25 Haziran 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

25 Haziran 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Komşu ve dost İrak'ı daha iyi tanımak İâzım! İ E et n geniş terakki hamleler ile ileriye atılan bir memleket... İrakın ordusu, maarifi, adliyesi, nafiası, hülâsa bütün memleket işleri her bakımdan daha modern bir hale giriyor Bütün siyasası şöyle hülâsa edi- lebilir: Sulh ıçınde yükselmek — Çöller mütemadi, iyen arzayan ve bulan köyler we lı.ıı:' Imk. birçok medeniyetler gör- ı.uf'lüı ve yelişlirmiş bir memle- ir. Her gün biraz daha fazla liyen hafriyat Irak'da medeni - Çok eski olduğunu göster - H 'kledir. Memleketin geçirdiği T Çok istihalelerden sonra Arap- İslümiyetin ilk senelerinde | 1 tekrar fethetmişler ve bura- k Hülefayı Raşidin, Emeviler ve '*ıuııeı zamanında hüküm sür - m“lle’mr Tavaifi Mülük devrin- | ' sonra İrak, Osmanlı İmpara - Mtluğuna intikal etmi Harbi uai neticesinde İngilizler tara- | Uhdan istilâ edildikten sonra, 1921 | Tesinde merhum Kral Faysal AYi ümumiye e Trak krali İnti- l P olunmuş, ve bu süretle şim- 'hık devletinin temeli atılmış- İtakkiar İngilizlerle uzun siyasi h.cidelelrre girişmişler, ve en ni- Yet 30 haziran 1930 tarihinde Sakla İngiltere arasında akledilen cqnhedr neticesinde 1932 tarihinde lyeti Akvama dahil olarak, ta- istiklâlini kazanmışlır. İDARE İtak'in tarzı idaresi demokrat, Manter ve meşrutt krallıktır. v MVVel teşriiye meclisi mebusan ve 'nın elindedir. Meclisi mebu - Azası iki derece ile ahali tara - “ln intihap ve meclisi fyan aza- da Kral tarafından tayin olunur. .:Weı icratye kabinenin elinde - Kabine Başvekil ve yedi ve - Kaçn teşekkül eder, — Başvekili ,muhunup eder ve diğer vekil - intihabını başvekilin reyine Sitakır, Kabine parlâmento önünde Ter'uldün İr: NÜFUS haj ÖYN nüfusu 4 milyon, mesa « Inu:m"’“' 400 bin küsur metre Abbasdır. Merkezi hükümet o- Bit Bağdat şehrinin nüfusu 400 ;ür"h Dicle ve Fırat denilen iki ._i_. K -Şimalden cenuba- nehir ka- devkajı Pönların etrafındaki arazi hi Müde münbittir. Bu iki ne - v plarına doğru biribirle - Bvkalâde Mümbittir. Bu iki ne « 'ln Şıııuımbı toşkil eder - .... burada Irak'ın en mühim li- hkulın Basra şehri kâindir. M mutasarrıflığa taksim ee lşleyen —şosele v ve yer yer vücut larla mamureye dönüyor dilmiştir. Mutasarrıflıklar, kayma- kamlıklara ve kaymakamlıklar da nahiyelere ayrılır. Irak'ın dahili emniyeti ve ins zibatını «Şarta» denilen polis ve jandarma muhtelit kuvvetloeri te- min eder. İşbu kuvvetin piyade, sü- vari, hecin süvar ve müsellâh oto- mobil kıt'aları vardır. Mevcudu zabitler de dahil olmak üzere of bin kişiyi bulur. KOLERA, VEBA DERDİ KALMADI 1937 de Bağdat'ta bir Tıb Yüksek mektebi tesis edilmiştir. Ayrıca kü- çük # hhiye zabiti, erkek ve kadın hastabakıcılar ve ebe mektepleri moevcuttur. Sıhhi tesisat ve teşkilâtın mo - dern bir şekle ifrağ edildiği gün - denberi, Irak, evvelce kendisini Hindistan'dan bir kaç senede bir ziyaret eden, kolera, veba, gibi bü- yük âfetlerden kurtulmuştur. HAPİSHANELER Irak'ın takriben bütün ltva mer- kezlerinde asri hapishancler inşa edilmiştir. Buralarda mahkümlara muhtelif sanatler öğretilmekte ve mahkümiyetlerini bitirdikleri za- man memlekete nafi bir uzuv ol malarına çalışılmaktadır. ORDU Irak ordusu 3 fırka bir süvari li- wası, motorize gruplar, ve hava kuv- vetlerinden müteşekkildir. Ordu her gün daha fazla kuvvetlenmek- te ve motorize edilmektedir. Irak bütçesinin üçte biri milli müda « | İaaya hasredilmiştir. Bağdatta orduya lâzım olan za . bitleri yetiştirmek üzere bir har - | biye ve bir erkâmharbiye mektebi vardır. İki sene evveline kadar Irak or- dusu gönüllülerden teşekkül et . mekteydi, İki senedenberi mecburt askerlik usulü tatbik edilmektedir. Binaenaleyh önümüzdeki seneler . de Irak ordusu gerek keyfiyet ve görek kemiyet noktai nazarından evvelki vaziyetine çok faik bir mey. ki işgal edecektir. ŞOSELER, DEMİRYOLLARI Irak'da 2300 kilometre uzunlu « ğunda demiryolları vardır. Bun « lar Kerkük, ve Musul'a yakın olan Beci noktasını Bağdad'a ve Bağ- dad'ı Basraya ve İran hududuna raptederler. Şehirlerin — arasındaki — şöseler muntazamdır. Büyük bir kısmı, hu- susile ârızalı mıntakalardan ge - çenleri asfalttır. Bütün mühim şe- hirler arasında muntazam otomobil ve kamyon servisleri vardır. HAVA HATLARI Irak, diış memleketlere bir çok kara ve hava yollarile bağlanmış. tır. Türkiye ile Toros ekspresi va- sıtasile merbuttur. Kara otomobil yolları Bağdad'ı Şama, Hayfaya, Tahrana, Halebe we Medineye rap- tetmektedir. Irak, Bağdat merkez olmak üze. Te, Avrupa ile Asya arasında mü- bim bir hava merkezi teşkil et « mektedir. İmperial Airways, Air France, K. L, M., Luft Hansa, Mısır hava şirketlerinin tayyareleri Irak- tan muntazaman geçmekte ve İIrakı Misir, Şam, Melbourne, Calkutta, Amsterdam, Londra ve Parise rap- tetmektedir. Bağdat ve Basra'da dünyanın en modern tayyare - istasyonlarından İA LRİTE ŞT aai glnmne çai "iki sivil aerodrom mevcuttur. ADLİ TEŞKİLÂT Irak'la adli leşkilât ve mahkeme- ler de çok muntazamdır. Bağdatta bir temyiz mahkemesi ve mühim Hiva merkezlerinde birer istinaf mahkemesi ve kaza merkezlerinde bidayet derecesinde münferit hâ - kimlikler vardır. Hâkimler adliye vekâletinde mevcut ve hâkimler « den mürekkep bir heyet tarafındân intihap ve iradei seniye ile tayin edilir. PARASI, BÜTÇESİ Irak, kendisine mahsus bir para sistemine maliklir. Vüâhidi kıyasi bir dinardır. Bir dinar altı Türk l rasına muadildir. Irak'ın bu seneki bütçesi beş mil- yon küsur dinara baliğ olmuştur. Trak'ın senevi bir milyon dinara bâ liğ olan petrol varidatı bu bütçeye girmeyip imar işlerine mahsus olan fevkalâde bütçeye dahildir. (Deemı 6 incı tayfdan) Merhum Kral Faysalın Bağdatta dikilmiş olan bir heykelt Solda ilk plânda yatan genç kadının üzerindeki maye gök macisi, elastik kumaşlan yapılmıştır. Biçkisi göğsü tebarüz ettirmektedir. Solda oturan kadının mayosu da #lastik kumaşlandır. Sütiyeni çiçeklidir ve pantalonuna raptedilmiştir. Ortada dir piyes beyaz ve kırmızi kas barık benekli mayo. Sağda iki piy kımlıdır. Aşağıdaki resimde dört mayonun saya atlare B- SONTELGRA F — 25 Harz'ran 1937 MAYOLAR mazo, etekleri sale ken vdentta nasıl durduğunu görüyorsunuz. ÇADDA AUAĞ AYA AD ĞNNN ZİK San atkâr Kuçuk Kemail Solda;anılan san'atkâr Küçük Kemal ortada ihtifalde temsil edilecek “Ay- piyesinin -müellifi Mü- sağla Aynaroz kadısinda baş rolü oynayacak Cema- lölmeden bir arada çekilmiş resimleri naroz kadısı” sahip zade Celâı, leddin Server (Hiç'in Kemıı: aziz Kemi «Küçük.» Hayır: Ne için küçük? Büyük; fakat büyüklüğü, küçüklükte bu- lan küçülen Kemal! O deerce ki: bu zevki kendinden sonra da ya- Şatmak için: Aile adı (Baltacioğlu - Karadağlı) iken beşerin en muaz- zam zaafı olan; Gururu -gurursuzca- yenen, ül etmek isteyen; «Küçük» lüğünü hıykımıknn tat duyan Kemal! « (Otello Kâmil) in (Cerrahpaşa) da cerhedildiği, cerrah satırile: A- Yyaklarının budandığı gündü. Vasi- Si olduğu için: — Her yardıma muh« taç arkadaşına yaplığı gibi- Kâmi. lin de işlerine o, bakıyordu. Ben de -yine onun cüssesinden büyük gayretile yaptırttığımız- jü- bilenin hasılatını, aylığa ayırmış; aydan aya gidip kendinden alıyor; Kâmile götürüyordum. Ramazan ortalarında idi. Vasfi, babası, Da - rüttalimli Şeki, Beyazıt cumiinde Hafız Sadettini dinliyorduk. Vasfi, duramadı. Beni de idare etmiye *üzülmememi temine çalışarak:- Kemal yalnız bir re- jisör, bir artistdeğil- di,her şeyden evvel büyük bir “İnsan, dı O sessiz sadasız çalıştı, eserler yarattı, izini bı- raktı, olgun varlığını is- bat etti, yine sessiz, sa- dasız aramızdan çekildi kalbinden fışkıran çok elemli bir ı şirken, bana, benden evvel: Kâmili sızlayışla: «Kemal;» dedi, «Akşam, yine müthiş bir tehlike atlatta. kan kan. Mütemadiyen kan geliyor...> Topu, evi, iftarı her şeyi unut - muştum, Başım dönerek, çırpına - rak yollarda! -Kaçarak, koşarak- gidiyardum. «Çıngıllı zade» nin ka- pısından çılgınca dalıp; biçarenin takatini kesen alt kat merdivenleri, tık nefesle tırmanırken: Boğuk ök- sürüklerini, hasta, mecalsiz fakat, yine tatlı, sevimli sesini duydum. Kapı dışında yüreğim yıkandı. Vas- finin dediğini batırladım: «Tehlike atlatmışı tı. Yorgun, mecalsiz yatıyordu. Güç- lükle nefes alıyor, tikanıyor; bo- ğuluyar, sokağa çıkamadığı ve bil- hassa -yollarda dinlenerek de olsa- (Darülbedayi) ine gidemediği için bunalıyordu. Faziletini, inceliğini bir an bile ihmal etmiyen insan adam; konuş - mıya fırsat vermiyecek kadar üst Üste bastıran öksürüklerini, ağzına örttüğü -kendi gibi zarif, güzel, kü- çücük mendilile- bastırmıya çalı- sordu, «Nasıl zavallı; iyileşiyor değil -mit> Önündeki kitapları elile tutamı » yacak derecede dermansızlanmış olduğu için, yastığına sıralamıştı. Bu halde iken arkadaşını unutmu- yor, kendini düşünmüyor, kendi sıhhatini hiçe sayıp; arkadaşının sıhhati Üzerinde haber istiyordu. Hoca Kemal! (Alayköşkü) nün gün girmiyen güneşsiz, köhne kubbesi altında, (san'at) | (alayh) dan kurtarmak için didinen, çırpınan -ter dökerek- eriyen Kemal! Talebesine: «Zam âliniz...» diyen «Bendeniz> le «<Efendim» le «Ne buyuruldu?. ile konuşan, terbiye- sile (terbiye) yi utandıran (be ») i (sen) i bilmiyen edip Kezial! Sönmüş ciğerile -parçalanırcasna- çalıştı, İki senede -iki saat çalışıl. ması kabil olmıyan- bu karanlık, müukassi yerde, tam (1920) saat ders verdi. (Devamı 7 ncl sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: