Dah zengın n Malaya yarım| itibarile çok | dir. So e bu yarımada arasında - | nr boğazı İngilizlerin e- Te hâkim bir kapı- nl'.ı n tahkimi n fazla çalışılmış, uıhah.t bittiği zaman orada dümya- hkimatı vü-| ta- | Bun e vardır, e ile Ğ #öçiniyorlar. — Singaporun n ginde buraların hükümdar - ş,“:' bol paralar vererek bu faa- iça Stirak etmişlerdir. Bu yerli tlerden biri de Trenganu eç liğıdır. Buranın sültanının TAR AAA AA A « e t a kardeşi vardır: Prens Mah- N"-Sı Ohdra gazetelerinin sütun- İ G ve Londra kibar âleminde E,,"'ümsu dedikodusu — süren | y Mahmud İngüterede sev- Yirmi — yaşlarında Joys is - k. Pıt bir kızla nişanlanmış - | ha Mahmud da yirmi yaş- Mür 9* bir dalikanlıdır, Fakat o- Sap, Öyle Londrada bir İngiliz k,ik"“ yaşta — nişanlanmasına Ülği, Kürdeşi oları sultan razı de- K Önür icin genç prense gön- Si emirde biran evvel mem- dönmesini — bildirmiştir. İğ P? kızı Londrada bir terzi- İ p Zidır, Prensin nişanlanmasır '#cına yalnız büyük kar - | d e GBİ, İngilizler de razı de- İ bliş. Çünkü Prens Mahmu- Tak Londraya getirmişler, a *tutmuşlar, fakat memle- * evlenmemiş, bekâr bir ârak iade etmek istiyor - y ç Programları icabi böyle N,, Ens Mahmud ise buralara ol e ı.l' ©1 verir gibi değildir. Z fiy “:* Rörüşen gazetecilere şöy- V Hiçbir şey beni sevdiğim İn- Kâ::ı alarak memleketime alıkoyamaz. Ki Taida prensin nişanlandığı '“ı.,_ *da bulunuyormuş. O bu .”SI l SAA T M A AMAD bt ıo—m.şuu Prens Mah- Sözleri de ilâve etmiştir: " gelecek — sene mayısta N*mkb" edeceğim, O za » İ famamile serbest olaca- *"'k kendis'ni İngiltereye ge- KöRg Tni ettirmiş olan İngiliz ö u'l temas etmek iste - & Bhaş; örlemektedir. Fakat YASI ola nTepdi bu alâke- UA ! $k bir zafer | lik, sevgi kar- -Sisında niçin bo- vun eğiyor? RŞEYE HÂKİM: AŞK! | e ilerisinde pal- a tmumlarla $m;:ııı e N Ve Yensin İngillerede tah- | Memleketine dönünce - mdı— kaldığı müddetçe "'-nmı tarzına nezaret et- H"ıı dür olan İngilizler pren- Satım ke, smişlerdir? Bunun ST A AA MA a kazandı! üzerine Londrada parasız kalan Malayalı prens kendisinin herke- sin gözü kalan güzel bir spor oto- mobilini sattığı gibi üzerindeki el- bise e cebindeki 4 İngliz lirası ile kalakalmıştır. Koca İngiliz pa- yıtahtında beş parasız kalmış olan prens bundan sonra ne yapacak? Ona tekiif edil Burada kalır. Onu Malayaya gö - esiniz!, âkin Prens Mahmud şöyle mu-| kabele etmekti | razıyım. Fakat Prens Mahmuda resmen tebligat yapılarak şöyle denmiştir: — Trenganu sultanı olan büyük | kardeşiniz sizin Londrada bir İn- giliz kızı ile evlenmenizi muv: fık görmemştir. Sizin derhal mem- leketinize dönmenizi emrediyor. Yalnız olarak sizin avdetinizi bek- lemektedir, Aksi takdirde Mala - yadan hiçbir para alamıyacaksı - nız. Prens Mahmud şimdi Oksford | iversitesindedir. Bunu öğren - dikten sonra cevab olarak şunu | bildirmiştir: — Yanımda sevgilim Joys olma- dıkça memleketime dönmek ni - yetinde değilim. Fakat artık bu müşkül hale gel- miş olan, memleketinden artık bil bol para gelmez olan, otomobilini satan ve cebinde"yalnız 4 lira ka- lan'bir prense kızını vermekle ter-| zi ne kazanacak?, Kızın babası ter- | zi de artık bu izdivaca razı değil- dir!, Pronsin tahsiline nazaret e - | den İngiliz memurlarile temas e- (Devamı 7 inci de) | Festival geçeli üç gün oluyaor. İstanbul; mutad eğlencelerile ilk yazdan beri sürüp giden fest linde aksaklık göstermeden şehi lileri eğlenceden eğlenceye koş- turuyor, Sıcakların şiddeti bu sene deni | ze rağbeti arttırdı. İnkılâptan ev | vel salaş bölmeli iki deniz hama mında sudan ürke ürpere banyo yapan İstanbullular şimdi — birer balık kesildiler... Plâj eğlenceleri İstanbulun en belli başlı eğlence- leri oldu. Eskiden İstanbul nasıl eğlenir- di' İşte size bir sorgu ki; bunu dit- meğe kalkışsak değil bir röporta- Ja cit cit (mesirename) ler - sıkış- tırmakta güçlük çekeriz. Maatmatih, İstanbul eğlenceleri- | ni burada bir sinema filmini be- nekler gibi gözden geçirebiliriz, İstanbulun yaz eğlenceleri kiden Kâğıthane ile başlar, (Hıd- rellez) ile renkli şalvarlarını ba Denizin dibinde bir harb hazinesi 140 sene evvel yon filosunun batırılan Napol- hazineleri de- nizden çıkarılabilecek mi? İskenderiyanin bir kaç kilomet- miyelerle — süslü küçük bir körfez vardır. Sahilde küçük bedevi ve balıkçı kulübele- ri görülür: Albukir. Körfezin üzerin- de dolaşan — tüy- yareler - denizin dibinde, kumlar arasında — mer- Abukir muharebesi mer sütunlar, ve Fransız bahriyelileri, İngilizler tarafından batırı n bir çok harabe- ler, 1 oğustos 1798 de İngiliz A - | miralı Nelson tarafından batırı lan Napolyon filosunun enkazını görürler. Kahire surları üzerinde, Mısır höyeti" seferiyesi - kumandanları- nın isimaleri yazılmıştır. Hâlâ o- | kunur, Napolyon filosunun ku- | mandanı Brueys, Alukir körfezi- ı ni derhal terketmek emrini almış t Amiralın ölümü, Fransız bah- riyesinin büyük bir hezimete uğ- ramasına sebep oldu. İngiliz donanması, Fransız file- sünu Albukir körfezinde kış(ı!l- tı. Ve tamamiyle tahrip galer, dört fırkateyn den dibi- | 1 Ağustos 1798 akşamı on üç galer, dört fırkateyn denizin dibi- ne gitti. Bine yakın toptan biri | kurtarfamadı. Bruyfs Zabitlerin ve mürettehatın ço üşt gemilerinden sandallarla karaya çıkıyorlar. boğulmuştu. Amiral gemisi olan «Orient» de Masır heyeti seferiyesinin hazine- si bulunuyordu. Bu hazine de, gemi ile beraber kumlara gömüldü. Bir İtalyan şirketi, Mısır hü kümetine müracaatla bu hazineyi çıkarmak teklifinde — bulunmuş- tur, Sünger avlamak için denize da- lan balıkçılar ekseriyetle tüfenk, tabanca, gülle ve demir parçaları çıkarırlar. Mısir kükümeti dalgıçların bu arzusunu kabul ctmiş, ve tahar- riyatta bulunmalarına — müsaade etmiştir. | Acaba, yüz kırk edenberi kumlara gömülen bu tarihi hatıra çıkarılabilecek mi?... ESKİve YENİEĞLENCELER Yüzük ve fincan oyunları helva ziyafetleri ve kızlar. Repertajı yapan BEDİ GÜNDÜZ Şimdi tabinta hücum ediyoruz caklarına geçiren çingene dilbet lerinin Silâhtarağa çayırında zurs | na ve (çifte nara) yani dümbelek- legobck atışlarını, yemekli kır &- | lerile tes'id eden halk tatil | guııumı burada geçirirlerdi. Küğühane eğlenceleri başlı ba- şına bir âlemdi. Cuma sabahları erkenden yol- lara dökülen sepetli, zembilli; ço- luk, çocuklu aile kafileleri semti- stüne (çözme) de- nilen renkli çarşaflardan — tente gerilmiş tahta, yaysız arabalarda, kenarları defne dalları, çam — ve meşe dallarile örtülü iri, mavna yavrusu kayıklarında erkenden Kâğıthaneye koşarlar; detenin i- ki tarafında biref sıra gölgelik meydana getiren diş budak ağaç- larının altında yer kapmağa si- ğirtirlerdi. Sabahleyin, şafakla köprüden haraket eden yüzlerce sandallık bir filo, öğleye kadar Kâğıthane sine insan taşır, meşlehli, yeldi meli, hattâ feradeli genç kadın- ların rengârenk guruplar halinde çayırı süsleyişt seyredilecek tu- maydana getirli Evlerde, daha perşembe gece- ginden ertesi günkü gezme için gö-| rülmemiş bir çalışma baş göste- rirdi. Kâğıthanenn kendine —mahsus mdk T pteleri de — bambaşkaydı. gezmeleri için tertip edilen ye- mek — İisteleri de bambaşka idi. Bunlar da mu hakkak - kızarmış kuzu, peynirli plde, kuzu içi nilen fıstıklı ve bol babarlı taze yapraktan vapılmış - zeytin- ağlı dolma irmik — helvasından mürekkep bir kompozisyonun bir kaç kalemi bulunurdu, Kâğıthaneye gelen kümeler a. Baç altlarında acele kır ocakları hazırlarlar, Kadınlar hasırlara u- zanırken erkekler kollarını sıvar şişlere geçirilen kuşbaşı etleri bu ocaklarda cızırdata cızıtdata - pi- şirirlerdi. Rakılar içilir, töz toprak bulut- ları ve kebap kokuları arasında çingene kızlarının oynayışı seyr dilerek sözde mükemmel bir ej lence günü geçirilirdi. Kâğıthane mevsimi b dar sürer, havaların sıcakların başlaması ile halk Bo- ğaza dökülür, Sarıyerdeki sulara, ay ka- ğişmes | Beykoza akın başlardı. Beykoz çayırının asker safı gi- bi bir sıraya dizili kavaklarının altında da ayni âlemler tekrar e- dilir; genç kızlarla — delikantılar burada masum sevda dalaverele- ri çevirirler; bir mektup alma ve- €n büyük bir gönül ma yılırdı. yücülerin ve çıkık Cazla, sazın harb halinde bulun- duğu zaman nasıl eğleniyoruz ? Çarşaftan kurtulan Türk — ka- dını gıllardır mahrum bırakıldı- ği hürriyetini ele alınca yine yıl- lardır mahrum bırakıldığı eğlen- celerne kavuştu. Arik, Silâhtarağanın toz bulut- lerile yüklü, kebap kokularile a- Bırlaşmış havası onun — eğlence ismi altında gününü ve gönlünü . 2 kızlarını r ustalıkla Türk kızı, içtimai terbiyenin i- caplarile yükselen, üstünleşen ser best ve hü hava içinde eğle- motosiklet! nd eğlence m kadınlarımızı bağrna — basirıveri- yor Eski İstarıbul eğlencelerinin çinde (Kış faslı) şimdi tebessüm le seyrettiğimiz orta oyunlarının sahici en mürekkep bir kolleksiyon vardır. Mahallelerde kış, ilk soğuklar- da İstanbullulara yeni eğlence tertipleri getirdi Kadınlar, her gece bir evde top lanırlar, (Helva sohbeti) - dontlen bu toplantılarda masallar anlatır- lar, keten helvası çekilird.. Gö- zünüzün önüne götirin bir kere; dekor şu: sahnele Kaplama — tahlalar ahşap bir ev odası, peleme a şede tandır denilen acay turka ısınma öleti.. Tandır yor- ganı dizlerine çekmiş rastıklı düz günlü yaşlı kadinlar. Genğ kızlar odanın kapı yanlarına serili min- derlerine bağdaş kurmuş... İri bir petrol lâmbasınim sarı işığı al- ,tında masal dinliyorlar. (Devamı 6 incı sahifede) eş dolu bien Nebat ve otlar, çok eski de- virlerde bile halkın itikadı üze - tinde mühlm roller oynamış, le- sirler husule getirmiştir. Hakikaten bu güzel renkli, gü- zel kokulu otların, çiçeklerin es- rarengiz kuvvetleri, tesirleri, t babette ve tedavideki hizmetleri uzun müddet anlaşılamamış, izah edilememiştir. Bunların bazıları şifa veriyor, bazıları da- öl. yordu. Eskiler, bu gibi otlara büyük bir ehemmi- vet verirler, büyük bir kuvvet ve tesir atfederlerdi. Drüid'ler (1) «Gui - ökse otüs nu mukaddes bir ot telâkki eder- ler ve Tanrı tarafından gönderil- diğine inanırlardı. Bunu, ayın ale tıncı günü toplarlardı. Beyaz renk Ni iki boğa getirirler ve beyazlar yinmiş bir rahib ağacın üzer çıkar, ve altin bir orakla ökse otlarını keserdi. Ökse otlarının dalları, aşağıda rabibelerin tuttuğu beyaz bir ör- tünün üzerine düşerdi, Dallar ke- silip bittikten sonra boğalar kur- n edilir ve bu garib ü ik bir şenlikle nihayet vezilirdi. Orta çağ, Sen Jan otları an'a: etti. Fransanın va- bü- bu pesine riaye sat cihetlerine gidilirse bazı rın hâ kleri görülür. otları istimal © <0 beler, Goluvarlarda rahib ve rahi- 5 —SON TELGRAF— 2 EYLÜL maş RUZVELT Amerika Reisicumhuru'nu nasıl anlatıyorlar ? Fransız muharriri B.Ruzvelt'in hu- susiyetlerini saymakla bitirmiyoi Parista çıkan haftalık Mari- an gazetesi muharrirlerin- den birinin Amerika Reisi- cumhuru Rozveltle yaptı; ayı neşretmekte muharririnin bu an bulduğumüz bu ni aynen alıyoruz: * Eğen benim gibi, Beyaz Saray- da Cumhurreisi Mösyö Rozvelt ziyarete davet olunmak şerefine | mail olursanız tavsiye ederim si- | indir şapkanızı 0- ze, frakınızı, telde bırakınız. Zira Yeni Dünyanın Cumhurre- isi çok sade ve etikete ehemmi - yet vermiyen bir adamdır, Karşı- nızda bütün kuvvetile memleke - | tin iktısadi ve içtimai vaziyetini | Güzellik veren ve öldüren çiçekler nasıl toplanırdı ? SEN - JAN OTLARI Eskiler bu otlara çok büyük te- girler atf ve mukaddes addeder - lerdi. Haz'ranın 21 inci, yani gün- | lerin ve gecelerin müsavi olduğu | zamanda büyük âyinlerle toplar- lardı. | 1700 de yazılmış: «itikadatı ba- tıla Ve hurafat» adlı eski bir e- «Bu otl a İ leyin erkenden, birşey ellerini ve yüzlerini k (Devamı Gucı sayfamızda) değiştirmiye çalışan faal bir 2- dam göreceksiniz. Cumhurreisinin yanına mera » imle gireceğinizi zannetmeyiniz. n alt katında büyücek bir Xyürunuz, derler, girer- dinizi Cumhurreisinin karşısında bulursunuz. Tatlı bir sosle &ize sorarı — Nasılsınız?, Sizinle tanıştı- Hi için bahtiyarım. Amerikadan B. Rurveldin son nutkunda alın mış en yeni resmi hoşlandığınızı ümid ederim. A - merikaya geleli ne kadar oldu? Nerede oturuyorsunuz? Şehrin c yarını dolaştınız mi? Yalnız Nev- yorku, Şikagoyu görmek kâfi de- ğildir. Bütün Amerikayı gezme Tiziniz. Şarka gitmek niyetinde d« ğil misinz? Tavsiye ederim, gidi niz. Sahildeki plâjları görünüz Bunlar Avrupa plâjlarına hiç ben | zemez, Büsbütün başka bir âlem- Büyülü otlar ve çiçekler Eskiler, etlara, çiçeklere büyük bir ehemmiyet verirler. Bunların şifa verici ve öldürücü hassalarına inanırlardı dir. Sonra orta şarka mutlaka git melisiniz. Buralarda, bir gazetec için görülecek, öğrenilecek — çok mühim şeyler vardır. — Burular görmeden Amerika hakkında b fikir edinemezsiniz. Amerlkay ilk defa mı gelâyorsunuz? Tekra geleceğinizi, gelmek istiyeceğin! zi ümld ederim. Sizi kabul etmek le bahtiyar olacağımıza inanımız Bütün bunları, aynen Cumhur- reisinin llsanından — işiteceğinler şüpheniz olmasın, Mösyö Rozvelt, üzeri kâjıd do Tu büyük bir masanın önünde © turuyordu. Bir çok Amerikalılar bana, Cumhur Başkanının hasta ve bitkin bir adam olduğunu söy- lemişti. Halbuki gözümle gördüm. Bu -« nun aslı yok. Müösyö sıhha od e: çlü kuvvetli b Hastalığa delâlet eder ha linde hiçbir şey yok. üzerinde gü zel bir fanile kostüm, beyaz bir gömlek var, Bütün gazetecileri tamyor ve her birinin sıhhatini soruyor: — Nasılsınız bakalım, Jim?. Willi'nin macerasını hatırlı- yor musunuz? Ne kadar gülmüş- tük. — Söyleyiniz, dostlarım öğrenmek istiyorsunuz?. Sualler biribirini takib ediyor. Rozvelt hepsine cevab - veriyar. Suallerden birine bir lâtin darbı meselile mukabele etti. Ne — Lütfen fransızcasını söyler misiniz? — Hay, hay! Muhabirlerden birisi «Bitaraf- lık ve İspanya» dan ba Mösyö Rozvelt cevab verdi. Bunu Hariciye Nazırına so- rarsanız daha iyi edirsiniz. Mösyö Rozvelt, yarım saat için- de dahili ve harici siyaset hakkın- daki bütün fikirlerini anlattı vet (Devamı 6 incı sahifemizde)