13 Mart 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

13 Mart 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fOFTELOCRAF Lehıstan Avrupa haricin- de mustemleke ıstıyor' Dört devlet arasındaki Mi- saka Lehistanda girerse vaziyet değişecek mi? Orta Avrupa devletleri arasında Varşuva hükümeti diplomatik sahada büyük bır rol oynamaktadır Lehistan Hariciye Nazırı M. Bek'. in bugünlerdeRomayı ziyaret edişiçok mânâlı olmuş, Avrupa politikasile meşgul olan erbabı kalem arasında hayli münakaşalara yol — açmıştır. Avrupa matbuatı bu hâdiseye Jâzım geldiği kadar ehemmiyet vererek Le bistan Hariciye Nazırının İngiltere « İtalyan müdakerelernin — Başlangıtı sıralarında İtalya payitahtında mi - safir olmasını bir çok noktadan tef- sir edip duruyorlar, Vaziyet şöyledir: Lehistan hükü « metinin gerek Roma ile gerek Ber « Nin ile arası çok iyidir. Bu iyilik böy- le olur olmaz tarzda değildir. Hele son zamanlarda Varşovanın Roma ve Berlin ile münasebatı gittikçe kuv- vetlenmiştir. Geçenlerde Almı ring Lehistanı v Mart 1988 * SXALTE n Mareşal'ı Gö « aret etmiş, Lehis « tan Cumhurreisi Mosciki ile beraber ava çıkmış, hülüsa bu ziyaretin hu- susi mahiyette olduğu söylenmekle Lehisten Cumhurrelsi ile Mareşal Göring | beraber çok samimi surette cereyan ava giderlerken.. İ etmesine verilen ehemmiyet az ma-|lerini hakikat haline getirmek — için aldığı unutulmamıştır. Karşılıklı o - nâlhı olmafnıştır. Varşaya ile Berlin'-|Roma'nın müzaheretini istemektedir. lan bu dostluk böyle devam ettikçe in arası böyle çok iyi olduğu gibi|Çünkü Lehistanın bir meselesi var-| Vorşova'nın müstemleke İste Varşava ile Rama'nın arasında daldır : o da müstemleke istiyor... Roma tarafdar olacak demektir, sıkı bir dostluk devam ediyor. İşte| Bundan 4 - 5 sene evvel Fransız Zaten Lehistanın milli kahramam | Anneler Çocuklardaki aqız Mini mini çocukların ağızlarında peyda olan ve kuskus tanelerine ben- ziyen beyaz benekleri herkes görmüş tür, herkes bilir, Ağız ağrısı?, Ehem- miyetsiz bir şey değil, geçer... Faakt, hayır... Bu zannolunduğu kadar e - İhetimiyetsiz değil, bilâkis ehemmi - İyel verilmesi lâzım bir şeydir Ağız ağrısı, uzuvların bozukluğu - 'nu baber verir, Sihhati yerinde olan 've iyi bakılan bir çocuk asla ağız ağ- Tısı olmaz, Ağız ağrısı, yalnız ilk yaştaki ço - cuklara mahsus değildir. Gençlerle de, hasta ihtiyarlarda da görülür Ağız ağrılarmın çocuklarda sari ol. duğunu unutmayınız, Bu noktalar, ilk evvel dilin uzunda mevkil halde kalır, Sonra bütün ağıza yayılır, da- ha sonra gıttlağa kadar gider ve da- lima hançerenin yukarısında — durur, Bazan, boğaz deliğine, yani gıdayı mideye götüren mecraya kadar ya - iyıldığı daolur, Ridayette ağız kırmızı, dil pürüz -« lüdür, Bin güçlükle emzik alır Ve- ya Mmeme meme emer, adetâ emziği Beveler, İki üç gün sonra beyaz nok- talar belirmeye başlar Bu tehlikeli bir hastalhık değildir. Fakat, ağız has- talığı olan çocuk yani dikkatle mu - ayene etmek lüzımdır, Her hülde u- zuvlarından birinde bozukluk var - İdır Bilhassa hazım cihazında, Hataya düşmemek için şuna dikkat etmeli: Süt pıhtılarını ağız ağrısı yara lar zannetmeyiniz, Emin — olabilmek için bir bez parçasile ağıa, dili -) - İmek — kâfidir, Süt pıhtıları ':chal kaybolur Ağız ağrısı benekleri kalır Bebeğin bizzat anası tarfından em. zirilmesi lâzımdır. Anaları tarafın - dan erzerilen bebekler de ağız hi tlığ pek nadirdir, İlâcı: Vişi suyu ve (Boraks) gargara hastalığı geçirmeye <â"1 Fkat, hazım — imkânsızlığını nazaran almak gerektir.Eğer bebekem ile - İzik ile besleniyorsa bunu sabunlu ve arbonat dö sud'lu su iİle sak sık y Yazan : Âğrısı tehlikelidir Nezaket iktizası!. Moris Dökobra Mösyö ve Madam Salamanj U 3) Salamanjların 'açık kırmızı boyalı mumf harpte çoök para kazanmışlar | hatırı sayılır zenginler sırasına geç- mişlerdir. Yiyecek satanlar muhitin- İde (mekülât kralı ve kralçesi) unva- nanı almışlardı, Herkes; şöhreti Fransa'nın — Gört köşesine yayılanSalamanj işkembeleri könservesi) ni biliyordu. Yine herkes)| bu- konservelerin önalmasının bo - zulmamasından ve uzun müddet da- iyanmasından ileri geldiğini biliyor- du. Fakat, hiç kimse bu könservelerin hangi maddelerden yapıldığını içe- risinde neler bulunduğunu; meselâ tertibatının iç yağı, balmumu, bali- naâ eti ve saireden ibaret olduğunu bilmiyordu. Hoş bu bize ait bir şey değil ya... Biz, sadece Madam ve Mösyö Sa - lamanj'ın beş senede 20 milyon ka- zandıklarını söyliyelim kâfi ... Salamanj'lar zahmetsizce kazan - dıkları bu servet sayeşinde yeni bir. kalıba girdiler, flk evvel, (Sen Mande) mahalle - sindeki küçük evlerini — bıraktılar; Mâjenta) caddsinde güzel ve konfor. İ'u bir apartımana geçtiler. Sonra bu- radan da çıktılar, (Malakof) elvarın- Ja bir konağa naklettiler. Onların ye “inde bir başkası olsaydı, bu güzel gonakta yan gelir oturur — rahatına sakardı. z Bir gün Madam Salamanj kolları- a1 kocasının boyuna doladı: Sevgilim ,dedi. Biliyor musun 1e istiyorum? Son arzum ne?.., Sen zehri kıyılarında bir şato... kocaman sir bahçesi, dalgalı çimenleri bodur ığaçları olsun, bahçenin — ortasında sir havuz bulunsun, içinde de kır - mazı balıklar... Parkın nihayetinde thir av mahalli... Hani geçe seno ga - retede merakla takip ettiğimiz (Ağ- lyan ölü) romanındaki şato yok mu- şte onün gibi bir şey... Mösyö Salamanj iyi bir koca idi. Lehistan Hariciye Nazırının Rorma' -| mariciye Nazıpı M. Delbos — Orta Çü Mareşal Pilsudski'nin “Romada', .. yı ziyareti bunu bir kere daha göz- |H N bir de büstü dikilmiş olması; Roma- | 5 Avrupa seyahatine çıktığı zaman Var |Vi " termiştir. i Kat dinelatda Varşova dostluğunun ne kadar inkis günlerde İtalyan matbuatının — neşriyatına YOVAda Lehistanın devlet adamlarile £ Gitiğini gösteriyordu. Hülâsa Le-|bu ziyazetin olması çok manâlı görül- göre bu münasebat, daha ziyade iyi- jmüş, o zaman müstemleke — işi histan Hariciye Nazırının Roma'yı zi- leşecektir. Fakat Roma'nın Varşova |Mevzuubahs - olmuştur. Habeşistan yareti daha evvelden olacak diye tah- ile bu kadar iyi olması nedendir?...|Meselesinde Varşovadakileri'nin — İ- min ediliyordu. Romna'nın istediği, Berlin - Roma mih talya'ya ne kadar tarafdar bir vaziyet — Fakat şimdi İngiliz - İtalyan mü- verine Varşova'yı — yaklaştırmaktır. | v çu e Mümkün olduğu kadar... Bir kere her iki memleket arasında ihtilâfa sebep olacak bir şey yoktur. Bu böy- le olunca münasebat ta düzelmiş, git gide dostluk artmış, Roma'nın Var - gova'yı, Berlin - Roma mihverine yak laştırmak yolundaki fasliyeti de kuv- Bugün MELEK'te Amerikanın sarışın mabudesi JEANHARLOV Ü vetlenmiştir. | Bundan 10 sene evvel Lehistan CARY-GRANT Hariciye Nazırı M. aleski — Roma'yı FRANCHOT TON ziyaret ettiği zaman Sinyor Musolini tarafından kendisine iki memleket arasında bir teşriki mesai lüzumun - dan bahsedildiği işitilmişti. O zaman- ki temenniyi, Roma, şimdi, aradan 10 sene geçtikten sonra bakikat saha - sına çıkarmak istiyc Varşova'nın ileri di kım noktalar vardır. O da, bu emel- taralından nelfis bir surette yaralılan SÜZY ; Ayrıca : Paramount dünya havadisleri. — Evimde bir sarhoş herif var, Kendisile beraber kalmamı istedi., razı olmadım da kaçtım!, Mi demeliyim?. Bunların hiç birisine imkân yok, İkisini de yapamam! Yapılacak iş Ömer'i kolundan tutup kapı dışarı atmak, yahut da: — Peki... Demek, Bu olamaz.. Bir tek tedbir daha var: Ra- kısı kaldı ise hepsini içirtmek. Sızıp kalıncıya kadar oyalamak,. Ben kaçar, o kovalar, ikimiz birden odanım içini dört dönerken düşündüğüm bu son çare hepsinden çok aklıma yattı, Ben, bunu yapabilirim de.. Netekim de öyle oldu, Ömer, yine yampırı yampırı, sert hava, sanki, bir anda dağıldı ve hayran hayran sordu: mektedir, Lehistan Hariciye Nazırının Roma ziyareti — Pariste de — ehemmiyetle karşılanmıştır. Parisli Tems gazetesi bu mevzuda mütalea yürütürken İn- giltere, Fransa, Almanya ve İtalya a- rasında akdedilmesi mevzubahs o - İlan bir dördler misakına girmiye Le- histanın çok ehemmiyet verdiğini kay idediyor. Bu misak olduğu takdirde Varşova hükümeti bundan hariç kal mamak için faaliyet göstermektedir. Carisının bir dediğini iki yapmazdı, reusunu yerine getirirdi. Emlâk a- sentelerini dolaştı. Ve bir Pazar gü- tü karısını (Vernon) a götürdü. (Mot Breze) şatosunu gösterdi. Bu şato; 16 ıncı Lüjl tarzı mimarisin- le yapılmışlı. Suyu, havağazı, kalo- riferi; banyosu, şarap çıkarmıya mah- sus makineleri, altısı çilek tarlası üzere 40 hektarlık da arazisi ).ıluyu gezdiler ve pek çok beğen - diler. Derhaj peyini verdiler, Alım ve satım müsmelesi iki günde bitti. 3ir gün sonra da şatoya taşındı! ve altın çizgili, nar çiçeği kadife dö- şemeli, radyatöründe plâtinden — bir (dragon bulunan şık bir otomobil vare di. Fakat, şaförleri şatoya gelmek iste. i, Sevgilisi, Paris'ten ayrılma» #sına müsaade vermemişti. Salamanj, garajlardan birine te - lefonla şaför göndermelerini emret. &: — Genç ve namuslu bir şoför is- terim. Açıkgöz olmalı, elinden hır - sızlıktan başka her şey gelmeli... Üç gün sonra şatoya bir delikanlı geldi. Yeni şato sahibleri kendisini u« Zun uzun sorguya çektiler, Genç şoför bu sorgulara sıkılarak cevap veriyore — Düşes Morenfil'in yanında.. ât... Haydi garaja gidelim. O« Şofürün Kkabulü, olıııııı)bx in devir| ve teslim muamelesi kısa silrmüştü, Salamanj karısına: — İyi bir şoföre düştük, zannede-! rim dedi, Vak'a biraz ziyadece saf amma... Böyle daha iyi... Hiç olmuz- İsa benzin çalmaz... Ertesi gün, genç şoför Frederik, ga« rajın önünde ctomobili temizlerken, Madam Salamanj sigara salonunda kahvallı eden kocasının yanına gel- İdi: Sevgilim, dedi madem ki otomo- bü hazır, şu angaryadan kurtulalım... — Hangi angaryadan?... — Canım şu, nezaket iktızası kom şuları ziyaret... — Buna lüzumu var mı dersin?.., — Evet evet... adabı muaşeret ki- tabında okudum, Yeni bir yere na- kil olundu mu civardaki köşklerde, şatolarda oluranları (nezaket iktıza. s1) ziyaret elmek mecburiyetinde - yiz... Kibat âleminin âdetlerinden nefret e iden Salamanj: — Ne caa sikici şey bÜT, — Yok canım... yalnız birer kazt bırakmaıkla iktıfa ederiz, olur gi - İder. Fırsattan istifade köyü de ge- zeriz. ve Madam Salamanj öğlen yemeğinden sonra bir parti iskambil laynadılar. Sonra karçlarını bırakacak- ları komşuların isimlerini bir kâğı- da yazdılar, Faket aralarında münakaşa çıktı. Kartları nasıl bıra - kacaklardı? Ötomokilder inip bizzat vermeleri mi lâzımdı?... Mösyö Salamanj teşrifat usulüne ri. (Devamı 7 inci sahifemizde) feci olmasa bedava seyredilecek Hem, kiş'lik orduların istirâk ettiği Gördüğünüz filmlerin en fevkalâdesini görünüz TÜ RK Sİnom.ıııııdı ISTIKLAL FEnAıı_ERI(FrınLııce) WİLLİ BİRGEL-VİCTOR STAAL-HANSİ KNOTEK - URSULA GRABLEY Aşk - Müzik « heyecan - Harp - ihtil Saray safahatleri- müzik ve raks âlemleri, meraklı aşk maceraları, istibdada karşı zçılan ihtilâl, binlerce müc ıdelesi-Herkesi alâkadar at klâ BSakın ha.. — Rakı.., bir — maskaralık! — Teşekkür eder Artık kendisini tutamıyor, Demin bir eli ile du - Vara yaslı durürken, şimdi iki li , tutunmaya kâfi gelmiyor. Sonra da: — Ben, sarhoş muyum Vicdan?, Çok içti de sarhaş oldu Ben küplerle rakı içerim de hiç bir şey olmam... Bel Dimdik ayakta duruyorum. Diyor. Hayret etmemek kabil değil! bir taraftan ga ceplerini yokluyor, Söyleniyor: Rakı... eden © vezzam (lm, bir arakası — bile zannetme, Rakı yok. Bu, benim de işime gelmiyor. Olsa, içe- ayakları bacaklarına dolaşarak köşar ve: — Vicodan.. canım yavrum, Vallahi eşin bulun- MAz... Diye dudaklarının kenarından salya gibi sızan bu lâkırdıları edeken birdenbire sözünü kestim, sor« dum: — Ömer daha rakın yok mu?... Bunu gayet yumuşak, tatlı, uyuşmuş ve anlaşmış gibi sordum, Sarhoş marhoş amma, yine iyi fenayı ayırt edebiliyor, Galiba, içenler ne kadar çok İçmiş oluz olsun arzularını teksif ettikleri bir nokta üzerindeki ihtiras ve düşünüşlerini kaybetmiyorlar, Ümit ve ümitsizliği, muvaffakıyet ve muvaffakıyet» sizliği hemen seçebiliyorlar, Ömer de sözümü anlaşı- Jan yumuşadığıma ve muvaffakıyetine yordu! Bu . dala! Bunda ümide düşecek ne var?, Gözleri işıldadı, bakışlarını bulutliyan sisli İ ç ” ve — Rakım varsa sen de içecek misin Vicdan?,.. Tereddüt etmeden: — Evet içeceğim... Ceyvabını verdim. Güldümi, Bu- cevaba çok se « vindi. Sendeleye sendeleye, kâh karmım ileriye çı- kararak ve göğüsünü içeriye çekerek, kâh başını sa- ğa sola, ileriye geriye sarkıtarak yanmın geldi: — Vicdan, bir içim susun be... Baktıkça gözle - rim kararıyor. Dedi, sözlerine ilâve etti: — Rakı içeceksin ha ... Rarkı... Olur, vallahi de olur, hi de olur.... Sonra, bir eli ile. duvara tutundu, bir elile — de odanın boşluğunda bir kavis çizerek: — Ama, rakı var mı?... Durs. Bakayım... Dedi. Kesik kesik, kelimeleri parçalayarak, türkçe ifadesile: Kafasını gözünü yararak söylüyor. Mudhik SGLERİ0o—. .— .». — Dur... Bakayım rakı var ym? Diyor, hem de; — Sakum nerede?... Ha ... Sen alamazsın ceket ceket... Ceketim nerede? Diye bana soruyor, Burnunun önünü görmeyen sarhoş buna derler. — Ceketin sırtında görmüyor musun? Dedim cıvık herif, Sanki, işine yarar bir — şey #öylemişim gibi buna da memnun oldu, Sırıtarak yayı van yayvan söyledi: — Aferin körpe kız.. Aferin. Hiçte bıraktığım gi- bi değilsin... Nerede eski halin? Nercde şimdiki gü - zelliğin?. Dünya güzeli mi olmuşsun be... Cevap vermemek için dudaklarımı ısırdım. — Yook. Ciddi söyliyorum... Yemin ederim ki, güzelsin. Hem senin üzerine sevilöcek bir güzel daha yok., gea e — S SAĞAĞ 5 Y GN SAA DF cek. Hele beni de içecek zannederek doldurup vere - ceğim her kadehi tereddüt etmeden içmiy hazır, Fa- kat, yok olunca! Fena halde üzülüyorum. Ya, Bu ka- dar içtiği sızıp kalması için kâfi gelmezse? Sonra ne olacak.? Git gide ayılırsa-ne yaparım? Belki de biraz kendine gelince rakının verdiği cinnetle bir dell gibi Üüzerime saldırabilir < Sabah oluyor nerede ise gün aydınlanacak.. Ho- rozla ötüşüyarlar, Cıvıldıyan kuşlar da var, Kapıyı sıkısı — sıki kilidledim, arkasına da üst Üüste üç dört tane sandalye koydum. Korkuyorum ki, —uyur kalırım, kapı açılır... Duymam. Eğer, böyle bir şey olursa kapı itilir itilmez sandealyeler — devrilecek, ben uyuyacağım! Fakat beybude korku, Gözüme uy- ku girmek şöyle dursun, hatırıma bile gelmiyor! Bü. zülüp kaldığım köşede sabahın biran evvel olmasını,

Bu sayıdan diğer sayfalar: