Çekoslovakyada Neler gördüm, neler işittim.. BİR DÜĞÜN TÖRENİ Yazan: Bedi GÜNDÜZ 'N,,_:"’* arkadaşı Erzika, be-| Güvey Karl, kızlardan, köylüler-|daima bir şarkı gezinir. Bununla ,.;mm'“ a len ve çocuklardan bir alayla gel ;înber İslovaklar zengin değiller- üpü Yarmış, dedi., Vaje -| di. ı Fi :&"“ düvetliyiz. Sizi de be-| Birer siyah kargaya benziyen çin-| — Arazimiz verimli değildir. Bu-) *lim, ister misiniz? gene çalgıcılar şen ve şakrak ha-|rada buğday yetişmez. Fakat çav- Hikagç yEtİmli, şen bir kız. Mae| valar çalıyorlardı. Herkes neş'eli|dar boldur. Ekmeklerimizin rengini b—qhd;-":'nîsm ise, o da ak-|idi. Davetlilere çavdar ekmeği velgördünüz, simsiyah denilecek bir Sbrağ gatişin. Oynak, şakrak, M Überi. Uzun müddet Ja İt İINSAN Kaçakçıları İle Amerika polisi ara- sında kanlı mücadele Her gece böoğaz boğa- za gelen insanlar O gece, Kanada ile Birleşik A- morika hududuna yakın bir mahal- tur. Mecburt hizmeti askeriye yok- tur. Yahudisin diye kimse hakaret a b bğ, ; Aunmuş, Bir kız mekte - Buği î'*lcn hocası,», şm Gini L Erzika ve ben, dü - —'sw' :“lluud.ığu yere küçük Batükj, < Köyüne gittik. Tersine :iı Bit şeklinde ahşap ev- emm""n Önünde alacalı elbi- ’:iq Niş bir kalabalık bekli - S hl g Ttd, XB tim! ha girdik. Salonun beyaz tvarlarında sulu boya Tesimleri yapılmıştı. Or- bir azizenin resmi asılı leri göstererek: h____._dıa._sen,.m annesinin| H% “sinin eseridir. Köylüleri- & hl.,:“ 'atkör doğarlar. Model- ş ruh)ı::ma.n ilham ala - ”. Mavi, kırmızı, - koyu 'h".'ı'* arı renkleri biribirlerile îî"*':ı imtizac ettirirler ki, Pt ç Almamak kabil değildir. Öeğğtlerin üzerindeki resim z'“u"'?* Masanın — üstündeki Tikdş ,,.:l“!l işlenmişti. Orta ye - Biğaç Etltlero mahsus siyah bir Bütlay GÜEĞİ vardı. Şarap dama- “üyagı Mazırlanmıştı. Zira, İslo - "&:._ “iradan daha çok şarap i- N n'üı: ;""M bir kostüm giymişti. KAlağ, G& birçok İısa eteklikler, b %!#hmu bir eteklik daha... h .M"ıl ün yakası, geniş kol- Zarı hep işlemeliydi. Boy- ©$ Sıra bir İnci gerdanlık î_-ıq ı'“ renk renk kurdelâlar - ÇA bir kemerle sıkılmıştı. Tüyay inda, konçları uzun siyah Büeyy . Başına buğday ba - İ Y Parlak renkli çiçekler- TNiş, kürdelâ ile tutturul- İşpEtlinlik tacı konulmuştu. Yan GN yazımı a d Ka Ürl de hırsız MACERA Tede Mançester tarafların- “tiyi soyan Morgan ismin- Nü w"" Yyakalanması — üzerine & “"kı.- skılum öğrenilen şeyle- Son Telgrafta da hulâsa Akikatın alt tarafını an- ağüne kalmıştı. Morgan &- .,'_k,_:“kıuş karısından ayrıl- buna , Pir kadınla İngilterenin ?ş.(hrı lî:'rxkk orada kendini ve SA haşıa Giye tanıtarak iş a- mıştır. Fakat seyahat &q kq“'mnuhll kazası noticesi Cin ölmüş, Morgan da ce- (_;'" için yapılan hesap pu- n Mde oturan ve — vefasız Niytlhe opi UYBunsuzluklarından NL g, “İmiyen karısına göndert KU ç Sağ idi, Buna şaşmış, .H:ıwğzl;.ıu aksederek tahkika- İ Ve tağı ZAman — Morgani ara- “İ etmek lâzım gelmiş- İ LAŞ & & KADIN uzak bir Ti yetde bir si- aptda çalıştığı — anlaşıl- M * Morganin bulunduğu Ka n pı, Feşledilerek oraya tev, birincisi birkaç kimiyeti altın NT *İki sayımızda çıkmıştı larda da söylerlerdi. Dudaklarında 'Ban burada yoktur. Otel-| İ şerap ikram olunuyordu: İşte o gün, Beyndzayı, bu peynirli kokteli ilk defa olarak yeğim. Pey- İnire, müsavi —mikdarda - tereyağı, kırmızı biber, tuz, rendelenmiş $0- İğan, bira, hardal, bazan da sardalya karıştırıp yapıyorlar. htimal bu a- cayib, mide bulandırıcı hir şey olsa gerek.. Fakat hayır! Lezzetli bir şey, çok ta hoşuma gitti doğrusu.. Hep birden şarkı söylemeğe baş- ladılar. Erzika: — İslovaklar çok güzel şarkı söy- lerler. Memeleketimizde — toplanan halk şarkılarının sayısı ne kadardır. biliyor musunuz? Tamam otuz bin... Tümi bizde çok tekemmül etmiştir, çok sıkı bir musiki imtihanına tâbi Hocalar, diploma —almazdan evvel tutulurlar. Muvaffak olamıyanlara diploma verilmez- Kadın hocalar - |dmmummıb bazı heyetler yaban- çı memleketlere giderir, konsrlr v rirler. «İslovaklar sabahtan akşama ka- dar, çalışırken, dansederken şarkı söylerler. İstiklâllerini — aldıkların- danberi şarkı çağırırlar. Macar hâ- yaşadıkları zaman- Ayınpederinin önün- lık etmiş / İRDİĞİ KARANLIK HAYAT BİNBİR iLE DOLU ! 5 H e hesabını gördü. Kanadaya gi- deceğini söyliyerek vedâ etti. Kanadaya mı?.. Demek ki İngil- tereden — Mis — çıkıp — gidiyordu. “aman şu cevap a-|Her tarafa haberler yağdırilmış, Ka geğildi. Etrafı dağlarla muhat Zi- İnadaya hareket edecek - vapurların (Devamı 6 ıncı sahifemizde) de bulunan Dulut'un bütün polisle- haldedir. Patates ve kocaman fıçı - larda salamura — yapılıp - saklanan lâhna, Çiftçilerimizin yegâne kışlık gidalarını teşkil eder. Kiliseden döndükten sonra ilk ev- | vel, genç kızların Lüdminayı çem- | berlerinin ortasına aldıklarını gör- düm. Sonra içiçriuden birisi, başın- daki tacı kaldırmak istiyormuş gibi elini uzattı. Gelin reddetti. Tacından vazgeç- mekten ise kafasının uçurulmasına razı olacağırı söyledi Delikanlılar- | |dan bir oduncu, baltasını, başının üzerinde döndürmeğe başladı. Ni- hayet gelin rıza gösterdi. O güzel| tacı başından kaldırdılar: Saltanat devri bitmişti. Tacın yerine bir ho toz koydular «Hazır bulunanlar, tatlı ve hazin |bir şarkı okumağ Erzika; başladılar. En huzünlü — şarkılarımızdan serbest hayatını, kocaya varan- ların da ağır vazifelerini tasvir e - den bir şarkı. *Genç kızlar, denizdeki balıklar | Bibi serbesitirler... Şimdi yaşasın Czard!, çalgıcılar, tıpkı cin çarpmiş gibi te- lâş içinde çırpınıyorlardı. Keman -| ların karnı kırılacak, yayların tel -| leri kopacak; irf siyfıh güzlü, csmer çehreli çalgıcılar eriyecek zanno lunuyordu. Fakat bunların hiç biri olmuyor, dans devam ediyordu. De- likanlıların, kızların çizmeleri yere çarptıkça — tozları havalandırıyor, büyük bir gürlütü çıkarıyor. Etek- ler havalanıyor, uçmağa hazırlanan balon şeklini & Czarda! Czarda! Rudi kolumu çekerek: Sırası gelmi: görmeden Ç m demeyiniz. rikanın, Avrupanın göbe; parçasıdır. ZİLİN VEYAHUT CENNET Dün, bir dua kitabı gibi resim- lerle süslü ahşap bir evde misafir idim. Bugün, bir palasın... Sokakla- Ti otomn”! dolu, caddeleri ağaçlı. |çiçekli mahallenin ortasında, yüksek bir palasın on ikinci katın- dayım. Burası, cümhuriyetin sanayi şe- hirlerinden biridir. Bütün şehir, bi- ribirine muttasıl fabrikalardan mü- rekkeb. Yemek saatlerinde lokan - tada gördüğüm erkekler, kadınlar - birkaç seyyah müstesna - hep fab- rikalarda çalışan işçilerden ibaret- tir, y Amerikalı Fordun - teşkilâtı gibi| fevkalâde. Burada imal olunan şey otomobil değil, kunduradır: Günde 170,000 çift kundura yapılıyor. Bun: ları yapmak için 14500 hayvanın derisi sarfolunuyor. Muraklımın bi-| risi, fabrikaların bir senclik deri ihtiyacını temin için memleket da- hilinde bulunan bütün hayvanları kesmek lâzım geleceğini hesab ot - miş... Helâ'yı gördüm. Artık düğün gü- nü giyindiği güzel kostümü sırtında, Çını'(:r.r:î | ken söyüyeyim..| öslar dan a. Ame- lin'in güzel dekoru içinde bir sabah (Devamı 6 ıncı sahifemizde) | mali garbiye doğru gitti. almıştı. Bu mektupta o gece, on il den sonra Kanadadan gelecek tay- nde bir| vi vi hazırlanmışlardı, hareket ku l mandası bekliyorlardı. Saat sekizde| makineli tüfenklerle po- lislerle dolu on oto bil, düdükle- rini öttüre öttüre şehirden çıktı.Şi- müst Polis Müdürü, imzasız bir mekup yarelerin, şehrin kırk kilametre ka- dar ilerisinde yere inecekleri, mu - hacır getirecekleri bildiriliyordu. Hakikaten, kaçak müuhacirler da-) tma hudüdüf bu mıntakasından A- merika topfağına giriyorlardı. Saât dokuzda, polis otomobilleri| hududa gelmlişlerdi. Her ağacın ar- İkasında bir polis saklı idi. Onbire doğru, büyük bir otomo- bil sessizce geldi ve durdu. Polisler, derhal gtomobilin etrafın sardılar: Eller yukarı)... Otomobilde genç bir kızdan baş-) ka kimse yöktu. Güzel, şık ve kibar bir kız,. — Burâya'ne yapmıya geldiniz — Bü &ize'kit değil... Polis Müdürü bizzat israr etti. Kiz | — Etli bir dostumla burada bu-) luşmıya' söz 'yerdim. Kendisini baş-i ka bir yerde görebilmem imkânı yoktağ V i —Sâat İkta gelecekt?... — Göüce''Yarüsit. — Otoirldbille n ÜUtayyare ile!... Mesele anlaşıldı » de -| ağaçların — arkasına dile saklandılar, Bi onra üç tayyare... yine Sabanın üzerinde bir iki devir yap- tıktan sohra yavaşca yere indi. yalınız bir. delikanlı vardı. Uzun boylu. yakışıklı ve ga- yet şık.. üzerindeki vesikalar usulü dalresinde tanzim olunmuştu. Ca- nt sıkıldı. Bu ne demek?,..Beni bir cani mi zannediyorsunuz? Hürriyetime müdahalecetliğiniz için hakkınızda dava açacağım. Polis Müdürü: — Pek alâ, dedi. Fakat, bu santte bu hali sahaya inmenizin sebebini lütfen söylerimisiniz?. — Bir dostumla burada buluşma- 'a söz vördire Bazı sebepler dola- ile dahâ fazla izahat vermekte y mazurum. Bâğka bir yetde buluş - mamıza imkâtfi 'yok. Fakat, bu saat- ta burada bulünması lâzımdı. Artık polislere, özür dilemek ve çekilmek düşüyordu. Yine yerleri- ne gittiler. Seher vaktine kadar beklediler. Fakat daha başka tay - yarenin geldiğini göremediler, Öğ- len üzeri, Dulut,un 50 kilometre ile- risinde bulunan bir köyün çiftçileri koşarak polis Müdürünün yanına geldiler; — Bu gece üç;büyük tayyare gel- . Bir çok muhacır getirdi. Bunlar temen otomobüllere binerek uzak- laştılar... Dediler, Ve ilâve ettiler: — Her hâlde otuzdan fazla Idi - di hi le Ametikaya yudutlardan, liman - lardan her gün kaçak — muhacırlar girer. Yapılan istatistiklere — göre bunların sayısı #enede yirmi — bini aşmaktadır. Birleşik Amerika arzı mevut... Birleşik Amerika, arzı mevut. ki-/diyarı olan Amerikayı tahayyül e- |(1850 de - 200,000, İ1881 senesindede 700,000 — muhacir n acemi bir amele bile ay- 'da 50 dolar kazanır... Avrupada, Asyada, Amerikada; bütün büyük büyük Avrupa payıtahtlarında mağdur. - lanların aç kalanların hemen hep. #i, bolluk, refah, saadet ve hürriyet limanlarda, lerler. Baerdünn. |laz — Ah! bir oraya gidebilseydim... '7 Hizlm ei Ğ 2 derler. Fakat, genç Amerika Cum - gen para kazanılabilir mi, dlıı e huriyetinin Avrupa ehirlerinin du-/nuz değil mi? varlarını afişlerle doldurduğu: İşte adam kaçakçılarının sırrı bu-) « Altın, toprak, - tefah ve asadet rada... sizi bekliyor. Durmayınız, geli -| Son vakitlere kadar, Kanada hu- DİZ... » dudundan adam kaçıranların el& Diye muhacir davet ettiği devir-|başısı Şaron idi. ler çoktan geçti, tarihe karıştı. Monrealde bir çok simsarları var-| Her sene, Okyanusun ortasındaldı. Bunlar, Amerikaya geçmek isti-| ki bu yeni dünyada talihlerini de -İyen İtalyan duvarcıları, Lehli ame-| leleri, Alman Yahudilerini bulur « . lar, Şaromaya gönderirlerdi. Jlât vardır. Pek çokta para kazanır- ) | — Yetmiş, seksen dolar kadar... Yelmiş, seksen dolar! zavallı bu parayı kim bilir nasıl biriktirmişti. Ne zahmetler çekmiş, ne mahrumi- yetlere katlanmıştı. nemek — istiyen binlerce yüz |müdafaa edecek silâhları ©e 30 nu adamlarımdan birine ve - receksiniz. — Ya iş bulamaz, çalışamaz - Sam?... — Merak etme, biz buluruz... yal 'nız, iyi düşün aldatırım sanma. parayı vermedin mi, hemen polise haber veririz. Yakandan — tuttular mi, hudüt harici ederler, Üstelik birde hapse tıkılırsın, ceza görür * İsün... Bu şartı kabul edenler, kaçakçı ların elinde, vaktile Afrikada par- ile satın alınan esirler mevkiine dü ger. Şaron'un teşkilâtı, hududu geçir- 'diği muhacirlere ayda en azı 50 do lar aylıklı bir iş bulur. Bu, iki sene de 1,200 dolar eder. 96 30 komisyo jhuda 400 dolar tutar. Fena kâr de Bil.. Şaron, Pitoburg'dan muhacır ka- çırırken yakayı ele verdi Fakat, ka çakçılık halâ devam ediyor. ESİRLERİN İNTİHARI Bu beyaz esirlerin kendilerin” yoktur Hükümete muracat etmek kendi - kendilerini ele vermek demektiz. Derhâl hudut haricine çıkarılaca ği muhakkaktır. Eğer ki polis eline düşer, Kurtu! mak için rüşvet vermiye mecbur kalır. Kazancının 96 60 veya ©, © ni verenler çoktur. Bunu vermeyipte başka bir yere kaçmıya muvaffak olanlarda sefa lete mahkümdurlar. Ya serseri gi- bi dolaşırlar. Geceleri sokağa çık mazlar. Her on beş günde bir evle rini değiştirirler, Nihayet, usanı lar, canlarindan bıkarlar, ya bizzs gider polise teslim olurlar veyahu kendilerini öldürürler. Amerikada, her sene intihar e İdenlerin ©6 20 si beyaz esirlerdir. İOTUZ DEFA OKYANUSU GEÇEN BİR ADAM Bu zavallıların felâketini Lond rada, Berlinde, Pariste ve Şanghay da bilmiyen yoktur. | ( New-york ); sinema yıldızı « mak istiyenlerin nazarında Holivi | ne ise, iş bulmak ve para kazanm: | istiyenlerin nazarında da od Cennet!.. Büyük limanlardan birinde, hr hangi bir para getirirseniz mutla - ka Mişel Gilholey in macerasını ö7 renirsiniz. Mişel, Amerikaya giden bir va pura gizlice girip saklandığı zama: henüz on beş yaşında idi. Agamem nün vapuruna binmişti. Yakalandı geri gönderildi. Altı ay sonra Eliz Aylend güm - rük memuru, tekrar geldiğini gör- muhacir gidiyordu. 1840 da 170,000, Elli dolar kâfi., Zavallı, kulaklarna * inanamiyor, hakkı da var. Zira, uzun müddet - 1870 de — 300,000, Bitmişti. fızlarla cennet kapılarındaki bekçi- mutavakkıf olduğunu da lerden daha merhametsiz. Binaena-| T da Amerikada yerleşmiş iş ve güç|tutuyor. Bund mukabil 50 dolar bir sahibi birisini kefil veremiyenlerin|$ey değil, ucuz. Fakat, Şaron sözü- hududü geçmeleri imkânsız gibi bir|!e devam ediyor; | şeydir. — Evet, 50 dolar. Fakat, ilk iki Fakat mağdurlar, açlar hudut ta-|Sene içinde kazanacağınız paranın| narlar mi? her söne, yirmi bin mu - Burada harp yoktur, ihtilâl yok- e — | Nu. sa. COŞKUN hacirin kaçak olarak hudutları aş-| tıklarını söylemiştik. Nasıl mı? Bunlara yardım eden, Amerika - ya girmelerini kolaylaştıran teşki-) Şimdi ise, arzı mevuda gitmek|ten beri Monreal'de bekliyor, Ame-| Mişel fütur getirmedi. pek güç. Hudutları bekliyen muha-|rikaya gidebilmenin çok paraya|içinde tam otuz defa Okyanusu geç biliyor.|ti.Amerikaya gitti. Miyamiden, ye- yyare masrafı, pilot ücreti, güm-|ni Orleandan, Kanadadan leyh, bir iş tatmıya bir ticaret yap-|rük mühafızlarına, hudut bekçileri-|âşmak istedi. Her defası, mıya kâfi parası olmıyanların, yajne verilen rüşvet mühim bir yekün|kalandı, geri — çevrildi, |üpkı kadınlar düler. Bu vak'ada (Blaek - Arrow vapurunda — saklanmıştı. — Yenide” İngiltereye yolladılar. | On sen> udude da ya Yirmi beş yaşına gelmişti Amerika gazeteleri gibidir. velilikler, fedakârlıklar y ke