—SON TELGRAF— İâlîuhın 1938 Hücumlara karşı.. Suriye - Filistin ingilizler 90.000 lira sarfederek ududu tahkim edecekler.. Suriyede, İngiliz- |Filistindearab Ya- ler lehine çalı- | hudi mücadelesi şan bir cemiyet | devam ediyor. SURİYE - FİLİSTİN İŞİ HALLEDİLECEK Mi? Filistinin vaziyeti -bugünlerde ordu. Hattâ Filistinde vukuat çı. | tısını Eubba Odasında profesor yeniden nazarıdikkati celbediyor. kazıfıların doğruca Suriye hudu. | — Noçtet Osmanın başkanlığında ic- Yeni gelen Avrupa gazetelerinin dunü aştığı, buna karşı çare bu - ra etmiştir. mühabirleri tarafından yazılan lunmadığı da gizli bir şey değildi. Tz 3 bazı yazılar, Filistindeki tahrikâ. Şimdiye kadar hep gelen haber. -| — Bt toplantıda evvelâ cemiyete tın durmak şöyle dursun gittikçe ler, bu tarzda iken şimdi Suriye. | Birmek istiyen doktorun kabul arttığını gösterir mahiyettedir. de böyle bir mücahidler cemiyeti | Muamelesi yapılmıştır. Filistinde Arabların gizli teşkilâ- teşkil edilmesi ve bu cemiyetin | — Bundan sonra Kurşehir yer sar- tı olduğundan çok bahsedilmiştir. Şamdaki İngiliz Konsolosuna gi | Stntısında “Telâketo uğrıyan za - He!» Xudüs Müftis'nin geçen se. derek Suriyeli münevverlerin his. | Vallı kardeşlerimiz için 10 âza ta. neki faaliyeti hiç unutulmamış - siyatı hakkında teminat vermesi | Tafından hazırlanan bir takrir ü. tır. Müfti şimdi Suriyede bulunu. orada yeni bir faaliyet cebhesi o. | Zerine cemiyet namına 75 lira ve. yör, Lübnanda oturuyor. Müfti. larak göze çarpmaktadır. Bu mü, | Tilmesi karar altına alınmıştır. nin oradan tahrikât yaptığını da- cahidler cemiyeti, öyle anlaşılı - | — Bunu takiben ihtiyaç içinde bu. | irdönen şayialar tekzib edilmişti. yor ki Filistinde tahrikât yapmak | lunan doktorlara da yardım olun. Suriyelilerin, Filistinin mukad. için Suriyede tertibat alanlara | Ması hakkında hazırlanmış olan deratına ne dereceye kadar alâka. karşı uğraşacak, İngiltere aleyhi. | Taporun müzakeresine - geçilmiş. dar oldukları da ayrı bir bahistir. ne çalışanların faaliyetine imkân | fir. Bazı âzalar, yaz tatilinden «Suriye Mücahidleri» namı altın. dahilinde mâni olmak istiyecek. sönra bu raporun müzakeresini teklif ettiklerinden müzakeresi da bir cemiyet teşkil etmiş olan. bırakılmış ve cemiyetin - Eylüle lar geçen gün Şamdaki İngiliz Konsolosuna müracaat etmişler. kadür-yaz tatili yopmanı kararlaş. tırılmıştır. Dir senede ne ka- 'dar gemi batıyor ? Bütün dünyada, bir sene içinde kazaen, fırtınaya tutularak veya bir kayaya çarparak batan gemile. rin syısı nedir İşte son istatistikler: 1936 yı - lında 882 gemi kaybolmuştur. Bu rakam 1937 de 821 e düşmüştü Bunların mecmu tonları 991,769 dür. Muhtaç Doktorlara Yardım işi Ancak Eylülde görüşülecek Türk hekimleri dostluk ve yal ilkbahar yalancı dolma, mücahidler cemiyeti lenen bu sözleri din: (Devamı 7 inci de) aşağı yukarı şöyle hulâsa edil - | mektedir: Filistinde birtakım vukuat olmaktadır. Adam öldürülmekte. dir. Bu vukuat karşısında Sur: ı nin bütün münevver kitlesi &ı madı. dir. Bu müracaati yorlar. Suriye mi yetin İngiliz Konsolosuna gönder. diği heyetin başında Mehmed Hi. gazii Geylâni isminde Suriyeli rin ileri gelen! lunmakta imiş. Heyı tinden maksad da Suriyelilerin İngiltereye karşı besledikleri his. siyatı bildirmek imiş. Evvelâ bu cihetler anlatılmış, Suriyelilerin İngiltereye karşı dostluk hislerin. den Başka bir şey beslemelerine ihtimal verilemiyeceği tekrar e. dilmiştir. Bundan sonra söz sırası, Suri. yelilerin İngiltereye karşı vere. eekleri teminata gelmiştir. Heyet relsinin bu hususta söyledikleri nefretten başka bir şey duyma . maktadır. Yalnız kân dökülmesi. ne teossüf etmekle kalmayız. A; ni zamanda bu gibi vukuat Arab - İngiliz münasebetleri için za . rarlı olacağı kanaatindeyiz.. İşte Suriye mücal yetinin İngiliz Konsolosuna s cemi y lediği sözler işte bu suretle hulâ. sa edilirken anlaşıldıktan sonra rıdikkati celb de — tahrikât | şimdi şu cihet naz etmektedir Fili İngilterede yapılan/ at yarışlarında bahse giri . şerek para koymak, sonra para kazanmak - yalnız zengin tabakaya münhsır kimıyor. Fkir fıkara da bu meruka düşmüş, ileri sürdükleri ufak tefek paralarla | yarış hayvanlarının sayesinde refah ve saadete ka. | vaşmayı düşünüyorlar. Tabii pek çok kimse de pa- ralarının kaybolduğunu görerek — moyus oluyorlar, Bu seferki Ükbahar yarışlarında bir adamın bahsi kazandığı ve bahsi kazanmak için egizlir bir çare bulduğu gibi herkese bir kanaat gelmiş olasek ki dul kadınlar, hastalar, işsizler, mektubla birer de pul göndererek kendi hesablarına bahse girişmesini rica etmeğe başlamışlar, İiş büyümüş, nihayet mah. | kemeye düşmüştür. Mahkemeye getirilen adam, Si. moönd isminde biridir. Yarış;yerlerinde, kalabalık yerlerde yiyecek, içecek satardı. Simondun anlattık. larının hulâsası şudur — Benim, yarışlarda bahse girişerek para ka - zanmak için bulduğum bir usul vardır. Bunu söy - leyemem. Şimdiye kadar on yedi âydanberi bu sa - yapmak için Suriyenin bir mer. | kez olduğu ötedenberi söyleni - iyan ettim. Fakat gızılcık renkli dudakları, beyaz teni, bir bakışta s0. vilebilen toy kızlığı, bütün o ihtişam... Gözlerinin ö- nünden gitmiyor?. Neden derin bakışlı mavi gözleri bu hayalin hden dalıp gidiyor. Ona acıyor mu, yyoksa onu seviyor mu? Ne his. — Hanimefendiciğim evde yokmuş... — Kime sordun?. — Hani o, sağır hizmetçiye... Edebi Roman Yazan: Kırların — denizleştiği ılık bir günü İdi. Rifat allece şöyle bir kız. gezintisi yapmağı | arzu etti. Karısı Sevime bu fik - rini açtığı zaman o da çok müna. sib ve yerinde buldu. Rilat acele acele çarşıya koştu. Yeşil zeytin, havyar ve hıyar turşusu gibi so. ğuk şeyler aldı.Bunlarır. arasına bir şişe rakı ilâve etmeği de unut. Bir dul kadın nasıl para kazanır ? İngilterede para kazanmak ümidile at yarışlarında Bahse giren kadınlar.. Bu hülya enteresan bir davaya sebeb oldu. | yede 835 İngiliz lirası kazanmışımdır. Yalnız bir ay bana para kazandıran çareyi (Devamı yedinci sahifemizde) — Demek, hasta filân değilmiş?. — Hayır hanımefendi — Bir . Hasta değilmiş! vakkuf ve sul : 'Se nerede imiş?.. — Bilmiyorüm ki... Sen bilecek değilsin.. sarmadın mı?.. Hiddet! Hiddet karşısında kısa bir muhakeme, Cevab ier hanımefendiciği Merak, heyecan, alâka : — Ne zaman gidip geliyorm! rin çarkı. Bir saniyelik düşünce. lanışı. Boynun karılışı. Bir yalan: ları çok erken çıkıyormuş, geceleri pek geç geliyormuş efendim.. —Yat — Evet efendim.. — Peki. No.13 Boyun kırış. Dizlerin bükülüşü. Vücudün inhi. vacı Verden bir selâm. Odadan çıkış. Hizmetçinin çıkışı ! Nimet, derin bir nefes aldı; geniş, dev yapılı göğsü hohlıya hohlya şişti ve kendi kendine söy - lendi — Demek, onun için göremiyorum. pek geç.. için mi bana geleme ne zaman? — Sabahları erken, geceler — Bunul et bunün için mi gelemedi? bekletiyor? Niçin cevabını ıııîıklın»or" Ayrıl günün sabahında gelecek değil m:ydi? Niye gelmi- yor? Nimetin eline bir geçerse fena! Bu sefer, yalnız ısırmakla birakmıyacak, koparacak! Didik - didik edecek, Kalın, salkım salkım etli koilarının arasın. da, bodur fakat değirmen taşı gibi yuvarlak, sakil ün altında sıkıştıra sıkıştıra kemik. Etem İzzet BENİCE lerini ufalıyacak; onun İri, sarışın, seyrek saçlı ba. şında yolunmadık bir tek tüy bırakmıyacak! Onu, bu kadar derin bir iştiha ile, sel gibi coşup boşanan pütşehvet iştihası ile seviyor. Ah, onun ge. leceği gün!. Neler olacak neler?.. Dütün bu iştiha kasırgası birden kopacak ve birden silip süpürüp götürecek!. ... Refik te, onu düşünüyor, Kaç gündür kaçıyor. Göze görünmüyor. Fakat, daha kaç gür cek?.. Bulduğu çare basit. Kolaycacık keşfedilebilir. Tramvaya binmiyorsa vapurla gidiyor. Nimet, bunu aklına getiremiyecek mi? Yarın da vapur iskelesine geliverir! Hattâ, şimdiden kendisini aratmıya, sor. durmiya başladı değil mi? Dün evine gidp: — Retfk Bey nerede?.. Diyen hizmetçi, yarın öbür gün de pekâlâ iske. HİKÂYE BiR GEZiİiNT Yazan : Sedad Nazmi AKPINAR Eve geldiği zaman gidecekleri yeri kararlaştırdılar Göksuya gideceklerdi. Vapur - da Sevim kocasını bu güzel fik . rinden dolayı tebrik odiyordu. — Vallahi Rifat bazan hakika. ten güzel buluşların oluyor. İşte meselâ şu gezinti, Rifat karısının bu sözlerinden son derece memnun — mağrurane gülümsüyı — Karıcığım, diyordu... Bunca ildır kocalık ediyorum. Senin hâ. ne karakterde bir adam oldu- ğumu henüz anlıyamadığını gö rüyorum. Daha buna benzer ne güzel şeyler düşünürüm ben, dü. şünürüm amma sana / anlatmağa imkân bırakmazaın ki... Göksuya geldiler. Sofralâr ku. ruldu. Herşey tamamlandı. Rifat rakı şişesini sonsuz bir istekle e- line aldi. Birka; kere var kuvve « tile dibini tokatladı. Eli kıpkır - mizi olmuştü. Ya acısi, artık tahammül edemiyecek — raddeye gelmişti. Mantarın çıkması şöyle dırsun yerinden bile oynamamış. tı Biraz daha uğraştı. Kabil de- ğil. Sinirlendi Sevime. — Yahu, dedi... İnsar çantaya ir tripişon koymağı akıl etmez mi? Sevim omuzların: silkti. — Ben senin rakı alacağını ne. reden bileyim, Herkes nasıl vura vura açıyorsa sen de öyle aç er. kek değil misin? sardalya, biraz Rifat — açamııyacağını - çoktan kestirdiği için bu sözlere daha sinirlendi. — Allahım.. Allahım.. dedi. Er. ei tabif erkeğim amma ayyaş Bgüveniyorsan — -. leye gönderilebilir? Bir defa ele geçerse ne olacağını kendi de biliyor! En iyisi, biraz cesaret, Refik, «Dan.. ton» un büyük sözünü okumadı mı, bilmiyor mu?.. — Ceşsaret., cosarot.. dalma cesaret... *ve Ağlamak durmadı. Huzün durmadı. Yaşamak için istek gelmedi. Sinirler zayıf!.. — Doktor : — Kızım, gönlünü ferah tut... Diyor. Nerede o ferahlık?.. Niçin yok? Neden bâlâ ağlıyor? Ağlaya ağlaya ne olacak? Gözlerin bu yağnuru ne zaman dinecek?, Neyse ki, iki üç günde bir Refik gel — Nasıl oldun Ferhunde?.. Diyor. Yoksa yapyalnız kalatak. Refiğin bu hitabı samimi ve içlendir. En çok gözete için değil, kendisi için gelyor, kendisi için soru. yor, kendisi için söylüyor! Kalbin zâfı, iradenin zâlı, gözlerin zâfı, Muhatabı da bu zayıflığın farkında . dır. İncitmiyor, sıkmıyor, reddetmiyor. O kadar, Gazeteler da büsbütün: — Sustular... Demiyelim. <Alemdar» ın, «Peyam» ın, «Sa . bah» ın, «Serbestle nin sesi çıkmıyor amma yazan. lar var. «Tasvir» en başta. Her gün bir satır, birkaç satır, yarım sütun, bir sütün bir şeyler yazılıyor.. Resimler basılıyor! Güzel kız, bön kız, bahisız kız (Devamı var) değilsi nun söylediği lâflara — Rica ederim münakaşa etme çünik leri ters anlamakta yekti n var Rifat bunları söylerkt ’ deki Sevimin hediye € Bu çakıyı hatırladı. Çi tarı çakı ile açmağa Ne yazık ki mantar 1*** $ İl yerinden oynamıyordu “gye İi dahâ zorlayınca çakı * kırıldı. Sevim buna hiddetlendi. — Aferin sana hatırayâ etmesini ne güzel bili de kabahat ki senin gibi bir şey hediye ettim. Rifat artık adamakıllı mişti. — Aman, dedi. — Allah bir daha hiç birşey VE istemem... İki paralık şıma kakma. Böyle değil a kırıldı işte. Sinirli sinirli çakışt tğraşan Rifat çakı lu!"’â mağını kesti. Hirela attı ve atarken oldukçâ ? : bir de küfür savurdu. Sevim: — Aşkolsun Rifat nî'g na bu sözleri de söyliy! Bil mi? diyordu. d Rifat parmağını diğef karak: ? — Yahu sen beni çıl”jv istiyorsun? Sana kim hAZ » ti? Ve ne söyledi? — Daha ne vapı bundan fazla, bundan "' H lüsü olur mu ıuımccır ise döveceksin Zaten YâP bit o kaldı. Çakıyı Ki sonra da bunlar yeti hi bir küfür et Sank cektin de büyüyecektilk yaptığın ayyaşlık di dir? — Ha... Ha.., Haydi ha gayret., Sarhoş, ayyAf T Haydi başla, başla. DeMŞ bana zehir zemberek © e # bir eğlence var mı kif © Sevim: ğ — Aman gezinti de b ye benzese, Daha yağ B yerlerin nemi kurumsd dere kenarlarında ne İf dır. Zaten sen hiç m düşündün mü şimdiye Rifat: meademki 9” ca ederim hemen dönel Bu sırada diğer arkâd ralarına girdi. Onlari V4 ÖĞ lar, Yanlarına gelen | — Şişeyi ıçımıyofw*' ba? diye sordu ve ilât — Ben size açıp ge terseniz hasır, tabak, b tere falan getireyim. Birkaç dakika sonfâ tamamlandı. Herşey M ğ di. Şişe açılmıştı. - £ çalıyordu. Hıyar tüt da ne güzel gidiyordu. ” lardan biri Rifata: — Rifat, dedi. Karınt kadeh rakı ver de barit | Rifat Sevims rakı KöÜ zattı. Akşam hava Mehtab denizi yaldıza Vapurun arka tari konuşuyorlardı. Sevii yaslanmış başını om mış Rifat diyordu. — Vallahi sen ta | bir kotasın, Hakikatcf gezinti aman ne kadaf? ÜĞ lendik değil mi? Allah y der de hava da gü hi lecek pazara bunu "" rarlıyalım amma bü ı,, türlü yemekler göt de bu sefer beş alti fi" den alırsın amma beraber...