olkışlarla I ngilterenin eski kralı Sekizin- | ci Edvard bugün artık Dük dö | Vindsordur. Kaç aydanberi hepimizi az çok merakla meşgul eden bu mesele halledildi, bitti değil mi? Artık her- kesin iki eşe de saadet temenni e- derek bu bahsi kapadığı bir sıra yeni bir mesele çıkmıştır. Bakımız nasıl: Dükün, Fransanın en güzel bir yerinde ağaçlar — ve T arasında yükselen bir şa- Ora- rafından ni - n sonra ruhani toda misafir olduğu malüm. nın belediye kâhları yapıldıktı merasim yapılmıştır. Bütün bunlar bir takım tafsilât ki okuyucularımız âlâ bilirler. n biz şimdi yeni çıkan me- Anderson a| nt reis: Lon- Hikan kilisesi tarafıı tenkit edilmektedir. Angelikan kilisesinin eski bir dua k ardır. Bu rahip, nikâhi o- radaki şekillere güre yapmış, ev- velâ orada hazır olanlara izdiva - €n nasıl mükaddes bir vabıta ol- duğunü anlatarak söze başladık - ti Dük'e dönmüş: — Bu kâdını eş olarak almak is- musuhuz? gibi bazı sualler sormuş, sonra ayni tatzda Düşes'a 50: dönerek — Bu erkeği eş olarak kabul e- diyor musunuz? diye — sormuşlur. Tabil iki taraf da müuvafık cevap vermişlerdir Fakat dini merasim esnasında ru- eşlerin adlarını tekrar daha parlamıştı. Bayan Cansewnn] eşyi lar çıkmıştı. Mektuplar bulunmuş- tu, Hattâ tabancasının kılıfı da çek- melerden birinde görülmedi arasında bir takım fotoğraf- mi? Acaba Dürinin eşyası, sandığı peti var mı? Varsa nerede? de'İp ucu olabilecek bir şe Tunabilecek mi? Bir mektup, basit Belki katili meydana çıkarır. O za- man bir | şya.. Bilinmez. | fotoğraf bir da yeni biz saha açılmış olur Ertesi günü bunu müdüre anlat- | tı. | — Zannetmem, dedi. neşi olabilir? — Bit defa bi niz, — Bunu açıkça soram Zavallının | n Birsine sorsa- yız, Km:ı-| Niköhi kıyan rahip Jerdin Ingiltereye döndüğü zaman, holk kenatsini Edebi Roman No:21 Zekeriyya Sofrası Yazan: AKA Gündüz 4 - SONTELGRAF - 9 Haziran 1937 Angelikan kilisesiDük dö Vind- sorla kat'iyyen barışmıyacak! derhal ruznameye geçti de salâhiyetiniz vardır,, karşıladı ettirirken ne Dük, ne de Düşes gi- | bi unvanlar kullanılmıştır. Sadece kendi adları söylenerek dünyanın ber türlü unvanları bir tarafa bi- rakılmıştır. Ruhani reis Cenabı hak huzurunda bu çiftlerin mes'ut ol- malarını niyaz ettikten sonra bun- arın meşru surette evlenmiş ol - duklarını, &rtık biribirlerine ait _l»llk dö Vindsor İngiltere kralı Bulunduğu stralarda Istaabula geldiği zaman, şehrin tarikt? eserlerini wlerin! De görüler sı geldi. Başka bir vasıta ile Öğre- ; nebiliriz. İki gün sonra cevap yerine ço- cukların mektep çantalarına benzi- yen küçük bir el çantası geldi. İki dost bakıştılar. Çanta ağır döğildi. Fakat ikisi de halif bir heyocan geçiriyordu. Tedarik edilen bir. a- nahtarla çantayı açtılar, Üstünden bir eski kombinezön, bir çift ya - 1 çıktı. Buz- çeşitli bir çök malı çorapla iki ların altında kapla cep defteri var kişer deftere göz gezdirdiler — Mavişin hatıratı. — Bazısını günü gününe, bazısı- mı zaman zaman tutmuş. Defterlerin arasından bir kaç fo- toğraf da çıktı. Bunlar hep meş - hur Abdullah biraderlerde çekil- i birer i» hukuk ve vezaile sahip bulunduk- larını söyliyerek merasime nihayet vermiştir Yine telerruat ve taf ta giriş- miş olmıyalım. Asıl yeni çıkan me- seleye gelelim: Evet, Angelikan ki- lisesi mehâfili Dük ile Düşe Jenmelerini tes'id eden ruhâi sinin bu hâareketine hiç memnun olmamışlardır Angelikan kilisesinin başı olan Kanterburi piskoposunun, kral Se- kizinci Edvard'a karşı almış oldu- Bü vaziyet unutulmamıştır. Onun için şimdi yine İngilteredeki An- gelikan kilisesi mehafilinin bu sile ile de hatıra gelmesi imkân - sız değildir. Angelikan kilitesinin bir Church Times gazetesi vardır. Bu gazete İngiliz resmi k dır. Bu gazete yuk çen ruhani reis Arderson Jardin in nikâh merasiminde bulunma - sından kilise mehafilinin hiç mem- nun olmadığını açıktan açığa yaz maktadır. Angelikan kilisesinin ga- zetesi diyor ki: «Kiliseye mensup bir adamın ec- nebi bir memlekette bulunurken bir yere giderek oranın sahibi ta- rafından gösterilen arzu üzerine ni- kâh merasiminde bulunmasına ve rek- ıda ismi g het Düi dö Vindsnrla miş fotoğraflardı. Sırmalı, nişan - h, kılıçlı, sivri sakallı güzel bir a- damı göstererek: — İşte, dedi. İrfan Paşa, Arkasında bir yazı okunuyordu: (Sevgili kızım Fatma Dürrünni- sanın doğduğu gün teyemmünen keşide ettirilmiştir.) Bir iskemle Üzerine oturtulmuş bukle saçlı, iri gözlü bir bebek fo- toğrafının arakasında da şunlar ya- zıliydi: (Ciğer parem kızım Fat « ma Dür sanın bir yaşına bas- tığı günün hatırası olarak keşide ettirilmiştir.) Bir köç uzak döst ve akrabü'fo- toğrafından başka bir de delikan- dı. Arkasına iki sa. ftır yazı yazılmış, sönra çok dik - bir sürette karalanıp iş. Tuhaf! Bu resmin gözü bir makasın ucu ile oyulmu; tu. Amele mebuslar hükümetin Dük'ü tebrik edip etmiyeceğini sordular, Avam kamarası reisi bahsi hemen kapatmak için Nikâhı kıyan papaza şöyle bir telgraf çekilmişti: “Sizin böyle bir nikâh kıymıya ne hakkınız, ne Buna rağmen rahip Dük'ün davetini kabul etti, ve gelin güveyin nikâhını kıydı — Bir ip ucu olamaz mı? — Henüz bir şey diyemem. Bü- | tün düğümleri belki defterlerden çözeceğiz. İkisi do merak içinde idiler. Fa - dua etmesine kanuni noktai nazar- dan hiç bir mâni yoktur. İşte lisenin kaidelerine riâyet edilerek bu izdivacın da o suretle tes'id e - dildiği bakkındaki iddia bundan i- leri hektedir.» Dük dö Vindsor il 4, iz larının dint sürette de tes'id edil- İ reis An- divaç- mesini istemişler, rul derson da bunun üzerine yapmış Bundan sonra herkes divacın dini surette de tes'id edildi- ğini söylemekte tabil olarak bir beis görmemiştir. Halbuki Angelikan ki- lisesinin gazetesi işte bu noktaya dokunuyor. Demek istiyor ki hani reis oraya davet edilerek git- iştir. Fakat b ru- kan a dilmiş olduğu mânâsı çıkarılma - malı! Sonra bu gazete nedense şunu da ilâveye lüzum görüyor: Kilise me- i Dük aleyhinde her hangi bir et hu: Meselenin bütün aslı ne imiş, ba- kınız: Bir kadın kocasından ayrı « lır ve eski kocası hâlâ sağ bulunursa beslemiş değildir! böyle “dul bir kadınla izdivaç e « dilmez. Eğer böyle bir kadını alan (Devamı 6 imcr sayfada) A>e gezip dolaşmıştı kat defterler bir hamlede okuna- mazdı, — Yarın gece ben istirahat ede- ceğim. Bize geliniz orada rahat ra- hat çalışabiliriz. n Mavişin defterlerinden notlar: ** 191 kış ortası Mühürdara kapanıp kaldığımız i- çin bütün memleketi bilmiyorum. Bildiğim şu: İstanbul bir. kasırga geçiriyor. Bir yanda servet, bir yanda se- falet, Bir tarafta eğlence, bir tarafta yas. Evde, sokökta, trende, ve her yerde yalnız iki tip insan var: Pek Ja Çok aç insan. Bizim ev gibi ikisinin ortası azın azı. Adını unuttuğum insan başı yiyenler, sonra et ete, | göğüs göğüse, diş dişe salya salya- | ya şehvetlenenler... | En mamur mahallelerin fırınla- l 'P KAYE— Yazan: Zeki Cema! Ba'İ CHI ît_ınkumda!.. Ttiyar adam: çer Güzelim.. dedi. Arkana ıug_ *. hava gefl dedi, rkt azar günü Altınkuma keyf için | değil, bir haftadır geceli'gün - | — — düzlü çalışmadan sonra yorulan nirlerimizi dinlendirmiye gidiye duk. ) karını almaz mısın - | Kadın. memnun Teşekkür ede: Arkadaşım Nuri ile Köprüde da- | yardım etti. ha bilet alırken şu mukaveleyi şi- | — Ben hemeh atıldım: K fahen imzalamıştık. Ben kazanıyorum. Çünkt l Cazband;dans yok.. Bahçenin gü- b erkek ne karışımin ceketini “M zel bir tarafında oturacağız. Canı- | ne dpe karısı; teşekküir ederitik mız sıki u Bu esnada garson gelm miyen ve gül- Ne emirediyorsumiz. ğız. Bizi alâkada i» dürmiyen hiç bir şey konuşmıya Erkek hemen kızardı ve KS ğız. Eğer kim mukaveleye m döndü lif hâreket ederse plâj ve sünüz etcim? Jarmı o ödeyece " i mel bir işdi. Vapur b ie tefikam, “ve B rledikçe serin serin | İçin birer kahve gürr esen rüzgür alnımızı okşuyor ve | — — Ben kazanıyorurm at yorgun dimağlarımızdaki bütün faz- / lar kat'iyyen evli değil. Evİi Mp lalığı sanki silip götürüyor., biz de | (Refikam) falan diye garsont ga" terişlik yapmaz. Sonra kadın V Halbuki evli bir kadın k':_,_, nın: yanında çok cesordur. VE garibi kocasının istediği şeyi * er şeyden uzak, yalnız kahkaha mevzuu yakalıyorduk.. Öyle gülü- yorduk ki. *Altınkum, plâjına çıktık. Ban- yo yaptık. Gezinoda Boğaza karşı | mez. pin nefis bir yemek yedik.. Karşıdanı Bu esnada ihtiyar erkek (©€ e Kavaklar nefis bir silüet halinde | den (Son Telgraf) » çıkarıp ©, düncü sahifedeki hikâye sütüP” nu okumıya başlamaz mi? Bu sefer..Nuri kabardı: ğ dostüm, Deni' İrMEME Çünkü vevgilisi, bahusus bu A kadın yanında ikef san gazete oküm Büöyle bir m yükseliyor. Uzaktan Poyraz köyü koyuna doğru gelen balıkçı kayık- ları zayıf rüzgâra yelkenlerini uy durmuşlar,, Boğazın uzakla bir vapur geliyor Böyle seyrederken dalmıştık. Bil- mem nereden çıktı ndar — İşte güzel bir Biribirine uymıyan bir çift bize doöğru gelmiye başladı, m. K yayım Ç Nuri — hemen f rini dikti. Kadın başım Ç Ait liyorsun ne baktı. Kadın bu seler r*'"ğl;_ —— Parmâğındaki yüzükten kolunu dürttü ve bizim AWY0R — Bu evlilik için bir hüküm değil, | ceğimiz bir sesle G Adam âşığa benziyor. Bak kadı Şu münasebetsize bak turuvak: » taşıyor. Bir evli erkek zünü dikmiş, bana bakıyor karıst ne kadar güzel olursa olsun | — Erkek gözünü hikâyeden karısının eşyasını taşımaz. madan: K — Bunlar evli Budalaların bakışınü P*'“'_"',,ı', — Hayır değil miyet verme'.. Dedi. ve KOĞ — İddi&ya girişelim. Kim: | kendisine vzatmiş mdüypı BÜD n öğreneceğiz, Hare - | — Ben hem y ut edeceğiz. Ve e | AŞ ŞUÇi f bir kadır kocausına yetiştirmez gy yetiş âl Epeyce bekledik.. Adam BK 'na kadar okudü yedir $ g Güzel.. dedi, gazeteyi İ foplatı, vebine soktu Nü (Devamı £ incr a i Ve i bu tıkirlerini açik açık bildirÜ âyan Aâzalığını reddetti. v Üç beş gündür evimizin 'ıxlid’ da hafiyeler dolaşıyor. parh N pal Bizliye öğrendiğimize söf'k yank kendis Bugünkü bütün mas- | raf kaybeden tarafa ait. Biz Böyle konuşurken onlar da âksi gibi yahut iyi bir tesadüf tem bizim yanımızdaki masaya otur - yİ 80 rı önünde bir dilim ekr için e- | zilenler, ve en viran muhallelerin sofalarında siyah -havyarı bal ve şampânya ile ezenler! Babarmı beş sene âyan azası, son- | ra da Ayan İkinci retsi yapacağız | güya muhalif bir fırka diye aldatıp Üç yıldanberi unutan- | üzere imiş, a" lar şimdi tekrar hatırladılar. Budalâlar! diyor babüfit yi Çünkü âyan meclisi azalarının | - miş beş yaşından sonra Bi ça bir takımı isyan etmiş, Halkın ek - meksiz, sütsüz, şekersiz, gazsiz bı- Pakıldığım açıktan açığa haykırı- yorlar, Babam sekiz senedenberi eklediği bu böstu şimdi reddedi « rasın peşinden koşacağım çemedik Bunu hiç bir mânâ wuı!'-'" Babamı berkes tanır. Y r ci 908 de meşrütiyet — İlİN yar ? ğ İ dülhamıd #d$Pi b ği — Ben yolsuzluğu müdafas e binterop, AbdüMeMü DĞ af g rete uğrarken babami Ü Kat v bunun için hatırladı Bugünt V gl Ba tapıyıp alkışladılar or. Âyan bugüne kadar nerec ) 9 e temiz — yaşayan balli rlerini, pirinçlerini, kah- | © YAY Ğ A çef ni azalttıklârı gün halkr dü- | “evlet düşmanı 08 ir BE e a BCİ Fakat bir gün Ce aldık: Ben eçnebi mekteP'E güşüt sil etmiştim, eenebi ailef') yi slümat” şündüler. Bunun hakikati tek değli, kın sefaleti: kendilerini dü - düşün kalkıyormuşum. Mü: şünmek, Yarm birer avuç toz şe - Dü » ker versinler, yihe susarlar. Ben | Kışmazlığı şöyle ;:::n pabal zaten — Kardiyak adamın yim, | edebilirmişim. zamıshi ü /ı yüreğime mi indirecekler? Geçen hafta uzun bir mektupla Abdülhamidin sön (Devst der mühim vilâyetlerde valilik pti l