvvetle kani bulunduğumuz kü- çük san'atlar kanununu, bütün | meslek heyecamımızın — yarsttığı | sabırsızlıkla bekliyoruz. Kız; dudakların morardı. Ü - ün artık yetişir, çık... Dilşad; uzunca ve kıvrak bir kahkaha sahvererek: — Biz, efendimizin kullarıyız.. Öyle ufak tefek şeylere ehemmt- yet vermeyiz... Allah vücudu şa- hanelerine afiyet versin... Var - lığımız uğrunuza fedadır... Yal - nız, siz zevklenin, neş'elenin Pa- dişabım... Pdişah; Dilşadin bu sözlerin - den intimnuniyet düşmüştü. Mat güzel; havuzun — kenarına yapıştı. Sudun çıkmak ve atlıya- rak havuzun kenarında bulunan | Havuzun kenarına yapışlı. A- | yaklarını gerdi ve olanca kuvve- tile sıçrayıp yukarı çıkmağa ça - lıştı. Gördesinin bu hareketini gö-| ren Padişah, koşta elinden tutup yukarı almak istedi. “Dilşad; Sultan Azizin pehlivan Sporda terakki.. Ötedenberi kaplumbuğa âheste- liğinden ayrılmıyan sporumuzda ber yıl yeni şeyler bekler ve.. bu Gerek spar sahasında, gerek spo van idari işlerindeki muvaffakı- [ ümidle birkaç zaman avunurduk. ıymuu—du—ııııı-ıılklı— dı. Bugün yeni bir mevsim başlanı gıcında olduğumuz için henüz ka- rar vermek salâhiyetini kendimiz de bulamıyoruz. Memleketimizde ehemmiyet vermeğe çalıştığımız — iki büyük spor şubesinden biri olan fufbol faaliyeti yurdun her tarafında ha | rekete gelmiş bulunuyor. Ancak her sene olduğu gibi be yıl da fut İ3—SON TELGRAF—Ö | ci Teyin 198 Iktısadi meseleler İstihsal ve ihraç maddelerimiz | Memnuniyet verici bir inkişaf gösteriyor ihraç merkeblerinden alıman | — Bu sene mevsim başından ey- malümata göre, başlıca istihsal ve | lülün üçüncü haftasına kadar İz- ihraç maddelerimizin bu seneye | mir limanından dış ülkelere 3038 ait istihsal mikdarlarırın mem> | ton incir gönderilmiştir. Bunun nuniyet verici bir vaziyette bu - | 1044 tonu İngiltereye, 538 tonu dunduğu, ve fatların da umumi- | Almanyaya, 271 tonu Belçikaya, yetle müsait bir seyir takip et - | 435 tonu İtalya tarikile Orta Av- mekte — olduğu —anlaşılmaktadır. | rupa memleketlerine, 151 tanu Bunlardan birkaçının umumi du- Fransaya ve 771 tonu Belçikaya mamalli Biraz saygı öğretelim Mahallede fazla patırdı ettikle- ri için yaşlı başlı bir adam, çe-” cuklara çıkışıyordu : — Sabah, sabah, hiç durmadan, dinlenmeden bağırıyorsunuz. Oy- nayacak yer bulamadınız mı? A- - deta Bizim evin önünü içtima ye- vi yaptınız? Bu ne rezalet, bu <e hal, bu ne kepazelik. Diyardu. Çocuklardan biri bu bizar olmuş yatandaşın karşısına dikilerek : — Bana bak moruk! Sen bize karışamazsın. Rahatsız oluyorsan derdini Marko Paşaya anlat. Ri- ze me kafa tutuyorsun, Karşında senin uşağın mı var? Moruk!.. Bunları dinlerken mütekait o Ümid ediyoruz ki sporcularımız karzakterlerini ve seviyelerini u- nutmaz, sırtlarındaki - formaların ri de lüzumsuz İşgüzarlıklar or- taya atmazlar. . BÜRHAN CEVAD Trakya Gümrüklerinde Tetkikat Umum müdürle baş müdür şebrimize döndüler Gümrükler Umum Müdürü Mahmut Nedim ile İstanbul Güm bu sabah Uzunköprüden şehrimi- ze dönmüşlerdir. ile Mustafa Nuri; bu seyahatlerin de Trakya gümrüklerinin 1slahı ve ihtiyaçları hakkında tetkikler- de gitmişlerdi. Mahmut Nedim şehrimizde bir müddet kalacak ve gümrüklerin 988 > 839 jhtiyaçlarnı tesbit edecektir. Bu ara; İstanbul gümrüklerinin yeni yıl işleri de gözden geçirilecektir. Manisa kız enstitüsü Müdürlüğü İstanbul akşam san'at ekulu müdürü tayin edildi Yıllardan beri muhtelif akşam kız sanat okul ve enstitülerinde müdür muavinliği ve müdürlük yapmış olan kiymetli idarecileri- Mmizden İstanbul Akşam Kız Sanat Okulu Müdürü Hayriye terfian Manisa Kiz Enstitüsü Müdürlüğü ne tayin edilmiştir. Kız enstitülerinin kadındarımı- zın yaşayış tarzları üzerinde oyna dığı müessir rol nazarı dikkate ah nırsa İzmir, Manisa ve civarının genç kadınlarını sinesinde toplı- .yan bu müessesenin başına emek tar ve muktedir bir idarecinin ge tirilmesi çok yerindedir. Bayan Hayriye bugünlerde yr fesine yidecektir. #ine kani idi. Fakat efendisine bir muziblik yapmak Vâzımdı. Kendisini çeker- ken; ağır basıp bir biçimine geti- rerek havuza düşürmek iyt bir şey | ölacaktı. rüğü başmüdürü — Mustafâ Nufi ! Umum Müdür | de bulunmuşlar bu ara Edirneye | onu bir hamlede yukarı alabilece- | Tumu aşağıda yazılıdır: KURU ÜZÜM: Ege mutakasından gelen — ha- berlere göre, bu seneki kuru ü- | Züm rekoltesinin normalin üstün. de oduğu anlaşılmaktadır. Geçen yılın kuru üzüm istihsal mkidarı | | 42 bin tondan ibaretti. Son günlerde yağan yağmuz- | lar sergide bulunan üzümlerin bir kısmını ıslatmış olmakla bera- | ber bunun umum! vaziyet üzerin- | deki tesiri ehemmiyetli değildir. Yağmur görmüş olan üzümler, İzmir borsasında yağmurlu ola- rak satılmaktadır. İzmir piyasasında son günlerde bildirildiğine göre kuru üzüm fi- atları, geçen hafta ile mukayeseli | olarak şöyledir: Geçen hatta Şimdiki fistlar . — Katlatı No Kirus — — Kuruş 7 915 .-9.5 9 .9625 8 9.125-9,865 — 9,75 Ş 10 -12.50 9,875. 0,875) 10 2 *13,125 Ja -15.225) 11 13,25 -17 17 İHRAÇ VAZİYETİ. Bu senc piyasanın açılış tarihi | olan 25 Ağustostan eylülün üçün- €ü haftasına kadar İzmir lima- nından dış ülkelere 6918 tan ku- ru üzüm ihraç olunmuştur. Bu | mikdardan 3898 tenu Almünyaya, | 1020 tanu İtalya tarikile Orta Av- Tupa memleketlerine, 482 — tonu Holandaya, 479 tanu — Belçikaya, | 126 tonu Pölonyaya, 142 tonu Fransaya gönderilmiştir. Geçen yılın - ayni devresinde ecnebi memleketlerine ihraç edi- len karu üzüm mikdarı 2243 ton- dan ibaret bulunmaktaydı. San günlerde muhtelif piyasa- lardan vaki talepler dolayısile iç piyasalarımızdaki faaliyet hara- retlenmekte ve fiatlarda yüksel- me temayülü müşahede olunmak- | tadır. | KURU İNCİR: | — İstihsal mikdarının normal ©- yağışlı gitmesi hazebile bu sene Piyasası geçen yıla nazaran ön günlük bir teahhürle açılmıştır. Hurda | Vâdeli — aa yapma!... Boğulacağım... ) — Sultan Aziz bağırıyordu: — Nasıl; beni havuza alır mı- sın?. — Siz düştünüz Padişahım... — Hele, hele seni... ve 105 tonu Amerika Birleşik | ması ihtimali olan yaşlı zatın hid İhracatçıları- mız giriştikleri taahhütleri yeri- ne getirmek mecburiyetinde bu - hunduklarından piyasa faal vazi- rından biri : Te EE Tn — Ne korkuyorsun ulan? Vur- Eğe mıntakasının — bnu seneki | — *> bakalım. Bir tokat beş lira. Si Tirüür SAA milllik — $ < 0E A öRlR Tn helarmain sili sevindirecek derecede yüksek | — dinlerken öteki adamcağızın arka olup bunun takriben yüzde 90 1 akala nev'ini teşkil etmektedir. İzmir ve Aadan piyasalarından muamele gören pamukların fiat - sından — sıçrayarak — adamcağızın / suratına bir şamar indirdi. Ben ve benimle bu manzarayı İbretle seyredenlerin arasından ları şu süretle tesbit edilebilmiş - | fırlayıp kaçarken : tir: Akla birinci vadeli (İzmir) 4025 a; H-u-hı“ * kuruş, Klevlant 1 (Adana) 33-26 kuruş, yerli 265-217,5 kuruş. ZEYTİNYAĞ: Bu sene rekoltesinin geçen yıl- dan bir miktar az olacağı tahmin edilmekle beraber kalite itibarile gayet iyi ve asidinin aşağı olaca- | Zına dair kanaat umümidir. Zeytinyağının ihraç başlangıcı olan | birincikânun 1937 den şim- diye Kadar diş ülkelere 40.71 ton zeytinyağı ihraç edilmiştir. 1936- 37 mevsiminin ayni devresindeki sevkiyat miktarı 3108 tona haliğ olmuştü Zeytin yağlarımızın son y deki baştıca alıcıları Ttalya Şöyle bir düşündüm. — Müsahip zadenin bir piyesinde karikatüri- | 2e ettiği eski çocuk terbiyesini düşündüm. Gerçi kırk yaşıma ka dar hâlâ çocuk addedilen bu zih- miyetin sakatlığına karşı bugtin. kü açıkgöz neslin idrakini tayib l edecek değilim. Fakat büyüklere | karşı hürmet ve saygıyı unuta- rak böyle mütceaviz bir unsuru —— da yetiştiren aileleri ve çocuka- rını mahalleye salıvererek mektep sir, tahsilsiz ve dolayısile terbiye sir brrakan ebeveyni bu cürümle —— rin müsebbipleri olarak ta gös- termekte bir lâhza tereddiit etme Avrüpa memleketleri, İngiltere, yeceğiz. Fransa, Misir ve Cenübi Amerika HALK FİLOZOFU memleketleridir. ü j SAA K | Birimizin derdi ! on bir aylık ihracat vasiyeti tes- | HBpİITIİZİn derji j bit olunmuştur. 1996 - 1937 yılı - man 126427.000 lira olan ihracatına |Halâlardan nazaran 1937 - 1938 yılının ihra - catı 6.988.000 lira fazlasile 133 mil- | yon 415.000 liraya baliğ olmuştur. Bu rakamlar — ihracatımızın her * gün bir miktar daha artmakta ol- duğunü en bir aylık ihracatı ara- gında bir evvelki seneye nazaran ihracatı artan mallarımız - tütün, kabuklu ve kabuksuz fındık, pa- muk, krom, kuş yemi ve arpadır. Maden kömürü, kerestelerimizin bir evvelki seneye nazaran ihra- catı az olmakla beraber gelir nok- tasından ehemmiyetli bir fazlahık ON BİR AYLIK İHRACATIMIZ Başlıca mallarımızın 1937 - 1938 | ve 1996 - 1937 seneleri arasındaki | para almalı% hiç de doğru deği;” | Bir okuyucumuzdan “âldığı- mız mektupta şu satırları okü- duük üze, Taksim halâtanda şahidi olduğum ve çok gücüme giden bir vakayı anlatacağım; içeri girdiğim zaman halâ müs teciri, birkaç kelimelik türkçe bilen bir Alman ile münakaşa ediyordu. Münakaşanın mevzu unu anlamak için kulak ver - dim; müstecir Almandan para ":ıyw ':::Ş_u ÖE k aa K, istiyor ve Alman da ne söyle- şağıda gösterilmiştir: * Bazı işler etrafında Vekâlet. | — “ğini, ne demek istediğini at hirlal i> tener ı,î“m Kelnla .xı;.:ı. türlü anlatamıyordu. Diğerinin Şimdiki fiatlar Satları | vil müdürü Tevfik Kut yarın şeh | — *Stsini büsbütün yül Nevi — Kuruş Kuruş | rimite dönecektir. : Ta istemekte devam © j Süzme —N3-16 11, -15 * Bulgaristandan Türkiyeye ve rünce biraz almanca - bildiğim Elleme — 85-11 825-11,25 | Türkiyeden Bulgaristana altın için hemen sokuldum, vaziyeti —— Paçah 7-8 625- 850 anlattım. Bunun üzetine Al- kaçakçılığı yapan şebekeden Fer- dinaând vapuru süvarisi dün Var- nede tevkif edilmiştir. man bir yirmi beşlik vererek — gitti. Gördüğüm bu manzara - — dan yerlere kadar geçtim. Me- deni bir şehirde halâda para al , mak ne demektir? Ne ayıp şey- dir. Hâlâ müstecirine birkaç söz söyliyecek oldum; cevaben, ayda 41 lira kira verdiğihi söy- ledi. cüm etti. Hayatlarında hiç böyle şey görmeyen Kafkas dilberleri korkularından titremcğe başladı lar.. Soğuk suya nasıl dalabile - ceklerdi. Hem; bu masıl şeydi? Arzıniyaz; Dilşadın üzerine doğ-| Diyor, gözdesini şikârını be - Padişah; gözdesinin elinden tut-| lünden kayramış bir aslan gibi, ta. Bir hamlede yukarı alacaktı. | kucaklayarak suya daldırıp çi - Lâk ğ ayağını havuzun ke- | karzıyordu. narına dayayan Dilşad, ağırlığını — - Haricde bulunan, Arzıniyaz ve birdenbire aşağı verdiğinden Sul-| diğer dilberler, bu hali gözlerinin tan Aziz; gözdesinin üryan kuca- | kuyruklarile seyrediyorlardı. Bına düşerek her ikisi de birden | — Bir aralık; Padişah, gözdesini havuza yuvarlanmıştı. | kucakladığı gibi buvuzun kena - dişah; soğuk suya dalar dal- | rına kaldırıp oturttüu. Kendisi de ermişti. Sudan dışarı çık-| çıktı. Sırtındaki entari uslanmıştı. tıkları zaman heyecanla bağırdı: | — Havuzun kenarına çıkan Padi- — Kız; çok soğuk bü su şah; etrafına bakındı. Gözüne Ar- Suftan Aziz; hiç - kızmamıştı. | zaniyaz ile diğer dilberler iliş - Bilâkis gözdesini kucakladı ve | mişti. Derhal Mat güzele emir işvebaz çığlıklar koparan gözde- | verdi: — Bunlar ne dürüyorlar?.. Hay- sini suya daldırıp çıkarmağa baş- ladi. v ç di bunları da at havuza... Dilşad; bağırıyordu: Dilşad; aldığı iradeyi yerine gı ru geldiğini gürünce ondan evvel, Havuza koşârak kendisini su- ya attı. Kızlar, ustalarının bu ha- reketini görünce taklide kalktı- | lar. En önde Çeşmiâb olduğu hal- | de arkalarındaki entarilerile su- | ya atıldılar. | Havüzda cümbüş — başlamıştı. Sultan Aziz de, an entariyi | çıkarmıştı. Bağırıyordu. — Ustanın entarisini yırtın!. En önde Dilşat; ustalarının sır- tında ne var, ne yok yırtarak ur« yan bir hale getirmişlerdi. Padi - şah; tekrar bağırdı: — Kırların entarilerini niz?.. Zâvallı kızlar, su içinde titre- torlardı. Üstlerindeki entariler | ni ada yartı- Kendi kendime düşündüm: Meselâ Beyazıt halâsında halk- tan para alınmıyor da Takşim halâsında niçin alınıyor?.. Bele diye için her ay çok ehemmiyet siz bir varidat temini maksadi le bilhassa yabancılara karşı kendimizi bu kadar küçük dü- şürmemiz doğru mudur?., Ben bir kere şahidi oldum fakat bu- na benzer vakalar kimbilir kaç kere tekerrür etmiştir. Bu çire kin vaziyetin derhal önüne ge- çilmesi lazımdır.» Okuyucumuzun anlattığı hal hakikaten çok çirkin ve çok ae — yap birşey... Bu işe başka bir şekil verilmesi hususunda alâ-