6 Eylül 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

6 Eylül 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 —SON TELGRAF— OTEL FARELERİ - Siyah pııamaıı iki genç kiız büyük bir otelin oda ka- pılarını, golf değ- nekleri ile kırar- ken yakalandı . Genç kızlar bütün Av- rupa polisleri tarafın- dan aranılan meşhur otel sıçanları imişler.. Saat, sabahin kisi, Opera mey- danında büyük otellerin birindi Gece bekçisi Birdenbire, iki r golf değmeği... Si. yah cisimler kaçıyorlar. Arkala- rından koşuyor ve bağırıyor Birkaç dakika sonra bütün otel müstahdemleri koşup geliyorlar ve odularına girmeğe vakit bula. mıyan iki genç kadını yakalı lar. Arkalarında siyah pijamalar var. Brisi esmer, diğerinin saçları plâtin renginde.. — Kor*”orda geziniyorduk. Bu gün öj sonra Londradan gele dk, Koridorda dolaşmak yasak mi Buna rağmen zabıta, odaların- da araştırma yapmış. Ve elbisele. rinin arasından muhtelif isimlerde yirmiden fazla pasaport bulmuş- tur, Pasaportların isimleri başka başka. Fakat fotoğraflarının hep- si aynı imiş... Üzerlerindeki vize- lerden Londradan, Berlindan, Vi- yanadan ve Nevyorktan geçtkleri anlaşılıyordu. Fakat hakiki isimleri ne idi? Bunu söylemek istemiyorlardı, esmercesi: — Bu pasaportu, Londrada on Vaydman, sorgu hâkiminin ha- zuruna çıkınca: — Fromer ve Lesbor'un — katli hakkında verdiğim ifadeden rücu ediyorum. Öjen Vaydman, saat 14 ü 30 ge-| — Şehir içindeki başıbaş köpek - | lerle kedilerin toplanma ve Iti | çe adliye dairesine getirilmişti. Yalnız idi. Avukatlarından hiç bl- ri yoktu. Sorgu hâkimi: — Avukatların hiç birisi yok. Taahhüdli mektubla kendilerini — Evet. — İyi ki, siz yetişmişsiniz!.. — Tesadüt. Hele, bu son sözler Refiği muma döndürdü. Ni« metin yüzüne öyle alık alık bakıyor ki, sıkılmasa kals kıp: — Sern benim Allahım oldun be Nimet! İngliz llrasına satın aldım. — Ya golf değnekleri? — Daima golf oynarız!.. Fakat, kırılan kapılardan biri bunun aksini isbat ediyordu. Sonra çantalarında birçok oda anahtarları da çıkmıştı. Bunların ekserisi, büyük Avrupa otellerine aid idi, Esmer kadın buna da bir baha- ne buldu. Gülerek: — Hatıra olarak aldık. Zabıta, tahkikatını derinleşti - rince kadınlardan plâtin rengi saçlısının Maryan Maltaşu oldu- ğunu tesbit etmiştir. Her ikisi de Hollandalıdır. Ve meşhur otel sı. çanlarındandır. Bütün Avrupa polisi kendilerini aramakladır. Sulhu korumak için.. Londra'da başlıyan siyasi faaliyet devam ediyo.. İtalya; Çek meselesinde Av- rupa sulhunun bozulmaması için gayret sarfedecek mi? Politika âleminde günün dedi- kodusu, söylemeğe hacet yok ki, Çekoslovakya meselesinde Alman- yanın vaziyetidir. Daha doğrusu, bu mesele dolayısile Almaı İngiltere arasında dönen şeylerdir. Berlindeki İngiliz elçisi Londraya çağırıldı. Kendsine telimat veri- lerek Berline gönderildi. Bütün bu malümat günü gününe telgraf. larla gelmişti. Yeni gelen Avru- pa gazetelerinde ise buna dair et. raflı tafsilât vardır. Bundan an - hışıldığına göre Londra hükümeti Berlinde dostane teşebbüslerde bulunarak vazyeti anlatacak, İn- gilterenin sulhü muhafaza yolun. daki kararını bildirerek Avrupada bir kavga çıkarsa İngilterenin bu- | na seyirci kalamıyacağını bildire. | cekti. Artık bundan sonra vaziye- tin inkişafını takib ederken bu moktayı gözönünden ayırmamak lâzımgeliyor. Avrupa - gazetelerinin yazdığı politika dedikoduları arasında şa- yanı dikkat olan diğer bir keyfi- yet daha vardır: Geçenlerde bir rivayet çıkmıştı. Almanyanın di. ğer büyük devletler merkezindeki elçilerine talimat verilerek Bulun- VAYDMAN İnsan kasabı bundan evval, Fromer Lesbor'un katli hakkında verdiği ifadeyi değiştirmişti. . . * Talebi üzerine sorgu hâkimi huzuruna çıka- rıldı.. Fakat ifade vermekten nükül etti. davet ettik, Buna rağmen gelme- diler. Size birkaç sual soracağım. — Mümkün olürsa cevab vı rim. — Fromer'le — Lesbor'un katli bakkında verdiğiniz ifadaden rü. €u ettğinizi söylemiştiniz. Bu sö- zünüzde ısrar ediyor musunuz”. — Evet, ediyorum... — Tabit buna bir sebeb var. Bu- u söyler misiniz?. — Evet, sebeb var. Fakat bunu şimdi söyliyemem, Zamanı gelin. ce. Hulâsa reddediyorsunuz dem>k? — Evet Bu şerait dahilinde sorguya de- vam edebilmenin “imkânı yoktu. Vaydman yeniden - tevkifhaneye gönderilmiştir. Kedi ve köpek azaldı neticesinde sokaklarda bu kahil bayvanların serbest dolaşmaları, ve üremeleri önlemiş bulur. tadır. Şehrin kayı semtlerinde ezcümle sığ mıntakalarındaki başıboş kö « peklerin arttığı Belediyece görül- düğünden bu semtler belediyeleri tarafından da tertibat — alınmış,, bunların itlâfına başlanmıştır. Diyecek, boynuna sarılacak. Fakat bir türlü öğ- renemediği şey: Niçin tevkif edildiği, İstanbul durur- ken Bursaya getirildiğidir. Bunun cevabını almak ve bulmak için taş locaya sokulduğu ilk saattenberi az Mi yoruldu, az mı kendini yedi?. Orada bir şey öğ- renemedi, burada, kurtarıcısının yanında da öğrene- ıldıracak. Bu muammayı halledernemek bey- nini eritiyor, aklını başından alıyor. — Niçin getirildi?. — Niçin tevkifhanenin Lalettayin bir'odası var« ken zindana atıldı?. Niçin isticvap edilmedi?. Niçin cürmü yüzüne vurulmadı?. Niçin günlerce ıztırab içinde çırpındırıldı?. için ihtilâttan menedildi?. — Niçin hâlâ herşey esrarengiz?.. bu suallere cevap bulamamak değil mi ki, hapishanede kendisini yarı yarıya sersem etti? Hâlâ da beyninin içinde bir esrar tıkacı gibi kakılı duru- yor. * — Ne oldu, ne oluyor?.. dln Edebi Roman No. 98 Bunu bir defa öğrenebilse ferahlıyacak, düşün- miyecek, kurtulacak. — 0İ Diyecek. Hep bu meçhulât içinde bulunuştur ki, onu korkutuyor, sersemletiyor; yarından öbür den, daha bir gün sonradan vehme düşürtüyor. He- le, şu Müddeiumuminin söylediği sözler, Nimetin bahsettiği şeyler — Sakın buralarda kalmasın. Tekrar tevkif edi- lir!, Demek de ne oluyor?. Niçin hâlâ her tarafı hapishane duvarları ile çev- rili gösteriliyor. Niçin endişe, vehim helecan ve merak içinde bi- rakılıyor?. Bunun içindir ki, Nimete bir defa daha sordu: — Allahını severser hiç mi bir şey bilmiyorsun?. — Cidden bilmiyorum. Hâdisenin bu safhası ile İtalya'nın Londra Elçisi Kont Grandi dukları yerlerde şunu öğrenmeleri | bildirilmişti: — Eğer Çekoslovakya yüzünden Avrupada, Almanya bir harbe tu- tuşursa diğer devletlerin alacağı vaziyet ne olacaktır? Buna alına- cak cevab tabif Berline bildirile- cekti. Sonra bu kabil rivayetler tekzib edildi. Yeni gelen Avrupa gazetelerinde buna dair yeni ma- Tümat göze çarpmaktadır. Mosko. Vada bulunan Avrupalı muhabir- Buna cevap olarak Rus Hariciye komiseri şöyle cevap vermiş: —Eğer Almı ya arasında bir kavga çıkarsa Fran | sa durmayacak, ittifakı mucibince çekoslovakyaya tir. Rusya da ittifaka sadık kala - rak Fransa ile beraber olacaktır. Bunun üzerine Alman olçisi şöyle demiş: — Çeklerin bazı askeri mahafili tehlikeli bir vaziyet — almıştır. Bunların vaziyeti dolayısile Al . manya işe müdahale etmiye mec- bur kölacaktır. Almanya bundan dolayı tecavüz etmekle ittiham e- dilemez. Mülâkatta söylenen şeylere da- ir verilen malümatın esasları bu- dur. Fakat tekrar ediliyor ki biz herhangi bir teşebbüs mahiyetin. de değildir. Almanya Hükümeti bu suretle Moskova nezdinde bir teşebbüste bulunmuş değildir. Yal- naz elçisi Rus Hariciye komiseri ile husust olarak görüşmüş, konuş- muştur. İtalyanın Çekoslovakya - Al - manya münasebatını dikkatle ta- (Devamı 7 inci sahifenilzde) Uzun — menzllli İngiliz topları Sarışın, saz benizli bir ııı=ı= leri yazdığına göre ağustosun 22 inci günü Moskovadaki Alman el. | gisi Kont Şulenburg Rusya Hari- ciye komiserini ziyaret ederek ken dsile görüşmüştür. Bu ıiyım!inın tamamile hususl olduğu söylen - mektedir. Hiç bir resmi ıwııy.ı verilmiyen bu mülâkatın mevzuu etrafında şimdiye kadar çıkan ri. wyatlerin ne dereceye kadar doğ - Tu olduğu yeni geler Avrupa ga. zetelerinde görülen malümat biri- birine eklenince azçok Mmeydana çıkmaktadır. Bu hususta mülâkat | aırasında Alman elçisi Rus Hari- ciye komisetine sormuş ki: | — Almanya ile Çekoslovakya | arasında bir kavga çıkarsa Rusya- nan alacağı vaziyet ne olacaktır. 'a İle çekoslovak. | yardım edecek - | İstanbul un kap ılar! Topkapı dışındaki hem kahve hem meyhanede, — ceketler fora, püfür püfür esen rüzgüra göğüs - lerini bağırlarını açmışlar, hem içip hem konuşuyorlardı. Kafa dengi altı arkadaştılar, Ko. nuşurken, birbrilerine lar, kahkahalarla gülü; İçlerinde, pos bıy: şişman biri vardı; en çok, ona yükleniyorlardı — Bayımız kib: kapıyı beğenmez ol ya taşındı. — Bu hava, Yenikapıda var mı? Şişman, kti; — göbeğini hoplata hoplata gülüyordu: — Hepsi bir kapıya çıkar. Arkadaşları, onun kayıdsızlı - Şanı görüp yılmıyor, takılmakta devam odiyorlardı: | — — Topkapının suyu mu çıktı? | — — Yenikapı Topkapıya nisbet. le rütubetlidir. Kışın, orada ya - pamazsı Zayıf, uzun boylu bir arkadı içini çekti: — İnsanın, alıştığı yer başkadır. u, Yenika - bolaheni evi tamir edemedik, nihayet yı- kıcıya vetdik, Demirkapıya taşın. dik. Narlıkapı neresi, Demirkapı neresi? Hava değişmesi, beni de, karımı da öyle sarstı ki, haftalarca hastalandık Tıknaz, bodur bir arkadaş, ba - şını sallıyordu; — Dükkânım Bahçekapıda, vim Parmakkapıda... Hergün Par- makkapıdan Bahçekapıya, Bahçe- kapıdan parmak kapıya gidip gel mmek; çok zor oluyor. Dükkânı bıfis. kamam, oturduğumuz semti de - kiştirelim, dedim. Dükkâna vakıı bir yerde ev aradım, nihayet Fiğ. rikapida, kendimize münastb bir ev bulduk, taşındık. Gel getelim, örikapının havası. bizi Öbür arkadaşlar, hep birden tas- dik ediyorlarde- , iri göbekli, x. tasdik etmekle dazla tarafdar görünmüyordu: ar amma, sonunda alışır- Kil 8 EYLÜL PERŞEMBE AKŞAMI (SARAY SiNEMASI YENİ lik programda : PETER LORRE SİNEMA MEVSİMİNİ AÇIYOR (Mr. Mottol ve VİCTOR MAC-LAGLEN tarafından — emsalsiz bir tarzda — oynanmış VİCDAN AZABİI Fransızca sözlü büyük, Çocuk hırsızları!.. Lüks Balkon 50, Birinci Mevki Yeni fiatlar : 5,6j Balkon 25, Localar 200 Kuruştur. hissi ve içtimaf filmi Kızlar hırsızlarıl.. 35 En Mükemmel Filimler - en mutedil flatlar yatsa: —OH!.. mıyacak!. —— ladığını, bütün etlerinin lime lime kesilip ağrıdığını hissediyor. Başını bir defacık sıcak bir döşeğe koyup Diyecek.. Belki, hapishanede geçirdiği gün ve ge- celerin her biri için beş gün ve beş gece yataktan çık- Fakat, Nimet de bu akşam ne kadar çok söylü- aştı, artık Top. | Bir vakit, narlıkapıda otururdum; | Etem Izzet BENICE hiç meşgul olmadım. Tehlike büyükmüş filân... de- diler. O kadar. Ben sadece bir nokta düşündüm: se- ni kurtarmak! Refik, yine bunaltıcı ve heyecan içinde derin bir nefes aldı, ve. — Teşekkür ederim... Dedi. Başka ne desin, ne yapsın?.. Bu kadarına da, Yarab çok şükür.. ğil mi * meği yeneli bir.. bir buçuk saat oluyor. Refik kendisini toplayamamıştır. Sersem mi Gece. Akşam $ sersem! Kafatasının içinde tam bir bozgün var. Uyu- şukluk, düşünememezlik, beynin tahaccürü! Boyuna esniyor... Çene kemikleri açılırken birbirinden ay- rılıp ko---srecek gibidir. Kemiklerinin için için sız- yor? ya, kendisi rahat... Refiğin uykusuzluğu, hasta- lığı, yorgunluğu vız geliyor; yahut da mahsus yapı- yor, Retiğin bir an evvel Bursayı terketmesi kadar şey hikâye etmeyi lüzumlu buluyor. Südece bir nokta: Refik için çok ehemmiyetlidir. Dikkat ediyor, Nimet. Allahın yeryüzünde bir şeh- vet misali gibi yaratıp karşısına çıkardığı bu kaı kat'iyyen eskisi gibi değildir. Hiç.. Ne sevgiden, ne aşktan, ne şehvetten bahsetmiyor! Halbuki, bir.. bir buçuk sene evvelki Nimet bu mu idi?, Nerede o, Re- fiği görür görmez dudaktan dudağa bir ateş dalgası gibi savrulan kadın, nerede bu?.. Şimdi, durgun, müs- | tağni, sakin ve lâkayd! İlk saniyedenberi bir defa bi- | le, ağzını açıp da: — Refik, geçirdiğimiz gün ve geceler... Demedi. Yalnız dostluktan bahsediyor, yalnız acımaktan bahsediyor, yalnız insani ve beşeri vazi- fesini yaptığından bahsediyor, bundan sonrasından bahsediyor, tavsiyelerde bulunuyor!. Retik beklerdi ki; hisle, viedanla, fazilet ve iffet- le arkadaşlıktan ziyade menfaat ve şehvet ile dost bil- diği Nimet, yine kendisini: | gından kurtulamazlardı i | 4 | MAHMUD vEeAR' hiç o fikirde değildi: — Niye durup di tından oluyorsun. Otur yerde,.. b Şişman, elinin tersile PSS f larını sivazlayordu: — — L Doj | — Kim rahatını tepef? v.o lar, çocuklur için, deniz banyosu lâzım, dediltii ı. Sarışın, saz benizli 2f muz silkti A, — Sen, doktorların N“' kulak aşma, Ben, bi oluruyordum. Kuekıv*’u dükkân tuttum, Kı.ıek»“' | şınmıya mecbur olduk. İT .,ıı ler, çocuklar hastalandı. lar, yine, Paşakapısına söylediler. Tezgâhı yefi şum, nasıl birakır da gĞT Çak D şakapısında iken, hiç bast e D yor muyduk? xuhkır":(' |v # $ ç '> havasına alıştık. Gül gibl 1 ruz. Esmer, ince kara w'*”'r x kadaş, mendilile .H yordu: İ “ğir ee e BEÇA | pıda idi; işim de n sin, tâ, Hatabkapıda... Wğ ı. yol mu? Ev, keni çekilir kahırlardan deği- f Allahtan olacak, bir evi satın aldı, Ben de, ::',r i bir evceğiz buldum, kup oturduk. Daz kafalı, iri burunlü kadaş, birden hatır! le çıplak alnına vuıd" — Lâfını balla W: değiştirmek, belki sizi uf’ Fakat birader, bunun lüsü de var. Biz, Y Mevlânekapısında ot! ram da, çocuktarım öt ti P . ne geçti, uzun zamâfl, “/ sum; Kumkapıya uı”” dersiniz? Şıp diye vwf” leti açılamaz mı? Hani B ; hava değişmesi Di * ' rı)ıır Yanlarındak m..ıdı M ri kısa boylu, cıliz; dolgun, yağız ı—ımlf kafadengi altı arkadağt layını dinliyorlardı. Yağız esmeri, yavaşıt — Bu, ne kadar kapi! Kısa boylusu, K "î — Bir çoklarını da — Messll Cdız, kışa boytu, KT *: n YZ S Pi gülmet Yağız esmer, muştı: — Başkat | Öbürü, sayıp döktğyüÜ | ” — Balat kapısm.. Beli — Daha? Kısa boyluşu — Ahırkapı.. Tetf Dekat AM v.g.".ğı..r.ıam*'/ — — / ; ğ & bu kapılardan - birindt mu? Kısa boylu cılim YA vermişti: / ! On senedenberi / ! oturuyordum. eT Bu cevab üzerine Y 'p rengi değişiverdi: — Abuk sabuk :;r/ seni on beş yirmi gen / rum, hep .uuıxı!d' ,) Azabkapıyı nereden $ ğin Kısa boylu / ciliz, güldü: — On senedenberi #Y aydanberi de Zinda turuyorum. x*e. $ İ — Sen, szgm—ll'vof;:,u’r Ü kapıyı anlar gibi olW k dankapı, ne oluyor? - Kısa boylu "'";j.,d» .w bir gülüşle başını — ti aydanberidir ) nam, bizim eve pti ,, Yağız esnır arkadaşına hazin det baktı.,

Bu sayıdan diğer sayfalar: