LCPAP — 2 Nisan 1028 . — ——— BEST MINTAKA TİRYESTEDE ALMANLARA YER GÖSTERİLECEK Mİ? İtalya, evvelce Avusturya'ya Tiryeste serbestisini vadetti Şimdi Almanya orada İtalya ile ticari müna- sebatını daha fazla artıracak! Almanya malüm olan şekilde | Avusturyayı aldıktan sonra daha büyüdü. Bugün — yetmiş — beş m<milyon Almanın teşkil ettiği bü - yük bir kuvvetin ileride Avrupada yehut başka yerlerde - oynayacağı ıülden bahsedilirkeh Yugoslavya n İtalyanın yeni vaziyet karşısın. a tuttukları siyesetin ne olduğu ve 'a olacağı meselesi de zihinleri yor maktadır . Bir iki gündenbteri gelen Avru - | pa gazetelerinde bu mevzua dair | verilen malümatı ( Son Telgraf): hülâsa ederek okuyucularına bil - dirmektedir, — İtalya ile Yugoslavyanın mün © Bebetleri yeni bir safhaya girmek - | tedir. < Bu noktaya dün de işaret edil -| — Mişti, 835 martında Belgrad ve Ro — ma hükümetleri arasında hasıl o- lan anlaşmanın, aktedilen misakın | yildönömü geçen hafta iki tarafca '_dı manalı tezahüratla karşılandı. İki taraf gazetelerinin — neşriyatı az manalı olmamıştır, Bu — mevzu üzerinde evvelki haberleri tamam Tayacak şekilde gelen malümatı da — hülüsa etmek lâzım geliyor: İtalya bundan sonra Belgrad ile münasebatırı bir kat daha kuv - vetlendirmek için çalışacaktır. 935 — de Belgrad ile Roma arasında na - : sıl olanuştu da böyle bir anlaşma hasıl olmuştu? Daha evvel — hep — hatırlardadır ki Roma ile Belgrad — arası çok açıktı. (Kelimenin bütün “ kuvvetile açıktı) Fakat 935 senesi — girer girmez Avrupa siyaset âle-| 4 — g8ON B w B Paris ilej mıştır, Afrikada çok meşgul " Roma arasında 935 başında bir an-| İtalyanın yine o senedir ki İn; ilte- |laşma oldu, Yugoslavya ile Pran-| re ile arası bozuldukca bozulauş - dar araları açık olan sanın dostlukları zaten malümdür.| tur. Avrupada git gide yalnız ka Fransa artık İtalya ile anlaştıktar | Tan İtalya için Almanyanın dost - sonra Belgrad'da buna — yabanc:| luğu git gide kıymetli - olmuştur. kalmadı. Yugoslavya da İtalya ile| Nihayet Berlin - Roma mihveri vü anlaştı. O zaman bu anlaşma — ile| cuda geldi. İki memleketin mün; warılmak istenen faydanın ne ol-| sebatı gittikçe sıkı bir hale girdi duğuna şöyle hükmediliyordu: Fakat 938 senesi başka bir Gitgide kuyvetlenen, nüfuz ka-| vücude getirmiştir : Alma zanarak Avrupada Cermen nüfu-| Avusturya birleşti. İtalya ile Al - zunun yayılmasına karşı mukave -| manya arasındaki hudud, müstaki! met edecekleri söylendi. e — o| Avusturya ortadan kalktıktan son- zamanın dedikodularındandır: Bu-| ra artık birleşmiş oldu. İtalya da nu gören Almanya da çalışirak Yu|bu hal karşısında istikbali düşün - goslavya ile İtalyan: dmek -|mek lüzumunun duymaktadır. te olan arasını yeniden Diğer taraftan Yugoslavya de Al- uğramışlır. — Belgrada yapıldı. Fakat İtaly, dostluğu devam etti. Fâakat 935 senesi İtalya için ay - p hal açı zi - Yugoslavya|si karşısında lâkayd maktadır, O da artık Almanya ile bitişik komşu olmuştur. -Yukarıda | /— mindebir hayli mühim vukuat da| rıca mühim olan bir yıldır. Çünkü| i#aret edilmişti: 75 milyon Alman j ; ' kendini ,gösterdi. O zamana ka -| © senedir ki Habeşistan harbi açıl-| Karşısında istikbalin ne - olacağını Senenin en büyük en muazzam — En muhtaşem MiHRACENİ Bilmem niçin?... Bu arzu içimden geliyor. Kuv- vetli bir istek. İstiyorum ki, hattâ, bu dakikada bile yanımda bulunsun! İçimde ona karşı binden bire ta- şan coşkun bir sevgi var, Geçmişteki hatâlarını hiç göz önüne getirmiyorum... Bütün noksanları — son pişmanlığiyle tazmin etti, sayıyorum. Babasına yazacağı mektuplarda eski taşkınlığı- mızı belli etmemesini de kendisine sıkı sıktya ten- ç bih ettim... t 14 Haziran | Nihayet on gün sonra... mekteb kapanacak. Üç İ ay lıkuı;ızuntbif iııınnııı deıvn bışlıdyor_ Hocalığın bü- , ni biraz düşünceli görse — tün zahmet ve yorgunluklarını gideren en nefis ta- x. BüĞvek Ülgdlan.., rafı da bu maaşlı tatil! Bilmem, tatili nasıl geçire- — ceğim?... Her halde mes'ud. İlk günlerine Vecdetin — burada bulunması rasgelecek. Beraber çıkarız, dola- şiriz, sevişiriz ve gezeriz.. Hem, daha yapılacak öyle çok işler var ki... Dü- — ğün için hazırlanmak lâzım. Sırtimdaki çamaşır, — bohçamdaki iki entari ile gelin olacak değilim ya?. — Bütün noksanları, kıtı düzeltmek, hele Vecdete ker: — di elimle bir şeyler hazırlamak isterim. Meselâ onun — gömleklerine, mendillerine marka işlemek, göz nuru — dökmek en zevkli meşguliyetim olacak... Diye hemen yanıma gelir: — Hiç bir şeyim yok Nezihe... Desem bile yine yüzüm gülünciye , neş'em av- det edinciye kadar benimle meşgul olurdu. Vecdet ile nişanlandığımıza çok seviniyor. — Eskiden dosttuk, şimdi akraba olduk... Diyor. Vecdet, teyzesinin oğlu. yürekli, ne saf ve kibar bir kızdır... Son zamanlarda Vecdetle aramdaki münasebetlerin sıklaştığını mesine rağmen hiç bir vakit ne benden, ne de Vec. detten şüphe etmedi. Belki, son günün o yüz kızar- tan hâdisesini işitti İ şeyi ancak o zaman öğ- — Tebrik ederim. renmiştir. Maamafih, yine bana bir şey söylememiş- t lektub böyle başlıyor, böyle bitiyor. Şu kızca- ti. Hem ne söyliybilir?... Yürümün akiyle evden gozı öyle severim ki... Ne vakit bana derd ortağı, dişarıya çiktım... Hem ne temiz 15 Haziran retlerManya ile Avusturyanın birleşme -| kalama - İPEK ve SARAY sinemalarında görülmemiş bir muvaffakiyetle başladı Bugün saat 1 de talebe matinesi arkadası M?NW vapılmayoLütiyAr: —— —Benim sınıfımda | | HİKÂYE: |Sen nehri kenarında, gömleği koltuğu- nun altında, Çıplak dolaşan adam Ahalinin hücumuna ma- ruz kalıyor, fakat şaka yapmak istediğini söylüyor 15 inci dâlre pölisleri, kenarında devriye gzerken bir a- damın, görüleği “költuğu — altında| a ha çırçıplak dolaştığını gördüler. | rılmadan, gücenmede nayrılalım, İâtıyor. Fontenliloda — geçirdikleri Yakaladılar, polis — otomobiline| OlMaz mı?... Meselâ siz, soğuk et- günleri tasavvur ediyordu. Raymon attılar, karakola götürdüler, Dleri seviyorsunuz, ben ise 'Uunc':nwd' biraz sarhoş etmek, ve bu suretle, Delikanlı Pariste oturduğunu ge-| M:lını_nı:.—omm_ Sonra, sanki say-| fikrinden a_nnduımeıf istedi, ce bir çok gdostları ile beraber ka- fiYede imiş gibi yakası açık ve ko - İki büyük kadeh Kurasa içirdi., barelerde içip çülendiklerini, son| 19812 gömlekle gezmek istiyorsu -| Beyhude... Tıpkı damla damla dü- derece sarhoş olduuğunu, serinle - MUZ Bu da benim sinirime doku -|Şen ve üzerine düştüğü taşı delen mek için Sen nehri kenarında do - laşmıya Başladığını söyledi Bu sır Yazan : Moris Dökobra Andre ve Raymondin ayrılma| larına hiç bir sebeb yoktu, O ge- ce, her vakitki gibi, karşı kar [dın, darılmadan dostca ayrılalım, yemeklerini yerlerken Raymond :| Andre, bu sözlerden çok müte - - Dostüm, demişti, aramızda| essir oldu. Genç kadını sigara sa- muhabbetin günden güne azaldı - lonuna götürdü.. Kararından vaz - Binı, eski kuvvetini görüyorum. Ayrılalım artık... mızda başlayan ehemmiyet tilâflar