# T k o! w Esrarengiz Cinayet Genç mühendisi kim öldürdü ? Fransa polisi katili bulamıyor, Çünkü hiç bir iz yok Katilin, odaya nereden girdiği ve nasıl dışarı çıktığı meçhul ! Yazan : Fransızca Dedektif mecmuası muharriri : A, G; JFTazan : Fransızca Dedektif! mMecmues n aA 50 Rer z Dın,_:ın:,hlljhda, 146 numaralı a « &, bit n Ütüncü katındaki sofa « Duştığ A Zabita mükbirleri toplan- birişimin SAlaklarımızı, dairelerden Könuşul, Kâpısına vermiş, — içeride ;" #eyleri dinliyorduk. düğu ye yddn birinin ölüsü bulun- düğü p ölümünün şüpheli görül- xıı.:;l g“mq“r:nlmışu Hemen koş- 1004 î““d’i Roje Kremiyö, * nisan Ziyar, İi"“j“da doğmuş. Boşta ge- Te bol na © Zengin, her ay kendisi- hayaş Pa gönderiyorlar. Güzel bır tağm_:'j*—mror Fakat, o sabah ya- Katın; dı"“_"m'dn ölü bulunuyor. Ar- Bi bir pijama var. Bizi gaşap derin bir yara. Güzünün TÜmüy ! fırlamış. Nezfi dimağiden ""î;:hb: kanlar içinde, Elbiseleri kanlı p Yaya atılmış. Bunlar da sünün cebinde kanlı bir Rendi, ge kanlı p, Cesedin yanında ıslak ve _bb'r havlu vâr. Pakaj linin ölümü uzun sürmüş. Ün İ Tseyi çağırmamış, kimse- #İntipa V Muavenet istememiş.. ük aa AT Mi?... Odada tabanca, bi- __şl'hı bir silâh yok | G ı:“ Mi? Odada buna delâlet, “F vaziyet yok. mi? Bütün kapılar, pen- kapalıydı. Polis, — Kaxa, intihar?... v Üze-| İrindeki yaralardan bir cinayete kur ban olması ihtimali çok. Sonra, dik- kati çekecek bir şey var: Mühendi- Başından akan kanların fistünü kir- letmemesi, Halbuki caketin yakası *Cinaye 'Mz?ım ü T b Mühendisin yaralı olarak eve (Neler yapmamalı İtâzı - |diniz. Her şeyi vaktinde, 100 yıl: Yaşamak için Ne !I“ZT“I' P z yıl da yaşanır mi?... Demeyiniz, Niçin — yaşanmasın, yaşanır işte.., Fakat bunun çaresi - ni bilmek, usulünü öğrenmek lâ - zım... Eğer, yüz yıl yaşamak ister-, seniz aşağıdaki satırları okuyunuz ve tavsiyelerimize rinyet ediniz. Ö- gütler tatbiki ikolay şeylerdir. Şa - yet muvaffak - Glamazsınız, kabahat bizde değil, sizde... Zira, gösterdi -| iz usülleti/ aynen kabul etme -| miş olacaksıntz. 1— Sabahleyin erkenden - tıpkı horoz gibi kalkınız. odanızın pen - ceresini açınız, İlk evvel sabah ha- vası, alınız, gonra banyonuzu ya - piniz. 2 — Akşamları - tavuk gibi - erv! ken yatınız. Gece dinleme, istirahat| zamandır. Yalnız sekiz saat uyu -| yunuz Fazlası zarardır. 8 — Taze ve besleyici şeyler ye- yiniz. Süt, yumurta, peynir, seb- ze, bol yemişler, az mikdarda ck - mek başlıca gıdanız olsun. 4—Sofradan kalkar kalkmaz,hemen)| iş yapmıya kalkışmayınız. — Hazım vazifesini görebilmek için istirahat Hayvanlar gibi yapınız : Yemekten sonra; biraz uyuyunuz.| 5 — Kışın, sıcak çıkan, yazın so- rinlik veren elbiseler giyiniz, 6 — Köy hayatını, şehir hayatın-| a üstün tutunuz ve tercih ediniz. Vazife icabı, şehirde yaşamak mec buriyetindeyseniz, fırsat buldukça köylere gidihiz, kırlara çıkınız, saf hava alınız. 2 — Her göğde intizama riayet e- saatinde, yapınız. Her İşe, bir #aat tayin edi- niz, Cebinizdeki saat; müstoşarımız| olsun. Fransız gazetecisi kendileriyle en- lâkatı ayflen alıyoruz: Üç prenses, üç asri prenses gör-| düm. Üçü de birbirinde güzel. Müzey- yen'in bukleli siyah saçları var; irl siyah gözleri, ceylan gözü gibi par-i hıyor. Ortancası Rukiye de, tıpkı ona benziyor, Uzun kirpikler arasında baygın bakışları sürülüyor. Arnavudluk kralının kız kardeş-, giyinmişlerdi. Korsajlarında sun'i leri Poyiste bulunmktadırlar. Bir| güller vardı. teresan konuşma yavmıştır. Bu mü-| kurtulmıya — muaffak olan bu üç ONTELARAK — 20 Nisan 1988 Üç Asri Prenses Arnavudluk Kralı Zogonun hemşireleri Pariste.. “Arnavutlukta kadınlar askerlikle uğraşamazlar ! ,, Prensesler çıkarılan dedikodu" | ları tekzib ediyorlar İşte bu sebeble, Pariste kendile- iğ rini saklyorlar, kimseye görünmek K kimse ile konuşmak istemiyorlar. Bir haftadanberi, müzeleri, 'sergile- ri geziyorlar, Mağazalara giriyorlar, öteberi alıyorlar. Kardeşlerinin dü. üne hazırlanıyorlar. Parisin en meşhur terzilerine roplar yaptırıyor lar, Kendilerini görmek, konuşmak is tiyorum. Sefaretten, Pariste durma- dıklarını söylediler. Otel kapıcısı da, malümatı olmadığını, otelde böy le müşteri bulunmadığını tddia etti Fakat ben, holdeki hasır koltuğa oturdum, bekliyorum. Prenseslerin, Arnavudluğun Paris sefiri Mehmed Âbid'in zevcesini, yâni ablalarını zi yarete gittiklerini, her halde otelk döneceklerini biliyordum. Az sonra geldiler, hemen yanları Amerika ve İngiliz gazetecilerden| prenses, kral Zogonun hemşireleri, şimdi de Fransız gazetecilerini at- latmak istiyorlardı. H YAKT Ve Prenseslerin üçü de Lozanda tah-| - — Arnavudlukta bir «kadınlar & sil etmşilerdir. Gayet güzel fransız- İâyı teşkil ettiklerini okudum. Ve ca konuşuyorlar. Üniversiteden dip-| Üniformalı bir resminizi de gör - lomalarımı alınca memleketlerine düm... Dedim... Üçü'birden gülmeğe ba; | ladılar. — Bvet, meslek arkadaşlarınızır ani y dtasiyle kapıyı açtırmıştı. Tmetr Teden girmiş ve nasıl çık - - Odada her şey yerli yerin- let eder bir 'Binin arkasından, bunları işit- hiddetimiz büsbütün artıyor- “Türengiz bir hâdise karşısın-| dad; Hünduğumuzu anlıyorduk. O- Ükce du sin şapkası meydanda yok. Bundan, nâşın üstünde görülen yaraların o- da dahilinde değil, başka bir yerde yapıldığı anlaşılmaz mı? Şapka ©- kakta mı düştü, bir yaboncının e-| vinde mi, yoksa katil mi alıp götür- (dü? Para cüzdanı, altın saat ve kor- donu, daha bir çok kıymetli şeyle- İka bir yerde yapılmıştı. kapının önünde — kustuğu Her halde cinayet, baş- Ertesi gün, doktor Pol tarafından yapılan fethi meyit ameliyatında, ölümün bir cinayet neticesi oldu. ğu anlaşıldı. 8 Apartmanlarınızı — daim havalandırınız, her gün mutlaka v tik yapınız, - gayret ediniz. Kır h da kadının ömrüni Mâr ve çocuksuz kadı! lar nâdiret; Şüz yıl yaşarlar. muayyen saatlerde mutlaka jimnas 10 — Edlerüniz, çoluk çocuk sahi-| a| En küçükleri Macide, esmer ve e| sevimli bir kız. Göz bebekleri her an değişiyor. Kâh deniz mavisi, kâh |bir ilk bahar seması gibi, açık ma- vi bir renk alıyor. Bin bir gece masollarındaki pren-| eslere benziyen üç prenses gördüm.| Fakat çonlar gibi ağır ipekli fistan-| |lar içinde değil. Boyunlarında ger- verdikleri yanlış baberlerin biri d budur... Biz. her hangi bir asker İteşkilâtla uğraşmıyoruz. Gördüğü |nüz üniforma, ablamızın Parise gel mezden evvel t ettiği «Arnavur kadınlar cemiyeti» nin üniforması dir. Bu cemiyetin, bütün şehirlerdi birer şubesi vardır" Münevver Ar nâvud kadınlarının 1âl müca aki seşi rine dokunmayıp da sade şapkayı| Fakat câni kim?... İşte Paris za: duğu . Sesler kesildi. Önünde dur-| inde mâna ne?... bıtası bunu aramakla meşgul... yeğşMüz kapı birdenbire açldı. Si-| P Sitmesin ha Si t g, Biymiş, yaşlı bir kadın çık- Şami Yordu. Arkasında bir fam dö Polis vardı. Sonra müddei umumu, “ komisori ve polisler... Anlardan, işittiğimizden fazla bir alamadık. Muammalı bir endis, 2 nisan cumarte-| Ü, kardeşi ve kardeşinin karısı| i Teğe gitmiş, Sen Remide be-, Gürü ';""' yemeğini yemiş ve ertesi t mdilerini ziyaret edeceğini Yliyerek c Güç,, | Rece, saat 22 de evine gelmiş. __h"ı_l*"k Döbron, eve girerken Yokmuz, Halinde bir gayri tabiilik m; Nisan sabah saat 4 te, Kremi- & uf%' unşusu dokter Pol Ti- Söyüüy l işitir gibi olduğunu Ülme ©7 Anlaşılan, mühendis daha' n,m“' Doktor merak ediyor;; gi- * kapıya vuruyor. X Büm B Yanmı 1, mühendisin uyanır u- | düğu AZ işletmek itiyadında bulun- Ta, a. “dyonun sesi işitilmiyor. Son- Serrimz Avusturyada ,,,(,;m::!bukı her sabah zili çalar, Kara, glAP olmadığını sorardı. Ingilteredeki Almanlar vapurda rey veriyoriar kendiş; üşleri, yengesi beyhude yere| SÜĞ DPdir tekliyerler e Boşanma Davaları l"“"lııxî Fınr. Saat bir buçukta ge- l dö şambr, üçüncü ka- Şikiyor, kapıya vuruyor. Sonra Ti e e Karıları Yahudi, olan öyzimen b — Alman kocalar oA Url Geçimsizlik bahanele- oe rile eşlerinden ayrılıyorlar. İteri ıkı.L Kabil olmüyor. Anahtar, ğ kilidin üzerinde. Bir çilin- bir İyorlar, açtırıyorlar ve feci 'Zara karşısında kalıyorlar... b Londra gezetelerinin Viyana mu-, boşanma davalarının bşka bir hu - habirlerinden bildirildiğine — göre susiyeti vardır. Bu müracaatlar A- leski Avusturya payitahtında boşan- vusturyanın 'na bir türlü cevab vere-|ma davaları için mahkemeye müra- leştiğini * — tasdik — için caatlar başlamıştır. Fakat bü çeşit kın — reyine - müracaat 4 nisanda( ayni fam| N aparlımanın kapısının e- | 8 .e ı_îı':?fu-ıı n Zabuta, bi Miyala, b Asıl ve ne zaman vukua edil - hal - mahkemede her ikisi de 11 — ÂAç olinadığınız zaman kat'i kları, kollarında ağır bilezik- |yen bir şey yemeyiniz. Vakitsiz a|leri yok. Yüzleri tüllerle de örtül- ğıza atılan bir Jokma gıda — değil kaçmıyor - zehirdir, 12 — Rahatsızlık duyunca he: doktor çağırınlız. Fakat — yalnız bir defa, 18 — Dar yaka, sıkı elbise, sa, kuşak, çorab bağı, askı, kı İkı bizim P: kullanmayınız. Dar ayakkabı giy - meyiniz. Vücüdünüzü — sıkmayınız. Daima serbest bulundurunuz. Miryam 14 — İtilip kakılmaktan saknıhız. v Kalabalık — yerlere - sokulmayınız. in'i dkar| ROPKİS İN Böyle yerlerde bir çok hasl: arım: Bu bin bir gece pronse: ında gördüm. şık kadınlar gibi riste, Lape for - alabilirsiniz, 15 — İspirtolu şeyler - kul -i ı yınız, Bunlar hayatı zehirler. Elmasları uçtu! 1 — Sigarâ içmeyiniz İçerseniz, aç karnına küllanmayınız, hiç ol mazsa dumanını yutmayınız. 17 — Vücudunuz yorulacak, ne - fesiniz kesilecek derecede çalışma- yınız. Böyle çalışanların çoğu; kalbi hastalığında ölür.. Güzel yıldız: “Sa- adetimi, muvaffa- kıyetimi te'min e- den bunlardır,, 18 — Şiddetli ihtirasa, tecssüre, | yeise düşmeyiniz, fazla heyecana| ... diyor. * İcüğülmlktyik sekninüz. | Miryam Hokis, artık, — kendisine' 19 — Kat ihtiyaç olmadan; ilâç SÖT ve muvaffakiyet kazandıran almayınız. Zitâşlüzumsuz ilâçların © SÜZEl tebessümlerini kaybetti, Bu- heinca höpsi şifa değil zürar ve -| "” a sebeb, cüretkür ve kurnaz bir kağ ' hırsızın, köşküne girip, bütün el - 20 — Yüz yaşında ölen Fon Ne-| TAslarını çalıp gitmesidir. nnelle, bayatında bir defa — olsun! , Htfsiz, sarışın yıldızı uyandırma- gülmediğini, ağlamadığını, — Yüz| ga dolabın Üzetinde, yeşimden vi yıl yaşamanın sırrı bu ol b nu Ş ğ e S a küpâ içerisinde bülünan sekiz kiy- söylemiştir. Siz de; lüzumsuz yero; R iylemişi! YErO boetli taşı da almıştir. gülmeyiniz, ağlamayınız. e — Miryam Hopkisin çok sevdiği dikten sonra Gluyor. Yahudi — ile , utlar, safirler de çalınmıştır. Kim- evlenmiş olan her Avusturyalı Al- , ni hattâ uykusu pek hafif olan Taan bundan sonra artık Yahudi ar- güzel yıldızın da haberi olmamıştır, kadaşından ayrılmıya mecbur kala-| — pi ymaşlar, yermm milyon fraok ikâhı l mahi 3 z a & rak nikâhın bozulması için mahke-( 3 , e li Ve gevimli sanatkâr meden karar almıya gidiyor, — İşti ğ buznlara çok ehemmiyet veriyordu. bu tarzda ilk dava geçen Çarşam-|ganum? Gostlarına: ba günü Viyana hukuk mahkemeo S dü AM N sinde ülmüştür. Yalnız dikkat c- dilen bir nokta vardır ki o da; miah- keme esnasında kadının, kocanın i - simleri meydana çıkarılmamakta - Zanmak isterseniz, üzerinizde dai - dır. Erkek; bir Avusturyalıdır. Ya- ma üç yakut, beş de safir bulundu- ni Almandır. Bir şirket direktörü Tünuz, dedi. — Üç sene evvel, Hindli rahi-| tesadüf ettim. Bana şu sözleri di: Şöhret ve muvafi İrın kaybolması, güzel yıldız., büyük | (Devamı 6 mcı sahifemizde) — bir yels ve korkuya düşürmüştür. delesinde erkeklerle silâh arkadaş lığı yapmasına rağmen, askerlik iş leriyle meşgul olmazlar. «Biz kadınlar, yalnız maarifin | lerlemesi, köylülerin sıhhi vaziyet, lerinin düzelmesi çarelerini ara - makla meşgülüz. Köylere hekin ler, hasta bakıcılar dağı dönmüşler ve kardeşi çalışmıya başlamıştar. Mesalleri bil- hassa Arnavud kadınlarını tahsil ve | terbiyesinin terakk yoruz. Bi çocukların himayesine, içtimal ve| 9OK _V'ı'rlıexdm haslaları p: ”î'îg“d" Ş D vi için hususi yerler açtık. Küçük hayır mücsseseli Hİ aa Z İ y erinin. âayisini a| L T L ediyaruz. «Arnavud kadınları arasında bi çok doktorlar, avukatlar, gazeteci: ler vardır...» hate çıkmışlar ve ilk evvel Amerikaya gitmişler. Ameri- ka seyahatinden pek memnun de- ğiller, Bir sürü gazete muhabiri et-) , BU sırada kapıcı, otomobilin gel diğini haber verdi..Müsade aldım ayrıldım. Prensesler, bir saat ev- İvel bana, Pariste bulunmadıklarını liyen hemşirelerinin. yanına gi- raflarını alırış, neroye gitseler peş- lerinden ayrılmamış. Hattâ sinema kumpanyalarından biri, bir film çe- lllırmcl!rl teklifinde bulunmuş... 'diyorlardı. TİYATR Söv'yet Rusyada halk terbiyesi| Son defa büyük bir alâka ve rağ bakımndan tiyatroya büyük ehem-| betle seyredilen şair S. Golkine'ir miyet verilmektedir. Teknik mahi>| ijk eseri (Yar - Kohba) adlı piyes yet itibariyle daha ziyade terbiye- Almanya — ile - bir-|imiş. Karisı ise Yahudidir Bunlar;| Diye anlatıyordu. Şimdi bu taşla- vi sistemlerde ıntihab ve temsil e- ten bir sahneyi gösteren vukarıki resimde yahudi tiyatrosunun sanat- dilmekte, temsiller de büyük r: kârları görülmektedir. görmektedir.