eai 4 d AY İ S GA A” 10Rb Mecburi bir izah | Ve.. Nizameddin Nazife Cevab.l, «Dün bir kaza neticesinde bu yazı dâküldüğü için maalesef son kısmımı koyamamıştık. Bugün ö-| Zür dileyerek tamamını neşre < diyoruz.. Evvelki günkü Son — Telgrafta| (Polisli, karakollu bir röportaj) is- mi altında, yarı ciddi, yarı şaka bir, yazı yazmıştım. Cumartesi günü, belediye durağında tramvaya atla- ma şuçile nasıl yakalandığımı, na- sıl karakola götürüldüğümü anlat-| mıştım ki, böyle bir yazıyı bir müd- det evvel, şimdi Amerikada bulu- nan Hikmet Feridun ve arkadaşım | Naci Sadullah da yazmışlardı. On- ların başlarına gelene güldüğümü, güldüğüm için ayni akıbetin bana| şaja, da bir dirsek vurduğunu, şaka am- balajına sarılı ve hiçbir xeyi kasdet. miyen bir röportaj havası içinde sü| tunlara geçirmiştim. Yacımın intişerından sonra, ma- alesef bir takım - sultefehhümlere| yol açtığını gördüm. Üzüldüm. | Yazının heyeti umumiyesi naza. rı itibara alındığı tukdirde, benim| hiçbir fena niyetin hareket nokta- sından, kaştedilmek istenilen bir fik rin hedef tahtasına nişan almış ol madığım meydana çıkar. Böyle bir| Tüzumu hissetmiş olsaydım, bana| dürüşt muamele eden memuru, ma- kamı aidine ki; bu sahada bilhâs- ni bugünkü - hattâ dünden reddet- t gok titizdir, şikâyet ederdim Veleiğirm . tahsil kadrosüna sokmuş - ihtiyar ettiğim yazı tarzı da herhal-| tur, de mizah olmazdı. Artık hayatımda tesadüf ve hâ- Dünkü Haberde değerli arkada- diselerin kendiliğinden Oluşu beni şım Nizamettin Nazif (Karadavud) |» derecede kendine râmetmiştir ki iİmzasile beni bombardıman ediyor. bunun aksi herhangi bir mütalea- Topunun ağzından fışkıran alevle-'yı bile hakikt olmıyan bir safsata Fin yüzümü Şalamasına, yazımın Ö-| eee eee ea tesini, berisini hurdehaş etmiş ol-(ve karakolun insana garib bir ür- masına rağmen, üstada, bana haki-İ perme verdiğine 'bizi inandıraca - Kİ maksadımırizah imkânını verdiği| gını sanıyor. Bu hali, genç güzetez için müteşekkirim. İcinin karakola şık, sık uğramak iti. Her zaman Börut etrafı gözgüzü| yadında olmayışma atfederek mem Börmiyen boğucu bir sise değil, bas/nun ölmak ne derece -mümkünse, zan da hakikatin aydınlık sahanlı-| eçki Bzaptiye karakollarıdb ile bu - *ğina götürük. . İşte Karadavudun| çünkü polis merkezlerimiz 'arasın. bombardımanı, barutun icadından| daki farkı hölâ anlıyamamış Lulun. Beti tik defa insant gaye için 'kul- masna atfederek o derece esef duy- lanıldığından dolayı mahalline mas, mak mümkündür.> Tuftur, Üstad; bu kısmı biraz daha baş-| Yalnız bütün bu - sultefehhüme| tan ölmak Tütfunda — bulunsaydı, düşenlerle beraber Nizdiflettin Na- mesele - kendiliğinden — hallolurdu. Zife de bir iki nokt#yı aydınlatmayı| Çünkü ben, Allah insanı hekime, Jüzumlu buluyorum. “|hâkime, karakola düşürmesin diy 1 — Polis buna: «İn aşağı, yürü| bir halk tabirinin mevcud olduğu. karakcla'» dedi. Ben yazımda bu:/nu söylemiştim. Şimdi doklurların *Aşağı ininiz, karakola gideceğiz!»| ve hâkimlerin de bu yazımdan do. şeklinde de söylenebilirdi. dedim.| layı bana hücum etmemiş olmaları. Fakat demediği için de memurulnı düşünerek müteselli oluyorsam Muahaze elmiş değilim. Nizamet-| da, bu teselli bu noktayı aydınlat- | tin Nazifin hakkı var. (İnzibat işle- mak arzusundan beni menedemi - rinde asıl olan nezaket değildir; dik yor. Şunun için ki: B kattir.) Bu muhakkak.. Yalnız ben| Ben «karakol» kelimesile bizim hatırlıyorum ki, başta sayın Şükrülkarakolları kasdetmiş değilim. Ni- Kaya olduğun halde, Emniyet —U-| tekim, hekim, hâkim derken de or- mum Müdürü ve İstanbul Emniyet tada bizim hekimlerimiz ve hâkim- Müdürü polisin halka âzami neza- lerimiz mevzuubahis değildir. Ben ketle muamelesi için tam bir titizlik umüumiyetle ekarakol» kilmesi üze. göstermektedirler. rinde durdum. «Karakol» cemiyet Bir tek memurun bu hareketi u- nizamına aykırı hareket edenlçrin muma şamil - olmuyacağı gibi, bir|cemiyeti temsilen karşılarında bul vatandaşın da bu bir tektöm demok-| düklari ilk mahaldir. Böyle bir yer- tat Türkiyenin demokrat havasına|de, kabahatsiz de olsa bir insanın uygun bir jest beklemiye hakkı var kabahatli imiş gibi bir his duyma- dir, sanırım. Fakat buna rağmen bu sından daha tabii ne olabilir? memurdan hiçbir şikâyetim yoktur| —Evet, Nizar/>ttin Nazifin hakkı ve onun bu hareketini umumi! ola-| var: Ben ilk defa suçlu sıfotile bir rak bir hastalık şeklinde göstermiş, karakola gitmiş bulunuyorum. O - Böstermiye kalkmış değilim ada bana vazifelerinin dışında tes. 2 — «Karakolda beni bir gayri| hilât göstermeğe kimse mecbur de- menkül gibi tesellüm ettiler.» de-| Gildir. Fakat göstermek lütfunu e- miştim. Bu bir tek cümledeki mi-| Sirgemediler. Ben de teşekkürümü zah kokusu esasen üzerinde — dur-|Yazdım. Yoksa görmemiş olmakla müktan beni Mmüstağni bırakaçak beraber — (zaptiye karakolları) ile kadar barizdir. Değil mi ya! Kara- (Polis merkezlöri) arasındâki geniş kolü. teğlim . edildlikten sonra başu-| ve ikincinin lehine ölan farkı seç. cumdan 'bu imzalı devir ve teslim Memek için her halde gözlük nu . mühmelesi insana, sadece, gazeteci/| Maralarımın biraz daha beni tem olması münasebetile hiç olmazsa bir Miyopa yaklaştırmış olması icab espiri yapmak fırsatını — vermesin| ©der. mi?. Tekrârlarım ki, bu yazım tama- $ — Karakolda bana gösterilen|men yarı ciddi yarı şaka, bir röpor- nezaket ve teshilâtı bilhassa teba-|taj atmoseferi içinde — yazılmıştır. Tüz ettirmiş şöyle demiştim Tamamile hüsnü niyetin mahsulü.- || dür. Kimseye karşı hiciv bandırası taşımıyor. Nasil taşıyabilir ki, ailesi | içinde emniyet umum — müdürlüğü | makamında bulunmuş, gene ayxni mesleğin erkânı arasına yükselmiş kimseler bulunan bir Insanın po. lisi ve karakolunu antipâtik göster- | meğe kalkışması çok tühaf olur. Ni- zamettin Nazifin dediği gibi: | Gerçi polisimiz müdafaadan müs. | tağni ise de. Ben gene gu birkaç |noktaya, projektör değilse bile, bir. ret bir parça kolaylık, insanlık, elektrik feneri sıkmaktan kendimi dikkot, nezaket. görünce ,hemen| alamadım. karak Jdu oldüğunu unütüveriyor! — İstikbaliniz için ne düşünü -| yorsunuz? - stikbal için düşürmek, işte ka- rımızı her an allak, bullak eden Jen halledilmez istifham! Bir sual İki « çok kere kendimize - sadece so. rar, lâkin bilinmiyen şeylerin tah- lilindeki imkânsızlıkla kafalarımız.. da yine bu istifhamdan başka bir çizgi, bir kımıldanıx bulamayız. Gözlerimiz kapalı, istikbali tahay- yül ve tasavvur için ben, mazi ve halden aldığım, vaki olmuş hâdise örneklerini terkip ve nevilendire- 'Tek bir netice almağa çalıştım. Bu usul bana, kendi hayatıma ait bir yığın » evvelden tahmini imkânsız- tesadüf vermiştir. Sadece tesadütler *İfademi alan ve çok acele işime| yetiştirmek için her türlü teshilâtı gösteren Bay korniserle, Bay — Ce- mal Kaya bana bir Karakol içinde| olduğumu unutturmuşlardı. — Yoksal suç nekadar hava, civa kabilinden de olsa insana, gene karakol garib bir ürperme verir.» Buna Nizamettin Nazif şu müta. leayı yürütüyor: Vatandaş Nusrat Safanın bu iddiasına akıl erdirmek zor. Haz . Nüsret Sala Coşkun — || GEN meselâ bu tesadüflerin en basiti be-| gibi görürüm. Benim için bugünü, | istikbali tesadüflerin - bizim gıya. | bımızda tayin ettiği - hâdiselerin e- linde her gün şekli, arızası değişen ve karşısında bütün melekelerimi. zin iflâs ettiği bir yoldur, Biz de o- onun ne hedefi ve takip ettiği isti- kamet hakkında bir tek fikri ol - mıyan yolcularız. Lâkin bütün bu kararsızlıkların vüs'ati kafalara sığ mıyan arzularımız önünde ne ehem. miyeti vardır. — İçinde yaşadığınız memleket ve cemiyeto nasıl müfit olabilece . ginizi düşündünüz mü? — İkinci sualiniz karşısında ba- şımda kopan fırtınaları kim durdu- rabilir. Bunları açmak da ancak te. s’ıdü.lwn örülmüş bir istikbal hak.. | ÇLER Suallerimize nasılcevab veriyorlar Bugünkü Türk edebiyatı hakkında gençlerin fi- kirleri nelerdir? Yazan: Suad DERVİS huzursuzluktan, can sıkıntısından bunaldıkça kafam ktdar dünyam da yabancıdır. Asrirın — en 'mudil teşkilâtli makinelerini bir lâhzada kavrıyan aklım, bugünkü dünyanın adını unttuğu sayısız fmuammaların en basiti karşısında şirazesinden çı- kıyor. Bir adımlık mesafeyi ancak dolduran ömrümün Gar çerçevesin- den taşan dayanılmaz çırpınmalar içinde geçen senelerimin cismime İverdiği saadetlerin bir zerresinin olsun içime sızmadan uçup gitmesi önünde ruhuma hiçbir şey vâdede. meyişim hayatımı, kuvvelimi her gün bir parça daha tüketiyor, Si - hirli zulmetinden hiç bir ışık ver-, miyen eyarın» h tasavyuru karşı-, sında gözlerimi korkuylâ kapatıyo. rum. Kimya formülleri bana bir tür; lü ruhumdaki teşevtüşlerin hangi miyarla teressüp edeceğini bulamı- yor. Kendime çevirdtğim gözlerime sadece insiyaklarım,-bir hayvanın- kiler kadar basit Sevki tabillerim çarpışıyor, kırnıldıyan “yalnız behi- miyetimdir. Ağlamak, acımak, sev. imek gibi birçok möfkümlar benim için . lügati kapatınca , manasını kaybettiğim - bir kelimedir, sadece bir kelime. a - Sizden evvelki hesli yadırgı -| iyor müsunuz? O nesille nesliniz rasındaki fark nedir? Onun nesini tenkit ediyorsunuz? — Hayatta en çok gevdiğiniz şey nedir? — Kadın, öşk vebaİle hakkında Hukuk Fakültesinderı Lem'i kında, değişmez plânlar, — prr jeler yapmak kadar saflık olur, Funlar| da benim için ışığa çıkınca 'ami - miyetlerinden mühim bir Fısmını kaybedecek iç âleme ait şahsi dü- ünceler olarak bize bırakılmalıdır.| Bugünkü dünya içinde en sev.| iğiniz şey nedir? — Bu belki en iyi sualiniz... Ben| bugünkü dünyayı içimi doldura - madığı için - diyebilirim ki hiç sev- miyorum. Benliğim bütün mükte. |sebatı içinde köksüz bir ağaç halin. |deki kuraklığından kendini kurta- ramıyor. Dünyam, en ince teferru- atına kadar, her hususta beni tat.| min edebilmeyi düşünüyor. Lâkin |bütün bu gayreti sadece derimden |dışarısı içindir. İhtiyar teyzemin basit naçları benim müsbet kafam - (için daima incizabını muhafaza c. tüf bir aile fikri üzerinde durmak den hayranlık dolu bir ahyret sebe-| bidir. Kafamı kendisine uydurmuş | İdünyam, milyarlık mesatelerdeki | yıldızlara takılı rini artık bir parça da içime çevirmesi lâzım gel-| diğini bir türlü tefehhüm edemiyor. En modern bir caddeye nazır apar. tımanımın bilmem kaçıncı dalre sindeki kuş tüyünden pufla yata |ğumda çözemediğim binbir kördü- İğümün dipsiz ummanında sabahla. ra kadar bocaladığıma, bana bah-) şettiği bütün bu konforun içinde İ Bugün Matinel İPEK Sinemasında Benenin en büyük TÜRKÇE SÖZLÜ — TÜRK ışusuclhl MİHRAGENİ HiND MEZARI 2 EDVRESİ BİRDEN VETEN: Başvekil CELÂL BAYAR'ın Atinayı ziyareti, Atina, ez, Selânik ve Dramada yapılan büyük tezahürat v. &. Seanslar; 2 — 5 ve 8 de ne düşünüyorsunuz? Şizin için ka- dın nedir? nl f — Ben daha ilk meklebi bitirir- en teşekkülâtı göğüşlerinden ta - şan, çoklandır. kadınliğin on çıplak sırlarına âşina, gözleri şeytanlık ve fettanlık dolu, bugünün ekadıncık, larını bir türlü benimsiyemiyorum. Taze yüzlerinin - varlığından ha - berdar - olmadıkları - genç — kızlık safvetini, kundaklarile birlikte terk etmiş bu mahlüklar bana, en ulvi istinadımız olacak ağkı değil, şifa- sız bir betbinlik ve gevmidi zerke. diyorlar. Aşka ait kanaatlerimi daha söy. lemeğe başlarken, bi taş hebekle- rin, fikirlerimin karşısında savur - dukları kahkahalar tâ kulaklarıma geliyar. Bu fikirlerden sonra istikbale ma istemediğimi kmltlrıllılı_ h Antak buraya kafamdaki bir tüsavvur o. larak bir âile tipi çizebilirim. Ben an'ancli - aile tiplerini - çok beğenirim. Bu an'arlo ailenin ken. dine has, neuldenxill geçen ka- rakteridir. Çocuk bil kadro içinde her aradığını bulur? Doğumundan itibaren bu muhitî,üm ilk in - sanı, içtimal, ahlâkf ve dini fikir temelleri kafasında atılmağa baş. lar. O, kendine ana, bahasının tevdi (Devamı 7 inci sahilemizde! rden — itibi (nin kıyafetine İDavetler ve toplantılar| de Evimizin Cağalondaki merkez sa Gandi İskoçyada mı? Kunduracının hikâye$ Onu seviyordum. İnanınız bana|nır. Hastaneye gitmedef Onu seviyordum. Bu kelimenin bü-|rımın üşümemesi idzımdi * tün bayağı ve çocukça Aanlaşılan| Ücretli bir doktor gel gİ manasile onu seviyordum. için bize artık belediye Bir duvarcı, bir amele, bir köylü,|liyordu. Karımın haline genç bir talebe, fecrübesiz bir kız| hastane işile kendisi MEİEyI nasıl severse, nasıl iptidat bir aşkla| yordu. Fakat imkânı Y severse onu öyle seviyordum. beklemek lâzım. , Bütün o tahlil edilen aşkın yavan-| Ooğuk müthişti. Saç '"'5 liğıni, o his cambazlıklarını filân| odunlar karayel rüzgörl bir tarafa bırakmıştım. dakikada kül olup kavrtllü O güzel miydi? diye soruyorsu.| — Ateşi çok yüksek olan ” nuz, Elbet güzeldi. Benim sevgilim|bir şeyin farkında güzelden daha fazla ve daha başka| yanında kapıcının karSlfi ( bambaşka birşeydi. rak her gün saatleres bİT ğ İri gözleri çok yıldızlı bir gece gi-|bilmek veya bir levhâ bi hem ışıklı hem simsiyahtı. Es - için sürünüp duruyorduM mer teni bir kamelya yaprağı gibi| bir kere taliim oldu. GÜlÜMÜ pembe ve yumuşaktı. İa iki levhamı sattım. ON Filizler gibi körpe bir vücudü| ti. vardı ve sanki bu vücudün girinti-| Doktor: M lerini, çıkıntılarını dâhi bir san'at.| — Bu akşam hastalığlf kârın eli işlemiş, oymux ve düzelt.| şamıdır. : Dediği gün cebimde Of bir yerden para bulu! bir ümidim yoktu. Doktor gitmişti. Kaç sanl ” ti bilmiyorum. Yavrum dalgın yıuy"' ' saç sobanın başında idifü Öi den odunların bittiğini. Evet odunların bittiğini gördüm. Biraz sonra soğuyan 507 şısında çıldıracak bir balt Gece uzun ve soğuktu.. / yi Bu uzun ve soğuk p::“ bi bir odada karım bu Zai talığının en tehlikeli, g' geçiştirecekti. yi Ne yapacağım diye gözüm tahta bir iskemlef'i Evvelâ onu kırdım. Sony1 düm, Bilseniz kuru tahta N€ buk yanıyor. a Ve soğuk kış gecesi ne Üly Derken şevale gözüme ÜÇ onu ne yapacaktım. Ont yt mişti. Bacaklarının bileğine doğru süzüle süzüle eriyen bu hatlar ne öndürücü idi bir bilseniz! Bütün güzel kadınlar fettan ve şeytan olurlar. O bütün bu güzel. liklerine rağmen ne fettan, no de şeytandı. O eski zaman masalların- daki dünya güzelleri gibi saf ve te- mizdi. Evet safdı, temizdi ve bana muti, bana sadıktı. Ayaklarımın dibine oturup ba - şını dizime dayadığı zaman, saçla. | rının siyah ipek tellerine parmak- larımı geçirdiğim zaman, nazlı ve şimarık bir kedinin mağrur itaati, gürürlü yumuşaklığı ile okşayışla. rımdan çekinmezdi. im karımdı... Onunla bir. | sade ve merasimsiz bir| şekilde evlenmiştik, © da tıpki benim gibi fekirdi. Ve bütün inanışile, bütün varlığile ba-i lamıştı. Bana güveni. benden bekliyordu. ihun da — san'atıma iretimin bir gün be- ni meşhur edeceğine itimadı, hattâ imanı vardı, * Eserlerimi t hazırlıyordum. Ve bu sergiden sonra hayatımı mizir düzeleceğini ümit ediyor - ve bü! mahrumiyetlere ses'ni çıkar- mıyordu. Her şeye güler yüzle kat. lanıyordu. Şehrin bütün damlarını gören ve| minarelerle boy ölçüşen bir tavan arasındaki atölyemde yaşıyorduk. - rak ateşe attım. Sonra sonra boya kütümü, üYi çerçevejleri,.. Sonra, Karım inliyordu. Bu ihtizar mı idi. Ellerini tutmuştum. BU? di. Onu ısıtmak tâzımdi. caktım?. Ne yıpvu:ı.klı“;’ Azap içerisinde idi. Öf buldumsa bir ejderha gibi Di küçücük sobanın içine &' © ladım. Ne buldumsa, bü leşhir için bir sergi | M#' iüm eserler sonuncı kadar her şeyi sobanın Büyük bir faaliyetle san'at sev - gimin verdiği hararet içinde çalışıp| durürken yaşamlak için ©on elzem şöylerden bile mahrura olduğumu. zu hissetmiyordum. Halbuki o sırâlarda mevslmi kıştı ve dışarıdâ kar, fırtına vardi. Oda- mızda ateş yanmıyordu. İşte bu soğuk günlerin birinde o hastalandı. Hemen- getirttiğim bir doktor zatürrie dedi. Sıcak tatmak lâzırı, Sıcak tutmak,.. O zaman günlerdenberi yanma. miş olan saç sobamıza baktım. Ka- rımnın altında yattığı tek yorganın Üstüne eski paltomu da örttüm. Bir| tabloyu koltuğumun altına aldım ve dışarı çıktım. 'Tabloyu nerede salacaklım. Ne. |reye gidecektim. O gün bu resim koltuğumda akşama kadar nereler- de dolaştığımı hatırlamıyorum. Yal, nız bir ara doktorun bir sözü «hâs- tanee sözü aklıma ge'di. Bir iki has. taneye uğradım. Fakat ancak birin- den on gün sonra bir yatağ lacağını söylediler, TR m' başıma yatıyorum. Senelerdenberi resim yapmıyo - ealll rum. Bugün resimler nerede satılır, | durayı bir tarafa bırakti bana kaldırdı. Gözlerinit |ki damla yaş vardı. Ey sonra!... Baba Anlatsana sonra ne oldu- net — O gece zayıf karıntı | gibi karım krizi atla! ce... Bir gece içinde işt€ karımı, hem bütün Bütün kendi varlığımı Bir daha bir tek fırçayl lin Üstüne süremedi. İskoçyada, Gandi'ye benziyen bir adam vardır. Bu adam, 45 yaşındadır. ve ismi de Jim Mac Lean'dır. Vatandaşla- rile alay etmek için bazan (Gandi) girer, dolaşır. Yukarıda resme dikkatle bakınız. Hakiki Gandi (üstte) ile mukallidi arasında ik bir fark var mı? PZ ——— 5e düründüm. Sorça... Si faşamak İnsiyakı beni Hdi Bu külelebei dükkârÜi ki ressam olduğumu Kit Eskiden bir karım old! M sevdiğim kadını kaybtt#Üyiç biliyor?. Gece buraya Önüme altı delinmiş W ni atıyorlar, gidiyorlar.. V. ma eski pabuçlar KONFERANS | Eminönü Halkevinden; 5/5/938 perşembe günü saat (18) lonunda Doçent Suat İsmail Gür - N GÖZDESİ ci İ |Si kan tarafından — (diş hıfzıssıhhası) mevzulu bir konferans verilecek - tir? Evimiz salonunda Üniversite Do-| ti Mmobilya satan dükkünlardan bul| çentlerinden A. Caferoğlunun 11 n-| levha için on para slamadım. Mahmut devri ve eserleri adlı bir lişan meslekten bir arkadaş bana | bunların kıymeti nedir? Bilmiyo. rum. Fakat ben o gün ne eskiden | ç tanıdığım zengin bir fabrikatörden, Şehremini Halkevinde: ne levhamı satmak istediğim resim- 6/5/1938 cuma günü saat 2030 da| li Mecmua sahiplerinden, ne de cx. | 'i asırda ilk Türk dilcisi Kaşgarlı — Yalnız bu gazetelerin birinde ça- onferansı vardır. Salon herkese a- beş lira ödünç vermişti. Beş lira za. iktır. |türrieli bir hasta ile kaç gün daya-| değildir gi T | | Bu geniş pencereli ışıklı atölye| birer şaheser olduğuna — pf :,— yalnız benim mesai odam değil, ay-|min olduğum, fakat kın"; Ç X0 ni zamanda yatak ve yemek odala. | lığı anında lâzım gelince B” gö h ç rımızdı. lik kiymet - verilmediğiti 4fi Ni mdİ hayır senelehce... Se::-” burti, Se & in v V& PPP fA FF P| d VS EAELEL â_' /| L AY £ (| g , £ AEP, Si £ LA ğ n İ e kşbi G A ha a ı,,,':ıı. Yo * P L:.;s Bi |