büyümeden, birbi dahilinde beraber yaşamamıza im- kân yok. İyisi birbirimize kırılma- kaybettiğini| geçirmiye çalıştı. Ne diller dök - Ara müyaordu, İki senelik hayatlarının en tatlı, en unutulmaz dakikalarını hatır - en nehri la üzerine bir kaç kişi hü cum ederek zorla — kendisin y - | muşlardır Komiser şaşırmış ve polisleri a - raştırmıya “si karakola gelen & deki y — Pasi köyü civarında İhtimal bir einayet old keti tık elbiseleri getirerek bulduk. Demişler, Bunun üzerine Pasiye İgiden polisler, jiplak adamın ce - ketini de bulmuşlar cebinden hü- tları, ve mühi çıkmıştır. delikanlının, yalan söyle mediği anlaşılmıştır. Biraz sonra , hizmetçisi tarafından getirilen şık bir kostümü giyinerek karakoldan | ayrılmıştır, acı olsun, tatlı olsun düşünen ge rok İtalya ve gerek Yugoslavyay çok yakından, alâkadar ediyor, İtalya le Yugoslavyanın düşün- dükleri mühim bir cihet de — hiç şüphesiz ki Adriyatik denizidir, Adriyatik denizi Roma ile Bol - |Erad arasında anlaşmalardan son - ra her iki devletin müşterek bu - |lunduğu bir deniz oldu Bu detiizik Müdafaası için — her (Devamı 6 ıncı sahifede) 'r- BÜGÜN MELEK sinemasında 2 BÜYÜK FİLİM birden Ü ĞÖNÜL AVCISI | SARI ZAMBAK Baş rolde MARTHA EGGERTH Seanslar 2,30.6 ve 9,50 de a miktar- ruyor, Siz, kırk yaşında bir ada -| su gibi, soğuk et'sevmesi, açık ya- mın delikanlılar gibi şapkasız gez| kalı gömlek giymesi ve çarabları -| mesine de aldırmıyorsunuz, Ço -| na dikkat etmemesi — aralarındaki raplarınıza, konçlarının düşmesine| muhabBet zincirinin — halkalarını ehemmiyet vermiyorsunuz. Son -| kırmış, çözmüştü. Ta, tarihi şatoları ziyaretten zevk! — Raymondo, akşam trenile hare - almıyorsunuz. Siz dağlarda gezmeyi| ket etti. Andre, istasyonda, sevgi- seviyorsunuz, ben deniz kenarla-| lisini götüren trene bakıyor ağlı - rında... Anlıyorsunuz o, zevkleri -| yordu. miz, fikirlerimiz, duygularımız ta-| * mamile birbirinin zıddı. Bu şerait| Bir ay geçti. Yedi gün sıra —ile aş rollerde ; ROBERT TAYLOR-JOANCRAwWFOR! Seanslar : 1e4 ve 8,15 de — En nofis Türkçe sözlü ve TÜRK MUSİKİLİ filmi N GÖZDESİ günün son dakikasında insanın uzun uzun İçini çe- kerek: — Ooah... Deyip sınıftan bir çıkışı var ki... Adam dokuz zasız götürüp bırakabilmiş gibi târife sığmaz bir ha- fiflik bissediyor. Çok istiyorum ki, şimdi bir hâfta ne evden çı- kayım, ne bir yere gideyim, ne kimseyi göreyim! Sa- dece evde boylu boyuna ve sırt üstü yatıp kendimi dinliyeyim. Böyle bir istirahate cidden çok muhtacım. Ka- . Koltuk günü tuvaletini ben hazırlarım. Ne fam yorgun, vücudüm yorgun, sinirlerim yorgun; olur Viodancığım, amcamı razi et de hiç olmazsa hep, baştan aşağı yorgunum, Sade, şu Ömer macerâ- düğünü yapıp bir iki ay oturmak için İstanbula ge- sı bütün yorgunluklara bedel. Beni, on beş gün için- lin... de on beş sene ihtiyarlattı... diyebilirim. 'Temennisinde bulunuyor. Ben de bunu isterim. — Zavallı çocuk... Gülmeli mi, acımalı mı?... Tev- Fakat, mümkün mü?... Benim sözümle kayın ba- kifhaneden haber göndermiş bam İstanbula gider mi?... Vaziyeti ve vazifesi iki — Ocağına düştüm Vicdan... Beni affet... üç ay buradan ayrılabilmiye müsaid midir?... Keş- — ner gibi çok nüdim, çok niyazkâr yalvarışı var, ke olsa... Öyle çok sevinirim ki... Kaymakam beye söyledim: — Nasıl ölür?... Kanun böyle haydutların ha- Sıcağı: sıcağına: Neziheye cevab yazdım, kendişi-- Pitltüneden çıkmalarına mânidir. — — ö vak bak tay e lirlm aön d öime Diyor. Öyle ya?... Ben affetsem bile, kanun af- Vecdeti kandırabilirse babası da düğünün İstan- fetmez- Ok bir dela yıyından fırlamış, iş mahkeme. bulda yapılmasına razi olur, Selim beyin, oğlunun Tik olmuş. Selim beyin hakkı var. Muhakeme : tekliflerini zeddedicğini hiç zannetmöm! — Bunun hakkında takibatta bulunmaktan vaz- geçiniz... dese kanunu ayak altına almış olur. Hem, “hâkimin: Öğleden sonra verese eee 20 Haziran tihan bi ay sırtında zorla taşıdığı bu yükü verilen hedefe ârı. | KAPRİSI... Çeviren : Z. Tunay Raymonda mektup yazdı. Kararın dan vaz geçmesini, geri dönmesini rica etti. Genç kadın cevap vermi - yordu, İkinci ay nihayetinde Parise dön - dü. Akşamları ormandaki lokan - taya gidiyordu, Bir gece, Akasyalar yolunda, göz yaşlarını silmiye çalışan şık — bir kadınla karşılaştı. Yavaşca yanına yaklaştı: — Madain... dedi. Bir tecavüze mi O, sadece yalnızlıktan sıklıyor. - du, Bunun için ağlıyordu. Biraz ilerlediler. Bir fenerin ö - nünden geçerken Andre dikkat et ti Bu, çok genç ve güzel bir kız - Vdı, Ceylân gibi gözleri, tatlı bakış ları ve pek masum bir çehresi var: dı, Gece yarısı, her ikisi (Perchers |Bar) da bir oturuyorlar, Şampan; dı, Caz, en şen, en şakrak havalar çalıyor, çiftler, birbirlerine sarıl - mış di orlardı, Genç kadın bir aralık gözlerini süzdü, ve: — Tam zamanında karşıma çık- tınız, Yoksa kendimi... İsminiz ne? Liyon... — Aile isminiz?,.. — Kaperon... Bir saat sonra artık birbirlerin | den gizli bir şeyleri kalmamıştı. | — Genç kıiz, şampanya masanın üzerine koyarak: — Çok hoşuma gidiyorsunuz, &i- İzi tanıdığım için çok bahtiyarım. Dedi. Andre, gürürünü okşa - | yan bu sözden pek memnun ol - Hmuştu, Bir kaç gün sonra yine bu- luşmıya karar verdiler Andre, nezaketen sordu: kadehini — Nereye gitmek İstiyorsunuz?, “- Tenha bir yere... Meselâ, Fo - tenliloda Kornbüfle gidelim. — Bir hafta kalalım, z mı? Andre, burada Raymondla bera. ber geçirdiği tatlı günleri hatırla- dı, Aşklarının en mesud - günlerini, Fotenlile ormanının — kenarındaki bu küçük köyde geçirmişlerdi. Başka bir yere gitmek teklifin - de bulundu, Halbuki Liyon, şima- rık bir çocuk gibi: Hayır! Hayıt!.. raya gidelim... Nihayet kabule mecbur oldu: — Peki, dedi. Mademki öyle ar- zu ediyorsun, Yarın öğlenden son ra otomobil ile gideriz Liyon büyük bir sevinçle Andre- nin ellerini sıkıyor, nasıl teşekkür edeceğini bilmiyordu, Andrenin hüsüsi otomabili — ile Fortenlile geldiler . Andre derin bir teessür içinde idi. Henüz yemeğe başlamışlardı. Andrenin çehresi birdenbire sarar dı. Lokantanın kapısı açılmış, içeri ye bir kadın girmişti: Raymond... Yalnızdı ve pek neşeli idi, An - dreyi görünce durdu. Çehresi sol - du. Ve döndü, kapıdan çıktı, Andre, havlusunu masasının ü- zerine bıraktı, Kalktı, kapıya doğ- . Yazık! Geç kalmıştı. Di şarı çıktığı faman, Raymondin o - tomobiline bindiğini ve uzaklaştığı nf gördü. Şaşırmıştı. Ne yapacağı- nı bilmiyordu, Yanındaki güzel kı za ne diyecekti? Bu hareketini na- Ssıl tevil edecekti?... Bunu düşünürken kapıcı yanına yaklaştı. Bir telgraf verdi. Oda hiz metçisi efendisinin - haraketinden az sonra gelen telgrafı, yeni adre sine göndermişli. Andre, — titrely ellerile telgrafı açtı ve şu satırları okudu; “Sevgili Andre! Arada geçeni u- nutalım, Bu akşam beni Kornbufl- deki lokantada bekle, İlk buseleri mize şahit olan bu yerde, evvelki mesud dakikaları tazeleyelim. Se - ni çok seven: Raymoönd...,, » Diyordu, O- Sağlık servi Tafsilât bekleyiniz