#£-SONTELOCPA ——— | $ 3 $ JEski bir Yeazan : Arar isen işin hep yekdiğerile temiz, doğru bir kadın görünce be- ni kendisinden soğutup onu elimden ak için bu masalları uyduruyor- 'urhan güldü: — Darılma amma Abdi bey, biz bütün arkadaşlar seni hayli saf bi- lirdik amma, bu kadar da mantara basacak, kül yutacak kadar alık ol- duğunu tahmin edemezdik! Kalk iş- 'a anun tellâlını bulayım, bizi gö- türsün çalıştığı randevu evlerinden birine! Abdi yine kabul etmedi: — İmkânı, ihtimali yok böyle şe- Dedi. Vükıe o eskiden srasıra irmüş amma, bana dost olduğundanberi ben kalı- brmı basarım ki böyle şeylerden kat- iyyen elini, eteğini çekmiştir. Kadın gideli bir saatten fazla ol- duğu halde hâlâ gelmemiş ve Abdi beyin fena halde içi sıkılmıya, başla» mıştı. Şimdi ikide bir saatine bakı- yor ver — Acaba gelmiyecek mi, acaba za- vallımın kız kardeşi büsbütün fenas laştı da onun için mi gecikti? Diye söyleniyordu. Turhan artık olmuştu ve onun artık kalkmak za- manı gelmiş gibiydi. Bir aralık bi- rahaneden içeriye kim teşrif buyur- sa beğenirsiniz? Turhanı iki yıl ön- ce Beyoğlunda ilk defa bir eve gö- türen kıranta muhabbet dellâlı gel- mesin mi? Turhan bunu görünce herife elile işaret etti, sonra Abdiye döndü: — Bak şimdi benden değil, yanı- mıza gelecek adamdan o kadının ne mal olduğunu dinle' Abdi sordu: — Kim o adam! — Kadın komisyoncusu kim ola« cak! Herif geldi, yanlarına çöktü. Tur- han herife bir sigara uzatarak lâfa başladı: — Demin senin mahudlardan biri a idi! — Hangisi acaba? — Izmaro! — Izmaro da kim, ne bileyim? Şu- nun şeklini şemailini terif geç ki ağ- nayayım kim olduğunu! — Hani, canım bir gece, Tarlaba- şında bir evde ben onunla birlikte gelmiştim de siz de yukarıda.., — Hanaa... Şimdi kefşetmişim kim olduğunu... Velâkin onun adı Izma- to değildir ki! - Ya nedir ya? — Onda sen âd ma san mi ararsın! © kimine adım Izmatodur - der, ki- mine Kiryakiçe der, kimine Argilo der, kimine Kamelya der, hülâsa der, oğlu der. Halbuki onun asıl adı Til- ki Marikadır. — Kız kardeşi hasta « Kimin? — Izmaronun, yahut Marikarin! Abdi bey şimdi bunları can kula- ğile dinliyor ve ikide bir ahlar, of- lar çekerek saatine bakmayı unut- bi ş yahul Polis romanıNo. 29 AKŞAMCILAR ü— P- 7 İkincikânun 028 ı akşamcının detterinaen) Osman Cemal Kavallı aslını beniâdem ğirader sayılır. Jeakarı geldi, hasta kardeşin fenalaş- |tı, seni istiyor ! deyip onu yamımız- dan aldı, götürdü. — Mantardır, mutlak evlerden bi- Tine başka bir enayisi gelmiştir, ona Bötürmüştür. Yoksa onun kız karde- şini ben demin teyzesile birlikte Ba- lıkpazarından mezelik öteberi dü - zerlerken gördüm ! Turhan, Abdi Beye döndü : O, melül melâl | — Ben şimdi hiç bir şey duyacak halde değildim; siz muhabbetinize bakınız ! 'Turhan, herife sordu : — Onun kız kardeşi kaç yaşında? — Ne diyorum zatınıza ? Yavaş iyavaş büyüyor, gelişiyor, yakında Lokman hekim efendimizin ye de- |diği çeşitten olur. Şimdi henüz on |dört, on beş yaşındıdaır... İşinin hakkile ehli, erbabı olan kı- iranta tellâl Abdiyi göstererek : — Beyefendi bilâderimiz ne için löyle düşünüor, lafa karışmaor, yok- sam bir derdi, bir kederi, bir sıkım- ftısı vardır ?., — Öyle olmalı ! — Eğer derdi, sıkıntısı bir hatun- Cağız meselesinden dolayı ise merak buyurmasınlar, onun çaresi hıp deyi bulunur. Yok, eğerleyim başka bir Madam Adelâ- dır, Madam Adelâ !.. — Madam Adelâ da kimdir? Şu, İszamra ban İspany Yahudicenin fari: nu bunu kandıran Galatalı Yahudi İkızı ise ben şimdi gider, Parizyanas dan enseler, şıpınişi buraya getiri- rim . — Hayır canım, bu Adelâ başka Yani senin anlayacağın bi- zim arkadaşin âh Adelâ, af Adelâ ! diye yanıp tutuştuğu karı, bana da İkendisini vaktile İzmaro diye yut- turmuş olan senin mahud Marikadıı Vay babasının canına ! Vay kö- lunun karısı vay ! Demek ki ken- İdisini Beyefendi bilâderimize de (A- delâ) deyi yutturmuş he? Vay ölü- sü dirisi kandilli karı vay ! (Devamı var) | Hayat inceldikçe inceldi (5 İncl sayfadan devam) ye intihab ederken kendi zevkimiz- den ziyade götüreceklerimizin ne - den hoşlanacaklarını bilelim. Kalıyor çehrelerimize vereceği - İmiz çeki düzen meselesi ise daha zi- yade incelik istiyen bir iştir. Bazı çok güzel kadınlar vardır ki bazı çok zengin adamlar gibi zevk- ten, incelikter mahrumdurlar. Sa- hiblerine çehrelerine yakışacak bir şekil veremezler. Rösimde gördüğünüz artistler bu hususta muvaflak olanlardandır. Bir parça tetkik edilirse görülür ki si- manın inceliği, uzunluğu, genli ne ne kadar dikkat edilerek saçların ona g düzeltildiği görülür. Her iki çehre de son derece tabil görüne mektedir. ONU KiM ÖLDÜRDÜ? Yazan: Moris Löblan Nakleden:fa. Fakat kabil mi idi? Marki d'Erle- (etekliği, harikulâde nefis ayaklarına mont'ün kızı, henüz vilâyetten gel- miş olan bu acemi mahlük, bu dere- ce sahne alışkanlığına ve meharete nasıl sahib olabilirdi?.. Voölnik şatosundan döndükten, e- ine gittikten sonra giyinip buraya gelebilmek için ne zaman fırsat bu- labilmişti? Raul, di lükçe bu su- allerin hepsine bir cevab buluyor ve mantikf bir teselsül yapıyordu. Zira, nihayet hakikat, cânlı olarak karşısında ve sahnenin üzerinde du- ruyor, Valteks'in yüzünde, Jorjöre« nin şübhelerinde okunuyordu. Şimdi dansöz, hareketini hızlan- dırmıştı. Kendi mihveri etrafında ve tek ayağı üstünde dönüyor, birden- bire duruyor, orkestranın bir tem - M GRü Ğ İ sür'atin verdiği tesirle açılan bir hâle teşkil edince halk çılgın gibi sikışlamıya başlıyordu. Jorjöre, Ra: vle eğildi ve: — Bak, dedi, iri Pol kolislere doğ- Tu kayıyor.. Filhakika İri Pel, kölislere doğru ilerliyordu. Râul, bu manevrayı gör- dükten sonra : — Evet, dedi, gidip içeri girecek, idansöze sokulacak. Adamlarına ten- bih et de, artistlerin kapısında top- lanıp beklesinler. İcab ederse ora - dan yakalarlar. Jorjöre bu noktainazırı tasvib etti. Başmüfettiş, adamlarını toplamıya giderken, Raul gazinodan çıktı ve polislerden daha evvel artistlerin ka- pisına doğru ilerledi. Tam bu esna- da Kurvil kendine yetişmişti. — — Jorjöre dedi, sizi ve maskeli | “|mesi beklenmketer |için korkuyordu. Vaydmanın (5 inel sayfadan devam) kalmamıştır. Kollet'in kocası Hanri Triko'ya yeniden bir takım - sualler sorulmuştur. Hanri Triko'nun daha evvelki ifa- delerinden «Son Telgraf» uzun uza- dıya bahsetmişti. Tekrar anlaşılıyor ki Amerikalı dansöz Joan Foven'in öldürülmesinden Millon'un da, Kol- *t Triko'nun da vaktinde haberleri vardı. Fakat kollet şimdiye kadar hep şunu iddia etmişti. — Ben korkmuştum, ne yapacağı- mı bilmiyordum. Halbuki kadının kocası şunları r ki bu suretle Kollet'in kork- ığı, vak'anın içinde bulunduğu heticesi çıkarılmaktadır. ifinden evvel son defa olarak ikinci teşrinin 3 üncü günü görmüştüm. Evet.. Kendisini © tarihte sonuncu defa olarak gördü ğüm zaman bana dedi ki: — Sağ bacağımda bir şiş var. Be- İni rahatsız ediyor. Fakat fazla bir şey söylemiyordu. Merak ederek kendisine ışrar ettim. Bir çok sualler sordum. O zaman ba- na dedi ki: — Sana yalar, söyledim. Ava çık- mıştık, Avda kaza oldu. Ben de ba- cağımdan yaralandım. rar kendine işin hakikatini mek üzere bir takım sualler sordum. Bana şunları söyliyerek sözüne ni- |hayet verdi: — Million bana dedi ki: — Vaydman Joan Foven'i öldürdü. İrek Amerikalı kızı duğu man birdenbire geldi. Son de- rece kızdı. Tabancasını çekerek bir el ateş etti. İşte kadının koc n da istinta r bunlardır. Bundan sonra istintak hâkimi tıb- bıadliye gidefek Kollet'in yazalı ba- cağını muayene ini söylemiş - tir. Hekim giderek Kollet'i hapisha- nedeki hücresinde muayene attik- ten sonra gelmiş ve; - Evet, demiştir. Kadının sağ ba- 'nda iki yara yeri vardır. Bu y e kap r. Yerleri vardır. Bunların atılan bir kurşundan ileri geldiği anlaşılmaktadır. Fakat karı ile kocanın yüzleştiri!- Her halde çoktanberi — biribirlerini görmiyen bu karı kocanın biribirlerile yüzle- şerek söyliyecekleri sözlere çok e ihemmiyet verilmekte Bu sahnenin çok heyecanlı olaca- Bi kolaylıkla tahmin edilebilir. O kadar ki meselâ Million ile Bayd - man'ın yüzleşmelerine ilk günlerde çok efemmiyet verilmiş, fakat bu sahne o kadar heyecanlı olmamıştır. oön nin görüşmesi sahnesi en heyecanlı olmuştur. Şimdi Kollet ile kocasının SAA L rınızı derhal kesel alınabi |dansözü tevkif etmek için adamları- na emir verdi. Raul'ün korktuğu da bu idi, Dan- sözün Antonin olup olmadığım bil- rsiyordu. Fakat eğer öyle ise, bir ta- raftan polisler, bir taraftan da İri Fol tarafından çevrilmiş iki ateş ara- İsında kalmış bulunuyordu. Raül korktu ve koşmuya başladı. |Kendisi için korkmuyordu. Antonin Zira, İri Pol'ün İsert ve kaya çehresindeki manalar, (onun hiç bir şeyin önünden çekin - miyeceğini ifade ediyordu. Raul ile Kurvil, artistlere mahsus kapıya gelince, kapıcı onları göğüs- ledi. Fakat Raul, hiç bozmadan ! — Polis... Diyerek yanında Kurvil ile bera- ber içeri girdi. Bir merdiven ile ar- tistler odasına çıkıyordu. Tam bu es- 'nada, sahheden maskeli dansöz çık- miş bulunuyordu. Halkın alkışları yüzünden üç dört defa sahneye çık- mak mecburiyetinde kaldığı için o- rada gecikmişti. Omuzunda büy bir şal vardı. Raul birdenbire Val » teks'i gördü. Damarları şişmiş, göz- Jeri büyübüş olan İri Pol'ün yüzün- Genç kadının İ;(;câsına anlattığ!'| masal nihayet meydana çıktı !. ğ Ben bunu tabil bulmamıştım. Tek-) j diş, nozle grip, romatizma ve bütün ağrıla- Icabında günde 3 kaşe kurbanları | ası da diğer bir noktadan eyecanlı — olacağa benziyor. İVaydman'ın köşküne komşu olan ve evvelce ifadesi alınan Moli'nin para İkaçakcılığı yaparak Almanyaya gi- di n kendisile beraber Million ve |Fan Blank da vardı. Netekim onlar Almanyada yakalanmışlar, — hapse |konmuşlar, fakat Moli kurtulmuştu. Bu üç kişinin Almanyaya seyehati esnasında beraberlerinde üç de ka- din bulunduğu anlaşılmıştır. Fakat bu kadınların kim olduğu meydana | çıkmadığı gibi bunların izleri de bu- lunamamıştır. Yalnız üç kadından bolmuştur. Bunlar hak at yok dej Vaydman'ı izerine ortadan kaybolduysa ikincisi Hindi Çiniye iştir. Fakat bu daha evvel orta- n kaybolmuştur. Çünkü gittiği söylenmektedir. Hindi ye giden kadının hüviyeti hakkında İdaha esaslı malümat toplanınca ker da yakında izi bulunacağı tahmin e- dilmektedir. Bu kadınlar Almanya- lice Eötürüp geti: ve Jan Blank - ish in emri altında bulunan | dır. Hattâ kadınlardan | birinin o sıralarda Frankfortta bir mağazada olduğu da meydana öz Vayd- man tarafından öldürülerek gömü di gömülü bulun- | duğ e giderek ellerine geçirdik- |: leri rastgele bazı şeylerle - toprağı | kazmış ve cesedi gördükten sonra İtekrar örtmüş olmalarıdır. Kollet Triko'nun kocası yukarıki ifadesin- de karısından bunu duyduğunu 5ö) İlemişti. Vaydman ise o sırada üstle- Jrine gelmiş ve Kollet'i yaralamıştır. Romanya Başvekili î Ve madam Lopesko | Romanya kralı Karol'ün Lapesko İisminde tanıdığı bir kadın vardır ki bu kırmızı saçlı kadın senelerdenbe- İri kendisinden bahsedilen bir ro - manyalı yahudidir. İngiliz gazetelerinin yazdığına gö- re madam Lopesko yakında Bükreş- ten hareketle bir müddet istirahat 1- çin Parise gidecektir. Romanya baş vekili Goga yahudileri Romanyadan çıkarmak isterken Romanya — kral- İnm sarayında bir yahudi kadının bulunmasına müsaade edilmiyeceği anlaşılmaktadır. llir. den, maskeli dansözün muhakkak su rette Antanin olduğu, büyük bir teh- likeye maruz bulunduğu anlaşılıyor- | du. Raul, gözlerile Jo aradı, bu aptal ne yapıyordu? Nerede idi? Mü- cadelenin burada cereyan edeceğini anlamamış mıydı? Fakat Jorjöre o- râda değildi. Onun için Raul, derhal karar vererek mücadeleye atıldı ve |Velteks'in omuzuna yavaşca dokı İri Pol, dününce, Raul'ün müstehzi | yüzü İle karşilaştı : Biz. siz ha.. diyordu, demek siz İde buradasınız? Yoksa beraber mi geldiniz?. Sesinde ve halinde müdhiş bir kin vardı. Fakat kendini zaptetti. Zira, İyanlarında birçok halk vardı ve du- — Evet, dedi, onunla beraber gel- dim. Kendisini bana tevdi etliler... Muhafazasına memurum, Galiba za- vallı kızın peşinde dolaşan birsürü serseri varmış. Ne dersin bu işe? Hoş değil mi?.. fonu yyukarıda zannetti rdivenleri çıkmağa — başladı. | ten ayrılmadığı anlaşılmıştır. Bunun | ” alanarak hapsedilmiz ( No:r22 Bir Günahın Romanı dırım. süratile kalktı ve köşa koşa kapıya gitti. Sonra salona çıktı. Göz- (&ını bir leri büyümüş, asabı bo: tarafı zangır, zangır Tonun kapısını açlı. Ve orada Sunayı bekledi. | Suna aşağıdan bir gürültüler duy- **t kimindi? H müş fakaf bünü Ayşe ninenin yap- tığına zahip olmuştu. Çünkü Ayşe nine, her zaman kendisini bekler o gelinceye kadar uyumazdı. Genç kız e yavaş birdenbire olduğu yer- de kalıverdi. Salon katına kadar gelmiş, orada nesile karşı karşıya gelerek oldu- | (ğu yerde donakalmıştı. Kâmran hanım, karşısında dim- 'dik duruyor, kaşları çatılmış, gözle- büyümüş ve öyle bir hal almış ki, bir adım daha yaklaşsa onu hemen can hanımın ilk sözü şu ol- — Söyleyiniz diyordu. Böyle gece vakti nereden geliyordunuz. Ben si- — Susuyorsun değil mi?.. Esasen, enin konuşmana, senin bir tek söz lemene müsaade etmiyorum, lü- mran Hanım ateş püskürüyor- unanın yüzüne doğru hay Sus. artık bana anne dem kü ne ben senin gibi bir oduncu kı- zının annasiyim.. ve ne de sen, be - nim gibi asil bir atlenin evlâdısın.. Simdiye kadar seni kapımâ Kd göbi besledim.. halbuki d değil, bi parçası idin. Sana, movküni şimdiy kadar bildirmedim. Artık çokül, kar- şımda hiç durma... Ve genç kızın yüzüne salonun ka- premı giddetle kapadı. Çekildi, gitti. Bu darbe genç kızı olduğu yerde yağıvezdi. Islak ve perişan — başını, merdivenlerden kaldırdığı zaman, a- radan kaç saat geçtiğini ve burada İne kadar kaldığını hiç bilmiyordu. Korkak bir vaziyette gözlerini etr. ta gezdirdi. Köşk hâlâ sessizlik için- | de idi. Henüz sabah olmam) rafına baktıkça orada kendi.: leri, ayakları zincirlenmiş, tın: neye kapatılmış bir deli.. büyük bir cinayet işleyerek hapse tıkılmış bir 'coni zannotti. Hayır, böyle de değil- di; o, iki, Üç eskisi, pırtısı eline veri- erek köşkten kovulan bir besleme değil mi idi?.. Kâmran Hanımın — haşin — sesleri, yine Sunanın kulaklarında canlandı. çekil karşımdan, artık bana görün- 'a odasına çıktı. rt ayrı huzün şgeye süremiyor- Yâzan : Nezahat Gültan | Köâmran hanım yerinden bir yıl- I'm» Hayatının çok neş'eli ve yine çok huzümlü dakikalarını gizli man ne kadar seve |Onu evv mişti. Y bir fakir o- Jdünet kızının elbette bir beş- leme parçı y İkorktu. Hiç bir şey almadan, hiç bir jseye elini sürmeden odadan çıkıp a- Jodı | ; , saçları dağılm teri ağlamaktan kızarmış, © kılıksız ve dalgin bir h ö d Bir müş gibi gözlerini ka- fakat karşısında bul, fırlari mu Suna idi. yye nine onu ilk defa bu kadar igım ve perişan görüyordu. Merak | Onüu yanına oturttu : — Suz.. sesini çıkarma, şimdi her şeyi öğreneceksin.. dedi. | olup bitenleri, duğu gi lattı ve sön sözleri de şunlar oldu :, — Ayşe nine, ben gidiyorum. Bü; bakikatleri öğrendikten sonra, te hiç bir hakkım kal- . Bir oduncu kızı, bu köşkün Ayşe nineciğim Söyle. (Devamı var) Bilr kadının Tuvalet masası Nasıl olmalıdır ? (3 incisayfadan desam 1 labalık ve kârışık bir halde değil - İdir, olmamalıdır. Pudra — kutuları, İrujlar hepsi yamındaki — çekmelere (konmalıdır. 'N üzerin- İde fırça, küçük el aynası, ve kolon- yâ pülvarizatörü bulunmalıdır. Çok zevk sahibi kadınlar tuvalet masala- rının üzerinden bir demet çiçeği hiç eksik etmezler. Onlar süslendikleri zaman yüzlerinin yanında çerçeve İgibi bir demet çiçek isterler. Çok karışık bir tuvalet masasında bazen pudranızı bile bulamazsınız, halbuki yanı çekmeli olan — tuvalet masalarının her bir gözü ayrı bir tu- valet eşyasını hasredilmelidir. Bu suretle sol taraftaki ikinci gözde dra, sağdaki birinci gözde ruj ilâ, diyo gece karanlıkta bile istediğini. zi bulabilirsiniz. Malümdur ki, tuvalet maş;ı durduğu budvare bir kağlıın en sami- mt kadın Gostlarını alabilir; “ yant miüsafir kabul ettiği bir budvarın tu- valet masasının karma karışık ol - ması güzel olmıyan bir manzaradır. Onun için mümkün olduğu kadar tuvalet Masanızın üzerini boş bıra- kın, bi n hem daha pı daha güzel bir manza j - Malüm ya, üzerime bir iş alın- nirim de. i hem şimdiye kadar dığım hiç bir iş yok! — Valteks titredi — Demek muvafi — Tabil .. — Atıyorsun sen. Ancak ben öl - ik oldun?. İdükten sonra buna muvaffak ol İlirsin, balbuki ben daha |buraday ölmedim, — Ben de buradayım. Hattâ birazi eyvvel de-istakoz barında idim. — Ne? Ne dedin?.. — Jokey kıyafelinde bendim.. — Alçak... — Oraya polisleri de ben getirmiş- tim. Seni yakalasınlar diye.. Valteks gülmiye çalışarak : — Amma, dedi, muvaffak olmadın. | — Fakat artık bu sefer kurtula - İmazsın. Jorjöre adamlarile burada! — Yalan söylüyorsun ! — Emin ol ki burada. Sana derhal kaçabilesin diye haber veriyorum. Henüz vakit var, İri Pol, dört tarafı sarılmış bir do- /muz gibi etratına bakındı. Demek “ firar fikrimi kabul etmişti. Raul bundan memnun oluyordu. Zira, bir defa Valteks'ten kurtulduk- |tan sonra, sarı Klârayı, yani Anto- nin'i polislere karşı müdafaa çocuk oyuncağından ibaret kalırdı. Haydi, ne duruyorsun? Yürü- sene !.. Fakat Raul geç kalmıştı. Tam o esnada maskeli dansöz yine ulkışla- rın mecburiyeti altında çıktığı sah- İpeden dönüyordu ve merdivenler. çden Jorjöre, peşinde beş sivil polis lolduğu halde koşa koşa geliyordu. Valeyks tereddüd etti. Bir taraf- tan maskeli dansöz karşısında, öbür taraftan da Jorjöre beş altı adım ö- (tedeydi. İri Pol, âni bir kararla ce- binden tabancasını çıkararak — ateş etti. Fakat Raul bir tokat vurarak, tabancanın mamlusunu havaya kal- dırmış, kurşun da dekorlar arasında kâybolup gitmişti. Bununla beraber | Valteks'i tanımış olan maskeli dan- İsöz baygın bir halde heyecan ve kor- İkusundan yere yuvarlanmıştı. (Devamı var)