|AKŞAMCILAR * _.5_ ürlü » Yııııı_ı:ssu(;'sr;ğ?ğ;rrî;îoxîn;uh -— Sesi yebancı gelm b NTELGRA birden ta Bakkallar da Kapamiştir. şimdi.. kaz- deş. rakı almak.. için.. şimdi.. burâ- dan., tekrar.. Balata.. gidilir mi?.. Ulan, neye gidilmesin? Nailii ka- — dim efendimiz.. bundan kaç yüz sene evvel : «Zekatı mey verilir diyara dek gi- deriz! » Buyurmamış mıydı?.. Bizde şim- di.. şişenin dibindeki.. son yudumlar da bitince.. buradan kalkar.. âhesla - Aheste.. biza. zekâtı mey verilecek olan Balaaaata dek gideriz.. amma.. orada.. bize.. verilecek.. meye muka- bil., üstelik.. zekâti biz verecekmi- şiz., ne yapalım.. veririz.. zaten islâ- mın şartı.. beştir: Savm, salât, hac, zekât, kelimei şahadet.. savmlan, sa- lütlan zaten.. bizim.. alâkamız yok.. hacca gelince. Kâbemiz her gün meyhane.. mescidi aksâmız ise tımar- hane,. şey.. pardon bozahane.. oldu- Bundan bizim gibilerine.. her gün.. Haccül'ekber yapan katmerli hacı derler, Bari oldu olacak.. şimdi Balanata dek gidip.. zekâtı meyimizi de. ve- relim de.. hiç olmazsa, savmsız, sa- lâtsız.. yarım, müslüman.. olâlım !.. Kelimei şahadete gelince : Onu da şimdi burada getiririm.. olur, biter.. eşhedü en lââââilâhe illallah.. ve eş- hedü enne muhammeden rasulüllah! Zaten demindenberi patlamıya vesile arayan Turhan, fazla dayana- madı, olduğu yerden cevab verdi : — Hayye alessalâ, hayye alessa- 1hââğ ! Refik Bey şaşırdı : — Bu da kim? — Yabancı değil, Refik Beyefendi, yabancı değil! Eski bir çömeziniz ! Gevrek bir gülüşle : — Ayol, ben sarmısak başlı (sa- rıklı demek) değilim ki benim çö- mezim olsun ! Sen kimsin.. bakayım.. corada?.. — Ben Turhan ! — Vay kılkuyruk Burhan, sen mi- sin? Gel, öyle ise.. bir çeyrek te sa- « yereyim de.. git bana.. Balattan.. yüz dirhemcik.. rakı daha al da.. gel! 'Turhan alay için hiç bozmaz : — Yüz dirhem raki hangimize ye- ” tişir bey babacığım? — Ulan yarım okko al. öyle ise,. Okerata !. — — Lâkin. Üstad, siz beni tanıya. madınız. misin?.. »— Aman üstadım, sesimden de mi tanıyamadın?.. — BSesin.. yabancı.. değil.. amma.. bele gel bakayım.. şöyle yanıma da.. göreyim.. kimsin, nesin? 'Turhan, Refik Beyin yanına sb » kuldu : — Şimdi tanıyabildiniz mi beni? İhtiyar, fena Kalde maheup ola - cak: — Vay Turhancığım. sen miydin? burada terbiyesiz., terbiyesiz söy - lendim.. amma kusura.. bakma... — Estağfurullah ! — Sen.. ne zaman geldin.. buraya? — Ben.. iki saattir. buradayım ! ! No :10 ! « kılkuyruk Burhan.. değil F—?7 Birincikânun 227 — Deme! — Vallahi burada idim.. — Ne yapıyordun orada.. demleni- İyor muydun? — Ha şunu bileydin hocam ! — Bari yanında.. fazla.. demin var mi?.. — Ne gezer? bitti!.. — Benimki de.. bitti gibi.. bakkal- ların birini.. açtırıp.. biraz alamaz mıyız ?.. — Yooco hocam, zaten benim key- fim tamam, ben gideceğim eve! Bu aralık yanlarına bir başkası düştü. Bu gelen, 9 bahçeyi tutan dut- çulardan biriydi ve o da yaman ak- şamcılardandı. yatarken konuşmaları duymüş, üs- telik burnuna rakı kokusu vurmuş olduğu için çedırından kalkmış, bun- ların yanma gelmişti : — Bereketli olsun efendiler, Allah muhabbetinizi arttırsın | Refik Beyi — Ne bereketi yahu? Bereketi me- reketi filân kalmadı. Sen işin sonu- na rastladın ! ç — Yasa,. Piyiz nanaylaştı (rakı tükenmiye başladı) galiba ! — Bir yudum ya var, ya yok ! — Mangizini toslarsan bey baba, ben fırlar, şuradaki tulum bakkalı açtırır, biraz rakı alır, gelirim ! — Hay Allah razı olsun senden ! çeyrek uzattı : — Bak bunu doldurt.. kalan para ile de zeytin, peynir filân bir şeyler alrver ! Dutçu, tığ gibi yola düzüldü. Şim- ldı Refik Bey ille oturup kendisile çene çalması için Turhana yalvarı- İvor; fakat Turhan artık kalmak iste- miyordu. Fırsattan istifade Turhan, İRefik Beye sordu : (Devamı var) gaa den aa Kadınlar için (3 inci sayfadan devam) rakmak, yalmız — üzerlerine biraz (nitret darjan) sürerek tabit bir ben şekline getirmek en makul bir çaredir. Beyaz eller Ellerin daima beyaz ve güzel kal- masını temin etmek için her akşamn ekşimiş sütle yıkamalıdır. Ei için kullanılacak sabunun yağ- hh ve yumuşatıcı olmasına da dikkal etmek Iâzımdır. Yüzdeki buruşuklar Yüz yıkamak için kullanılacak suya, üç beş damla (bonjoin) ilâve edilirse, yüzdeki buruşukluklar az bir zamanda kaybolur. Ergenlik ve sivilceler Bunun bir çok ilâçları vardır. Pa- t en iyi, zararı olmıyan ilâç, gece yatarken sivilcelerin üstünü ufak İRmon parçalarile kapamaktır. Güneş yakması Uzun zaman güneş altında gezdi- ğiniz, kumsallarda yattığınız zaman, derinizin kabarmaması için gece vü- cudunuza, yüzünüze krem (Anolin) sürünüz, MASAJCI — Bir Günahın Romanı Yazan : Nezahat Gültan Kolleje gittiğim sene de, bir 7a - — man kendime arkadaş bulmakta güç- — Çük çektim. Arkadaşlarımın hepsi dans se- ven insanlardı. Son zamanlarda ara- larından zevklerime uygun birkaç “arkadaş bulabildim. Bunlarla güzel eğleniyorduk. Fakat bu arkadaşlık — üzun sürmedi, Mektebden mezün ol- — duğumuz sene hepimiz bir yana çe- kildi. Bütün arkadaşlarım hayat yol- culuğuna katılmak mecburiyetinde ldiler, Biz de buradaki köşkümüze - geldik. ; — Küçüktenberi spora hevesli idim. — Bu heves büyüdükçe daha çök arttı. Hattâ bu merak son zamanlarda an- “hemde de kendini göstermiye baş- — damıştı. Yakın zamana kâdar o da ç, dyuyor. Beraber avlanmıya çı- kiy şezintiler yapıyorduk. "İMâS'Sesdur —— |raber çıkmıyar Suna?.. I — O birkaç zamandır rahatsız... |Ben sabahları hazırlanırken : — Ah Suna, diyor.. beni kıskandı- İrıyorsun.. ben de bir iyi ölsam.. Genç kız susmuştu. Yılmaz : — Seni yorum Suna.. teşekkür ederim.. dedi. Uludağa gelmişlerdi. Geldiklerinin |de hiç farkında olmamışlardı. Buna |başını geriye çevirdi, 'Tırmandıkları iyalhnı baktı: — Dağın eteğine ne kadar çabuk geldik, değil mi Yılmaz?.. — Hakikaten çok çabuk geldik Su- na.. fakat ben sana hayatını anlat- man için yeltenmemiş olsaydım, ve sen de anlatmamış olsaydın, emin ol ki Suna, yol birtürlü bitmiyecek ve bize uzun gelecekti. İki genç sevgili elele vermişler, biribirinden kuvvet &larak dağ yo- D iyordu, fakat nıyamıyordu Bu vakit çadırında | Retfik Bey, dutçuya boş şişe ile bir | 'Fransadaki Komünistlerin de Silâhları var ! (5 incisayfadan devam | muhtelif otellerde gecelerini geçir- meğe başlıyarak bir takım sahte i- simler altında kendilerini gizlemek İistemişlerdir. Şarl ile Meteniyer 0- tomobille İsviçreye kaçmağa hazır- Tanıyorlardı. Hattâ bunun için yol hazırlıklarını yapmışlar, yol çan- talarını bile hazırlamışlardı. Mete- niyer'in otoraobili vardır. Bu oto- mobile binerek Fransa hududunda İsviçreye aşmağı düşünmüşlerdir. Fabrikatör Meteniyer'in çantasın- | bir. İsviçre frangı bulunmuşlur. Fransız zabıtası gizli silâh depola- rı tahkikatile meşgülken Fransız parlamentosundan Gayiband ismin- de bir meb'us da tahkikatın daha başlangıcında bir takrir vererek Fransada kömünistlerin de gizliden gizliye silâhlanmakta olduklarına dair hükümelin nazarı dikkatini cel- İbetmişti. Şimdi bu meb'us yeniden bir takrir daha vererek 0 zamanki müracaatmın neden nazarı dikkate alınmadığını sormakta iddiasını tek- rar etmektedir. Meb'us biran evvel 'bu takririn parlâmentoda münakaşa lemektedir: layınca isbat edeceğim Fransadaki rette silâhlanmış — bulunmakladır. Bunu isbat için isim, adres gibi lâ- zım olan malümalı — verebileceğim h, etraflı diğer tafsi- lât verebileceğim.» | Harold Loidin 'Merakettiği Şeyler.. (5 önci sayfadan devam) malümunuzdur. Fakat bütün dün - yayı güldüren ve çetin hayat müca- delesinde binlerce insanın bir kaç saatinin şen bir şekilde geçmesini te- |* emzanemnene min eden Harold'un her halde gü - İlünç bir şeye merak ettiğini zanne- İdersiniz, Halbuki Harold sinema ha- yatındaki komikliğine mukabil hu- susi hayatında çok ciddi işlerle uğ - raşır. O da bakteroloji ve entamala- Ji ilimlerile meşgul olmaktır, Bu merakının başlangıcı bir tesa- düf neticesi olup bir seyahati esna- duğu yerden geçerken doktor olan kayınbiraderine bir hediye olmak ü- zere bir mikroskob aldı. Bunun üze- rinde ilk tecrübeleri Harold bizzat kendisi yapmış ve bundan sonra mik- mıştır. Bunu duyan doöstları ve pe- hayvancıklar, haşereler göndermiş- lerdir. Şimdi Harold'un evine giden dostları ve gazeteetler, kendisinin bu kölleksiyonunu görmeden dışarı kolleksiyon hakkında bir çok gaze- teler uzun yazılar yazmışlardır. Bern — İsviçrenin önümüzdeki sene bütçesi tanzim edilmiştir. Bu- na göre İsviçnenin 520 milyon İsviç- Te frangı masraf 541 milyon da va- ridatı vardır. de bastonları vardı. Böyle epey yü- rüdüler. Bir aralık Yılmaz durdu ve |kolundaki saâte baktı. Sonra Suna- 'ya döndü : — Daha çok vaktimiz var Suna, istersen biraz oturalım.. hem sen de dinlenmiş olursun... Suna yorulmamıştı. O ne kadar u- zun yollara gitse hiç yorgunluk his- setmeden yürür, dinlenmeyi hatırı- ina bile gelirmezdi. Fakat kendisine israr eden Yılmazın sözünü kırma- mak için, bulundukları yerde küçük bir kaya üzerine oturdu., Yılmaz da kendisine © kadar yakın oturmuştu ki, Suna, onun sıcak nefeslerini yü- zünde ve saçlarında hissediyordu. — Yılmaz: Bursaya gelmeme biraz da — sebeb, İzusudur. Senin de sporu sevdiğini çokyakından gördüm ve arkadaş ol- duğumuz gündenberi spora olan aş- kını da takdir ettim. Fakat bugün de seni yorduğumu hissederek üzülü- yorum, da tam 60,000 Fransız frangı ile 10 edilmesini istemekte ve şunları söy- — Bu takrir münakaşa edilmeğe baş- komünist partisi pek kuvvetli bir su- sında mikroskob fabrikasının bulun- roskobu bir türlü elinden bırakama- restişkârları kendisine muhtelif cins çıkarılamadıklarından bu meşhur | İsviçrenin yeni bütçesi | — Suna, dedi.. bu gezintiyi senden (çok ben istedim biliyorsun ya.. benim İUludağ sporlarına iştirak etmek ar- | İki çocuklu Bir babanın Ginayeti_ İdam edileceği zaman çocuklarının büyüdük- leri zaman ne diyecek. lerini düşünüyor İngilterede geçenlerde bir cina - yet olmuş, bir polis memuru Kitti isminde bir genç kadımı öldürmüştü. Mosi ismindeki polis evlidir ve iki de çocuğu vardır. Kendisi eskiden 4beri evine vazilesine bağlı bir adam- dır. Fakat günün birinde bunun zön- gince bir halası r. Ölen hala - sından 1,200 İngiliz lirası miras kal- mıştır. Bu parayı aldıktan sonra Mo- s'in ahlâkında bir değişiklik başla - mışlır; Yirmi sekiz yaşlarında bir genç olan Mos on sekiz yaşlarındaki güzel Kitti ile tanışmıştır. Bundan sonra artık bu allenin saadeti bozul- muş, Mos karısı ve çocuklarını ih - mal etmeğe başlamıştır. Eline ge - çen mirasın bitip tükenmiyeceğini zannedere gibi bol bol para harcet- meğe başlıyan Mos almış olduğu o- tomobillerini de satmış, büsbütün |Kinti ile yaşamağa başlamıştır. Fa- kat bu hayat da çok sürmemiş, bir gün aralarında bir vak'a çıkmış ve Kitti'yi öldürmüştür. Mosi muhakeme edilmiş ve müc- rim olduğunu itiraf etmiştir. Netice- (de hakikaten katil olarak idama |mahkümiyetine karar verilmiştir. Mosi bu karar karşısında hiç meta- netini bozmıyarak bunu tabil gör - İmüş, fakat mahkemenin kararı tem- İyiz edildiği zaman da Mosi gene katil olduğunu söyliyerek kendisinin ona İgöre cezalandırılmasını — istemiştir. Kardeşi onun cezasını değiştirmek İ- çin istida vermek istemişse de Mosi buna da razı olmamıştır. Nihayet idam hükmü kesbikatiyet edince Mosi şunları söylemiştir: — Ben öleceğim. Fakat şimdi kü - çük olan çocuklarım büyüdükleri zaman babalarının bir katil olduğu- nu öğrenmemiş olacaklardır, bu ü- midle ö z Taliin garib Cilveleri bitmez ( ünciü sahifaden devam) nihayet gidip gemisine tesli molun- ca cezaya çarptırılıyor, hapse atılı- yor. İşte bu sırada kendisine 1,000,000 frank çıktığı haber veriliyor, Müd- deti bitince hapisten çıkıyor parayı İslıyor. Fakat bu sefer milyoner bahri- yeli bir daha gemisine dönmez olu- İyor. Artık paraları yemeğe başla - mış, sonra iş fenalaşarak yakayı ele İvereceğini anlayınca İspanyaya kaç- mış, orada da paranın son parçası- İnı bitirdikten sonra ister istemez |memleketine dönmüştür. Sabık mil- yöner şimdi Tolon divanı harbi tara- fından üç sene hapse mahküm edil- | (Dördüncü sayfadan devam) melinden sarsılacaktır. Çünkü Mil- letler Cemiyetinde son olarak İtalya kalmıştı. Almanya ve Japonya gibi devletler çekildikten sonra o vardı. Şimdi o da gitti. Artık demokrat devletlerle demokrat olmuyanlar a - rasında irtibat kalmadı.. İşte Roma mehafili hülâsatan böy- le diyor. Şu son nokta şayani dik - kattir. Milletler Cemiyetinin İtalya ayrıldıktan sonra temelinden sarsı- lhp sarsılmıyacağı bahsi bir tarafa bırakılsın, fakat demokrat olan dev- letlerle olmıyanlar arasındaki irtibat bahsi dikkati celbetmektedir. İtalya hiç şüphesiz ki diğer devletlerle mü- nasebetini kesmeği menfaati muva- fik görmiyecektir. İngiltere, Fran- faşistlik namına alâka ve münase - beti büsbütün kesmeği her - suretle |kendi menfaatine ve hesabına uy - gun görmiyen, İtalya Avrupa Mil - letler cemiyeti yerine başka bir dev- letler zümresi kurulması fikrinde - dir, Musolini'nin Milletler Cemiyeti aleyhinde olduğu yeni değildir. Fa- kat oradan ayrılmak zamanı ancak şimdi olabilmiştir. Bunun için se - beb âşikârdır. Japonya İle Almanya arasında geçen sene İmzalanmış 0- lan malüm misaka İtalya da geçen- lerde iştirak etmişti. Bu suretle bol- şevikliğe karşı mücadele ismi ullun- da yapılan misaka girdikten sonra Roma hükümetinin Berlinden baş- ka Tokyodan da gelecek sesleri din- lemesi lâzım geliyordu. İtalyanın daha ziyade Milletler Cemiyetinde dir. Evvelâ kaç sene evvel Japonya, daha sonra da İtalya ayrılmışlardır. İtayanın daha ziyade orada kalması Roma - Berlin - Tokyo mihveri he- sabına doğru Nankin düştü, Taponlar bunu bü- den bahisle Çin ile her hangi bir mü- zakere kapısını açmak istemiyen Ja- ponlar diğer taraftan da Avrupanın Müthiş sa gibi demokrat devletlerle yalnız | kalmasına Japonlar itiraz etmişler- | “pesatuNNNA AAA daNNİENaRaNa AAKaNANASANUNıuKaNaRARArEaTaNARENUUN a aKaRaNNadaNd N amzaramannı İtalya çekildikten sonra siyasi. işlerin içyüzü meydana çıkacak | vaziyetine lâkayd değillerdir. OluP biten şeyleri dikkatle takib ediyüf” lar, Hülâsa İtalyanın —daha ziyad Milletler Cemiyeti âzası olarak kâb masını doğru bulmiyan Tokyo zafe” rinden bahisle Nankini aldığını öf lederken İtalya da Milletler Cemiye” tini bıraktığını — söylemiştir. —AY günlerde olan bu iki hâdiseden bİrİ askeri, diğeri siyasi bir galebe mahi- yetinde görüldü ve gösterilmiştir. İtalyanlar Milletler Cemiyetindefi ayrıldıktan sonra İngilizlerin ne di- yeceklerine merak etmekten de B€* Ti kalmış değillerdir, Bir taraftan d8 (Almanların bu hususta ne diyecek leri merak edilgbilir. Şüphe yok Kİ Roma hükümeti bu kararını verir” ken Berlini haberdar etmiştir. Far kat öyle görünyor ki Berlin şimdi İ talyanın Milletler Cemiyetini bıra * İkıp gitmesini pek de iyi görmemiş” tir. Çünkü bir gün Almanya Mitlet- ler Cemiyetine dönmeği hesabınf muvafık görürse İtalya orada bu * lunduğu takdirde bu iş daha kolağ lolacaktı!.. | Berlin - Roma mihverinin sağlam? İlığından ne kadar bahsedilirse edile İsin şu da anlaşılıyor ki her taraf bi* ribirinin harekâtını dikkatle takib etmekton hiç geri “kalmamaktadıf. y İngiliz Lordunun Berline |Hitlerle görüşmesi İtalyanların hü* şuma gitmemiştir. Alman hariciyt İnazırı Fon Nöyrat'ın da istasyona gi derek Berlinden geçen Fransız hari” ciye nazırını bizzat selâmlaması Rö- İmada çok münâlı görüldü. Almanyâ İnm kendi kendine işini becermektt Lolduğu şüphesi ne denirse densifi İzihinleri kurcalamaktadır.. Onun * Çi İletler Cemiyetinden ayrılmasını ilâf etmek ayni günlerde oluşunu sade bir tesadüf eseri olmadığını söyli * yük bir zafer olarak ilân ediyorlar. yenler Halifaks - Hitler mülâkatın” Artik harbi sonuna eriştireceklerin- İdan ve Fon Noyrat'ın M. Delbos'ü — selâmlamasından sonra da İtalyanın Cenevreye vedâ edişi arasında Biki bir münasebet görüyorlar!. haydud (3 inct soyfadan devemi 'Yukarıda Diyedman'ın Frankofrü- da asil bir aileye mensub ve küçük. lüğünde çok iyi tahsil görmüş bir çocuk olduğu yazılmıştı. Şimdi böy- le beş altı ayda beş kişinin canına kıyan bir haydudun bu cinayetleri yası) serin kanla yaptığı bahsine get- mek lâzım: Diyedeman için cürüm ve cinayet irtikâbı heyhat ki bir itiyad haline gelmiştir. Diyedman'ı nmazisine göz atınca bu acı hakikat meydana çıkıyor: 908 senesi şubatının 15 İnci günü Frank. İfordda doğmuş olan Diyedman'ın ai- - İlesi orada pek hürmet edilen insan- |Mahkümiyetini yast mahküm olarak orada bulunu: yordu. Frih Fromer bugün artık Di- yedman'ın kurbanları arasında adi söylenen bir zavallıdır. Hapishanede tanıştığı mahküm * lardan bir de Süerebrey vardır. Di- yedman'ın Fransada yakalandığı 28" man kendisini bu Sücrebrey'in adır ni alarak tanıtmak istemiştir. Al * manyadaki altı senelik mahkümi * yetinin son dokuz ayını Sorbrok ha — pishanesinden çıkarılarak başka bir yerde ikmal eden Diyedman geçeti esne noel yortusunda büsbütün tah* liye edilmiştir. Genç hırsız artık bitirince doğrucâ İmiştir. Resim Dönsiyo'nun mahke - |lardır. On altı yaşına henüz gelmiş- |Frankfordda anasının, babasının yâ” mede verilen kararı dinlerken va - ziyetini gösteriyor. | | Fransanın Brüksel sefiri | Paris (Hususi) — Fransanın Brük İsel sefaretine tayi nedilen hukuk mü tehassısı Bargenon yeni - vazifesine başlamak üzere buradan ayrılıp git- miştir. 1 üç adım yürüdü sonra şikâyete kalkan çıtkırıldım ga- dJon hanımlarına — benzetiyorsunuz galiba. halbuki ben yürüyüşü ne kadar severim. Çocukluğumdanberi iyürüyerek yaptığım uzak gerintile- rimde bir dakika yorgunluk duyma- miş ve sıkılmamışlım. Buna könüşürken — delikanlı onu seyrediyordu. Kaşları hafif çatılmış yüzü kulaklarına doğru daha çok pembeleşmiş, yeçil gözlerini — sarp kayaların dikenlerine dikmiş, anla- tıyordu. Sözünü bitirdiği dakika Yil- maz, onun ateşli ellerini avuçlarının içine aldı : — Beni affet., seni kırdım galiba! Şurası muhakkaktı ki genç adam, Sunayı, önüne geçilmez bir aşkla İseviyordu. — Suna, dedi, bana darılma.. ve İşuna emin ol ki seni hiç bir zaman İbir salon kızı olarak tanımadım. Ha- İyır Suna. seni, renkler, tüller, tpek- İler içinde, maskeler altında kıvrılan İbir saton kızı olarak değil, yeşil tabi- (atin hakikt bir kızı olarak tanıdım. (Devamı var) ti ki bir hırsızlık yapmış, ve 'altı haf- ta müddetle çocuk hapishanesine konmuş, oradan çıktıktan sanra da sinni rüşde gelinceye kadar vasayet İve nezaret altında bulundurulmuş - tur. Fakât Diyedman bundan on beş sene kadar evvel kendi etrafına top- ladığı bir takım kendine benziyen gençlerle birlikte Almanyadan çık- İmiş, doğru Kanadaya kaçmıştır. Fa- İkat orada bir buğday ambarında ne İvar, ne yoksa boşaltmış, satmış, bu- nun üzerine hapse mahköm edilerek haricine atılmıştır. Bu vak'a 926 da oluyor. Diyedman 930 da Almanyaya gel- miş, fakat silâh teşhir ederek hırsız- lık etmek cürmile yakalanarak altı sene hapse mahküm olmuştur. Sar- brun hapishanesinde bu mahkümi- yeti geçirirken Frih Fromer ile ta- nışmıştır. Fromer hapishanenin mat- bsnsında çalıştırılıyordu. Fromer si- müddetini bitirdikten sonra hudud | runa gelmiş, onlar da eviâdlarını 2f* tık namuslu bir adam olacak ümidi” le kendisini karşılamışlardır. Fakat Diyedman bu sene temmuzda İş bu- lacağını Fransaya gelmiştir. İyi tahsil gör * müş, dil bilir, terbiyeli bir adam ©* lan Diyedman Paris sergisinde Al * man ziyaretçilere tercümanlık etme' Be başlamıştır. Fakat Diyedman'ın Fransa toprağına gelmesi kolay Of mamıştır. Çünkü muntazam pasa “ İportu, vesikası olmadığından Mourif lisminde birinin tedarik ettiği kâğıdı İlarla Fransada gezmeğe başlamıştır. Moris meydanda yoktur. Fransız 74” bıtası şimdi onu aramaktadır. Diyedman ifadesinde Almanyadi askerliği çıkacağı için kurti maksadile Fransaya kaçtığını söyle” mişti, Tahkikatın bundan sonraki safh” İsı yarınki «SON TELGRAF» tadir” yın! 3 Baş, diş, nezle, grip, romatizma — ve bütün ağrılarınızı derhal kesor. j lcabında günde 3 kaşe alınabilir . Taklitlerinden sakınınız ve her yerde israrla — GRİPİN isteyiniz. TEZNEREDEA in Nankin zaferi ile İtalyanın Mil- — söyliyerek — Almanyadafi — H20 ÜŞ v viK