'efrika No: 53 “Bize yan bakan var mı?.. Biz Çeşmemeydanlıyız be!..,, Ensesinden yakaladı, saldırmasını çekti, gıdlağını dayadı. Eskiden (350), (55) yıl önce, İstan- bulun hemen her semtinde bir fiya- kacı kabadayı takımı varmış... Bu takımlar, Çeşmemeydanı, Topüânc, Aksaray, Unkapanı, Şehremini, Şeh- zadebaşı, Yusufpaşa, Sultanahmet, Boğazkesen, Cerrahpaşa, Firuzağa tarafları bunların hükümran olduğu Bunlar kadınlara, allüt ederler, ev, hanelerde, zırılti çıka - | rıp müşteri kaçırmak suretile sahi- bini haraca bağlarlarmış. Otuz yıl evvel de böyle fiyakacı lar vardı;Bunların e £ aları kapı kırmakla kahvelerde kla, arkadan atıp tutmalarla, bö- mekle biterdi. Bunla ya gelir, i diği bir adamı döverler, taşı tabanca, kama, gaddare, tip, şöyle ceketler kenarından gös- terirler, icap ederse büsbütün mey- dana çı rlar, meyhane dönüşle - rastgeldikleri yerde seslerinin olanca kuvve — Aaanayyyytttt!. Bize Çeşme » meydanlı derler, var mı bize yan ba- kan ? Diye nüra atarlar, daima vurduk - larından, dövdüklerinden bahseder - !— !nv:ın' aç kadeh y on gün güne deki dost- şamki zamparasının elin- amumhan ef sayarlar, ve bütün | ; 1'0teıı;râeki böyle aya şahit e de anlatayım : kürçeşmede oturu evimizin karşısm bir tulumb. gün & ılatımıla betaber sokağa fırladık. adında u, ç kişi aralamak ( dayak atan adara bi yumruk, tekme indiriyor, tan da şöyle yalvarıyordu: — Kaç zamandır kovalıyorun tak elime geçirebildim, fırsat bu ıır. gattır, bırakın da hirsimi alayım!.. Bu sırada daya n şöyle bir ediği yumruk ve tekme- yara bere içinde kal - mış, gözleri şiş saf budur, diyerek fırladı, kaçmıya ba, ladı. Başladı amma, kaçarken de, ar- kasına dönüp dönüp kalaylamıya başladı. Küfürü savurdu, durdu. Hem de ne küfür!.. Hatırladıkça şimdi bile | | poiç sefere karar verdi. Gitmiye yüzüm kızarıyör. Döven adam, — tulumbacılardan Gürcü Mehmetti. Dayımı, büyük ba- bam Çürüksulu Ali Paşanın oğlu ol- duğu için çok iyi tanıyordu. Kendi- sine dodi — Birkaç arkadaş söyledi. Arkam- dan küfür edip duruyormuş. Birkaç kere sıkıştırdım, fakat elimden kur- tuldu, kaçtı. Kaçarken de, tıpkı bu- günkü gibi, sövdü, saydı. Bugün tam yakaladım, adamakıllı ıslâtacaktım, ahpaplar, eş dost bi « | rakmadı. Bu herifler insanı katil eder. Bu herife «Sıçan Zühtü» derler, Göste- rişte ahım şahım bir şeye benzer, fa- kat üzerine yürüdünüz mü, na taban kaçar, biraz yumuşak, çekinir gibi davrandınız ma, söver, sayar, ana avrat okur..! Bu gibilerin adı kaba- dayıya, çıkmıştır, fakat kabadayılık nerede, bu herifler nerede?.. Bu gi- bilere fiyakacı kabadayı derler © da ensesinden yakalamış, yere y: tırmış, saldırmasını çekmiş, daya - mış girtlağına... Bereket versin ar « kadaşları elinden tutmuş da,*ölüm- Yazan,; M. Süleyman Çapan orduk. Tam » Çok Güzef & Gözler ( 5 inci sayfadan devam ) sebeple diğer kadınlara da bu hu - Susta yardım edebilir. Diğer mühim bir nokta da kaşlardır. Kaşlar bir çehreyi büsbütün değiştirebilir. Fa- kat bu umumiyetle arzu edilecek bir şey değildir. Çünkü tabiat tarafın - dan çizilen bir çizgi iyi muhafaza e- dilecek olursa insana en ziyade ya kışan çizgidir. Kaşları daima alt ta - raftan cımbızla yolmak lâzımdır. Eğer kaşlarınızı uzatmak istiyor nız kurşun kalemile hafif bir çizgi ZİNİZ ve çizeceğiniz çizginin ucunu biraz yukarıya kaldırınız. Fakat kaş- 1 larınızı uzatırken sonuna k.ı.ınvn bir çengel yapmayınız. Çünkü gülü: olursunuz. — -— lercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur yere yatırdı, den kurtulmuş... İşte başlarından her gün böyle bir | tzun müddet gü: kaç vak'a geçtiği, her zaman bozul - |4omanlı gözlük dukları halde, hâlâ palavra savur - v z oS B |Dumanlı gözlükler İmaktan geri durma bu herifler! N, gölerinhisi Şimdi, sen söyle beyim, bu gibilere İ Güneşte tenis < kabadayı denir mi?.. Bunların ne - |,3 bir şemsisiper takınız. Deniz ban« f kabadayı?.. Kabadayılığı kim | ci yapıyorsanız sırtüstü yüzdüğü- kaybetmiş ki, bunlar bulmuş?.. Hüz zaman gözlerinizi örtünüz. Çün- lelerine bir ad takmak lâzım gelse, İKü göz kapakları, gözleri m İsu islmden daha münasibi olamaz: İicin kâfi değildir. Tam numara fiyakacı kabada- | " Göz yaşlarının gözlerde vücude ge- İtirdiği bozukluğu tamir etmek i İmiyen kadın acaba var mıdır? İster jbizim gibi artistlerin yaptığı veçhi- İle, profesyonel bir şekilde göz yaş - İları dökünüz, ister ekseriyetle vâki İolduğu üzere, göz yaşlarınızı zaptet - miye muktedir olamadan ağlayınır. Göz yaşları çehreyi harap eder. Bir Röz yaşı bulranı bazan kadın sinir- İlerini yatıştırır, fakat yüzdeki çiz - İgileri fena şekilde bozar. Ağladığı - İmiz zaman, tabii hayata avdet ancak bir dakika va velâ gözlerinizi, sonra da bütün yü- zünüzü bir losyon ile yıkayınız. Bun- dan sonra, sıcak suya batırılmış olan bir havluyu yüzünüze doğru sıkınız Bu havluyu ya rine koyup bir müddet tutunuz. Bu e yüzünüzü soğuk su ile yi- az. Bu suretle bir kaş defa sicak oğuk su ile aynı Rümca- İeğiniz Fakat » ğuk su İzünüzü - İlayınız. e kalanlar için ka Tâzımdır. nkli gi ngini örterler.. yorsanız alnını » İyatı. ! Fiyekacı |tarzı da büz! abadayıların -konuşma ün başka idi (I) ları keskin, (R) leri müşedded | ederlerdi. «Ağabey> yerine ciğim» diye hitap ederler, dost- hakkak «bizim gaco!» der- lerinin arasında: — Şurulu! — Dikiz! yü: iş bit argosile, Galata garip lügatler kullanırlardı. anuza ve gözlerinizin al - . Eğer pudranız yoks eski.bir.tab Na geçim (Devamı var) un müddet yüzünüzde bırak Ağladıktan sonra kırmızı! göz kapaklarır Sürmi en, | idermek için Aşk maceraları (5 ine Evlene rikalılar Bir çok zengin Amı kendilerine eş olara! Fransız kızlar dar götür 4 sayfadan devam) DK bilha bol bol pudra sü: rler içinde, üzerin- de tutunuz. Sonra bunu bir losyoı batırıp tekrar bir çeyrek gözler üzerinde tutunuz. İşte bunda z ve rın ekserisi yaşlı oluyorsa da, dolar- rın yüzü sıçak olduğundan, Pa - | $ kızları çabtk fşık oluyorlar, ha- sonra herkese görü » sizinle bah Tefrika No.: 47 Şeyh Sait, Rüstemin o günlerde Feluce'den ayrıldığını islemiyordu. | Zeki Arap şeyhi, kızının Rüsteme “Gitmeseniz daha iyi olur! Diyerek Rüstemin fikrini çelmek istemişse de, Rüstem: — Benim elimde bir şey yok.. Mu- |mecburuz. d0 | Deyince, Şeyh Sait kaşlarını ça- Duşmanla İtıp düşünmiye başladı. Rüstem, Şeyh Saidin sarayında fazla kalmadı: — Belki gitmeden bir daha geli » rim ziyaretinize.. Diyerek saraydan ağrıldı. Rüstem, o gün Haceri görmeden önmüştü. Yanındaki gemici olma » İsaydı, belki Şeyh Saldin odasından çıktıktan sonra, haremağalarından birile Hacere gizlice haber göndere mek fırsatını bulacaktı. ... (JÜZETTA) FELUCEDE Mİ KALIYOR? Sahildeki kumsalda uyuklıyan ge- miciler kaptan gemisinin ğüverte - sinden gür bir ses işittiler: — Haydi, iş başına, yola çıkıyo « ruz. Bu ses, Murat Reisin sesiydi. Sahilde uyuklıyan gemiciler Mu- rat Reisin sesini duyunca gemilere | , İkoştular. — Ne var?.. nereye gidiyoruz..? Murat Reis bütün gemicileri top- İladı.. Yelkenciler, kâhyalar, topçu- İlar ve kaçak le bDİr tek adam vardı: dük - zlük E jben de SüleymanınıSaraymda Tefrika No: 147 Seyinçle genç kadının kolundan et.! Onları la'“.) a gel- dima. Bana İkinct bodrama inen yoli er! Bu yolu bel dım, bu — Sen niçin - Evimize hırsr: gizlemişler adım. 'orsun onları? ar geldi. Çocu İğumu da eşyalarımla birlikte çalıp İgötürdüler. Kocama haber vermiye geldim — Doğru mu söylüyorsun? — Yalan söylemeyi düşünecek hal- değilim. — Kocandan memnun değil misin? — Hayır. Çünkü, hükümdarın a- leybinde çalışmıya başladığı gün - denberi beni ve evini de ihmal et - miye başladı. Sefalet ve ıstırap için- de kıvranıyoruz.. Genç kadının verdiği malümat ü- zerine, bodrumda, tokrar yerleri ve duvarları araştırmıya başladılar. 'Tam bu sırada bir duvarın ikiye bölünmesile müthiş bir gürültü kop- to.. Öbür tarafta büyük bir uçurum ardı. Muhafız askı çı bu uçuruma yuva mıişlardı. Uçurumu: kalan ihtilâlci Yahud kerlerini birdenbire ok yağmuruna Onların her yı lağı vardır. Biz burada onlar bizi görüyor ve di Diyerek, korku vı altında bir ok muh: larını akıllarından bile geç yrebesinden canını güçlükle İkurtarabilmişt Bodruma inen otuz kadar fiz asker yerlere serilmiş, ancak di kurtulmuştu. Hassa kumandanı orada rastladı kadını da kolundan çekip yu karıya çıkarmıştı. Sen bu adamların hepsini tanı- yor musun? Diye sordu. Genç kadın korkudan titriyordu. *Türk korsanları arasında Murat reise Dümenci Kara Mustafa.. — Hepsini tanımıyorum, dedi, fa- itiraz eden iler muhafız as- | KUDÜS KIZLARI Yazan; M. Necdet Tunçer kat beş altısı kocamın — dostlarıdır, ancak onları tanıyorum. - Oturdukları evleri biliyor mu - sun? — Elbette, Bilmez olur muyum Hassa kumandanı kadını kaçırma- mak için, yukarıya çıkınca askerlere m etmişti. er altındaki Yahudilerin ukarıya nereden çıkacaklarını ve yer altından nasıl dağılıp gidecel ini düşünüyorlardı. Genç kadın, korku ve de titriyerek bağırdı yecan için- — Baoşuna bekliyeceksiniz burada! Çünkü onlar kuleyi çalmadan, kılı- ni hazırlamışlardır. Yer altındaki gizli yollardan kaçıp giderler. İ Hassa kumandanı kadının sözüne Jinanmadı. | Aldatılmak ihtimalini düşünerek sabaha kadar kalenin surları dibin- | de -askerle birlikte- bekledi. Yer altından gelen giden olmadı. gardı — Bana inanmıyorsanız, yer altı- S- | | | | da şeytanlara bile |lamıyacaksını. Ve dişlerini gıcırdatarak güldü: — Onlar şimdi y na kavu Amatörlerin 4 i kumandanı bu korkunç yer | Muhafızlar yeraltına inince, büyük bir duvarın yıkıldığını gördüler.. Yahudiler,uzaktan, Sü- leymanın askerlerini ok yağmuruna tutmuşlardı) tular.. horul horul uyuyorlar. Hassa kumandanı yanına kırk elli asker aldı. tekrar yer altına indi.. Yahudilerden bir kişiye rastlamadı Yerlere serilen askerlerden bir kaçı ölmemişti. Yaraları hafifti. Karanlıkta iniltiler düyan hassa |kumandanı, yaraları hafif olan as - kerleri seçti.. Diğer askerlerin sırtı- na vererek yukarıya çıkarttı. Genç kadın yalân söylememişt Yer altındaki bodrumlarda Yahu- dilerden eser yoktu. İhtilâleiler kaçmışlardı. Bütün bu döğüşmeye ve veriler kurbanlara rağmen müsbet hiç bir İsey elde edilememişti. Şimdi hassa kumandanının bütün İümidi genç kadında idi.. O, âsiler - İden tanıdıklarmın evlerini gösterir- se, bu suretle hainlerden bir kocını Jele geçirmek mümkün olabilecekti | Safak söküyordu | Etraftaki mab İrı başlamıştı. İşçiler, birer ikişer ev |kıp sokaklara dökülüyor, © İdınlanıyordu. , Üerde sabah dunl; tinden çı- (Devamı fotoğrafileri Bize gönderilen totoğratları derce devam ediyo- ruz. Sold | " an itibaren sıra ile : Sultanahmet Hayret- , tİn, Samatya soğuk sarnıc sokağı Mahmud Billa, Salma tomruk numara 105 Mehmed, Moda cadde- sinde Cavit Rüstem o gün Hacen görememişti. Gemiler hazırlandı.. Murat reis: dövüşeceğiz, diye bağırıyordu. lince, Murat Reis yeni yolculuğun hedefini kısaca anlattı: — Papanın beş gemiden ibaret o- lan donanması buü tarafa doğru ge - liyormuş. Bizi limanda kıstırıp ba- tırmaları ihtimali: dan açılmayı ve onları aramayı dâ- ha faydalı buldum. Yelkencilerden biri sordu: — Biz, onlarla çarpışabilecek ka- dar kuvvetli miyiz? Murat Reis cevap verdi: - Elbette kuvvetliyiz. Onların bü- yük gemileri varsa, bizli maz İmanımız ve deniz di tecrübelerimiz var, Rüstem Reis de Muradın fikirle - Tini takviye ediyordu: — Gözleri kamaştıran o büyük ge- milerdeki kardinallar saltanatını yı- kacağız. Burada kahpece oturup ar- lan vurulmaktansa, denize açılıp mertçe dövüşmek elbette iyidir. Di mant denizde gafil avlamak ve bel kemiğinden vurmak mümkündür. Karşı karşıya gelsek bile, Papanın denizcilerini bir yudum suda boğar, işünerek liman-| yine üstün geliriz. Hep birden bağrıştılar: istemiyen Türk korsanları arası Murat Reisin peşinden gitmek iste- miyen bir tek adam vardı: Dümenci Kara Mustafa. | Bu adam her nedense son zaman- |larda Murat Reisin en makul fikir - Herini bile tenkit etmek fırsatını ka- lc rmayordu. Kara Mustafanın bir emeli vardı: Bulunduğu gemiye kaptan olmak. ©, bu emelinin tahakkukuna ça lışmaktan geri durmayordu. Kara Mustafa, Murat Reisle uy muş ve ona dik kâfalılık yapmamış olsaydı, belki de düşmandan yeni a- hnan gemilerden birine kaptan olur- Jdıı Fakat, onun vaziyeti hiç bir za- man Murat Reise emniyet verici ma- |biyette değildi ve bunun içindir ki Murat Reis yeni gemilere de kap - tan olarak başkalarını seçmişti. O, yine dümenci olarak kalmıştı. Gemicilerden biri; - Kara Mustafa dayı biyik altın- « galiba bu yolculuğu Diye nırrvlda'd- Fakat, Kara Mus- tafanın ekseriyet karşısında fikrine ve itirazına kıymet veren yoktu. Maamafih Murat reis onu gemi - * lerde tehlikeli görmiye — başlamıştı. Rüstemin ku | — Mustafayı dümenci olarak #anf İvereceğim, dedi, onu senden başkâ kimse idare edemez. Arasıra aksilik (Devamı var)