TELGR A F —28 Haziran 1938 FRANSA.. İspanya işlerinde İtalyanın nüfuzunu hazmedemiyor.. Roma itilâfının İngiltere ile İtalya arasında İş birliği kurduğu - kabul edilebilir mi ? İspanyada mufareke ılan edilecek mi? Son günlerde İngiliz avam kama. rasında yeniden münakaşalar ol . du. İspanya işleri hasebile İngil. terede hükümete muhalif olanlar Başvekili tenkid ettiler, Bu müna. kaşalara dalr telğraf haberleri ma lümat veriyordu. Yeni gelen İn. giliz gazetelerini de gözden geçi. rerek bir hulâsa çıkarmak icab e. dince şuna varılıyor: 16 nisanda Romada lırzalanmış olan İngiliz - İtalyan anlaşması hâlâ tatbikat sahasına çıkamadı. Sebeb malüm: Bunun filiyata geçmesi için ev. velâ İtalyanın İspanyadaki gönül. lülerini geri çekmesi lâzım geli « yordu. Romada müzakereler olur. ken, nih: âf da imzalanır « ken İspanya meselesinin çabuk bir neticeye varacağı, yani İtalyanın istediği gibi, General Frankonun galib geleceği hesab ediliyordu, Hem de bu işin üç dört haftalık bir mesele olacağı düşünülüyor, üç dört hafta nasıi olsa geçeceği için sabırsızlığa lüzum görülmü . yordu. Anlaşmıya göre İtalyan gö. nüllüleri İspanya dahili harbi bi. tince geri alınacaktır. Harbin bitmesi demek General Frankonun kat'i galebesi demek. ti. Lâkin bu hesab o zamandanberi geçen haftalar zarfında hakikat olamadı. Bilâkis İspanyada cum. huriyetçilerin şiddetli mukave « meti görüldü. Bu gidişle İspanya dahili harbinin ne vakit biteceğini kestirmek öyle kolay görünmü - yor Halbuk! İtalya ile İngiltere ara. sındaki münasebatın düzelmesi L gin Roma anlaşmasının artık tat. bikat sahasına konması iki tarafca da istendiği söyleniyor. Yeni ge. len Avrupa gazeteleri işte bunun | etrafındaki dedikodular: ehemmi. | yetli surette kaydediyorlar, İngi- | liz gazeteleri Roma anlaşmasının | öyle kâğıd üzerinde kalmağa mah. küm bir takım satırlardan ibaret gibi durmaması için herşeyden ev. vel İspanyadaki dahili harbe ka. Tışmış olan İtalvanların geri ça. ğırılmaları lâzım olduğunda ısrar ediyorlar. Bu ısrara lüzum var mı?, Diye. eeksiniz. Evet... Çünkü Romanın bazı tekliflerde bulunarak anlaş. manın tatbikat sahasına çıkması için evvelce tayin edilmiş olan şartı, yani İtalyan «gönüllü» leri. nin İspanyadan geri alınması şar. tını hafifletmek —» Londra nez. dinde teşebbüs bulunacağı söyleniyordu. Bu u duyunca İngi. liz matbuatı mukabil neşriyata — Eceh, öyle ise konağa gidelim... Başka türlü olmaz. Refik, yine sızlandı: — Nimetçiğim, bir türlü şana anlatamıyorum. Bu gazetecilik çok iyi, çok yüksek, hatırı sayılır bir — , meslek; fakat maddi rabıtalar itibarile çok fena bir İş. Bir ay iyi çalışsan da bir gün biraz ihmal etsen — hemen patronun, yahud tahrir müdürünün suratı asılır. Hele, birkaç gün gitmedin mi?. Bir de gider. — sin ki, yerine bir başkasını almışlar bile... Nimet, buna memnun: — ' Aman çocuğum... Bu, hiç birşey değil. Be. t “mimle beraber olduktan sonra, senin Olişmıya ne ihtiyacm olacak!, İstersen, hemen git, istifanı ver... Gel!... *.. Yürüye yürüye Eminönüne kadar gelmişler!. Dübazlık... Şu, bu... Nihayet itilâf edebildiler. Refik'i şimdi salıverecek, akşam saat se. kizde otomobilinin içinde Sirkecide bekliyecek, alıp götürecek. Refik, buna da razı değil. | , v Pazarlık.. l yaptırmak da imkânsız... - Pekâlâ... Dedi. Boynu bükük, perişan, aklını zelzeleye uğ — O halde, sekizde Sirkecide buluşacağız... . 'Tam sekizde gelmelisin... | | |tatmış insanlar gibi elini uzattı: | | | — Evet — Hay... Hay... İngiliz Başvekili Nevil Çemberlayn başlıyarak şartın deği; ceğini tekrar etmişlerı Franko galib gelmedi diye İspan. yadaki İtalyanları orada tutmak. bul edemiyeceği söylenmektedir. İngiliz . İtalyan anlaşmasında bu itilâfın filiyat ve tatbikat sa. hasina çikabilmesi için «memnu. niyeti mucib bir şekil» - bulmak lüzum geliyordu. — Memnuniyeti mucib şekil ise İtalyanın naktai nazarınca General Frankonun kati galebesi ile İtalyan gönüllülerinin oradan çekilmesi olacaktı. Lâkin yukarıdanberi söylendiği üzere bu hesab sonraki vukuat ile uyma . mıştır. İngiliz gazeteleri «memnu. niyeti mucib bir şekil» ancak İs . panyadaki İtalyanların esaslı bir surette geri alınmaları ile buluna. bileceği noktasında devamlı neş. riyata girişmişlerdir. Memnuniye. ti mucib şekil ne olabilir? Mese. lesi bugün artık münakaşaya bin. miştir. Çünkü bundan her iki ta. rafın anlamak ve arılatmak iste. diği mâ ır. «Taymis» diyor ki: Şimdiye ka. dar Başvekil Çemberlayn memnu. niyeti mucib olacak şeklin ne o. Tacağına dalr izahat vermekten daltna çekinmiştir. Fekat bu hu. susta umümiyetle kabul edilen şey harbin nihayetinde bütün ya. bancı gönüllülerin geri çekilmesi ve yahud «İngiliz plânına göre e. saslı bir surette gönüllüleri çek. mektir.. «Deyli Meyl» gazetesi İtalyanın teklilleri tedkik edildiğini, lâkin anlaşmanın tatbikat sahasına kon. masi ilk kabul edilmiş şartları de. ğiştirmenin imkânsızlığı anlaşıl . dığını yazıyor. *Niyoz Kronikel» gazetesi daha ileri gitmektodir. Diyor ki: «İs. panyadaki İtalyan askerlerini cep. henin gerisine almak kâfi değil - dir, Başvekil Çemberlayn ise Ro. manın yeni tekliflerini kabul e « demiyecektir. Aksi takdirde ken. disinin hüsnüniyet sahibi olmadı. ği görülecektir.. Bu gazete liberal fırkasına men. subdur. Onun için şimdiki hükü. mete muhaliftir ve Başvekile her vesile ile bücum etmektedir. Libe. ral gazete bundan sonra diyor ki: «İtalyanın Ileri sürdüğü deliller ise şimdiye kadar işitilmemiş şey. lerdir. İtalya kadar hiçbir devlet (Devamı 7 inci sahifemizde) ıVarşuva beledi- iyesi camdan te- lefon kabloları yaptırdı Yarçovada, tamamile —camdan umuml telefon kabineleri yapıl « mıştır. Kabinenin içinde bulunan adam her taraftan görülmektedir. Kadınlar, ki daima çok konuşur. lar, şüphe yok ki bu yeni kabine. lerden pek memnun olmıyacaklar. Çünkü sıra bekliyenlerin yüzle - rini ekşittiklerini, sabırsızlık gös. terdiklerini görecekler. Varşova belediyesinin, telefon kabinelerini camdan yaptırması - nin sebebi büsbütün başkadır. Kabineler çok sıhhi ve çok fayda. lı imiş, Temizliğini uzun müddet ve kolayca muhafaza ediyormuş. Sonra, sokağın gürültüsü pek az aksediyormuş... Dünyanın en küçük adamı öldü Dünyanın en küçük adamı ol- makla maruf cüce Acim Büncin, 85 yaşında olduğu haldel Yugos lavyanın Kola şehrinde - vefat et- miştir. Boyu ancak 99 santim idi. 60 yaşında vefat öden kardeşi 2 santimetro daha uzundu. Ailenin en kısa boylusu olan hemşiresi 81 | sene yaşamıştı. Bünçinler tek - lamdan hiç hoşlanmazlar, katiyen fotograflarını aldırmazlardı. Can. bazhanelerin pek kârlı tekliflerini daima red etmişlerdir. 'Dünganın en zengin adını'nın kocası Kadını' ki “ Çocuğumu — zorla kaçıraçağım tehdidinde bulu nmadım ,, diyor. Barbara hükümete müracaatla kocasının Londraya girmesini menettirdi. Kontes Rogviç Röventdot'un iki gaşındaki çocuğunun kaçırılması meselesinin altında gzlli olan şey ne?... Bu haber şayi olur olmaz bü- yük bir kalabalık, dünyann en zengin varisinin bulunduğu kona. ğin önüne birikmiştir. Konağın etrafı resmi polisler, hususi d tektifler tarafından çevrilmiştir. Kontes bu tedbirlere, ihtiyat - lara neden lüzüm gördü? Kim . den çekiniyor, kotkuyor?... Düddeiumumiye müracaat ve birçok ve: ibraz ederek bir tard ve teb'id kararı aldığı söy « leniyor. Bu, iddia olunduğu gibi hakikaten ikinci kocası hakkın - da mı?... Söylendiğine göre son zaman - larda kontesle kocası arasında ge. çimsizlik başlamıştır. Sebeb? Kü- çük çocuğun tahsil ve terbiyesi hakkında aralarında çıkan ihtilâf, Kont, çocuğunu, Danimarka u. tiyor, kontes ise İngiliz kibar ço- No. 28 buralarda ça. — RRERRap.. — Hanim efendiyis Bebeğe» götür.. — Buyrunuz... Aycıldılar. Nimet memnundu. Gülüyordu. Bu gururun gülüşü zaferin güldürüşü idi! İki zafer bir arada: Hem genç kızın bir daha doğru!mamacasına belini kırdı. Hem de Refik'i: Tıs... Fakatı aksini kendine rametti!. Refik seslendi: — Otomobil... 'Tramvay.. Tramvay.. Hepsi dolu. Salkım saçak. Bile dedirtmeden * Oda, her kendini işkenceye sokan yolcu gibi bir Har. biye— Fatih arabasına atladı, kapının demirinden #line bir parça geçirdi, merdivenlerde ki insan ha. vengi srasında tutunabildi: yer syıracak?.. sulü terbiye etmek, büyütmek is. cukları gibi tahsil ve terbiye gör- istiyor, Karı ve koca arasındaki ihtilâf © kadar büyümüş ki kont, çocu. ğünu kaçıracağını ve istediği gibi terbiye edeceğini söylemiş. Kont, İngiltereye — girebilecek zi? On beş gündenberi Conevre- Yazan: Etem İzzet BENİCE Tramvaydan düşüp tekerlekler altında bin par. ça olacağından korkmasa, kendini: — Ooh.. Deyüb salıverecek. Başı bir yer bulub dayanacak Vücudü gevşiyecek, Gözleri siyah bir perde ile dün. yaya kapanacak. Beyni uyuşacak. Dinlete, dinlene kendine gelecek! Nedir, başına gelen?. İki saat içinde neler oldu?. Hele, tam bütün gönlü -- Seni seviyorum Ferhunde... Diyebilmek fırsatını eline geçirdiği bir zamanda güzel kızı gayip etmek, Ferhundesiz kalmak ne ta. hammülsüz bir felâket?. Bundan sonra, kimi seve. cek, kime: —- Ben, seni seviyorum... Diyecek, kimi düşünecek, kimin için kâlbide dir İstikbâl dursun, Fakat bugün kâlbin bu sızısını kim dolduracak, gönlünde ve gözlerinde Balatlı — Musa, Turu Sinada çiktiği za- man seyyilim Raşel, Cenabı Hak karşisinda benim seninlen ko - nuştuğum vakitki kadar kendin. den geçmemiştir. Bizim buyuk ec- dadimizi zalim Misirli Firavunla. rin elinden kurtarmak için sayin peygamberimiz elindeki asâyı Ni- Jin, liralık altina benziyen paril paril sarı sularina savurup önün. de Balat çarşısi yibi yol açtığı an- ga beni msenin elini tuttuğum da- kikada duymuş olduğum sevinci duymamıştır. — * Sevyilim Raşel. seni kaybet - mekten çok korküyorum. Senin babasi seni bana vermezse ben iflâs ederim. Sen benim dünya u. zerinde yegâne sermayemsin! Sabahtan akşama kadar Buyuk Postahanenin onunda, Mahmud. paşa — çarşısında Cağaloğlu yo. kuşunda elimde işporta polislerle saklambaç oynarken, on kuruşluk sakat çorapları alik — müşterilere otuz beşe kaziklarken hep aklim. | da, fikrinde sensin!.. Kaldir. yözlarini tepemizdeki kubbeye bir bak.. Şu ayı yördün- mü? Tipki tipkisina bir beşbir - yerde yibi.. etrafinda yildinzlari yörüyorsun?., Beşibiryerdenin etrafını kuşatt miş kuçuk altinlara benziyor. Karşiya bak Raşel.. tepedeki a- partimanlara.. İstif edilmiş bank. dar pembe ve tatlı dudaklarını u- zat bana, onlari ağzimin içinde bırak. Bü şi sinda kendimizdan yeçelim. Gözleri çivit mavisi rantina bayrağı renginde, üzerin. de bir tek entari ile bir papuçtan başka hiç bir şey olmıyan genç bir Yahudi kızı.. Raşel.. Çipil gözlü, suratın tahta kuru. lârı üşmüş te, bir el bunları ol - dukları yerde ezivermiş - hissini —M—MMLE—MM—TL—E—E——0 de bulunan kont Parise gelmiştir. Oradan Löndraya gidecektir. Fa. kat, İngiltereye girebilmek — için müsaade alabilecek mi? Hayır! Dostları bunu telefonla kendisine bildirmişlerdir. Koönt şu cevabı vermiştir; — Ben, şerefime yakışmıyan bir harekette bulunmadım. Her türlü manlaya rağmen Londraya | gideceğim. Şunu kat'iyyen söy - lüyorum ki karıma, — çocuğumu ecbren kaçıracağım gibi bir şey söylümedim. Kont, Pariste ikamet ettiği o - telde, kainpederi mösyö Hüton'i kabul ederek uzun müddet görüş. müştür. Karı ve koca arasındaki bu ih. tilâfın, mücadelenin sonu ne ola- cakt?... Sevda ile kurulan bu aile yu - vası bozulacak mı? Yoksa karı ve koca barışacaklar mı? Londra hal. kının merakla beklediği bu... kadar bir iki defa julyet Haskö veren çüli yüzlü, saçları tarçın renkli bir Yahudi delikanlısı.. Bo- horaçi,, Raşelin babası eskicidir. Sabah. | leyin horozlardan evvel kalkar, gecenin yarısma kadar bütün İs. tanbul sokaklarını arşınlar. Bir saat içinde İstanbulun ka- dastrosunu çıkarması, Prosttan daha evvel plânını yapması müm- kündür. Bohraçinin babası basmacıdır. O derece bir basmacıdır ki, eline düşen müşteriye en fena bir mali €n iyisi olduğuna seksen sekiz ye. min ederek en pahalı fista yuttu. rur; üç metrede de hiç olmazsa 30 santim çalmazsa yüreği rahat etmez. Yünlü diye pamuklu, pa- muklu diye âdi nesneleri sokması da onun için mesleğinin icabın - dandır. Evvelâ Raşellerle Bohoraçinin ailesi Balatta bir evde oturuyor. lardı: Hattâ bazı yaz, ön aile bir olur. Adada yahud Kuzguncukta bir oda tutup sayfiyeye bile çı - karlardı. Bir aralık Salamonla Eskinazi yani Bohoraçinin babasile Raşe- lin babası ortak oldular. Salamon eskiciliği dıraktı. Lâkin iki cam- baz uzun müddet bir ipte oynaya. madılar. Müşteriye attıkları ka. zıkları biribirlerine de denedikle- ri için kısa bir zamanda ayrıldı - lar. Bu ayrılış iki aileyi biribirin. den ayırmıştı. Yalnız işlerini de. ğil, evlerini de.. Arada derin bir münaferet çu- kuru açılmıştı. Ayrılmıya ikinci bir sebeb daha vardı. İşporta ile çorap satan Salamonun oğlu Bo- horaçi ile, bir kolacının yanında çalışan, Eskinazinin kızı Raşel bü. yümüşler, serpilmişlerdi. Eskina- zinin fikri, kendince, dünya güzeli olan kızı Raşeli zengin birisine vermekti. Elinde en kuvvetli ser« maye onca Raşeldi. Salamon ise, Böhoraçiyi dıra- homası çok bir kızla evlendirmek niyetindeydi. İşleri ayrılınca, bu vesile ile tekrar işlerile beraber gençleri de birleştirmemek için ayrılmıya lü. zum gördüler. Salamon Hasköye Ki voşluğu kim dolduracak!.. Düşünüyor: — Kabahat hep bende... Diyor. Öyle ya. Kabahat hep kendisinde şimdiye gidip Nimeti pekâlâ görebilir, onun böyle deli gibi olup arkasına düşmesine sebe- biyet vermezdi Nimet: Evleneceğiz, Yarın cevap isterim.. Demekte hemen: — Evleniyoruz... Cevabını vermek lâzım gelmezdi ya?.. Şehvet. — Efendim?, azmamış!. ğ — Nedir, o?.. engiliz kadın pek alâ idare edilir, pek mükemmel savsaklanabilirdi. Kendi ihmali, kendi kaygısızlığı kendi kabahati. yazık!. * — Refik beğ... Refik beğ... — Al gunu da bir benzetiver kuzum. Tahsin iyi — Sadarette bir içtimamı olmuş ne imiş?, — Aman kardeşim, senden çok rica ederim bir Şeyem Tahrir heyeti müdürünün uzattığı müsvedde kâğıdını okudu, yine iade eti —*Yazılmaz bu, üç beş dakikada monşer!. Sade burada beş kâğıtlık not var, Vallahi geç kalırım... başkasına yazdır. Sözüm var, geç kalırım.. — canım efendim, üç beş dakikada yazılacak bır ince uzun (Devamı var) ylü Romeo.. — Yazan: Nusret safa COŞKUN taşındı. Fakat onlar evlerini 8f7 radursunlar, çocuklar kılht'l"i çoktan birleştirmişlerdi. Aile fi7 #ına bu kin ve nefret giriice BF ribirlerini eskisi gibi görmeğe M kân bulamıyorlardı. Aralarındi koca bir dniz vardı: Haliçi- Adetâ Manş denizinin bir tark fında kalmış - İngiliz delikanlı İf diğer tarafında karşıya ha! bakan bir Fransız kızı vaziyetli de idiler. İki buçuk arşınlık $ ” murlu su onları Bahrimuhiti bir heybetile ayırıyordu. Raşelin işi akşam yedide bi ıi yordu. Lâkin Bohoraçinin 571' yal. O geç vakte kadar (fabrikle nın iflâs ettiğini haykıarak, Ü lâm fiatına) (bir alanın yit ne aldığı) çorapları — satmıff mecburdu. Erken dönerse babi * sından dayak yerdi. Bazı bazi şel onu Cağaloğlu yokuşunun D” şında zabıtaj belediye meınıı'"' ! Tından bir rüzgâr - kaldırıp $ vurmuşsa Mahmudpaşa kapısınd yahut polislerle köşekapmaca O narken Misir çarşısının yanıl * sokakta buluyordu. Cadde ortü * sında ayak üzeri konuşmak a değildi. Hem böyle kısa bir 2A * man içinda ne konuşulur kİs ra iki dakika Bohoraçiye bif rap parası kaybettirebilirdi. ü!* Böyle içtimal ve iktuadi mi hazalarla Raşel, sevgilisini rahi sız etmek istemiyordu. Düşündüler, taşındılar. İli Pi hudi aklı bir araya gelince N© maz? Geceleri Bohoraçinin dalla karşıya, Balata geçm!" rarlaştırıldı. Raşel, sevgili Bohöfkr çisini dehiz kenarında beı:—ıi'“"' Bir iki saat sevişlikten sonra Bör horaçi tekrar avdet edecekti. | kin bunun ekonomik — mahi ll ,1 vardı. Bohoraçi her akşam, #L yirmi kuruştan sandal luhl'ld:ı“. O zaman sermayeyi kediye dt8Ü — farelere yükliyecekti. Adam V” jına yüz paraya karpdaği ııın"ı geçiren sandallar fena değildi ıdl- ma, dönüşte bulmak meılı Geç vakit sandal bulunmuy! M Nihayet bir erkek ve Apk haysiyetile Bohoraçi bir fedakâfi lik yapmıya karar verdi. oıll"' dolmuş sandalile gelecek, DA ken yaya, köprüden dönecekti- nun da sihhi / mahzurları VA Hasköy - Balat postasırın vi;:_ lik haftada üç gün yıp.ımıı ru görüldü. Raşelle Baloraçi kikaten biribirlerini ı:vıyoıııı* y Bohoraçi anlıyordu kt Raşeli PE — Ta kadar seviyor; bunun ıçlu | şelden uzaklaşmak, her gün; $ bahla akşam arasi kendisine ıf'* daşlık eden işportasından ayfil * — | makla müsavi Idi. g Çekine çekine, Raşelle evlefi 1 mek istediğini 'babanınd' üğlar BÜ lamon bir on paralık kayl olsaydı, bu kadar kan beynit” — | hücum etmezdi: — Haydi karşımdan defol poğlusu.. diye haykırmıştı. Bİ vi mliletin içinden senin yibi €N$İ yetişmemiştir. Hiç insan draho * masız kız alır mi be?.. Raşel de, Bohoraçyi ııvdlg babası Eskinaziye itiraf etmet değildi. Lâkin Eskinazi bunu yar duymaz İğneli fıçıya atıl' gibi dehşetle titremiş, bir böyle Tâf ağzina aldığı ı.ıhi”"" | (Devamı 6 imcı