11 Temmuz 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

11 Temmuz 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayanlar! “Kıztaşı,, nın Önünden geçtiniz mi ? Fatih kahvelerinin tokurdayannargile- leri yerine şimdi, cıvıldaşan genç kızlar & Ka | | amazdı. Meselâ etin ok- kâsı Her yerde 5-6 kuruşu salıldığı halde, Fatihte muhakkak 3-. kuru- #a alırdınız. Pazar yeri geçildikten sonra, ke- Merin ilerisindeki meydanlıkta a- Bacların yeşil gölgelerinde sıra sı- Ya kahveler — vardı. - Müdavimleri , bıyıkları sünneti seniye kesilmiş yobazlar, «ta- lebe! ulüm efendiler:, kör, topal Gilenciler, kayyumlar, müczzinler, | İmamlar, entarili, hirkalı, takkeli Tütekaitlerden ibaretti. Bunlar çok Sürürler, fazla burun silerler, ve yet ederler: Şeriat kalmadı! Diye âhüzar ederlerdi Burada en geri fikirler ileri sü- Tülür, bir ailenin namusu bir sakız Bibi larda r, felanın | kizinin, filânın falanca Ve filânca ile seviştiklerinden, ço- n kaba lisan- Bazıları, âfaki söze bayılır, elinde &bih, başında takke, sırtında beyaz #htlari, çıplak ayaklarile, kahvenin İt köşesine bağdaş kurarak, bir ta- Taftan bol köpüklü, kokulu ve lez- Z0tli bakır kahve cezvesini şapırda- b şapırdata, gözlerini - zevkinden Yıltarak içerken, bir taraftan da *kaşık düşmanı» nın pişirdiği pat- ican dolmasının İlezzetini anlata #nlata bitiremezdi. Hele bayram günleri, bilhassa Samiln arka avlusu, bir mahşer ye- Tinden farksız olurdu. Bekçi babanın: Bu sabahın ayazına Kalkın Hakkım niyazına, Abdest alın ey komşular, Buyurun bayram namazına! Manisini okuyarak, müminleri kuldırırken, çocuklar da sevinçle ya- 'klarından fırlayarak, yeni elbi - Selerini giyerler, mutad el öpmele- ı” sonra soluğu bayram yer » *rinde alırlardı. 1 beşiği, dönme dolap, beygir, kep, araba âlemi, çocukları ak- Hima kadar meşgül ederdi. Mütevekkil munis, hörgüçlü/kö- Hörcü develeri, meydanın en canlı üsleriydi. Ne tatlı bakışları, ne in- a yakın tavırları vardı bu haye Vanların... Dün buraları, Fatihin, Şehzade :”" in etrafını dolaşırken, hep ki Fatihi hatırladım. Eski Fatih çocukları gözümün Önüne ge hep. Eski Fatih çocuk Fatih ve Şehzade camiinin avlularında uzun eşek, birbirtb köşe kapmaca, esir almaca, pişti, uçtu uçtu, kaydırak, kör ebe oynar- lardı. Bugünküler ise, top oynu » yorlar, Buralarda, genç kızlara rastla « mak mümkün müydü? Hele onlara sorgu sormak, istikbal hakkında fi- kirlerini istimzaç etmek maazallah küfürlerin en eşnaı sayılırdı. Halbuki, dün önümde yürüyen, defterleri elinde bir sürü genç kıza adım. Aralarında konuşuyor - » kuşlar gibi cıvıldaşıyorlardı. Yanlarına sokuldum, sordum: - Hayatta ne olmak istiyorsu - nuz? Dört beş ses birden cevap ver « di , topar — Ben kimyager olacağım. - Ben avukat! — Ben kaptan! — Ben de makinist! dsız bir ışıktan cesaret alarak soruyo - — © kadar mı? Yanakları hafif hafif kızarıyor, yine hepsi birden cevap veriyor: O kadar! Dikkat ediyorum, bizim mesleğe heves eden kimse yok. Anlıyorum ki, bu işin nankör bir meslek ol- duğunu onlar da takdir etmişleri.. Maamafih, bu cıvıl cıvıl, baştan ba- şa hayat, şetaret, neş'e ve Ümit o- lan genç kızlara soruyorum: — Gazeteci olmak istemiyor mu- sunuz?.. Hepsi birden önüne baktı. Sanki murakabeye varmış gibiydiler, Ce- vap vermek için, lâhuti irşat bekleyen dervişler gibi düşünüyor- lardı. Caml av!nsunda oynıyan çocaklar | çatal matal, | Van e | : : 'yü İgunlaşır izans İmparato. Yüzveo Bizans p |Kadının erkek hayatın- runun baldızının yüzüne, günahını haykıran Kıztaşı.. Eski Fatih kay- yum yetiştirirdi, şimdiki çocuklar tayyareci olmak istiyorlar. Nihayet içlerinden biri -omuzla- rına sarkan başındaki eflâtun men- kırmış kur 5 dilin altından Tarının çerçevelediği lücivert gi leri bir genç- vehye nail olmuş gibi, dudakları müstehzi bir alevlener gülüşle büküldü: Sonsuz bir Sefa - sak için mi gazeteci ola meslek o! lete uğ cağız! İstanbulun her köşesinde nlduğu gibi, Fatihte de bir efsane âbidesi | Kıztaşı! uranın eski halini bi vardır Bilmem misiniz? Fatih yangınından Kıztaşı çok kalabalık Sarikları dört boş en iri göbekli mollalar sınıfının ada olurur- ileri gelenleri hep bu Tardı. fesli pencerelerden, kadınların gölge- leri çamurlu sokaklarda akisler ya- şölirken, ayağı takunyalı, elleri ka- | sâli küçük kızlarla, burnundan'ğ- zan sümükleridilile yalayan küçük çocukların bağrışmaları, mahalla- nin uhtev? sessizliğini naktalardı Bir yirmi, otuz yıl evvelki Kız- | taşını hatırlarsanız bir kere, bir de şimdiki Kıztaşı semtini gidip gö- rünüz. Eğer buralarla âşinalığınız eski ise, şimdikl hâlini muhakkak yadırgıyacaksınız. Hani o biribirine girmiş ahşap, cumbalı, boyalı, boyasız, kafesli evler?.. Nerede o Saraçhanedeki meş hur Filibeli su börekçisi.. haniya turşucu, nerede O saraçlar Kıztaşının efsanesi şudur: Kiztaşı, Bizans kızlarının” ahlâ- kını muhafaza etmek için yapılmış bir tılısımdır. Taşın üstünde genç yâşında ölen bir kızın tabutu varmış| Bü kız, İstanbulu Kostantinden ev- vel yapmış olan (Bözantis) in kızi- dır. Kız öldüğü 2aman mermerden bir'tabuta köyarak, direğin üstüne yerleştirmişler, Yılan, karınca ü- şüşmesin, tırmanmasın diye... Bu taş esasen tılsımlı imiş... Bundan başka genç kızların namusunu kö- rurnan, bunun için de tılısımı vardı. Kostantin zamanında bu taşın ö- nünden geçen genç bir kız eğer ah- lâkını muhafaza etmemiş ise, Kız - | taşı bir ses çıkarır, onun ayıbını yü- züne vururmuş! Bu taşın başında, Şarl Dil, 450-456 da icrayı saltanat eden imparator Marseye'nin, oturur vaziyette bir Tesimi olduğunu yazıyor. Bir riva- yete göre de asıl Kıztaşı bu değil- (Devamı 6 nct sayfamızda) | dir?. Kadın erkeği K Knmn ve şeytan.. bu iki kelime “Kıztaşı,, nınKadın v Bu iki mahlük arasında gizli bir akrabalık varmıdır? Ka- dın şeytan koy- nunda doğar bü- da oynadığı rol ne- nasıl kandırır ?. çok defa, böyle yan yana, kul- lanılır.. Âdem ile Havvayı cennet- ten kovduran meyvai meminüa hi- kâyesinde de Âdemi orada* kan - diran küvvetin şeytan olduğu söy- lenir,, Fakat, bu şeytan bizzat Hav- va mıdır?.. Yani, Havva şeytan kı- va girmiş bir kadın mıdır, bu- rası belli de; Fakat, Âdı olduğu da söylenir.. Bir söz vatdır: K veya olgunl. liz mecmual: kildiğini habı an kılıj güranların a girmiş bir takım fi- ucağında, kadın resimn- orlar. F kadın, bir şeytan gibi defa erkekleri kandırabiliyor. , bu kandı erkeğin mutlaka bir güzel kadına boyun ginden, kandırılmak ih- tiyacından mıdır? Yani bile bile lâdes midir? Bi? söz daha vardır ki, hepimizbiliriz: Kadının fendi, er- leri n acaba Kadın, muhakkak ki, kuvvetli bir mahlüktur. Hiç bir tesir, hiç bir küvvet ve hâkimiyet önünde eğil- miyen nice erkek başları, bir gü - | zel kadının şuh ve çapkin bakışları karşısında testim olmuştur. Tarih- te bunun misâlleri çoktur. O halde, böyle en kuvvetli erkek iradelerini sıfıra indiren kadında, şeytandan bir parça aramak, hiç de yanlış bir düşünüş değildir. Kadına mağlüp olmiyacağım, di- yen nice erkekler görülmüştür ki, bir gün, hiç haberleri yokken, bu ezeli sihir ve füsun kaynağı olan HURER eeet ea ş n manümarı Mi ö ae eai n ni sas Hen di İtalyanlar Habeşistanda nasıl çalışıyorlar?. Yerli halk memnun mu, de- ğil mi? Mısır kilisese ve Patriklıanesinieiğ—rı_lınqa ne olacak ? talyanlar Habeşistandaki ma - denleri işleterek zengin olma- yı düşünürken altı senelik bir de program hazırlamışlardı. Bu prog- ramı geçen gün İtalyan kabinesi ar- tık tasdik etti, tatbikata geçilecek- tir. Evvelâ söylemeli ki, bu altı se- nede yuvarlak bir hesapla 12 mil « yar İiret para sarfedilmesi zarurt görülmektedir. Altı senede bu 12 milyar liretin ne kadarı nerelere ve niçin sarfe- dileceğini gösteren rakamlar da neşredilmiştir. «Son Telgraf» oku« yucularına biraz bu rakamlardan bahsedelim: Yollar için 7 milyar 730 milyon liret, Asab ile Mogadisk limanları için 670 milyon, Somalideki nehri tanzim, sulak ocetvelleri açmak için 300 milyon, hıfzıssıhha işleri için 550 milyon, madenler için 100 milyon, hükümet konakları, me - Mürlara ey ve saire için 1 milyar, 982 milyot, müstemleke işleri için 200 milyon, telefon ve telsiz tel « graf tesisatına 60 milyon, kışla, is- tihkâm gibi askeri inşaata 493 mil- yon liret. Eğer bu rakamları üşenmeden toplarsanız 11 milyar, 985 milyon, 900 liret ettiğini göreceksiniz, İtalyan gazetelerinin dediğine bakılırsa bu program yalnız altı S-SONTELGRA F- İl Tammuz 1937? ——— —— — -mlz 1247 Tz Cazıp dişi mahlüka, bütün kâlple- rini, vÜcütlerini, servet ve mevkile- TİNİ kaptırmışlardır. Kadın için varımı, yoğunu feda e- den, hattâ aklını oynatan insanlar az mıdır? Harikulâde nefis, cazibe- eşeyta Ü, genç, güzel ve kıvrak bir kadın, | e | yada her şeyi kadın yapar, Bütün ayni zamanda bir tehlikedir. Ev, bark, öcak, han, harmman sön- | dürebilir. Bir insanın hayatının sey- rini değiştirebilir. İnsanı felâket - n lere sürükleyebilir. Böyle kadınla- ra korkunç ve tehlikeli kadın, dere ler, Fakat şunu da unutmayın ki, bir atalar sözü daha vardır: Dişi kuş yuva yapar, derler. Hulâsa dün- hâdiselerin sebepleri, seyri ve inki- şafında bir çok uzak, yakın, kadın parmakları vardır. Habeşlilerin dini ve kilisesi ayrılıyor TU Ka sene içindir. Ondan sonra başka şey-| dilecektir. Hattâ o kadar ki, yine ler yapılacak, başka paralar sarfe- ı İtalyan matbuatı imparatorluğun ı Bir Habeş asılzadesi kilisede dint merasim esnesinda ? bu gibi işleri için bütün bir neslin (Devamı 6 ncı sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: