4 SOWRTFICPAF İskandinavya Memleketleri Arasında.. Şu sen senelerde devletlerinin de silâhlanma yarışı koyularak bütçelerine her sene bü - yük para koydukları görülüyor. Şim- diye kadar sulh ve sükün içinde yal- nız terakki etmek için uğraşmış bi- Tinen şimal milletleri de şimdi silâh- lanmıya girişerek —dünyanın — diğer 2 Şabat 1028 Dostluk İmkânsız mı ? İngiltere ile Almanyanın Dostlukları için ne lâzım ? Ingiltere Almanyayı kendine bağlamak istiyor. Çünkü Almanyanın Avrupa işlerinde serbesi 'kalmasını kendileri için tehlikeli goruyorlar K memlekeilerile beraber bu yarışa da- | jngilterenin sayılı devlet adamla - hil oluyorlar İfikdan biri vâktile şöyle demiş : «Biz İskandinav memleketleri Milletler Ingilizler tuhaf adamlarız. Alffetme- Cemiyetinin pek sammil birer azası yiz. fakat unuturuz.. Artık bunun olarak tanınmış oldukları gibi İtalb- »Anâsımı düşünmeli. ya Kralını Habeşistan İmparatoru di- a ye tasdik etmiye hazırlandıktarının da aslı çıkmadı. Yoksa bir zamanlar küçük milletlerin hukukunu millet - ler cemiyetinde müdafan etmesi i çin çok şeyler söylemiş olan İskan - dinav devletleri Milletler Cemiyeli | uştur. misakına rağmen her şeyi kolay ko-; ğ 7 lay kabul edeceği benzemiyorlar. Fa- / '““A”ıb'j_" BAAT "“““““'"k’ı - hat İskandinavya devletleri baksin - (3i?iN Almanlar tarafından bırakıl « de şimdi yeni olan keyfiyet başka - dır: Bu devletlerin her biri silâhlan. | mak için azami gayret ve faaliyeli | " göstermekle kalmıyarak kendi ara- larında askeri bir ittifak akdetmeyi HİKÂYE Hayattan Bir Yaprak Yazan : Meliha Mâdencioğlu Genç kız ağır ağır, Cağaloğlu yo -| Süheylâ, ölümü erişilmez bir saadet kuşundan yukarı çıkiyordu. Kumral|çok özlenen güzel bir diyar gihi has- saçları omuzlarına zarif bir kıvrıntı!retle anıyordu. ile dökülmüştü.. Ani iflâs karşısında şaşıran Sü -« Küçük fakat çok mütenasip vücu-/heylânın babası bu acıya dayanamiı- dü ve acı bir tebessüm taşıyan se -| yarak ölmüştü, Süehylâ, zavallı şaş- (vimli yüzü ile etrafından gelip ge -İkın bir atme ve maddi bir kuvvetle İçenlerin nazarı dikkatini çeke çeke|büyütülmesi lâzım yelen üç üksüz ilertiyördü. Öyle bir ilerleyiş ki ona kardeşile başbaşa kalmıştı. Babasın- dikkat edenler sanki ağır bir yük! /dan kalan servet ateş karşısına tu - yüklehmiş gili-gerçekten, küçük vü-|tulmuş bir yağ gibi eriyip - gitinişti. cudünü taşıdığını derhal farkedebi -| Tahsili yarıda n Süheylâ haya - lirlerdi. tın bu kadar acı ve ıstırap kaynağı Başını çevirip etrafına bakmiyor -/olduğunu İstanbul sokaklarına, İs - du. İçine bakanların başı dönecek'tanbul kaldırımlarına atıldığı gün kadar derin ve manalı gözleri nem - W.,.,_.m,şu liydi, Kıvırcık - kirpiklerinden dökülen kardeşlerini - ve' ği yegâne Düşünüyordu. yaşları.. İşte, ıstırabını paylaşt Kendi, annesini, rı. Bu damlalar, i - hayatı. Hayat hiç bir zaman kendisi- çinde yanan acıları biraz olsun sön- ne bu kadar ağır, bu kadar - eziyetli! dürebiliyordu. ve tahammül edilmiyecek kadar 18- tırablı gelmemişdi. di. Fakat neye yarardı ki bu güzellik. Lâkin, bu hayat adını verdiğimiz (p v tın Çetin yollarına ve yalnız gü- gey kendisile ne kadar da istihza & | hiğin değil, talin lâım olduğunu diyordu. İşimdi — anlamıştı. Güzellik... O gü- Islak kirpikli gözleri önünde hem , iğinden de nefret ediyordu. Çün- İskandina Bir zamandanberi İngiltere ile Al- manya arasında müzakereler olacak, Alâ bir netice çık- madığı görülüyor. Ortaya atılmış o- "İlan müstemlekfit meselesinin de bu- İkünlerde artık'lâkırdısı edilmez ol » İnkâr edilemiyen bir güzellik var- Almanya her vesile ile eski lerinin bir kasmını ol - sün tekrar ele geçirmek istemekten İgeri kalmıyacaktır. Yeni bir Alman - İngiliz rekabeti- emlek yürüyor, hem de kendi kendine ko- de düşü rlar. Böyle bir ittifak olursa İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlândiya buna dahil olacaklar de- mektir. Bu da gösteriyor ki şimdiye kadar sulh ve sükün içinde yaşamış, | ilerlemiş, coğrafya ile küçük fakat terakki seviyeleri yüksek olan memleketlerde — de — artık lerin verecekleri teminata güven - miyerek hep bir araya gelmek sure- tile müşterek — müdafaa ruhu hasıl olmaktadır. Ha gmmaf ve Nebatat Bahçesı Her türlü hayvan ve kuş getirenlere | mükâfat verilyor!.. Şehrimizin büyük bir hayvanat ve nebatat bahçesi teşkil edilmesi — işi malüm olduğu üzere İstanbulun ima rı plânında yer almıştır. Hattâ; şehircilik mütehassısı Bay Prost medeni ve büyük — şehirlerin başlıca bedii ihtiyaçlarından biri o- | lan bu bahçelerin Sultanahmet ci - varında tesis olunmasını münasip ve muvafık görmüştür, Yeni imar plânının tatbikine baş - lanır başlanmaz belediye; bir çok Av. rupa, Asya ve Afrika şehirleri be - lediyelerine mü: t ederek (İstan- bul hayvanat ve nebaatt bahçesi) 1 - ça en nadide cins hayvan ve nebat - ları getirtecektir. Diğer taraftan memleketimizde ilk defa olarak İzmirde (Kültür Park) da tesis olunan hayvanat bahçesinn zenginleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Ezcümle buraya bugünlerde, Ka - hire hayvanat bahçesinden üç kıy - metli cins maymun ve altı cins ko - nuşan papağan celp olunacaktır. Ayrıca İzmir Belediye Reisliği bir çok belediye dalrelerine ve şehrimi- zi de birer mektup göndererek İzmir hayvanat bahçesi için her türlü hay- yan getirelenlere mükâlat verilece - ğini ve bu hayvanların satın alına- cağını bildirmiştir. İ büyük | İ İne mi şap ak?. Umumi Harp- İlen evvelki vaziyet hatırlardadır: Al- nburg'tan — Bağdada adar nüfuz ve tesirini — göstererek İarlık her yerde sözü geçer olduğu bir devir vardı. O zaman Londran'ın he- sabı şöyle idi: Eğer bu hal böyle devam bir a | manyanım ederse n gelecek Almanlar Fransaya akim olacaklar, ondan sonra bü- tün Avrupa ellerinde demektir! On- da nsonra İngiliz İmparatorluğunun |deniz yollarına da hakim olacaktır. Almanyanın Rusyaya galebesi, İngil. İtereyi yenmek demek olur. Evvelce Napolcon'un galebesini : çekemiyen İngiltere şimdi Aınıavvımıı da böy- le hâkim olmasma tahammül ede - İmiyecektir. Fakat o devirlerde yani Umumt | |Harpten evvel İngiltere denizlere kimdi. Uzak Şarkta kuvvetli raki - bi yoktu. Japoı bulu- nuyorlardı Halbuki şimdi öyle mi? y vvetlidir. Akdenizde İ - |talya mühirm bir rol oynıyarak Af - rikada İngilizlerin elindeki memle - ketlere komşu olmuş, Hint den Çikmiş bülünuyor. Bu taâkdirde İngilizler yine Al - manyayı düşünmek vaziyetinde bu- hunuyorlar, İngilterede yeni bir cere- |yan baş göstermiştir. —Bu cer göre Almanların nüfuzlarını geniş letmelerine müsaade edilmeli, Al - manyayı yalnız bırakmıya uğraşmak- tan ise onun nüfuzunu artırarak baş- ka memleketlere doğru genişlemesi- ne itiraz etmemeli, hattâ Almanya - man Rusya üzerine yürümesine bile ses Ççıkarmamalıdır. Orta —Avrupâ varsın Almanyanın nüfuzu bulunsun!.. ine Bu cereyanın önüne geçenler İn - gilteredeki muhafazakârların bir kıs- mi Harpten evvel bir. takım: fddin - lacda bulunmuyor muydu? O za man İngiltere bu iddiaları baltaladı. Şimdi tekrar varsın Almanya yeni« den bir takım şeyler istesin. İn - belediyesine müracaat edebilirler. Bu hayvanat bahçesi için halktan altında| midir. Bunlara göre Almanya Umu -| Slmuıye kadar İngiltereni temin eden deniz devlerinden bir kaçı giltere buna müzaheret etmelir İşte İngilteredeki Alman dostları-| İnın fikir ve kanaatlerinin hulâsası. ;Bu yazıların baş tarafında bir İngi - liz devlet adamının bir sözü hatıraj gelerek konmuştu. İngilizler şimdi ye kadar mücadele ettikleri bir çok| eski düşmanlarile sonradan can ci- ter dost olmuşlardır. İngiliz - Alman rekabeli ve düşmanlığı az şiddetli de-| Fakat bugün İngilizler yu « hsedilen cereyana göre Al- ile sımsıkı dost olmayı dü - şünmüyor değillerdir. Bu takdirde acaba eski düşman - yorlar da sade âffederek mi geçiyor- lar; Maamafih bugünkü — hükümetin «resmi» riyasetinde daha öyle Al - manyaya karçı açıktan açığa — ve sımsıkı bir dostluk kurmak için alın- mış bir vaziyet göze çarpmıyor. Lâ- kin acaba Landra'nın eresmi» siya- seti nedir? İngilizlerin — ötedenberi her vakit zamandan, zeminden is - tifade ederek maksatlarına varmak yolunda fırsat kaçırmaz adamlar ol- dukları mlümdür. Onun için de şim- di bir «resmi» siyaset diye berhan- gi bir program ilân ettikleri yoktür. -) Yalnız görülen bir şey varsa o da bugünkü İngiliz devlet adamlarının | sulhu kuvvetlendirmek, Milletler Ce miyetine sadık kalmak gibi esasları İher vesile ile tekrar etmeleridir. İm- paratorluğun selâmeti ve müdafansı için girişilmiş ve son derece ısrarla Halktan hayvan besleyip te satmak |/ satın alınacak hayvanlar meyanında (devam edilen bir yol daha vardır ki süiyenler doğrudan doğruya — İzmir Bundan sonra, tanburdan musikiden, tan bahsedildi. Bir aralık Nestren de onunla uzun tutuştu ve ben bunu fırsat bilerek Cidden merak edi; meksizin yanıma çektim: ye geldin?.. Dedim. Vecdet, o her vakitki ale lerime dikti, elimi usulca ateşten av tırdı; kimseye işittirmede — Seni görmeğe gel Dedi. m... — Burada olduğumu nereden bi — Mektebe uğradım, Ayşe