6 - SONTFLGRAF — 13 Mart 1988 AKŞAMCILAR -H13— TESKİ bir akgşamcının defterinden Osman Cemal Kayaıli Abdi bey zom olmustu: Yanında- ki söylendi : Yezen: 1 — Bu akşam karılar bu enaiyi sızdırırlar ! Carson fena halde canı sıkilarak kadına rumca bir şeyler söyler, hid-| detle gider, İzmaro Abdi beye hulus gal mak için yaka silkerek; - Pa pa pa pal, Adam soyazaklar ada! Abdi bey dalgın dalgın: — Zor soyarlar... Nasıl çıktı... bir elimde ekmekler, bir elimde di - ğer nevale ile buraya gelinceye ka -| dar... Hacı Rüştü hemen sözü kesip Npe - dimden şunu okur: Bir elinde gül bir elde cam geldin. sakiyal! Nidai de alt tarafını tamamlar: bi İngilterenin esrarını ete geçirmek mi?.. - /Son günlerde bazı kadınlardan şüp- Tarihden Notlar : Birr_omatîzmııîlâcı: iNSAN YAĞI Gellâd paşanın kafasına bir yumrukhe e- — ek tahkikata girişilmiştir. Bir İndirdi, kemendi boynuna taktı, asıla asıla, çeke, çeke boğdu Sadrazamın vücudunun her par- çası beşer, onar akçeye satıldı Yazan : Münir Süleyman Çap:n Casus şebekesinden Londra gazetelerinde okunduğuna göre Glasko'da Dunde'de bir perü - T kâr dükkânı işleten bir kadın bir zarmmandanberi tarassut edilmel in & İngiliz devletinin esrarını ele geçi $ * İmek ve bunu başkalarına vermek gi- bi şüpheler altında harekâtı takip o. lunmakta idi, ğ Nihayot Glasko zabıtası geçen gün İbir tebliğ neşrederek şehrin şimalin- de bir yerde bir dükkânda bir ka -« dının tevkif edildiğini ilân etmiş, ka< zi şüphe ediyorlar İA Yirmi para yanlışlık meydana... Ben| kaçın kurrasıyım?, Ben yutar mıyım anu?, — Oki kala, oki kala... Yok yirmi para ki yağnislik, o tam sindi on lira Kla alazakti senden!, raz sonra garson elinde — pusula ve elliliğin üstü ile gelir: — On Jira yok ki biz fazla yaza - bem... Ama demin burada hisap top- en unutmusuz söylemeğe on İi- iz vermisiz aksamdan otomobil- » Ne zaman ki geldiniz. burada mamisti, Sofor bu ellilik. size, O :>man biz vermistik, kasadan so-| fore on lira... (İzmaroya bakarak) kstalaviz madama?, — Haa... Nee,, Pâardon, pardon 1| Garsonun eline tutuşturduğu pa - ralardan bir lirasını gene: — Al bu da senin! ğ Diye garsona uzatarak Abdi bey n paraları ceketinin dış cebin- Hangisin alsam gülü, camı, ye ki seni? Bunun arkasından Nidal ortaya bir şey anlatırken söz, döner dolaşır (bir gececik) sözüne gelir, beriki, söz Jarasında meselâ: — Şu zıkkımı içmeden yapamıyo- rum bir gececik olsun! Öteki hemen yapıştırır: Benimle bir gececik camehaba gir. Mmemisin?. Nedai cevap verir: Beni günaka sokup sen sevaba girme| misin? Derken Nedai, o gün dairede pek fazla yarulduğundan — amirlerinin, kendisini (esir!) gibi çalıştırdıkların-| dan söz açar ve derhal hacı Rüştü şu imısrar yumurtlar; Esiri caaam olan rinde hakaretle na- zar kılma Nidaj alt tarafını tamamlar: Ki her rindi belâ ki sen kendi vadi - sinde bir cemdir Kafalar kızıştıkça bu mısra — ve beyit beyit şiirler kıta kıta olmaya, daha sönra, daha büyümeye ve ade - b ka ilp: | — Haydi, siz hoşca kalın Turh:m—l cığın | karıları peşine takıp cadde- yi tuttu, - a ta şarkı şarkı, gazel gazel, kaside ka- Turhanın yanındaki kalantur ah - ye atışmaya başlarlar. babı: eg Bu arada Nedimin: Kız oğlan nazı nazın şehlevend ava- > 5 avazın — Vay enayi oğlu enayi vay!, Bu aksam karılar onu bir meteliğe va - rıncıya kadar temizlerler!, Ona ne şüphe? Hattâ o, bu ge- ce onlara bir mıktar da borçlu — kalır| Belâsın ben de bilmem lan mısın köfir. belki!, Beytinden tutün da buna nisbetle —30 — yüz kere daha açık saçık manzumo - MEYHANEDE MÜTHİŞ BİR — İler karşılıklı ortaya saçılır ve — yüz CİNAYET türlü açık saçık bikâyeler, fikralar anlatılır. İşte Turhan kırkını atlattıkdan bir hayli sonra Nidai ile hacı Rüştünün Aradan günler, aylar, yıllar geç - miş Türhan artık kırkı aşmış, saç - larına &klar düşmeğe başlamıştır. A- radan geçen bugünler, âylar, yıllar içinde yeni yeni ne akşamcılar, ne bekriler ve bunların arasında ne an- tika, ne fasa fiso, ne şirret, ne yarı kaçık, ne zıbıdı, ne martavaleı, ne Pllıvrıeı.ı-ınıııır.ın—ı,nı musikici, ne feylesof! insanlar gör- muh?'eııllhmlıdm elli, eli beşlik (Nidaf) bey var ki her akşam mey- haneden içeriye girer girmez kendi-|Onu süzerken o sordu: sinden daha önce oraya gelip kurul-| — Nasılsınız Turhan bey — efendi, muşuhıwmnwwu;jnıplhh halâ — ihtiyarlamamışsınız, arkadaşı hacı Rüştü onu şu mısrala halâ eskisi gibi gençsiniz! karşılar: — Ben sizi tanıyacağım ama! Hoş geldin eya beridi canan .yak basmaz oldu. © gece, o meyhanede onun rakı ve meze tepsisini karşısına getiren orla yaşlı, allıklı, pudralı bir kadın — ol- müştu. Hatun tepsiyi masaya kor - ken Turhan gülümsiyordu. Turhan .Odıhemenıımıınlıwv— — Ne âlemleri? Te — Ne âlemleri olacak gençlik â - Bahşet bana bir müvidi canan, — |lemleri! —Nerede olmuştu bu âlemler? Arkasından Nidaf yerine oturun -| — Hele şöyle düşünün biraz canım ca karşılıklı bir müşaaredir — başlar, | hatırlarsınız! Kadının Turhanın masasına fazla yılıştığım, fazla kaldığını gören, tez- gâhtaki meyhane sahibi ona çıkıştı; — Haydi Nigâr hanım, haydi NL gâr hanım, elini çabuk tut, müşte -| riler meze bekliyor! İ Kadın hızla oradan dönerken Tur-, han içinden: — Hey gidi Nigâr hey! dedi. En son koltuk meyhanelerinde meyha - mısralar, beyitler, kıt'alar kendileri- nin değil; hep eski şairlerindir. Hacı Rüştü mütekaittir, paralıca-| dır, gündüzleri ayakta bazı işler de| becerir; — Nidat iso yaş — kemale| yaklaştığı halde hâlâ dairelerin bi - rinde kâtiptir. | Nidai, meyhaneye her akşam elin-| de paketler, çıkınlarla yorgün gel -| kaz masın 0ğ-/dolunun çıplak evlâdları, bağrı yanık| — Babacığım, bana kıyma! Çoluk |koltuk meyhanesinde bir gece çoklçocuğu ölürken, İstanbulda saltanat uzun zamahdır görmediği kadınlı er-İçürenler, gövde baş, kol ve bacak yı-| tirahate çekildikten sonra, Sofu Meh kekli bir kaç kimse ile buluştu ki on- ğmnlarından mürekkep mukaddes bir|med paşa da boş durmadı. Müftiye 'dan sonra kendisi buraya bir daha a- / iper arkasında en şeni zulümleri| haber yolladı, katil fetvasını aldı. jhiyordu, | |dinın, memleketin müdafaasına ait | Jesrarı ele geçirmiye çalışmakla şüp- | |he altında bulunduğunu bildirmiş | |tir. Bu kadın orta yaşlıdır. Bunun | İtevkifi için İngiliz Harbiye Nezareti İngiliz zabıtası meşgul oluyordu Son | | İgünlerde İngilterede böyle bir ta - <& : | İkzm şüpheli kimselerin tevkif edil -| d daha gençtir: 23 yaşlarında adı İdiği gazetelerden öğrenilmektedir, — Mağda Vobrov 'dur. Kendisi Ham - Orta yaşlı kadının adı Jesi Jordan|Pure'dan geçen Teşrinlevvelde İn - dır. 3 Martta tevkif edilen Jesi'den|<ereye gelmiştir. Bir de 2 yaşların- ilk sorulacak şeyler sorulmuş ise de|da kızı vardır Kadının - İngülterede Ü |ortaya bu kadının cürmünü ispat e-|bİY amcası vardır. Ötelin birinde o - decek bir şey çıkmamıştır. Perükâr|türmaktadır Bulunduğu yerde — bir kadınım tevkifi; bulunduğu muhit -|İKİ saat araştırılmış andan sonra ka- 3 |te büyük bir hâdise olmuş, onun dük- |di serbest bırkılmıştır. kânını kapanmış görenler merakla| Yukarıda bahsedilen orta yaşlı Je- toplanarak bekleşmişler, birbirlerin- si Jordan ilk sorgudan sonra bir avu. den izaaht almak merakına düşmüş.|kat istemiş, avukat ile görüşerek i- lerdir. cabında müdafaasını ona bırakmış - rta yaşlı maznun kadın muştur. Yine İngiliz Harbiye Neza- retile zabıtasının bü şehirde yaplığı tahkikat üzerine tevkif edilen bu kas- Yine Londra gazetelerinin verdiği 'tır. Jesi Jordan'ın 15 Martta muhake- malâmata göre bu kadının tevkif e-İmesi görülecektir. Bundan sonra ge. dildiği şehirde şarkı söylemekle ge. |lecek Londra gazetelerinden netice tevkif KA LA ae Bosna hüdudundaki 'Türk kaleleri, tü ruhlu bir adamdı. Paşaya merbn muazzam bir saltanatın perişan, met|met gösterdi. Evine kabul etti. Fa irük bir şahidi gibi akşamın erguvani |kat ayni xamanda yoni sadrazam So- sisleri arasında kayboluyordu. Kale -İfu Mehmed paşaya haber — yolladı, lerde artık Osmanlı bayrakları dal -|Hezerparenin kendi evinde saklı ol- galanmıyor, Venedik bayrakları sal-|duğunu bildirdi. lanıyordu. Aradan yarım saat kadar bir za - Venedikliler, Bosna hududundaki|man ya geçti, ya geçmedi. Kırk elli kale ve palangalardan — otuzunu|kişi evi bastı, zaptetmişlerdi. — Kaleleri düşma -| Abmed paşa Sofunun karşısına çı-| na teslim etmemek için, fakir Ana -|kar çıkmaz yalvardı: 'nr bir Kadın Çoraplarının olun- İanlaşılacaktır, IKocasının vefatına Dayanamıyan bir kedın Sarfiyatı arttı (5 incil sahifemizden dovam) Fiyuıdğl?hükwıblın tamür | P S galler Şüber vtelük. Çönü men kaldırmak ve balkın aldanması- |2? Hastahaneye kaldırdılar. Ameli - 'na münl olmak üzere hazırlanan (ço-|Yat yapıldı. Lâkin faydası — olmadı. rap standardı) nizamnamesi muci -|Bir saat sonra öldü. çok uğraşmışlar, şerefle can | çoğumla yeni Kâbeyö gönder, İbince bütün çorapların dnr!ıgıdanma- Zavallı kadının hemşiresi ağlaya « vermişlerdi, — Merak etme, üzülme, kul tay -|** *Finin bitmesine tam 9 gün kalmış-İrak; Osmanlı hükümeti mutlak bir aciz|fasının böyle hareketlert ola gelmiş -|t 9 gün sonra yani 21 Marttan iti.| — A yi DD L içinde idi, Donanma bağazdan çıka -|tlr. baron piyasada tek bir damgasız ço. Kaki-hiğ bttmal ve İşfim T mıyordu. Mermlekette zulüm, rezalet| Sen biraz dünyalık ver, mal tarafın- aP üt Saltanıyacak a Diğer t İ a t.. Bir şeya almış yürümüş, baysiyet, şeref, ah - dan hasislik gösterme... İşin çaresine Taftan fabrikalar; bu nizamnameye MRATE DS ÇSi İük namına bir şey kalmamıştı. Hu -|bakarız. Hele git haremde İstirahat ihtiyacı yoktu. Parası t, İdud boylarında yüz binlerce — Türklet!.. Camilerdeki hırsız- |kocasının ölümüne dayanamadı. O - Ahmet paşa haram dalresinde is -| fıklarla mücadele |"* çok, pek çok seviyordu... Emniyet ikinci şube müdürlüğü ca-| Geçen pazar günü, kızı ile beraber milerde namaz kılan kimselerin ayak -|bebek oynarken görmüştüm. Gülü - kabı ve şapkalarını çalan hırsızllıklar-İyor onu da güldürmeye çalışıyordu. la ehemiyetli surette alâkadardır. BulBu sabah bana geleceğini söylemiş. suretle bilhassa cami avlularında, ve| .( - ğinl cami eivarlarında dolaşan fakir diln-| elleri toplıyarak bu gibi hırsızlıkların : Yalovada Tmar lönüne geçmeğe başlamıştır. Faaliyeti Evvelki gün de Beyazıt — osenili namaz kılan bir zatın ayakkabısı ça -| lınmış ve yerine eski bir ayakkabı olsun bırakılmamış olduğu cihtle mu-| maileyh cami hademelerinden — te: ; ——— Bütün ahşeb köprüler beton olacak Yalova kaplıcalarının imar işleri « ne başlanırken iskele ile hamamlar arasındaki yolda bulunan bazı ah - aknak surelile evine gitmiştir. Evkaf müdürlüğü de bu gibi hırsız- lıklara mani olmak Üüzere camilerin| ayak'ıılı yelerini " çoğaltmağa karar| Hr. şap köprülerin de beton arme olarak inşası kararlaştırılmıştır. İlk olarak Yalova ve Samanlıdere köprüleri 70 bin lira sarfiyle betanar me inşa edilecektir. İnşaat bu ay sonunda mütcahhide devredilecek ve yaz içinde köprüler tamamlanmış olacaktır. | Diğer taraftan imar ve umran fa « 'yapıyorlar, feryadlarına kulaklarımı| Ahmet Paşa şişman bir — adamdı, tıkayarak günlerini zevku safa için -| Korku ve telâştan mütemadiyen ter de geçiriyorlardı. liyor, terledikçe maşrâba maşraba su Sultan İbrahim, halkın şikâyetleri-| Şiyordu. Bir aralık, Sofu Mehmedin 'ne kulak asmıyordu. Devlet idaresini| Kâhyası yanına geldi, etekledi: Sadrazam Hezarpare Ahmet paşaya| — Sahibi devlet babanız selâm ct- bırakmıştı, tiler, Merak çekmesinler, muradımız Rüşvet almak aleniyete dökülmüş -| Kendilerini vartadan tahlistir — ama, tü, Sadrazam Hezarpare Ahmet pa-| KUl rızasız mümkün olamaz, Ne mik- şa yakın adamlarından Kethüda Ah -|tAF malları varsa bedel ediy mecmu- met, Tezkereci Şaml zade — Mehmed, | "Mun defterini teslim etmektir. çavuş, baş turak, Selâm çavuşu Mus-| Ahmed paşa üç kese verdi tafa ve avenesi vastasile — halktan| — Kâhya itiraz etti: rüşvet alıyordu. Bunlar halkı korkut| — Bü kadar mı sultanım! Zannet- mak için sert muamelelerde bulunu.| Peü-. Canınıza, malınızı siper et -| iyorlar, .Ml lüzam geldiğini unutmayınız — Yan bastın, çamura battın;! d’:;“'“'"'—-— R : Gibi sudan bahanelerle ahaliye ce-| Ahmet vüşe koynundan bir kesp i- ğ dit ginde () bin flori çıkardı: Bu büller, halkı hükümetten wı Kasem ederim ki bundan başka bir. muştu. Hele Hezerpare hakkında a-| #FS€ nakidim yoktur. Al sahibi dev- let babammıza götür, Hediyem olsun, derecede ZI işırı ö 0e HŞ ANle 5 — yçahya yMeeael gürii Üedri şöyle biraz Uyku çekmek için uzan- di, Tam dalacağı sırada biri — dizini jra döoğru sürüklemeğe! AH girdi başladılar Bir aralık paşa gitmek, ilerlemek istemedi. Silkindi, âyak diredi, iler- Jemedi, olduğu yerde durdu, O za -| man, Kara Ali ile yamağı, torla abır. kapısının içine sürüklediler. Kara A- li, paşanım kafasına bir yumruk in - dirdi, yere düşürdü, hemen kemendi boynuna taktı. Bir ucundan kendi çekti, Ötekinden hamal Ali asıldı. Biri çeke çeke, öteki asıla asıla Ah-i Halk, kadar Yeniçeriler de gayri memnundu, Ağalarla ulema, padişa- dürttü hın bal'ine karar vermişlerdi. İbra -| rttü . himin hal'inden bir gece evvel, He -| Gelen kâtip Potur Ali idi, zerpare ulema ile ağaların toplanaca-| Paşa gözlerini açtı, korku — içinde için Hacı Rüştü k N e gımı haber aldı, Korktu, can telâşına | Sordu: * 1 boğdul: aliyetine büyük bir hızla devam o - Şöker çökmer uamun bir $ ö eli eet u h;!:î;'lü. Kıyafetini değiştirdi. Halk ak| — Ne var Ali? Poğrasl püğeön DirivğlK önazl Kahaklalı — Oooofi, Üati üü ıöylı.-dmerlmlu ln “fın namazından çıktıktan sonra yo a Buyurun sultanım gideceğiz, — İşu oldu: Öteki hemen su beyitle sorar: olsaydın şimdi orta halli bir aile ka-| 19 Sikta. (Deli birader Ahmed ağa)) — Nereye? — Hay kâfir. Kahpe oğlan! Bir san'atkârın < ©.| nin evine gitti. Aga başından savdı. | - — Asker sizi istiyor, paşa sarayal ÂAhMet paşanın ekârı tamam> ol - yıldönümü Noldun inlersin gönül hercai ca- nanın mi var Seyreder her menzili bir mahi ta- banın mt var Nidat de şu karpılığı verir: Bende mecnundan fuzun aşıklık is - t dadı ver, Aşıkı sadık menem mecnunun ancak| adı var| Hep ayni mihver etrafından fazla uzaklaşmadan biraz şundan bundan konuşulur, derken meselâ Nidai söz arasında: v bakarsan -—!ıııhnlhımbulnvıdıhöth_ d!m.helkîdıblrkaççocvkmııo n? Turhanla orada tanışmış olan bir. elektrikçi İf ona sordu: | — Ba öerül Ö'kim be Twtea 'bey, bu da nereden düştü buraya ? Bakıyorum bir kaç ukşamdır burada 'l'uı'hın isteksiz karşılık verdi: ”— Eskiden başka bir yerden beni taniyormuş ama, ben kendisini pek| hatırlayamadım! — Karı çoktan kartalı geçmiş ama, pek fındıkçı bir şeye ben (Devama var) (Uzun Ali ağa) mn kapısını çı!dx.ıiidir sizi kurtaracak, pi :: ea ıoydıî:r ::; Ali ağa Hezarpareyi saygı ile karşı -| — Sarsla, sarsıla, titreye titreye mer- a AY li Eile M.ııç:d’ Ali d; MÜLESAR ebe bir adamdl Fayer | düreoden Idi ada NÜ he ller De Si, Blrerek gaBa l yi evinde saklamamak için hemen ıı!mdde beraber, bütün — parasını diler, Çınarın altında teşlir ettiler, |Sâmere tertip etmişlerdir. bir vesile buldu; |verdiği için, Sofu Mehmedin kendisi- o yıll d yağının roma -| 15 Mart salı günü akşamı Şehir e Sizi saklamasına saklayım, Fa -|ne ihanet, kalleşlik etmiyeceğini, ca- tizmaya faydası olduğuna dair halk- tiyatrosunun komedi ye dram artist- adamınız olduğumu bilirler, ilk nını kurtaracağını ümid ediyardü —'4. bir itikat vardı. Buna inanan b"ğlzrı' 'etkâr Naşid taralındı evel burayı ararlar. Tehlikcden «a -| “Merdivenin alt başında koltuğu - Yeniçeri, hem kendi hastalığına de | c Sön'atkür Naşid tarafından al- lim değildir burası.. na bir adam girdi. Döndü, baktı, be- vya bulmak, hem de bir kaç para ka- * Perdelik bir komedi oynanacaktır. Diyerek Hezerpareyi sepetledi, — men tanıdı: zanmak için Ahmet paşanm etini, ya * Bu kemedide; Hazım, Behzad, Şev. Paşa kös küs yola düzüldü. Sine si- — Cellâd Kara Ali! Bını kesti, uldı, her parçasını beşer 6- kiye, Neyire Neyir, Halide, Mah - ne gizlene gizlena başka bir bende - — Yüreği sızladı. Sapsarı keslidi, Ka- Nar akçeye sattı. Ahmet paşaya <he- mud, Vasfi Rıza, Said rol almışlardır. zerpare» deni mesinin sebebi budur. sag'atkâr Naşid de bu oyuna iştirâk sinin evine gitti: Hacı Behramın!, “ra Ali, Ahmed Ppaşanın göğüsünü ö - Hacı Behram, Hilekâr, fesadcı, kö- perken sol koluna da yamağı hamal Münir Süleyman ÇAPAN edecektir. Eski sahne sanatkârlarımızdan Sa- Idi, için arkadaşları ve kendisini se - wenler, Turan tiyatrosunda bir mü -