Hlvük harbde Türk Ticaret Hlkmn ezen kuwetler. Osiliz ' Nasıl * * ” | 'ııı.ıu";î*' Sayıdan devam) 0 ı,b_ı:“ Bey, Osmanlı İm- *"M h «Kapotaj» denilen eızt bi işletme inhisarını kul ğ a lediği sıralarda kendi ile Marmarada üç 'et filotillâsı mey - İ? Türk armatörüdür. Balkan harbinden L Umun Tada bir gemiye sahip- | 'g,._;:"bokkadu bu gemi- u ni R ş 'Hhııç armış; O zaman te Ve Yunan vapur- —"lh'lm karşısında büsbü- W Tlcaret denizcili - hüzbi hizmet etmiştir. İ sınılarında üçüncü K "l*nr"hm) Ti o &ğ aai Urumi Harpten evvel (Sit Osmanlı subayla - O Küncik taşımıştı. İ —P"'D Patlar patlamaz, Ve deniz wasıtalarının h.hl"'fîlmmni istiyen ve eclişan ) Kanunile bu iste- hez ,__&:uı karargâhı umu- ee (tekâlifi harbiye) a bütün nakil vasıta- ti umumiye namı- Vesaitı harbiye) b el konulmasını Be, sieni ÖTT otomobilden vı%n'l*on sandala kadar N Teyayı, ” tekmil nakil vasıta- 'n hişti ümümiye emrine k L ü _Oq.;_f:llhı..,. Beyden de her ? Böç ' ttmaş Ptmleket — hizmetine çt İstenmiş, armatör te- 'den Bemilerini ver - d hç n.’"*qî: Hcaret filotillâsı halin- q'vı—_knuımn isimleri ve to- | ei * Fünlardı: y hd fon Rıza kaptanın i nn_.-"îrd—x 415 ton Arap Yu- | ı.' % idarı 'sinde, Bandırma ııml;“ kaptanın idaresinde. a ç Umümiyece cephane b ;:ş_ 4 Hmağa memur edilen bu h Kü u a R_,b'_'adı Marmaraya giren 'Man pp C€ Kdaresindeki B 13 e “î: İöZMet süvari bulun- İti Hıı».mk tahtelbahirlerinin ı:nh îî'! rağmen kendi - ş üzifeyi —yapmışlar, B Tükkaleye asker, top —“m u""”“xhnu 15 GöMİ — Harbin birinci h , MAYIs 331 pazar günü Btne asker ve cephane "'ııu:.m"" giderken Ban- u_hsğhvrinm 10 mil a- gtü hç VN tahtelbahri ta -| 0 'E"[nn Uuğradı ve bir. y 1) Marmarayı korku *& h yı torl ve ! ıı”'t.“""' hiçbir gemiye a- Aaam ? ©N hattâ bu meyanda ni Sütan, — Peykişevket N yüzgrilliyen bu. tahtel- h inden Çanakkalenin Merkezle ittisali — ke-| karargâhi —a y tü ile — Bandır - & “ıu...î“""—ıınm Kkömür « Memur ederek Ka- ü İ Edincik, lüks bir a ihuh::"'l'ydı. Fakat $ larının ki sında ea gi ı,..,,_':"nın hiçbir mülâ belapı' Himanlar kuman Tahziş ( Sefineyi kömür hiz-, eei ken hiçbir tered- gemiye vazıyed itdığı "_'îı::'-n kuvvetlerin- Koj Ve mürettebatı. ge BEJA Böndermişti. Ek.Kozluda hamür » #dek kolayca dol- €vvelâ yola çıktı. iz, Kozludan hare- b Yaz havası içinde Yyilmiyen S tedbirile muha. St Dikim ı",'"lkeîken adası Biştcak 5 önlerine geldiği Ö Lenima ARlinda birdenbire | Köründü. Mü - armaşça Teleraf sütun -| 3 panik ) Nı.ı.%“""'da bunlara a- v bir tratspor haline | tahtelbahirleri Marma- Bandırma vapurunu.. torpillediler ? Yazan : Rahmi Yağdız rettebatı müdafaa tertibatı almağa' uğraşırken 400 metreye — yaklaşan Jdüşman tahtelbahiri bir torpido at-| tı. Kazan dalresi üzerinden isabet jalan Erdek bifkaç dakika içerisinde Karadenizin koyu bağrında din - lenmeğe - çekildi; Battı; bir kısım |tayfalarla'o zamanlar gemi süvarisi olan Hüseyin kaptan (2) güçlükle| Kefken adasına çıktılar. Birkaç güm adada kazazede halinde kaldıktan Sonra Osmanlı donanması tarafın - dan kurtarılarak İstanbula getiril- diler. Erdeğin batışı Zonguldak ve Koz-| luda duyulmuş, Rus Kazadeniz fi- losü amirali Kolçağın Kozluyu bombardıman — için Sivastopoldan açıldığı haber alınmış; Yavuzla Mi- dilli ve Hamidiye ile Berkisatvet, Nümuneihamiyet destrovirlerinden |mürekkep Osmanlı filosunun Ode- sa sahillerini tedhiş için Karade - nize çıktığı ibu sırada, bunu kâfi| derecede korunma sebebi addeden | Zongüldak Iiman reisliği İstanbula kömür yetiştirmek için Edinciği de |kalkmağa icbar etmişti. | 15 haziran sabahı, Kozluda hareke- |te hazırlanan Edincik demirini vira ettiği sırada ufukta peyda olan bir siyah duman herkesin kalbine bir korku vermiş, pek az sonra bu- nun bir Rus kruvazörüne ald oldu- ğu anlaşılmış, kruvazör - Kozluya yaklaşınca Edincik gemisine — işa - retle: — Terki sefine! Emrini vermiş; birkaç dakika içerisinde boşaltılan kömür yüklü Türk tranporunu güvertesine may tab döküp su sıkmakla tutuştur. - muş, Kozluya birkaç gülle savur - duktan sonra çekilip gitmişti. Her üç gemi de battıktan sonra artık armatörlüğü terkeden' Rasim Bey takdiri kıymet kor * vonunun bunlara koyduğu 27,000 altın liralık tazminatı Umuml- Habden çok son- ra banknot olarak alabilmişti. Gerek armatör Rasim Beye ve gerekse Türk deniz ticaret filosu nun Umuml! Harbdeki kurban olu- şuna dair meraklı maceraları pek yakında Son Telgrâf sütunlarında karilerimize vereceğim! (2) Şimdi İstiklâl vapur acentesi sahibi Hüseyin Avni Kaptan. %a Deniz ve - Piâj mevsimi Yaklaşırken.. Her tarafta hazırlık- lara başlandı. | Önümüzdeki deniz mevsimi için 'yapılan hazırlıklar — ilerlemektedir. |Şehrin bir çok sahil mıntakaların - da belediye ve hususi şahıslar tara-) fından yeniden bazı plâjlar tesis e-| dilmekte, bu meyanda Caddebosta-, nandaki plâjın genişletilmesi ve ye- ni kısımlar ilâvesile asri bir hale getirilmesine çalışılmaktadır. Flor- ya plâjların?a belediyenin tatbike İhazırlandığı uduz tarifeler diğer İPlâjlarca da rekabet için tatbike onulmakta, su topu için ayrı ha- vuzlarla, jimnastik aletlerile mü - 'cehhez bazı yeni kısıralar inşa edil- mektedir. Diğer taraftan İstanbulun en c$- ki deniz mıntakalarından olan Mo- 'da koyundaki eski deniz banyoları- nn bulunduğu mahalde Moda de- niz kulübü tarafından bir havuz yaptırılması için tetkikler yapıl - makta, havuzun haziran ayı içinde| yapılması ve kapalı tarzda inşasi f çin bir proje hazırlanmaktadır Son Te: graf Sağlık servisinden istifade ediniz! Dünyanı Vaklile sekiz fa BURADA YER AL. Sekizi de hergün öğlene doğru, Nevyorkta (Wall Street) denilen sokakta, büyük bir çınar ağacının. altında buluşuyorlardı. Bunlar, şimal ahalisinden, uzun boylu, mavi gözlü, sarı saçlı deli - kanlılardı. Bütün servetleri panta- lonlarının sol cebinde bulunuyor - du. Sağceplerinde de kocaman bi -| rer Labanca vardı. O devirde, yani bundan yüz elli sene kadar evvel Nevyorkta silâhsz gezmek tehli - sarraflık ettiği yerde Bugün mermerden bit borsa sarayı yükseliyor.. 600,000 DOLAR VERMEK LÂZIM Yazan : Rober LONDO_N WALL STR n kasası kir Amerikalının ABİLMEK- İÇİN kabu! olunan bir kanun mucibince Birleşik Amerika hükümeti, harp zamanında tedavüle çıkarılan bank- notların altınla değiştirilmesine ka- rar verdi. Maksad: Bu paralarla Jaylıkları verilen Aaskerlere karşı şükran borcunu ödemek idi Bu bankno'srın hemen hemen beşte dördü (Çınarlılar şirketi» nin inde Idi Çoğunu ajanları vamta- sile toplamışlardı. Bu kurnaz herifler, hükümet er- | keli idi. |kânından. kongre azasından bazıla- Mahalle ahalisi bunlara: «Çrnar- rile uyuştular, kâra onları da ortak S — SONTEULGARA ——— Örtülü kaysı ağ lukla bir Şarkta; köy, bahçe, orman, ev, hayvan ne varaa ağaya aid idi. Yüzlerce köy bir ağanın emri altın- |dadır. Bu gebeble Diyab ağayı karşıla- |mağa gelen Dersimliler de ona son- SUZ sa'fgı ve sevgi gösteriyorlardı. Ağalarına; Malatya ovasının yo- lunu açmak üzere gelen Dersirr. İbizbirile rekabet ediyorlar. Ağala- rının gözüne girmek için bütün kuvvetlerini sarfediyorlar.. Neme lâzım benim; ben Malatya ovasını geçiyorum yal.. Yaşasın Di- yab ağa!.. Ne şekilde geçersem ge- çeyim?.. Akşama kadar; ovada cenkleştik. Korkuyorum geceye kalmıyalım di- ye... Soğuk, tipi yerli yerinde hük- münü icra ediyor, Maamafih; ileride bulunan kı-| | | * - 2 Mayıs 1918 — TZYle D Malatya bağlarının buzla, karla ELİ : 6 açları arasında Dut rakısı nedir ? 'Yorgunluk, uykusuz- leşince.. Yazan: M.Sami KARAYEL — EBvel| Dördüncü Murad zama- nında yapılmış, dedelerimiz — öyle söyerlerdi. Galiba; Bağdad üzerine sefer yaptığı zaman yaptırmış, Mi- mar Sinan yapmış derler... Hakikaten; muazzem bir köprü... Muradın coşkun ve ivicaclı suları- nâa bir kapan göğsü gibi dikilmiş duruyor. Demek, aşağı yukarı, üç yüz se- nelik bir köprü... Taşı bile oyna- mamış yerinden., Geniş bir şose de var.. Bu şöse de Dördüncü Murad zamanında yapıl- mış... Bağdada kadar gidermiş bu yol... İnsanın tüyleri ürperiyor.. Nete den nereye?.. Kim bilir bu köprü- nün üzerinden ne babayiğit Serdar- lar ve Yeniçeriler geçmiştir.... Yinc İsent (1) verip alıyorlardı. Herkes, 'sıkıntı zamanında lılar şirketi» ünvanını vermişti. Ticaretleri, gemilerin dünyanın dört köşesinden toplayıp getirdiği yabancıların — paralarını de mekti. Daha doğrusu sarraflık, te- fecilik yapıyorlardı. Kocaman çı - nar, kendilerini yağmurdan, güneş- ten muhafaza ediyordu. Bu şirketin ne nizamnamesi, ne de reisi vardı. Yalnız bir şeye ria- yet ediyorlardı: Hariçten başka bir şeyi grupa sokmamak... Her işi a- ralarında halletmek,.. «Çınarlılar şirketi» bir kaç senc içinde büyük bir emniyet ve itimat kazandı. Nevyorkun para muame- lâtı hep onların elinden geçiyor, veya vasıtaları ile yapılıyordu. Binacnaleyh, paranın yükselip çıkmasında büyük bir rol oynamı - ya başlamışlardı. Düşkün fiatla aldıkları ecnebi paralarını saklı - yorlar, lüzumunda meydana çıka- Fıyorlar, bir misli fazlasına satıyor- lardı. Tıpkı, şimdi dünyanın her ye- rinde yapılan borsa oyanları gibi... BANKNOT SATIN ALAN DELİLER Yirmi beş sene sonra, 1785 yılın - Amerikalıların - İngiltereye karşı açtıkları (istiklâl mücadelesi) biteli iki sene oluyor. Paris sulhu. akabinde (Birleşik Amerika hükü- meti) teessüs ediyor. Harp esnasında çıkan banknot - ları satın alanlarla herkes alay edi- Düşününüz bir kere, bunlar 200 dolarlık bir. banknotu, 75 altın basılan bu kâ- ğıd parçalarının kıymetinin itibari olduğunu biliyordu. ve bile bile ahı-, yordu. Bunlara verilecek isim de ancak. şu idi: Delil... Deliler, tamam beş sene banknot amakta sebat ettiler. Fakat, 11 mart 1790 da köngrede ettiler. Yalnız bir kişi itiraz ve (Nev - york Deyli) gazetesinde hakikati ifşa etti. Komisyon azalarının isim- lerini, bu işten nekadar pay aldık- larını açıktan açığa yazdı: Vanderbild, Gould, Rockefeller” gi- Meb'us İeremya Vodvord 9 mil - İ milyârderler bu sokaktaki kü - yön dolar, Nevyörk valisi Glayton ş:;")î':îîîd' ae e<T 6 milyon dolâr, nieb'us David Şimit 6'mailyoö daler. mebiya " Foller 9 * BİRKOLTUK AO U milyon dolar, Amfor Fişer 6 milyon — Vall Street Sepekülâsyoncuları dolar, ilâh... Fakat sözünü dinl) , Sahsi servetlerini artımakla beraber Hİi KDK ai Amerikanın sanayiine çok yardım <Çınarlılar şirketi>, gene hergün “ttiler inkişafına çalıştılar. Vapür, rendifer, dokuma, telefon elek - kocaman çınarın altında alış veriş SİMeNdifer, z K ADĞ İN YO A ee Kü Fakat, «Çınarlılar şirketi» kanu - nuna riayetten hiçbir zaman ayrıl- madılar. Bügün - bile Wall stroet serkeline dahil ların içeri girebilmelerinin imkâni yoktür. #Çınarlıar şirketi» yerini birçok dofalar değiştirdi. Dairelerini bü ttü, memurlarının sayısını ar tırdı. Fakat, ilk sığınak yerini terk etmedi. İ — (New-York Stock and Exchange | Bank) a aza olmak pek güçtür. Bu- rada yer alabilmek için bidayette 10 bin dolar vermek lâzım geliyor- du. Şimdi ise 600,000 dolar. Azasının sayısının 1,375 olduğu- nu söylersek, 1909 da inşa büyük mermer saraydaki yerlerin 780 milyon dolar olduğu — kolayca anlaşılır. Son yüz olmıy olunan aü büyük lerine devam ediyorlardı. PARA, HIRS VE ÖLÜM «Çınarlılar şirketi», ancak 8 ma- yıs 1817 de Waâll Steel'de, 68 numa- Tada bir çatı altına yerleşti. Orada küçük bir İtalyan !akantası vardı. Sahibi, siriğfor Tontini ismin- de birisi idt: İşler Yolunda gitmiyor- du. Dükkânına eski mobilyelerine talip çıkmasından çok memnun ol- muştu. Az sonra «Çınağlılar — şirketir, (New-York Vtok anğ Exchange Bo- Jard) ünyanı i ni aı:g!umıx.nm. pa-, | birdenbire |rası, harsı ve üzerinde bu sö- Sü, kağın hikimiyeti o gün — başladı.| me k ıçın ne 23 numarada Aaron Burr adlı birisi | 7 Marhatan Compani) isminde kü-| İngiliz gazetelerinde — nakledilen çük bir banka #çtı. Milyonlar ka- |bir cinayet tafsilâtını dünkü «Son zandı. Bu milyonlar sayesinde Cum-| Telgraf» da hulâsa olunurken alt hur reisi sanisi olduz En büyük ra- tarafı bugüne kalmıştı. Kocası öl- kibi Hamilon'un bürosu 58 numa-|dürülen kadının cinayetten sonra rada idi. ne vaziyette bulunduğuna dair kom- 1804 senesinde, yağmurlu bir gün-|şuların ifadesi dinlenmişti. Bunlar- de dücllo ettiler, Hamilton yara -|dan biri landı, öldü. " — Onun mütecessir olduğunu zan-| 25 numarada (Merahont Bank) inediyorum. Fakat bende bıraktığı in 312 numarada (United States Bank) tıba böyle değildir. Tarzında birşey namile iki banka dahaaçıldı. |söylemiştir. Bunun üzerine kadının Bu bankalar, halihazırda Ameri - avukatı iki kişi olarak onu yatağı- kanın en büyük veçen zengin mali na götürüp yatırdıklarını #öyliyen müesseseleridir. |bu komşunun ifadesine nazarı dik- 56 numarada yüzbaşı Kid, yeni|kati celbetmiştir. dünyanın en meşhur, korsanların -| — Eğer, demiştir, kadın bitkin bir dan ve serserilerinden biri idi. Mu-|halde müteessir olmasaydı, yatağı-| azzam servetini, Okyanusun halilna girmek için iki komşusunun adalarından birine gömüp sakladı-|yardımına muhtaç olur muydu? O| ğ rivayet olunur. halde kadın çok müteessirdi. Water Street'le Vall Street'in| Fakat komşu kadın »- >rla şu ce- birleştiği köşede bir ticaret evi var-|vabı vermiştir: dı. Amerikanın bütün esir tüccar-| — Gene de lekrar ederim ki onun ları burada toplanırlardı. bende bıraktığı tesir Löyle bir vak- () Bir dolar 100 senttir ©. vakitlerde Pier Pont Morgan,|adan son derece korkmuş, şaşırmış kim bilir mandalarla çekilen ne ka Esrar perdesi Kaldırılırken.. Ölen adamın karısı Polis, cinayetin esrarını çöz- ler ya zakçılar, hiç şaşmadan yollarını bu-. luyorlar.. Akşam sular kararırken, ileride ikadar bir kurd gibi bağırmıya baş-i ladılar. Birdenbire korktum; ne oluyor- dük... Yanımda'atbaşı giden Diyab ağaya sordum: — Ağam; ne oldu dersiniz? | — Murad suyuna geldik... Yani |Malatya ovası bitti, Bundan sonra; şose üzerinden ve Malatyanın baj arından geçerek şehre gelmiş ola- cağız.. İki sâat kadar daha yolumuz İvar. Gördün mü bizim çocukları? |Şaşmadan, tama, tanma Murad su-| yunu tuttular!.. Cevab verdim: — Doğrusu; bravo!. Murad suyuna geldik; büyük taş- tan bir köprü... Asırlık bir geçid ol- duğu belli... Lâkin, ne sağlam bir köprü bu:.. Diyab ağaya sordum: — Bu su nereden geliyor? İçini çekip, gülerek gevab verdi — Dersimden, bizim diyardan!.. — Bu köprü ne vakit yapılmış bi- liyor musunuz? ——— — — —C vetleri Wall Street'de doğmuş ve orada ölmüştür. Wall Street açıldı mı bütün dünya telefonları uyanır, işlemeğe başlar. Kurslar çıkar, iner, servetler bi- rinden diğerine geçer. Wall Street) dünyanın kasasıdır. bayılıverdi ıyor? |görünmediğidir. | Diğer taraftan maznun mevklin- de bulunan kadın, bir zamanlar | |komşusu olan bu kadının şu sözle-| rini gözlerini açarak dinlemiş, son-, ra kendini zapledemiyerek - düşüp, bayılmıştır. Bununla beraber kadı- nin avukatı şahit komşu kadına su- allerini sormağa devam etmiştir: Beklediğim cevabı alamadım. İki kadın nasıl oluyor da bu kadına, yardım (Znek mecburiyetini duy- muştur? — Benim anladığım kendisi bir| müddettenberi zaten rahatsızdı. Bundan sonra kadının - evvelce verdiği ilk ifadesi okunmuştur. O- rada kadının elinde kan Jekesi gör- düğüne dair birşey geçmiyordu. Maznun kadının avukatı tarafın - dan sorulan sualler üzerine komşu kadın evvelce buna dair - bir şey söylemediğini ifade etmiştir. Maznun kadın hâlâ baygın — bir halde yatıyordu. Onu ayıltmağa ça- (Devamı 7 inci sahifemizde) bulunan kızakçılar, avazı çıktıkları| ge, 'dar tunç toplara yol vermiştir. Neler düşünüyordum; beynimir. içi bütün bir tarih sahifesi halin Harekâtı milliye kahramanların- kadar yol olan bu köprü ekdden gü- zel bir eser... Bu köprü olmasa Mu: rad suyu yol verir mi adama hiç? Murad suyu, Dersimin kapısı o lan Pertek önünden göçerek Ma latya — ovasının ağzından — kıvrilir sonra; Fırat! ölur akar... Malatya bağlarının büzla, karl> örtülmüş kayısı ağaçları arasında: geçiyoruz. Malatya; ovası gibi batan çıkar yök içimizde... İşlek bir şose olduğu için rahat gidiyoruz. İki saat kadar yol aldık... Ben iyorgunluktan ziyade bezgin idim. Yatsı ezanına doğru Malatyaya girdik, Ben, Diyab ağadan*teşekkü: edip eyrilmak istiyordum. Fakat; Diyab ağa beni salıver miyor. Nihayet elinden kurtuldum. Soluğu handa aldım. Hasan ça vüş keyifli fakat; ikide bir. söyle- niyor: 1 — Beğim; yandım vallah! — Neden? — Sıvasa nasıl döneceğim? — Dönme be! Çavuş Elâzizde ka- hriz, Sana bakarım. — Teşekkür ederim beyim; — fa- kat; çoluk çocuk hasretini ne ides 'ceğüz' — Ona da bir çare buluruz. be çavuşum? — Nasıl? — Telgraf havalesile Sıvasa para çıkatırız... Para neme gerek; ambar dolu herşey var... Çoluk çocuk aç ka- lar mi hiç?. Çavuşu teskin etmeğe çalışıyo - rüm. Şaka değil, beş ay Elâzizde çakılıp kalacak. Ne ise, hana girer girmez; sil: dim, traş oldum. Güzel bir han, â- deta ötel gibi... Yatakları da te - miz... Altında güzel bir lokantası var... Çavuşu aldım, Tokantaya gidi - yorum, Tam kapıdan çıktım, — bir 'de baktım meslekten bir arkadaş.. Geldiğimi haber almiş ille beni e“ vine götürmek istiyor. Tsrar etti gitmedim. Malatya; çok şirin bir Türk yür- du. Gördün mü yeri? Şehir diye buna derler... Aşağı, yukarı herşey var... İnsanları güler yüzlü... Sa - mimi,.. Suyu da fena değil... Ah; canım öyle kuru fasulye isti- yer ki; Ahçı da kırmızı biberli sulu bir fasulye yapmış... Üstü yaldız bağlamış, al, gelin eteği gibi parıl, parıl parlıyor... Amma; bir iki çakıştırmak ta is- rum. Başka türlü, asabimi tes- n etmek kabil değil... Ahçıya sordum: — Rakı var mı hemşerim? — Emredersiniz!, Fakat; bizde rakı, sizin içtiğiniz özüm rakısı gi- bi değildir. Dut rakısı... Dut rakısını; yeni iştiyorum, de- (Devamı 6 mncı sakilede,