KISA BİR ANK mükâfatına de namzeddir.,, Geçenlerde Peyami Safa «Cumhu- Tiyet» gazetesinde; mutad haftalık €debi konuşmalarından birinde <E- debiyatmız Nobel mükâfatına lâ- Yik mıdır?!» meselesini mevzubahs #tti. Zaman zaman edebiyatımızın Yokluğundan ve yahut zaifliğinden bahsedilir, bizde edebiyat var mı, Yok mu şeklinde münakaşalar yapı- hr. Muayyen zamanlarda Nobel mü- kâfatı sahiblerine verilince bu dedi- kodu tazelenir, edebiyatımızın diğer Milletlerin edebiyatı yanındaki mev- küne tokrardan bir göz atılır. Vâkıa her vakit bu göz atışta vardığımız hetice aynidir ve bu netice ile daima bedbin oluruz. Bu sefer de, Nobel edebiyat mükâ- fatı verildikten sonra bir çok kimse- ler sormağa başladılar: — Edebiyatımız Nobel mükâfatı- Di kazanamaz mı?. Bizde böyle beynelmilel piyasaya Çıkacak değerde mâta islihsal ede- Sek kalem sahibi yak mudur?. Bu suale muharrir Peyami Safa Imuhatab olmuş, bu vesile ile divan #debiyatından bugüne gelinceye ka- dar bütün edebiyatımıza kuş bakışı bir nazar atfederek «Edebiyatımız Nobel mükâfatına lâyik mdır?» i- fimli makaleyi yazmış.. Bunüu bir fırsat addederek bazı Muharrirlerimizin fikirlerini topla- dim. Cevablarını iki gündür gazete- Miz sütunlarında okudunuz. Umu - TMiyet itibarile, bu kısa ve küçük an- e devab Vveren muharrirlerimiz — «Nobel edebiyat» mükâfatım kazan- © Majfh uzak bir Ihtimal olarak görü- Yorlar, kazanacak kudrette eserleri- Miz mevcud; fakat bunların evvelâ Geçer dillerden birine tercümesi lâ- Zım diyorlar. Bütün cevabları neşrettikten son- Ta, ön son olarak Peyami Safa'ya ay- Bi suali tekrar tevcih et Vâkıa | Tnüuharririn, makalesinde bu husus- fa verdiği hüküm bizce matüm. #| Fakat çıkan cevablardan sonra Sot Sözü nihayet ilk ahibine bırak- Mak daha yerinde bir hareket ola- Saktı. Ayni zamanda Peyami Safa- ni okumamış o- Vaydman artık sakal bırakmışa mziyor. Sorgu hâkiminin karşısına fıkarılmak üzere jandarmalar tara- findan muhafaza altında götürülür - çehresini gazetecilerden, fotoğ- Yapması ihtimali düşünüldüğü i- VE.. CEVAPLARI Edebıyatımız Nobel Peı;amı Safa ! — “Lâyık değilse bile, her hal- ET | | | J lâyıkmıdır'? Diyor. İlanlar da bir makale olarak değil, bir anket cevabı olduğu için bittabi daha açık olarak, öğrenmiş buluna- | caklardı. Peyami Safa kendi ortaya attığı | suale, kendi muhatab olunca gülüm- sexli ve şu cevabı verdi: - Makalemde söyledim: Edebiya- tımız beynelmilel bir kıymet olmak | istidadların) yeni gösleriyor. Bizden evvelkiler, muasırı oldukları bir dün> yanın endişelerine hiç iştirak etme- | den, Allah, âşk ve şehvet gibi üç e- zeli «tem» içinde kalmışlardır. Na- mık Kemal'den sonra edebiyatımıza | mahdüd bir sosyal endişe girdi. Bu , Türk vatanının hususi kederin- dcn ibaretti. Cihan edebiyatını meş- gul eden beşeri davalardan hiç biri ledebiyatımıza aksetmiş değildir. Bu- gün teşekkül halinde bulunan nesil- leri istisna ediyorum, Mütarekeden sonra edebiyatımızın sosyal ve be- şert mevzulardaki inkişafını inkâr etmek mümkün değili Edebi uf- kumuza bakarak diyebilirim ki, No- bel mükâfatına lâyik değilsek bile, her halde namzediz, Peyami Safa'nın cevabını böylece tesbit ettikten sonra ikinci suali sor- dum: — Peki, Nobel mükâ muharririne ve bir eserine ver- | mek icabetse kime ve hangi esere | vermeli?. (Bir Tereddüdün Romanı) müetl- lifi küçük bir tereddüd ânı geçirdi. İlâve ettim: — Meselâ Bay M, Turhan Tan ro- manda Yakub Kadri'ye ve size ve- riyol — Yaa.. Daha okumadım bunu, de- di. Teşekkür ederim o h — Siz kime vereceksiniz? Gülümsedi: — Bu sualinizi dedi, bana hiç ol- | mazsa On sene sonra sormanızı rica ederim, Bü öual için sayın-edibin on sene | müddet bıraktığına bakılırsa, daha | ot senö edebi; mızın Nobel mükâ- şimsle kadar 'atını bir Türk fatını kazanmak için uzanmasına imkân yök demektir Nu. Sa, ıvıknlmm bulunduğu bir heyet hu- hapte ve |muştur. S On sene evveline âld bir hatıra : Ledvin Almanya. ya geldiği zaman 'Meşhur tayyareci Hapse mahküm Oldu Ledvin kıçık eşya| sokmak me edilerek üç sene hapis cezasına uğradılmıştır Amerikalı Çarls Levin şöhret ka- zanmış bir tayyarecidir. Bir zaman. lar kendisinden çok bahsedilen bu reci 1927 de Nevyorktan kalk- yaresile Almanyaya gelmiş- ç bir yerde durmadan yaptığı İbu seyahat ile meşhur olan Levin o tarihten on sene sonra şimdi de ge- nden — bahsettirmektedir. Fakat bu sefer Amerikaya girme: yasak olan bir takım maddeleri sok- makla töhmet altına alınmış ve niha- yyet muhakemesi netice 2,500 dolar mahküm olmuştur. nerek 3 sene | ra cezasına Tayyarec! Levin L a Amerikaya gitmiş, 0- , Tay- rada demir ticareti. yapmıştı n heves etm yareciliğe sonr: le Lindberg'in meşhur muvoff: tini gördükten sonra artık Levin de dayanamamış, Nevyorktan Alman - — Amerikalı kızın gö ın göz kamaştıran çantası Vaydman'ı çileden çıkarmış, hırsızlığını kolaylaştırmış! O zaman genç haydud anne, baba saygısını pek iyi bilirmiş.. * ilardan saklamak için uğraş . Anlaşılıyor. Vayman'ın yüzünde git- ' Eide kalınlaşarak uzayan traşı göze € farpmaktadır. Yeni gelen Avrupa ga jj . Jerinde çıkan resimlerinde Vayd: t hresi karanlık, korkunç bir t Ş kadar kaç t İşinin canına kıyan haydudun şim- $ di ökibetini düşünerek korku duy- Makta olduğu söylenmektedir. Vayd. E Man ne yapmış?. Ne yapmammş?..  ücrimler kabahati — biribirlerine iklsi karşıkarSıya Ş "'*k seğe başlamışlardır. .Ortaya İçin kendisine böyle bir şey verilme- |zurunda mühür l bit şüphe atarak kendi aleğhlerinde |mektedir. Wm birer Vay © bulunduysa onları şüpheye dü - | Vaydman'ın şimdiye kadar kim- |Bu eşyalar ev b Türmek istedikleri görülmektedir. l İzere kadın ç rları ve daha buna # a aşı uzadığımı söy- |Kat meş'um köşkte bulu! benzer tuvalet ıdır. Sanra bir b ken ilâve etmeli ki bunun sebebi |Nun sleyhinde birer delil diye telâk- İtakım krava bir takım kâğ y Ondisine usturaya benzer biç bir İki edilmemektedir. Bu eşya mübür- İliyor, Bunlar Vaydı 'a göst y verilmediğidir. Eeline geçecek İlenmiş ve hepsi bir araya getirilerek |dikce o da: ::' hangi kesici bir âletle kimbilir (istintak hâkimi ile Vaydman'ın a- Evet diyor, benim — köşkümde ADevamt 6 ncı sayfamı » (.) |;On yedi gün Hesab etmişler: Fransız hariciye ırı M. Delbos'un Orta Avrupa se- yahati on gün sürmüş. Bu esnada u- zun, kısa yirmi beş nutuk söylemiş, yirmiden fazla ziyafette bulunmuş, bir çok diplomatlarla, gazetecilerle görüşmüş ve dört de devlet reisi ta- rafından kabul edilmiştir. Bu seyahat artık bitti ve Fransa- nün hariciye nazırı Parise döndü. |Şimdi merakla beklenen cihet |günlerce süren sayahatin verdiği ne- İticelerin ne suretle meydana çıka - cağı, anlaşılacağıdır. Her halde M. Delbos bu dönüşte bir çok malümat- İla, gözle görülerek, kulakla işitile - rek elde edilmiş bazı kanaatlerle av- |det etmiş oluyor. Seyahatin son merhalesi Çekoslo- İyakya oldu. Daha başlangıçta - iken | !bu son merhaleye çok ehemmiyet İverildiğini söylüyorlardı. Şimdi de temin edildiğine göre Prag ziyareti İverilen ehemmiyeti — göstermiştir. |Lehistan, Yugoslavya, Romanya ve İÇekoslevakya paytahtlarının ziya - a muhake- retinden sonra Fransa Avrupada di- |x p y L lin ğer büyük devletlerle girişeceği mü- zakerelerde Orta Avrupadaki dost- larından emin olarak konuşabile- bektir. Frasanın müttefiki olan Lehistan irdir ” T a H - na4 G ? Y * —28 Birincikânund37 Ne keramet lük seyahatten sonra T T? lenmekle beraber bugünkü yaziye- — | tin nazarı dikkate alınmasından çok bahsedilı Şimdi Fransız hariciye nazırının çıkan neticelerden bi- nın küçük itilâf seyahatindei olsu manya arasında bir lünü istediklerinin teşkil eden Çe- ve Yugaslav- yanın da menfi bundan zarar görmiyecektir. Ramanyanın, Yugos- lavyanın ve Lehistanın Almanya ile anlaşma yolundaki hareketleri kim- seye meçhül değildir. Onun için Fransa eğer Almanya ile anlaşırsa bunların vaziyeti kolaylaşacaktır; |diyorlar. Fakat burada zihinleri gı- B. Delbos klıyatı B L üü (Vu etlu)mecmuası karika- “Yyan bir sual vardı türisti tarafından — Eğer Almanya ile Fransa ara- gında bir anlaşma imkânı buluna- mazsa bu Orta Avrupa devletleri Fransi li kalıp durscaklar mi? | Si , Temin edilerek söy- lendiğine göre bu hususta M. Delbos çok müsbet bir kanaatle Parise dön- müş bulunuyor. Çekoslovakya kendini — kuvvetli İgörmekte ve gelecek tehdid - kat şında şaşıracak görünmemektedir. yapılmıştır. kit mevzüu ile münasebatı vaki bahsolmaktan geri - kalmamaktadır. e göre nâ - izarı dikkate alınmak Vâzım gelirmiş. Onun için 921 de pek başka şerait altında akdedilmiş ölan Lehist Fransa ittifakının geçen sene taze - stanbulda eğlence hagat yavaş yavaş canlanıyor! Herkesin oturup musiki dinliyeceği, |'numaralar seyredebileceği temiz sa- lonlar İstanbu da doğ- | Budapeştede Üç "Devlet bir toplantı. Yapacaklar Buda-Peşte 25 — Üç devlet ara - sında evvelce yapılmış olan anlaş - ma mucibince Orla Avrupada bir konferans daha toplanacaktır. İtalya ve Maceristan arasında | İtoplanacak olan bu ya hariciye nazırı Kont Ciyano da İiştirak edecektir. Avusturya harici- | İyaya gelecektir, İtalya, Macaristan, ya arasında evvelce akde - İze üç d kit vakit t meleri icabetmektedir. İtalya hariciye nazırı Avustu e nazırına izahat vere - yek geçen eylülde Musolini'nin Ber- İlin seyahatinin neticelerinden ba - histe Yugoslavya başvekili Stoya « İdinoviç'in geçenlerde Romaya gel- mesinden çıkan peticeleri anlatacak. tır. Nihayet Fransa hariciye nazırı- nın sön Orta Avrupa — seyahatini İnasıl telâkki edildiği ve bundan İsil bir vaziyet asıl olduğu konuşula- caktır. İtalya hariciye beraberin - de hazı iktisad mütehassısları geti- ç let arasında di meseleler de mevzuu bahso- aktır. nözati iç de recektir. ü ikt mferansa İtal- | lun ihtiyaçları başında gelir YAZAN : Reportajcı yeceğimiz hatunlardan — müteşekkil bir beyot görmemiştik. Bizim gibi kak yılda bir eğlenmek kararı ve. yeri bir türlü n kimseler için bu bir rdı. Fırsat sayılırdı ya bu fırsatı kaçırmı maliyemi işündük. Zec lik. Yorganımıza gö re ayağımızı uzatırız. * nek kadar eğlenecek yeri ir meseledir. Çünkü eğ- nevi nevidir. Malâm ya, h in bir yogurd yeyişi olduğu İgibi, herkesin de kendine göre bir leniş tarzı vardır. Kimi gürültülü den hoşlanır, kimi başını dinli- Geçen akşam, arkadaşlar eğlene- lim dediler. Güldüm. Çünkü yine bu sütunlarda okuduğunuz «Gece | cek bir köşe ârar W*L Beyoğl dığım gibi | Bazı yerler vardır ki, bütün bu şe- HST SE K lira olan €ğ- | rajti camidir. Aile de, şahıs da het ence yerlerine gitmemize değil, | < v halk da burada istedii şekilde knıımnıhr— bile bakmamıza imkân | . Gbilir. iyoktu. Üç arkadaşlık. Üçümüz de | A gy uğradığımız yer işle cebimizin bütün muhteviyatını or- | * * bir yerdi. taya döksek ancak bir şarab ş N j M;.'—-nı oturur oturmaz, âdetim nin dörtle birini içebilirdik. kurusun, etrafı şöyle bir kritik et- tim, Bir tarafta ecnebiler, meselâ kakteyi içen İngilizler, votka şişe- (Ginct sayfadan devam ) Biz küllümüskürünharam fikrinde oldu- Bumuz için vâkıa şarab istimal ede- cek değildik. Lükin şarabın yedi ıı— lenmek> mak çok gelı t nin arcıdır. Bunu «Gece y oğlu» isimli repörtaj için mıiz bir <«eğlence y bulunuyorum. Maahaza, par: sa bile İstanbulda tam m tomiz |miş kıyil le r?'k*m]t-hi ecek 'mü geçen yazı lc: im. Fakat gelin mr..ıi edelim, biz İstanbullular, mütenevvi eğlen- ceden mahrum bulunuyoruz. Bu sefer de arkadaşlar, fikrime iş- tirak efmediler, — Sen de amma müşkülpesend a- İdamsın ha! diye çıkıştılar. Külâhlarımızı önül spikerinin sesi «Turkuaz» ka- mresinin yeni bir revü beyeti getir- diğini söylemeğe başladı. Bir hayli zaman var ki, tam mânasile artist di-