İstanbul kadastrosunun -Süratle ikmali için çalışılıyor Eminönü'nün kadastrosu tamamlandı, Adalar bitmek üzere Şehrimizde çalışmakta olan Ka - dastro guruplarının — faaliyetlerinin artırılması ve İstanbulun tekmil ka- dastrosunun bir an evvel süratle ik-| mal olunman umuüm müdürlükten alâkadarlara bildirilmiş ve — icabe - den takviye postaları hazırlanmış - tır, Şehrimizde başlanan kadastro fa - aliyeti ile şimdiye kadan — Eminönü kazasındaki bütün — emlâkin ve bu meyanda kapalı çarşının da — tekmil kadastrosu yapılmıştır, Ayrıca Büyükada ve Heybeliada - zan da kadastrosu yapılmıştır. Halen 1 inci, 2 inci, 8 üncü —ka - dastro guruplari ile Beyoğlu kadı tro gurübu muhtelif mahallelerde fa- aliyetlerine devam etmektedirler, Burlardan birinci mıntaka kadaz - tro gurübük Fenerde Haraççı — Ka - ra Mehmet ve Kasap demir Hun ma- hallelerinin kadastrosunu — bitirmek üzeredir. Bu mahalle bittikten sonra Küçük. mustafa paşa mahallesinin kadastro- suna başlanacaktır. Bundan başka; Burgaz — adasının kadastrosu da mayıs ayı içinde ta - mamiyle bitirilecektir, Haziranın ilk haftasında da — kısa bir zamanda ikmal olunacağı tahraia Fler gün gyeni Taksiler çıkıyor Eu hal birçok esnafın mahvolm a sebo- biyet veriyor Belediyenin taksiye yeni otomabil çı karılması hakkındaki müşaadesin - den sonra piyasadaki eski otomobil © #ahipleri çok zarara uğramışlardır. Bu suretle her gün piyasadaki öto- Mobil adedi artmakta ve bu yüzden tablatile işler azalmaktadır. Bu hususta bir şaför şunları tiy - lımehndır “— Bugün piyasaya çıkacak * — <i adedi tahdid edilmediği için her ö - Hüne gelen hemen bir otomobil alıp| taksiye çıkarıyor, hatta bu işi o ka -| dar kârlı görenler var ki, bunlar a- rasında evlerini satıp otomobil ılan—! lar bile bulunuyor, Halbuki bu va - ziyet hem kendilerini ve hem de pi-| yasadaki bütün otamobil sahiplerini tehlikeye düşürmektedir, Belediye taksiye olomobil çıkarıl -| Masına müsaade etmeden evvel İs - tanbulun ne kadar taksiye ihtiyacı olduğunu tesbit etmeli ve ancak bu Mmıktarda otomobilin piyasaya çıka - rılmasını kararlaştırmalı idi, Şimdi, bu gidişle yeni otomobillere de şi kalmıyacaktır. Diğer taraftan işsizlikten aldıkları Otomobilin taksit paralarını ödeye - Miyerek bir iki ay evvel binlerco li- Taya aldıkları otemobili yok paha - — Ooo, dedi, ben neler söylü- yorum? Başınızı ağrıttım, Affeder- siniz.Ne yapayım, kendimi dinleyen insanlar bulunca böyle yapmakta Mmazur olduğumu söylemek istiyo - Tum... Garip değil mi?.. Başını geriye atarak ellerini diz- lerinde birleştirdi: — Siz çok garip bir adamsınız!.. Bunu Suad'a söylüyordu. Suad sordu: — Ne gibi madmazel?. Meselâ... — Meselâ, meselâ... ne bileyim... Bunu bir kaç kelime ile bilhassa bu- rada anlatmak mümkün değil,.. Herkesten ayrıldığınız taraflar,her- kegin, herkesten ayrıldığından da- ha çok kuvvetli... kimseye benze- miyorsunuz, Hattâ kendi kendini. ve de, Memafi, bu tarafınız — sizin için çok iyi bir avantaj oluyor. Si- zin dış görünüşünüzde, içinizdeki Mmuammayı çözemiyenler size yak- laşmak, sizi tetkik etmek, tanımak tecessüsüne kapılıyorlar. Biraz da , Kadıköy ilerliyar edilen Kınalı adanın kadastrosuna başlanılacak bu suretle — şehrimizde kadastrosu biten 2 inci kaza olarak (Adalar kaymakamlığı) gelecektir, 2 inci mıntaka kadastro gurubu da Kadıköyünde faaliyete — devam e: - mektedir, Bu gurup da Kadıköy ka -| zasında Osmanağa, Cafer ağa, mahal lelerinin kadastrolarının bugünlerde Jikmaline çalışılmaktadır. $ üncü mıntaka kadastro gurubu İda Fatih dahilinde bulunan mahal -| lelerin ve Aksarayda Muratpaşa ma- hallesinin kadastrosunu ikmal etmiş tir, Kadastro muameleleri biten yer - lerdeki emlâk ve arazi sahiplerinin c! lerindeki tapo senedleri de, kâmilen değiştirilecektir, | Kadastro görmüş şeyler için tutu-| lan tapo kayıtları çok muntazam ve alım, satım gibi tapo — muamelelvri çok basit bir usul ile yapılmaktadıı Bu suretle şehrimizin her tarafın- da kadastro muamelâtı sona erdiği vakit bütün İstanbuldaki emlâk — ve Jarazi sahiplerinin ellerindeki tapo se-|, jnetleri değiştirilmiş ve alım satım iş- leri çok kolaylaşmış olacaktır, Yeni çaplı tapo senedlerinin em - lâk ve arazi sahiplerine tevzi olun-| ması işine bu ayın yirmisinden son- Fiatlarının Kontrolü Endüstriel mamulâtın maliyet sa-| tış fiyatlarının kontrolü hakkındaki kanun hükümlerinin bazı yerlerde lâyıkile tatbik olunmadığının görül - düğü İktısat vekâletinden alâkadar -| lara gönderilen bir tahriratla bildi - rilmiştir. Bu hal, bir yerde ucuz olan bir ma- lin diğer bir şehirde fazla fiyatla sa tılmasına ve binnetice halkın malları pahalıya olarak zarara sokulmasına sebebiyet vermektedir. Ayrıca bazı tüccarların, başka şe - hirlerde satışlarını bizzat yapan fa rika bürolarından yüzde 2 ekı(ğıı.z satın aldıkları mallara, bir de ke- İdileri yüzde 8 komisyon ilâve ederek satış yaptıkları anlaşılmıştır. İktısat vekâleti, tahriratında, ba |kabil tarzı hareketin usulsüz ve ka- İnunsuz olduğunu, tüccarlara bırakı - ,lan komisyon hakkının katiyen le 3 Ü tecavüz edemiyeceğini bildır- mek(e ve Ticaret odaları ile beledi - İyelrin hemen harekete — geçe işlerle ehemmiyetli surette alâkadar olmalarını emretmektedir, Bu emir Üzerine, kontrollerde yüz- de üçten fazla komisyon aldıkları gö Tülen firmalar hakkında kanuni ta- kibata girişilecektir. —— ——— sına satanlar çoktur, ç Binenaleyh, her bakımdan beledi - yenin piyasaya çıkacak otomobil a - 'dedini tahdit etmesi lâzımdır.,, irakya yoğurtlarına “İlivri yoğurdu sevkedilmeğe başlan - | Londra-Berlin mü- zakerelerine doğru Son günlerde gelen haberler Lon-| dra ile Berlin arasında müzakerelere başlanacağını gösteriyor, Çemberlayn hükümeti evvelâ İtalya ile anlaşmak teşebbüsünde bulundu, Almanya işi- ni sonraya bıraktı zannını uyandıran sebebler yok değildir. Bununla braber Londra kabinesi- nin Alman müzakeratına ne kadar e- hemmiyet verdiği geçen sonbaharda şimdiki hariciye nazırı olan İngiliz Lordunun Berline gönderilmesile an- laşılmıştı. O zaman İtalyanın büyük bir dikkatle takip etmiş olduğu — bu seyahatten füli bir netice çıkmadığı görüldü. Zaten bunun daima gözönünde tu- tulmuş bir ihtimal dahilinde olduğu, Lordun Berlin seyahatine mümkün olduğu kadar husasi bir mahiyet ve- rilmek istendiğinden anlaşılıyordu. Bu sefer İngiliz kabinesinde hari - ciye nezaretinin, o zaman Berlin ile doğrudan doğruya temas etmiş o - lan Lord tarafından kabul edilmesi üzerine, Londra - Berlin müzakere - lerine artık başlanacağı, az çok hazır lanmış bir zemin üzerinde yürüne - ceği ihtimalleri derhal kuvvetlen - ir. Fakat Roma ile müzakere me SÖNTELGER | MAHKEMELERDE ı Bakla ile fala bakarken Selime adlı bir kadın iki Bayan komiser tarafından — suç üstü — yakalandı Dün sabah, Beyazıd'da Soğanağa mahallesinde 29 numaralı apartıman- da oturan ve orada falçılık yaparken suç üstünde yakalanan Selime ismin- deki kadının meşhud suçlar mahke- mesinde muhakemesine başlanmıştır. Selime, öteden beri falçılıkla meş- gül bulunmakta imiş; dün, yapılan bir ihbar üzerine Selime'nin evine gi - len emniyet üçüncü şube memurla- rından komiser Sabiha ve Mihrüni sa fala baktıracaklarını *Yöylemiş - ler, ve Kasımpaşada, Fatma ismnide bir kdının kendilerine burasını tavsi-, ye ettiklerini söylemişlerdir. Selime, bu tavsiye üzerine — artık şüphelenmeye mahal görmemiş — ve iki komseri içeri almış, onlara ön - lerine serdiği baklalarla fala bakmıya başlamıştır. Falcı Selime tam fal işinin ortala- rına doğru dışarda tertibat alan ikin.. < şube memurlrından komser Ga - lip, komser Kâzım 706 numşralı po-) -| İselesi daha başka bir ehemmiyet ar - zettiğinden Berlin . Roma milner' ni teşkil eden devletlerden hâ ile Londranın daha evvel mı'zalı&rc mahiyetinde konuşmağa başlayaca - ğt merak edi or değildi. Belki v ikisile ayni zamanda konuşulacak, şirr İdiye kadar konuşularak hazırlanan yolda aml «müzakeres lere girişile - cekti. Yalnız muhakkak olarak görü- len bir şey varsa o da Londranın, ge- rek Berlin ve gerek Roma ile biran levvel müzakereye girişmek için va- kit geçirmeyi caiz görmediğidir. Londranım elde etmek iztediği ne - tice, Orta Avrupada devamlı bir sulh tesis cimek için, heyeti umumiye ha-| linde bütün meseleleri tasfiye | mek... Almarya ile — konuşulurken | Orta Avrupanın variyeti ve Avustur- yanın mukadderatı arasında «müs - temleke davası» da kendini g cektir. Almanya diye kadar harp- ten evvölki müstemleke'e: ister - ken bunların iadesi işinin diğer m: selelerden ayrı tufulmasını ileri sür- müştür ki bu iki taraf arasında csüs- h bir ayrılık noktası olarak görün - mektedir. Ahmed Raet rafbet fazla Bu sene Silivri yoğurdu fiyatları, havaların henüz düzelmemesi yüzün den şimdiye kadar ucuzlayamamıştı. Fakat son günlerde Trakya havali - sinden şehrimize fazla mıktarda Si - mıştır. Trakya yoğurtlarının İstanbulda i-| lâthancler açmağa — başlamışlardır, Son günlerde gelen yoğurtların da ekserisi Hadımköy mamulâtıdır, livriden şehrimize gelen yoğurt mık- tarı çok azdır, Maamafih nakliyatın fazlalaşması yüzünden fiyatlerin bugünlerde dü -| geceği tahmin edilmektedir, Bu u - euzlamanın 20 - 25 arasında olacağı mal edilen yoğurtlardan daha güzel | 'olduğunu gören bazi kimseler bil -| hassa Hadımköy civarında yeni ima-| Si-|lanan bu muhteri cüretkârı tutmuş; Her garibe mutlaka Amerikada olmaz ya.. Z Elektrik direği Va lis Saceddin'in etrafını sardıklarını görmüş; baklalarını toplamıya vakit bulamiyan Selime müsadere edilen üfürükçülük âlâtile beraber yakalan- mış, tutulan zabit ve ilk tahkikat ev- rakile beraber meşhud suçlara bakan asliye dördüncü ceza mahkemesine verilmiştir. Dün yapılan açık duruşmasında id- dianame okunmuş; — müddelumumi uçlunun hapis ve para cezalarile ce- zalandırılmasını istedi. Duruşmada şahid sıfatile dinlenen memurların ifadelerinden sonra Se- lime'ye kendisini müdafaa etmesi bil dirildi. Falçı kadın : — Ben müdafaa edemem kendi - mi, avukat tutacağım! Müsaade is - terim! Dedi... Muhakeme, Selime'nin mü- İdafaasını yapması ve karar için 10 Mart perşembe sabahi saat 10 a bi - rakıldı, AP — 9 Mart 1938 I—Halk Filozofu diyor kl : Delilik Deli doktoru Mazhar Osman bir gazete muharririne verdiği izahatla diyor ki: «Delilik medeniyetin ölçüsüdür,» Bu söz gerçi hakikatin vecizeleşmiş bir fadesidir. Çünkü yapılan istatis- tiklere göre büyük harpten sönra dünyadaki delilerin mikdarı günden güne bir kaç misli artmaktadır, Fa- kat bundan başka medeniyetin bu » günkü gidişine göre aldığı cephe bu söze başka bir mana daha veriyoc, Medeniyetin bir çılgın' gibi insatı ği imhaya doğru savleti — delili başka nedir ki?, Medeniyet, zehirli gazlerile, korkunç ve dehşetli tank - arile, mikroplarile her gün yeni bir keşfin, bir ihtiram beratını alan me- deniyet her gün ölümün bin bir şek- lini daha icat ederken hiç de muva- zenenin — işaretine - benzemiyen bu zihniyetle beşeriyetin gırtlağına tır- naklarını geçirmiş bir zır deliden başka bir şey midir?. «Delilik medeniyetin — ölçüsüdür » Yani nerede deli çok ise, nerede mü- vazenesizlik ve şuursuzluk hüküm sürüyorsa orada medeniyet daha ile- ride, daha kemalini bulmuş sayılı - iyor, Zaten deli hastahanelerinin kadro- ları tıklım tıklım dolü iken bir çok yarım delilerin yersizlik yüzünden sılasile aşk ilân edildiğir 'ç duydunuz mu? Pejmürde k gencin m Her icad, her garibe mutlaka A - merikada olmaz ya; dünya bu her ında muhakkak sivri akıllı de. iğimiz anormal tiplere tesadüf edi-| »» Dün, Sultanahmed ikinci sulh maı açık duruşması yapılan — gu lava belki adliye tarihimizde eşine adüf edilmiyen garip bir hâdiseyi göcteriyor. Davacı: 35 yaşlarında iyi giyimli, dürüst ve muntazam konuğan — bir yan: “izmi Leman. » Suçlu: İnadına pejmürde — kılıklı, » da davacı ile yaşıt Hayri Savaş is- ninde bir genç. Dava mevzuuna gelince: Onu, bâdisenin içinden çıkaralım: Suçlu (iddiaya) göre bayan Le - man'a rastgeldikçe söz atar, ortada, bir şey yökken onu sevdiğini zanne- dermiş! ve... yine günlerden bir gün, davacının Eminönündeki elektrik di- reğine tebeşirle ve Arap harflerini kullanarak şunları yazmış: «Ben, doğru ve mert bir adamım, Sen de doğru bir kadın, Fakat Allah bilir namusundan değil amma şere- finden şüphelenmiye başladım. Gön- lüm sende ile olmaz, bana bir cevap. ya evet ya hayır...> Tabit davacı bunu görünce koş - muş, polise hâber vermiş, polis de lektrik direklerini kâjpt yerine kul bir de zabıt yapmış, ve... mahkeme- ye göndermiş! Hâkim Selâhaddin Demirelli ilk dö- fa rastladığı bu garip davanm za - bıtlarını gözden geçirdi, sonra sordu: — Bak, senin için Leman'ın evi - anlaşılmaktadır. ıyafetli bir arifetleri şirle hakaret mahiyetinde yazı yaz- salş diyorlar; üstelik bir de sen Le man'a söz atar mısın? Hayri Savaş bunu inkâr etti: — Ne münasebet Bay Hükim, ben ine söz attım, ne de direğe bir şey yazdım! Fakat okunan zabıttaki imzasının karşısında sözünü değiştirdi: — Direğe şöyle yazımı denemek i- çin baştan savma bir şeyler yazdım! Bayan Leman'a yâzmadım ben onlu- rı... O neden kendine hmniyor? Bayan Leman davasını — anlattı... Hükim Demirelli şahitleri dinledi! Şahitler Hayri Savaş'ın söz attı - ğanı görmediklerini, fakat direğe ya- zılan yazıdan haberleri — olduğunu söylediler! Hâkim, her iki tarafa da son söz - lerini sordu: Davacı, iddiasında mumr olduğu- nu, suçlunun ceza görmesini istedi- ğini bildirdi. Süçlü da: — Ben, Bayan'a ne söz attım, ne de takildim... Direğe yazdıklarım da o- na değildir... Üstüne alınmasın! Be- raatımı isterim dedi. Mahkeme işin itabını düşündü ve karar verdi. Karar da : Suçlu Hayri Savaş'ın davacı Leman'a takıldığı ve söz at- ği hakkındaki iddianın sabit ol madığını, bundan suçlunun beraat et- tiğini, fakat; direğe yazdığı yazılar la davacının kanunt trifat dajrı de namusuna, şöhretine vakar ve hay- erbestçe aramızda dolaştıklarım da hesaba katarsak medeniyetin gittik- çe tekâmül etmesi yüzünden günün birinde delilerin savletinden koru - mak için akillıları bir binaya kapa - mak ve arzı kocaman bir tımarhane halinde delilerin eline terketmek u zak bir istikbale ait olmasa gerektir Mantık bugün medeniyetin ardın - dan sesleniyor: «Kovadis domine. İgöre cezalandır edilmesine ,ve 15 lira ağir para teza- 51 vermesine; ancak Hayri'nin ha - karetten evyelce de bir sabıkası bu- unduğu için bu sucur. da mükerrer sayılarak ceza kanumunun 2/81 made deşine göre cezasının üçte biri ka - dar arttırılarak 20 gün hapsedilme- sine 20 lira ağır para cezası öde < mesine ve 250 kuruş da” mahkeme masrafı" vermesine hükmedildi. Kararı hâkim Demircilinin suçlu nun anlıyacağı şekilde — tebliğinden sonra Hayr: Savaş mahkemeden çı- karken söyleniyordu: — Pek âlâ amma; bana «sÂz Hitı, takıldır diye iftira ettiği için dava - İçıya meden ceza verilmiyor. . Üzküdar adliyesini yakan Nuroddinin muhakemesi Üsküsar adliyesini — yakınaktsı: suçlu Nureddinin muhakemasine a- ğircezada dün devam ed:'nidştir, Şahid olarak dinlenen adliye hu - kuk mahkemesi odacısı Ali şınları süylemiştir: “— Ben Nüreddini tzmr.tu, Teh - Hiye edildikten bir müddet sonra “İr gün yanıma geldi. “Sen Arsbkirli sin o halde herşeriyir,, di; rek mü - İteaddit dfalar başkaların. Ü eyaları yandığı halde kendisinini'nin nasıl «İkurtulduğunu sontu.,, Suçlu şahidin yalan söyle d! dia etti, diğer şahidler de vangırır. nasıl çıktığını ve vakadan bi — kaç Bgün evvel Nureddinin aşcı Cevherle siyetine tecavüz ettiği sabıt olan Hay- ci Sa nin önündeki telgraf direğine tebe - ceza kanununun 402 inci maddesine DELİ GÖNLÜM YAZAN NUSRET SAFA COŞKUN kendinizi beğenmiş bir haliniz var. Durdu. Sözlerinin Suad'ın üze - rinde hasıl ettiği tesiri görmek i - çin gözlerinin içine baktı. — Bilmiyorum, böyle eskiden be- ri tanışıyormuşuz gibi konuştu - ğum için bana güceniyor musu « nuz? — Bilâkis... Yeni bir aşkın kapısı önünde İstasyonda fena bir tesadüf ve intizar odasındaki kadın Suad, gazetenin — merdivenlerini EDEBİ R sür'atle birer ikişer çıktıktan son . ra koridora adeta koşarak geçti. Ha- deme, odasının kapısını açarken: — İntizar odasında bir hanım si- zi bekliyor. Dedi, Nefes nefese idi. Hızlı hızlı ne- fes alıyordu. Sirkeciden matbaaya kadar arkasından kovalıyorlarmış Bgibi hiç durmadan koşmuştu. Hademe: — İntizar odasında bir hanım si- zi bekliyor deyince afalladı. — Bir hanım beni mi bekliyor? <— Evet... Bir saattenberi... OMAN:6S5, Odacıya uzattığı şapkasını tek - rar geri aldı. — Nasıl olur? Diye mırıldandı.. keci garında tesadüf ettim... Bu - raya kadar da koşarak geldim. Beti- den evvel buraya nasıl - gelebilir, sonra benim burada çalıştığımı he Teden öğrendi, Kocası mı söyledi â- caba?,. Suad Sadi, yine Semra'ya rast - lamamak için köyden öğleden son- ra ikinci trenle inmişti. Sirkeci ga- rından çıkarken fena bir tesadüf olmuş, Semra ile karşılaşmıştı. Ka. Ben öna Sir- dın, btraz sonra kalkacak trene bin- mek için istasyona doğru gel du. Suad, onu uzaktan görür gör - mez sendelemiş, bu kötü karşılaş- madan, görülmeden sıyı.'mak i « çin ne yapmak lâzım geldiğini dü- şünürken, bir an önu yelıyan göz- leri kafasında bir gete evvel öl « dürdüğünü sandığı hayalleri dirilt- mişler, yaraların dikişleri tekıar açılmış, kanamıya başlamıştı. Konuştak... Hiç olmazsa, bir i- ki kelimecik söylemek. arzusu bir- denbire kendini istilâ edivermişti. Bu ayak üzeri konuşmayı onu fe- in, bu süçüna uyan Türk | görüştüğünü söyledier, Moshkome diğer bazı şahidlerin dinlerme-i içir başka güne burakıl 1 —- na halde hırpalamak için İst. vo: - du. Ağır bir kaç kelima ile, çi ni boşaltacak 1c'retini, kinini dö- kecekti, Fskat. karşı karşıya gelince... buna muktedir. olabilecek Hiç şüphe yak ki, Senira gü'erek, sitem cdecek ona elini uzattığı za- mân onün kalbine saplanen bo'tu - ları karşısanda yumuşayacak, ni « bayet.:. eriyecekti. Hiç bir şey söy- liyebileceğini sanmıyordu. Hattâ.., * Belki de... Kadın, kendini mazur göstere - cek, mantık kılığına bürünmüş bir kaç söz söyleyince onu alledecek- ü 4 öt kararını vezdi, Görünmiye - sekti. Trenden boşalan kolabalıfa karıştı. Şapkasını gözlerinin üstü- ne kadar indirdi, Hızlbı hızlı yürü . mıye başladı. Fakat sekiz on adım atmamıştı kı arkusından seslenildiği duydu... 9 idi. (Devamı var)