24 Mart 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

24 Mart 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 — SONTELGRAF — 24 Mart 1938 Sevdiğimiz, sevmedi ğimiz e rkekler " Sevdiklerimiz : Kibar, cessur, cömerd, * hirçin, iyi kalbli erk ekler. Sevmediklerimiz: Kendini beğenen, korkak, hoyrat, kararsız, bayağı erkekler ve jigololar. Benim var, İsmi de, dediğim gibi , A (iyi adam) ihtimal bizde büyük bir muhabbet uyandıracak tipte bir. v adam değildir. Fakat, bize karşı| Bu; ötekinden dah aiyi değil midir?| Herhangi bir şeye sıkılsık herhan- Bi bir şeyde zorluğa uğrasak he - men gider, S... nı buluruz, Böyle anlarda dalma: — Gideyim, S... ne söyliyeyim, © bir çaresini bulur deriz... H:. .ika ten S... işini ve gücünü bırakır ye| mekten kalkar, muavenetinize kö-| Şar bir müşkül işiniz mi var? Hay- di telefona: ; Allo, allot... Azizim S. Lütfen ŞU meseleyi halleder misin' — Hay hay, emredersiniz, Şim - di. Hepimiz onun muavenetine hiz-| Metine arzı itiyaç ederiz, hepimiz Onu kullanırız. Hatta içimizden ba-| zıları pek fazla ileri gider, onun bu iyiliğini suistimal edecek dere - Ceye varır. $; cidden iyidir. —Her türlü angaryelerimize katlanır, O - nun hazır bulunmadığı bir meclis, bir ziyafet, bir eğlence, mutlaka tat Bız geçer, S... zekidir, şendir, iyi bir Arkadaş, iyi bir dosttur. Ona hava- le edecek her zaman bir işimiz bu- lunur, Ve garibi şu ki onun asla bize bir işi düşmez, O bizden birşey taleb etmez denilebilir ki o dünya- 'Ya yardım etmek, başkalarının hiz- iyi ve en emin Gaşımızdır. Bütün sırlarımızı, her türlü kederlerimizi ona süyleriz, E-) Temlerimizi teskin edrcek, derdleri- Mizi unutturacak, bize teselli ve - Müracaat etmez, Kadınların huzurunda daima saf. Samimidir. İnsanı aldatan (güzel) süzleri) pek iyi bilmez, — aktörvari tavırları, hareketleri yoktur, — Her t bilinmez neden (bir | kadınlar, hatta tecrübelileri ı= Büzel sözlere aldanmaktan naziki- ne tavırlara kapılmaktan kendileri- ni alamazlar, ve bu sözlerin yalan, bu tavırların sahte olduğunu dü - günmezler, İyi adamın temiz kal - bine afif ruhuna — itimat edecek yerde riyakâr erkekleri tatlı söz - lerine kapılırlar ve sonunda bet - baht olurlar. SEVDİĞİMİZ ERKEKLER Bayan Leylâ Samih Sevdiğimiz | Ekekler...,, serisini bitirdi. Mezi - — yetleri bazan da kusurları ile kadın! Hakikaten, bazı erkek tipleri ka- Onu, lokantaya girerken bir gör- melisiniz, Dört köşedeki masaları, masalarda oturanları, öyle mağ - Tur bir nazarla süzer ki bu nazar - larla sanki; işte ben geldim, — de - mek ister, Kendini beğenen, — her yerde kendini göstermek, — nazarı dikkati elbetmek ister, Bötün dü - şüncesi emeli budur, Buna çalışır, bunun için yaşar, Eğer yalnız ise, yüksek sesle e - mirler verir, ve bu suretle etrafın- dakilerin nazarı dikkatini celbet - mek ister. Bütün düşüncesi, emeli budur. Buna çalışır, bunun için ya- şar, | Eğer yalnız isen, yüksek sesle e- mirle rverir ve bu suretle etrafın - dakilerin nazarı dikkatini celbet - meğe uğraşır, Bazan bir hiç — için mesel; tuzu, biberi bahane — tutar, mesele çıkarır, Kazara, bir kadının bu gösterişlerine kapılarak kendi - sile alâkadar olduğunu sezdi — mi neler, neler yapmaz, Kendini beğenen, bütün salonun en ziyade nazarı dikkati celbedn u- damı olmak ister ve buna kanidir, Fakat, ayni zamanda — istihzayı maruz kaldığını, herkesin kendisile alay ettiğini eğlendiğini, gülmemek için cebrinefs ettiğini farketmez, Kndini beğenen; herkesin tak - dir ile kendisine baktığını bayran kaldığını zanneder. Bunun aksi as- la hatırıma gelmez. kilde silâhlandığı görülüyor, Ola - (ben, benim veya evet, lâkin hep ben...) diye başlar, Söylediğini bi- tirmeden kahkahayı salverir, Söy- lediği sözün nükteli olduğunu zan- neder, Kendini beğenen; son dere- |e can sıkıcı, bezdiricidir. Esner, ak- ırır, Oturuşu; kuyruğunu yelpaze - vari açarak kurulan tavus veya hin diye benzer. Tuvus gibi — mağrur, hindi gibi budaladır. İstihzalarımıza ehemmiyet ver - miyormuş gibi görünür, ve — biz *|bundan bilistifade ona, ucu sivri oklarımızı atarız. Rakat o, aldırış bile etmez, Anlamamazlıktan ge - lir, Daha doğrusu bunları iltifat sa nır, © yalnız kendisi ile meşguldür. Onun arzusu, gayesi bizi hayrette bırakmaktır. Halbuki — kendisinin yegâne hayranı, takdirkâiırı - bizzat kendisidir, başkası değil... Bu zâflarını, hiç şüphe yok, ma - zur görür, affederdik. Eğer hoşu - muza gitmek için budalaca — sözler| söylememiş, hamakat göstermemiş olsa... Kendini beğenen, dalma hoşu - muza gittiği iddiasında bulnur, Bi- zim, kendisinden hoşlandığımız söy ler, Kendini beğenen, bizim kendi- si hakkındaki hissiyatımızın aksini düşünür ve etrafındakilere bunu i-| nandırmağa çalışır, kendi kendine| gürulanır. — Mülâhazasız, — saygısız, | boşboğaz, mağrur bir adamdır. Ve ekseriyetle de cahil, ahmak , ve sevimsiz bir mahlük... Bununla beraber, kendini beğe - nen, hazan aslında çok terbiyeli, ter biyesini budalaca bir gurura feda, titreten onların —hassas alblerinde sevmek ve sevilmek e- uyandıran erkeklerden sı- ile bahstti, Şimdi de (sevmedi -| Orşılkı) i tetkike başlıyor — Kendini beğenen; her hali, her aeh udamların erkekler indinde biri etmiş bir adamdır, Dikkati celbet - mek, şanı şeref kazanmak herkese| tefevvuk iddia etmek arzusu — ile| edep ve terbiyesini kaybetmiştir Umumti harpte meşhur olan Ca -|bu casus kaç yaşında imiş suslardan bağılarına dair — İngiliz evet, 26 yaşlarında genç bir kız o- . |matbuatında görülen yeni neşriyatı |lan Elizabet harb başlar başlamaz İhülâsa ederken Alman, Fransız ve|her vasıtaya baş vurarak kendisi - İngiliz casuslarının faaliyetlerinden| nin mutlaka harb işleri için bir ye- bahsedilmişti. 1914 yazında başlıya- re gönderilmesini istemiştir. Bunun rak 918 senesinin son aylarına ka- için istidalar vermiş. Mevki sahibi 'dar devam eden umumt harpte muh|adamlara, generallere mektub üs- telif memleketlerde öyle gizli bir 'tüne mektub yağdırmıştır. Umumi| casus faaliyeti — başlamış ve de- harb başlar başlamaz Alman ordu- vvam etmiştir ki bunun şimdiye ka- larmın şiddetli bir müdafaa ve mu- “|dar tarihte eşi görülmemiştir. Es- kavemete rağmen, Belçika'ya gir - İkiden beri istihbarat —meselesinin dikleri malümdur. Elizabet de Bel- Sulhta olsun, harbda olsun ne mü-|çika'ya gitmek istiyordu. Elizabet; him bir şey olduğu bilinmez dcğ/ıl-worıdı sansürlüğe tayin — edilmişti. di, Fakat şu son Avrupa harbi bir Gelen giden mektubları okuyordu. çok vesaitin ilerlemesini, ortaya yep Fakat bu işi; o kadar iyi kavramış yeni tahrik vasıtalarının çıkması - ve satırların arasından o kadar giz- 'na yol açtığı gibi casusluğun da pek|li şeyler bulup çıkarmıştır ki, o - ince ve ustalıklı bir şekle girme - nun bu anlayışına ve kavrayışına sine fırsat ve vesile vermiştir. Wgâre daha mühim işlere gönderil - Umumi harb bitmeden evvel muh (mesi muvafık görülmüştür. — Ona telif memleketlerde birbirleri aley-|daha üğretilrecek bir çok — şeyler hine çalışan casusların mikdarını vardı, Bunları da parlak bir suret- hakkile bilmiye imkân var mıdır? te öğrenmiştir. Fakat Elizabet düş- Bir tarafda İngiltere - Fransa gibi man memleketlerine gönderilme - Mmüttefikler cephesi ve diğer taraf- miştir. Ona Belçikada — Antverp'de ta Almanya ile beraber olan müt - bir mekteb açılmış, bunun idaresi 'tefik devletlerin cephesi vardı. Her| kendisine verilmiştir. Bu mekteb; iki tarafın orduları nasıl çarpışı - Yeni bir tarzda her şeyi anlar, kav- yorsa iki tarafın casus teşkilâtları Yayışlı çök bilir bir çok casus ye - istihbarat şebekeleri öyle çalışıyor- tiştirmek için acılıyordu. Görülü- İdare eden kim miş ?.. 26 yaşla erşeyin yolu var! Bir casus yetiştirmek kolay değildir!. Umumi harbde Almanların açtığı casus mektebini!. rında bir kız! gey yoktu. Talebenin üzerinde hiç) bir şey bulunmuyordu O kadar ki artık adını bile unutmuş oluyor - du!... Çünkü girdiği odada bir be- iyaz levhada kendisine verilmiş bir 'numaradan başka isim ve hüviye- tini gösterecek müsbet hiç bir şey göremiyordu, kit geçiriyordu? Vaktin boş geçme- sine imkân bırakılamazdı. Talebe geldikten ve kilitlendikten — sonra birisi gelir, ona ders okutmıya baş- lardı, Öğretilecek çok şeyler var : Harita almak, fotoğraf çekmek, kim ' yevi bir takım vasıtalara müracaat etmek, muhtelif çaptaki gemileri, topların, silâhların ne olduğunu an- lamak gibi daha bir çok şeyler öğ- İretiliyordu. Sonra ders saatleri ge- çiyor, yemek zamanları gelince i - İçeriye bir asker giriyor, bir çok âlâ yemekler getiriyordu. Talebe bu yemekleri yedikten, dinlendik - İten sonra tekrar derslere başlıyor, hülâsa her gün bu hal böyle devam edip gidiyor. Binada hiç ses yok. İDaha başka odalarda da kim bilir 'ne kadar böyle kilitli surette casus- Tuk fennini öğrenen gençler vardır. Burada bu genç talebe nasil va -| Adliye (5 inci sahifeden devam) — “Amma görüyorsun... - Kanun rasını o herife bırakmıyacağıın. O eniştem olacak herif bu para ile ra- İFakat onlar değil... Alınız parayı,.. Ben gelmiye - 'ceğim size... Bu aile geçimsizliği, bu kardeş igavgasını dinlemek için toplanmış olanların içinde bir de avukat var... İBirden siyah baş örtülü sürmeli igözlü ufak, tefek ve çehresinden İbiraz da çaçaran olduğu anlaşılan sinirli ve soluk yüzlü bu kadın ©- 'nun karşısına dikiliyor: — Tuu sana, diyor, tuuuu. Avu - katlık demek bu mu?.. Onların hak- sız olduğunu bile, bile onları mü - dafaa ettin. Benim gibi biçare bir kadının aleyhinde mahkemede apo- ikatça söyledin davayı senin yüzün- İden kaybettim.. İlâhi sürüm sürüm sörün e mi!, Ve hiddetle merdivenlerden aşa - ği iniyor, Avukat omuzlarını silke- rek ilerliyor. İleride sayısız dost ve arkadaşi kalabalığı ile gelmiş en aşağı yüz elli kiloluk bir taze baygın bir hal- 'de kanepenin üstüne yığılmşı, etra- fındakiler bileklerini uğuşturuyor - lar. Kolonyalar koklatıyorlar, — Ne olmuş, diye, soruyorum. Kocası kendisini terketmek isti - İyormuş... Mahkemeye — gelmişler. 'du, Bu yazıların baş taraflarında bir İiki gün evvel söylenmişti: Umumi İharb başladığı zaman Alman casus teşkilâtinin — muvaffakıyetsizliğini gizlemiye imkân yoktu. Çünkü bu yor ki Almanlar bu işi de diğer bil- gi sahalarında olduğu gibi ihtisas haline getirmek istemişlerdir. Şeh- rin eski binalarından biri bu mek- |değil mi?... Lâkin bunu anlamıya imkân yok... Hiç bir yerden bir ses / piç | gelmerdi... Sevimli sarışın ve neş'eli bir Mü- Vefasızı görünce baygınlık geçir - de bir saat — Münakaşayı kesiniz “Burası — Babam bize ölüm halinde gel-'kavga yeri değil ihtarında bulun « |mak mecburiyetinde kalıyor Belki, hakikatte dededen ecdat « benim tarafımdadır... Babarnın pa-tan kalma tapolarının hakkını a « ramak için değil de bir takım ha « simlarla mücadele edebilmek, kav- 26...|her şey vardı. Lüzümsuz hiç — bir|kı içecek, sen yiyeceksin o parayı. ga etmek imkânımı bulabilmek için Sayısız davalar açmakla epeyce şöhret kazanmış olan enerjik ve nae tük Bayan Alebru saf ve sevimli bir tecahülle isyan ediyor: — Orada kagva etme.. burada kavga etme... Peki Bay reis hak » kımzu aramak için burada da kav- İga etmezsek nerede kavga edece » ğiz? Diye hâkime sorarak benim zan- nımda pek te yanılmadığımı isbat ediyor. Koridorların uğultusu içinde mü- başırın sesleri: — Aspasya!... Andonaki!... — Hasan efende veresesi... Ah » met Salim!, Diye bağırarak yeni bir şosyal sefaleti veya bir suçu cemiyetin kanunu karşısına çağıran bu sesler Bayan Alebrunun hasım — avukatile yaptığı münakaşanın koridora dü - şen akislerini öldürürken ben de dolaşmaktan yorulmuş ayaklarımla, görmekten — işitmekten — bunalmış başımı zor taşıyan gövdemi şahsi ve anlaşmamazlıklarından, içtimal! aykırılıklarımızın, ahlâkf — suçları - İmizın kör düğümlerinin çörüldü - 'Bü bu yerden uzaklaştırıyörum. Ben merdivenden inerken merdi- venleri tırmananlar kararları ahip koşa, koşa inenelerle katşılaşıyor - lar, 'tebe ayrılmış oldu, Dışardan — hiç Bu kapalı hayat daha ne kadarİsevi madamı... Tanıdığı avukatlar. Yukarı çıkanların hoptihin sürüyordu?. diyeceksiniz. Tam / üçldan akıl danışıyor: Dört bin beş|â8zmda bu söz: B * İAlman casusları kendilerinden bek- bir şey belli olmıyordu. — Çünkü lenen mehareti, muvaffakıyeti gös- terememişlerdir. Fakat yine ilâve Elizabet'in talebesi olarak kimler gelecekse bunları; istasyondan kapa edilmişti ki bu muvatfakıyetsizlik | hafta... bu müddet zarfında O la -İyüz lira drahoma vererek evlendi. lebe fendisine öğretilen şeyleriİği adamdan ayrılıyormuş, parasını| öğrenmiş olacaktır. Zaten buraya İgeri istiyormuş. Adam iki bin lira h bir otomobil alıp getiriyor, oto-|Ettirilen talebe, tahsilini —yapmış, İpeşin vereyim, ötesinden vazgoç, di-|Kafat: Eğer, kendini beğenen yalnız de-| ğilse, vay yanındaki zavallıların ba | lâfları, lüzumsuz değersiz iddiaları bir zaman içindi. Sanra Almanlar İçok çalıştı ve bu sahada da düş - manlarından geri kalmamıya uğ - İraştılar. Almanların casus yetiştir- İmek için seçme adamlardan talebe layırarak mekteb açtıkları da söy - lenmişti. Fakat bu mektebe dair da- ha etraflı malümat vermek lâzım geliyor: Hem de bu pek böyle mü- him bir mekteb bir kadın tarafın - dan idare edilmişti!... Bu kadının bu sahada ne kadar merakla, gayretle çalıştığı da anlaşılıyor, Elizabet Şıragmuller ismindeki HOLiVUD (5 inci sahifemizden devam) kat çok ter döktü Holivud'a mevki sahibi olan hiç bir kimse yazıhanesine yalnız ka - din kabul etmez. Bu çok tehlikeli- dir. Zira, her hangi bir bahane ile hüususi odanıza veya yazıhanenize giren bir kadın, şapkasını başından attı, saçlarını - bozdu, korsajının | çeriye, giriyor,kapı yine kapanıyor,|Mişti, Böyle hazırlanan bir gencin mekteb mubafaza altında bulunu -|seyleri öğrenmesi zor değildir. Fa 'yor, kimse merak ederek oralara so-|kat bu üç haftada kendisine ne göz- İkulamıyordu. Her sefer gelen tale-terilmişse bunları hiç yanılmıyacak be tek olarak alınıp getiriliyordu İsurette bilmesi lâzımdır. — Onun i- Çünkü talebelerin de birbirlerinilçin öğretmen — tarafından sıkı bir tanımaması şarttı. Kapalı otomo - bilde gelen bir talebe mektebin içe-'ten sonra asıl casusluk fennini risine girdiği zaman hemen bir oda- renmek üzere mektebin asıl Tuhu 'ya kapatılıyor ve üstüne kapı da ki- (demek olan Elizabet'in karşısına çı- litleniyordu. Bu odada lüzumu olan İkarıldı, .. Nüfus Tüccarlar Kayıtları kime | Arasında bir Anket açılıyor. Verilebilir? larimmnii'de Şeva | ti yardları hakiida eli kanunu hak- (kadarlara bir emir verilmiştir. Bu| mutalosları — Jemre göre : Nüfus kaydının çıkar- alınacak tılması istendiği takdirde bu kayıt | kında /düğmelerini çözdü veya kopardı da | — Adliye Vekâleti lcra ve iflâs ka- bağırmaya başladı mı, haliniz ya- nunu için tetkikler yapmaktadır. İs- mandır. Yandınız gitti. içreden getirilen bir mütehassısın Bu kadin, taarruza uğradığını tetkikâtına esas olmak üzere vekâ- söyler, sizi mahkerne mahkeme sü- Jet şehrimiz ticaret ve sanayi odası- rükler, müthiş cezalara çarptırır. nın dâ mütaleasını sormuştu. Şahide lüzum yoktur. İfadesi kâfI-| — Oğa'tara ve iflâs konunu tatbika- idiz, Ş ti hakkında ithalât ve ihracatçı tüc- İşte bu, ve buna benzer bir çok| car arasında bir anket açacaktır, An isebeplerden dolayı geçenlerde bey-| kete gelecek Cevaplar tasnif edile - nelmilel polis tşkilât, — meşburi .x bir rapor hazırlanacak ve adliye G - men müdürü Hoverin riyasetin- | /.köletine gönderilecektir. 'de toplanmış ve bazı kararlar ver- —mre —— İbi, ufak bir yolsuzlukları görülün- ce memleket haricine çıkarılmaları, ilâh gibi... Holivud'da bulunan yabancıların, serserilerin, hiylekârların sıkı taki- tavr ile bizi sıkan, taciz eden, bik- turan ve usandıran bir adamdır. Kendini beğenen adam; — daima, muvaffakıyeti üşıkanesinden bah - seder, Bundan çok zevk alır. Fakat bütün bu muvafakıyetler sahte ve uydurmadır. Onun hayalhanesin - kıymeti, bir itibarı yoktur. Erkek - ler de onun bu mağrur hallerinden tavırlarından, övünmesinden nef - ret duyarlar, istikrah ederler, — | Kendini beğenenin pek — dostu| yoktur, Daha doğrusu bütün dost-. "ları yenidir. Ve biraz sonra muhak- den çıkmadır. Muvaffakıyetsizlik -| kak yanından kaçaçaklar, uzakla -| lerini bile bir muvaffakıyet gibi an-| şacaklardır. Fakat o, karabahtlı ,| latmaktan çekinmez ve bundan çok|zavallı bir adam olmadığına hük - pek çok hoşlanır, meder, Hoşa gitmek, kendini sev -| Sözleri, daima lüstiklidir. İnsa -| dirmek kuvvet ve kudretine, sırla- 'nı şüphede bırakır, Şu, veya buna a sahip olduğunu zanneder, dalr bir fikir edinmekte, bir karar vermekte tereddüde düşürür. — Ve| işte onun bu halleridir ki bizi çile- den çıkarır, nefretimizi arttırır. Kadınların çekindiği, korktuğu , hakir gördüğü ehemmiyet verme - diği, hiçe saydığı bu kendini beğe- bir ayna onun, bazı muvaffakıyot - sizliklerini unutturmağa, teselli et- meğe kâfidir. Hatta bazan verilen cevapların , kabaca yapılan mukabelelerin acı- sını, bile unutturur. Bunları şu suretle tevil eder: aei hangi makam vöya daireye ihraz e- dilecekse o makam veya mahkeme- nin resmen talebi üzerine verilmsi kanunun ruhuna ve maslahata daha uygun görülmüştür. Binenaleyh; kendinden başkasına 'ait kütük kayıtlarını istiyenlerin bu kayıtları hangi daireye ibraz edecek lerse önce oraya müracaat etmeleri- nin ve bu makamlar tarafından iste- nen örnekle: € resmen veril |imesinin usul itihazı lüzumunun ge- h y tekenlere tebliği ile bu yolda mua- jmele yapil İmektedir, ın temini bildirit - ——— — — — —— — ——— ——— ——— ——— | Kadınlar; onun muvatfakıyetle - rif çekemiyorlar, gayet tabif — bir gey; çünkü birbirlerini kıskanıyor -| lar, Erkekler; onun muvaffakıyet- lerini çekemiyorlar, bu da tabil bir| ş€y; zira önun iktidarını, istidadla- rıbı çekemiyorlar, hal ve — vaktir iyi olmasını kıskanıyorlar, İşte, kendini beğenen adam; bu suretle kendini beğenerek başkala-| rının değil, kendi kendisinin bile tenkidinden kurtulur, Daha doğ - rusü kurtuluyorum zannında bulu- kara olduğunun farkına varmaz, Ve bizim, onun hoş gördüğümüz,| kolayca affettiğimiz bir hali varsa işte bu; vukufsuzluğu, cehaletidir. Not: Yarın, “Korkak ve' kararsız erkekler,, orduya girmiş. 6 zamana kadar öğ-|Yormüş, Kadıncağız, yaj 'mobi gelince mekteb ka - payım mu, basa m’gnd_ açılarak araba 1-İrefimesi lâzım gelen şeyler öğren-|Yapmıyayım mı derdinde, Mahkeme salonlarından birinin a-) 'talebe içeride iniyorlardı. Dışardan (ÜÇ haftada diğer daha başka bazı|9IK kapısının önünde — duruyorum. Yüz bilmem kaç taposu olan uzun zamanlardanberi — mahkemelerde luğraşıp duran ve adliye köridorla- Tının İyi tanıdığı bir bayan Bayan Emine Alebru ortasında kı- 'imtihandan geçirilir, kanaat geldik- (rılmış bağ gözlüklerinin kâh sağını, İğim. kâh solunu kulağına takarak, kâh ikisini birden takıp kırık oldukları- ni hiç te belli etmiyerek kendi a - vukatını, hasım avukatını. sustu - ran bir cerbeze ile hakkını müdafaa lediyor, öyle ki Bay hâkim: RADYO BUGÜNKÜ PROCGRAM Akşam neşriyatı: Saat 17,00 İn- klâp tarihi dersi: Üniversiteden naklen: Yusuf Hikmet Bayur, 18,30 Çocuk tiyatrosun: Firuz Atta, 19,15 Spor müsahabeleri, Eşref Şefik 19,35 Borsa haberleri, 2000 — Nihal ve arkadaşları tarafından Türk mu-| sikisi ve halk şarkıları, 20,30 Hava| raporu, 20,838 Ömer Rıza tarafından arabca söylev, 20445 Bimen Şen ve arkadaşları tarafından Türk musi- ki si ve halk şarkıları (Saat ayarı), 21,15 Radife ve arkadaşları tarafın- dan Türk musikisi ve halk şarkıla- m. 21,50.0RKESTRA: 1 — Belini; Norma Uvertür, 2 -| Puçini: Ciyani şişi fantezi, 3 - Na-| şez: Şanson dö suvar, 4 - Şabron:| Pepina miya serenad nopo liten. 2245 Ajans haberleri, 23,00 Plük- la sololar, opera ve öperet prçaları, 2320 Son haberler ve ertesi günün programı, 23,30 SON İst. Levazım Âmirliği Satına'ına Komis onu İlânları Askeri okullar için 30350 met re hâki poplin gömleklik — bezi 28/mart/938 pazartesi günü sa- at 15,80 da Tohantde Levazım âmirliği Satınalma komisyonun | Hodpesent, hayalini — aksettiren| nur, Herkes indinde gülünç ve mas-| da pazarlıkla eksiltmesi yapıla- caktır, Tahmin bedeli 26703 li- ra, ilk teminatı 2003 lira 10 ku- ruştur, Şartname ve nümunesi komisyonda görülebilir. İstekli - lerin belli saatte komisyona gel- meleri, (465) (1579) — Hak bonim hakkım bun'ı isbat edeceğim, hakkımı kazanaca”ım. İnenlerin ağzında yine zri a — Hak benim hakkım, Bu olunacak hakkımı kazanatağım. İğ , Hattâ men'fi hüküm alanların bi- le dostlarile böyle konuştu! larını duyuyorum. — Temiz edeceğim... Te-.iz nakzetsin, yine bu işin peşi-i hi. rakmıyacağım... Hak bu ele-dime. Hak... Adalet var... İsbat clece « , Ve ben hepsi haklı olan, hepsi de İhakkını kazanacak isbat edecek ve bu vaziyette bulunan nikbin bir ka- labalık arasında adliyedeni çıkıyo - rTum. SUAT DERVİŞ | ğ Sanatkâr NAŞİT :'!ıgk-.dıçıu_ı Hakkı Ruşen, Eyüp Sabri, Rıfkı bit- likte Madmazel Miçe - Pençel var- yetesinin iştirakile Meş'um gece: Komedi 8 perde 29 Mart salı akşamı Eyüp Sabri jübilesi, Senenin en zengin Pep - ... BU TEPEBAŞINDA ŞEHİR TİYATROSU Dram ve Piyes kısmı Bu gece saat 20-30 da FİDANAKİ Yazanı Pandeli Horn Terceme eden: Fahri Kolin Pazar günü gündüz saat 15,30 da #tk « Eski Fransız tiyatrosunda ŞEHİR TİYATROSU KOMEDİ KISMI Bu gece saat 2030 da Bir kavuk devrildi Komedi 3 perde Yazan : Celâl Müsahip oğlu ... Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU 28 Pazartesi - Kadıköy Sürey - yada : AKTÖR KİN

Bu sayıdan diğer sayfalar: