;î :nıdoı_uda birçok yavruların ve e?ı ebediyen gözlerini kapatmış ve dertlerinden birine yerinde ve Bu mücadelenin nüvesi 1925 d inda enin nüvesi 1925 de Haaliyet ilâyetleri 've muktedir göz mütehassısi Ve ü ü açılan 24 adet köy 5et ve köy tedavi evlerinde gözleri İman tedavi ol omluların yatırılarak tedavi İdavi Sefkat ocaklarıdır. Dispanser vı övlerinde tedavileri mümkün Hâçlar şişelerle dağıtılmaktadır. Bundan dört trinde bilhassa ve bu nisbet pek az bir hadde indiri yon hasta ilâçlandı! sene evvel, Şark ve cenub mek teblerinde trahom nisbeti * 20- iken bugün * 5 den bile azdır Göz hastalıklarının içinde en fecii olan trah Unlardan başka köylerde dolaşarak hastalarını om bilhassa cenup ve şar- bir çok ailelerin en derin acılarla ha- onları görmekten mahrum bırakmış- b Trahom mücadelesinin kurulması suretiyledir ki mermleketin en mü- zamanında cevap verilmiştir. en mödern vesaitle kurularak az 72- inkişaf etmiştir. Bugün Adansdan Sürte kadar uzanan geniş bir S s&hasında olgun neticeler veren, balkın en derin sağlık yakından karşılıyan sosyal bir teşekkü) haline girmiştir. Gazlanteb, Maraş, Malatya, Urfa, Diyarbakır, Mardin, Sürt dahilinde medeni ve fenai dileğini aslara müstenid bir programla Tarının idaresinde 13 dispanser vardır. ib eden seyyar heyet. tedavi evleri vardır. Hastane, dispan- hasta vatandaşların gözleri müntazı- unduğu gibi yatırılması veya ameliyat yapılması icap eden ameliyatları yapılmaktadır. Köy te- evleri köylü ile çok yakından temas eden ve onun ıstırabını dindiren köy tedavi evlerine kadar gelemiyen hastalara kendileri tarafından tatbiki kolay ve beş sene evvel mekteblerde yapılan trahom — istatistik- İ şark ve cenubi Anıdoluda yüzde yirmi gibi pek acı bir tle karşılanmıştır. Fenni ve lâyiki veçhile çalışmalar neticesinde bu ilmiştir. Bugün yeni körlük vakalrına » iCiL a 4 ,Selmek nadir görüler bir hâdise olmuştur, Yalnız 1937 yılında 130 bin hastan Müayene olunmuş, 2 milyon 825 bin 314 hasla ilüçlanmış. (21199) wlıınzkule yatırılmış, (3823) hastaya da hastanelerde ameliyat yapıl- HLti Di Bisiklet, motosiklet ve el arabalı satıcılara aid hü Segrüsefer esnasınd ve yollarda kümler dikkat olunacak hususlar üe yeni esaslar Belediyece V hayvan inezarliği ya- Ef;-:yı kadar hayvan Teket #ğRda gösterildiği v Bü, ğ öl Yük ve küçük her türlü hayvan i, her nerede olursa olsun a- | , ı::. birakmak, Umuma mahsus yer- Ah; veya gömmek yasaktır. “’5;:3 hayvanlarının ölüleri findan (tefessühlerini ğ?d"h ) şehir l.nı:ıı.-ıı:: Tılmıyacak eşilip çıka- sürette gömülecektir. * a dı_mddoıeruıı veya in- Si mıya mahsus “âd“h& 'eleri yasaktır. mnes hi köpek gibi hayvanlarla kü- iYvanlarının ölüleri, tefessüh öüst 2i Sahibleri tarafından hu- Tde (hayvanlar tarafından qı"' _“ml)'uak Ve koku neşretmiye- ) Bömülecek veyahud ilk Arabalarına teslim vasıtalarla l İ Sillecektir, 'u."-m: hastalıklar neticesinde ve Pbeli olarak ölen hayvanler için, Fakat cesang Vakit ( wı—;ı.ı_.ı:“'*' , kayalıkların önünde M ĞŞHMM Fakat sahil e du bile,, Teç - edemedi, lerlemişti, / sandal karaya ','_:_"Mı saplandı kaldı, o ketle afladı. Çekmeğe Sandal kıpırdamıyor. Şimdi p F lde Bunu bi ben Büyret ekagni'ZAM sormuştum. Biraz ı“""“i'dım bu mesafeyi pekâlâ at- . E <M Mmahtub bir eda ile: a alanaütde ederseniz, sizi kucağı, Beniz tej 'eyİmM; eğer istemez- Otadan "'ç e iskeleye kadar dönelim, Oo, dedim ©1 dödim lakeleye nanı G KS EELB Tafapa KORE küvvetli el GASIna dayadı. Ve iki tun '“'?Mb:ı:'w“ çekti, o- Timin altından. Bir kolu dizle- Satmaştı diğer kolu belimden Titm, bir eşyayı nakle veya | «hayvan sağlık nizamnamesi» nin hü kümlerine göre muâmele olunacak- -|tır. Çalışılan yerin her tarafında, ya- ıpiciların ve satıcıların üstlerinde ve başlarında ve ellerinde, yapılan ve satılan şeylerde ve bunlara mahsus kaplarda kullanılan her türlü ület- lerde ve vasıtalarda hasılı her yer- de ve her şeyde temizlik ve alışv rişin her kısmında doğruluk şarttır. Bu şartlara aykırı düşen şeyler ya- İsaktır. y Yenilecek ve içilecek şeyleri ya- panlarla satanlar, — mücsseselerinde gerek bu maddelerin hazırlanmasın ra aid kaplarla tşçilerin ve müşteri- lerin temizlenmelerinde şehir suyu hiye heyetince tesbit edilmiş temiz sular kullanılacaktır. Pis veya şüp- beli su kullanılması yasaktır. İslâhı mümkün olmıyan kuyu ve saire gibi 'su tesisatı kapatılar DELİ İş arayan, işçi isteyen veya bir müşkülü olup bizden fikir soran ve şikâyetini bildirmek arzu eden muh- terem — karilerimizin mektublarını her gün bu sütunda muntazamen ve parasız neşredeceğiz. Bize gönderi- lecek iş ilânları 2 gün üstüste tek - rarla neşredilecektir. 133 — Galatasaray Sultanisinden mezunum. Eski ve yeni yazıyı ta « fnamile okur ve yazarım. Ayrıca mü- kemmelen Pransızca, Rusça Jisanla- pabilecek bir iktidardayım, Jaşla her hangi bir yerde her hangi ıbit iş arıyorum. Arzu edenlerin (4 üncü Vakıf han tacaat etmelerini rica ederim 134 — Lise mezunuyum. 30 yaşla- tındayım, Ayda 30 liraya razıyım, |Her ne iş olursa ölsün yaparm. Ke- fillerim vardır. Tecrübe devresinde |beğenilmediği takdirde hiç bir ücret jtaleb etmem. Arzu edenlerin (Son |Telgraf iş ve Halk Sütunü Vvâsıtasi. le (Sazi) ye müracdat etmesini rica yederim. 135-Lise derecesinde tahsilim vardı: 28 yaşlarında bulunmaktayım. Eski ı ve yeni harflerle mükemmelen okur jve yazarım. Günde birkaç saat voya bütün gece her rerede olursa olsun hafif bir ücretle çalışmağa amade - yim, Avzu edenlerin (Son Telgraf iş ve hsik sütunu) vasıtasiyle, (Mes- rur) e müracaatlerini rica ederim. 136 —Fransızcaya tamamiyle vakıfım. | Ayrıca orta mektep derecesinde oku- rmırı Yaşım 18 dir. Her hangi bir mü- |essesede ve yazıhanede ayda (20) li- raya bütün gün kâtibelik ve muhasp- Jbe işlerinde çalışabilirim, Kefillerim (vardır. Arzu edenlerin Son Telgraf ı |is ve halk sütunu vasıtasiyle (Bayan afı .. |Mes'ude) ye müracsatlerini rica ede- elediye yasa jrim, * Açık muhabere Açık muhübere sütunu: Bayan 8. A. — Namınıza gelmiş mektuplar - emrinize âmade bulun- makladır. Her akşam, saat 18—19 2- |rasında matbaamıza gelerek — iş ve |balk sütunu memurumuzu görmeni- zi veya mektubunuzu aldırmanızı ri- ca ederiz. Bay Remzi Bozkuş — Yaptığımız iş sadece karilere bir hizmettir. Te- veceühünüze teşekkür ederiz. Türkkuşu Gençlerinin . -Muayenesi Türkkuşuna yazılan . talebelerin muayeneleri bu hafta ikmal edile- cektir. Binaenaleyh şimdiye kadar, !mnıynnesim yaplırmıyan veya nok- san yapanların bu cumartesi günü |saat 13 ten 18 e ve pazar günü saat 10 dan 18 e kadar Tayyare cemiyeti- 'nin Cağalağlundaki merkezine müras caat ederek muayenelerini ikma let- meleri icap etmektedir. Bu pazar akşamına kadar muaye- nesini tamamiyle ikmal ettirmiyeli vv ivsnna | ceklerdir. Kayd işinin en mühim bir safhası nazari derslere mübaşeret olunacak- tır. Şihrimizde, bu devreda, yeniden (ders görecek havacılığa hevesli genç- rimizin miktarı 500 den rımna da vakıf ve konuşup tercüme ya- |Hyacımı tenlin edecek kadar bir ma- | | Hakimin: “ Ne 15 inci kat 22 numarada Rüştü'ye) mü- "Akt sarfiyatının tezaydd ettiğini ve buna mukabil bazı şehirlerimizde de azaldığını yarmıştık. Ve o istatistikte de kaydettiğimiz veçhile İzmir şehti; memleketimizde en çok rakı içilen şehirlerin üçün « Rakı sarfiyatının birinciliği" Gazi- antebde; 2 ncilik şehrimizde ve 3 ün- cülük de İzmirdedir Bittabi rakı içi- İlen yerde de sarhoşluk hödisesinin [çıık olacağı tabildir. Nitekim orada hemen her gün 1 sarhaş, cürmümez- |hud mahkemesine vertlmektedir. Ezcümle İzmirden bildirildiğine gö- re evvelki gün de, yalmız bir gün için- de üç sarhoşluk vak'ası cereyan et- miş ve üçü de, cürmümeşhud. mah- kemesine sevk olunmuştur, Bu üç sarhoşluk vak'asından bilhassa birin- cisi; Çok enteresandır: Makinist Hayraş arlırda bir şahıs zilzurna sarhaş almuş ve Namazgâh karakoluna getirilmiştir. Henüz sar- hoşluğunu muhafaza eden suçlu, ken- disinin Namazgâh karakoluna geti- rildiğini anlayınca Izharı şâdümani- İde bulunmuş ve her daim bu kara- 3-SONTELGRA Mahkem elerde... Mahkemederakılafı edilir edilmez; ağzını şapırdatmı- <7777 üN ya başlıyan şarhoş... 27 İkin cikânun 938 İ Halk Filozotu— diyor kiI : l DAYAK Dayağın fiziletinden bahsederler. etten çıkmıştır.. derler. olsaydı. cennetten Juslanmıyanın haklı kötektir. de 'yip yine dayak taraftarları bu haki- ikate inanmıyanlara basarler sopayı. Lâf ile peynir gemlsi yürümezse de kadar "çtı'n n pp |tatlı dilin yılanı deliğinden çıkarttığı Sualine; “2 kiloyu hatırlıyorum.. Ötesini Allah bilir !.,, Dedi. Memleketimizin bazı şehirlerinde |kolu ziyaret eden bu şabıs, karaka- Tun yabancısı olmadığı için, yine sar- hoşlul evrakı yapılarak nâbetçi İmahkemeye yollanmıştır. Pejmürde kıyafetli bu adam, haf- tada ön beş lira kazandığı halde, bu parayı tamamiyle rakıya verdiğini ve içkiden bir türiü vazgeçemedi” ni söylemiştir. Hâkim Naci Erci, suç. İluya hitab ederek: | —- Ne kadar içtin? diye sorunca; © İşa cevabı vermiştir: - İki kiloy uhatırlıyorum... öte- sini allah bilir?.. Bu sırada guçlunun ağzından sal- yalar akmıya başlamıştır!.. Hâkim: | — Ne o, mğzim mı sulandı? — Na yapayım bayım, rakı lükırdi- sını işitince, ağrım sulanayor. — Allah ıslah etsin. Bundan sonra suçlunun evrakı 0- kunmuş ve şahidler dinlenmiştir. Sarhaşluktan bir defa daha mahke- meye düştüğü sabıka fişinden anla. şılmıştır. Ve neticede; bu sabıkanın infoz edilip edilme: sına karar verilerek duruşma buğü- 'ne talik edilmiştir. da mukakkaktır. Şi tekerlemeye gö- re dayağın lüzumu veya adem zumur hakkında müsdet bir şey söyle- İmek kapil di Şu günletde dayağın tüzumlu olup olmadığı konuşuluyor. Vaktile ken- ıdı'.-ı'vıi döğmüş olan hocasından bah- İsederken bazısı; selleri derd görme- İşin>, <Fena ma etti? adam olduk> der. Dayakla adam olmak kabil ol- saydı, yer yüzündeki bütün inade |eşeklerin yedikleri dayakla hepsinin rden adam olmaları icabederdi. Eskiden mekteblerde ders okutan hocaların elinde birer sova bulunurdu Onlar bununla çalışmıyanların sırti- na, ensesine. tobanlarının oltma, e- uçlarının içine ve hattâ rastgele ye- yine vururlardı da çocuklar da ister istemez çalısırlardı. O zaman bu fa- takacılar ellerindeki sopayı göstere- rek: — Keramet bunda, derlerdi. Ade- ta hocanın sopası hokkabazın sopan gibi marifetli bir şevdi. Şimdi bu ekseriya kızılcık ağacından kesilen değnekler kalmadı. Yerini iğneli be- Hmelere terkeden dayak; artık ta- mamen tarihe karısmışlır ve yerin- İde bir nasihat; daha almazsa biraz İdaha ağır söyliyerek münevi bir vak; bir ameli tokaltan elbette ki, |daha iyidirt.. Ha'k Fi'ozotu Mahkemeden A yak kirası |İstiyen şahid ğquk kiramı olmadan şa- hidlik yapmam diyen ka- * dın para cezasından | zor kurtuldu 1. | Sulh ceza asliye mahkemesinde, )A'.i reis mahallesinde Arzu, Osman, Emine ve Ahmet aralarında vuku- | bulan bir hakaret davasının dürüş- ması sırasında şahitlerin istimama başlanmışlı. Hasibe adında ihtiyar bir kadın şa- |hit olarak salona alındı. Şahit doğru İhâkimin karşısına gitti ve durdu: — Anlat bakalım bu iş nasıl olmuş? Şohit hiç cevap vermedi. Put gibi durdu. ı — Anlatsana!? — Benim ayağımın kirası verilmez- se şahitlik yapmam!, | — Ya, demek sen para ile şahitlik yapıyorsün? —Hayır oğlum, ben bu işte şahit olarak beş defa geldim. Şahit dediğin bir defa gelir. Şahitliğini yapar, çeki- da ve yapılmasında ve gerek bunla- |gençler. Türkkuşuna kabu! edilmiye- jlir gider. Ne bu benim taksiratım, has- tayım... Görmüyor musun?! — Hele sen bir defa şahitliğini yap kallanmaları şarttır. Bu süyün bu: (olan sıhhi muayenenin ve diğer for- | Dakalım? lunmadığı mıntakalarda vasıfları sılı-| malitelerin ikmalinden sonra, hemen Saf ve cahil şahit, hâdiseyi anlat- tı, ve sonra: — Keyfin geldi mi? Söyle bakalım benim ayak kiramı kim verecek? Diye bir de herze yumurtladı. | Galâlasürü y Beşiktaş Maçı Tayyare kupasının finalı ; (bu Pazar günü yapılacaki | Hasılâtı tamamen, Tayyare cemi- İyeti stanbul şubesine ait olmak üze- re terlip edilmiş olan Tayyare Ku- pası maçının bu pazar günü saat 14 buçukta Taksim stadında ve Galala- saray — Beşiktaş takımıları arasında iyapılması takarrür etmiştir. Fiatlar: Balkon «İ» Hra, trlhün <80 ve duhuliye <25> kuruştur. * Tayyare kupası maçları tertip he- yetinden: Türk Hava Kurumu menfaatine tertip edilen Tayyare Kupası maçla- rının finalj 30/1/998 pazar günü saat 14 buçukta Taksim stadyomunda Galatasaray — Beşiktaş takımları - rasında oynanacaktır. Maçtan sonra şampiyon takıma merasimle şampi- yonluk kupası ve turnuvaya iştirak eden diğer klüplere de hatıra olmak |üzere birer kupa hediye edilecektir. İKlüplerimizin merasimde bulunmak ve hediyelerini almak üzere birer mümessil göndermeleri rica olunur. v ünanaanamane üi emeireraücmreinan hısın, şu ayak kirasını barak ta Üste- lik para cezası verme! — Geçen defa neye gelmedin? — Görmüyor musun ,haştayım iş- et ; Para cezasının affına karar veril- miş ve ihtiyar kadın hiç ağzınt açma- GÖNLÜM YAZAN NUSREL SAFPA COŞKUN Sahile atladığı zaman ben yalanct bir korku İle kısık sayhalar çıkarı- yor, kıvranıyordum. Denizle alâkamız kesildiği halde 0 beni bırakmamıştı. Ben de yere in- mek için hiç bir harekette bulunma- dim, Hâlâ kolları arasındaydım. Beni yüksekte tutuyordu. Benim sırtım EDEBİ R Süheylâ hanım!, — Ancak on dakika,, — Dediğiniz olsun!. Kumların üzerinde oturduk. A « yaklarımızı denize doğru uzalmış- Bir müddet küçük dalgacıkların a- yaklarımızın hemen ucundaki çakıl- lara çarptıkları zaman çıkardığı ses- aya dönük, onun yüzü ışığın tam kar- leri, büyük Hazinodan taşan kahka- şısındaydı. Yüzünü aydınlatan ve benim saçlarımın gölgesiyle kıpır- diyan ışıklar altında gözlerinin par- Tadığını görüyordum. Bir müddet böyle kaldık. Sonra aklı başına gelmiş gibi be- ni yere bıraktı: — Biraz da burada oturalım mı ae haları, cazı dinledik. Sonra ikimizde ayni zamanda bi rüyadan uyanır gibi silkindik. Biri- birimizin yüzüne baktık, — Bekliyorum! dedi, Sordum: — Neyi bekliyorsunuz?. — Kayıkta anlattıklarınızın arka- OMAN:27. şıBı, yarım kalmadı mı?. — Ne kadar mütecessissiniz!... — Tabil bir tecessüs. Çünkü an- latılmağa başlanılan bir şey yarım kalınca meraka düşer insat... Bir kaç kere ısrarla sormuştu: — Süheylâ hanım, şimdiye kadar niçin evlenmediniz, sizin gibi güzel, cazib ve bir çok meziyetleri olan bir genç kızın evlenmemiş olması, da- ha doğrusu rahat bırakılması biraz tuhaf geliyor bana.. Sonra hayatını- za hiç bir erkek girmedi m Kayıkta niçin evlenmediğimi izah eden bir hikâyeye başlamışlım. O kadar şaşırlıcı sualler soruyurdu ki. bunlara cevab verirken bir evvelki yalanı unutüyor, çok defa tenakuza düşüyor, bunu düzelteyim derken bir ikinci pot kırmama ân kalıyordu, Ya- lan söylemek değil, söylenilen yala- ni akılda tutabilmek muvaffakiyet- tir, derler, doğru... Ona garib tablatlı, kendisi gibi in- sanlardan kaçan, çok ciddi bir terbi- ye almış genç kız olarak anlattım, kendimi... Şimdiye kadar çıkan bir çok talibleri reddettiğimi, beni isti- yenlerin hüsnüniyetlerinden e'mlı olmadığımı, kiminin servetim, kimi- nin güzelliğim için beni istedikleri- ni, ruhan anlaşacağım hiç bir er?ne- ğe rastgelmediğimi, ilk defa kendisie ni bütün erkeklerden ayrılan taraf- Tarı olduğundan beğendiğimi ve yak- laştığımı söyledim. Mekkemelay Sakız çiğneyen 'Kadın ! (14 senelik bir sakız müb- telası Bayanın söz'eri Sulh ceza mahkemesinde bir haka- ret davasınım durüşması — sırasında İşahid olarak celbedilen Şahinde is- |minde bir bayan mahkeme huzuru- İna alındı. | Şahidin hüviyeti tesbit edilirken, ağzını sağa, sola Çevirdiği ve sorts lan suallere kesik kesik verdiği ce- vablardan bu bayanın ağzında bir madde dolaştığı anlaşlıryordu — Bayan, nedir o. Sakız mı çiğni- yorsun? Şahid Bayan kendine geldi. H:kf— İkaten ağzında sakız bulunduğu gö- İrüldü, Bayan kızardı ve ağzından sakızı çıkararak mendiline sardı. Hükim sordu: — Mahkemeye, ağamnda sakızla mı gelinir? —- Bendeniz, 14 senedir, her daki- İka sakız çiğnerim... Onsuz, bir daki- ka bile hiç bir yerde duramım... Tti- yad saika: gnuftmusüm, — küsüra bakmayınız! — Mahkemeye saygı böyle mi olur — Biç geldiğim yerler değil, dal- darmışım.. — Evvelce verdiğin cevabları sa- kız gibi çiğnıyordun. Şimdi anlat ba- kalım? eskisinden daha dürüst o- larak bâdiseyi anlattı. Duruşma da haşka şahidlerin celbi.için başka bir güne bırakıldı. Bu Tüzumundan fazla uzayan hi- kâyeye bir son vermek için geç kal- dığımı bahane ettim. Fakat umdu - ğum gibi çıkmadı. Sandaldan indik- te nsonra da devam etmemi istiyor- du, mevzuu değiştirmek istedim: — Şimdi bunları bırakalım Sölitn Bey, biraz kendimizden, aşkımızdan bahsedelim. — Demindenberi kendimizden bah setmiyor muyuz zaten?.. — — Kendimizden bahsettiğimiz düğ- fakat... m— Hakkınız var, wn ve aşktan çok konuştuk. Fakat ı.ıkım_ıı— gdan bahsetmedik.. Hele siz benim hakkımda verdiğiniz hükümleri hiç söylemediniz. y_ Sizin hakkınızda verilecek her büküm yanlıştır. ——uşın. demek beni © kadar ane z buluyorsunuz? ıı:ıınımm olmuyor musunuz bü- nal.. Başını salladı: — Kat'iyyen.. - ? e (Devamı var)