Hanım söyledi. — Beni sokakta görmesen eve — Evet.. — Aman, ne fena?.. Ne fena?.. rüsgelmişiz. Eve nasıl gelebilirdin?. — Ne olurdu?. «Vicdan Hanım: Kendisini göreceğim. Dayızadesiyim.» derdim roaz mıydı?.. — Ööööf.. ÖĞÖL.. Fena, Sakın bunu tekrar — Hem senin beni aradığına da gum ya?.. Kim bilir, buraya niçin geldin?.. Kime deceksin?,, Beni sokakta gördün de Böylüyorsun... — BSeni temin ederim değil... olabilir?.. Başka burada kim kuşlar da dahildir. edebiyat- Vecdet, Nazanla çok alâkadar oldu. bir. mubahaseye Vecdeti belli et- in Yenimahalle- özlerini göz- cünun içine kıs — Vallahi in. — tna mi gelecektin?.. Başka.. İyi ki, sokakta a haber veriniz. pek İnanam rahatlaştım. — Bugün sen onun için böyle amak başka husesiyetimi İo da alabildiğine silâhlanmaktır. İn- anmanı doğruyu söylemek yine — E peki; şimdi nereye gideceksin? — Seninle beraber istediğin yere.. Bunları konuşurken h sözlerimizi Nestren'le Nazanın diklerini tetkik edi keman, tanbur münakaşasi ile meşgüller. bizden üç dört adım sağdalar iyice lâfa dalmışlar. Sonra, önümüze geçtiler, biz geri kaldık. canla da etrafımı —sü- işitip işitme- Onlar hâlâ ut, Hem de dum. Baktım. Düha çok rinle hiç bir yere gitmemize imkâün Nestren'in bilmemesi Bğı unutuyorlar mı? Yoksa unutmu- | IN denizdeki hâkimliyetini giltere bugün denizde, havada — ve karada her vasıta ile kat kat kuv- - |vetlenmek yolundadır. Bu gayret hiç | |duracağa benzemiyor. - Onun — için ıLundm 'nın İster Berlin ile ister Ro- İma ile anlaşmış olduğuna dair me - İselâ yarın bir haber gelebilir. Fakat bu silâhlanmak gayre tve İaaliyeti: nin duracağını gösteren ortada hiç |bir alâmet yoktur. Bilâkis yeni ye- İni programlarla İngiltere gelecek se- nelerin gelir ya hazırlanmaktadır. — Pakat bu hi zırlık bugün İngilterenin ne Ber - lin ne de Roma ile konuşmasına en- gel olacak değildir. Bugün Londru'da Almanya ile an- laşmak için Daş gösteren cereyanı: ne istediği, ne düşündüğü yukarıda gösterildi. Bu Gereyanı temsil eden - ler yalnız Almanya ile anlaşmayı dö- ğil, bugün İngiltereye karşı — daha keskin vaziyetler almış olan İtal - yanlarla da, Japonlar'la da barışmayı yer kalmadı yeni gelen Avrüpü mnat- buatının bu bahsa dair olan 'şayanı dikkat yazılarından diğer bir hulâsa da yarın «Son Telgraf» da çıkacak - ileri sürüyorlar. Fakat artık Iıuı'ıdıW | tır. * Büyük — Fransız — edibi ALEXANDRE DUMAS'. hfin d nyanın her diline Çevrilmiş olan şaheser : TÜRKÇE SÖZLÜ ol: — Ne olur canım?.. A.. deli mi oldun sen?.. Vallahi senden ayrılmasını istemiyorum, Vic- B rüm. .. emin edeyim: Gi — Ben inanmıyorum ki... Başın iç nerede yim?.. — Nereden belli?. şama kadar beraber kulırız. : Yol.. tindeyiz. İstemem... böyle söyleme, Hiç seni sevmese duğunu öğrenip te buraya kadar geli . Belki başkası için geldin — Senin için geldiğimi isbat etmek kolay. Biraz sonra, ayrılmak kü, güzellik iğrenç bıyıkların altın - nuşuyordu: da vahşice genişliyen dudakların bi — Ne kadar. talisizim Yarabbi...| yük bir arzu ile sırıtmasından göz - Annem gene ümitle beni bekliyor. 1erin ihtiraslı parıltılar meydana ge- halbuki bugün de bir netice çıkmadı. İşirmesinden Başka neye yarıyordu!. Gene iş bulamadım. Şirdi talii ile beraber güzelliğinden İş bulmuştu. Fakat kendisine iş| 4, nefret ediyordu. Beş aydır bütün teklif etmek istiyenlerin gözlerinde-| günleri iş aramakla geçmişti. Nere: ki açık manayı, tahsiline, bilgisine| , / pA; yurduysa bekleyin!; değil, güzelliğine iş veren ve senin A gresinizi verin,, “Biraz evvel al - değil, güzelliğinden istifade etmeklak, gibi atlatıcı cevaplarla karşıla- için buraya alıyoruz. Diyen - küstah ae Sonra hepsinden ihtiras ta- ifadeyi okumuş ve derhal uzaklaş -| ( 4p bakışlarla fena teklifler de kar- masgtı.. Niçint.. / İşilaşması kırık - kalbini — büsbütün Neden, bir genç kızı körumak, hi-/ / a inlardan uzaklaş: maye, nömüsile / çalışmasını — temin vi K Si çılgın bir heves gibi icin- etmek istemiyorlardı. Yarabbi, bazı 4, kabariyordu , insanların ne kadar iğrenç bir iç yüzleri vardı. « Sefalet kokan bir oda, odanın bir köşesinde dalğın nazarlarla bakan (Devamı 6 ıncı sahifemizde) .. YARIN Bir İspanyol Hikâyesi MadridiKim Alırsa Ben Onunum Yazan : Nusret Safa Çoşkun . Süheylâ, zenginlik ve asaletin en yüksek mertebesine yükselmiş - bir| ailenin yıkılan hayatının enkazı idi i Felâketler ne kadar çabuk geliyor, hayata gözlerini hıçkırıh ve gözyaş-| ları ile açan insanların hepsi —onun esiri ve ekserisi, hele Süheylâ sefa- let ve felâketin sembelinden ir şey değildi... İs ında günlerce aç BU AKŞAM MELE SİNEMASI Sinemanın 3 büyük yıldızı LORETTA YOUNG ADOLPE MENJOU ve TYRONE POWER'i JACOUES DEVAL'in meşhur komedisi METROPOL BAR Fransızca sözlu filminde takdim edecektir. Bu filmde, Parisin zevk ve sala mahallerinde çevrilen bu dünyanın şık macera» perestlerin bütün entrikaları ve bütün sefahat — mahalleri göze leriniz önünde canlanacaktır. PARAMOUNT JURNAL de: MİSİR KRALI FARUK'un evlenme merasimi. ÜÇ SİLÂHŞORLAR'”, k, hayret ve heyecanla görme, hazırlanınız. — Peki amma, ayrılırsak bir daha nerede konu- guruz?.. — İstanbulda... Ben iki gün sonra geleceğim,. — Vazgeç küzum, sen şu ayrılmak sevdasından, Zaten, tesadüf bizi burada buluşturmuş oldu, gene akşama kadar da tesadüf birleştirmiş olur, — Olmaz... Olmaz... Vecdet dudaklarını büktü, yüzünü buruşturdu, sözümü tekrarladı: — Olmaz... Okmaz... Beraber kalırsam den oynamaz ya?.. Ne olur sanki.. — Hiç bir şey olmaz amma... Olmaz... — Peki, ben şimdi senden ayrılayım. Sen eve git. istanbula inmek üzere veda et, Ben son vapura kadar beklerim — © doa, olmaz. — Bu, arlık doğru değil, En kolay olacak işe de z diyorsun Vicdan?.. - Olmaz... Ben, daha sözümü bitirmeden Nestren, arkasına göndü. —- Neredesiniz?, Biribirimizi kaybettik.. dedi. — Kaybeden biz değiliz, Tanbur münakaşasınu Gdaldınız, bizi unuttunuz., Dedim. Hızla yürüdük, onlara kavuştuk ve tekrar umu- mi şeylerden bahis açtık. Biraz sonra Nazan, Vecdet- ten saati sordu: yeryerin- mi- (Devam: var)