Mahkemelerde.. 100lira rüşvet alan İzmir hapishane başkâtibi ;ı TEL o"-ı A 0—24 İkincikânun 938 -| Hastaneden kaçan — - Katil 5 sene sonra | Nasıl tutgt_i_u_ İ | Firari katil Kazım; şet- Te İ İş arıyanlar sütunu —Gü#e'b—ir——kga—r!.—" İş arayan, işçi isteyen veya bir Bir çok cadde ve meydan- ::>-5ümeakAkı terem — karilerimizin mektublarını her gün bu sütunda muntazamen ve | parasız neşredeceğiz. Bize gönderi- #ikâyetini bildirmek arzu eden muh- larla kenar teşebbüse geçilmiştir. İrini bu vasıta ile tanzim etmektir. İmuvafık görülmüştür. Muayyen ve lere öğretecektir. Mücevherat Aranıyor !. Kartalda ve İzmirde 2 Emühim define varmış !. San günlerde define aramak mera- kı yine tazelenmiştir. Ezcümle şeh- rimizde; Kartalda firari bir Rum'un hâlen bir bostan olan bir tarlaya yüz binlerce lira kıymetinde bir de- fine gömdüğü hakkında bir şahıs ta- rafından yapılan müracsatın resmi müamelesi tekemmül etmektedir. r tarâftan, ihtiyar bir adam; İzmir'in Bozyaka mevkiinde boş bir arsada milyonluk bit define ve çu- vallarla mücevherat olduğunu bil- dirmiş ve lâzımgelen müsaade ve a- raştırma izmi; Milli Emlâk Müdür- lüğü tarafından kendisine verilmiş- tir. İhtiyar adam, çarşambâ gününden itibaren; resmi bir heyet önünde &- raştırmalara başlıyacaktır. Bu ta- harriyatta bir şey meydana çıkarıl- dığı takdirde yarısı hükümetin ve yarısı da kendisinin olacaktır. Kubilay ihtifali 24 mart terihinde Menemende ya- pılacak Kubilây ihtifali için İzmirde şimdiden hazırlıklar yapılmaktadır. Parti ve vilâyet bu hususta bir prog- Tam hazırlayacaktır. İzmir gençliği o Bün büyük şehidin âbidesi önünde tören yapacaktlır. Bunu sana aniatayım: Ne yalan söyliyeyim İlhan, ben bu #dam: saf bir aşkla sevmiyorum. Sa- Na açıkca tasavvurlarımı yazmıştım. Vakıa bu adam - yaradılış - itibarile #radığım macerada bana eş olabi- kecek bir kabiliyette değildi. O ro - Mantik, saf, ince bir aşk arıyor. Ben ise çılgın bir macera... Bu biribirinden apayrı düşünen, Apayrı şeyler arzulıyan iki insanın Anlaşması mümkün mü? Elbette değil. Yalnız şurasın dilâve edersem ka- fandaki müpbemlik karanlığı biraz İşıklanacak. Taşılmaz bir cazibe var. Bu, herkesten başka olan adamı me 'ak ediyorum. Yirmi dokuz yaşına Belmiş, hiç sevmemiş, ruhu tamamen kik, tanrmak Ben, parlörler konulacak !. semtlere ho 'Taksim meydanında olduğu gibi şehrimizin belli başlı meydan ve İbüyük caddelerile, esaslı mahallelere hoparlör konması için Belediyece Bu hoparlörlerin, Galatasaray, Harbiye, Maçka, Şişli ve Beşiktaş, İAkaretler, Fındıklı, Tophane, Karaköy meydanı, Köprünün iki ciheti, İEminönü meydanı, Bahçekapı, Sirkeci, Sultanhamam, Sultanahmed mey- Çarşıkopı, Beyazıd meydanı, Şehzadebaşı, Fatik meydanı, Aksaray ve saire gihi yakın ve merkezi mahallere konulması arzu olunduğu gibi İbilhassa Bebek, Ortaköy, Tatavla, Edirnekapı, Yedikule, Samatya, Tap- kapı ve Silivrikapı, Karagümrük ve emsali gibi kenar ve ücra mahalle- lerle Üsküdar, Kadıköy, Adalar, Boğaziçinin iki taraflı semtleri ve iki cihetten Florya ve Maltepeye kadar olan sayfiye yerlerinin münasib ve İmerkezi mahallerine birer hoparlör konulmasına gayret sarf olunacaktır. Bu hoparlörler vasıtasile milli günlerde söylenen nutuklar, hitabeler İve tekmil merasimden en hücra mehallelerdeki halkın da istifadesi temin İotunacak, meselâ Üsküdarda oturan ve İstanbula geçemiyen radyosuz fakir halk da kendi öz bir bayram ve sevinç gününde gerek İstanbul ve igerek Ankara'da yapılan bütün merasimi ve hitabelerle, konferansları ikem dinlemiş, hem istifade etmiş olacaktır. Bu hopartörlerin konulma- sındaki ikinci asıl maksad da, cadde ve sokaklarda halkımızın seyrüsele- Esasen bir müddet evvel düşünülmüş olan bu usul Belediyece çok bilhassa halkın cadde ve sokaklarda İdaha kesif bulunduğu saatlerde; alâkadar seyrüseler memurları; halka İhoparlörler ile; «Suğdan yürüyünüz!», «Toplu ve çabuk geçiniz'» ve «Da- ima ayni istikameti takib ediniz!» şekillerinde hitab edecektr, Diğer taraftan bütün büyük cadde ve sokaklarda halkımızın; daima sağı takib etmesinin daimi bir usul ittihaz edilmesi için İstiklâl cadde- ide başlandığı gibi bu kabil diğer ve bir çok cadde ve sokaklarda da İbir iki güne kadar seyrüseter ve belediye memurları, halkımıza yol gös- terecek ve nazikâne bir şekilde; bu arzu ve Belediye emrini, gelip geçen- Define; çuvallarlal Otobüs Şoför ve Biletçileri !. Çalışma saatleri tahdid olunamıyor |. Şehrimiz otobüslerinde çalışan şo- för ve biletçiler, her gün 18 er saat çalıştırıldıklarını iddia ederek İş Da- iresine müracaat etmişlerdi. İş Dal- ’mlna bu Müracaat tedkik olunmuş ve nakliyat servisinde çalışanlar için: lumumi! bir emir çıkıncıya kadar hiç İbir müdahale yapılamıyacağı şeklin. de şoför ve biletçilere bir cevab vü- rilmiştir. Şimdi biletçi ve şoförlerle diğer İbu kabil nakliyat işlerinde vazile gö- İzenler; bü umumi emrin, bir an ev- vel çıkarılmasını; hükümetten rica etmektedirler, Yeni posta telgraf ve telefon mer- kezleri Posto, Telgraf ve Teletna Umum Müdürlüğü Kocaeli vilâyetine bağlı Derince ve Çoruh vilâyetine — bağlı Kuvashanede P. T- 'T. merkesi aç mıştır. İsimleri değişen P. 'T. 'T. merkez- leri şunlardı! ni ismi Yatağan, Ulanın Gökova, Ma- nisaya bağlı Akhisarın yeni adt Pa- müukova, Tunceli vilâyetine bağlı Plü- mür'ün adı Plümer olmuştur. Muğla vilâyetine bağlı Ahının ye- ı ELİ lecek iş ilânları 2 gün üstüste tek - |rarla neşredilecektir. 127 — Yeni yazıları okur ve yaza- rım evvelce Bölge nüfus memuru yardımcısı olarak vazife gördüm. As- kerliğimi yaptım. Daktilo işlerinde İdır. Kendime bir iş arıyorum. Yal- İbaz ihtiyacımı temin edebilecek az bir para ile çalışmıya hazırım Arzu ledenlerin Son Telgraf iş ve halk sü- tunu vasrtasile (M. A.) rümüzüne müracaat etmelerini rica ederim. 1 mezunu bir gencim. | Yazı ve hesah işlerinde mümarese ve tecrübem fazladır. Seyyar olarak da çalışırım. Her tarafa ve her şehire her bir ücretle giderim. Kefillerim vardır. Arzu edenlerin Son Telgraf Jiş ve halk sütunu vasıtasile (seyyar) rümüzüne müracaat etmelerini ken- dilerinden hürmetle tica ederim. | 129 — İik mektebi bitirmiş, yirmi İyaşlarımda bir gencim. Metin ve te- |miz bir ahlâk sahibi olmakla beraber İçalışkanım. — Binaenaleyh - fabrika, İyazıhane, laboratuvar, eczahane, İo- İkanta, dükkân gibi her hangi bir mü- essesede bana verilecek her türlü işleri namus ve istikametle görmiye İhazırım. İstenildiği şekilde kefalet (de verebilirim. İstiyenlerin; Samat- |ya caddesinde Yokuüşçeşme 136 No, |lu evde Hakkı Ersun'a müracaal ct. melerini rica ederim. 130 — Az bir ücretle fabrika, mü- essese veya ticarethanelerde tahsil- darlık, evrak takibi, leyli mektebler- de gece muhafızlığı veya idare me- İmuru mutdlik gibi her hangi bir iş arıyorum. 8 senelik lise mezunu. yum. Yaşım 30 dur. Kefillerim var- |dır. 'Taşraya da giderim. Arzu eden. lerin Son Telgraf İş ve Halk Sütunu yasıtasile Ramiz'e müracaatlarını ri- ca ederim. . Açık muhabere Bayan Safiye — Sizin için gelmiş bir mektub emrinize âmadedir. Bayan Hicran 2 mektubunuz jvardır. Bayan Zahide — Namınıza bir mektub gönderilmiştir. Bu üç bayanın yarın akşam saat 3 19-1950 arasında matbaamıza teşrif ederek iş ve halk sütunu müharriri- ımızı görmelerini kendilerinden rica Jederiz. BAYAN KÂTİB ARANIYOR Eski ve yeni yazısı düzgün, hosa- bi kuvvetli olup da kanaatkâr bir ücretle bir ticarethanenin yazı ve | hesab kayıdlarında yardımcı olarak İçalışmayı arzu eden bayanların her akşam saat 19.30 dan sanra İş ve halk sülunu muharririmizi görmele- rini rica ederiz. İ e uanniam nn enmİNanaNENNinaNsaN Köy çolısma programları Dahiliye Vekâleti; köy çalışma programlarının hazırlanması hak - kında valiliklere yeni bir emir gön- | dermiştir. Bakanlık bu emirde köy |idarelerine, köy kanunu ile verilen |vazifelerden nüfus esasına göre 1938 yılında programlara alımnacak köy vazilelerinden mecburi ve ihtiyari olanlarını ayrı ayrı tesbit etmiş bu- lunmaktadır. ide çalıştım. Elimde ehliyetim de var- Bayan Şamlı Melek isminde bir u- mumhane sahibinden, hapishanede 'bulunan kardeşini başka bir hapis- haneye naklettirmemek üzere 100 li- İra rüşvet âlırken İzmir umumi ha- pishanesi başkâtibi Necatinin yaka- Jandığını evvelce haber vermiştik. Bu hâdisenin muhakemesine evvelki |gün İzmirde başlanmıştır. Muhake- me çök kalabalık olmuş ve şu süret- le cereyan etmiştir: Evvelâ; hâdise günü; Bayan Şamlı Meleğin kardeşi Bayan Aliyenin evi- ne giden hapishane başkâtibi Neca- tinin yanında bulunan biraderi Fu: (ad dinlenmiş ve demiştir ki: — Âliyenin evine gittik. Ricada bulundu, Mahküm kardeşine veril- |mek üzere yirmi lira alınmasını iste- di. Necati bir iyilik olmak üzere bu parayı aldı. Yoksa rüşvet falan de- ğildir. Hâkim Bay Ramazan, Fuadla Âli- ye ve Meleği yüzleştirmiştir. Âliye ve Melek: — Biz kardeşimizi her zaman zi- yaret ederiz, kendisine epeyce para veririz. Başkâtibin bizden aldığı pa- ra, kardeşimizi başka bir hapish |neye nakletmemesi için istedi; vettir. | Yorganla ipekli gömleğe gelince; |(bunlar da yine başkâtibin arzusile izhar edilmiş ve verilmiştir. Yaş üzüm ihracatı ha- zırlikleri başladı !. Önümüzdeki yıl, yaş üzüm İhra- catını arttırmak üzere şimdiden hâ- zırlıklara başlanmıştır. İzmir Üzüm Kurumu tarafından hazırlanan prog- |ramda, başarılacak bir çok mühim iş- İler vardır. Bilhassa çekirdeksiz yaş | İüzüm İhracatı için tecrübeler yapıla- | Jcaktır. Kurumun üzerinde önemle durdu- ğu yaş üzüm davası muvaffak olmuş gibidir. Bu sene şimal memleketleri- ne ve İngiltereye mühim miktarda yaz üzüm sevkedilecektir. Üzüm Ku- rumu yaş üzümlerimizin reklâm iş- lerine de büyük önem vermektedir. komisyonu Deniz ticareti kanununun yeni baş-| tan tadili etrafında bir hayli zaman- | |dan beri Adliye Bakanlığınca çalı- şan ihzari komisyon, çalışmalarını bitirmek üzeredir. İhzari komisyon, İçalışmasını bitirdikten sonra alâka- h bakanlıklar delegelerinden mü - rekkeb olmak üzere kurulacak ikinci bir komisyon hazırlanan projeyi ted- kika başlıyacaktır. Ç | Ivnloro tüküren!ere ceza! Belediye sivil ve resmi memurları (dün şehrimizde ve bilhassa büyük İcaddelerde tera ettikleri teftişler ve sıkı takibler neticesinde yere tükür- hesab veriyor !.. Yapılan cârm_ıî;ı;,;;ı;lla hemen tevkif olunan başkâtibe bir de ipekli yorgan ve gömlek verilmiş Bundan sonra dinlenen mahküm- lardan Hamdi Baba da: — Bir gün, bir yoargan ve bir de kâğıda sarılı bir şey getirdi. Bunu Yuda'ya ver! dedi. Ben de Yudaya verdim. Bunlar başkâtibin odasına konmuş. Olup bitenden haberim yök- tur, demiştir. Bundan sonra, mahküm bazı şa- hidler de dinlenmiştir. Bunlar da |fa- delerinde: — Bir gün hastahaneye giderken |karşımıza Âliye çıktı. Bak.. Necati işvet yiyor. Herkesi haraca kesiyor, yordunuz, gördünüz mü? Rüşvet aldığı meydana çıktı Demiş olduğunu söylemişlerdir. le tahliyesine karar verilmesini söy- lemekle beraber takibat için vilâ - İyetten izin istihsali lâzım geldiğini İsöylemiş, Müddelumumt muavini, |buna lüzum olmamakla beraber, tah- |liye talebinin reddini istemiştir. Hâkim düşünmüş ve neticede suç- lunun Adliye memuru olmasına ve Adliye memurlarının tayini encüme- ne aid bulunmasına binâaen vilüyet- İten izin istihsaline lüzum olmadığı- ]mı, tahliye talebinin reddine ve bazı |şahidlerin celblerine karar verllerek duruşma yakın bir güne talik edil - miştir, - için yapılacak mü- racaatlar |. Türk vatandaşlığına kabul olun - maları için müracaat eden ecnebi te- baa veya tabiiyetsiz. kimselerin ve varsa aileleri efradının tahkikat ev- raklarında; milliyet, din ve mezheb- lerinin âyrı ayrı zikir ve tasrih olun- ması ve diğer şekilde vaki olacak müracaatlerin kabul olunmaması a- lükadarlara tebliğ edilmiştir. |Türk tiyatrosunun tarihi | Eminönün Halkevinin tertib ettiği konferanslara her hafta perşembe günü devam edilmektedir. Bu sene- nin son könferansı da Selâmi Sedes tarafından; (Türk Tiyatrosunun ta- rihi) mevzuu ile verilmiştir. , Selâmi Sedes; bu konferansında bizde tiyatronun kuruluşundan bu- güne kadar geçirdiği safhatı anlat- mış ve Türkiyede asıl tiyatronun 'Türk kadını sahneye çıktıktan sonra cumhuriyet devrinde kurulup yine ayni devirde inkişafını tebarüz ettir- Miştir. Şehir Tiyatrosunun on senelik me- saisinden bahsetmiş, eserlerin sah- neye konuş, uslüb ve teknik bakım- larından nasıl ilerlediğini anlatarak bugünkü Türk tiyatrosurun garb ti- )yatrolarile müsavi denecek bir şek- dükleri görülen 25 kişiyi para ceza- sına çarptırmışlardır. le gelmekte olduğunu, yabancı mu- harrirlerin yazılarına dayanarak is- bat etmiştir. GÖNLÜM - YAZAN NU SRET SATHRA/COŞSKUN DEBİ ROMAN:32 imkânlarını elde edecektir. Bir gün için nasıl olsa evli olduğumu, yahut kız bulunmadığımı öğrenecek elbet- te, O zaman iki taraflı muadeleyi be- raberce halletmiş bulunacağız. Bu adamda beni çeken garib ve ân» Dikkat ediyor musun? Bir taşla iki kuş vurmuş oluyo- rTum; Romeo ile Jülyet'i andıran roman- fik bir aşktan sonra asıl! arzuladığım ir ve işlenmemiş bulunan bu ha- uğruna kendimi tehlikeye attığım âten enteresan tipin bütün her- maceralı hayatın en çılgın safhası. aytıldığı tarafları görmek, na geçmiş, iş buraya gelinceye ka- istiyorum. dar da onu tamamile teshir etmiş, a- bu meçhul taraflarını çözün Tadığı kadının ben olduğuna kendi- kendi merakımı tatmin edinceye ka- #i inandırmış olacağım. da, her halde, o da beni tanımak — Hakikati öğrendiği zaman; muhak- dar uzun uzun konuştuk, iki canbaz kak ki, telâkkilerinden, düşüncele - bir ipto oynuyorduk. Fakat her hal- ğunu sanarak ürperiyor insan! rinden,, kararlarından feragat ede- cek, ve benimle el ele ayni dikenli yolda yürümeğe mecbur kalacak. Kendime çok güveniyorum değil mi? Amma bunda haklıyım İlhan!.. Karşımdakini tamamile ölçtüm, anlıyamadığım bir kaç tarafını da aşdınlatınca onu kıpırdanamıyacak bir hale getirmek işten bile değil. Mağlübiyeti çok çabuk kabul ede- ceğine tam bir imanım var. Şimdi, maksadımı tamamen anla- dın, hikâyenin arkasına devam cde- bilirim. Pendiğe gidip gelinceye ka- de benim hünerlerim onunkinden kat kat üstündü. Ağır ağır, tane tane konuşuyordu. — dir, Gayet tatlı ve muntazam bir ko. bir insanızdır. Yaratıcı bir insanız. lemeden, dir. nuşüşu vardı. Heyecanlı olduğu aşikârdı. Fakat jestleri ve konuşuşile bu he- — Biz, diyordu, insanların bir çok meziyetlerimiz vardır. İyi bir insanız- müşfik bir insanızdır, çalışkan Kusurlarımız vardır: Kötü bir insanızdır, seciyesiz bir Bundan sonra suçlu Necati kefalet- Konferanscı bundan sonra İstanbul ||. rimizde orman muhat za memurluğu da yapmış! Bundan 5 sone evvel, bir gece vak- tl Aydının Esbeğli köyünde Bandır- malı Ziya isminde bir genci öldüren o köyden Halil oğlu Kâzım, Aydın Ağır Ceza Mahkemesince; 14 sene hapse mahküm edilmiştir. Fakat Kâzım, hastalığını bahana ederek o sıralarda Aydın memleket hastahanesine naklolunmuş ve bu: radan bir gece yarısı pencoreden yorganlara sarılarak aşağıya inmek suretile firara muvoffak olmuştur. Ve 5 senedenberi bir daha da bulu- 1namamıştır. Fakat, Kâzım'ın peşini bırakmıyan Aydın polisi, Kâzimiın Erbeylideki oğluna imza ve adressiz sıhhat haberini bildiren telgraflar çektiğini sezmiş ve o mahallin zabı tasına bildirmiştir. Gelen karşılıkta, bu telgrafların yolcu işaretiyle çe. kildiği yazılmıştır. Kâzım da bu su- retle bir müddet daha kaçtığlı Zon- İguldakta yaşıyabilmiştir. Kâzım, son defa çektiği bir telgrafta oğluna post- İrestant bir numara vermiştir. Bunu fele geçiren Emniyet âmiri Zongul- dak polisine bildirerek kaçak kalili yakalattırmış ve Aydm'a getirterek Adliyoye tesli metmiştir. Kâzım, Zonguldakta kunduracılık letmekte imiş. Aydın hastahanesin- den kaçtıktan sonra İzmire giderek 'orada Mehmed Çetin adlı bir nüfus İcüıdanı ele geçirmiye muvaffak bl: |muş, buna fotoğrafisini yapıştırarak |sahte bir mühürle tasdik ederek hü- viyetini tamamen gizlemiştir. Bu sü- retle İzmirden İslanbula geçen Kâ- zım, Beykozda orman muhafaza me- murluğunda çalışmış ve oradan da Zonguldağa giderek kunduracılık ya- parak hayatını kazanmıya başlamış. tır. Orta Anadolu'nun | ağaclandırılması Ziraat Vekâleti, ziral işletmeler Kurumu, Orta Anadolunun ağaç - landırılması etrafındaki çalışmaları- 'na devam etmektedir. Kurum, şimdi- ye kadar 65 bin çukur açtırmış, bu İçukurlardan 35,000 tanesine meyva İve orman fidanı diktirmiştir. Yugoslavya- Alman- ya dostluğu Berlin, 24 (A A,) — Yugaslav hü- kümeti, Almanyada yeni koönsolos - İhaneler açmak niyetindedir. Bu yeni (konsoloshanelerin ilkleri Münih ve Hamburg'da tesis olunacaktır. 24 İ. Kânunı Pazartesi Kışın şiddeti — fırtına | Bu kelimeyi taşımak saadetine e- renler ne kadar meziyetsiz olurlarsa olsunlar, şerefli bir insandırlar, fa- kat bu sıfatı kendilerine vermekte yıskandıklarımız ne kadar meziyet sahibi olurlarsa olsunlar, hiç bir kıy- metleri yoktur. Bu noksanlık bütün meziyet fazlalıklarını siler, süpürür. Namussuz bir insanın yaşamağa hak- kı yoktur. Nasıl katilleri, canlleri, hırsızları, fena hastalığa yakalanmış olanları aramızdan ayıtıyorsak, bun- ları da kendilerinde eksik olan' şe- yin bu vesile ile tezahürünü de bek- cemiyetten gzaklaştırmalı. dır. Eğer bu tezahür ancak kanutu; müeyyideleri harekete getirebiliyor- yecanı o kadar güzel boğuyör ve o insanızdır, kalbsiz bir insanızdır, ten- sa, o zaman bu tip insanlara en ağır kadar tabii görmeğe muvaffak olu- bel bir insanızdır. Bir eser çıkarmak- cezalar verilmelidir. tan, ortaya bir şey koymaktan âciz — Hastalık artınca hekimler yordu ki.. Gözlerinde, insanı büyüliyen bir insanızdır. başkalık, bir cazibe ışıldıyor. İlk bakış Fakat bütün bunların fevkinde |- ta mânasız, donuk iki göz hissini ve ki heceli bir mefhum vardır ki, bu- KA ren bakışları zamanla karşısındaki- ::... 'bizde bulunuşu veya bulunma-- çilebiliyor. Fakat dünya bir aâhlâk ve ni derhal tesiri altına alıveriyor. yışı bütün meziyetleri kusura, bütün Sözlerinin tesirlerini arıyan bit kusurları meziyete tahvil edebilir. göz gezdirişi var ki, rabunu okudu- Bu kelime, namustur. geç te İktisad! olsa çaresini ğ buhran olunca, bir takım tedbirler- le bunun kısmen de olsa önüne ge- namus telâkkileri buhranına nan- zeddir. O zaman ne olacak?. (Devamı var)