l unun akisleri Ne garip! En asri tesisat olan gyerde adam Bir şeyi anlayamıyoruz. Acaba bu- mu İzah buyuran olur mu? İstanbulda sıcaklar bastıralıberi yalnız plâjlarda değil, bemen bütün sahillerde, yani lâğaâm — kıyılarında çöpler kadar insanlar da yüzüyor ! Hemen bütün bu açık kıyılarda kim- se boğulmuyof da gariptir ki bunca zamandır en a$ri tesisat yapılıp dur- muş olan Floryada adam boğuluyor! Hayret edilecek şey doğrusu! Filhakika evvelki günkü sıcakta Birisi boğulduğu gibi dünkü gazele- ler de X3 ve 18 yaşlarında iki genç gocuğun yino Flaryada boğulduğunu yazıyorla Vakıâ bunlar yüzmek bilmiyen gençler imiş! Olsun... Bu kadar asri tesisat arasında hiç olmazsa Florya- da olsun yüzmek. bilmiyenleri kurs | taracak teşkilât ve tesisat yok mu? Yoksa, Allah bilir, plâjın içinde bo- gulanlardan açığında boğulanlara bakmıya vakit mi bulunamıyor?! * Mühim haberter.. Galiba gazeteleri de sıcak vuru - yor! Dünkü (Tan) refikimizde, ba - kın, ne mühim haberler - okuduk. Garibi şu ki hem de bu haberler ga- zeteye telgrafla veriliyor! v Meselâ Çankırıdan telgrafla veri- Ten gayet mühim habere bakın: — Çarkırı şehir bandosu mükem- el bir hale gelmiştir! Bando resmi dâireler odacılarından mürekkeptir! Cazband ihtiyacımı da tatmin eyle- mektedir!.. Demek, Çankırıda hakikat, deh - şetli terakkiler !! Üstelik te muhabir: — Gönderdiğim resim şehir ban- dosunu muallimlerile birlikte gös- teriyor! Diyor ki artada böyle bir resim de Hamlamen ati v imem nn yi boğuluyor !.. Jyok. İhtimal ki bu resim telgrafla ye- |tiştirilememiş!.. Yine ayni refikimizde diğer mü- him bir haber, Hem Ajans telgrafı: Hue'den bildiriliyor : — Annam İmpsratoriçesinin bir kım dünyaya gelmiştir!!.. * Karalar bile be- yazlanıyor da Amerikan gazeteleri zencilerin de- tilerinde ve yüzlerindeki karalığın çıkabildiğini, zencilerin beyazlan - |dıklarım haber veriyorlarmış. Hat- ;ı;'. Mongatono en Maruf bir dizyo - |loji mütehassısı nihayet bir asır zar | finde Amerikada artık siyah ( kalmıyacağını israrla iddla € |muş!.. Desene ki, şu zencilerin karası da- İhi cıkabilecek te dünyada yalnız be- yazların yüzlerindeki kara kalacak!! * Sergide dekorlar! Yerli mallar sergisinde yerli mal- ılar için yapılan reklâm dolayısile İs- tanbul Belediyesi vergi istiyor. | Doğrusu az bile! Yerli mallar ser- gisinde o kadar dekor masrafı pılmış ve o kadar dekor teşhir edi- liyor ki Belediye, hattâ tiyatro ver- gisi dahi istese hakkı var!! * Bir coğrafya röportajı! Bir müddettir şöyle bir röportaj okuyoruz : «Otomobille İstanbuldan Avrupa- ya! Yazan Vasfi Rıza.» Coğrafya bilgisine hayret: Acaba İstanbul Atrikada mı ki?! _Şîğ.ş“ğr üyük tehlike Sovyet Rusya Japon protestosunu reddetti, Tokyoda harbin umumi-. leşmesi muhakkak addediliyor (Birinci sahifeden devam) dirdiğim baskın münasebelile Japon- ya Hükümeti nezdinde şiddetli bir protestoda bulunmuş, bu protesto Japon Hükümeti tarafından redde - dilmiştir. Japon Hükümeti Sovyet Konsolosluğuna —yapılan — taarruzu bayaz Rusların hareketi telâkki et- mekte ve Japon ordusunun bu hâ- dise ile asla alâkadar olmadığını be- yan etmektedir. Sovyetler ise bas - kın hâdisesine mitralyözlerle müceh- hez Japon müfrezelerinin de iştirak etmiş bulunduklarını ileriye sürmek- tedirler, Bu ilibarla gayet kritik bir vaziyet vardır. Moskova gazeteleri umumi vaziyet bakımından şiddetli neşriyat yapmakta ve büyük harp tehlikesinin her vakitkinden — daha çok yakınlaşmış bulunduğunu ifade etmektedirler. İzvestiya ve Pravda gazeteleri U- zak Şarktaki hareketin sulhu bilhas- sa tehdit ettiğini ve İspanya hâdise- Yerinin de henüz umumi harp tehli- kesini bertaraf etmediğini hararetle Kaydetmekte ve bu mütalealar İn- giliz gazetelerinin muhtelif tefsirle - vine vesile vermektedirler. Morring Post uzun ve tahlili bir Mmakalesinde: «Harp tehlikesi 1914 teki şartlar- dan daha çok yakınlaşmış bulunu - 'yor. Tehlikeye karşı koymak için bü- tün milletler ağır vazife ve mes'uli - yet altına girmiş buulnuyorlar...> Demektedir. Japon Harbiye Nazırı dün bütün bu ihtimaller ve ihtilâtlı hâdiseler zuhuru tahminatı karşısında beya- matta bulunarak: «— Çindeki hareketlerimizde çok Hhassas ve müteyakkız bulunuyor, her hangi bir ecnebi devleti gücendire- Gek tedbir almaktan tovakki ediyo - Tüz..> Demiştir. 'Tokyo, 2 (Hususi) — Kabinede u- Zun müzakereler - oluyor. Başvekil bir günde iki defa İmparator ile gö- Tüşmiye lüzum görmüştür. Siyasi mehafilin mütalcasına naza- yan, Japonya hükümeti, Mareşal Çan-Kay-Şek'in beyanatına cevap vermek için pek kat'i ve ciddi ka - Tarlar iltihaz etmiye meebur placak- | tır. Çin askeri diktatörü Mearesal İcek demektir. |Çan-Kay-Şek, Pekinin zaptı sevkul- İceyş noklai nazarından ehemmiyeti haiz olmadığı için Çinin nihayete ka- dar çarpışmıya karar verdiğini etra- fındakilere bağırarak söylemiştir. Bundan dolayı harbin umumi bir şekil almamasına ancak bir mucize mani olabilir. Pariste bir Iranlı kız (Birinci sahifeden devam) mel bir surette imtihanlarını vere- rek memleketine gitmiye hazırlan - maştır. Bu güzel genç kız, İran he- nüz uykuda iken tıb tahsiline nasıl _p)mgır,ı bir gazeteciye şöyle anlat - İmaştır: — Babam Hasan Amanzade Tah - randa müstantik idi. Uyanık bir a- damdı. Benim doktor olmama mani olmadı. On sene evvel Tahrandan yo- la çıktığım zaman kadınlar henüz yüzlerini peçe jle örtüyorlardı. O sa- bah otomobile bindiğim sırada be « nin de yüzümde siyah peçe vardı. Fa- /kat arabaya biner binmez bu peçeyi ebedi olarak yırttım. Ve şimdi ben hemşirelerimi yüz- leri açık olarak buluyorum. Ben bu- İrada frengi ve etizzam ihtisası tam. Bundan memleketimin çok isti- Yade edeceğini sanırım. —Fakat galiba kadınlara pek az yaraşan bir ihtisas değil mi? — Öyle mi sanıyorsunuz? Ben bun- dan pek memnunum, Memleketim - (den bir çök tebrik telgrafları aldım. — Öyle ise memleketinize gilme - yük tezahürlere vesile ola » | İcak. — Muhakkak.. orada beni davul - larla, çiçeklerle, bravolarla karşıla- yacaklar, beni tebrik edecekler Bu İranlı genç kızla görüşen mu- harrir ona hangi dinden olduğunu sörmuş, o da şu cevabı vermiş: | — Ben müslüman olarak doğdum. |Arnma fen beni çok değiştirdi. Bizim memleketimizde bir çok moezhepler İvardır. Fakat hepsinin esası kardeş - liğe, iyiliğe dayanmaktadır. Onun için mezhepler arasındaki münasebet kolaylaşıyor. İranlı daktorun yüzünde bir ya - nık olduğunu gören muharrir sebe - bini sormuş, şu cevabı almıştır: — İlmf bir teerilbenin neticesi. Ma- amafih evlenecek değilim ki. Bence bir koca bir yüktür. Meslekim bana 'bir çok saadetler vâdediyor... —— İzmir yangınında algorta Depo binası ve tanklar Magdeburg sigorta kumpanyasına — 4000 liraya, benizinler de 25 bin liraya Viktorya şirketine sigortalıdır. Yanan depolarda mevcut gaz 120 |tondur. 50 ton da benzin vardır. Za- rar yekünu 60 bin lira kadardır. Mamafih umumi zarar 300 bin lira olarak tahmin edilmektedir. Kati rakam idari tahkikatın sonunda tes- bit edilebilecektir. HATIRA G İnsan bazı muhitlerde, bazı kim- Ka EEE. İzmirdeki büyük felâket Bir amele 40 metreile- ri fırladı, bir ço- cuk alevler içine atıldı İzmir, 4 (Hususi Muhabirimiz - |sına ve annesinin dışarıdan kurtar « den) — Bütün İzmiri derin bir heye- İmıya çabalamasına rağmen Hüse - cana düşüren ve büyük bir felâkete İyinin derhal simsiyah olduğunu an- yol açan infilâk hâdisesinin tafsilâ- |latıyor. Bu hikâve herkesi derin he- tımı dün bildirmiştim. Her tarefta iyecana ve ye'se düşürmektedir. dehşet ve teessür uyandıran bu fa - | İnfilâkm bu kadar feci neticeler ciaya ait yeni tahkikatımın netice- |vermesi yangının hemen her tarafı lerini de bugün yazıyorum: |kaplamasından ileri gelmiştir. İki ağustos akşamı saat 21 de baş- | Hattâ alevlerin çok azgın olması hyan infilâk ancak dün öğle üstü sön- hasebile itfaiyenin vesasiti kâfi de - dürülebil. . İnfilâk bir dikkat - recede İş görememiş, piyade ve bah- sizlik eseri vukua gelmiştir. Çünkü 'riye müfrezeleri getirtilerek fevka- İo gün yeni depoya vapurdan tarik - |Jâde tedbirler alınmış ve yangın bün- larla benzin taşıniıyordu. Kamyon - Jara râğmen 15 saat sürmüştür. İn- ların getirdiği tanklardaki benzin filâk yüzünden şimdiye kadar ikisi (deponmun yanında tenekelere doldü - hastahanede on biri yangın yerinde rulmaktaydı ve bu tenekeler lehiim- (olmak üzere 13 kişinin ölümleri tes- lendikten sonra depolara istif edili - |bit edilebilmiştir. rdu. Bu Jehim için kullarılan â- | Pakat yangın yeri iyice aranılıp [ şten sıçrayan kıvılcımların benzi- (dolaşılabilecek bir hale gelince, daha 'r.c sirayet etmesinden infilâk oldu - jfazla ceset bulunacağı tahmin edil - ğu neticesine varılmıştır. Maamafih İmekte olduğu gibi hastahanelerde kat'i hüküm, yapılmaktla olan tah - İtedayide Bülunanlardan - bazılarının kikat tamamile bittikten sonra veri- |da öleceklerinden korkulmaktadır. lebilecektir. En sön tahkikata göre ölen ve ya- İnfilâk o kadar âni ve o kadar şid- |ralananlar şunlardır: detli olmuştur ki,, lehim yapan bir | Hastahanede ölenler Dursun oğlu |fırlatmıştır. Alevler derhal ve ber İte yananlar İtalyan tebaasından de- |taraftan birden yükselmiş, bu ara - (po müdürü Kaponi, Yugoslav tebaa- İda ölenlerin acı acı feryatları da du- |gından Toni Prosen, Esperko nakli- |yulmıya başlamıştır. 13 yaşında Lütfi |yat acentası kâtibi ve depo memuru, büyük kardeşi İsmailin deponun İ- |Nasih, ameleden Mehmet oğlu Hüse- İameleyi 49 metre ilerideki bir bağa | Ahmed, Osman oğlu İsmaildir. Ateş- | çinde olduğunu anlayınca alevlerin arasından içeriye kendini atmış, «A- İğabey ağabey> diye seslenmiş, bitik bir halde olan ağabeyisi İsmail kar- deşinin bu çağırması üzerine derhal İkendini toparlamış, dışarıya fırla - mıştır. Lütfi kardeşini kurtarmak pa- hasına iki kolunu kaybetmiş, fakat ne yazık ki, İsmail de hastahanede ölmüştür, Kadın erkek, çoluk çocuk yangın İyeri dışında bu kahraman küçüğün etrafında toplanmışlar — ve inlilâka, yangına, yananlara dair kendisin - den izahat slmıya çalışıyorlar. Lütfi heyecan içinde gördüklerini, işittik- lerini birer birer anlatıyor ve Arap Mustafanın yandim, diye bağırarak dışarıya fırlamasına rağmen şaşkın- tıkla tekrar kendini yangının İçine attığını, 14 yaşında Nüseyinin; <An- neciğim, beni kurtar» diye bağırma- ELDİKÇE.. En büyük dert: Enerji ve inan eksikliği.. İnkılâp ve ideali gençliğin kafa - Bu korkuyu icabeden sebepler pek İşelerle konuşurken dirden, ümitle- |sına ve kalbine koyacak, halkın ru- çoktur. Çin askefi bütün vasıtalara baş vurarak tahaşşüt ediyor. Ric'at | etmekte olan 29 uncu Çin ordusunu Paoting istikametinde takip etmekte olan Japon kıtaatı ile, yine Paoting- te toplanmış olan Nankin Hükümeti askerleri arasında bir müsademe vu- kuu ihtimalini düşünmek lâzımdır. Bundan başka bütün Çinde Japon aleyhtarlığından (leri gelmiş bir to- rörizmden korkulmaktadır. Bu da Japon askerlerinin ilerlemesinden |lleri gelmiş bir aksiilâmel olabilir. Son dereceye kadar gelmiş olan Çinlilerin her şeyi yapmıya kâdir olduklarına dair elimizde bir misal vardır. Bugün Tungçov'da toplanmış olan 300 kadar Japon mültecisi, is - yan eden Çin jandarmaları tarafın- 'dan öldürülmüşlerdir. Tungçov, Ho- pet muhtar hükümetinin merkezi » dir. Burası şimdiye kadar Japonlara müsalt davranmakta idi. Bugün Ho- pei'nin hükümet reisi Pekine iltica letmiş olduğundan bu eyaletin ati - sinden, Tokyoda çok endişe edilmek- tedir. Siyasi mehafilde, Hariciye Nazırı bulunmuş olan bir üyük bir ehemmiyet verilmektedir. Bu zat demiştir ki: #«Japonya, Şimali Çinde kurulacak olan yeni idareye Nankin Hüküme- tinin bir hücumda bulunmasına asla müsaada etmiyecektir.> Halbuki Nankin Hükümeti bu mak- satla tedbirler almış ve Japon hükü- metile Şimali Çinde, yapılacak ve kendisinin dahil bulunmayacağı hiç İbir anlaşmayı tanımıyacağını beyan (etmişti. Bugün için Tokyoda - bedbinlik mevcüttur. Tungçov'da yapılan kat- Hiama karşı Japonyanın şiddetle bir mukabeleibilmisilde bulunması bek- İlenmektedir. Bu takdirde uzlaşma vini ve hattâ istikbalini kaybetSDR miyete mensup olduğunu vehmedi- yor. Bütün yeni ve ileri im'enlarla topyekün bir inşa ve Mamle devri 'yaşayan bir memlekette olduğunuzu nerdeyse —size unutturacak — kadar kara, dar, çapraşık görüşler.. Bazt işlerin başında bir uçtan ve bir cepheden davayı ve intalâbı tem- sil eden insanlarla konuştuğunuz ©- Tuyor; o kadar beylik, o kadar kırta- siyeci, o kadar uslu ve temkinli ko- nuşuyorlar ki: bütün ateşinize bir su serpilmek istendiğini duyuyor ve hemen oradan ayağınızın altında bir uçurum, başınızın ucunda bir bulut İvar gibi uzaklaşmak istiyorsunuz. | Bazı adamlara rastlıyorsunuz oldukça azimli, bir şeyler yapmıya kararlı, inanmıya ve sevmiye muh- taç, hamleye ve başarıya hazır gürü- nüyorlar. Fakat niçin bir türlü hare- kete geçmedikleri şeklindeki mu - kadder suâle kendiliklerinden ma- zeretlerin en kötüsü ve gevşeği ile İcevap veriyorlar: «Sade yapacak İben mi kaldıma.. «Şu böyle olsa, bu şöyle olsa ki benim de hesapladığım şekilde hareket etmeme imkân bu- lunabilse>... Niçin Ankaradan başka yerde in- kılâbın atmosferini, o yeni Türkiye- yenin yapan, yaratan, inandıran, şevk veren havanmı lâyikile bula- muyor ve yaşatamıyoruz? Daha açık konuşalım : Niçin Ankarada bile bu hava es- kisi kadar bariz, tesirli ve devamlı değil? Genç, taze, bakir ve bir şeye kendini vermiye, bir ateşle dâğlan- maya, bir sevgi ile dolmıya hazır mevcudiyetlere en büyük sevgiyi, en doğru inanı, asıl ideali hemen vere- bilecek atmosjer nerede? Niçin havada inansızlığın —kara Tiğın kosırgası dolaşabiliyor? —— , hune sindirecek bazı müesseseler, sadece soğukkanlı dershane, jimnes- Jtik salonu, kitep ve dosya depasu ol- İnkılâdıv e ideoli gençliğin kafa- makla iktifa ediyorlar. «Daha başka İne yapalım?> diye soran - bakışlarla karşınıza dikilseler, onlara —andak İmantığınızın bu soğukkanlı ve düz- gün falaiyetlerinden duyduğu iğreti İtakriri geveliyorsunuz; ruhunda mu- kaddes ateş yanmıyan insama göz - lerinde neye o fer yok diye nasıl kı- zabilirsiniz, bu ferin noksanlığım nasıl ispat edebilirsiniz. ve bunun lüzumunden ona ne diye bahsedebi- lirsiniz? | Vazifelerimizi mantık teselsülün- den ve akıl icaplarından ziyade ruh vecdlerine, ülkü coşkunluklarına o kadar mezcetmemiz gerek ki: yaz- diığt küğıda gözünün nuru ve kafası- nan düşüncesi kadar ruhunun heye- canını koyamıyan hkiç bir adamı va- zifesini tam yapmış saymamakta |haktı sayılmalıyız. Artık Maliyenin evrak mahzenindeki kâtip bile Ba- brâli ketebesinden farklı olduğunu bilmeli, şahsi ve gündelik gayretten başka ve üstün bir gayret sarfetmeli, |bir cephe hizmeti gördüğüne, bir in- şaya yardım etliğine akıl ve ruh er- direbilmelidir. Davanın adamı olmuyan, işinin ne kadar ehli olsa da neye yarar? Evet bir şeye yaramaz; bunu ak- Temıza koymalıyız.. kireç işimize ya- Tıyor diye ne kadar imat etse, aykı- rılık göslerimiş olsa da yine kumla ve su ile karıştırır, kullanırız; doğ- vu, fakat malzeme olarak, yapıcı o- tarak değil.. Bir mabedin iyisini, güzelini ve işe yarayanını ancak o dine tam inanan mimar yapabilir... Saflarımızı çoğaltmak ve sıklaş - fırmak kadar tasjiye etmek te, tas- için sarfedilen gayretler boşa gide » |yeli, bedbinliğin samı ve kararsız - |fiye edilmiş tutmak ta lâzemdır.. B. K. Cağlar İyin, Hafız Rifat oğlu Tarık, Yusuf, |Salih oğlu Cemil, Hüseyin Ağanın çobanı amele Mehmed, költeci Kü - zım ve oğlu Sami, şoför Mehmed, de- İpo kavası Konyalı Mehmet, Çingene loğlu Arap Müustafadır. Bonların için- -İden bazıları mektep talebesidir. Yaz tatilinde biraz para kazanmak, elbise ve salre yapmak için çalışıyorlarmış. YARALILAR Hastanede beş yaralı kalmıştır. De- ponun mes'ul müdürü Ali Meftun, a- meleden 22 yaşında Fehmi tarafın « (dan kurtarılmıştır. Pakat Ali Mef - tunun yaraları çok ağırdır, Diğer ya- rahlar leden 22 yaşında Ahmed loğlu Hasan, 13 yaşında Osman oğlu Lütfi. 45 yaşında gümrük koleusu Zühtü, 25 yaşında amele Osmandır. İltaly ” |çinde gıvranırken şu izahatı müşkü- )âtla verebilmiştir: — Ben gümrük koleusuyum. Va: zifem dolayısile deponun kapısı ö« nünde bulunuyordum Deponun için- |de birdenbire bir alev parladı, vücu- dümü kapladı. Cayıt cayır yanmıya başladım. Belimde — palaskh vardı. Ellerim yanmıştı. Palaskamı çözüp elbisemi çıkaramıyordum. Yanmak- 'ta devam ediyordum. Koştum., ken- idimi çamura attım. Yüzümü, gözü- mü çamurlara sürerek ateşimi din - dirmeğe uğraşıyordum, Fakat içim İde yamıyordu. Şimdi de yanıyorum. Aman yüreğimden ateşimi * estirin... İki Japon Gemisi İstanbulda (Birinci sahifeden devam) |dir. Bu ziyaretlerden sonra Amircl ve kumandanlar Taksim meydanına |getmişlerdir. Bu sırada Tophane rıhtimina çı- ikan ve önlerinde Japon bandesu bu- lunan iki kruvazördeki mektep tale- besi de Yeniçarşı - Galatasaray yo - lile Taksime çıkmışlardır. Saat 11 buçukta mutad merasimle âbideye içelenk konulmuştur. Bu merasimde Vali vekili, Merkez Komutanı, Harp Akademisi Komutanı da hazır bu - lTunmuşlardır. Bugün saat 15 ten sonra vali, Mer- kez Komutanı, Hatp Akademisi Ko- mutanı, amiral ve komutanların zi- iade edecekler - ve saat 17,30 da Amiral gemide matbuat mü- messillerini kabul edecektir. Bu kabul resimleri esnasında tale- beden yarısı kruvazörlerde buluna - cak, diğer yarısı Boğazda bir gezin. ti yapacaklardır. Bu gece vali vekili tarafından Ta- rabyada Tokatlıyanda Amiral ve ma- iyeti şerefine bir akşam ziyafeti ve- rilecektir. Japon babriyelileri yarın akşam Taksim meydanında halka bir kon- ser verecekler, cuma akşamı da Ja- pon Sefiri tarafından Perapalasta bir ziyafet ve bir suvare verilecektir. Japon gemileri Singapor, Cibuti yolile buraya gelmiş olup buradan da Pire, Napoli, Marsilya, İskenderiye, volile Japonyaya döneceklardir. Yangının nasıl çıktığını görmedim. -— —e —a DİŞ SİYASA | İngiltere ve İtalya ile İtalya biribirlerine te- tmişlerdir. n âİZ nazırları bugünlerde İngi: lüz - İlalyan münasebatının düzel - Mesi etrafında hemen hemen hep bin ağızdan, biribirlerini” tamamlıyacak gibi ümitli, Rama için cesaret verici; sözler söylemekte fırsat kaçırmadı - lar, Bay Eden, geçenlerde Avam Ka marasında buna yol açt riciye Nazırının sözleri İngiliz - İtak yan münasebatının İstikbali için, İns gilteredeki İtalyan dostlarına ne ka- dar Ümit verici olursa olsun hayli miktarda ihtiyatkâr olma kalmıyordu. Lökin İngiliz resmi let adamlarının bu mevzudaki sözle- ri, yalnız Bay Eden'in beyanatından Ibaret olmamıştır. İşte Başvekil, işte Bahriye Nazırı ve hattâ işte Maarif Nafırı şu günlerde vesile bularak İngiliz - İtalyan — münasebatından, -hem de Bay Edenin varamadığı ka- |dar nikbinlikle. söz söylemişlerdir. Zürmedilmesin ki, bu sözlerle İngi- ha marırları biribi dediğini İnakzediyorlar, hayır... biribirlerinin fikrini tamamlıyarlar. Öyle ki,arka- daşlarının — sözlerinden ihtiyatkâr Harielye Naztrının vaziyeti nazikleş- tiği bile zannedilemiyor. Hulâsa İn- |gilterede İtalya ile arayı düzeltmiy doğru apaşikâr bit cereyan göze çarp- maktadır. Nevil Çemberlayn iş başmma geldi- Bi zaman harici siyasette Baldvinden İçok faal bir rol oynamak niyeti bet- lediği söyleniyordu. Binaenaleyh bu- İgün bu niyotin tezahürü karşısında bulunuyorsak hayret etmemeliyiz. İspanyadaki «gönüllü» leri çek - tirmek meselesinde İngiltere srar- dan geri kelmamaktadır. İngiliz me- hafilinin temin ettiğine göre bu 15- rardan da vazgeçecek değildir. Fa- kat buna mukabil önümüzdeki eylül toplantısında İtalyayı Milletler Ce- miyetile uzlaştırmak vardır. Şimdi- ye kadar tekrar - edilen rivayetler bep Habeş meselesinin üzerindedir. İtalyânın Habeşistam zaptettiğini ım:ıcncı Cemiyeti -İngiltere- tasdik t etsin diye İtalya Hükümeti az mı |uğraşnyştır? Gözlerden kaçmıyan bir şey vâr ki, o da dalma Milletler Ce- miyetine sadakatten bahseden ve bunda samim? olan İngilterenin iki senedenberi kırılanı, döküleni gene |Milletler Cemiyeti vasıtasile — sarıp Wn%% TAühEtebe t leri gözden geçirilirken çok delz sa- şılacak safhalar arzeder. Şimdi İtal- 'ya ile «maziyi unutmak» tan bahse - dildiğini işitiyoruz. Fakat dikkat e- dersek mâziyi unutmak İngilizlerin çok defa işine gelmiştir. İngiliz, geç- unutmakta başkalarını hayrette bırakan bir sör'at ve melekeye ma- liktir. Fakat istikbali?.. Asla... Onun için bugün İngiliz - İtalyan |münasebatının çok İyileşeceğinden, .geçmişe mazi, yenmişe kuzu: deni- lerek Habeşistan meselesinin üzeri- ne, Uzak Şarkta Japonların rahat durmadığı şu günlerde, bir sünger (çekilerek İngilterenin daha sakin bir surelte gözlerini Akdenizden, daha fuzaklara çevireceğini kabul edebili - İriz. Lâkin Akdenizde karşısına dikil. mek istemiş ve iki senedenberi hep bunu söylemiş ve yapmıya calışmış olan ve bir hafta evvel de denize 35 bin tanluk en yeni bir zırhlı İndiren İtalyayı unutacağımı farzetmek, bu- na elbette ihtimal vermezsiniz Ahmad Rauf BİZ BİZE.., Salgın arabaları Bütün bir şehir hasraneleri ile, doktorları ile, aşı karargâhları ile, Belediye kuvvretleri ve zadbıtası İle seferberlik içinde Tifosuzluk bu şehir için ne kadar müşekkin ise lifa da 0 kadar müneb- bih oldu. Belediye, temizlik üzerinde, su iş- leri üzerinde, hepsinde tereddütsüs çalışıyor. Geceleri şehir yıkanıyor, gündüzleri sulanıyor. Bütün bunlar bu şehrin yıllardır. iği şeylerdi. Pakat, bir nokta var, O da, Çöp arabası ve arabacıla- . Sabahleyin sact dokuz buçukta şekrin Bahçekapı gibi işlek bir cad- dezinde çöpçünün arabasını poğaça- cı dükânının önüne dayayıp ta ha- bire gayretle tozu dumana katarak arabasına çöp istif etmesi yukarıda işaret ettiğimiz bütün tedbirleri bir anda sıfıra #ndirmekten başka hiç bir şey değildir ve...0 arabanın adı çöp arabası olmaktan çıkar, sadece sal- gin arabazı h Sabahın beşi neyi bekler ve.. çöpçil © saatten daha rahat hangi Burhan Cevat vakti bulur?.