(St günlerde bütün Maliye, Bele- ve Muhasebei Hususiye daire- de ve şubelerinde çok hummalı İsaliyet göze çarpmaktadır. Bir- yerlerdeki Maliye memurları, Seri bile kayıdlar üzerinde ça- lakta ve meşgul olmaktadırlar. Bebeb, birçok vergiler için ta- (ü edilmiş olan müruru zaman Ödetinin, bu ayın son günü | İK “Hleketimizin her tarafında ta - L fuk etmiş ve bakaya bir çok ver- İ ttin kat'i şekilde tasfiyelerini te- DİNE maksadile kabul - ödilen 2656 Sbaralı rmekte ve mes'ul tulmak için, vergilerin ü zamanını kesmiye uğraş - Aktadırlar. Vergi işleri, hemen bütün karile- Mt alâkadar ettiğinden, bu husus- mufassal ve uzun izahat ve- Üfüz : Cmhuriyetin 10 uncu yıldönümü “nasebetile Büyük Millet Meclisi İh “fndan kabul edilen 2656 numa- 4 kanunla, 1339 senesi sonuna ka- tahakkuk etmiş ve bakaya kal- 4 bütün vergiler affedilmişti. kanunun muvakkat maddesine de, bu kanunun neşri tarihi olan * 1 - 935 tarihinde, henüz tahsilât A Mmüruru zamanı hulül etmemiş vergilerin, daha üç sene, yani > 1938 tarihine kadar tahsil olu- ceği yazılıdır. h &t 'a verilmiştir. Si Ütnevvi konuşmalar yapılacaktır. İr?rike N 54 'Rimde aradığım kuvveti par- tda bulamıyordum. Bir gün verdim. Zehirlediği gibi, ben zehirliyecektim. Fakat hey- .;ıııdn tatsız ve âdi bir intikam- yet ufak bir istirabdan sonra Mç ” bir sükün ve i h.b" Yara ki, tababet tedavisi kurşı- K âciz kalsın. Bu, ne frengi, ne irahat... Ben, . Nı Nasıl bir ıstıraba sürükliye- " düşündüğüm günler bıçkırık- kahkahalaşıyor.. ıstirab ver- NŞ Güşündüğüm için ıstırabım di- İ *Yet günün birinde aradığım , * sikti. Zavallı Zehra.. l onu tanıdıktan sonra bana güL Kendi hicrânıinı ve onun | uğrayor !.. Sina, arazi, tenvirat, tanzifat |kazanç vergi ve resimlerinin |'müruru zamanı nasıl kesilir? Yalnız şehrimizde değil, İş İşte bllhassa, Muhasebei Hususiye ve Belediye Tahsil Şubeleri memur- larmın, haczen tahsiline teşebbüs lettikleri vergiler, bu maddenin şü- İmulü dairesine giren vergilerdir. Yani 1925 senesinde 1 - 1 - 935 tari- İhine kadar olan bina, arazi, tenvirat ve tanzifat vergi ve resimlerinin n son gününe ka- haczen tahsilâta te- etmedikleri ve haciz muame- prmadıkları veya borçluları takdirde bu vergi- ler tamamen müruru zamana uğra- iyacaklardır. Haciz muamelesi yapıl- makla veya borçlular tevkif edil - mekle, memurlar, bu vergi ve resim- lerin tahsili için yeni bir müruru za- İman devresini emniyet altına almış olmaktadırlar. Eğer mükellefler bu şekilde takib edilmemiş iseler, arlık, kanunun tah- silât için tayin ettiği müruru zaman İmüddetinin sonunda yani bu ayın son gününden itibaren vergi bordu- nu ödemiye kat'iyen icbar olunamı- yacaklardır. 1935 ton sonra tahakkuk etmiş 0- lan vergilerin müruru zamanı için ise şu esaslar gözönünde tutulmak- tadır : Bina ve arazi vergilerile Belediyo- İnin tenvirat ve tanzifat vergi ve ve- simlerinin, müruru zaman müddeti 10 yıldır ve bu vergilerde, müruru zaman, umumi ümlere tâbidir, Kazanç vergisinde müruru zaman 5 yıldır. Diğer bazı vergilerde ise 3 İyıldır. tahsili için, bu Yağlık propagandası Un binlerce sıhhi eser hal- ka parasız dağıtılacak yrıca; muhtelif hastalıklardan korunmayı gösterir yüzbin renkli levha basılıyor !.. NH.ııımmım sıhhat ve sağlığını muhafaza etmek üzere, Sıhhat ve İeti- Muavenet Vekâleti tarafından açılan (Sağlık propagandası) na her Hta büyük bir hararetle devam edilmektedir. ş —.(Sağhk propagandası) için başlıca afişler, sinema filmaler ve beo « —_:am istifade ed'ilmektedir. Bu maksadla halka ve kahve, gazino, lâ, tiyatro gibi yerlere meccanen tevzi edilmek ve duvarlara asıl - Üzere on binlerce renkli afiş vücude getirilmiş ve tabedilmek üzere levhalar bilhassa, (Verem hastalığının bulaşması ve bundan —'o )» (Kara sinok hastalıkları), (Çürük dişlerin zararları), (İs- N:u içkilerin ferde ve nesle olan zararları), (Frengi ve frengiden ko- &; d çareleri), (Sıtma İle savaş), (Südün gıda ve büyümekte olan ço- 'a faydaları) gibi T7 müahtelif mevzu ve mühim derde temas etmek- *ü' Ayrıca diğet sart hastalıklar için de renkli ve meccani on binlerce k kitab ve risaleler de sür'atle h azırlanmaktadır. | mt:nk yerlerde de sık sık ve her zaman mekteblilere ve memurlara | halka konferanslar verilecek, rsdyolarda da her zaman istifadeli ve |h İAŞKA İNANDIM! Yazan: Halll at retti. Günlerce düşündüm. Ve niha- yet buldum. Bile bile hasta öldum. Bile bile kendimi kendimden iğrendirdim... Fakat bunlar hep bir gece için, bir düğün gecesi içindi Süheylâ.. Zehrayı © köşklere bağlamakla, yara açmak istiyordum, Öy- | Hikmetle evlendirmiyecektim, Tam başbaşa kâlınacak bir daki- kada Hikmetin en hisli, en heyecanlı en zevkli zamanında, dudakların yandığı, etlerin kudurduğu, gözlerin dumanlandığı o dakikada hayatını ı);ıh:ır, hep bahar, çiçek dolu, renk, koku, şehvet dolu sandığı o dakika- larda aralarına girecek, yüzüne tü- kürüp haykırırcasına bağıracaktım. | — Ona, el uzatma.. zavallı kuduz ve frengili diyecek, sonra Zehraya her şeyi anlatacak, hakikatler karşı- bana bilmeden öğ - İsında kasıklarımı gere gere, katıla lğ .S'oğ_ adını Çşarıyanlar sütunu | İş ve işci isteyen karilerimizin bi- ze göndermiş oldukları ve göndere- cekleri mektubların parasız neşrine devam edilmektedir. Bu mektubla- rın, bizim elimize geçiş sırasına gö- re her gün ikinci defa neşredilmek |üzere 1 ilân ve 2 de yeni ilân neşre- Wdllmkllr. Elimizde birikmiş ve ge- ilecek bütün mektublar busuretle |muhakkak neşredilecektir : * 69 — Lise mezunu bir banım. Çalışmak istiyorum. İstanbul. veya taşradaki her hangi bir işi kabul et- miye hazırım. Arzu edenlerin adresim için (Son Telgraf iş ve halk sütunu vasıtasile S. A. rümuzuna müracaali. | 70 — Lise mezunu zir gencim 10 senedenberi daruf bir ticarethane- nin muhabere ve tekmil yazı işlerini tek başıma idare ettim. Anadoluya da giderim. Maruf kefillerim vardır. İTeklif edilecek her ücrete razıyım. Adresim için Son Telgraf gazetesi iş ve halk sütunu vasıtasile «Lise me- zunu» adresine müracaat edilmesini rica ederim, 71 — 19 yaşında bir Türk genci - yim. İlk mekteb mezunuyum. Çok çalışkan bir iş adamıyım. Bana mü- 'nasib bir iş veyahut 100 veya 200 li- rası olan bir ortak arıyorum. Manav- hk ve bakkallıktan anlarım, Serma- İye ondan, çalışmak benden - olmak İşartile her ne iş olsa yaparım. Arzu edenlerin Topane, Başkesen caddesi 1386 No, da kunduracı Üzeyir vasıta- sile Kemal Sakarya'ya müradaat et. melerini rica ederim. 72 — Ortamekteb mezunuyum. 18 yaşında genç bir erkeğim. Evimde voyahut her hangi bir yazıhanede, yazı işleri ile uğraşabilecek kabili- İyetteyim. Ve ayni zamanda beynel- milel telgraf kodunu mükemmelen yazıp okuüyabilmekteyim. İstanbul İdahilinde her hangi resmi veya hu- sust müosseselerde kâtiblik İstiyo- rum. Ayda 25 lira ücrete Tazıyım. |Adresim için (Son Telgraf gazetesi halk ve iş sütunu vasıtasile N. Ar - İseven) e müracast edilmesini Tica ederim. Unutan şahid Zenci Ahmet!. Mahkerme, bir hakaret davasının görülmesile meşguldür. Hâkim Naci Erel, şahid zenci Ahmede soruyor : — Soyadın nedir bakalım?.. 45 yaşını çoktan geçmiş olan zenci soyadını hatırlayamamıştır. - Başını ve ellerini birkaç defa sağa, sola sal- liyor ve sanki aklına gelecekmiş gi- bi şahadet parmağını çakağına dayı- yor... Daha hatırlıyamadın mı?.. — Biraz müsaade muhterem ba - ym. Zenci Ahmed, bu defa elini, ceke- İtinin iç cebine götürdükten sonra, birdenbire ve sevinçle haykırıyor : — Hah tultum !.. - Aman kaçırma.. ne imiş baka- Üü S — Sariyeliş !.. — Hakikaten yakalanacak bir so- yadı... Sen müdafaa şahidisin, ne bi- liyorsun, haydi söyle bakalım.. — Birak Allahını sevorsen... Bu Jadamın işi yok, beni şahid yazdırmış. Bır defa gelip bana sormuş mu baka- İhm ?., Mahkeme; bu bir şey bilmiyen şa- din yerine diğer bir şahidin celbi için talik edilmiştir. katıla gülecek, gülecek, Düğün gecesi bana bakanlar, et- rafımı saranlar ; — Zavallı bir kadın, çıldırmış gü- lüyor.. bir kadım gülüyordu, diyı cekler. Ve bu: düğün gecesini za- man zaman hatırlıyanlar, Hikmetin ıstırabma acıyanlar, yarım kalmiş |düğünü yâdedenler, hep beni ana - cak : — Bir kadın o gece, deli gibi gü- lüyordu.. diyecekler Süheylâ, — İşte ben bugün bunları sana söylemek İ« çin geldim. Anladın mı güzel kız?.. — Zeyneb... — Yooo.. Ağlamak yok.. çocuk musun sen. Kaldır bakayım gözleri- |ai yerden. Bak. bana Süheylâ.. beni belki bugün son olarak görüyorsun. — Zeyneb... — Senden son bir dileğim : Beni Karacaahmede gömdür.. hem meza- rTumı çiçekle, emi, güzel yavru... A- |rasıra gelirsin değil mi Süheylâ?.. Bir hıçkıtık, pencerelerden deni- ze perde perde yayıldı. Odanın kü- pısı kapanırken genç kiz baygin bir | halde kendisini koltuğa salıverdi, N |dükkâna et aldıklarını, sonra da &: 'bah saat 7 de işe başladıkları dük- 3—SONTELGRA Kömür meselesi îBelediyenin; odun kömü- rüne narh Koymas - mevzubahs !, Bu suretle, b—ıî'l;;ra“kışda fiatla- rındaha yükseltilmesi önlenecek Havaların birdenbire soğuması ve karakışın bastırması üzerine bunu | nimet ve fırsan sayân kömürcüler, fiatları hemen yükseltmişlerdir. Ge- çen günkü yağmür ve fırtınadan evvel 6 kuruşa satılan kömürler, hâlen bazı yerlerde 6,5; fakat birçok semtlerde 7 - 7,5 kuruşa çıkmıştır. Bu va- Ziyet üzerine Belediye, alâkadarlara verdiği bir emirle, kömür satışları- nin daltni surette kontrol edilmesin! bildirmiştir. Sattığı kömürlerin üzerine flatını gösteren etiketler koymıyan kömürcüler cezaya çarptı- rılacaklardır. " Tahkikatımıza göre, kömürcülerin depolarında oldukça mühim mik- darda körmür vardır. Fakat bunların bir kısmı gizlenmiştir. Buna rağmen yine istok fazladır ve ihtiyaca kâfli nisbette bulunmaktadır. Ayrıca, yeni- den Bulgaristandan gelecek ölan 10 milyon kilo kömürden mühim parti- ler, şehrimize tahsis edileceklir. Kömür fiatları daba yükseltildiği takdirde, icab ederse Belediyenin, her hangi bir ihtikâra mâni olmak için odun kömürü fiatlarına narl köy- ması da mevzubahstir. dan alâkadar olan Belediye, fakir ve muhtaclara parasız kömür dağit- mak için harekete geçmiştir. Denizlerdeki son fırtına dolayısile kömür yüklü ve dolu olduğu bal- de şehrimize gelmesi beklenen birçok kömür. kayıkları da gecikmiştir. Bunlardaki kömürler de bittabi ıslanmıştır. Esasen şehrimizdeki birçok depolarda hâlen satılan odun kömürü ve sobalık odunların çoğu ıslak olduğundan balk, sömikak ve kok kömürile yeni antrasit kömürlerine daha fazla rağbet etmektedir. Zonguldaktan her gün şehrimize mühim miktarda maden kömürü gelmekte Ve maden kömürü satışları günden güne atmaktadır. Ü vi sasandümmenmine önanin Voli Kaymakam ve Mektupçular Azami kaçar llira maaş alacaklar ?.. Dahiliye Vekâleti; vilâyetler ve kazalarımızda idare âmirlerinin ter- fihlerini temin için yeni bir projg vücude getirmiştir. Bu projeye göre valiler üç sınıfa ayrılacak ve azami asli maaşları 150 lira olacaktır. Kay- makamlar da üç sınıfa tefrik edile- rek azami asli maaşları 70 liraya yükseltilecektir. h- © ae B Bundan maada, kat'i bir mecbu- Vilâyetlerdeki - Mektubculara da | L L l L DD Ve Olü- 40 lira ile 80 lira arasında müaş ve- İLi, Soförlerinin halkla konuşmaları gilecoktir. sureti kat'iyede yasak edilmiştir. | Şoför Biletci ve Vatmanlar !, Halka nazikâne muamele edecekler !. Otobüs servislerinde ve tramvay- larda çalışan şoför, biletci ve vat - manların halka daima iyi ve nazik muamelede bulunmaları esas olarak kabul edilmiştir. Bu esasa riayet et- miyen şoför, biletci ve vatmanlara evvelâ ihtar edilmesi, sonra işlerin- (den çıkarılmaları usul ittihaz edil « miştir. | Kâsab Çırakları ve . . iş saatleri Şehrimizdeki kasab dükkânların. jda çalışan çırak ve tezgâhdarlar, üc- frtlenmn haftalık şeklinde verilme- sini ve kasab dükkânlarında çalışa- cakları saatlerin tahdid edilmesini | Kazanç vergisi ikinci taksitinin ve azami bir çalışma müddeti tesbit |ödeme müddeti, bu ay sanunda bi- edilmesini arzu etmektedirler, İtecektir. Taksitlerini, müddeti için- Bu münâsebetle hükümetten is - |de, bağlı oldukları Maliye şubelecine tirhamda bulunmak üzere memur İödemiyenlerin vergileri, İkincikânun I;d“*'“ü::d'"ı"d* kasab Bay h::";- 938 tarihinden itibaren, tahsili em- fa, alâkadarlara müracaat ederek, öi Söne aK lün v İkasab çıraklarının ricalarını bildir. (va 1 )0 ceza BNN Ka h n Bu hi i Bu münasebetle dün Maliye Vekâ- KU A letinden Doetterdarlığa bir tamim henüz bir cevab verilmemiştir. Ka- |sab çırakları, şimdi her gün bir kere gönderilmiş ve vatandaşların cezaya geceleri saat ikide veya üçle uyanıp | Matuz kalmamaları için hemen ikaz edilmeleri bildirilmiştir. Bu tamim mucibince, bütün Ma- liye Tahsil Şubeleri, alâkadarları ikaz için tebliğatta bülunmiya baş- lamışlardır, et Mâkellefler tkaz Edilecek!, Vatandaşların cezaya için bir tamim göneerildi! kânda akşam saat 21 e kadar kalmak süretile günde 14 saat çalıştırıldık- larını söylemektedirler. |dayım, Zeynebi bir an evvel görmek yorum. Nihayet dok- İtorla beraber hastaya yaklaşıyoruz. İHâdisenin kahramanı güzel bir kadın |idi. Gençti. Gazeteci olduğumu söy- ledim. Beni memnuniyetle kabul et- Genç Akşam gazetesin iç sayfalasını okuduktan sonra ar- kadaşına uzatırken içini çekerek söy- lendi : — İşte böyle dostum, dedi, renk renk sevgiler, renk renk hayatın ay- nasıdır. Fakat bu aynanın , akisleri içinde pembe ve yeşil sabahlardan ziyade, sisli, bulutlt Eylül akşamla- rının Yengi vardır. Ve o akşamları | da, gün gelir, ölümün ezeli matemi | kucaklar durur. Yazık.. dedi. Ve son- ra gazeteyi Fikrete uzattı : karşıya bulunduğuma o kadar mem- S a nunum ki... Benden söz istiyorsunuz. Fikret sütunları birer birer göz - |Fakat bir şartla. Yazacağınız yazı - den geçirmiye başladı. «Bir kadım gülüyordu, yahut bir düğün gecesi» Dün gece Kızıltoprak istasyonun- (dan biraz uzakta, romarılarda ve A- merikan filmlerinde bile nadir gö - rükür bir vak'a cereyan etmiştir. İnsanı hayretler içinde bırakan bu hâdiseyi karamanından - dinle- mek üzere muhabirimizi hastahene- ye yolladık. Aldığı notları aynen a- şağıya yazıyoruz : Hastahanenin ilâç kokan odasın - Hiçin sabırsızl; genç kadındı. Dudaklarında eksil » miyen bir gülüş var : — Bir gazeteci ite bu şekilde ta - nışmak istemezdim. Sizinle karşı diyeceksiniz. Görüyorsumuz ya va- siyetnamem pek basit, Ben de size, mümkün mertebe hoşunuza gidecek, okuyucularınızı hayrete düşürecek sözler söylerim.. fakat hakikattir. Ben zaten hakikatten hiç ayrılma- dım ki.. fazla gevezelik ediyorum... Buyurun, sorunuz. — Merhumla tanışıyor muydunuz? I Yaralı kadın güldü : " (Devamı var) Diğer taraftan fakir ve muhtac halkın vaziyetleri ve halleri ile yakın- | ti. Nazik ve yüksek tabakadan bir | juan başına «Bir kadın gülüyordu» f-26Birin diyor kl : Şiir ölmez Bana dediler ki: «Şiir ölüyor, ha- yata girmiyen her şey Blüme mak- kümdur. Şiir, bugünkü hayatımızın dışında olduğu için gıdasız kalmıştır, nefesi vâpesinini yaşıyor.» Nesli munkariz olmuş ve iskelet. leri müzelerde teşhir edilen mamut- lar gibi şiirin de bir gün antikalaşa- cağını aklımdan bile geçirmemiştim. Gerçi pormağını şakağına daya - mış, elinde tüyden kalem, gözleri süzülmüş, uzum saçleı omuzlarında, göbeğine kadar sarkan kravatile İpenceresinden kendi ölemini seyre- derek ilham perisini bekleyen tipik ve klâzik şalr, tavihe karıştı. Hayat ile alâkasını kesmiş, vakti- le perii Hhamımı sabah tuvaletile 0- dasıma kabul eden mağrur ve zübbhe şairin mezarında buçün güller ile baldıran otları başbaşa vermiş Wyü- iyorlar. Fakat şiir, tabiatin kucağında yuva yapmış en güzel bestelerini şakrayarak yaşıyor. Belki şehirden uzak okasya dalları arasında ebedi- yetin usarazını emerek yaşıyor, fakat İyaşıyor. Bir sarayda, bir köşkte, bir yalıda, bir şatoda değil. Fakat yor. Belki mes'ud, müreffek & belki dinleyenleri az, belki kırık bir saz halindedir. Fakat yaşıyor. Belki cemiyetten uzak, belki silâh sesle - İrinden ürkmüş, belki zehirli gazlar- dan Kaçmış. Fakat yaşıyor. Hiç bir maddeden gıdaya ihtiyacı olmadığı için aç kalmak tehlikesinden dzüde, lasil bir heyecan ve tevekkül içinde yaşıyor ve yaşayacak. Genç şalr Cahid Sıdkı'nın Ulus'ta- İki ankete verdiği cevabda dediği gi- bi, bu ilâht kuş, bi redebiyat mec - muasının kafesine davet edileceği güne kadar belki bizden uzak kala- cak, fakat yaşayacak. İtâhi çocuklar, şiir hiç ölür mü? Ölüm, lüâyemutlar için değil, faniler içindir. Müsterih olun, şiir ölmez. Bütün sütcüler Beyaz gömlekli ve Aynı kıyafette olacak! Süt fabrik nşası için bir Alman lirmasının teklifi £ Şehrimizin süt ve terayağ ihtiya cını temin etmek üzere, Belediye ta- rafından şehrimizde bir süt fabrika- sı kurulacağını yazmıştık. Bu fabri- ka, çehir hududları haricinde bir yerde tesis edilecek ve hazırlanan sütler, muntazam ve hususi süt kam yonlarile şehrimizin her semtine tev- zi edilecektir. Süt fabrikasının, İstanbulun muh- telif yerlerinde satış şubeleri bulu- nacaktır. Belediye, hâlen sütcülrük ile uğraşmakta ve bu yüzden haya- tını kazanmakta olan kimseleri de bu fabrikaya ortak yapacak ve fah- tika işe başladıktan sonra, başka kimsenin İstanbulda süt satmasına müsaade edilmiyecektir. Bu suretle, Avrupa ve Amerikada lalduğu gibi beyaz gömlekli, yekne- gak kıyafet ve kasketli sütçüler ta- rafından halkın sütleri, hususf kam- yonlarla ve ölçülü, hususf şişeler i- İçinde evlerine kadar getirilecek va halkımız ihlesiz, susuz, temiz ve sıh« |hi süde kavuşmuş olacaktır. Belediye Reisliği, fabrika işi için İtalyan süt fabrikalarının mümasil yaziyetlerini tedkik ettirmektedir. Diğer taraftan Almanyada bulunan mühim bir firma da Belediyeye ve | İzmir Belediyesine müracaat ederek asri ve muazzam süt fabrikaları inşa | 1556 Hicri 1353 Ranl Şevval B. Kânun 23 13 Yıl 1937.Ay 12,Gün 360,Kasımd9 | 26 B. Kânun: PAZAR ——— Halk Fllozofu—ı Halk Filozoru etmek için teklifte bulunmuştur. ———