20 Temmuz 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

20 Temmuz 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sovyet tayyarecileri | Şimal Kutbunu ) nasıl geçtiler -Düşman yalnız yerde değildir! Katuplara inen bir tayyarenin hati pengoenle eğtenen İxi fazyareci y Gökyüzünde Fırtına, Bora, güneş, Tipi, kar, hepsi Ayrı ayrı Düşmanlardırki.. mış olmakla if- * omot; Yumaçof | ve Danilin isimt. ç Rus ta; yar n Kutbu a , varmak istedikleri San Fransiskodan daha ilerdeki San Diy kasat vardıklarını telgraf haberi olarak kisaca bildirmiştik go sına arecileri Rosei ve senedenberi ellerin- dükları mesafe reko - | netie / en nihayet £ baş pilot Gromof Nunu bulamamış, yüre meydanını arayıp bülamayın ca, en nihayet bir tar inmek vermiştir. » üç ineğin uyuklamakta olduğu tarla kenarına inince, San Diyego halkı ile eiv. şup gelmişler, tayyarı lıyarlardı. On bin kilometrede, bir olan tayyareciler tam ileri a Edebi Roman No: 62 Zekeriyya Sofrası Yazan.: AKA Gündüz Yalnız iki zorlukla karşılaşıy Tüm: Acaba Lizbonda verilecok h maye pasâportu ile doğrudan doğ Tuya İstanbula gidebilecek miy: Bu belki o kadar mühim zlasile kır - | | köylüler ka- kat bu evden; bu süslü zindandan nasıl çıkacağım? En kuvvetli dü - ;güm noktası burada. Şimdiye ka - dar kocalığımın bir şeyden haberi yok, Vaziyeti Kontesle iyi idare edi- yoruz, Yarın her şey hazırlanınca ne o- Jlacak. Vali beni zorla alabilir mi. Gerçekten karısı olduğunu İddia e- Gemez mi? Vali diş geçüebilecek mi? Bunu Kontese açtım. Gayet tavırla cevap verdi: ığa buradan çıkıp gidemersiniz. Bunu ancak bir flrar yolu ile temin edeceğir, Siyasi po- li bunu biz | .. saat, V7 dakika havada kalmışlar » dır. 'Tayyareciler San Diyegodan Kas | liforntyanın en güzel şehirlerinden | Los Ancelosa gilmişlerdir. Los Ane | celos 84 kilometre uzunlukta ve 47 | kilometre genişlikte bir şehirdir, Oradan San Fransiskoya geçmişler- En nihay Cumhurreişi Ruzvelti-ziyaret etmok üzere Va- şingtona gideceklerdir. anlatıyor: a çok müsant gidı sonradan bozuldu. dir. de dık. Yukarıda fırtına berraktı. Daha Kutbu geçmeden yeni ve çok şiddetli bir fırtına ile karşılaş- tık ve derhal yükseldik. Artık muydaki koca Kutup Denizinden hiç bir şey görmüyorduk. Kutup mıntakasını geçtikten son- ra rüzgör hafifledi. Artık bu çetlü düşmanın yakamızı bırakmış oldu- ğuna ne kader sevindiğimizi lasav- vur edebilirsiniz. Kanadanın üzerine — gelmiştik. 6.300 metre irtifamda tayyaremizi | buz kapladı. İstikameti di mek suretile bu tehlikeyi atlattık. Fakat bu sefer de sisle karşılaştık. Amerikan tadyo istasyonlarının bi« ve kadar faydalı olduklarını bil- zikretmek isterim. Mesale re- mu — kirdığımızi — anladığımız zaman, ne kador sevindiğimizi ta- savvur edebilirsiniz. y zde daha bin kilomet- re için benzin vardı. Fakat hazine- | lerden birinin ba; k benzinle - | rin akmakta olduğunu anladık. En | az 11500 kilametre mesale katet - miş olduğumuz halde, inmemeğe duk. Bu mesafenin 5,500 kilometresini Kutup üzerinde ge - girdik.» at bu çetin im! vaffakiyetle çıkan * hiç bir hayir kalmad tedir. meebur ol ğı ilâve edil - vadetti. Bu akşam gelecek, Nasıl o- lacağını inceden inceye konuşup | kararlaştırırsınız. l * On beş gün nasıl geçti. Kurtuluş işini kimlerle ve nasıl müzakere et- tiğimi bu gizli deftere bile yaza - mat. Bumu en geniş Küytili Bir ro- içinde benimle an - bildi. Nihayet ket eden yaver gelebildi. Esmer, uzun Loy- u. Burnu biraz uzun ve çenesinde Sivri bir sakalı olaa Donkişota ben- ziyecek. Gayet lizce biliyor, Başka & yör Fakat ben o dilleri bilmiyo « rum. Daha iyi. Yolda âz konuşu « şüncelerimle * b Dü ĞA Filiğtinde | Taksim aleyhine | VE Müslümanlarla Musevile rarasında Şiddetli Bir Boğuşma Filistinin taksim — ve nüfas hus dutlarını gösteren harita Mieçen başram Kudüs müslüman- sarımıa yüptıkları gece OAT Tel'colu'in ikt musevi kibarı Filistinde hâdise eksik olmuyor. Bu memleketin taksimi haberi bir. kiyamet — kopardı, Fakat bu kıiyamet zaten müse. vilerle — müslümanlar — arasında için mevcuttu. Bakalım oradaki ateş te natıl sönecek ? kalıcım V Siyasi polis şefi hava kararınca gelecek. Civar Villalardan birinde hususi bir garden parti verildiğini, | Valinin beni çağırdığını, gece ya sında tekrar getireceğini söyliye- cek, ri- — Fakat benim çantalarım var. | — Artık onlardan vazgeçersiniz. Yalniz kiymetli eşyanızı küçük çantaya koyarsınız. Onu gündüz - den Kontes çıkarır, Siz sadece so - kak kıyafetile çıkarsınız, Bu, bü- tün şüpheleri giderir. Doğru. Çantalarımdaki eşyanın ne kıymeti olabilir? Memlekete dön- Gükten sonra.. öyle oldu. Polis şefi Benim yanımda kocalığıma ledi. Kocalığım biraz tereddüt etti ve: —Memnuniyetle bırakırım. Fa - kat çok rica ederim, fazla içki ver- mesinler, rahatsız oluyor. — Ben söz veriyorum ki, gittiği gibi dönecekler. Kocalığım bana bakıp şefkatle & LO ĞNYNi bayremdan bir | li Lizbon için bir lesepase ver- | ç gündür bütün şiddetile ediyordu Düşman büyük bir çevirme hareketi ile şimalden ilerlemiş, bizimkiler de yavaş yas vaş geri hatlara çekilmi Akçadağ küyünden Memiş oğlu Hasan onbaşı Balkanı, Umumi har- bi görmüş, babayiğit bir adumdı. Şimdiye kadar yaptığı muharebe- lerde bir kere bile yaralanmamış, | Alahin iznile hepsinde gazi olmu; | tu. Fakat bu seferki harp, onu bir « denbire ezmiş, hele üç günlük çar« pişma bütün maneviyatını kırmış- tı. Mangasındaki erlere: #— Aklım almıyor.. diyordu.. ben doğduğum, bü: n yerleri kendi elimle düşmana teslim ede- yim. Karımı, kızımı, ayalimi düş- | man içinde bırakayım.. ve işte on- lar.» tâ. şu tepenin arkasında düş- man yumruğu yesinler.. ve biz de | buradan - vuruşarak onları kurtar- | mıyalım... Bu olamaz.. bu kırlar, benim ç banlık ettiğim yerlerdir.. koyunla- rim, kuzularım, öküzlerim, dava - rim, sığırım burada büyüdi ben yalnız burada dünyayı anla « dim. hele şu Kayaboğazında genç. liğimi öğrendim. Bu olamaz.. olamaz.» diye söyle« niyordu. oğlu Hasan on- | başı öyle sevindi ki.. — Evvel Allah kumandanı yordu.. bizim manga düşı | adım bile ileriye a Filhakika K m noktasına geli düşmana nefes ald Düşmanın , biraz (i karşısında Hasan onba daşları aslan gibi kükrüyorlar ve: — Bünü yapamazsınız.. diye bu. irarak ateş ediyorlardı.. İki . gün, iki gece. yömeksiz, uy- kusuz çarpiğan — Hasan onbaşının | mangası düşmana bhir adım bil İ turmadı. p | Fakat.. bir'gün alacakaranlıkta | arkadan birdenbire vizlâyân Mmav - | zer sesleri bütün mangayı şaşırttı. Kayaboğazından giremiyen düş- man, demek ki arkadan bir çevir- me hareketi yapmıştı.. bizimkiler | de geriliyordu.. Bu hal; esasen bitkin va olan Hasan onbaşıya müthi | etti. Düşmana ateş edece, yaboğazının çalıları arasında kay- boldu. Mangadaki erlerin: onbaşı.. diye seslen - maz karşıki dağın ka - | yalıklarından gelen akisler cevap verdi : — Onbaşı.. onbaşı.. *.. — Emine.. Emine.. Kocasının sesini duyan Emine, | yataktan fırladığı zaman karşısın da sivil elbiseli Hasan onbaşıyı gördü : — Böyle nereden çıktın Hasan? — Vazife ile geldim. — Tam zamanında oldu. bu İş. Vur da bugünlerde öyle azdı ki.. Gi — Gitmek ister misin? İstemi - yorsan özür dileyelim. | — Geldim geleli hiç bir yere çık- | madım. | - Haklısın, Öyleyse git. Fakat sıhhatine dikkat et. Hernen giyindim, El çantama faz- la mendil © kadar. Otomobile binerken kontesle ö- püştük. Öpüşürken kulağıma fısı)- dadı: l —Müsterih ol.-Yaver Dön Tap- | toya güven Çantan ondadır. Allah iki çift çorap kaydum I benim kocam olamaz.. Yazan : Zeki Cemal Bakı İ â Artık hiç rahat vermiyor. — Yaa!,, — Bizimkiler'ne zaman gelecek? — Bilmiyorum. - Onların lâfını etme.. — O da ne demek.. yattı, kalktı dan dönüş üyordu.. / içti Fakat Emine het teri — Hâasası 1 edemezler.. mez olurlar mi?, Bizim aske , ben unlara Allah o gi — Onların geleceği Bu da ne biçim söz I: Ne yoksası, Kaçak misın?. kan beynine hiücum etm | — Bu'nasıl ohür, Hastinı diyordu, babam, kardeşim hepsi -düşmanla göğüs göğüse çarpışırken-şehit ol - du.. senlnkiler de öyle., Biz asker çocuklarıyız.. bu ola - maz. Sen bunc yapamazsın Hasan, çocuklarımız asker kaçağının oğul- ları olamaz!..» Hasan onbaşımın Zöten yatıyardu. çekti ve sustu.. ç sesi çıkmadı. | Yorganı başına | Müthiş bir asabıyede kundakta- | ki çocuğunu sırtına bağ hızla kaj — Allahım, kusurumu sen affet, | Marıldana mi: di a tarlanın | SAA Kızıl yolunu tuttu. — Haşan.. Hasan.. — Hasan., Hasan önbaşının kapısı önündt mine ile gâvurlar arasınd bir boğuşma vardı. $ | bir taraftan rdu. rıyor, nu kapmıya uğraş gelsen © şmalarlk uyantt pencereden W Hemeh — Hasan Bu Hasan onbâş acı orkunet erinin yüksef k ta dalilir önündt pası YÜ sehpası yü Bi sesleti çınladı. Gözleri karardı., başı GÖM dü ve aşağıdı enin haykıriğ” vıa bile aldırmıyarak pencere * , bir silkinme ile- çocuğü den kurtardı Ö” | k yüklükteki YA * adığır mat başına bi * raktı. Ve pencere önünden, evvel güvurların, sanra asker kaçağı KÜ” casımın üzerine ateşe başladı. Kara tepeden inen 'Türk askef * leri dereye vardıkları zaman Ha * san onbaşıyı yerde al kanlar içindt buldular ve bir kadinın avafi çık kadar haykırarak tekrarli” dığı şu sözleri duydular: — Bu, ne bir Türk ve ne de bE nim koc; modasından sonra, Şimdi de şampanya rengi saçlar moda oldu | selâmet versin. Beni unutma Bo » | Gari Grand .e saçıarıni sampanya renginde Öeyanan EJan Bönel> | | Baziçinden mektup yaz. Gözleri dolan Koöntese pencere- | Sen elimi çıkararak salladım. Oto- | Mmabil san hızla yürüdü. Hiç bir yer- de durmadan fıhtıma geldik. Polis | müfettişi beni rıhtımda demir al - | makta olan vapurun — güvertesine | kadar götürdü. Don Taptoya teslim | | etti. | Koca vapurda bizdep baska iki üç yolcu daha vardı. Bu bir posta va- | puründan ziyade şilebe benziyor - yürım yarala| Devamı vrer) Hollvut. (Hususi) — Bütün dün- ya kadınları saç modasının Ho- Hivuttan çıktığını artık öğrendiler. | Plâtin saçlı toprağı bol olsun Ctn Harloy, bütün dünyada plâtin saç modasını çıkardıktan sonra artist: İer de saçlarile meşhur olmayı dü- şündüler. Şimdi Holivudun en dilber ka - dınları sarı. siyah, plâtin beyaz bin bir türlü renkli saçlarla gezmekte - dicler; Bu vaziyet tabil bövle d meşhür berberi saç rengini tesbi! etti: — Şampanya Tengini. Bu moda çıkar çıkmaz bir haftâ içinde berber dükkânları ağzı 4Ö" zına doldu. Şitafi Molivutta ge * zenler şampar i saçlı kadındı Bunların arasır'da Sonya Hennilı Alis Fape, Anni Harding. Kiodet Alis Faya, Anni

Bu sayıdan diğer sayfalar: