Vampir gibi BOT LAT N | YANInNI İÇMEK İSTİYOR. DİKKAT ETMELİSİN. H"“G ve her şeye inanan saf köylü nasıl kandırıldı ? ."İı'-'n bildiritiyor: B a Jölova'de — geçmiştir. u,;,_ K Süseviç 23 yaşlarında *"mı delikanir zayıfladığını, | tı,h*“ düştüğünü hissedince Xh_hu_“"uıı etmiş... a ç, Kendisini muayene © Tira ciğerleriniz. hasta ol. Ve Yaylaya giderek isti- SÜ, bol ve besleyici gi. | Ti M tavsiyosinde bulun. RGL ” Yaylıya çık, 3»:'& İti amma b İ Nereden bulars ğun bu- Ö PSi gideyim, yaşlı bü. SÜ kadbrı h yaşı İi ni bulayır, Hasta inek- '&“'"ld e yaraları bir ne. #den bu kadın her halde İt çare bulun. Beni mas- ça girmekten kurtarır... Öylendi, Gittâ yaşlı bü. y l"“'dıı Böyücü kari, ü & bi tükkatle ledikten T kahkaha salıverdi: gelirken kendi yemek | b rleri M çil SiD, kendini fedavi ettir- | —."iılmkurnlıı gerek... Se. Üa p0t ederken hastalığının Varınamış. ' Ânza Povloviç'in her Hdi, kanını içtiğini an- €vine dönünce, dok. öt Kh büyücü kadımın si Kördeşi Nikolaya anlat. "N,W“" tanıdıklarına vak- n.h“hkien sonra: demiş, Her akşam ya. !üxu;ı ek geldiğini, yıııgm yaklaşarak tediğini gördüm. Ayak- 1Di isir'yor, kanını defa üzerine atıl. *k istedim. Fakat, yı— "*'dıu sıyrıldı, Kaçtı. —| 1 D 'TEHDİT Köylüler, Anze cadı nazarile bakmıya başlamışlardı. Genç ka- dın sokağa çıktığı zaman bütün kendis'ni görenler hasmane na . zarlarla süzüyorlar. Mırildanıyor. Jar, yanından uzaklağıyorlardı. Nihayet bir gün köy halkı «Ca- korktu. ıİm(!'ır'ı diyö bağırmıya başladı. O sırada teştdülen evin önünden geçen, ve cadı hi lerine inanmnmıyan belediye kâtibi müdahale etti. Köylüleri teskine çalıştı. Fakat muvaffek olamadı. Genç Yuvanı” zabıtaya şiküyet etti. Zabıta delikanlıyi tuttu, mah. kemeye verdi. Yuvan, hâkimlerin huzuruna çıkınca yre diz çöktü, huçkırıklar arasında: — Evet, bay hâkim, dedi. Bu | Yazan: Pazarlıkla slışveri; rılayor. Bunun mahzurları Olabilir mi? Hiş düşünmüyorum. Ben, kendi hesabıma memnu- num. Çünkü pazarlık, nedir bil. mem! Fazla enayi körünmemek için güya puzarlığa girişirim sm. ma, beceremem, yüzüme gözüme bulaştırırım. Pazarlık canımı sıkar! Pazarlığın, ikt'sadda yeri var mı, yok mu? Onu da bilmiyorum. Yalrız, ben, pazarlığı, karşılıklı menfaatlerin çarpışması olduğu. a inanıyorum. Niçin pazarlık, ederiz? Aldan- cadı kadın, kanımı içerek beni | Mmamak ve ucuza almak için, de- Kurtarınız beni bunun elinden... Karar veriniz, ellerini ve yaklarını bağlasınlar, boynuna ağır bir taş assınlar, Tu- na nehrine atsınlar öldürmek istiy Hâkimler; delikanlının sözüne ehemmiyet vezimemişler ve ken. disini akıl hastahanesine gönder- mişlerdir. Fakat, mahkemede: Artık bundan böyle evime geldiğini istemem. Kimbilir, hel | ki de iddia ettikleri bir cadısın .. Günün birinde bi âçmek istemyeceğin ne malüm .. bağırmış. Hakim bu söz. leri işitince: ğil mi? Demek ki alışveriş etti- ğiniz tüccarın, esnafın, siz! aldat. tığıta, aldatacağına inanıyorsu- nuz. O halde, nerden alışveriş edi. yorsunuz? Mecbursunuz, farzedelim. Baş- ka biç dükkâna da gidince yine | | müz | | uZ. Öyle ü mf, gi de, hilkâr insanlardı: Bunun, üzücü, ruh sıkan birşey | olmadığını ddia edebilir misiniz? Tilcca. esnaf; | üzerinden ve- ler eder, bizi kan- iğraşır. İnandığırmız za- | aa alda k mı? gibi yine bir şüphe kalır. Bu şüphe, bizim, afışı kendi çıkarımızı düşüm mizden başka birşey midir? Şu halde, bizlere, tüccerı, esnafı, -al. zavallı kadının kocası | a de kanımı | fakat küçük esı | datmak değilse de'. Aldansın, ya. nılsın, istiyoruz. Bu neticaye varınca, alışv te pazarlığın, iki yanlı bir ah lük sakatlığı olduğu meydana çı- kıyor. Pazarlıksız alışveriş usulü, bu ahlâk sakatlığını önüne geçece- | & için, içtimat bakıştan da çok faydahı bulmaktayım. « | — Tüccarları pek karış! mıyıluıı, yar satıcıların alışverişlerde ta- ları hal, tavır, - çok ağır bir kel'me göylemiş olmamak için! . — Sen, demiş. Delirdin mi? Yok-| Çok münasebtsizdir, diyeceğim. sa habse mi girmi İyorsun Budalalığın Tüzumu yok, Haydi, Tahat rahat seni de deli. Karısından usanan ve bu baha- istiyen koca, hâ. imin tehdidi üzerin> ses çıkaya- mamıştır, Sokata gelirken, her hangı bir camekâna bakmıyorsunuz. Derhal dükkân sahibi, çıraklar dışarı fır. lıyorlar: — Aradığınız buradı cüz, hem de has mallar.. Siz, ne arıyorsunuz? Bunu bil. melerine lüzum yoktur. Siz, bir | kere dükkâna giriniz, nasıl olsa, İYİ BİR BABA .-..H"lpısaneden çıkacak oğlunu — bekliyen adam! ı*ı ,:”"—ıen yazıyor: Yet ı.qı—ı Tihda bir udam ge - N .h_ Setede — Blkpold vi i & müflis ilân e- disinde pare de- Sey — kolmamıştır, %:“h'_w"'rmı—h bu ihti. ::—:ı:_ *ice senede 6,000' S*'iri olan bir adam Bir oğlu vardır. 'Nı,_ Mlarında olan bu o0. 'JN Kadar babasının fe - | dinî. Wflâsına sebeb Pedbaht oğul *l—â“:* n Cürüm işliyerek buauıı hapisha- kemeden çıkarken kendisini gö- | ren gazetecilere demiştir — Oğlum hapishanededir. Ben yetmiş bir yaşında bir adam ol. makla beraber yine çalışacağım, uğraşucağım, kazanarak oğluma kakacağım. Omuzları çökmüş bir halâe o « lan bu ihtiyarın oğlu on sekiz ay | hapse mahküm — bulunmaktadır. Pul sahtekârlığı yapmakla maz - nun olarak muhakeme edilmiş ve mahküm olmuştur. Söylendiğine göre sahte yabancı pullar basma. ğa muvaffak olarak 4180 İngiliz lirası elda etmişti. Hulâsa kendi. sile beraber babasının — servetini Nuııııu Baba mah.| de mahveden bu oğul sonra iş Mahküm olan delikanlının suçu nedir ? meydana çıkarak — yazalanmış, mahkm olmuştar. Yelmiş bir ya- andaki ihtiyarın birçok hisse se. nedleri ve sairesi vardı ki bugün bunlardan biri kalmamıştır. İhli- yar adam haftada 2 İngiliz lirası kazanmak Üzere bir müessesede | çalışmaktadır. N — Bütün hisse senedlerim, pa. ram hep oğlumun yaptğı boreları ödemek için elimden gitmiştir. Fakat ben şimdi daha ziyade şu- nu düşünüyorum: Oğlum bir gün müddetini bitirerek bapishaneden çıkmış olacak, yine bana gelecek. tir. İşle ben hep 9 günü bekliya. | rum. Öj caktır. nmıeoummım—ıpııım | « Hem v« | onlar, ağız kalabalığına getirir, size, muhakkak bir şey aldırır- Jar. 'Bu düşünce, unlara gayet tabii geliyor ki, «müşteri düşürmer, emüşteri avlama» usulünden bir türlü vazgeçmiyorlar, Dalgın dalgin yürüyorsunuz; kimbilir o ande, aklınıza ne gel üşsünüzdür, bir Hemen bir el kolunuza yapışıycr: — Buyurunuz... Yeni çeşidleti- miz geldi. Tesadüfen bir dükkânm kapısı Pazarlıksız alış veriş Pazarlık, karşılıklı menfa- atlerin çarpışması idi Artık pazarlıklı alış veriş olmıyacağı gibi hoyratlıkla da alış veriş olmamalı! MAHMUD YESARI | | | | | | | nuz, bu gafletinizi, âdetı özür di- leyerek ödeyip tekrar yürümeğe başlıyorsunuz. Bir şey almak niytin siniz; boş ve di ir, etrafınıza yorsunuz. müz hakarak gez. mek isti; bir manava, bir Taahillebici dükkânuna, hülâsa bir camekâna, dikkatlice bakıyor. dunuz. Hemen: — Buyursunlar! Devamı 7 inci <ahifemizde 5—5, ON TELGRA F — 19 Ağustos 1938 Buyuk Aşk! Genç prensle artist arasındaki gönül macerası Evlenmek niçin onlara hayal oldu! İngiliz Kraliçesi Viktaryanın gençlik zamanına aid bayatının mühim bir safhasına dair yeni tedkikat üzerine miş ve İn- giliz matbuatında görülmüş olan [ bazı yazıları bu sütunlarında «Son Telgraf. hulüsa — ediyordu. cular unutmamışlardır. ki Kraliçe, akrabasıı Kembriç- ile evleneçeği - sırada Prens bu izdivacdan — vazgeçmiş ve İngiltereden kaçıp gitmişi Bu genç, yüksek hisli, açık sözlü bir aşılzade idi. - Viktorya ile de kardeş çocukları olan Prens Core Kembriç, eğer Viktorya dünyaya gelmemiş bulunsaydı İngiliz tah- tına geçmiş olacaktı. Fakat mu - kadderatın bu esrarına akıl erer mi? İngiliz Kralı olamıyan Pren, gin hiç olmazsa İngiliz Kraliçesine| koca olması düşünülmüş ve Kra. liçe Viktorya da Prensi çok sev - miş olmakla beraber Prens böyle bir izdiyacı 'kabul etmemek içla genç Bunları takib etmiş olan okuyu. 1 | | İngiltereden ayrılınış, evvelâ as kerlik vazifesi olarak Cebelütta rıka gitmiş, onu bitirdikten son ra Avrupada uzun bir seyahatı başlamıştır. Kraliçe Viktorya di Alman Prenslerinden ve akraba sından olan Prens Alber ile ev lenmiştir. Çünkü İngiliz devle adamları genç bir kız olan Krali genin bir an evvel kocaya varma sını elzem görmüşlerdir. Yoks Prens Corc kendisini bırakıp git tikten sonra Viktorya için dah uzun zaman başka birisi ile ev lenmek fikri düşünülür gibi değ Fakat devlet adamları bun böyle İüzum gösterinc& Kraliç Prens Albere varmıştı. Artık on dan sonra Prens Core Kembriç bir daha düşündü mü? - İşte bi sual ki bunun cevabını sonray bırakmak lâzımgeliyor. Muhak kak olan bir şey varsa a'da Krali çenin kocası olan Prens Alber son derece merbut bulunmuş Kraliçe ile kocası arasında pel Kraliçe Viktorya ile Fransa Kralı 6 ncı Şarl'ın deli. Hiği yeniden azmışti. Sen Pol sa- rayının tenha bir odasına kapanı. yor; kimseyi kabul etmiyor, kim. se ile konuşmuyordu. Çok sevdi- ği maskarası Hanseline'in bile yüzüne bakmıyor, Mmaskaralıkla. Tiha ehemmiyet vermiyordu. Bu kocaman ve harab sarayda he . men hemen unutulmuş gibi İdi. Hükümeti amdaları, düşmanları ve rakibleri idare ediyordu. Halk, tırarak ona hazırlıyacağım. O b na karşı iyilik etmedi. Fakat n be- nim bir tek oğlumdur. Onu 1ffe. diyorum. Belki bir gün o da iyi bir adam olur diye ümid ediyo Tüm.e | | | | İ pek sevdiği genç kralhın bu haline cıyor, mütdessir oluyordu. lm üzerinde tesir icra eden tek bir şahsiyet vardı: yengesi Düşes Dorlean. Halbuki Düşes, kocasının düşmanlarının şübhe - lerini davet etmekten korkarak sarayı terke karar verdi, Krala veda için odasına girdi: : — Benim güzel kardeşim, mu- vakkat bir zaman içih saraydan Sana güzel bir çocuk - getirdim. Seni eğlendirecek, güldüreçek ve bonim gaybubetimi hissettirmi . yecek, beni arattırmıyacaktır. Dedi. Ve beraberindeki ön yaş- larında sırma saçlı, güler yüzlü Fransa tarihinden bugüne.. Altıncı Şarl'in saray entrikalarm-ı danuzaklaşmasınıtemineden Ödet KRAL ÖLÜRKEN BiLE YANINDA BULUNMAYI NiÇıN iSTEDi? sevirmli bir kız gösterdi. Kral güldü, 'ayaklarının önüne dizçöken küçük kızı elinde: | tarak kaldırdı. Dikkatle yüzüne | bakıyor, bir şeyler söylemek is. tiyor, beceremiyordu; nihayeti: — | — İsmin ne senin? Dodi. Genç kiz: — Odet, haşmoetmeâbi.. Şandiver. Cevabını verdi, baygın bakışlı, irk gözlerini krala dikti Bu göz - lerde büyük bir şefkat ve merha. met eserleri okunuyordu. Ödet | Şatl çok — yakışıklı idi. - Fakat doktorların barbarca tatbik ettik. leri usulü tedavi, verdikleri ilâç. ların tesirile zayıflamış, güzel çehresi sararıp solmuştu. Boğuk bir sesle: — Odet. küçük Odet.. burada kalacağına msmnua oldum. Diyebildi. Kralın sıhhi vaziyeti yavaş ya. vaş düzetiyordu. Laon'dan getiri . 'Jen doktor Jiyom dö Harfelây saray Gdoktorlarının — verdikleri müessir ilâçları, tatbik ettikleri şiddet usulünü muvafık görmedi. Hafif ilâçlarla, duşlarla, ve mü - lâyemetle tedaviye başladı. Tedavide genç kızın da çok te- siri oluyordu. Düşes Orlean tara. fındatı hizmetine verilen küçük kız, Kralın gözbebeği — olmuştu. Bir dakika yanından ayırmıyor. | öu. Tatlı sözlerini - dinlemekten | zevk ahıyor, güzel çehresine bak- | tıkça kalbi ferahlıyordu. En bul. | ranlı zamanlarında bile onu gö « rünce hemen sükünet buluyordu. © derecede ki buhran geleceği- ni evvelinden histediyor, bağırı. yordu : — Odet. Odet, gel yanıma. (Devamı 6 ıncı sahifemizde) kocası Prens Alber samimi bi dır. Bu ci da ondan sonrâ Kraliçi Core Kembriç için ileride ne dü. iğü sualinin cevabı göle - ceklir. İngiliz matbuatında bu hüküm. dar kadının hayatına dair verflen ümat gösteriyor ki Viktorya hükümdarlık tahtina - çıktıktar sonra tamamile bir vazife fikri vazife ruhu ile yaşamış, çalışmış bir kadın olmuştur. Kraliçeyi almıyan, sevdiği hal. de Viktoryayı bırakıp giden Pron se gelince; onun Macerasını taki etmeden evvel sözü şuraya getir. mek lâzım: Bundan yüz sene evvel Londre nin tiyatro âleminde çok güzel çok müstesna bir kabiliyete mali olan bir aktris vardı. İsmi kısacı Luiza olan bu genç, güzel, çok eazibeli dilber aktris için yanan. lar çoktu. Onun peşine düşerek takib edenler, onun uğrunda par: sarfetmek İçin biç tereddüd et . “Mmiyen zenginler çoktu. Fakat sahne hayatında da — ilerlemek, hakikaten büyük bir artist olmak için seneler ister değil mi? Bu aktris ise daha pek gençti. Acabe uzun zamanlar, çenelerce böyle sahnede kalacak :€ idi? Çok gü zel olan bu artiştten bahsederken 0 zamanki bir İngiliz ressamı şöy. le diğor: San'atinde ilerlemek i - çin zaman ister. Halbuki bu kız, çok güzeldir. Kendisine bir gün, zengin bir adam el uzatır, onu kendisine eş olarak almak İster. O zaman bu kız ne yapacak? Eğe: bu teklifi kabul eder de sahnedan ayrılırsa onun için artık san'at ölmüş demektir. Yalnız kibar sa. lonlarında bir kibar kadın olarak kalır. San'atinde elde etmiş oldu. Bu terakki de artık biter. Ressamın fikri doğru olup ol - madığı zaman geçtikçe anlaşıla. caktır. Yalnız bu kızın Londra sahne hayatına atılması öyle ko- lay olmamış, hâd'sesiz geçmemiş. tir. Luizanın babası ileri gelen bir ressamdı. Fakat kızının sahne ha. yatına atılmasına kat'iyen razı değildi. Ressamın fikrince sahne ve san'at haya'ı birçok mahru « miyetlere katlanmak demekti. Fa. kat kız babasını - dinlememiştir. Aktris olmuştur — — ÇDevamı 6 mcı sabitede; rabıtanın bağlandığı.